29.07.2016, 21:53
|
#1
|
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Salamis Harabeleri (KKTC)
Salamis , Kıbrıs adasında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Gazimağusa şehrinin 6 km. kadar kuzeyinde yer alan bir antik kenttir. Kent Trodos dağından doğan Pedios (Kanlıdere) nehrinin denize döküldüğü havzaya yakın bir yerde kurulmuştur.
19. yüzyılın sonlarında, ağaçlarla ve toprak tabakasıyla örtülmüş bir halde keşfedilmiş ve 1952-1974 yılları arasında yapılan kazılarla kentin büyük bölümü ortaya çıkarılmıştır. 1974 yılında kesilen kazı çalışmalarına 1998 yılında Ankara üniversitesi tarafından tekrar başlanmıştır.
Araştırmalar, Salamis Harabeleri’nin geçmişinin İÖ 11. yüzyıla kadar uzandığını göstermiştir. Arkeologlara göre Enkomi İÖ 1075 yılında büyük bir deprem geçirdikten sonra halkı yavaş yavaş buraya göçmüş ve Salamis’i kurmuştur. Kazılarda da bu ilk yerleşmeye ait mezar ve liman izlerine rastlanmıştır. Ege ve Akdeniz’de ‘Karanlık Çağ’ olarak bilinen dönem İÖ 8. yüzyılda bittiği zaman Salamis’in Fenikelilerle sıkı ticaret ilişkileri olan zengin bir kent olarak ortaya çıktığı göze çarpmaktadır.
Kral Mezarlarının ortaya çıkarıldığı nekropolisinde ele geçen ölü armağanları Salamis’in bu dönemde ne kadar zengin olduğu hakkında bilgi vermektedir. Kentte ilk paranın İÖ 6. yüzyılda basıldığı görülmektedir. Salamis sözcüğünde de ilk kez aynı yüzyıla ait yazıtlarda rastlanmaktadır.Kent bu dönemde Suriye ve Anadolu’yla birlikte -İÖ 333 yılında Büyük İskender’in Issos’ta III. Darius’u yenmesine kadar – Akamenid Pers İmparatorluğu’nun egemenliğine girecektir. İskender’in İÖ 323 yılında ölümünden sonra Salamis, Kıbrıs’ın geri kalanıyla birlikte Mısır’da kurulan Ptoleme Krallığı’nın payına düşmüştür.
Kentin bu dönemde İskenderiye, Antakya, Efes gibi bir Helenistik uygarlığın önemli merkezlerinden biri haline geldiği ve bu parlak dönemin Roma egemenliği süresince de devam ettiği görülmektedir. Günümüze kalan yıkıntıların çoğu da Roma dönemine aittir. İS 1. ve 4. yüzyılda kentin en büyük düşmanı depremler olmuştur. Depremlerden sonra Bizans İmparatoru Konstantius’un (337-361) kenti yeniden inşa ederek Konstantiya adını verdiği görülmektedir. Ancak limanının giderek dolması, doğal yıkımlar, ve bir süre sonra başlayan Arap korsanlarının akınları kentin sonunu belirleyecektir. 648 yılındaki bir korsan akınından sonra kentin son sakinlerinin Famagusta kentini oluşturacak olan Arsinoe’ye göç ettikleri görülmektedir.
Şehir Bronz Çağı sonlarında başlayan göçler sırasında, Anadolu’dan gelen kavimler ve bunlara Yunanistan’dan gelerek Kilikya’da katılan Akalar tarafından kurulmuştur . Truva kahramanlarından ve Salamis adası kralı Telamon’un oğlu Tefkros . şehrin kurucusu olarak bilinmektedir. M.Ö. 707 yılında gerçekleşen Asur hakimiyetinden sonra M.Ö. 560 yılında bastırılan sikkelerden, Salamis kralı Evelthon’un adanın idaresini ele geçirdiği anlaşılmaktadır. M.Ö. 499 yılında Atinalı Kimon’un Kıbrıs’taki Pers hakimiyetine son vermek için düzenlediği sefer başarısızlıkla son bulmuş ve Kimon’un ölümü üzerine Atinalılar, Kıbrıs’ı alma girişiminden vazgeçmişlerdir. Bundan sonra Fenikeli idareciler başa geçer, fakat ticaret ve diğer konularda gerileme başlar.
M.Ö. 411 yılında Tefkros ailesinin üyelerinden Evagoras, Salamis krallığını ele geçirir. Tüm adayı hakimiyeti altına almak isteyince Salamis şehri Persler tarafından kuşatılır ve Evagoras Pers Krallığına vergi ödemek zorunda bırakılır. Bu durum İskender devrine dek sürer. İskender döneminde Salamis kralı olan Pyntagoras, İskender’e askeri yardımlarda bulunduğundan kendisine Tamusus şehri verilerek ödüllendirilir. İskender’in ölümü sonrasında Salamis sürekli el değiştirir. M.Ö. 294 yılında zor şartlar altında Kıbrıs’ı alan Ptoleme Krallığı idaresi sırasında ada huzura kavuşur ve bu tarihten itibaren Salamis baş şehir olma niteliğini kazanır. Kentin bu parlak dönemi Roma egemenliği süresince de devam eder. Günümüzdeki kalıntıların çoğu Roma dönemine aittir.
Roma idaresi altında şehrin bir halk meclisi, bir senato ve ihtiyar meclisi bulunmaktadır. M.S. 76 ve 77 yıllarındaki depremler ve M.S.116 yılındaki Yahudi isyanları ile şehir epeyce tahrip olur. Daha sonra ada Antakya vilayetine bağlanır ve Salamis limanı, Suriye gemilerince ilk uğrak limanı olduğundan, şehirde bir ferahlama görülür. M.S. 232 ve 342 yıllarındaki depremler yazık ki şehre yine büyük zararlar verir. Bundan sonra Bizans İmparatoru Konstantinus şehri küçük bir planda inşa ettirerek, Konstantinus adını verir. Şehir Kıbrıs’ın baş şehri olarak Baf’ın yerini alır. Daha sonra şehir M.S. 647 yılındaki Arap akınları ve yer sarsıntıları nedeniyle terkedilerek, bugünkü Mağusa şehrini oluşturan bölgeye halk göç etmek durumunda kalır.
Şehrin kuzey, güney ve batı kesimlerinde yer alan surların yanısıra, şehir merkezini çevreleyen ikinci bir surun varlığı da tespit edilmiştir.Şehrin merkezini çevreleyen surların, M.S.7 yy.’daki Arap akınlarına karşı inşa edilmiş olabileceği düşünülebilir. Şehrin güney – doğusunda Salamis şehrinin en eski limanı yer almaktadır.Bu limanın kuzey ve güneyi suni dalgakıranlar ile korunmaktadır. Geç Roma devrinde kullanılan ikinci limanı ise şehrin kuzeyindedir. Bu iki limanın dışında Demetius tarafından kullanılmış olan üçüncü bir limandan da bahsedilmektedir.
Güney girişindeki döşeme üzerindeki yazıttan anlaşıldığı üzere, şehrin kuzeyinde şimdiki Roma Gimnaziumunun bulunduğu yerde Helenistik devre tarihlenen bir Gimnazium mevcuttur. Doğu revağında da burasının bir zamanlar bahçe olarak kullanıldığını gösteren bir yazıt bulunmaktadır. Yer sarsıntıları sonucu yıkımlar olması nedeniyle Gimnazium Augustus döneminde tamir ettirilmiş ve bir de doğu revağı eklenmiştir.
Dört tarafı kronit başlıklı sütunlu revaklarla çevrili alanın kuzey ve güney uçlarına ilave edilen birer yüzme havuzunun etrafında heykeller yer almaktadır. Günümüzde kuzey yüzme havuzunun etrafında bulunan heykeller M.S 2. yy’a aittir. M.S. 332 ve 342 yıllarındaki depremlerle yeniden yıkılan Gimnazium, Erken Bizans devrinde Konstatinus tarafından Salamis hamamları olarak yeniden inşa edilir.
Gimnazium’un güneyinde yer alan yapı muhtemelen Augustus döneminde inşa edilmiştir. M.S. 4. yy’daki yer sarsıntıları ile yıkılan tiyatronun taşları hamamların inşasında yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Tiyatro, sahne binası, orkestra ve oturma yerlerini içerir. Kapasitesi 15 bin seyirciye karşılık düşer. Sahne binası oyuncular tarafından soyunma-giyinme yeri ve fon işlevi göstermektedir.
Freskler, heykel ve sütunlarla süslü bu görkemli yapının günümüze dek sadece temelleri gelebilmiştir. Orta kısmındaki orkestranın ortasında Dionysos’a adanmış bir sunak ve Marcus Avurelius Commedus ile Caesar Contanstinus ve Caesar Maksimianus’a adanmış yazılı iki altlık vardır. Oturma yerleri 50′den fazla sıra ihtiva etmesine karşın, bir kısmı günümüze dek gelebilmiştir. Orta kısımdaki boşluk şeref locasıdır. Oturma yerlerinin bir kısmı yeniden restore edilerek inşa ed
ilmiştir.
Tiyatronun güneyinde yer almaktadır.Bir zamanlar iki katlı olan bu yapı, sütunlu bir giriş , bir iç avlu , geniş bir oturma odasından meydana gelmiştir. Öteki odalar avlunun iki yanında yer alır. Kazı sırasında burada, merkezi bir figürün etrafını çevreleyen, hayvan tasvirleri ile bezenmiş mozaik döşemeli bir platform tesbit edilmiştir.
Kaydet
|
|
|