Londra'nın Gezilecek, Görülecek Yerleri

[@Sevda]

Victoria & Albert Museum | Victoria ve Albert Müzesi

Victoria ve Albert Müzesi (sadeleştirmiş haliyle V&A), İngiltere'nin Londra şehrinin Royal Borough of Kensington and Chelsea seçim bölgesinin South Kensington bölgesinde bulunan bir müzedir. Bu müze dünyanın en geniş süsleme sanatları ve dizayn içeriğine sahiptir.

4.5 milyon nesnenin üzerinde bir koleksiyona daimi olarak ev sahipliği yapar. İsmi Prince Albert ve Kraliçe Victoria'dan gelmektedir. Müze 1852 senesinde kurulmuştur.

Kurulduğundan bu yana alanı 51,000 m²'lik bir genişleme yaşamıştır. Ve 145 galeri fazladan müzeye eklenmiştir. 5.000 yıllık bir sanat koleysiyonuna sahip olan müze eski çağdan günümüze kadar geniş bir yelpazeye sahiptir.

[@Sevda]

Tower Bridge | Kule Köprüsü

Tower Bridge (Türkçe anlamı: Kule Köprüsü), İngiltere'nin Londra şehrinde Thames Nehri üzerinde yer alan bir köprüdür.

Londra Kulesine yakın olduğu için "Kule Köprüsü" olarak adlandırılmıştır. 1894’te kullanıma açılan köprü, Baskül köprü türü köprülerin en ünlülerinden biridir. Köprü yüksek seviyeden iki yatay yürüyüş yolu ve aşağıdan bir araba yoluyla birbirine bağlanmış iki kuleden oluşur.

Londra'nın doğusunda gelişen ticaret nedeniyle 1870'lerde bir köprünün inşasına gerek duyuldu. 1870 yılında sualtından geçen tüp yapılmıştı ama sadece yaya trafiğine açıktı ve yetersiz kalmaktaydı. Diğer yandan, o bölgede klasik bir köprü inşaası da mümkün değildi. Çünkü klasik bir köprü, Londra Köprüsü ile Londra Kulesi arasında limana erişimi engellerdi. 1876 yılında açılan köprü proje yarışmasının sonucunda, Horace Jones'un köprü projesi kabul edildi (1884).

Köprünün inşası 1886 yılında başlayıp 8 yıl sürdü. Köprü, nehrin iki yakasındaki iskelelere birer köprü inşa edilmesini, köprülerin arasındaki yolun iki kanat halinde 83° açı ile açılarak nehir trafiğine izin vermesini öngörüyordu. O dönemde köprü kanatlarının açılması hidrolik bir düzenekle sağlanmaktaydı. Bugün, hidrolik sistemin yerine elektrikli bir sistem kullanılmaktadır.

[@Sevda]

Wembley Stadyumu

Wembley Stadyumu, İngiltere'nin en büyük ve milli stadyumudur.

Wembley Stadyumu İngiltere Londra'da bulunan çok amaçlı stadyumdur. 90,000 kişilik kapasitesiyle Avrupa'nın Nou Camp'tan sonraki en büyük stadıdır. Aynı yerde bulunan eski Wembley stadının 2003 yılında yıkılmasıyla yapılmıştır. Bu nedenle zaman zaman Yeni Wembley Stadı olarak da geçmektedir.

Stadyumda İngiltere Milli Futbol Takımının maçları haricinde konserler de yapılmaktadır. Bugüne kadar en yüksek seyirci rekoru ABD'li efsane pop şarkıcısı Michael Jackson'a aittir. Kendisi 1988 yılında Bad World Tour kapsamında verdiği 7 konserde 504.000 seyirciye ulaşmıştır.

İngiltere Millî Futbol Takımının maçlarını oynadığı Wembley stadı, 5 defa Şampiyonlar Ligi finali bir defa da Dünya Kupası finaline ev sahipliği yapmıştı. Yeni stadın açılışı 2003'deki temel atma sırasında 2006 yılı olarak öngörülmüştü, ancak yeni stat 9 Mart 2007'de açıldı.Ayrıca 29/05/2011 tarihinde oynanan Manchester United - Barcelona Şampiyonlar Ligi finali bu statta gerçekleşmiştir.

[@Sevda]

Trafalgar Square | Trafalgar Meydanı

Trafalgar Meydanı, Londra'nın merkezinde, National Art Gallery'nin ana giriş kapısının baktığı önemli meydan. Adını, Amiral Horatio Nelson komutasındaki İngiliz donanmasının Fransız ve İspanyol donanmalarını yendiği Trafalgar Savaşı'ndan alır. İlk adı IV. William meydanıydı. Bugünkü adı George Ledwell Taylor tarafından önerildi.

1820'de IV. George tarafından alanın düzenlenmesi için dönemin peyzaj mimarlarından John Nash görevlendirildi. Charing Cross bölgesinin yeniden yapılandırılması planı doğrultusunda, Nash Trafalgar meydanı'ndaki pek çok binayı yıktırdı. Meydanın bugünkü son haline ulaşması ise 1845 yılında ingiliz mimar Charles Barry'nin yaptığı çalışmaların sonucu oldu.

[@Sevda]

Hyde Park

Londra’daki kraliyet parklarının en büyüğü. Londra’nın batı kısmında yer alan park, yanındaki Kensington Bahçeleriyle birlikte 249 hektarlık alanı içine alır. Bahçeler bölümünde Long Water (Uzun Su), park bölümünde de kuzeyden güneye bir kavis çizen ve 16 hektarlık alanı kaplayan Serpentine Gölü vardır. Sokak hatiplerinin serbest konuşma yeri olarak bilinen Speakers Corner (Hatipler Köşesi) de buradadır. Hyde Park’ın milletlerarası şöhreti Hatipler Köşesindeki serbest hitabet geleneğinden gelmektedir.

Pazar günü bu parka gelip istediği gibi konuşmak serbesttir. Kraliçe’ye hakaretten başka her türlü konuşmanın serbestçe yapıldığı Hyde Park bir nevi milletlerarası sergi özelliği taşımaktadır. Burada konuşulan sözler park dışında konuşulduğu takdirde suç teşkil etmektedir. Halbuki burada konuşulunca suç unsuru olmamaktadır.

[@Sevda]

St. James' Park

St James' Park Newcastle United'ın maçlarını oynadığı, 52.394 oturma kapasitesine sahip, İngiltere'nin Newcastle şehrinde bulunan bir staddır. Stad taraftarları arasında 'Heaven' ve 'The Castle' gibi adlandırmalara da sahiptir. Bu stad, ilk kez 1892 yılında kullanılmaya başlamıştır.

Stad aynı zamanda Bruce Springsteen, Queen Bob Dylan ve Bryan Adams gibi sanatçı ve müzik gruplarının konserlerine ev sahipliği yapmıştır.

[@Sevda]

Tate Modern

Tate Modern Büyük Britanya’nın başkenti Londra’da yer alan ulusal ve uluslararası modern sanat eserlerinin sergilendiği bir müzedir. Tate Britain, Tate Liverpool, Tate St Ives ve Tate Online ile birlikte sadece Tate olarak da adlandırılırlar.

Tate Modern’in bulunduğu sanat galerileri orijinal olarak farklı işlevlere sahiptiler. 1947 il 19ö63 yılları arasında mimar Giles Gilbert Scott iki aşamalı bir inşaat ile bu bölgede Bankside Enerji İstasyonu’nu inşa etti. 1981 yılında da bu eneji istasyonu kapandı.

Yapı mimarlar grubu olan Herzog & de Meuron tarafından yeniden tasarlanarak müze olarak hizmet vermeye başladı. Müzenin inşaatını ise Carillion adlı bir inşaat firması gerçekleştirdi.

Tate Modern orijinal olarak beklenenden daha fazla ziyaretçiyi çektiği için bir süredir genişleme planları yapıyordu. Yeni açıklanan planlara göre müze 2012 yapının güney tarafında inşa edilecek üç yapı ile genişleyecek.

Orjinal müze yapısını tasarlayan ve Pritzker Mimarlık Ödülü sahibi mimarlar olan Herzog & de Meuron’un genişleme projesinden de sorumlu olduğu açıklandı. İlk olarak sundukları basamaklı piramit şeklindeki cam yapı müze tarafından beğenilmeyince, orijinal yapının tuğla cephesine uyum sağlamak için, eğimli bir şekilde yükselen tuğla bir cepheye sahip yeni bir tasarım üzerinde karar kılındı. Genişleme projesinin en önemlı kısmını fotoğraf, video ve benzeri sergilerin gerçekleşeceği galeriler oluşturacak.

215 milyon İngiliz Pound’una mal olması beklenen projenin 2012 yılında tamamlanması böylece 2012 Yaz Olimpiyatları’na hazır olması hedefleniyor. Bu projeye ek olarak orijinal Tate Modern binası da bakım çalışmaları görecek.

[@Sevda]

Piccadilly Circus

Piccadilly Circus, Merkez Londra'nın ünlü ve işlek bir kavşağıdır. Trafiğe kapandıktan sonra turistlerin ve sokak müzisyenlerinin uğrak yeri haline gelmiştir. Özellikle, geceleri ve hafta sonları gürültülü ve kalabalıktır. Tower Record, Madame Tussaud's Rock Circus ve Segaworld burada yer almaktadır.

100 yıldan fazla bir zamandır neon ışıklarıyla aydınlatılmıştır.

Londra'nın önemli simgelerinden bir olan Eros heykeli buradadır. Heykel 1893 yılında buraya dikildiğinde tepki ve olumsuz eleştirilere neden olmuştur.

Piccadilly Circus, New York'taki Times Square'nin İngiltere'deki karşılığıdır.

Büyük otel, mağaza ve havayolu şirketlerinin de bulunduğu bu yarım kilometrelik cadde, Hyde Park'a kadar uzanır. Caddenin hemen karşısında ise, 17. yüzyıldan kalma Burlington House yer almaktadır.

[@Sevda]

Covent Garden

Londra’da alışveriş yaparak bir gün geçirmek isteyenler. Covent Garden ilk durağınız. Covent Garden’a ulaşım son derece rahat. Piccadily Line, Central Line ve Northern Line gibi metro hatları ile ulaşım dışında Londra’nın dört bir yanından gelen otobüsler ile ulaşım sağlayabilirsiniz.

Covent Garden aslen meyve ve sebze pazarı olarak kurulmuş bir bölge. Royal Opera House (diğer bir adı ise Covent Garden) en popüler turistik yeri. Buranın içinde eskiden meyve ve sebze pazarı var iken artık mağazalar ve merkezinde ise restoranlar bulunmakta. Doğu tarafında keman çalan sokak müzisyenlerinden canlı müzik dinlemek için mola verebilirsiniz. İçeride ayrıca alışveriş yapmak için ilginç ürünlerin satıldığı tezgahlara da göz atmalısınız. Hediyelik eşya arıyor iseniz Oxford Street’de bulunan ucuz ve kalitesiz ürünlerin satıldığı mağazalar yerine Covent Garden’da paranızı harcamanızı öneririz.

Covent Garden WC2 posta koduna sahip. Londra’nın iki ilçesi olan Camden ve Westminster arasında paylaşılmakta. Yani bu iki ilçeye de dahil.

Bölgede aynı zamanda oldukça büyük bir Apple mağazası bulunmakta. Diğer bir büyük Apple mağazası Regents Street üzerinde Oxford Circus istasyonuna oldukça yakın bir yerde bulunmakta.

Covent Garden’da giyim mağazaları tasarımcı ürünü giysi almak isteyenler için büyük bir nimet niteliğinde. Cüzdanınız dolu gelip boş dönmek istiyor iseniz Covent Garden ideal bir alışveriş mekanı. Kaliteli ve orijinal ürünler satın alabileceğiniz bir yer.

[@Sevda]

Camden Market

Londra’ya gelen turistlerin, ‘mutlaka ziyaret edilecekler’ listesinde dördüncü sırada yer alan Camden pazarı, turistik amaçlı gelenlerin yanı sıra alışveriş amaçlı gelen ziyaretçilerine de unutamayacakları bir deneyim yaşatır.

Farklı ülkelerin tadlarına yer veren yemek standlarından antikacılara, ikinci el giysi dükkanlarından tasarımcı kolleksiyonlarına birbirinden çok farklı tüketici gruplarına hitap etmeyi başaran Camden’a, bu tür sokak alışverişinden hoşlanmasanız da, sırf ancak belgesellerde karşınıza çıkabilecek marjinal yaşam tarzını gözlemleyebilmek için bile uğramak Londra deneyimizinize ilginç ve güzel bir renk katacaktır. Unutmayınız ki, tamamen farklı ve birbirine zıt kültürlerden gelip anlaşılmaz bir uyum içinde birlikte yaşayan Camden ahalisinin soluduğu rutubet, tütsü, curry ve “tütün” kokan havasını siz de solumadan Londra’yı tam anlamıyla yaşamış sayılmazsınız.

Camden Market, birkaç pazarın biraraya gelmesinden oluşmaktadır. Kanalın hemen yanından başlayan Camden Lock Market (Camden Kanal Havuzu Pazarı), 1974 yılından itibaren kurulmaya başlamıştır ve sinema posterleri, ikinci el t-shirtler, tütsü çeşitleri türünde eşyalar satan dükkanlarıyla, İstanbul’da bulunan Atlas Pasajı’nın birkaç kat büyümüş halini andırmaktadır. Hem Lock Market, hem de eskiden yarış atlarına ahır görevi gören ve günümüzde İngiliz alternatif modasının merkezi olarak kabul edilen Camden Stables Market (Camden Ahır Pazarı) henüz turistler keşfetmeden önce de burada yer aldığı için hafta içi de açıktır.

Özellikle turistleri hedefleyen Camden Canal Market (Camden Kanal Pazarı) ise sadece haftasonları açılır ve bütün haftasonu boyunca dünyanın birçok yerinden gelen insanların akınına uğrar. Hint körilerinden Japon sushilerine, Afrika’nın pek de çekici olmayan yağlı ve baharatlı mutfağından Meksika tacolarına kadar çeşitli yörelerin farklı tatları ve kokularını barındıran yemek standlarıyla sizi karşılayan kanal pazarı, sıkışık yollarına yerleştirilmiş ve büyüklerimizin ‘incik boncuk’ olarak nitelendireceği gereksiz ama çok çekici ve birbirinden renkli eşyaların satıldığı tezgahlarıyla sizi, hiç aklınızda olmadığı halde, bozuk paralarınız saymaya zorlar.

Bilgisayar mikroçiplerinden yapılmış lambalar, yüz yıl boyunca yanacağı iddia edilen mumlar, konserve kapaklarını düzleştirilerek hazırlanan çantalar, biriktirilmiş atıkların işleme sokulduktan sonraki hallerinin şekillendirilmesiyle ortaya çıkan melek figürleri gibi hayatta varlığından haberdar olmadığınız garip ikonlarla sizi tanıştıran Camden Canal Market’ın asıl eksperi olduğu konu ise giyimdir. Eğer sizin de gardrobunuzda ikinci el ya da retro giysiler ağırlıktaysa, bu pazar sizi ziyadesiyle memnun edecek geniş bir arşive sahiptir. Japon turistlerin akın ettiği, buram buram naftalin kokan bu giyim dükkanları, alışveriş amacıyla gelen ziyaretçilerine heyecanlı anlar yaşatır.

Camden Market’ın kendine özel birbirinden renkli dükkanları da, en az tezgahları kadar ilgi çekicidir. Turistik semtlerde bulunması zaruri olan dükkanların yanı sıra, sadece Camden’da bulunan ve Camden’ın her daim genç kalan bohem karakterini yansıtan bu dükkanlar, çeşitlilikleriyle başlı başına bir turistik ziyafet oluştururlar.

Diğer bir yandan da önemli bir müzik merkezi olan Camden Market, şehirde punk, goth, rave ve trans gibi ekollerin yaşatıldığı tek semttir ve profesyonel ve amatör birçok sanatçının sahne aldığı konser merkezlerini de sokakları arasında barındırır. Son yıllarda adları sık sık duyulan büyük gece kulüpleri Camden Market civarında yer almaktadır.

Özetlemek gerekirse Camden Market; sanatla marjinalliğin, çok kültürlülükle karmaşıklığın, renklerle kokuların birbirine karıştığı önemli bir merkezdir ve Londra’yla ilgili her turistik plana dahil edilmesi gerekir. Pazarı haftasonu ziyaret etmek isteyenlere mekana ulaşmak için metro yerine otobüsleri kullanmalarını öneririz. Birçok kişi, daha kolay olması açısından metroyu kullanacağı için bu giriş ve çıkışlarda soruna yol açmakta ve bu da sizin çok da kısa olmayan bir süre yerin altında beklemenize neden olmaktadır. Eğer illa ki metroyu kullanmak isterseniz Camden’a en yakın semt olan Mornington Crescent’ta inmenizi tavsiye ederiz.Yine de trafik sorununu halletmeniz, her metrekareye gereğinden ve olabildiğinden çok daha fazla insan düşmesinin önüne geçebilmenize yardım olamaz.