Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Külliye ve Saray
Külliye ve Saray
Saray olarak bilinen yapılar, konut olarak kullanılabildiği gibi, kamunun hizmetine ilişkin tahsis edilenleri var. Kamunun üst düzey görevlilerinin ikametgâhına lojman olarak ayrılanları vardır.
Saray dendiğinde daima akla sıra dışı içinde debdebe, saltanat, sıradan olmayan ihtişamlı görkemli ve masraflı, israflı, birilerinin helaL kazancı vergilerin harcandığı yaşam akla gelir.
Yaşamın gereği; israfa kaçmadan sıradan ve normal yaşam olması insan hayatı için olması gerekirken, sıra dışı olan sarayda giyim ve kuşam, yiyecek ve içecek, her tür tezyinat sarayda normal olmaz! imam hazretlerinin devlet için değil şahsı için yaptırdığına milletin büyük çoğunluğu zaten kararını vermiştir. Hazreti Tayyip'in kaçak kara saray için harcamalarının, içine konulan çok lüks ve pahalı eşyaların çetelesi, bu işe vakıf olanlar tarafından tutulan hesaplar ile basın köşelerinde ilan olunur hale geldi ve çoğu kez yinelenerek yayınlanmaktadır.
Ancak saraya yakışır sofralar, sofralarda hazırlanmış çok pahalı sıradan dışı yiyecekler ve tabir caiz ise kuşun sütünün eksik olduğu ağzınıza layık tabiri ile sıradan kişi olanların yıllar içinde bir kez dahi tadamayacağı, tadımlığının dahi keyfine varamayacağı taamlar…!
İslam dini öğretilerine göre "israf haramdır!" İsrafın önlenmesi için İslam kuralı cümlesi aynen şöyledir; "ye iç israf etme!" Görkemli, çok pahalı, ziynet eşyaları ile tezyin edilmiş Camilerin yapımı dahi İslam anlayışına göre mekruhdur. Yine İslam anlayışı ve öğütlerine göre; evlerinizi süslü, (süslü derken saray yapın demiyor) Cami yani ibadet yerlerinizi sade yapınız diyor..
İslam dini mensubu olduğunu söyleyen ve hatta İslam dinini bilimsel açıdan detayları ile tetkik edip öğrenmek üzere kurulan ilahiyat okullarının orta bölümünden mezun olanların konuya yakınlığı derinlemesine olmasa bile ana başlıkları ile bilmesi gerekir. Hazret imam Tayyip de İlahiyat orta bölümü İHL'si varsayılan okuldan mezun olduğuna göre israf olayını iyi bilmesi gerekirdi. Belki biliyor bilmezden geliyor, belkide bilmiyor. Sehven ve toplumsal yanılgı ile ülke idaresinin en başına gelmesi ile oluşan saray merakı ve israf ! Yanında kibir İslam adına en kabul görmez davranış ve günah sınıfına giren en ağır kusur!
Kaçak kara saray olarak anılan bina yapımında ve sonrası işletim masrafında astronomik rakamlarla ifade edilen saray gideri! Hangi İslam anlayışı ile bağdaşır? Saray denilen yerde hastalıklı ruha sahip, ülkenin kuruluş değerleri ve kuruluş lideri Atatürk'e diğer önderlerine hakaret etmeyi marifet sayanların adına saray denilen israf yuvalarında millet parası ile ziyafet verilmesi hangi İslam kuralı, hangi yurtseverlik, hangi izan ile bağdaşır?
Devasa yapılar ve israf rakamları ile görsellik, devlet olarak sizi yüceltmez, idareci olarak sizi hiç yüceltmez aksine tiksinti ile bakılmasına sebep olur. Yücelik ve yükseklik Türk milletinin adı, Türk milletinin adıyla anılan devleti, sahip olduğu Cumhuriyet ve ilkelerinin varlığı! Bu varlıkların devlet ve millet hayatında homojen ve girift uygulamaları ile olur.
Yücelik ve yükseklik, mirasyedi gibi devlet malından, saçı bitmedik şehit yavrusu yetim hakkından har vurup harman savurma ile görkem kazanmaz, bunu yapanları millet nezdinde alçaltır.
Külliye dendiğinde: Arapça bir kelimedir. Anlam olarak birbirinin devamı olan bir çok unsurun birbirlerini tamamlar olgunun bütünür. Genelde Osmanlı döneminde eski bir yaşam biçiminin insan hayatları için var olan paylaşım yerlerinin paylaşım bütünüdür... Düşünün! Bu gün istifade edilen ulaşım, iletişim, konaklama, yeme içme gibi imkanların olmadığı bir zamanda, okumasından hamamına, lokantasından yatağına kadar, çoğu kez hayırseverler tarafından Vakıf usuli yapılanlarının yanında nadiren devlet tarafından yapılanı, ibadetinden iaşesine, konaklamasından beslenmesine, okumasından, medresesine kadar yapılıp ihtiyaç sahiplerinin istifadesine sunulan organize edilmiş mekanların adıdır Külliye!
Bu gün külliye denilen yerden acaba kaç ihtiyaç sahibi vatandaş yararlanmaktadır. Korkudan külliye denilen yerin çevresinden insan geçmesine izin verilmiyor kaldı ki istifade etmek.
El konulan Atatürk arazileri üzerine yapılmış, kaçak olduğu artık mahkeme kararları ile tescil edilmiş ve adına beştepe külliyesi denilen yere, kaleminden kan damlayanlarında, yandaş ve havuz medyası taraftar ve militanlarınında ağız birliği etmişcesine yazılarında ve haberlerinde saray ve külliye kelimelerini kullanmaları iş bilmezliğin daniskasıdır.
Diktatör dediniz diktatoryanın nasıl olmasını anlattınız, saray dediniz saltanatı anlattınız, teşbihte hata olmaz eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürdünüz. Adam oldumu size katmerli bir diktatör. Hadi ayıklayın pirincin taşını. Hem diktatörlük ilan edilmiş hem de saray saray diye diye kaçak kara saray nerede ise bazılarının sayesinde bazı guruplar tarafından tescil edilmiş yüceltilmiş saray olmuştur. En değme yazarlar dahi imam Tayyip hazretlerini kast ederek saray aşağı saray yukarı diyor.. Ne menem şeydir anlamadık.
23.08.2015
Mustafa AKTEN
|