27.06.2010, 19:22 | #11 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Divân-ı Lûgati't Türk Hakkında Her Şey
*Türk dil ağacı Divan'da Türkler Üzerine Geçen Hadisler Divan-u Lügat‘te iki yerde Türkler üzerine, iki hadis geçmektedir. Birisi “Türk dilini öğreniniz, çünkü onların egemenlikleri uzun sürecektir.” anlamında, birisi de “Yüce Tanrı, benim Türk adlı ordum vardır, onları Doğu’da oturttum. Kızdığım ulusun üzerine onları saldırtırım” manasındadır. Bu hadislerin her ikisi de sağlam hadislerden değildir; binlerce hadis uydurulmuş olduğu için İslam bilginleri hadis işinde çok titiz davranmışlardır; bu yüzden hadis işi geniş bir bilgi hâlini almış. Gerek hadislerin çeşidi, gerek ağızdan ağıza söyleyenlerin hayatları ve ahlakları hakkında birçok kitaplar yazılmış, usuller ve ölçülere göre bu iki hadis Peygamberimize değin varmayan yapma hadislerdendir. Şüphesiz bunları Kaşgarlı kendisi uydurmuyor; o da başkalarından aldığını söylüyor. Divandaki hadisler hususunda sözü İstanbul Üniversitesi Ordinaryüs Profesörlerinden sayın hocamız Bay Şerafeddin’e bırakıoyrum. “Hadis kitaplarında böyle bir söz mevcut değildir. Mahmut Kaşgarî bunu, Buhara imamlarından itimada şayan bir zattan ve Nişaburlu diğer bir imamdan işittiğini söylüyorsa da bunlardan hiçbirinin adını bildirmiyor ve aynı zamanda “eğer bu hadis sahih ise ki bu baptaki mes’uliyet o iki zata aittir” demesi ile kendisinin de bu hadisin doğruluğuna kail olmadığını oldukça açık ir surette göstermektedir. İkinci hadise gelince: Mahmut Kaşgarî bu hadisi “(…)”nın ahır zaman ahvalini bildiren kitabında Peygamberimizden rivayet etmiş olduğunu söylemektedir. Divan-ı Lügati’t Türk’ten Dörtlükler "Alp Er Tunga Sagusu"
Alp Er Tonga öldi mü İsiz ajun kaldı mu Ödlek öçin aldı mu Emdi yürek yırtılur Ödlek yarag közetti Ogrı tuzak uzattı Begler begin azıttı Kaçsa kah kurtulur Ulşıp eren börleyü Yırtıp yaka urlayu Sıkrıp üni yurlayu Sıgtap közi örtülür Ödlek arıg kevredi Yunçıg yavuz tavradı Erdem yeme savradı Ajun begi çertilür Bilge bögü yunçıdı Ajun atı yençidi Erdem eti tmçıdı Yerge tegip sürtülür "AŞK" Karahanlı Türkçesiyle... Könglüm angar kaynayu İçtin angar oynayu Keldi manga boynayu Oynap meni argarur Bardı közüm yarukı Aldı özüm konukı Kanda erinç kanıkı Ümdi udin odgurur Üdik mini komıttı Sakırç manga yumıttı Könglüm angar emitti Yüzüm mening sargarur Kördi meni emleyü Baktı manga imleyü Kadga köngül tumlıyu Kadgu meni turgurur Türkiye Türkçesiyle... Gönlüm coşar kaynaşır, Evde onunla oynaşır; Gelip üstüme nazlaşır, Oynayıp beni yoruyor. Gitti gözüm ışığı, Aldı benim ruhumu, Nerede acep şimdi, Gözüme uyku girmiyor. Sevgi beni coşturdu, Keder bende toplandı, Gönlüm ona meyletti, Yüzüm benim sararıyor. İlâç gibi beni gördü, Gözü ile selâm verdi, Birden içim donup kaldı, Keder beni durduruyor. "TÜRK" Karahanlı Türkçesiyle... Kaçan korse anı