|
Sinema En'leri En iyi filmler, en kötü filmler, karşılaştırmalar, en'ler |
|
Seçenekler |
27.04.2022, 21:50 | #1 |
Çevrimdışı
|
Tüm Zamanların En İyi Müzikalleri
Müzikal film öykü biçimde birbirine karışmış karakterlerin çeşitli şarkılar söylediği bir film türüdür.
Şarkılar genelde senaryoyu ilerletmek ya da filmin karakterlerini geliştirmek için kullanılır. Müzikalin alt türü müzikal komedi, müziği, dansı ve öyküsündeki gibi güçlü mizahi parçalar içerir. Müzikal film sahne müzikalinden doğup gelişmiştir. Tipik olarak film ve sahne müzikalleri arasındaki en büyük fark, uygulanması tiyatroda elverişsiz olan sahnelerin cömertçe kullanılmasıdır. Müzikal film karakteri olarak tiyatroyu hatırlatan öğeler içerir; canlandırmalar sıklıkla onların parçalarını ve dans numaralarını o anda izleyen seyirciler varmış gibi ele alır. Bir bakıma görünüm izleyiciyi işaret eden, canlandırıcının doğrudan kameraya baktığı ve onun için canlandırdığı bir hale gelir.
__________________
ayakkabı kutusuna,
sakladım tüm göçebeliğimi |
3 Üyemiz Psişik Tırtıl'in Mesajına Teşekkür Etti. |
27.04.2022, 22:50 | #2 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Tüm Zamanların En İyi Müzikalleri
Yönetmen: Alan Crosland Senaryo: Samson Raphaelson, Alfred A. Cohn, Jack Jarmuth Oyuncular: Al Jolson, May McAvoy, Warner Oland, Yossele Rosenblatt Kantor olan Rabinowitz, oğlu Jackie'nin aile geleneğini taşımadığı ve buna önem vermediği için çok üzgün ve endişelidir. Beş nesildir ailenin erkekleri Sinagog'da kantor olmuştur; ama Jackie daha çok jazz ve ragtime müziğe ilgi duymaktadır. Bir gün evdeki şiddetli yaşanan kavgada Jackie evi terk eder. Birkaç yıl geçtikten sonra kendini Jack Robin diye tanımlayan Jackie'nin, tanınmış bir sahne oyuncusu Mary Dale tarafından eline bir fırsat geçer. Ancak Jackie; ailesi, kariyeri ve Mary ile olan ilişkisi arasında zor bir karar vermek zorundadır. Yönetmen: Rouben Mamoulian Senaryo: Samuel Hoffenstein, George Marion Jr., Waldemar Young Oyuncular: Maurice Chevalier, Jeanette MacDonald, Charles Ruggles, Charles Butterworth Maurice Courtelin, işini büyütmeye çalışan Parisli bir terzidir. Paris vikontlarından Vareze, kendisine iş yaptırmış ancak karşılığında ücretini ödememiştir. Maurice bunun üzerine vikont ve ailesinin yaşadığı şatoya doğru yola çıkar. Yolculuk esnasında güzel bir genç kadınla karşılaşır ve ondan fazlasıyla etkilenir. Ancak genç kadın bir anda ortadan kaybolur. Maurice şatoya vardıktan sonra tüm ailenin ilgisini ve güvenini kazanmaya başarır. Kısa süre içerisinde ise kendisini bekleyen büyük sürprizle karşılaşır. Yolda karşılaştığı genç kadın da aile fertlerinden biridir, dahası Prenses Jeanette'tir. Maurice'ten şüphe eden tek kişi de o olur.. Yönetmen: Lloyd Bacon Senaryo: Rian James, James Seymour, Bradford Ropes Oyuncular: Warner Baxter, Bebe Daniels, George Brent, Ruby Keeler Buğulu bakışlı saf bir kız, şaşırtıcı bir tenor, kendini beğenmiş yıldız sanatçılar, cırtlak sesli sarışınlar ve 80'lerin entrikalarla dolu seksi kızlarıyla tanışın.Onlar, yüksek sesle Harry Warren/Al Dubin şarkıları söyleyen ve Busby Berkeley'nin sansosyonal numaralarını sergileyen 42. Sokağın sakinleri.Eğenceli ve göz kamaştırıcı şovların sahnelendiği, RobyKeeler ve Ginger Rogers gibi yeni yüzlerin rol aldığı bu filmin her dakikasını çok dramatik. Yönetmen: Mervyn LeRoy Senaryo: Erwin S. Gelsey, James Seymour, David Boehm Oyuncular: Warren William, Joan Blondell, Aline MacMahon, Ruby Keeler 1930’ların başlarında Busby Berkeley’in gösterilerini içeren klasik Warner Brothers müzikalleri serisi içinde Altın Arayıcıları, Büyük Buhran’ı en güçlü şekilde hatırlatan film. Müstehcen ve esprili senaryo, aç kalmamak için zengin kazlar üzerinde ‘altın arama’ tekniklerini kullanmak dâhil ne gerekiyorsa yapan Broadway gösteri kızlarına odaklanıyor. Filmin son sahneleri, üç göz alıcı Berkeley gösterisinin egemenliğinde: ateşli ‘Pettin’ in the Park’, zarif ‘Shadow Waltz’ ve tartışmalı ‘Remember My Forgotten Man.’ Açılış gösterisi ‘We’re in the Money’de üstleri para kaplı koro kızlarının prova ettiği canlı bir zenginliğe övgü şarkısı, alacaklılar tarafından kesildiğinde sahnedeki zenginlik ve sahne dışındaki ekonomik kriz arasında ironik bir uyumsuzluk yaratılıyor. Açılış gösterisinin seks ve para ilişkisi; bir sokak serserisinin (Joan Blondell) çoktan unutulmuş 1. Dünya Savaşı zaferleriyle keskin bir tezat oluşturacak şekilde sıradan erkeğin gücünü ve cinselliğini kaybetmesinin birbirine yakından bağlı olmasından yakındığı, can alıcı ‘Remember My Forgotten Man’in habercisi, işsiz gazilerin tartışmalı 1932 İkramiye Yürüyüşü’ne partizan atıflar; ve savaşı, zayıflığı ve işsizliği ilişkilendiren canlı tablolarıyla ‘Remember My Forgotten Man’, Hollywood’ un 1930’lardaki en sert politik söylemlerinden biri. Yönetmen: Lloyd Bacon Senaryo: Manuel Seff, James Seymour, Robert Lord Oyuncular: James Cagney, Joan Blondell, Ruby Keeler, Dick Powell Büyük Buhran dönemi müzikallerinin en muhteşemi olan Footlight Parade, tek film içinde iki film sunuyor aslında, ilki, sinema salonlarında, perde arasında, canlı müzikal piyesleri sahneleme çabaları hakkında hızlı ve komik bir kulis hikâyesi ve odak noktasında da kendisine hayran olan sekreterini (Joan Blondell) fark edemeyecek kadar meşgul olan enerjik bir yapımcı rolünde James Cagney yer alıyor. İkinci filmse, koreograf Busby Berkeley’in yaratıcılığının doruğunda olduğu, tasarımlarının titizliğiyle dizginlenmemiş hayal gücü açısından birbiriyle eşdeğer olan peş peşe üç ihtişamlı Busby Berkeley gösterisinin can alıcı güç gösterisi. Evlilik gibi mutluluğa adanmış bir kurumda, balayı geleneğini tümüyle edepsiz bir bakışla yaklaşan ‘Honeymoon Hotel’i (Balayı Oteli) ve doğunun ahlaki çöküşünü Yeni Düzen’in yol açtığı heyecan verici bir ahlak yükselişine dönüştüren ‘Shanghai Lil’i hızla geçerek, ‘By a Waterfall’a konsantre olacağım. Bir grup su perisinin ışıltılı vücutlarını ve geometrik gruplaşmalarını sergileyen bu su rapsodisi, biçim ve beden arasındaki merkezi gerilimi zorladıkça zorlar ve en sonunda derinliğin çöktüğü soyut bir dış boşluğa ulaşır. Hava ve su arasındaki ayrım silinir ve insan bedenleri maddesel hücre benzeri birimlere dönüşür. Burada, 2001: A Space Odyssey’in (2001: Uzay Macerası) ‘Yıldız Geçidi’ sahnesinde ulaşılan doruğu hissedebilirsiniz; bilinç açıcı sinema yolculukları söz konusu olduğunda Berkeley’in ‘Waterfall’una (‘Şelale’sine) düşünmeden dalabilirsiniz.
__________________
ayakkabı kutusuna,
sakladım tüm göçebeliğimi |
3 Üyemiz Psişik Tırtıl'in Mesajına Teşekkür Etti. |
28.04.2022, 21:31 | #3 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Tüm Zamanların En İyi Müzikalleri
Yönetmen: Ray Enright, Busby Berkeley
Senaryo: Delmer Daves, Robert Lord Oyuncular: Joan Blondell, Dick Powell, Ruby Keeler, Zasu Pitts Eksantrik multimilyoner Ezra Ounce (Hugh Herbert ), hayattaki asıl amacı Amerikan ahlakını yükseltmek olan ülke çapında bir kampanya, servetinin namuslu akrabalarına miras kalacağından emin olmak istiyor. Horace'ın bakış açısına göre Amerika'daki ahlaksızlığın merkezi olan New York'ta kuzeni Matilda Hemingway'i (ZaSu Pitts ) ziyaret eder. Ounce'un en rahatsız edici bulduğu şey, müzikal komedi şovları ve onları sergileyen insanlar ve tam da öyle oluyor ki, Matilda'nın kızı Barbara (Ruby Keeler ) mücadele eden bir şarkıcı ve söz yazarına aşık bir dansçı ve şarkıcı. 13. kuzeni Jimmy Higgens (Dick Powell ). Ezra'nın talimatıyla "kara koyun" Jimmy, miraslarını alamamanın acısıyla aile tarafından dışlandı. Matilda'nın kocası Horace (Guy Kibbee ), şovu sona erdiğinde Troy 'da mahsur kalan Mabel (Joan Blondell ) adında bir şov kızı ile tanışır. ve eve geri dönmenin bir yolu olarak Horace'ın tren kompartımanında uyumasını sağlıyor. Skandaldan dehşete kapıldı, ona biraz para ve kartvizitiyle birlikte buluşmalarından kimseye bahsetmemesini söyleyen bir not bıraktı; ama Mabel, Horace'ın Barbara'nın babası olduğunu keşfettiğinde, Jimmy'nin şovunu desteklemesi için ona şantaj yapıyor. Yönetmen: Busby Berkeley Senaryo: Manuel Seff, Peter Milne, Robert Lord Oyuncular: Dick Powell, Adolphe Menjou, Gloria Stuart, Alice Brady Bir tıp öğrencisi olan Dick Curtis, yaz boyunca Wentworth Plaza Hotel adlı lüks bir otelde çalışmaktadır. Otele varış Mrs. Mathilda Prentiss ve kızı Ann; Bayan. Prentiss, kızının zengin bir adam olan T. Mosely Thorpe ile evlenmesini ister. Sorumlu olduğu yeni şovu yönetmesi için Nicolai Nicoleff'i işe alır. Bu sırada Dick ve Ann birbirlerine aşık olurlar... Yönetmen: Mark Sandrich Oyuncular: Fred Astaire, Ginger Rogers Senaryo: Dwight Taylor, Allan Scott, Sándor Faragó 1930’ların ortasında çekilmiş Fred Astaire-Ginger Rogers müzikalleri arasından belirgin bir şekilde sivrilerek klasikleşen bir örnek olmasa da (hepsi de gene de muhteşem, ancak önemli zaafları olan filmler), bu sıfat galiba en çok Top Hat’e (Silindir Şapka) yakışıyor. Filmin konusu, müzikal dizisinin temel formülünü izliyor: Fred, Ginger’a ilk bakışta âşık olur, ne var ki saçma sapan bir yanlış anlama (bu filmde Ginger, Fred’i evli olan bir başka arkadaşıyla karıştırır) filmin son dakikalarına kadar Ginger’ın düşmanlığını körükler. Değeri bilinmemiş bir yönetmen olan Mark Sandrich, kusursuz bir yüzeysel yaklaşımla, bu serinin özündeki debdebeli ve aksak ritimli akışı en üst düzeye çıkarıyor. Fred ve silindir şapkalı erkeklerden oluşan koronun bastonla yaptığı fantezi dansları eşliğindeki ‘Top Hat’, müzikalin en ünlü dans gösterisi; yine de filmin kabinde iki büyük romantik düet var: ‘Isn’t it a Lovely Day’ ve ‘Cheek to Cheek’. Birincisi bir fırtına sırasında Londra’da, açık havadaki bir sahnede, ikincisi de, RKO stüdyolarında kurulan Art Deco tarzındaki gülünç denecek kadar gıcır gıcır bir Venedik’te, ışıltılı kanalların kıyısında geçiyor. Direnişten teslim olmaya uzanan bir çizgide ilerleyen bu danslar, Fred’in Ginger’ı elde etme yolundaki esas silahları. Ama bunu, cinsel anlamda basit bir fethetme süreci gibi algılamak hata olur. Ginger’ın bastırılmış heyecanının da gösterdiği gibi, iki karakter de kendi rollerine (biri hızlı çapkın, diğeri zor elde edilen kadın) oyunbaz bir ironiyle yaklaşıyor; ve zarif bir erotik oyunu yoğunlaştırıp uzatmak için işbirliği yapıyorlar. Yönetmen: James Whale Senaryo: Edna Ferber, Oscar Hammerstein II, Zoe Akins Oyuncular: Irene Dunne, Allan Jones, Charles Winninger, Paul Robeson Universal Pictures , 1929'da piyasaya sürülen kısmi konuşmalı Show Boat'u çekmişti . Universal'ın başkanı Carl Laemmle bu filmden son derece memnun değildi ve müzikalin tamamen sesli bir versiyonunu yapmak istiyordu. Başlangıçta 1934'te yapılması planlanmıştı, ancak bu versiyonu Russ Columbo ile yapmayı planlıyordu çünkü kumarbaz Gaylord Ravenal, Columbo o yıl bir pompalı tüfek kazasında öldürüldüğünde ve filmin prodüksiyonu yeniden planlandığında başarısız oldu. Orijinal Broadway kadrosunun birkaç üyesi olan film, 1935'in sonlarında ana çekime başladı ve 1936'da gösterime girdi. Sahne prodüksiyonundan saklanan şarkılara ek olarak, Kern ve Hammerstein film için üç ek şarkı yazdı. İkisi daha önce sahne prodüksiyonundan şarkılar için ayrılmış noktalarda yapıldı. Arsa Müzikalin öyküsü 1880'lerin sonlarından 1920'lerin sonuna kadar yaklaşık 40 yıla yayılıyor. Manolya Hawks ( Irene Dunne ) ailesinin bir 18 yaşındaki bir gösteri tekne , Pamuk Çiçeği geçecek, Mississippi Nehri gösterileri koyarak. Büyüleyici bir kumarbaz olan Gaylord Ravenal ( Allan Jones ) ile tanışır , ona aşık olur ve sonunda onunla evlenir. Çift, bebek kızlarıyla birlikte tekneden ayrılır ve Gaylord'un kumar kazançlarıyla yaşadıkları Chicago'ya taşınır. Yaklaşık 10 yıl sonra, özellikle kötü bir yenilgi serisi yaşar ve kaybettiği için hayatını mahvettiği için suçluluk duygusundan Magnolia'yı terk eder. Magnolia, küçük kızını tek başına büyütmek zorunda kalır. Paralel bir olayda, Julie LaVerne ( Helen Morgan ) (gösteri teknesinin başrol oyuncusu, kısmen siyah, ancak beyaz olarak geçiyor ) geçmişi nedeniyle Steve Baker'ı ( Donald Cook ) (beyaz kocası) alarak tekneden ayrılmak zorunda kalıyor. , kiminle, eyalet yasalarına göre yasadışı olarak evli) onunla. Julie sonunda kocası tarafından da terk edilir ve o bir alkolik olur . Magnolia, Chicago'da sahnede bir başarıya dönüşür. Yirmi üç yıl sonra, Magnolia ve Ravenal, kızları Kim'in ilk Broadway başrolünü oynadığı tiyatroda yeniden bir araya gelir Yönetmen: George Stevens Oyuncular: Fred Astaire, Ginger Rogers Senaryo: Howard Lindsay, Allan Scott, Erwin S. Gelsey Bir kumarbaz ve dansçı olan Lucky, (Fred Astaire) kendi düğününe geç kalınca, kızın babası evlenebilmeleri için 25.000 dolar kazanmasını şart koşar. Lucky, şansını New York'ta denemek üzere yakın arkadaşı Pop ile birlikte yola çıkar. New York'ta Penny ile (Ginger Rogers) tanışıp başarılı bir dans çifti oluşturan Lucky, bu genç kadınla aralarında romantik bir ilişkinin başlamasıyla, hem kendi nişanlısından hem de Penny'nin nişanlısından kurtulmanın yollarını arar. Fred Astaire ve Ginger Rogers ikilisi, ışıltılı Broadway sahnelerinden Hollywood'a taşınan müzikal filmler döneminin sembolüdür. Swing Time (Dans Vakti) bu unutulmaz ikilinin en güzel filmlerinden biridir.
__________________
ayakkabı kutusuna,
sakladım tüm göçebeliğimi |
4 Üyemiz Psişik Tırtıl'in Mesajına Teşekkür Etti. |
12.05.2022, 18:40 | #4 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Tüm Zamanların En İyi Müzikalleri
Yönetmen: Victor Fleming
Senarist: Noel Langley, Florence Ryerson, Edgar Allan Woolf Oyuncular: Judy Garland, Frank Morgan, Ray Bolger, Bert Lahr, Jack Haley, The Wizard of Oz 1939 yapımı Amerikan fantastik müzikal film. Esasen Victor Fleming tarafından yönetilmiştir. Ve senaryosunun büyük çoğunluğu Florence Ryerson ve Edgar Allan Woolf tarafından yazılmıştır. Ayrıca kapanış jeneriğinde ismi geçmeyen kişilerin işbirliğiyle yazılmıştır. Metro-Goldwyn-Mayer yapım şirketi tarafından yapılmış ve piyasaya çıkmıştır. Yazar L. Frank Baum'un 1900 senesindeki kitabı The Wonderful Wizard of Oz'dan filme uyarlanmıştır. Yazar film yayınlanmadan 20 sene önce ölmüştür. Filmin oyuncuları Judy Garland, Ray Bolger, Jac Haley, Bert Lahr and Frank Morgan, with Billie Burke, Margaret Hamilton, Charles Grapewin, Clara Blandick ve the Munchkins rolünde oynayan Singer Midgets'dir. Technicol tarafından üretilen özel efektlerin kullanımı kayda değerdir Fantastik hikayesi ve alışılagelmedik karakterleriyle, The Wizard of Oz yıllar boyunca tüm zamanların en çok bilinen filmlerinden biri ve gerçek bir klasik olmuştur. Bununla beraber, fazla sayıda olumlu eleştiri toplaması ve Akademi Ödülleri kazanmasına rağmen, film başlangıçta gişe geliri olarak yapımcı firmanın elinde patlamıştır. Film o zamanlar MGM'nin en pahalı prodüksiyonuydu. Stüdyo ilk yayınlanmasında istediği gişe gelirini elde edemeyince filmi tekrar yayına soktu. Film müziği "Over the Rainbow" En İy Özgün Şarkı Akademi Ödülünü kazandı. Ve filmin kendisi de birkaç Akademi Ödülü adaylığı kazandı. Bunların içerisinde En İyi Film ödülü de vardır. Televizyonlar filmi 1956 senesinde yayınlamaya başladı. Ve filmin kendine büyük bir izleyici kitlesi buldu. Bundan dolayı televizyonlar yıllık bir gelenek olarak filmi yılda bir kez yayınladılar ve filmi halka tekrar tanıttılar. Bu da The Wizard of Oz'un en ünlü filmlerden biri olmasına yardım etti. Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarihte izlenen en çok film olarak The Wizard of Oz ismini vermiştir. Film çeşitli eleştiri yazıları ve popüler anketlerde, tüm zamanların en iyi filmleri listesinde ilk onda yerini alır. Ve filmden bir çok unutulmaz alıntı modern Amerika ve dünya popüler kültüründe yerini almıştır. ***** Yankee Doodle Dandy (1942) Yönetmen: Michael Curtiz Senaryo: Robert Buckner, Edmund Joseph, Julius J. Epstein Oyuncular: James Cagney, Joan Leslie, Walter Huston, Richard Whorf Postmodern, siyaseten doğrucu, ukalaca bir bakış açısından bakılacak olursa, Yankee Doodle Dandy’yi şovenist bir propaganda olarak görmek ne yazık ki çok kolay. Gerçekten de vatansever, İrlanda kökenli Amerikalı şarkıcı ve dansçı George M. Cohan’ın (Kongre’nin Onur Madalyası’nı almış tek sanatçı) yaşamını ayrıntılarıyla inceleyen, bu bayrak sallayan, oldukça abartılı müzikal biyografi, Cohan’ın alamet farikası, dizlerini kırmadan yaptığı coşkulu ve sert dansıyla nitelik kazanan ve sözleriyle en duygusuz Amerikan kurumlarını destekleyen (isi vermek gerekirse "Grand Old Flag", "Give My Regards to Broadway", "Over There" ve filme adını veren şarkı gibi) aşırı duygusal ve basit şarkılarla gürül gürül coşuyor. Alçakgönüllü Cohan’ın Franklin D. Roosevelt’e anlattıklarını geriye dönüşlerle veren film, açıkça ülkenin reklamını yaparak biter: "Senin yerinde olsam bu ülke İçin endişelenmezdim. Bizde bu az bulunur şeyden var. Dünyanın başka hangi ülkesinde, benim gibi sıradan bir adam gelip de başkanla bunları görüşebilir ki?" Ancak böyle alaycı bir okumayla, film boyunca temiz bir ırmak gibi akan şaşırtıcı, dokunaklı ve büyük bir şeyi ne yazık ki kaçırabiliriz: başroldeki James Cagney’nin müthiş içtenliğini. Düşüncelerini noktalarken yüzünde beliren mahcup gülümsemesi, yumuşak ve uygar bir ses tonuyla konuşması, hem çocuksu, oyunbaz ve hoş bir biçimde anlamsız hem de fazlasıyla atletik olan inandırıcı ve orijinal dansındaki şaşırtıcı ustalık ve Cagney’nin yaptığı işe canı gönülden inanması (ki klasik Hollywood oyunculuğu yabancılaşma mesafesine yenik düştüğünden beri perdede nadiren görebildiğimiz bir şeydir bu) bunun kanıtıdır. Michael Curtiz’in rejisi oyunculuğunu gölgede bırakmazken, James Wong Howe’un zengin siyah-beyaz görüntüleri, ışık kullanımındaki vurgularla, duruşundaki ve ifadeslndeki en ince değişiklikleri bil yakalar. Georgie’nin ölüm döşeğindeki dansçı babasının (Walter Huston) yanı başında olduğu sahnede, Cagney içinden gelen duygu seline teslim olur ve göz yaşlarını tutamaz. Gerçekten de bu adamı o kadar önemseri ki bunun bir film olduğunu unuturuz. Cagney artık Cohan’dır. Hatta sinemanın iyimser ruhunun ta kendisi olmuştur. Yönetmen: Vincente Minnelli Senaryo: Irving Brecher, Fred F. Finklehoffe, Sally Benson Oyuncular: Judy Garland, Margaret O'Brien, Mary Astor, Lucille Bremer St. Louis 1903. Smith ailesinin Easter ve küçük Tootie de dahil olmak üzere 4 güzel kızı vardır. 17 yaşındaki Easter yan taraflarındaki daireye yeni taşınan John'a aşık olmuştur. Mr. Smith New York'da daha iyi bir pozisyon için transfer olduğunda tüm aile şok olur. Çünkü bu onların St. Louis'den ayrılması anlamına gelmektedir. Yönetmen: Stanley Donen, Gene Kelly Senaryo: Adolph Green, Betty Comden, Jerome Robbins Oyuncular: Gene Kelly, Frank Sinatra, Betty Garrett, Ann Miller Sinema tarihinin ve MGM'in en büyük müzikallerinden biri... Kelly ile Donen'ın birlikteliğinin en verimli ürünlerinden olan filmin technicolor renkleri de büyüleyici. Üç genç denizci, New York'a gitmek için geldikleri tren istasyonunda bir şov kızıyla tanışırlar. Içlerinden biri kıza aşık olur ve başlarına gelmedik kalmaz.. Yönetmen: Vincente Minnelli Senaryo: Alan Jay Lerner Oyuncular: Gene Kelly, Leslie Caron, Oscar Levant, Georges Guétary Paris'te Bir Amerikalı, koreograf-oyuncu Gene Kelly'ye verilen öze ödülün ve MGM yapımcısı Alan Freed'e sunulan Thalberg Memorial ödülünün yanı sıra altı Oscar'ın (A Streetcar Named Desire-Arzu Tramvayı ve A Place in the Sun-İnsanlık Suçu gibi favoriler karşısında, En iyi Film de dâhil olmak üzere) sahibi. Vincente Minnelli'nln bu neşeli müzikali filme çekilmek üzere yazıldı. Freed başrole Kelly'yi uygun gördü ve George Gershwin'ln en popüler şarkılarından ("I Got Rhythm," "S Wonderful" gibi) oluşan bir müzik seçkisi etrafında kuruldu. Cebi delik ressam Kelly, atletik coşkunluğuyla Montmartre'ın steril ortamına gelir, çocuklarla tap dansı yapar, kimsesiz ilham peris Leslie Caron'a aşık olur ve onun için kibar Fransız şarkıcı Georges Guetary'yle rekabet eder. Bu arada kıskanç patron Nina Foch hırsından köpürür ve tüm bunlar piyanist ve Gershwin yorumcusu Oscar Levant'ı canlandırdığı besteci arkadaş tarafından soğukkanlı bir biçimde gözlemlenir. Savaş sonrası dönemin kayıp kuşağından bazı hevesli Amerikalıları, Fransız kültürüyle biraz haşır neşir olmaya gönderen Minelli, filmi canlılık, romantizm ve renk cümbüşüyle dolduruyor. Filmin en ilgi çekici bölümleri, Kelly'nin filmle aynı adı taşıyan şarkı eşliğinde gerçekleştirdiği orijinali 18 dakika süren ve Fransız ressamların, özellikle Toulouse Lautrec'in üslubuyla bezenmiş setlerde sahnelenen balesi ve Kelly'yle Caron'un Seine nehrinin kıyısında sergiledikleri neşeli bir romantizm taşıyan "Our Love Is Here To Stay" dans gösterisidir.
__________________
ayakkabı kutusuna,
sakladım tüm göçebeliğimi |
2 Üyemiz Psişik Tırtıl'in Mesajına Teşekkür Etti. |
12.05.2022, 19:17 | #5 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Tüm Zamanların En İyi Müzikalleri
Yönetmen: Stanley Donen, Gene Kelly
Senaryo: Betty Comden, Adolph Green Oyuncular: Gene Kelly, Donald O'Connor, Debbie Reynolds, Jean Hagen, Millard Mitchell "Singin' in the Rain"in, 50'li yılların en iyisi olduğu tartışmasız bir gerçek olarak kabul görmüşken 1952 çıktılı bu müzikal, çekim teknikleri açısından günümüzde bile örnek alınan bir yapım. Sessiz filmlerin, oyuncuları ve yapımcılarına fazlasıyla kazandırdığ dönemlerde 'sesli', yani oyuncuların konuştuğu filmler keşfedilir.Seyirciler artık oyuncuların cümle kurmasını istiyordu v yapımcılar buna kayıtsız kalamazdı. O dönemlerde Lina Lamont ve Don Lockwood, Hollywood'un en sevilen ve çiftlerinden biriydi ve yapımcı seyircileri film dışında hayal kırıklığına uğratıp para kaybetmek istemediği için Don ve Lina'yı gerçekten sevgili gibi gösteriyordu. Saflığıyla örtüştüremediği kurnazlığı yüzünden aşık olduğu Don'ın nefretine sahip olan Lina, gerçekleri umursamadan, kurduğu hayalle 'gerçekmiş' gibi davranıyor, hareketleriyle hem Don'ı hem de ekibi çileden çıkarıyordu. Öte yandan binlerce kadının hayranlığını kazanan yakışıklı aktör Don Lockwood ise, tesadüfen tanıştığı Katy Selden'e aşık olmuştu.Tüm yalanlara rağmen Don Lockwood ve Lina Lamont'un birlikte çevirdiği filmlerden sonra seyircilerin sesli filmlerde birlikte görmeyi en çok istediği çift Don ve Lina olacaktı.Ancak, büyük bir sorun buna engel oluyordu; Lina'nın ses tonu. Sesli film yaratılırken Lina, ekibi sınır noktasına getirmesine rağmen çekimler tamamlanır ve film vizyona girer.Senkron sorunu olan film, seyircinin tepkisini çeker ve film, vizyondan kaldırılır. Kariyeri için üzülen Don, birden Kathy'nin fikriyle umutlanır ve film, 6 hafta sonra 'müzikal' olarak vizyondaki yerini alır.Bir ilk gerçekleştiren yapımcılar, yıllar sonra kendini geliştirecek olan bu buluştan inanılmaz paralar kazanır. Diğer yandan, Don'ın aşık olduğu kadın Kathy ise, hayata geçen bu fikrin sahibi olduğu kadar, filmde Lina'nınmış gibi gösterilen sesin de sahibidir. Yönetmen: Vincente Minnelli Oyuncular: *Fred Astaire, Cyd Charisse, Oscar Levant, Nanette Fabray, Jack Buchanan Senaryo: Betty Comden, Adolph Green, Norman Corwin Tony, hayli kararsızlık geçirdikten sonra bir Broadway müzikalinde oynamayı kabul eder, ama başrolü paylaşacağı kadın kaprislidir. Koreograf da nedense Tony'ye düşmanca davranmaktadır. Müzikal ustalarından Minnelli, böyle bir hikayeden yola çıkıp müzikallerin o neşeli, büyülü dünyasına ulaşmış. Saati geç ama günün en iyi filmi. Yönetmen: Stanley Donen Oyuncular: Jane Powell, Howard Keel, Jeff Richards, Russ Tamblyn, Tommy Rall Senaryo: Albert Hackett, Frances Goodrich, Dorothy Kingsley Büyük ağabeyleri Adam, yeni evlendiği karısını kardeşleriyle beraber yaşadığı kulübeye getirdiğinden beri Pontipee erkeklerinin hayatları oldukça değişmiştir. Hatta durumdan öyle etkilenirler ki, bekar kardeşler kendileri de birer eş sahibi olmak için kasabaya inip beğendikleri kızları kaçırırlar! Stanley Donen'ın yönetmenliğini üstlendiği bu son derece keyifli müzikalde Oscar ödüllü Gene dePaul/Johnny Mercer şarkısı, Michael Kidd'in koreografisi ile herşey yerli yerine oturuyor. başrollerdeki Jane Powell ve Howard Keel'e geyik derilerine bürünmüş erkek dansçılar ve iç eteklikli dansözler eşlik ediyor. Yönetmen: George Cukor Senaryo: Moss Hart, Dorothy Parker, Alan Campbell Oyuncular: Judy Garland, James Mason, Jack Carson, Charles Bickford Şarkıcı Esther Blodgett (Judy Garland) yükselişe geçmiş inkar edilemez bir yetenektir. Bu arada kariyerinde düşüş yaşayan alkolik Norman Maine (James Mason) ile tanışır ve ondan çok etkilenir. Aralarındaki kuvvetli aşk ikisinin de değişmesine sebep olacaktır. Çünkü Hollywood'un zor şartlarında sadece birisi devam edebilecektir Yönetmen: Joseph L. Mankiewicz Oyuncular: Marlon Brando, Jean Simmons, Frank Sinatra, Vivian Blaine Senaryo: Jo Swerling, Abe Burrows, Damon Runyon Hollywood'un ulusal kültürleri belirli bir kalıba sokarak yansıtması normalde insana rahatsızlık verir ama Gönül Yolu'nun önemli bir sahnesinde gözümüze ilişen Havana-Küba görüntüsüne kim karşı çıkabilir ki? Kibar kumarbaz Sky Masterson (Marlon Brando), bir sosyal yardım kurumunun üyesi olan ağırbaşlı Sarah Brown'i (Jean Simmons) bir uçağa atlayıp burada onunla akşam yemeği yemeye ikna etmiştir. Sarah sarhoş olup da cüretkâr dürtülerine teslim olunca, gözlerinin önünde cereyan eden esaslı Latin Amerikan dramı kanını tutuşturur: Bir anda ortaya çıkan rakibesi, bir egzotik dansçı, Sky'ı baştan çıkarmaya çalışır. Çok geçmeden içkinin açığa çıkardığı tutkuların dansı, ateşiyle ortalığı kasıp kavurur. Bu sahne, Michael Kidd'in film için hazırladığı devrim niteliğindeki koreografinin eşsiz bir örneğini sunar. Yürümek ya da parmakla işaret etmek gibi normal, sıradan jestler, dansın doruğuna ulaştığı noktaya dek aşamalı olarak stilize edilir, köşeli ve ritmik hale getirilir. Bireysel figürler, grup figürleriyle iç içe örülür. Ayrıca her şeyden önemlisi bu sahneleme, Sarah'nın sarhoş hamleleri ve salınışları gibi kasıtlı olarak hantal, biçimsiz ve görünüşte amatörce hareketleri de içine alır. Gönül Yolu, iki erkek yıldızın varlığı açısından iki ayrı film gibidir; Brando'yla Frank Sinatra arasında, 40 yıl sonra çekilecek Heat'teki (Büyük Hesaplaşma, 1995) Al Pacino ve Robert De Niro karşılaşmasını hatırlatan bir meydan okuma diyaloğu geçer. Nathan Detroit (Sinatra) tiplemesi, senaryoyu da yazan yönetmen Joseph Mankiewicz'in kaynak olarak aldığı Damon Runyan imzalı cana yakın, uyanık serseri öyküsüne daha sadıktır (New York tarzı konuşma ve davranış biçimlerinin tüm "etnik" tikleri başarıyla abartılmıştır). Nathan'ın, Adelaide (Vivian Blaine) adında bir uzatmalı sevgilisi vardır ve onlar arasındaki gerginlik Frank Loesser'ın canlı müziği eşliğinde "Adelaide's Lament" gibi hoş bir malzemenin kullanılmasına zemin hazırlar. Ama (Broadway hayranları "Luck Be a Lady" ve "Sit Down, You're Rockin' the Boat" gibi daha geleneksel, etkileyici grup performanslarını tercih etseler de) heyecanı asıl yükselten, filme daha romantik bir tat katan Sky ve Sarah ikilisidir; Mankiewicz bu seferlik gereksiz diyaloglara ağırlık verme huyunu bir keftara bırakmıştır. "If I Were a Bell" ve "I'll Know When My Love Comes Along" şarkıları aşkı muhteşem biçimde dile getirir ve Mankiewicz bu şarkıları, iki övgüye değer oyuncu arasındaki harika mizansenlerle donatır.
__________________
ayakkabı kutusuna,
sakladım tüm göçebeliğimi |
2 Üyemiz Psişik Tırtıl'in Mesajına Teşekkür Etti. |
12.05.2022, 19:55 | #6 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Tüm Zamanların En İyi Müzikalleri
Yönetmen: Walter Lang Senaryo: Ernest Lehman, Oscar Hammerstein II, Margaret Landon Oyuncular: Deborah Kerr, Yul Brynner, Rita Moreno, Martin Benson Eşini kaybetmiş dul bir öğretmen olan Anna, Siyam Kralından çocuklarına eğitim vermesi için aldığı teklif üzerine küçük oğlu ile bu uzakdoğu ülkesine gelir. Kralın çok sayıdaki eşinden olan yüzden fazla çocuğu vardır. Bu ülkede kadınlara hiç hak tanınmamaktadır. Emretmeye ve istediğini yaptırmaya haliyle alışık olan Kralla Annanın sürtüşme yaşaması ise kaçınılmazdır… Tamamiyle farklı kültürlerdeki insanların birbirleriyle sevgi,saygı ve anlayış içersinde ilişki kurmaları gerektiğini gösteren bu çok çok güzel müzikal sinema klasiği film 9 dalda Oscar’a aday olup ödülü 5 dalda aldi. Yönetmen: Vincente Minnelli Senarist : Alan Jay Lerner Oyuncular: Leslie Caron, Maurice Chevalier, Louis Jourdan Bir ev, motorlu bir araç, en son moda kıyafetler, seçkin ve güç.. Bir bekar tüm bunları romantizmin başkenti Paris'te Gigi'ye sunar. Fakat bazı şeyler vardır ki, parayla satın alınamaz. Vincente Minelli den bir şaheser. Yönetmen: Jerome Robbins, Robert Wise Senaryo: Ernest Lehman, Arthur Laurents, Jerome Robbins Oyuncular: Natalie Wood, Richard Beymer, Russ Tamblyn, Rita Moreno Amerika'nın Batı Yakası'nda geçen; ırkçı, soğuk ve acımasız çete savaşları arasında saf bir aşkın hikayesi. San Fransiscolu Natalie Wood, Richard Beymer, Rita Moreno, George Chakiris, Russ Tamblyn gibi başarılı isimlerin rol aldığı 1961 yapımı Broadway yollarından gelen "West Side Story", '10 Oscar Ödüllü bir drama' olarak da etiketleniyor. Bir grup New Yorklu genç, sokaklarındaki Meksika dalgasına karşı, Porto Rikolu çeteyle adsız bir savaş içerisine girer. New York asıllı 'The Jets' ve 'diğerleri'; 'The Sharks' arasındaki polis dahil, hiç kimse engel olamamaktadır. İki çete üyelerinin de katıldığı bir dans gecesinde tanışan, 'iki farklı taraf'tan Maria ve Tony'nin aşkı, aradaki çekişmeyi 'soğuk savaş'a dönüştürür ve anlaşmalı bir güç yarışı başgösterir. Anlaşma dahilinde, her iki çete de, seçtiği adamını karşı tarafın adamıyla dövüştürecektir. Belirlenen kurallara göre, silah kullanmak yasaklanmış; 'adil dövüş'te karşı tarafı nakavt eden grup, New York Sokakları'nın 'adsız sahipleri' olacaktır. Abisinin de kavgaya karışacağını öğrenen Maria, sevgilisi Tony'den, 'karşı taraftan' olmasını bildiği halde 'kavgayı durdurmasını' ister. Alana giden Tony, saf niyetine karşılık iki bıçak arasında kalacak, telafi edilemez hatalarda rol alacaktır. Yönetmen: Morton DaCosta Senaryo: Meredith Willson, Franklin Lacey, Marion Hargrove Oyuncular: Robert Preston, Shirley Jones, Buddy Hackett, Hermione Gingold Kendine aşırı güvenen Harold Hill, tarihi bir kent olan River City sakinlerini kandırmak için yola çıkar. Amacı bando takımındaki çocuklara müzik eğitimi vermeyi vaat ederek, ebevyenlerinin parasını toplamaktadır. Fakat herhangi bir müzik yeteneğine sahip olmadığından dolayı tüm kasabayı kandırarak tüymeyi planlar. Öte yandan foyasını açığa çıkarmayı deneyen kütüphaneciden kaçmaya çalışırken, şehrin müziğine ve müziğin kendisine hayran olur... Golden Globe, Oscar gibi önemli ödüllere sahip olan filmin yönetmenliğini Morton DaCosta üstlenmiştir. Başrollerinde ise Robert Preston, Shirley Jones ve Buddy Hackett rol almaktadır. Yönetmen: Richard Lester Senaryo:Alun Owen Oyuncular: The Beatles, John Lennon, Paul McCartney, George Harrison Village Voice gazetesi, başrolünde The Beatles grubu ve müziklerinin bulunduğu, 1964 yapımı bu Richard Lester filmini, "müzik dolabı" filmlerinin Yurttaş Kane'i ilan etmişti büyük bir heyecanla. Bu biraz zorlama bir benzetme de olsa (ayrıca bu film Yurttaş Kane'den çok daha komik), filmin, popüler müzik filmleri tarihini değiştirdiği ortada. Liverpoollu oyun yazarı Alun Owen'ın akıllıca ve gerçekçi senaryosuyla Lester'ın İngiliz tarzı gerçeküstücü etkilenimleri sayesinde (The Beatles'ın 1950'lerdeki komedi idolleri The Goons'la da çalışmıştı), A Hard Day's Night, son derecede başarılı bir gençlik grubunun hayatından bir günü alıyor, bunu heyecan verici bir hale sokuyor. Kamera, neredeyse kendilerini oynayan The Beatles üyelerinin bir günlük koşuşturmacasını takip ediyor: hayranlardan kaçarken, öylesine eğlenirken, basının saçma sorularını cevaplarken ve günün sonunda da sahnede çalarken Lester, kamera karşısındaki grup üyelerine özgürlük tanıyor. Bu durumdan en çok faydalanansa Ringo Starr; yanındaki küçük çocukla nehir kıyısında geçen ünlü sahnesi, körkütük sarhoş olduğu gerçeği göz önünde bulundurulduğunda çok daha etkileyicidir. Lennon, McCartney, Harrison ve Starr, sevimli, biraz asi, zeki, ne oldum delisi olmayan, gösterişsiz ve diğer insanların sahteliklerini anlayabilen kişiler olarak (Melon şapkalı yaşlı adam Starr'a, "Sizin gibilerin iyiliği için savaşta yer aldım," dediğinde; Starr'ın, "Eminim savaşı kazandığına pişmansındır," demesi gibi), Kuzey İngiltere dramlarının gerçekçiliğiyle sunuluyor. Grubun neredeyse (televizyon yapımcılarına, reklamcılara, genel anlamda otoriteye) her şeye karşı çıkan tavrının parıltılı ve güçlü müzikleriyle oluşturduğu çelişki, kötü bir etki de yaratabilirdi. Ama bu kombinasyon tam da amaçlandığı şekilde, hem The Beatles hem de sonrasında gelen ve takdir edilen "daha genç nesil" lehine büyük bir propaganda şeklini aldı. Her ne kadar A Hard Day's Night karşı kültür kavramını yaratmak, Hollywood'u yok saymak ve Vietnam Savaşı'nı sonlandırmakla sorumlu tutulamazsa da; özellikle genç nüfusun, filmi son derece özgürleştirici bulduğu Amerika'da, gelecekte adlarını duyuracak bazı yetenekli sanatçılar tarafından da izlendi ve beğenildi. Ayrıca şarkılar da harika.
__________________
ayakkabı kutusuna,
sakladım tüm göçebeliğimi |
3 Üyemiz Psişik Tırtıl'in Mesajına Teşekkür Etti. |
12.05.2022, 20:13 | #7 |
Çevrimiçi
|
Cevap: Tüm Zamanların En İyi Müzikalleri
Kral ve Ben gerçekten hafızamda yer eden filmlerden biri.
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim... Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim... |
2 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti. |
12.05.2022, 21:15 | #8 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Tüm Zamanların En İyi Müzikalleri
Güzel arşiv olmuş. Ben de batı yakası hikayesi ve oz büyücüsünü izlemişim. |
2 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti. |
13.05.2022, 17:48 | #9 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Tüm Zamanların En İyi Müzikalleri
Yönetmen: Robert Stevenson
Senaryo: Bill Walsh, Don DaGradi, P.L. Travers Oyuncular: Julie Andrews, Dick Van Dyke, David Tomlinson, Glynis Johns Şemsiyesini kullanarak uçabilen süper-dadı Mary Poppins, Bank Ailesi'nin çocuklarına dadılık yapmaya başladığında aile üyeleri nasıl bir kadının çocuklarına bakıcılık edeceğinden habersizdirler. İlginç alışkanlıkları ve sihirli güçleri olan Mary Poppins, çocuklar gerçeküstü bir yolculuğa çıkarır. Çocuklara hayattan nasıl keyif alınabileceğini öğreten, onlara farklı farklı maceralar yaşatan dadının tek şartı yaşadıkları şeylerden kimselere bahsetmemeleridir. Film, Avustralyalı kadın yazar P. L. Travers'ın 1935 yılından itibaren yayınlanmaya başladığı aynı adlı bir dizi çocuk kitabından uyarlanmıştır. . En Iyi Kadin Oyuncu da Dahil Olmak Üzere 5 dalda Oscar ödülü kazanmıştır Yönetmen: George Cukor Senaryo: Alan Jay Lerner, George Bernard Shaw Oyuncular: Audrey Hepburn, Rex Harrison, Stanley Holloway, Wilfrid Hyde-White Benim Tatlı Meleğim, gürültülü, neşeli bir müzikal; Broadway ve Hollywood gösterisinin tuhaf bir birleşimi; stüdyo sistemi ve bunun tecrübeli ustalarının yeni bir dünyaya uygun yeni film yapma arayışlarında debelendiği bir dönem olan 1960 ortalarına ait gerçek bir sanat eseri. Dahası "ölü süresi" ve mağaramsı mekânıyla (o zamanların genç, modernist Cahiers du Cinéma yazarı André Téchiné filmin bu "şaşırtıcı boşluğuna" hayran kalmıştı) ve George Bernard Shaw'un Pygmalion'una dayanan inkâr edilmez derecede etkileyici temel öyküsüyle gerçek bir çağdaş efsane oluşturacak nitelikte bir film. Öykünün merkezinde, önüne geçilmesi zor, nefretten aşka dönüşen bir ilişki vardır: hırçın dilbilimci Henry Higgins'la (Rex Harrison) onun "toplumsal deneyi" için seçtiği sokak kızı Eliza Dolittle'ın (Audrey Hepburn) ilişkisi. Eliza'nın bu sınavının her adımında (Higgins'in zorlu eğitimine direnen yoksul bir kızken, ona usulca âşık olan bir iş arkadaşıyken ve en sonunda yüzeysel taliplerini defetmeye çalışan göz alıcı bir Leydi'yken), onunla aynı duyguları paylaşırız. George Cukor'ın neşeli duygusallığı, bu yıldız ikilisinin sıradışı simyasıyla uyum içindeydi; ayrıca, göz kamaştırıcılığı sağlayacak bütün kaynaklar Cukor'un elinin altındaydı (Cecil Beaton sanat yönetimi ve kostümlerden sorumluydu). Karşı konulmaz derecede güzel şarkılar da cabası Yönetmen: Robert Wise Senaryo: George Hurdalek, Howard Lindsay, Russel Crouse Oyuncular: Julie Andrews, Christopher Plummer, Eleanor Parker, Richard Haydn 1930'lu yılların Avusturya'sında Salzburg yakınlarında bir manastırda yaşayan Maria (Julie Andrews)'nın ne kadar gayret gösterse de bir rahibe olmak için gerekli niteliklere sahip olmadığı anlaşılır. Her gün dağlara çıkıp şarkı söylemekten hoşlanan hayat sevinci ile dolu cıvıl cıvıl bir kız olan Maria sürekli olarak sabah dualarını kaçırmakta, manastırdaki işlerini aksatmaktadır. Baş rahibe Abbess (Peggy Wood) yemin edip bir rahibe olmadan önce gerçek dünyayı biraz daha tanıyabilmesi için Maria'yı bir mürebbiye arayan yedi çocuklu Kaptan Von Trapp (Christopher Plummer)'ın malikanesine gönderir. Donanmadan emekli olmuş Kaptan'ın karısı yeni ölmüştür. Soğuk ve mesafeli bir insan olan kaptan çocuklarını askeri bir disiplin içinde büyütmektedir. Babaları ortada olmadığında bütün haşarılıklarını ortaya döken çocuklara mürebbiye dayanmamaktadır. Kısa sürede işi bırakan onlarca mürebbiyenin sonuncusu olan Maria iyimserliği ve müziğin de yardımı ile çocukların kalbini kazanmayı başarır. Arkasından da Kaptan'ın güvenini kazanır. Viyana'da oturan cazibeli bir kadın olan Barones Schraeder (Eleanor Parker)'le bir evliliğe hazırlanan Kaptan'a aşık olan Maria ikisinin arasından çekilmek için manastıra geri döner. Çocuklar ise Barones'in gitmesini, Maria'nın geri gelmesini isterler. Sonunda Maria'yı sevdiğini anlayan Kaptan Von Trapp onunla evlenir ve balayına çıkarlar. Ancak ülke sıcak günler yaşamaktadır. İkinci Dünya Savaşı arifesinde Avusturya'yı ilhak (Anschluss) eden Almanya rejimini bu ülkeye tüm kurumları ile yerleştirmeye başlamıştır bile. Nazizm karşıtı tutumunu çoktan belli etmiş olan Von Trapp ailesi artık emniyette değildir. Alman donanmasında aktif göreve de çağrılınca Kaptan ailesini Avusturya'dan çıkarmak için harekete geçer. Yönetmen: William Wyler Senaryo: Isobel Lennart Oyuncular: Barbra Streisand, Omar Sharif, Kay Medford, Anne Francis Fakir bir Yahudi mahallesinden Ziegfeld Gösterileri'leriyle kariyerinin zirvesine çıkan Fannie Brice' in hayatı. Yönetmen: Norman Jewison Oyuncular: Topol, Norma Crane, Leonard Frey, Molly Picon,Paul Mann Senaryo: Sholom Aleichem, Arnold Perl, Joseph Stein Joseph Stein tarafından kitap olarak yazılmış, daha sonra müzikleri Jerry Bock, sözleri Sheldon Harnick tarafından yazılarak müzikal olarak sahneye uyarlanmış edebi bir eser. 1905 yılında Çarlık Rusya’ sında geçen film, Sütçü Tevye’nin köyünde ailesiyle birlikte yaşadıklarını anlatmaktadır. *Kral ve Ben`i izlemedim. Senden olumlu görüş alınca bu hafta sonu izlemeye karar verdim. Tavsiyeleriniz devam ederse memnun olurum efendim. @Banemin *Bohemian Rhapsody uzun zamandır aklımda. Onuda ekleyeceğim. Tavsiye için teşekkürler. @OkyanusunKalbi *Arkadaşlar izlemediyseniz Damdaki Kemancı`yı şiddetle tavsiye ediyorum.. En az 3-4 defa izledim... Hüzünlü, komik, kısaca hayat..
__________________
ayakkabı kutusuna,
sakladım tüm göçebeliğimi |
3 Üyemiz Psişik Tırtıl'in Mesajına Teşekkür Etti. |
13.05.2022, 18:07 | #10 |
Çevrimiçi
|
Cevap: Tüm Zamanların En İyi Müzikalleri
Ben uzun yıllar önce izlemiştim ve aklımda kaldığı kadarı ile çok eğlenceli ve hoş vakit geçirten bir yapımdı.
İzlersen düşüncelerini de öğrenmek isterim.
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim... Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim... |
Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
müzikalleri, zamanların |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |