Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Kültür | Sanat | Edebiyat > Vitrindeki Kitaplar

Vitrindeki Kitaplar Kitap tanıtımları


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 01.01.2019, 02:05   #1
Çevrimdışı
Sevda
Dönersen Islık Çal..

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart 2018'in En İyi Romanları

2018'in En İyi Romanları

Yayın dünyasından pek çok önemli editör, eleştirmen ve yazarın oylaması sonucunda belirlenen listede, David Grossman'ın 2017'de Uluslararası Man Booker Ödülü'nü kazanan kitabı Bir At Bara Girmiş zirveye yerleşirken, Norveçli usta yazar Dag Solstad Türkçedeki ilk kitabı Mahcubiyet ve Haysiyet ile listenin üst sıralarında kendine yer buluyor.




Bir At Bara Girmiş




Yazar: David Grossman
Çevirmen: Aylin Ülçer
Yayınevi : Siren Yayınları

Kitap Açıklaması

Yarım kalan öyküler, söylenmeyen sözler, beklenmedik darbeler... Kitapları otuzu aşkın dilde okunan büyük yazar David Grossman, ustaca kurguladığı bu çarpıcı metinde son sayfasına değin soluk kesen bir öykü anlatıyor ve okurunu, sahnesinde tuhaf bir adamın, Dovaleh G.’nin dikildiği komedi kulübünün kapılarından içeriye sokuyor. Dovaleh G., parlak spotların altında, onu meraklı gözlerle izleyen seyircinin karşısında hayatını temize çekiyor ve adeta bir psikiyatrın koltuğunda uzanmışçasına geçmişin loş dehlizlerine dalıyor. Ters köşelerle dolu bir gösteri bu; sahnedeki adam kendi hikâyesini anlatıyor ve bu hikâyede espriler, seyircinin suratında birer yumruk gibi, birer tokat gibi patlıyor.

Man Booker Uluslararası, Ödülü’ne layık görülen ve samimi, doğrudan anlatımıyla büyük övgü toplayan Bir At Bara Girmiş, herkesin derdinin kendine olduğu, her koyunun kendi bacağından asıldığı dünyada onca yalnızlığa rağmen görülmeye, duyulmaya, anımsanmaya duyulan ihtiyacın ve kahkaha ile gözyaşları arasındaki bir arpa boyu mesafenin romanı.

Soru su: Var olmak, bütün olmak için yeterli mi?

(Tanıtım Bülteninden)






Mahcubiyet ve Hassasiyet




Yazar: Dag Solstad
Çevirmen: Banu Gürsaler Syvertsen
Yayınevi : Yapı Kredi Yayınları

Kitap Açıklaması

Kuzey Avrupa’nın yaşayan en büyük yazarları arasında gösterilen Dag Solstad ilk kez Türkçede.

Ellili yaşlarındaki edebiyat öğretmeni Elias Rukla için sıradan bir gündür: Yıllardır yaptığı gibi, sevdiği bir eseri (Henrik Ibsen’in Yaban Ördeği’ni) bir sınıf dolusu ilgisiz lise öğrencisine heyecanla yorumlamaya başlar. Ne var ki görünüşte küçük bir olay hiç beklenmedik bir krizi tetikleyecek, Elias’ın hayatında derin izler bırakmış bir dostluğun hatırasına dönmesine, evliliğini, kendisini ve içinde yaşadığı toplumu sorgulamasına yol açacaktır.
Mahcubiyet ve Haysiyet, yükte hafif pahada ağır, dili ve atmosferiyle akılda yer eden, okuyanların tekrar tekrar dönmek isteyeceği o özel romanlardan.

“Bütünüyle hipnotize edici, bütünüyle insancıl bir yazar.”
- James Wood, New Yorker -

“Solstad’ın dili, eski görünen yeni bir zarafetle parıldar ve taklit edilemeyen, enerji dolu, kendine özgü bir ışıltı yayar.”
- Karl Ove Knausgaard -

(Tanıtım Bülteninden)





Bildiğimiz Dünyanın Sonu





Yazar: Erlend Loe
Çevirmen: Dilek Başak
Yayınevi : Yapı Kredi Yayınları

Kitap Açıklaması

“Zaman her şeyi silip süpürür.”
Eserleri yirmiden fazla dilde okunan Norveçli yazar Erlend Loe’nun unutulmaz bir modern zaman figürüne dönüşen kahramanı Doppler yuvaya dönüyor. Doppler romanının devamı niteliğindeki Bildiğimiz Dünyanın Sonu ormanın derinliklerinden sistemin derinliklerine uzanıyor: Çemberin içinde duramayanların bütün oyunlardan kovulduğu bir dünyada özgür kalmak mümkün mü?

Ormanın derinliklerinde geçirdiği macera dolu ayların ardından bir ailesi olduğunu hatırlayan Doppler, geyiği Bongo’yu boynuzlu hayvanlar barınağına bırakıp soluğu Oslo’da alır. Kendisini ölesiye özlediklerine inandığı karısına ve çocuklarına kavuşacağı için çok heyecanlıdır ama küçük bir problem vardır: Onca yıllık posta kutusunun üzerinde “Andreas Doppler” değil, “Egil Hegel” yazmaktadır! Dibe vurduğunu düşünür ama aşağılanma nedir, görmemiştir henüz..

Hafiflemiş ve özgür hissediyordu kendini. Gerçekten özgür. Borcu yoktu, işi yoktu, yükümlülükleri yoktu. Sadece kendisi vardı. İyisiyle kötüsüyle. Ve güzel bir geyiği. Vergi dairesinin bisiklet parkına bağladığı Bongo’yu çözdü ve durup üst katlara baktı.

Her yerde toplantılar yapıldığını varsayıyordu; bu toplantılar ki, hem araştırmalar hem de deneyimler sonucu yalnızca yersiz olmakla kalmıyor, doğrudan verimi de baltalıyordu.

Bongo’ya tırmanırken yüzüne bir gülümseme yayıldı. Artık bu hayattan elini eteğini çekiyordu.

(Tanıtım Bülteninden)






Sürüklenme





Yazar: Latife Tekin
Yayınevi : Can Yayınları
Kitap Açıklaması

Yüzümüze ölümün gölgesi düştüğünde hayat ısrarla yaşama şansı tanımak istiyor bize, türlü biçimlerde uyarıp tekrar tekrar sınıyor bunun için.

Sürüklenme’nin isimsiz anlatıcısı görünüşte sivil toplum örgütü gibi işleyen bir oluşumun destekçisidir. Bir yolculuk dönüşü, önce uçakta karşılaştığı tekinsiz bir kişinin, sonra bir kâhini andıran karizmatik taksicinin, hatta gökyüzü ve yeryüzündeki tarifsiz güçlerin tesiri altında sürüklenip durur. Örgüte kaynak temin etmek için Türkiye’deki büyük şirketlerin yuttuğu beldelerde ve Rusya'dan İngiltere'ye, Yunanistan'dan Almanya'ya yolculuk eden anlatıcı, bir taraftan örgütün kuruluş amacı konusunda, lideriyle derin bir hesaplaşma içine girer. Öte yandan da kimsesiz, ayrıksı ve ele gelmez gençlere sahip çıkarak kendi hayatına anlam vermeye, yaşadığı derin hüsranı ve zamanımıza has yersiz yurtsuzluk hissini, sevgi açlığını tedavi etmeye çalışmaktadır.

Latife Tekin, Manves City’yle aynı anda yayımladığı Sürüklenme’de Türkiye’nin bu acımasız ve hoyrat günlerine ayna tutuyor. Manves City’yle birbirine el uzatan Sürüklenme, süregelen toptan yıkıma karşı yeni mücadele yollarının, çaresiz yetişkinlerin, sahipsiz, yoksul, yalnızlaştırılmış gençliğin ve onların yeni bir hayat kurma, sürüklenirken tutunma çabalarının romanı.
(Tanıtım Bülteninden)





Aşıklar Delidir ya da Yazı Tura




Yazar: Ayfer Tunç
Yayınevi : Can Yayınları

Kitap Açıklaması

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)

Saatin içindeki kum taneleri gibi parmaklarının arasından akıp giderken hayat, hikâyeleriyle birbirini tamamlayan iki âşık, belirsizlik içinde sevgilerini var ediyor. Ama bazen kum saati sadece akmıyor, yere düşüp kırılıyor, kumlar ortaya saçılıyor. Böyle anlarda ailenin sadece huzur ve güzelliği değil geçmişe terk edildiği sanılan hatıraları, marazları da taşıdığı anlaşılıyor.

İki âşığın genetik bir hastalıkla kesişen yolları bir noktada ayrılsa bile biri İstanbul’da, diğeri New York’ta aynı nefesi alıp vermeyi sürdürecekler… nefesleri yettiği sürece.

Ayfer Tunç, ilmek ilmek işlediği cümleleriyle modern bir destan yazıyor. Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura ailenin, arkadaşlığın, sadakatin, hastalığın ama en çok deliliğin ve acının öyküsü. Çünkü âşıklar delidir ve deliler acı çeker.
Umutlandı. Yüzü açık kalmış bir kitap gibiydi, aşk hakkında hiç söylemediği sözler satır satır okunuyordu.

Mucizeler her zaman beklenir hayattan. Aşkın kendi varlığından gelen, iyileştirici bir gücü vardır ve kıyaslanacak olursa, aşkla geçen zamanın özgül ağırlığı, saatlerin gösterdiği zamanınkinden kat kat fazladır.

Aşk zamanın yoğunluğunu arttırmaya muktedir olan tek kimyadır.





Yapraklar Evi






Yazar: Mark Z. Danielewski
Çevirmen: Gökhan Sarı
Yayınevi : Monokl

Kitap Açıklaması

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)
"Bu şeytani derecede parlak kitabı elden bırakmak ya da sonuna varmadan okumaktan vazgeçmek imkansız.”
− Jonathan Lethem -
“Eğlenceli, dokunaklı, cezbedici, enfes bir dille yazılmış, biçimle içeriğin başarıyla iç içe geçtiği bir anlatı.”
- The New York Times Book Review -
“Pynchon’ı akla getiren şen şakrak bir tuhaflık, Nabokov’u akla getiren bir dilbilimsel takıntı ve Borges’i akla getiren bir gerçekdışılık. Yapraklar Evi, edebi türlerin sınırlarını ortadan kaldıran bir coşkuyla, postmodern bir şevkle ve piyasadaki bütün kitapları iyice gölgede bırakacak türden, takıntılı derecede geniş bir hayal gücüyle, enerjisi hiç dinmeyen kıpır kıpır bir kitap.”
- San Francisco Examiner and Chronicle -





Labirent



Yazar: Burhan Sönmez
Yayınevi : İletişim Yayıncılık

Kitap Açıklaması

“Evet. Genç bir adam ormanda kaybolmuş. Günler sonra yaşlı birine rastlamış. Yaşlı adam da uzun zamandır ormanda kayıpmış ve genç adama çıkış yolunu birlikte aramayı önermiş. Olmaz, demiş genç adam, seninle zaman yitiremem, çıkış yolunu bilseydin şimdiye kadar bulurdun. Ama, demiş yaşlı adam, ben çıkmayan yolları öğrendim. Hikâye böyleydi, değil mi?”

İntihar etmek isteyen genç bir müzisyen, gözünü hastanede açar. Hiçbir şey anımsamaz, şarkılarını bile. Toplumsal bellek ile kişisel belleğin birbirine karıştığı, her şeyin ölü bir tarihin parçası haline geldiği yerde, kuşku duymadığı tek gerçek vardır: Kaburgası kırık bedeni. Kendisine benzeyen bir kentte, unutmanın lanet mi yoksa lütuf mu olduğunu bilmeden, çıkış arar.Saatler, aynalar, deniz fenerleri. Labirent, yüzeyde hüzünle akan, derinde keskin akıntılara kapılan bir yeni çağ romanı.






Acı Bir Başlangıç Bu




Yazar: Javier Marias
Çevirmen: Seda Ersavcı
Yayınevi : Yapı Kredi Yayınları

Kitap Açıklaması

Madrid, 1980.
Kırk yıllık diktatörlükten sonra değişim rüzgârı İspanyol toplumunda ağır ağır esmeye başlar. Genç Juan de Vere, meşhur yönetmen ve yapımcı Eduardo Muriel’in özel sekreteri olarak çalışma hayatına ilk adımını atar. Patronu, güzel olduğu kadar kaygı verici eşi Beatriz Noguera’yla tanıştırır kendisini. Sonra arkadaş çevresiyle... Ne ki farkında olmadan genç sekreterine mahrem dünyasının ve anılarının gizli kapısını da açar böylece.

Önceleri patronunun sürdüğü hayattan gözü kamaşan genç sekreter sonraları, bu parlak dekorun karanlık bir arka tarafı olduğunu keşfeder yavaş yavaş. Örneğin, Eduardo Muriel neden karısından nefret etmektedir? Görünüşte amaçsız, uzun gezintileri sırasında karısı nerelere gider? Eski aile dostları olarak tanıtılan Doktor Van Vechten aslında kimdir, hakkında anlatılanlar doğru mudur?

Genç sekreter, bitmeyecekmiş gibi görünen şenliklerin yaşandığı Franco sonrası Madrid’de nefes kesen bir soruşturma sürecinde bu gizemlerin peşine düşer...

Arzunun, gücün ve suçluluk duygusunun yaşamlarımız üstündeki etkisini gözler önüne seren, sürükleyici bir roman.

(Tanıtım Bülteninden)






Saflık




Yazar: Jonathan Franzen
Çevirmen: Emrah Serdan
Yayınevi : Sel Yayıncılık

Kitap Açıklaması

Çağdaş Amerikan edebiyatının en önemli temsilcilerinden ödüllü yazar Jonathan Franzen, Düzeltmeler ve Özgürlük’ün ardından bir kez daha “büyük roman” geleneğine bağlı kalarak modern bir klasik yaratıyor.

Bir anne ve kızın “tuhaf” ilişkisiyle başlayan olayların üzerindeki perde kalktıkça sınırları aşan ve yıllara uzanan girift bir ilişkiler sarmalı açığa çıkıyor. Tatminsiz bir aşk yoldan çıkmaya, bir sırrın ağırlığı kontrolü kaybetmeye, intikamın çürütücü hazzı ise yeni krizlere yol açarken doğru ve yanlış, iyi ve kötü, haklı ve haksız arasındaki çizgiler bulanıklaşıyor. Dünyadaki tüm dengelerin değiştiği, Doğu Almanya’nın ilkel fişleme yöntemlerinin yerini dijital casusluğa bıraktığı, yıkılan duvarların doyumsuzluk da dahil yeni sınırlar inşa ettiği uzun bir kesitte, değişmeyen nadir olgulardan birini; aile kurumunun çöküşünü de incelikle örüyor Franzen.

Başarılı olay örgüsü, derinlikli karakterleri ve sorgulatan bakış açısıyla Saflık uzun yıllar akıldan çıkmayacak, etkileyici bir roman.


(Tanıtım Bülteninden)






Kanını Satan Adam






Yazar: Yu Hua
Çevirmen: Erdem Kurtuldu
Yayınevi : Jaguar Kitap

Kitap Açıklaması

Zor bir hayata doğmuştur Xu Sanguan: Babası çocukken ölür, annesiyse başka bir adamla evlenip onu terk eder. Dedesi ve amcasının sahip çıkıp büyüttüğü Xu Sanguan artık şehirdeki ipek fabrikasında çalışan genç bir işçidir. Amcasını ziyaret ettiği bir gün, kan satmaya giden iki arkadaşının yardımıyla o da kanını satar. Eline geçen parayı sadece ailesi için harcaması gerektiğine inandığı için evlenmeye karar verir. Xu Yulan’la evlenir ve üç oğlu olur. Büyük oğlu Yile hakkındaki bir gerçeğin ortaya çıkmasıyla sarsılır. Kültür Devrimi, kıtlık yılları gibi zor ve toplumu altüst eden dönemlerde ne zaman başı sıkışsa bir kuyudan su çeker gibi damarlarından kan çektiren ve mücadeleden asla vazgeçmeyen Xu Sanguan’ın öyküsü, tüm bunların yanında yaşama dair birçok tuhaflığı da barındırır.

Kalbin tek bir atışıyla kanın tüm vücuda yayılması gibi, Yu Hua da basit fakat usta işi cümlelerle kurduğu bu olağanüstü öyküde, âdeta insan ruhunun ve yaşamın kılcal damarlarına ulaşır.

Daha önce Yaşamak adlı romanını yayımladığımız Yu Hua’nın en önemli eserlerinden Kanını Satan Adam’ı Erdem Kurtuldu Çince aslından çevirdi.

(Tanıtım Bülteninden)


  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Sevda'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 02.01.2019, 03:00   #2
Çevrimdışı
Sevda
Dönersen Islık Çal..

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: 2018'in En İyi 50 Romanı

Dünyadan Aşağı




Yazar: Gaye Boralıoğlu
Yayınevi : İletişim Yayıncılık

Kitap Açıklaması

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)
“Önümde belki bir dakika var, belki bin dakika.Belki bir gün var, belki bin gün... Geride ise yüzlerce hatayla, çok eksiklerle, dile gelmemiş suçlarla, telafi edilmemiş ihmallerle dolu bir hayat. Hangisini, ne ara düzelteceğim? Nereden başlayacağım kendi cennetimin yolunu döşemeye? Zamanla yarıştan galip çıkan var mıdır? Kader, insanın başına gelen değil midir? Bu sonsuz ihtimalli dünyada, Allah katında mükemmel bir düzenek kurmak mümkün müdür?Çok zor... İşim çok zor. En iyisi, çekyatta derin bir uyku.”

Kıpırtılar, yanılgılar, yalanlar. Haliç’te olmayan dalgalar. Tek tek düşen harfler. Döke saça, döne döne dağılan Hilmi Aydın. İnsan dediğin… Yaralı bir hayvandır zaten. Dünyadan Aşağı, babalar ve oğulları, sesleri ve susuşları, riyakârlığı, şimdiyi ve geçmişi, parantezin içini anlatıyor. Kaç yalan bir cehennem eder? Gaye Boralıoğlu, su gibi akan berrak bir dille, seneler sonra dahi konuşulacak yeni bir roman karakteri resmediyor, sıradışı ve yanıbaşımızda.





Kumandanı Öldürmek




Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Ali Volkan Erdemir
Yayınevi : Doğan Kitap

Kitap Açıklaması

Hepimiz hiç kimseye açamayacağımız sırlarla yaşıyoruz...
Dünya edebiyatının tartışmasız en büyük yazarlarından olan Haruki Murakami’den gerçek bir şaheser… İlmek ilmek örülmüş bir gizem hikâyesi… Kumandanı Öldürmek yalnızlığı bir yük olarak görmeyen, yeri geldiğinde yalnızlığını bir madalya gibi göğsünde taşıyanlar için yazılmış bir roman. Tıpkı bir dağ başında yalnız bir hayat süren, bu yalnız varoluşuyla gizemli bir şeyleri hayatına davet eden roman kahramanı gibi. Bu muhteşem romanı okurken yol arkadaşımız yine müzik olacak… Mozart’ın Don Giovanni’sini, Strauss’un Güllü Şövalye’sini başucu müziğimiz yapacağız. Kumandanı Öldürmek’in gizemli labirentlerinde kaybolurken Fitzgerald’ın Muhteşem Gatsby’sine selam gönderecek, Orwell’ın 1984’ü yazarken inzivaya çekildiği o adayı merak edeceğiz… Ve hepsinden önemlisi “büyülü bir dünya”da yaşadığımızı bir kez daha anlayacağız.

(Tanıtım Bülteninden)






Başkasının Yüzü




Yazar: Kobo Abe
Çevirmen: Barış Bayıksel
Yayınevi : Monokl

Kitap Açıklaması

"Muhtemelen kızgınsın, kendini aşağılanmış da hissediyorsun ama lütfen kendine hâkim ol ve gözlerini ayırmadan okumaya devam et. Bu ânı yara almadan atlatıp, bana doğru bir adım atmanı, nasıl çaresizce istediğimi bir bilebilsen. O mu beni yendi, yoksa ben mi onu? Her hâlükârda maskeli oyunun perdesi artık kapandı. Onu öldürdüm ve kendimi suçlu ilan ettim...






Yedi Yıl




Yazar: Peter Stamm
Çevirmen: Regaip Minareci
Yayınevi : Nebula

Kitap Açıklaması

Alexander birbirinden çok farklı iki kadın arasında kalmıştır. Bir yanda üniversitede tanıştığı, üst sınıf bir aileden gelen, güzel, iyi eğitimli, hırslı Sonja; diğer yanda silik, neredeyse çirkin, sessiz sedasız, “kendini birilerine, hatta kendine bile beğendirmeye dair her türlü umudunu yitirmiş” gibi görünen Katolik, Polonyalı göçmen Iwona. Alex, kendi tasarımları olan bir evde yaşamayı ve birlikte başarılı bir mimarlık ofisi kurmayı hayal ederek Sonja ile evlenir fakat anlam veremediği ve kendisine yakıştıramasa da yıllar içinde bir türlü engel olamadığı bir çekimle dönüp dolaşıp Iwona’nın yanında, onun o yoksul, loş odasında bulur kendini. Hayalleri bir bir gerçeğe döndükçe Alex de yaşamını, değerlerini, seçimlerini sorgulama noktasına gelecektir.





Suat'ın Mektubu




Yazar: Ahmet Hamdi Tanpınar
Yayınevi : Dergah Yayınları

Kitap Açıklaması

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)

Tanpınar Külliyatı yeni eserlerle genişliyor… Tanpınar Arşivi’nden yayına hazırlanan ilk kitap : Suat’ın Mektubu
Tanpınar, Huzur’u yayımladıktan sonra yaptığı bir söyleşide kendisine yöneltilen, “Huzur devam edecek diyordunuz?” sorusuna “Edecek, tabii edecek. Mümtaz ölmemiştir. Hâlâ yaşıyor ve yeni bir insan olarak doğmak için beni zorluyor” cevabını verir ve şunu ekler: “Fakat daha evvel Huzur’un öbür kısmını neşredeceğim, yani Suat’ın Mektubu’nu. Küçük bir eser, okuyucu orada Mümtaz’ın meselelerini daha başka bir planda görecektir.”
Tanpınar’ın bu niyetini kuvveden fiile çıkardığını İÜ Türkiyat Enstitüsü’nde bulunan arşivindeki sayfalar göstermektedir. Bu sayfalar, eksik de olsa Tanpınar’ın “küçük bir eser” olacak dediği mektup üzerinde ciddi bir emek harcadığını göstermektedir. Sayfaların büyük bir kısmı daktilo edilmiş, bunların her biri daha sonra eski yazıyla bol miktarda çıkmalar ve eklemelerle epeyce değiştirilmiştir. Daktilo edilmesi, kalemle yazmayı tercih ettiğini bildiğimiz Tanpınar’ın metni en azından bir defa elinden çıkardığını, daha sonra üzerinde yeniden çalışmaya başladığını gösteriyor.

Suat’ın Mektubu; Huzur romanının karakterlerinden Suat’ın, arkasında Mümtaz’a hitaben yazdığı bir mektup bırakarak intihar etmesini işler. Huzur’da bir paragrafı yer alan bu mektupta Suat açısından Mümtaz’ın anlatılması ve Suat’ın kendi içine dönerek kendisini açıklaması ilgi çekicidir. Bu yarım kalan eseri kitaplaştırmayı tercih etmemizin nedeni de Huzur romanıyla olan bu doğrudan ilişkisidir.

İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde bulunan Tanpınar Arşivi, Prof. Dr. Handan İnci’nin çabalarıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Marmara Üniversitesi ve İÜ Türkiyat Enstitüsü’nün işbirliğiyle dijitalleştirilmiştir. MSGSÜ bünyesinde kurulan “Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Araştırmaları ve Uygulama Merkezi” tarafından arşiv üzerinde çalışmalar devam ettirilmektedir. Suat’ın Mektubu, bu çalışmaların ilk ürünüdür.

Suat’ın Mektubu’nu kitapta üç farklı şekilde göreceksiniz. Birinci bölümde, Tanpınar’ın üzerini çizdiği kelime ve satırlar metinden çıkarılmış, gerekli yerlerde sayfaları birbirine bağlayacak kısa notlar konulmuştur. Bu şekilde yazarın metnine sadık kalınarak bir kurgulamaya gidilmiştir. İkinci bölümde ise aynı sıralamaya bağlı kalmakla birlikte bu defa hiçbir ayıklama yapılmamış, üstü çizili bütün kelimeler ve iptal edilmiş paragraflar olduğu gibi muhafaza edilmiştir. Bu bölümde ayrıca arşivdeki sayfaların görsellerine de yer verilmiştir.





Y




Yazar: Cem Akaş
Yayınevi : Can Yayınları

Kitap Açıklaması

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)

Y kromozomunun yeryüzünden silinmiş olduğu, artık yalnızca kadınların yaşadığı bir dünya. Geçmişin siyasetinden, ekonomisinden, toplum yapısından, kültürel birikiminden, ilişki biçimlerinden nefret edilen bir dünya bu, çünkü hepsi erkek yapımı. Artık yeni kurallar var, çünkü eski insanlar yok.

Constantine, böyle bir dünyaya doğan bir erkek çocuk. Nasıl olduğu bilinmiyor. Onu kapılarının önünde bulup evlat edinen iki kadın, oğullarını tam bir kız gibi yetiştiriyor ve cinsiyetini herkesten –özellikle de devletten– gizlemeyi başarıyorsa da, bu yolun sonunun kısa sürede gelmesinden korkuyorlar.

Y, kadınlar ve erkekler üzerine, arada sıkışmalar ve geçişler üzerine, toplum üzerine, ama en çok da koca dünyada yapayalnız kalmak üzerine bir mücadele romanı.





Rüzgarın Şarkısını Dinle




Yazar: Haruki Murakami
Çevirmen: Ali Volkan Erdemir
Yayınevi : Doğan Kitap

Kitap Açıklaması

Kesinlikle güzel biri değildi. Ancak “güzel biri değildi” demekle ona haksızlık etmiş olurum. “O, kendine yakışır güzelliğe sahip biri değildi” demek daha doğru bir ifade olur.Tek bir fotoğrafı var bende. Fotoğrafın arkasında tarih ve not da var; 1963 Ağustos. Başkan Kennedy’nin başından vurulduğu yıl. Yazlık bir yerlerde gibi, sahildeki dalgakırana oturmuş, biraz keyifsiz bir şekilde gülümsüyor.
Saçı Jean Seberg modelinde kısacık kesilmiş, kırmızı çizgili kumaştan, uzun kollu bir elbise giymiş. Hem biraz tuhaf, hem de güzel görünüyor. İnsanın yüreğine dokunan bir güzellik bu. Kız arkadaşımın neden öldüğünü kimse bilmiyor. Kendisinin bilip bilmediğinden de şüpheliyim nedense.




Sadık Ruslan




Yazar: Georgi Vladimov
Çevirmen: Kayhan Yükseler
Yayınevi : Jaguar Kitap

Kitap Açıklaması

Cehennemi, onu cennet sanan bir köpeğin gözünden anlatmak:

Kitabın amacını böyle tanımlıyor Vladimov.
Sovyet dönemi Rus edebiyatının tıpkı Bulgakov, Platonov gibi değeri çok sonradan anlaşılan dehası Georgi Vladimov’un başyapıtı Sadık Ruslan, yazıldığı yıl (1965) siyasi nedenlerle yayımlanamadı. Fakat mücevher değerindeki bu kitap samizdat yoluyla elden ele dolaşarak zamanla bir kült mertebesine yükseldi ve ancak 1975’te Batı Almanya’da sansürsüz tam metin halinde yayımlanabildi.

Sibirya’daki mahkûm kamplarından birinde özel eğitimli, sahibine ve Görev’e sonsuz sadakatle bağlı bir köpektir Ruslan. Ancak bir gün, özellikle Ruslan için düşünülmesi bile imkânsız bir olay gerçekleşir ve her şey altüst olur.
Annesi de bir Gulag kurbanı olan Vladimov’un kaleminden bu muhafız köpeğinin tüm benliğine ve yaşadıklarına şahit olan biz okurlar, Ruslan’la birlikte dönüşü olmayan bir yola gireriz.




Felaketzedeler Evi



Yazar: Guillermo Rosales
Çevirmen: Gökhan Aksay
Editör: Mehmet Çelik
Yayınevi : Jaguar Kitap

Kitap Açıklaması

Küba’nın 47 yaşında intihar eden dâhi yazarı Guillermo Rosales’in, ağır bir şizofreniden muzdarip olduğu günlerde kaldığı zamanlardakine benzeyen bir bakımevini anlattığı Felaketzedeler Evi’nin baş karakteri William Figuares, –yine tam da yazar gibi– Küba’dan Miami’ye gelmiş sürgün bir yazardır. Ama halası, onu göçmenlerin çoğunlukta olduğu “bakımevi”ne yerleştirince burada bambaşka bir dünya bulur: Tersine işleyen bir Amerikan rüyası. “Dışarıda bakımevi diyorlardı oraya, ama mezarım olacağını biliyordum ben,” der William burası için. “Hayattan umudunu kesmiş insanların sığındığı, kıyıda köşede kalmış barınaklardan biriydi. Kaçıklar çoğunluktaydı. Yapayalnız ölsünler, kazananların başına bela olmasınlar diye aileleri tarafından bırakılan yaşlılar da vardı.”

Felaketzedeler Evi’nin sakinleri, yeryüzündeki kişisel felaketlerin cisimleşmiş özetini sunarlar âdeta. Fakat bir süre sonra William, kendisi gibi bir felaketzede olan Francis’le tanışır. O güne dek içinde bir boşluk duygusu ve elinde İngiliz şairlerin kitabıyla yaşayıp giderken ruhunda bir umut filizlenir: Yeniden hayal kurup planlar yapmaya ve Beatles şarkıları mırıldanmaya başlar.





İhtişam




Yazar: Vladimir Nabokov
Çevirmen: Sabri Gürses
Yayınevi : İletişim Yayıncılık

Kitap Açıklaması

“Yıldızlı evrenin trapezlerinde uçaninsan düşüncesi, altında uzanan matematikle birlikte, ağla çalışan ama birdenbire ağın aslında orada olmadığını fark eden bir akrobata benzer – Martin bu baş dönmesine kadar giden, yeni bir hesapla korkusunu aşanları kıskanıyordu.” “İhtişam, döneminin genç Avrupalı yazınının en iyi örneklerinde mevcut olan sivri dilli ama bir o kadar da kayıtsız mesafeliliğe sahip.”
V.S. PRITCHETT

  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Sevda'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 02.01.2019, 03:07   #3
Çevrimdışı
Sevda
Dönersen Islık Çal..

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: 2018'in En İyi 50 Romanı

Peygamberin Endişesi





Yazar: Yavuz Ekinci
Yayınevi : Doğan Kitap

Kitap Açıklaması


Mahşeri bir kalabalığı taşıyan metrodan inip, hayatta kaldığınız her güne şükrettiğiniz, bütün isyanınızı Twitter’dan dile getirdiğiniz, huzuru Instagram’da bulduğunuz sakin hayatınızın sıradan bir gününde düşle gerçek arası bir şey yaşasanız… Örneğin baş melek Cebrail size görünüp, “ahir zaman peygamberi” olduğunuzu ilan etse ve Tanrı’nın ilk emrini size iletip “Bak!” dese... Ne yapardınız?
Peki en az sizin kadar sıradan biri karşınıza çıkıp peygamber olduğunu söylese ne yapardınız?





Ajar


Yazar: Barış Andırınlı
Yayınevi : Çınar Yayınları

Kitap Açıklaması

“Buraya ilk kez ayak basıyordum. Tekin yerler değildi. Küçüktüm. Babam fundalığı sınır çekmişti. Ötesini yasaklamıştı. Evi buldum. Tarlanın içindeydi. Tarla dediğim bahçe. Bir dönüm çorak arazi. Gül eksen taş büyür. Toprak yüzüne tükürür. Üzerinde tek göz bir kulübeydi. Sanki terk edilmişti. Kararmış ahşap. Çürümüş. Harap. Çatısı birkaç yerden bel vermişti. Kıyısı köşesi muşambayla yamanmış. Bir camı kırılmıştı. Kırık yer kartonla kapanmış. Etrafına paçavra tıkanmıştı. Önünden bir yol su akıyordu. Pis. Lağım. Kokunun üzerinden atladım. Kulübe yanında bir ip geriliydi. Don atlet entari asılıydı. İnsan yaşadığını öyle anladım. Kapıya geldim. Aralıktı. Ajar. İşte. Bütün ahlaksızlıklara davet çıkartıyordu. Musibeti buyur ediyordu. İttim. Açıldı.”




Gidiyor Gitti Gitmiş


Yazar: Jenny Erpenbeck
Çevirmen: İlknur İgan
Yayınevi : Can Yayınları

Kitap Açıklaması

“Ağustos sonunda bir perşembe günü on adam, Berlin’deki Kırmızı Belediye Binası’nın önünde toplanıyor. Açlık grevi yapacakları söyleniyor. Tenleri siyah. İngilizce, İtalyanca, Fransızca konuşuyorlar. Ve burada kimsenin anlamadığı bazı başka dilleri. Adamlar ne istiyor?”

Emekli profesör Richard kendi hayatına dair sorularla boğuşurken, Berlin’in göbeğinde işgal eylemi yapan Afrikalı mültecilerle karşılaşır ve sorularının yanıtlarını hiç kimsenin aramadığı bir yerde, bu genç insanların arasında aramaya karar verir. Bu, yaşlı Avrupa’nın yaşlı sakinlerinden Richard’ın, bakışlarını ilk kez kendinden başka olana çevirdiği andır. Dünya mülteci kriziyle sarsılırken Richard ilk kez kendi küçük, güvenli kozasından dışarı çıkar.



Islak Balık




Yazar: Volker Kutscher
Çevirmen: Cem Sey
Yayınevi : İletişim Yayıncılık

Kitap Açıklaması

Cumhuriyeti’nin kırılgan demokrasisi çöküyor, Nazilerin iktidarı yaklaşıyor... Volker Kutscher, bu dönemin atmosferini, polisiye edebiyatın dünyası içinden anlatıyor. Cinayet şubesinden ahlâk masasına sürülmüş olan Komiser

Rath, Berlin’in canlı *****grafi piyasasının, çılgın gece hayatının cürümleriyle meşgul olurken, daha “ciddi” işlere uzanan bir cinayetle karşılaşacaktır. Zaten o yıllarda, Berlin’de yaşanan hemen her hadise Nazi’lerin komünistlere karşı yürüttüğü “sokak savaşına” değmektedir bir ucundan. Kutscher’in büyük ilgi uyandıran dizisinin bu ilk kitabında diğer “kahramanlarımızla” da tanışıyoruz. “Buda” lakaplı cinayet masası şefi Gennat’la, sıradışı polis sekreteri Charlotte’la, karizmatik mafyacı Marlow’la…

“Günümüz siyasi tarih polisiyelerinde dönemin tarihi asgari dozda aktarılır genellikle. Kutscher tutkulu ve ayrıntıcı anlatımıyla bunun karşı kutbunu oluşturuyor.”

- Neue Ruhr Zeitung -




Unutmanın Genel Teorisi




Yazar: Jose Eduardo Agualusa
Çevirmen: Sevcan Şahin
Yayınevi : Timaş Yayınları

Kitap Açıklaması

Angola bağımsızlığını kazanmadan hemen önce, Ludo yaşadığı apartman dairesinin kapısına bir duvar örer. Burası onun otuz yıl boyunca ayrılmayacağı yuvasıdır artık. Terasında yetiştirdiği birkaç sebze ve yakaladığı güvercinlerle beslenir. Isınabilmek için kitapları, mobilyaları yakar. Ve evin duvarlarını kendi hikâyesiyle kaplar, satır satır işler yalnızlığını.

Ancak dış dünya bırakmaz Ludo’nun yakasını, yavaş yavaş sızar hayatına: Radyoda bir cızırtı, yan daireden bir ses, peşindekilerden kaçan bir adam, ayağına not bağlı bir güvercin. Ta ki bir gün küçük Sabalu, yan binaya kurulan inşaat iskelesine tırmanarak Ludo’nun terasına çıkana kadar...

Angola’nın bağımsızlık öyküsüyle birlikte akan Ludo’nun öyküsü bu, evinden dışarı çıkmayan bir kadının duvarlarında yankılanan gerçek bir hikâye.




Kalp Gidince




Yazar: Margaret Atwood
Çevirmen: Sıla Okur
Yayınevi : Doğan Kitap

Kitap Açıklaması

“Tek kelimeyle, daha doğrusu üç kelimeyle: Anlamlı bir hayat.”

Tektip giysilerin, beton duvarların, şirketlerin kâr ve zarar tablolarının, seks robotlarının, reklam sloganlarının ortasında kalp sevmeyi unutacak mıdır?

ABD’deki ekonomik krizde işsiz ve evsiz kalıp arabalarında yaşamaya çalışan Chairmaine ve Stan kendilerine yeni bir yaşam vaat eden Pozitron Projesi’nin ilanını görürler. Çevresi duvarlarla çevrili bu yeni yaşama katılan herkes, yılın bir ayını dış dünyada, Consilience’te, güzel bir hayat sürerek; bir ayını da Pozitron’da mahkûm olarak geçirmektedirler. İnternetin, dış dünyayla bağlantının olmadığı Pozitron’da ancak yönetimin izin verdiği dergi ve gazeteler okunabilmektedir. George Orwell’in 1984’ünün hüküm sürdüğü Pozitron’da en önemli projelerden biri insan beynindeki sevgi anlayışını yok edip insanlara sevmeyi değil boyun eğmeyi öğretmektir.

(Tanıtım Bülteninden)




Melezler





Yazar: Stephen Graham Jones
Çevirmen: Barış Tanyeri
Yayınevi : İthaki Yayınları

Kitap Açıklaması

Bram Stoker En İyi Korku Romanı Ödülü Adayı
Shirley Jackson En İyi Korku Romanı Ödülü Adayı

Korku edebiyatının postmodern yazarı Stephen Graham Jones’tan hayatta kalmak, ait olmak, kimliğini bulmak üzerine yazılmış ve kurtadam literatürüne derin bir çentik atan eşsiz bir büyüme öyküsü.

Tıpkı ailesi gibi o da bir dışarlıklıydı. Zorluklara rağmen katlanılabilir hayatını teyzesi Libby ve dayısı Darren’la birlikte onları anlamayan ve istemeyen bir toplumdan uzakta geçirmek zorundaydı. Melezlerdi onlar, bulanık kanlılar, hiçbir yere ait olamayanlar. Vakti geldiğinde teyzesi ve dayısıyla yollarda geçen bir yaşamı mı yoksa onlardan uzakta, yolun kenarında kalan diğer insanlarla geçen bir yaşamı mı tercih edeceğine kendi karar verecekti. Zira onun da bir kurtadam olup olmadığı yakın zamanda belli olacaktı.

Melezler şimdiki zamanla geçmiş arasında mekik dokuyan ve bu sayede kendini ve dünyadaki yerini anlamaya çalışan bir çocuğun unutulmaz panoramasını gözler önüne seriyor.
Dönüşüm yaklaştı… Ama korkma, içindeki canavar dışarıdan daha ürkütücü değil.




Tuhaflıklar Fabrikası


Yazar: Eyüp Aygün Tayşir
Yayınevi : İletişim Yayıncılık

Kitap Açıklaması

Ne müfessirim ne de kutsal kitapların sırlarını ifşa etmek haddim. Lakin belki de sürgünümüz budur, kim bilir? Şimdi lütfen beni, numarasını açık etmek için pürdikkat izlediğiniz bir gözbağcıymışım gibi izleyiniz. Sonuçta yine hayret edecek olsanız da...

Büyük Âlim, İçdeniz’in kıyısında tuhaflıklarla örülü tarihî üniversite binasında anlatılan bir efsane... Genç bir asistan, Büyük Âlim’in esrarengiz yazmasının peşine düşer ve geri dönüşsüz bir arayışın içinde kaybolur.

Eyüp Aygün Tayşir’in ikinci kitabı ustalık döneminin başladığını müjdeliyor. Tuhaflıklar Fabrikası, metinlerin gizemli dünyasının romanı. Kedili karanlık bir orman, büyülü bir alegori… Bir kitap, diğerine açılan kapı olabilir mi?



Bahar Yağmurları




Yazar: Karl Ove Knausgaard
Çevirmen: Haydar Şahin
Yayınevi : Monokl

Kitap Açıklaması

“600 sayfalık Bahar Yağmurları'nı müptelası olduğumuz bir dizinin bölümlerini oturup ard arda izler gibi tek seferde bitirdim." James Kidd

KAVGAM:

"Selfie çağının başyapıtı.” Guardian

"Knausgaard eşi benzeri bulunmaz bir yazar. Öğrenci barları ve Happy Mondays hakkında yazarken bir anda ruhsal kurtuluşa duyduğu özlemi açığa vurabiliyor." Max Liu




Elimde Viyoletler Beklenen Sevgili



Yazar: Selim İleri
Yayınevi : Everest Yayınları

Kitap Açıklaması

Türk edebiyatının ustalarından Selim İleri’den duymak, hissetmek isteyenler için enfes bir beste!
Elimde Viyoletler / Beklenen Sevgili, bir ayna; mektuplar kâğıda döküldükçe aynanın içi açılıyor, sonrasında ortaya son derece kişisel ve cesur bir metin çıkıyor!
Şefkati’ye yazılıyor her şey. Yazan kişi basımevinde musahhih. Emekliliği yaklaşmış devlet memuru. Şefkati kim? Bunca mektup neden yazılıyor? Selim İleri, imlanın sınırlarını bilinçli bir şekilde zorlayarak, bu “heyûlâ”yı bile isteye kurguluyor. Okurun yüreğini perde perde bükerken onu, içli hayat dökümlerine bir kader ortağı olarak konuk ediyor…

Onca mektubu yazan kişi; mâziye asla dönülemeyeceğini bilebiliyorsa, yaşamaya hâlâ susayabiliyorsa, her günün hercümercinden kurtulabiliyorsa, hatıraların canını fena halde yakmasına aldırış etmeyebiliyorsa, rüyalar sayesinde! İki satır karşılık, bir ses, umut hep umut talep ediyor, saadetsizlik çukurunda. Musikî gönlünü çelse de çelmese de köşede bir yerde “piyano” hep duruyor…
Belki hiçbir şey yazılmıyor, kim bilir!

“Yazdıklarımı ne olur oku; başkalarına, beni tanımayanlara yazmam imkânsız! Kendime merhametim ağır basmasa yapmayacağım çılgınlık yok. Beni oku, nefes almam için ümitler ver!”

(Tanıtım Bülteninden)

  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Sevda'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 02.01.2019, 11:14   #4
Çevrimdışı
drcengy
« ForumGerçek Sever »
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: 2018'in En İyi Romanları

Emeğine sağlık. Çok güzel bir arşiv olmuş
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz drcengy'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.01.2019, 01:23   #5
Çevrimdışı
Sevda
Dönersen Islık Çal..

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: 2018'in En İyi Romanları

Altın Ev




Yazar: Salman Rushdie
Yayınevi : Can Yayınları

Kitap Açıklaması

“Amerika’nın gizli kimliğinin bir süper kahraman değil bir süper kötü olduğu anlaşıldı. En iyiler bütün inançlarını yitirmiş, en kötüler tutkuyla dolmuştu ve haksızların öfkesi haklıların zayıflığını ortaya çıkarmıştı. Fakat cumhuriyet yine de varlığını iyi kötü sürdürdü.”

Salman Rushdie Altın Ev’de sadece zengin bir göçmen ailenin öyküsünü ve Hindistan’daki inşaat ve kara para aklama odaklı mafya düzenini anlatmıyor. Son yılların Amerika’sının da kapsamlı bir sosyal-siyasal panoramasını çiziyor ve ulus çapında kimlik arayışına parmak basıyor. Obama’yla başlayıp yeşil (turuncu) saçlı politikacının seçilmesiyle biten sürece dair unutulmayacak bir roman.





Bir Kutup Ayısının Anıları


Yazar: Yoko Tawada
Çevirmen: Zehra Kurttekin
Yayınevi : Siren Yayınları

Kitap Açıklaması

Ödüllü yazar Yoko Tawada’dan buluşlarıyla benzersiz, yaratıcılığıyla ilham veren bir roman: Bir Kutup Ayısının Anıları. Tawada, düş ile gerçeği ustalıkla iç içe geçiren bu metinde üç kuşak kutup ayısının yaşamlarına bakarak ironiden nasibini fazlasıyla almış, alternatif bir Avrupa resmi çiziyor. Kiev’de yaşayan bir kutup ayısı, yazının sağaltıcı gücünü keşfediyor ve akabinde sansürden sürgüne, insanlık marifetleriyle tanışıyor; Doğu Almanya’da gösteri yapan bir kutup ayısı, bir kadına âşık olup ilk öpücüğünü tadıyor; Berlin Hayvanat Bahçesi'nde dünyanın en meşhur kutup ayısı bebek Knut, ilk adımlarını atıyor ve Bir Kutup Ayısının Anıları, bir otobiyografinin nasıl yazıldığını anlatıyor. Kuzey Kutbu’nun ıssız ufuklarından parlak sirk ışıklarına, eski Sovyetler Birliği’nden yeni Berlin’e uzanan bir roman bu; eli kalem tutan üç kuşak kutup ayısının sayfalarında özgürce gezindiği, yazının tüm olanak ve olasılıklarını zarafetle irdeleyen bir roman.





Dans Zamanı



Yazar: Zadie Smith
Çevirmen: Özlem Gayretli Sevim
Yayınevi : Everest Yayınları

Kitap Açıklaması


Yıl 1982, Londra’nın fakir bir semtinde yaşayan iki melez kız çocuğu dans dersinde tanışır. Tracey çok iyi bir dansçı, özgürlüğüne düşkün ve her türlü zorlu şartta hayatta kalma becerisine sahip bir asi. Arkadaşıysa dünyayı gözlemlemekte, çelişkilerini fark edip onu anlamakta yetenekli. Bu iki kız,dostlukları kesintilere uğrasa da onları yıllar boyu birbirlerine bağlayan ortak noktaları ve aralarında gizli bir rekabete yol açan farklılıklarıyla, bazı seçimler yapacak ve bambaşka yerlere varacaklar. Kimin daha başarılı, daha mutlu ya da daha özgür olduğunuysa belki her ikisi de asla bilemeyecek.






Falconer Hapishanesi





Yazar: John Cheever
Çevirmen: Ayça Sabuncuoğlu
Yayınevi : Can Yayınları


Kitap Açıklaması

Uyuşturucu bağımlısı Profesör Ezekiel Farragut, kardeş katlinden on yıl hapse mahkûm olur. Karısının azap verici ziyaretlerinin, hapishane yaşamının vahşi tekdüzeliğinin ve hafızanın ağır yükünün ortasında insanlığını korumaya, kefaretini ödemeye çabalamaktadır.







Yabancı Bir Baba




Yazar: Eduardo Berti
Çevirmen: Roza Hakmen
Yayınevi : Metis Yayıncılık
Kitap Açıklaması

İki baba ve her birinin oğullarıyla sessiz, neredeyse namevcut ilişkisi. Yabancı babalarının esrarını anlamaya çalışan iki aile. Anavatanlarından uzakta, anadillerini kullanamadıkları ülkelerde kendilerini yeniden yaratmaya çalışan göçmenler. Tutkuyla başka yazarların yapıtlarını okuyan ve bu yapıtlardan kalkarak kendi hayatlarındaki bir gizemi kazıp çıkartmaya çalışan yazarlar. Kilit altında tutulan, kolay paylaşılamayan sırlar.





Yolun Sonundaki Ev




Yazar: Oya Baydar
Yayınevi : Can Yayınları
Kitap Açıklaması

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)

Morsalkım bütün cepheyi sarmış, üç katı aşıp çatıya kadar tırmanmış, salkım salkım çiçekli dallar damdan aşağı sarkıyor. Ardındaki boydan boya balkonları, o balkonlara açılan geniş pencereleri düşünüyor. Kimler var içerde? Gidenler, kalanlar… Çocuklar büyümüştür, gençler çoluk çocuğa karışmıştır, kim bilir nerelerdeler. Umut? Hatırlanması yasak bölge. Her hatırladığında yasak bölgenin dikenli tellerinin içini kanattığı, acıyı bastırabilmek için hemen uzaklaştığı suç ve günah coğrafyası.”





Hatırla



Yazar: İsmail Güzelsoy
Yayınevi : Doğan Kitap
Kitap Açıklaması

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)

Bir varlık kendisini başkasının elinde yaratabilir mi? Sekiz yüzyıl önce Artuklu sarayında El-Cezerî isimli mühendisin yaptığı karmaşık robotların can kazandığı büyülü bir masala yolculuk yapıyoruz Hatırla’da. Zulmün, adaletsizliğin hükmüne son vermek, şenliğin ve neşenin hüküm sürdüğü bir hayat kurmak düşündüğümüzden daha kolay olabilir mi? Sokaklarda dans eden bir kız çocuğu acımasız tiranların zulmünü yıkabilir mi? Evet, diyor Hatırla. Çünkü sokaklarda dans edilmediği zaman orada
kan akıyor.






Hansen'in Evlatları



Yazar: Ognjen Spahic
Çevirmen: Tugay Kaban
Yayınevi : Dedalus

Kitap Açıklaması

Arka Kapak Yazısı (Tanıtım Bülteninden)


Avrupa’nın son cüzzam hastanesinde geçen, gerçek bir hikâye! Hansen’in Evlatları’nda cüzzamlı insanların acıları, hayatta kalma mücadeleleri insanın yüreğine işleyen bir gerçeklikle anlatılıyor. 1980’lerde Avrupa’da yaşanan siyasi gelişmeler, Çavuşesku iktidarının devrilişi ise romanın arka planını oluşturuyor.
“Dışarı çıkıp tüm Avrupalılarla el sıkışmalıyız diye düşündüm. Gülümseyip, cüzzamlı ellerimizi uzatırdık; zira onlar bunu hak etmişti.”



Manken



Yazar: Ch'oe Yun
Çevirmen: Burcu Uluçay
Yayınevi : Çınar Yayınları
Kitap Açıklaması

Jini, küçük yaşta reklamlarda oynamaya başlayıp ailesinin geçimine katkıda bulunuyor. Erkek kardeşi, kız kardeşi, annesi ve menajeri onun güzelliğini sömüren bir çarkın parçalarına dönüşüyor. Zamanla bu maddi dünyanın değerlerine yabancılaşan Jini, evini, işini, ailesini terk edip manevi bir yolculuğa çıkıyor.




Teşkilatın Gözdesi



Yazar: Dominique Manotti
Çevirmen: Şule Çiltaş Solmaz
Yayınevi : Dipnot


Kitap Açıklaması

Çingenelerin, torbacıların, işgal evi sakinlerinin, otomobil kaçakçılarının, hesapçı politikacıların mekânı Paris’in kenar mahallelerinden birindeki Panteuil Karakolu’ndayız. İşe yeni başlayan genç polislerin gerçek suçlularla mücadele etmek için değil, İçişleri Bakanı tarafından hazırlanan yeni güvenlik politikasını uygulamak üzere orada olduklarını anlamaları uzun sürmez. Üstelik Panteuil’ün gözü kara Komiseri Le Muir, bakana bu politikanın meyvelerini alacakları sözünü çoktan vermiştir.
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Sevda'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.01.2019, 11:58   #6
Çevrimdışı
canerucar3443
Yeni Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: 2018'in En İyi Romanları

hepsi de birbirinden değerliler
__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz canerucar3443'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.01.2019, 23:13   #7
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: 2018'in En İyi Romanları



Kitap okumak gibi var mı ya hu..
.....

Uzun zamandır okuyamıyordum.

İki ay önce Yakup Kadri'nin Yaban'ını almıştım, bir solukta okudum..

O şevkle H. Nihal Atsız'ın, Ruh Adam'ını okudum (tabi roman değil bunlar), yine duraklama devresine girdim.

Bir daha ne zaman elime kitap alırım, Tanrı bilir..

Teşekkürler Sevda..

__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.01.2019, 23:25   #8
Çevrimiçi
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: 2018'in En İyi Romanları

Bir kaç tanesini gözüme kestirdim



Teşekkürler canım.
Eline sağlık

__________________
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 22.01.2019, 21:05   #9
Çevrimdışı
Tntcool
Kelebek gibi uçar, arı gibi *******...

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: 2018'in En İyi Romanları

Benim için altın değerinde bir konu açmışsın @Sevda, büyük emek sarf etmişsin, teşekkür ederim.

İçlerinden sadece "Aşıklar Delidir ya da Yazı Tura" romanını okudum. Ayfer TUNÇ gerçekten çok iyi bir yazar, anlatım diline hayranım.

Tanıtılan romanların hepsini tek tek inceleyip beğeneceğimi düşündüklerimi alacağım.

Herkese iyi ve bol okumalar...
__________________
Ey, iki adımlık yerküre
Senin bütün arka bahçelerini gördüm ben!

Nilgün MARMARA
  Alıntı ile Cevapla
Tntcool'in Mesajına Teşekkür Etti
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
2018in, romanı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 11:14.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.