Türk Budun anga aydaçı Mungar tegir ulugluk Munda naru keslinür Türkiye Türkçesiyle... Görünce bir Türk Şöyle söyler halk: Bundadır ululuk, Bundan gayrıda yok. Divan-ı Lügati’t Türk’ten Beyitler "Aşkla İlgili Beyitler" Üdik otı tutunup öpke yürek kagrulur Özüm mening budursın otı anıng çaklanur Aşk ateşi tutuşunca ciğer yürek kavrulur; Benim özüm bıldırcın, onun aşk ateşinde döner. Köngli köyüp kanı kurıp ağzı açıp katgurar Sızgurgalır üdikler essiz yüzi burkurar Gönlü yanar, kanı kurur; ağzını açıp güler; Aşktan erimek üzredir, vah yazık, yüzü solar. Kizlep tutar sevüglüg adrış küni belgürer Başlıg közüg yapsama yaşı anıng savrukar Gizleyip durduğu aşk, ayrılış günü anlaşılır; Yaralı gözü kapama, onun yaşı savrulur. "Hikemî Beyitler" Erdi uza erenler erdem begi bilig tag Aydı öküş öğütler könglüm bolur angar sag Geçmişte vardı erenler, erdem beyi, bilgi dağdı; Söylediler çok öğütler, andıkça gönlüm sağaldı. Bardı eren konuk körüp kutka sakar Kaldı yavuz oyuk körüp evni yıkar Gitti misafiri uğur sayan erler Kaldı kötüler, hayal görse evin yıkar. Algıl öğüt mendin oğul erdem tile Boyda ulug bilge bolup bilging ula Ey oğul, benden öğüt al, erdem dile; Halk içinde ulu bilge ol, bilgin yayıla. Öç kek kamug kişining yalmguk üze alım bil Edgülüküg ugança eliging bile telim kil Öç, herkesin insan üzerindeki borcudur, bil; İyiliği elin yettiği ölçüde çok kıl. Körklüg tonug özüngke tatlıg aşıg adınka Tutgıl konuk agırlıg yadsun çavmg budunka Güzel giyimi kendine, tatlı aşı başkasına; Konuğa itibar et, yayılsın ünün buduna. Kışka itin kelse kah kutlug yay Tün kün keçe alkmur ödlek bile ay Kışa hazırlan gelse de kutlu yaz, Tükenir zaman ve aylar geçmekle gece gündüz. Erdem tile ögrenüpen bolma küvez Erdemsizin ögünse engmegüde enger Erdem dile, öğrenerek olma mağrur, Erdemsiz ögünse de imtihanda şaşar. Kut kıvıg birse idim kulmga Künde ışı yüksepen yokar ağar Kut devlet verse Tanrım kuluna, Her gün işi yükselip yukarı çıkar.
__________________
"Dostlar bizi hatırlasın..."
|
27.06.2010, 19:30 | #12 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Divân-ı Lûgati't Türk Hakkında Her Şey
*Divan'daki Oniki Hayvanlı Türk Takvimi Çağının Türk dili, Türk kültürü, sosyal hayatî ve toplumun özellikleri bakımlarından eşsiz bir eseri olan Divanü Lügati’t-Türk: büyük ve çok yararlı bir sözlük niteliğindedir. Bu dil ve kültür kaynağının, bu Türklük bilgisi hazinesinin tanıtılmasına geçmeden önce, onun yazan hakkında, kısaca da olsa —eldeki bilgilerin verdiği imkân ölçüsünde— açıklamada bulunmak yerinde ve gereklidir. Divanü Lügati’t-Türk‘ü kendisine borçlu bulunduğumuz K â ş -garlı Mahmud, XI. Yüzyılda yaşamış büyük düşünce adamı, dilci, bir bakıma çağının sosyal ve tarihî bilgilerine hakkıyla vâkıf, folklor ve edebiyatta üstad, geniş kültürlü ve ileri görüşlü, millî duyguları sağlam ve milletine bağlı bir aydındır. Fakat bütün bunları, ancak onun eserine dayanarak söyleyebilmekteyiz. Hayatı ve şahsiyeti hakkında da, eserindeki bazı dağınık bilgi kırıntıları ve ipuçları dışında, fazla bir bilgimiz olduğu da ileri sürülemez. Gerçi Kâtip Çelebi (1609-1658) Keşfü’z-Zunûn (Keşf-el-Zunûn)’da bu eserden ve sahibinden birkaç kelime ile söz açmakta: M a h m u d’un babasının Hüseyin ve dedesinin de Muhammed (İstanbul, 1941, C. St. 808) olduğunu kaydetmektedir. Ancak böyle işaretlerin yetersizliği apaçıktır. Kendisi, eserinde, Barsganlı olduğunu belirtir. Yine Kâşgarlı Mahmud: “Türklerin en fasih konuşanlarından, en açık anlayanlarından ve nesepçe de en ileri bulunanlardan biri” olduğuna da değinir. Bunların doğruluğundan şüphe edilmemekle beraber, onu tanımak için yeterli olduklarını söylemek mümkün değildir. Yalnız gerek bu işaret, gerekse eserin kendisi Mahmud ‘un Türkçenin gramer yapısını iyi bildiğine, Türk ağızlarım rahatça ayırt ederek kolayca onları anladığına bir delil değerindedir. Onun soyca da tanınmış bir aileden gelmiş olması, çağına göre ayrı bir anlam ve önem taşır. Her halde bunu demekle, kendisinin Karahanlılar Devletinde sayılı ve soylu bir aileye mensup olmakla iftihar eylediğini de imâ etmiş olmaktadır. Ama yazar, devlet hizmetinde bulunup bulunmadığı, siyasî görüşlerinin ne olduğu hakkında bize herhangi bir açıklamada bulunmamaktadır. Yalnız miljî duygularının sağlamlığı, Türkçülük ruhunu derinden ve sevgi ile taşıdığı eserinde hissolunur. Kâşgarlı Mahmud, hemen hemen bütün Türk illerini, bölgelerini, bozkırları obaları, adetâ birer birer dolaşmıştır. Nerede ve ne zaman Türk dili, Türk kültürü, Türk’ün günlük hayatı, halk şiiri ile ilgili bir malzemeye tesadüf eylemişse, onu almış, toplamış, sonra da inceden inceye işlemiştir. Kendisi de, bu hususta, şu anlamda konuşmaktadır: “Türklerin hemen bütün illerini, bozkırlarını boydan boya gezdim, dolaştım. Türk‘ün, Türkmen’in, Oğuz’un, Çigil’in, Yağma’mn, Kırgız’ın boylarının dillerini, kafiyelerini öğrenip faydalandım. Zihnime nakşettim. Öylesine ki: her Türk taifesinin şivesi, en iyi şekilde öğrenilmiş, ortaya çıkmış oldu”. Kâşgarlı Mahmud’u Türk dilinin henüz kollara, lehçelere ayrılmaığı bir dönemde, onun mukayeseli bir gramer denemesine girişen, çağının büyük bir doğu dilbilim bilgini olarak tarif etmek uygun olur. Günümüzden dokuz yüzyıl önce, Türkçenin resmî devlet dili, yaıı dili vasıflarına sahip olduğunu da, bize, ifade eden Mahmud ‘tur. Kâşgarlı Mahmud ‘un hayat ve şahsiyeti bakımından önemli ve dikkat çeken bir husus ta, onun, Bağdat’a gidişi ve kitabını çağının halifesine El-Muktedî Bi-Emrillah (1075-1094)’a takdim edişidir. Kendi zamanının Karahanlı Hükümdan’na eserini sunmayıp Abbasî Halifesi’ni tercih etmesinin sebepleri arasında: Halife’nin bütün îslâm dünyasının başı olması, Türklüğün yüksek bir itibara sahip olduğu o devirlerde Türk dilinin de Arapça ile atbaşı yürümeğe elverişli ve güçlü bir dil olduğunun belirtilmek istenmesi başta gelir, denebilir. Mahmud ‘un, Divan’Azn önce —biraz da Araplara Türk dilini öğretmek amaciylc— Kitabü Ceva-hiri’n-Nahv…’ ı yazdığını belirtmesi bu görüşümüzü, bir bakıma, teyid edebilir. Fakat bu güne kadar bu eserin bir nüshası ele geçmediğinden, açık bir şekilde mütalaa da yürütülemez. Kâşgarlı Mahmud‘ un ilk vasfı güçlü bir filolog olduğudur. Bununla beraber o aynı zamanda bir lügatçı, bir etnolog, bir folklorcu ve bir coğrafyacı hususiyetlerini de muhafaza etmektedir. Topladığı malzeme değer biçilemiyecek önemdedir. Hülâsa Kâşgarlı Mahmud, Türk dilini yaymak, yerleştirmek, incelemek konusunda, XI. Yüzyılın büyük bir düşünürü, dilcisi ve Türk-Arap kültürleri arasında sıkça bir bağlılık kurmaya emek harcayan usta bir dil ve millet severdir. Şimdi artık Mahmud ‘un asıl eserini tanıtmaya geçebiliriz.Divanü Lügati’t-Türk (Divanü Lûgat-it-Türk), en güçlü ihtimal ile yazılışı 1072 tarihinde tamamlanmış büyük bir sözlüktür. Eserin elimizde bir tek yazma nüshası bulunduğu ve bunun müstensihinin adından başkaca da hakkında bilgimiz olmadığı için Kilisli R i -i a t tarafından Ali Emirı Kütüphanesindeki biricik yazmadan kop-ye edilmek suretiyle —üç cilt halinde— yapılan yayımının (İstanbul, 1333) bazı istinsah hataları taşımış olması tabiîdir. Dı’van’ın nerede kaleme alındığı, Kâş gar it mn onu yazarken hangi şehirde oturmakta olduğu hususunda da kesinlik yoktur. Yalnız Kâşgar Türkçesinin hâkim olduğu bir alanda vücûde getirilmiş olduğu ileri .sürülebilir. Divanü Lügati’t-Türk, Türk dilini özellikle Araplara öğretmek amacını gütmektedir. Eserin Arapça olarak telif edilmiş bulunması da bunun bir delilidir. Burada —her halde Arapların ve Arapça okuyup yazanların kendi usullerinde daha kolay anlayıp, daha- rahat öğrenmeleri düşünülerek— Türkçe kelimeler Arap dilindeki gibi, köklerinin taşıdıkları harf sayısına göre gruplandırılmıştır. Eserdeki Türkçe kelime sayısı 7500′den daha fazla olarak tesbit edilmiştir. Bu kadar kabarık bir yekûnda Türkçe kelimenin - daha XI. Yüzyılda— konuşulup yazıldığı bir dilin artık bir kültür ve medeniyet dili olduğundan şüphe edilemez. Kaldı ki Mahmud, “Terk edilmiş kelimelerle dile sonradan girmiş sözleri de eserine almadığına” işarette bulunmuştur. Ancak eserde başka komşu dillerden (Hintçe, Sogd-ça, v.s.) Türkçeleşmiş gözüken bazı yabancı asıllı sözlerin de bulunduğunu gözden ırak tutmamak gereklidir. Bununla beraber Kaşgarlı Mahmud ‘un bütün Türkçe kelimeleri eksiksiz, kitabına .almış olduğu da söylenemez. Bu bakımdan, daha o çağlarda bile, Türkçe söz toplamının, yaklaşık olarak, 10.000 civarında olduğunu düşünmek ve söylemek de hata olmasa gerek. Yazarın, ayrıca, Türkçe kelimeleri Arapçadaki bablar ve kalıplar kategorisinde seslendirmesinin dilin bünyesine uygunluğunu iddia etmek güçtür. Bu konuda olsa olsa bunun Araplara, bir dereceye kadar, belki okuma kolaylığı sağlamaya yarar olduğunu düşünmek kabildir. Mahmud, Türkçe kelimelerin ne anlama geldiğini ve nasıl kullanıldığını gösterebilmek arzusuyla birçok Türkçe cümle ve ibareyi eserine geçirmiştir. Sonra eserdeki atasözleri, deyimler, şiir parçaları da, bu söylediğimiz hususun anlaşılmasında yardımcı olmak amacını taşır, gözükmektedir. Ayrıca Divan’da kavim ve topluluk adlarının açıklanışında, bazan bunlar hakkında, çok değerli bilgiler verilmek suretiyle hareket edilmiştir ki, bu da, araştırıcılar için çok yararlı olmaktadır. Divanü Lügati’t-Türk, önce Kilisli Muallim Rifat (Bi 1 g e) tarafından Türkçeye çevrilmişse de, bu tercüme basılma-mıştır. Kitabın tercümesini başkaları da denemiştir. Sonunda B e-sim Atalay ve Türk Dil Kurumu uzmanlarınca —Üç cilt halinde— Türkçeye çevrilmiş ve T.D.K. tarafından yayımlanmıştır (I.C. 1939, II. C. 1940 ve III. C. 1941, Tıpkı basım, Ankara, 1941). Bundan başka Besim Atalay’m mesaisi ile gün ışığına çıkmış olan bir de Divanü Lügati’t-Türk Dizini-Endeks cildi (1943) vardır ki tercümedeki kelimeleri alfabetik sıra dahilinde kapsamaktadır. Bu indekste kelimelerin Divan’da bulunduğu cilt ve yer gösterilmiş, anlamları kısaca belirtilmiş ve bazan diğer Türk dili kaynakları ile karşılaştırmalar da yapılmıştır. 3u Dizin cildi, Divanü Lûgati’t-Türk‘ün 900. yazılış yıldönümü vesilesiyle yeniden bazı ekleme ve metin üzerindeki ufak tefek değiştirmelerle Türk Dil Kurumunca bastırılmıştır (Ankara, 1972). Divanü Lügati’t-Türk, yayınlandığı tarihten başlayarak (İstanbul, Hicrî 1333-1335) türkologlarca büyük ilgi ile karşılanmış ve bu konuda bir hayli inceleme ve araştırma da yayınlanmıştır. Bunlar arasmda Cari Brockelmann, Martin Hartman, S. Ahali ı, S. Muttalibov, Martti Rasanen dış ülkelerde bilimsel çalışmalarda bulunanlar arasında zikredilebilir. Divanü Lügati’t-Türk’teki çeşitli konular üzerinde yayınlarda bulunan Türk bilginleri arasında da: Fuat Köprülü, Necip Âsim (Yazıksız), Besim Atalay ve daha birçok tarihçi ve türkolog hatırlatılabilir. Sonuç olarak diyebiliriz ki: Kâşgarlı Mahmud ‘un Türk dili, Türk kültürü, Türk dünyası bakımlarından eşsiz bir değere sahip bulunan ve tükenmez bir inceleme kaynağı niteliğini korumakta olan Divanü Lügati’t-Türk eseri üzerinde daha birçok araştırma yapılabilir. Ve bu dil ve kültür hazinesi, türkoloji ilmine, daha uzun yıllar ışık tutabilme gücüne ve imkânına sahiptir. DİVANÜ LÛGATİ’T-TÜRK’TEN A. Atasözleri 1. Alplar birle uruşma — Begler birle turuşma. 2. Sınmasa arıksar —Sakmmasa utkusar. 3. Kız kişi savı yonğı bolmas. 4. Korkmuş kişige koy başı koş körünür. 5. Han işi bolsa katun işi kalır. 6. Kanıg kan bile yumas. 7. Koş kılıç kınka sığmas. A. Atasözleri (Bugünkü Türkçe ile) 1. Alplarla vuruşma — Beğlerle de duruşma (Onlara karşı gelme). 2. Kişi sınamazsa aldanır. —Sakınmayacak olsa yutulur. 3. Pinti kişinin sözü, geçerli olmaz. 4. Korkmuş kişiye koyunun başı çift görünür. 5. Hanın işi olunca, hatunun işi geri kalır. 6. Kanı, kanla yıkamazlar. 7. Çift kılıç bir kına sığmaz. ALP ER - TONGA AĞITI’NDAN 1. Alp Er-Tonga öldi mi Issız ajun kaldı mı Ödlek öçin aldı mı Emdi yürek yırtilur. 2. Begler atın argurup Kadgu anı turgurup Mengzi yüzi sargarup Körküm angar türtülür. 3. Vlışıp eren börleyü Yırtıp yaka ırlayu Sıkırıp üni yurlayu Sığtap közi örtülür. 4. Könglüm içün örtedi Yitmiş yaşığ kartadt Kiçmiş ödük irtedi Tün kün kiçip irtelür. 5. Bardı közüm yarukı Aldı özüm kunukı Kanda erinç kanıkı Emdi udin udgarur. ALP ER - TONGA AĞITI’NDAN 1. Alp Er-Tonga öldü mü?Kalımsız dünya kaldı mı? Zaman öcünü aldı mı? Şimdi yürek parçalanır, yırtılır. 2. Beyler, atlarıyla, geldiler. Keder onları durdurdu. Benizleri sarardı; yüzlerine safran sürülmüş gibi oldular. 3. Erenler kurt gibi uluşuyor, haykırışıyorlar. Yaka yırtarca-sına bağrışıyorlar. Seslerinin bütün gücüyle ağlıyarak, göz yaşlarıyla örtülen gözleri bir şey görmüyor. 4. Gönlümün içini —ölümü— yandırdı. Yetmiş yaşmdaymışım gibi kocalttı. O gönül, şimdi, geçmiş zamanı arıyor. Günler ve geceler geçse de arayacak. 5. Gözümün ışığı söndü. Onunla beraber ruhum da gitti. Şimdi —kim bilsin— o, nerelerdedir? O, şimdi, uykudan uyandırıyor. B. I. Metin hakkında açıklama ve inceleme Açıklama :Alp Er-Tonga, çok eski destan menkıbelerinden birinin kahramanı olan bir Türk başbuğudur. Gerek Kâşgarlı Mahmud ve gerekse çağdaşı Balasagunlu Yusuf Has Hacip, onun, iranlıların Efrâsiyab dedikleri Türk kahramaniyle aynı kişi olduğu görüşündedirler. F i rd e v s î, Şehnamede, Efrâsiyab’ın Turan Hükümdarı olarak İranlılarla yaptığı birçok savaşları hikâye eder. Divanü Lügati’t-Türk’teki bu Alp Er-Tonga Ağıtı dörtlüklerden kurulmuş bir mersiyedir. Orhun Âbidelerinde Tonga-Tigin adlı bir kahraman yuğ’undan sözedilir. Bunun Alp Er-Tonga olması ihtimali üzerinde durulmuştur. Ağıt: Bir ölünün erdemlerini, yiğitliğini, değerini, geride kalanların acılarını belirten ve çoğu zaman matem meclislerinde okunan halk şiiri türüdür. Bunlar ozanların sagusu, klâsik şairlerin mersiye’si ile aynı anlamdadır. Göktürk ve Uygurlar’da ağıtların özelliği ve önemi bilinmektedir. Ağıt törenleri Anadolu’da da gelenek durumuna gelmiştir. Kelime ve Deyimler: Issız: Kötü, arsız, kalımsız. Ajun: Dünya, âlem. Ödlek: Zaman, felek. Emdi: şimdi. Argurmak: Yormak. Kad-gn: Kaygı. Turgurmak: Durdurmak. Mengiz: Beniz, yüz. Sargar-raak: Sararmak. Türtülmek: Sürülmek. Börleyü: Kurt gibi. Eren: Er kelimesinin —kural dışı— çoğulu. Yurlamak: Haykırmak. Sığta-mak: Ağlamak. Örtemek: Yakmak. Ödük: Sevgi, hasret. Tün: Gece. Gündüz. îrtemek: İstemek, aramak. Yaruk: Işık. Kanuk: Ruh, Erinç: Belki, olur ki. Kanda: Nerede. Udgarmak: Uyandırmak.
__________________
"Dostlar bizi hatırlasın..."
|
27.06.2010, 19:32 | #13 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Divân-ı Lûgati't Türk Hakkında Her Şey
__________________
"Dostlar bizi hatırlasın..."
|
6 Üyemiz SuLTaN'in Mesajına Teşekkür Etti. |
27.06.2010, 21:38 | #14 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Divân-ı Lûgati't Türk Hakkında Her Şey
Şöyle ufaktan bir göz gezdirdim, geniş bir zamanımda tamamını okumayı düşünüyorum.. teşekkürler Sultan..
__________________
"Aslında herkes dahidir. Ama siz kalkıp bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirecektir." |
26.10.2013, 12:33 | #17 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Divân-ı Lûgati't Türk Hakkında Her Şey
Gerçekten çok zor bir konu.. Başarılı bir anlatım, çok beğendim..
__________________
Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü) |
Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti |
26.10.2013, 12:49 | #18 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Divân-ı Lûgati't Türk Hakkında Her Şey
Türk olmanın ve Türk olanların dili ve kültürü ile göç hareketlerini irdeleyen, anlatan çok önemli bir eser. zamanı olup okumaya merakı olanlar ve eseri okuma şansı bulamayanların zaman ayırarak okumalarını öneririm. Hatta burada paylaşılanları kopyalayarak belgelerine ekleyip zaman bulduklarında parça parça okumalarını salık veririm.
|
12.08.2015, 20:21 | #19 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Divân-ı Lûgati't Türk Hakkında Her Şey
Kâşgarlı Mahmut on birinci asırda yaşamış büyük bir Türk âlimidir. Devrin Türkçesinin büyük ve harikulâde bir lügatini yazmıştır. Divan-ı Lügat-it-Türk adını taşıyan bu eserin bugün yeryüzünde bir tek yazma nüshası vardır, o da İstanbul’da Fatih Millet Kütüphanesinde Ali Emirî kitapları arasındadır. Kâşgarlı Mahmud’un diğer eserleri maalesef ele geçmemiştir. İlk devlet kuruculuğu tarihinden bu yana, sıkı sıkıya millî diline bağlı kalan Türk dünyası, V. asırdaki yazılı abideleriyle ortaya çıkmış, Türk diline millî bir devlet dili hâkimiyeti temin etmiştir. Daha milâttan önce ikinci asırda, millî bir şairi ile tanınan Orta Asya Türkleri, komşuları bulunan kuvvetli Çin medeniyetinin baskısına ve durmadan devam edegelen savaşlara rağmen ana dillerini işleyerek onu yazı dili, edebî dil haline getirmeği başarmışlardır. V. asır Yenisey ve civarının Kırgız Türklerine ait kitabeleri ile daha sonraki Orhun kitabeleri, bu çağ Orta Asya Türklüğünün, tarihî vesikalar diliyle konuştuklarım ortaya koymuştur. Hatta matbaa kararak Türk dilli, Orhun hurufatlı kitapların baskısını dahi temin etmişlerdir. Bu suretle, Orta Asya’nın göbeğinde yerleşmiş ve diğer milletlerle geniş temasta bulunmuş olan Türkler, müşterek ana yurt çevresinde, karma medeniyet kaynaşmasında dahi dillerini muhafaza etmiş ve komşularına birçok yeni şeyler aşılamışlardır.
__________________
Harâmsız mal azaldı, harâmzâde çoğaldı Bu çağda helâl yemek büyük cesâret ister İnsanı sıfatıyla anmak geride kaldı Domuza domuz demek büyük cesâret ister... Abdurrahim Karakoç |
26.06.2016, 03:50 | #20 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Divân-ı Lûgati't Türk Hakkında Her Şey
Fosforlu Sultan;
Bu güzel yazı ve paylaşım için teşekkürler...
__________________
.................................... |
2 Üyemiz nurideniz34'in Mesajına Teşekkür Etti. |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
alp er tunga, bağdat, divânı, karahanlı türkçesi, kaşgarlı mahmud, lûgatit, sagu, türkçe arapça sözlük, ziya gökalp |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |