Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk > Atatürk Kimdir?

Atatürk Kimdir? Ulu önderimizin hayatı, ilkeleri, devrimleri ve hakkında söylenilenler


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 17.04.2011, 00:50   #1
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Atatürk'ün Manevi Çocukları

Atatürk'ün Manevi Çocukları










Abdurrahim Tuncak
(1908 Diyarbakır - 13 Ağustos 1999)



Atatürk'ün manevî oğludur. Abdurrahim, 8 yaşında iken 1916 yılında Osmanlı-Rus Savaşı sırasında ailesini kaybetmişti. Mustafa Kemâl Paşa, Kafkas Cephesinde 2. Ordu Komutanlığına vekâleten atanmış ve komutanlığında Bitlis ve Muş illeri Rus işgâlinden kurtarılmıştı. Bu dönemde Mustafa Kemâl Paşa'ya aile bireyleri savaşta ölen öksüz ve yetimlerden bahsedilmişti. Bunlardan birisi de 8 yaşındaki Abdurrahim idi. Mustafa Kemâl Paşa, Abdurrahim'i evlâtlık edindi ve İstanbul'a yanında getirdi. Mustafa Kemâl Paşa, 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a gittiğinde Abdurrahim, İstanbul'da Beşiktaş Akaretler'deki evde annesinin yanında kaldı. Abdurrahim, Mustafa Kemâl Paşa'nın annesi Zübeyde Hanım ve kızkardeşinin yanında bakıldı ve büyüdü.

Mustafa Kemal Atatürk'ün, öğrenimine yurtdışında devam etmesini uygun gördüğü Abdurrahim Tuncak, 1929 yılında Berlin Teknik Üniversitesi'ne gitmiş ve tüm giderleri karşılanmıştır. 1934 yılından sonra Tuncak soyadını almıştır. Tuncak Savarona yatının satın alınması görüşmelerinde tercümanlık yapmıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nda çalışmış ve oradan emekli olmuştur.

Fizikî olarak Atatürk'e çok benzemesi nedeniyle zaman zaman Atatürk'ün manevî değil öz oğlu olduğu şeklinde yanlış iddialar dile getirilmekle birlikte, bu iddiaları ortaya atan kişiler tarafından hiçbir zaman kanıtlanamamaktadır.

Zübeyde Hanım vasiyetinde (7 şubat 1922) Tuncak'a da yer vermiştir.






  • Zübeyde Hanım'ın Vasiyeti
Vasiyetini, vefatından 1 yıl önce (7 şubat 1922) yazdırmıştı. Kendisini halsiz hissettiği günlerde Cemal Bolayır'a bu isteğini söylemiş ve yardimcı olmasını istemişti. Cemal Bey, üç tanık bulacak ve isteklerini yazacaktı. Hatim ve duaları için 450 lira ayırdığını, her cuma namazdan bir saat önce ezan okununcaya kadar uygun bir camide cemaate karşı iki cüz'i şerif okutulmasını istiyordu. Kurban Bayramı'nın birinci günü 5 adet kurban kesilmesini ve Öksüzler Yurdu'na verilmesini, bu harcamalar için 1800 lira para ayırdığını belirtmişti. Bir başka istegi de bir çeşme yaptırılmasıydı. Onarımı için de 474 lira ayırmıştı. Yanında çalışanları da unutmamıştı. Hayriye Hanım için 10 lira, manevi evladı Ayşe'nin çeyizi için 10 lira, Selanik'teki biraderi Hasan Ağa'ın oglu Abdurrahman'a 30 lira, yetim Abdürrahim'e 20 lira, Vasfiye isimli hizmetlisi için de 20 lira ayırdı.
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 17.04.2011, 00:52   #2
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Manevi Çocukları

Ayşe Afet İnan Uzmay
(30 Ekim 1908, Selanik - 7 Haziran 1985, Ankara)



Türk öğretmen, tarihçi ve sosyoloji profesörü, Atatürk’ün manevi kızıdır.

Cumhuriyetin ilk tarih profesörlerinden birisi olan Afet İnan, yıllar boyu kurucuları arasında yer aldığı Türk Tarih Kurumu'nun astbaşkanlığını yapmıştır. Türk Tarih Tezi’ni ortaya koyan tarihçiler arasında yer alır.

30 Ekim 1908 günü Selanik’in Doyran ( Doirani) kasabasında doğdu. Babası orman memuru İsmail Hakkı Bey (Uzmay), annesi Doyran Müderrisi Emrullah Efendi’nin torunu olan Şehdane Hanım’dır. Ailesi Balkan Savaşları’ndan sonra Anadolu’ya geçti.

Afet İnan, ilköğrenimine Eskişehir'in Mihalıççık ilçesinde başladı. Annesini 1915 yılında veremden yitirdi. Öğrenimini Ankara ve Biga'da sürdürdü, 1920'de altı yıllık ilkokul diplomasını aldı. Aile 1921'de Alanya'ya taşındı. Afet Hanım, 1922'de Elmalı'da öğretmenlik ehliyeti aldı ve Elmalı Kızokulu'na başöğretmen olarak atandı. Babasının görevi nedeniyle sürekli yer değiştirdi; 1925 yılında Bursa Kız Muallim Mektebi’ni bitirerek İzmir'de Redd-i İlhak İlkokulu'nda göreve başladı. Atatürk ile tanışması sonucu ileriki yıllarda öğrenimine devam etme fırsatı buldu.

Afet Hanım, 1925 yılında Redd-i İlhak İlkokulu'nda yeni göreve başladığı sırada bir çay ziyaretinde cumhurbaşkanı Atatürk ile tanışma fırsatı buldu. Annesinin ailesinin Selanik'in Doyran kasabasından olması nedeniyle cumhurbaşkanının ilgisini çekti ve Atatürk ertesi gün ailesiyle tanıştı. Gazi Paşa'ya öğrenimini sürdürmek ve yabancı dil öğrenmek istediğini açıklamış olan Afet Hanım, kısa bir süre sonra Ankara'ya atandı. Bakanlığın izniyle İsviçre'nin Lozan şehrine Fransızca öğrenmek için gönderildi.

1927'de yurda döndüğünde bir süre Fransız Kız Lisesi’nde öğrenim gördü. Bu arada ortaöğrenim tarih öğretmenliği sınavına girerek öğretmenlik belgesini aldı ve Ankara Musiki Muallim Mektebi’ne Tarih ve Yurt Bilgisi öğretmeni olarak atandı (1929-1930). Göreve başladığı zaman, yurt bilgisi için okutacağı kitabı Atatürk yetersiz bulmuştu. Bunun üzerine Fransız Kız Lisesi'nde okuduğu Instruction Civique adlı kitaptan çeviriler yaptı. Afet Hanım'ın çevirileri, Tevfik Bıyıklıoğlu'nun Almanca eserlerden yaptığı çeviriler ve bizzat Atatürk'ün bazı konularda yazıları birleştirilerek Vatandaş İçin Medenî Bilgiler kitabı oluşturuldu. Kitap, ortaokullarda ders kitabı olarak okutuldu ve 1935 yılına kadar çeşitli defalar basıldı. 1933'ten sonra öğretmenliğe Ankara Kız Lisesi'nde devam etti.

Kadın hakları üzerinde çalışmaya ilgi duyan Afet Hanım, Atatürk'ün isteği üzerine 3 Nisan 1930'da Türk Ocağı'nda Türk kadınlarının seçim haklarına ilişkin bir konferans verdi. Bu konferans, Afet İnan'ın verdiği ilk konferanstı. Bu konferans için zamanın en ünlü hatibi Hamdullah Suphi Bey'den dersler alan Afet Hanım'ın giyeceği elbiseyi bizzat Atatürk çizmiş ve gömleği için kendi pırlanta kol düğmelerini hediye etmişti.

Atatürk, kendisinden Türk Ocakları Yasası’nın 2. ve 3. maddelerinin açıklanması konusunda çalışma yapmasını isteyince Afet Hanım 27 - 28 Nisan 1930 tarihlerinde gerçekleşen Türk Ocakları Kongresi'nde Aksaray delegesi olarak söz aldı; Türk Ocaklarının amacını, işlevini açıklayan bir nutuk okudu ve sonradan Türk Tarih Tezi olarak nitelenecek bir tezi dile getirdi ve Türk tarih ve medeniyetini bilimsel olarak incelemek üzere bir heyet kurulması için önerge verdi. Bu önerge üzerine kongreden sonra oluşturulan Türk Tarih Heyeti'nin 16 kişilik kurucu üyeleri arasında yer aldı.

Türk Ocakları Atatürk’ün emriyle 10 Nisan 1931’de kapatıldıktan sonra heyet, aynı kurucularla dernek olma kararı alarak ve Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti adını almış; 3 Ekim 1935'te ise adı Türk Tarih Kurumu olmuştur. Afet Hanım, 1935-1952 ve 1957-1958 yılları boyunca kurumun astbaşkanlığını yaptı.




  • Türk Tarihinin Ana Hatları
Afet Hanım, heyetin kurulmasından sonra Türk Tarih Heyeti'nin bilimsel çalışmalarına katıldı. Heyet, Türk Tarih Tezi'nin temelini oluşturacak Türk Tarihinin Ana Hatları adlı kitabı kaleme aldı. 1931-1941 yılları arasında liselerde okutulan kitabın yazımında Afet Hanım da yer aldı.

  • Piri Reis Haritası
1929'da Topkapı Sarayı'nı müzeye dönüştürme çalışmaları sırasında bulunan Pir-i Reis haritasını inceleyen Türk Tarih Cemiyeti heyetinin içinde yer aldı ve haritanın dünyada tanıtılmasına çalıştı.

  • Mimar Sinan’ın Kafatası
1930’lu yılların başlarında “Türk ırkının kafatasını tespit etme” çalışmaları yürüttü. Bu çalışmalar doğrultusunda Türkiye’nin pek çok yerinde mezarlar açıldı ve kafatasları ölçüldü. Tarihçiler arasında Mimar Sinan’ın Türk mü yoksa Ermeni veya Rum asıllı mı olduğu konusunda tartışma çıkınca Afet Hanım, Türk olduğunu iddia etti ve mezarının açılarak kafatasının ölçülmesini, sonucun Atatürk’e sunulmasını önerdi. Tartışmaları izleyen Atatürk ise bir kâğıt üstüne Sinan’ın bir heykelinin yaptırılmasını istediği notunu düşerek Mimar Sinan’a sahip çıkmıştı(2 Temmuz 1935) . 1 Ağustos 1935 günü bu ölçüm yapıldı ve sonuç Mimar Sinan'ın brakisefal kafatasına sahip olduğunu gösterdi.

  • DTCF’de İlk Ders
9 Ocak 1936 günü Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin açılışında Türk Tarih Kurumu asbaşkanı sıfatıyla ilk dersi verdi. Kültür Bakanlığı kendisine fakültede öğretim üyeliği önerdi ancak o, bunu ancak yüksek öğrenim gördükten ve yüksek lisans yaptıktan sonra kabul edebileceğini bildirdi.

  • Akademik Yaşamı
Afet Hanım, Avrupa'daki pek çok şehirde üniversite öğretim üyeleriyle görüşmeler yaptıktan sonra yüksek öğrenimini Cenevre'de yapmaya karar verdi. Cenevre Üniversitesi Sosyal ve Ekonomik Bilimler Fakültesi’nin Yakın Çağ ve Modern Tarih Bölümü’nde İsviçreli antropolog Eugene Pittard’ın öğrencisi oldu; "Türk Osmanlı devrinin ekonomik tarihi" adlı tezini sunarak Temmuz 1938'de lisans diplomasını aldı, Temmuz 1939'da ise doktorasını tamamladı ve sosyoloji doktoru ünvanını aldı. Tezinin ismi “Türk Halkının ve Türk Tarihinin Antropolojik Karakteri Üzerine” idi. Bu çalışma için Anadolu’da 64bin iskelet kalıntısı üzerinde inceleme yaptı. Öğrenim yılları boyunca Cenevre ve Bükreş'te konferanslar verdi; Türk Tarih Kurumu kongrelerine bildiriler sunarak katıldı.

Yurda döndükten sonra Ankara Kız Lisesi'nde derslerine devam etmesinin yanın sıra Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ne doçent vekili olarak atandı. 1940yılında kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olan Rıfat İnan ile evlenen Afet Hanım, 1942'de doçent, 1950'de profesör oldu.

Afet İnan, 1950'den sonra Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devrimi konularında Ankara Fen Fakültesi'nde, Hacettepe Üniversitesi'nde, Ege ÜniversitesiAnkara Harp Okulu'nda dersler verdi. Eczacılık Fakültesi'nde, 1961-1962 yıllarında İngiltere'de incelemeler yaptı. 1955-1979 arasında da UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nda Türk Tarih Kurumu’nu temsil etti. Ankara Üniversitesi Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Devrim Tarihi kürsüsü başkanlığını yaptı, 1977 yılında bu görevde iken kendi isteğiyle emekli oldu.

Afet İnan 7 Haziran günü 77 yaşında Ankara`da yaşamını kaybetti.

  • Afet İnan'ın Eserleri
Türk Tarihinin Ana Hatları (1930),
Türkiye Halkının Antropolojik Karakterleri ve Türkiye Tarihi (1947) Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler (1950)

  • Kurucusu ve Üyesi Olduğu Dernekler
  • Türk Tarih Kurumu (kurucu)
  • Çocuk Haklarını Koruma Derneği (kurucu)
  • Türk Kadının Sosyal Hayatı Tetkik Kurumu
  • Milli Kütüphane’ye Yardım Derneği
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 17.04.2011, 00:54   #3
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Manevi Çocukları

Nebile İrdelp Hanım



Manevi kızlarından Nebile'nin düğününde dans ederken (17 Ocak 1929)

Nebile Hanım'ın Atatürk'le nasıl tanıştığı ve manevi kızı olduğu konusunda farklı anlatımlar vardır.


Bir anlatıma göre; platonik bir aşkla bağlı olduğu Atatürk'e yakın olmak isteyen Nebile, sarayda hizmetçi olarak kalmanın bir yolunu bulmuş ve zamanla Atatürk'ün manevi kızı olarak görülmeye başlanmıştır. Bir diğer anlatıma göre ise Temmuz 1927'de İstanbul Çapa Öğretmen Okulu'ndan üç kız öğrenci Dolmabahçe Sarayı'na getirilmiştir. Bunlardan Nebile Atatürk'ün manevi kızı olarak kalmıştır.



Daha sonra öğrenimi için Ankara'ya getirilen Nebile Hanım, 1929'da Viyana Büyükelçiliği Baş Katibi Tahsin Bey'le görkemli bir törenle evlendirildi. Düğün 17 Ocak 1929'da Ankara Palas'ta, Atatürk ve diğer davetlilerin katılmasıyla yapılmıştır. Bu evlilik iki yıl sonra boşanmayla sonuçlandı. Nebile Hanım, ikinci evliliğini Sebahattin İrdelp adlı bir mühendisle yaptı. Atatürk'ün ölüm haberini aldığında sağlık durumu bozuldu. Rahatsızlığı sonucu kör olan Nebile Hanım, Heybeliada'da hayatını kaybetti.


Rukiye Erkin


Atatürk Rukiye'yi bir Konya gezisinde tanımıştı. O vakitlerde Rukiye hayatının en zor yıllarını yaşıyordu. Kimsesizdi. Atatürk, Rukiye'yi Ankara'ya getirerek bakımını ve okutulmasını sağlamış ve bir Jandarma Yüzbaşısı ile evlendirmiştir. Nikahları Ankara Belediyesi'nde kıyılmış, zamanın İç İşleri ve Dış İşleri Bakanları da şahitlik etmişlerdir. Düğünleri İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda yapılmış, düğünde Atatürk ilk dansı Rukiye ile yapmıştır.




Zehra Aylin



Zehra'nın babası Kurtuluş Savaşı'nda efsaneleşmiş bir yüzbaşıdır. Amasya il nüfusuna kayıtlı olduğu ve babasının adının Mehmet olduğu Amasyalı araştırmacı Hüseyin Menç'in çabalarıyla tespit edilmiştir.

Zehra, kendisini Kağıthane'deki bir yetiştirme yurdundan alan Mustafa Kemal tarafından Ankara'ya getirilmişti. İlköğrenimini Ankara'da, Çankaya Köşkü'nün bahçesindeki ilkokulda tamamladı. Ortaöğrenim için İstanbul'a, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'ne gitti. Soyadı kanunu ile Aylin soyadını aldı. Kolejden mezun olduktan sonra yüksek öğrenim için Londra'da Saint Hilda College’e gönderildi. Ancak bir dönemlik eğitimden sonra yurda dönmek istedi. Eğitimini tamamlamayıp diplomasını aldıktan sonra yurda dönmesini isteyen manevi babası Atatürk, Zehra'nın hastalığı üzerine bir süre için Türkiye'ye gelmesin izin verince 1935 yılı sonunda Türkiye'ye doğru yola çıktı. Londra'dan gemi ile Fransa'ya geldikten sonra Paris ekspresine binen Zehra Amiens civarında trenden düşerek hayatını kaybetti. Amiens'te yapılan törenin ardından cenazesi İstanbul'a getirildi, Maçka Mezarlığı'na defnedildi. Ölümü gazetelerde büyük yer tutmuş, intihar ettiği söylentileri yayılmış; bu söylentileri Atatürk'ün bir diğer manevi kızı olan Sabiha Gökçen yalanlamıştır.


  Alıntı ile Cevapla
9 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 17.04.2011, 00:55   #4
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Manevi Çocukları

Sığırtmaç Mustafa Demir
(1918- ö 15 Ocak 1987)




11 yaşında iken Atatürk’ün himayesine aldığı bir çocuk olarak tanınmıştır. Atatürk’le tanışma serüveni gazete haberlerine, öykülere hatta şiirlere konu olmuştur.

1918 yılında Varna civarında doğdu. Annesinin adı Efide, babasının adı Recep’tir. 3 çocuklu ailenin ortanca evladı idi. Ailesi, bütün varlıklarını Bulgaristan’da bırakarak Türkiye’ye gelmiş bir göçmen aileydi. Çocukken Yalova’da sığırtmaçlık (çobanlık) yaparak ailesinin geçimine katkıda bulunmak zorundaydı. 1929 yılında gezinti yaparken yolunu kaybeden devrin cumhurbaşkanı Gazi Paşa ile karşılaşması, bütün yaşamını etkiledi. Kendisine yolu tarif etmiş ve sorularına rahat tavırlara cevap vermişti. Paşa, bir süre sonra kendisini buldurup yanına getirtti; tanıştığında sıtma olan Mustafa’yı ailesinin onayını aldıktan sonra tedavi ettirdi ve okuttu.

Okuma-yazma bilmeyen Sığırtmaç Mustafa, sağlığına kavuştuktan sonra okula gönderildi. Beşiktaş’taki 19. İlkokulu, Işık Lisesi’nin orta kısmını ve Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirdi. 1941 yılında Kara Harp Okulu’ndan 1941/B’li Tankçı Teğmen olarak mezun oldu ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne katıldı.

Yüzbaşı rütbesindeyken Rıfkiye Hanım ile evlendi. 1954 yılında, Makbule Atadan tarafından manevi evlat olarak kabul edildi. Kızı Tacinur’a ismini Makbule Hanım verdi. Bir süre sonra sağlık sebebiyle orduda Personel sınıfına geçti. Çeşitli askerlik şubelerinde görev aldıktan sonra 1960 yılında kalp rahatsızlığı nedeniyle binbaşı rütbesindeyken emekliye ayrıldı ve ömrünün son yıllarını Yalova’da geçirdi. 15 Ocak 1987’de yaşamını yitirdi ve Yalova’da toprağa verildi.

  • Sığırtmaç Mustafa Demir'in Atatürk ile Tanışması
Sığırtmaç Mustafa ile Gazi Mustafa Kemal’in karşılaşması 1929 yılının Eylül ayında gerçekleşti. 19 Ağustos’ta Yalova’ya gelen Mustafa Kemal, sık sık gezilere çıkarak yöreyi tanımaya çalışmaktaydı. Bir atlı gezi sırasında yanındakilerle birlikte Balabandere civarında yolunu kaybetti. Termal’e gitmek niyetindeki atlılar, sığır gütmekte olan 11 yaşında çıplak ayaklı bir çobanla karşılaştılar. Sıtma nedeniyle karnı şiş, rengi sarı olan çoban, cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'i tanımadı. Sorduğu soruları rahat tavırlarla cevaplandırdı ve yolu tarif etti. Davranışlarını beğenerek kendisine bir miktar para vermek isteyen cumhurbaşkanını reddetti; ancak cebindeki cevizleri alması karşılığında parayı kabul etti. Küçük Mustafa’yı unutmayan Mustafa Kemal, kısa bir süre sonra onu buldurtup yanına getirtti ve himayesine aldı.
  Alıntı ile Cevapla
9 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 17.04.2011, 00:56   #5
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Manevi Çocukları

Sabiha Gökçen
(22 Mart 1913, Bursa22 Mart 2001, Ankara)




Bursa Vilayet Başkatibi olan Hafız Mustafa İzzet Bey ile Hayriye Hanım’ın kızları Sabiha, 22 Mart 1913’te Bursa’da dünyaya geldi. Edirne Deftardarı olan babası Hafız İzzet Bey, 'Jön Türk' olduğu gerekçesiyle Bursa'ya sürülmüştü.


Anne ve babasını küçük yaşta kaybeden ve ağabeyi tarafından büyütülen Sabiha, 1925’te henüz 12 yaşındayken Bursa ziyareti sırasında evlerinin yakınındaki Hünkar Köşkü’nde konaklayan dönemin cumhurbaşkanı Atatürk’e ulaşmayı ve okumak istediğini iletmeyi başarmıştı.


Atatürk, ağabeyinden izin alarak, zor şartlar altında yaşayan Sabiha'yı evlat edindi ve Ankara’ya götürdü.



Ülkü Çukurluoğlu (Adatepe)
(27 Kasım 1932 - 1 Ağustos 2012)



Atatürk’ün en küçük manevi kızıdır. Bebekliğinden 6 yaşına kadar Atatürk'ün yanında Çankaya Köşkü'nde yaşamış; kendisi 6 yaşında iken manevi babası Atatürk hayatını kaybedinceye değin ona yurt gezilerinde eşlik etmiş ve onun çocuk sevgisinin simgesi olmuştur.

Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın evlatlık kızı Vasfiye Hanım ile Fransızca öğretmeni ve gar şefi Mehmet Tahsin Çukurluoğlu'nun kızıdır. Zübeyde Hanım'ın küçük yaştan itibaren yetiştirdiği Selanikli Vasfiye Hanım, Zübeyde Hanım’ın ölümünden sonra bir süre Atatürk’ün kızkardeşi Makbule Hanım’la kalmış, Atatürk kendisini Gazi Orman Çiftliği’nde istasyon şefliği yapan Mehmet Tahsin Bey’le evlendirmişti.


Vasfiye Hanım ile Mehmet Bey’in çocukları olacağını öğrendiğinde ister kız, ister erkek olsun Ülkü isminin verilmesini isteyen Atatürk, 9 aylıkken Ülkü’yü Çankaya Köşkü’ne aldırdı ve biraz büyüdüğünde onu yurt gezilerine götürmeye başladı. Yıllar boyu kullanılan ünlü Türk alfabesi kapağında Atatürk'ün isteği üzerine Atatürk'ü minik Ülkü'ye harfleri öğretirken gösteren İhap Hulusi tarafından yapılmış resimleri yer aldı. Ülkü, Atatürk'ün çocuk sevgisinin simgesi oldu.


Manevi babası Atatürk öldüğünde Ülkü altı yaşındaydı. Atatürk'ün ölümünden sonraki donemde eğitimini tamamlamadı. Genç yaşta evlendi. İlk evliliğini Atatürk'ün bir diğer manevi kızı olan Sabiha Gökçen'in amcasının oğlu olan üsteğmen Fethi Doğançay, ikinci evliliğini yağ tüccarı Yeşua Bensusen, üçüncü evliliğini ise işadamı Öke Adatepe ile yaptı. İlk evliliğinden iki erkek çocuk sahibi oldu. 1962 yılında yaptığı ikinci evliliği, eşinin Musevi olması nedeniyle sansasyon yarattı. Yaşamını eşi Öke Adatepe ile İstanbul'da sürdürmektedir.

Atatürk'ün ayrıca Zühre, Afife, İhsan, Ömer adlarında evlatlıkları da vardı.



Atatürk'ün Diğer Yakınları Konusu İçin Tıklayınız

Atatürk’ün Dostları | Yakın Çalışma ve Silah Arkadaşları
Konusu İçin Tıklayınız

__________________
  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.04.2011, 00:36   #6
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Manevi Çocukları

Atatürk'ün manevi çocuklarının hepsi şanslıymış da, en çok haşır neşir olduğu Ülkü Adatepeymiş.


Teşekkürler Smy, ellerine sağlık.
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.04.2011, 00:44   #7
Çevrimdışı
Duayen
Huysuz ve Tatlı Kadın

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Manevi Çocukları

Ellerine sağlık kuzum, epey emek vermişsin ama değmiş
__________________
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Duayen'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.04.2011, 21:01   #8
Çevrimdışı
Mathematician
Kroniköğrencideğilartık:D
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Manevi Çocukları

Daha önce okuduğum bir konuydu. Tekrar okuyunca hatırladım.

Emeğine sağlık Smyrna.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Mathematician'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.04.2011, 21:05   #9
Çevrimdışı
"ZifiRi"
Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Manevi Çocukları

Sık kullanılanlara ekliyorum Daha ayrıntılı inceleyeceğim..
Emeğine sağlık
__________________
Kör kuyularda bıraktım ismini,
Unuttuğumdan beridir,
Kalbim böyle "ZifiRi"

  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz "ZifiRi"'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.04.2011, 00:47   #10
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk'ün Manevi Çocukları

Kıskanmak geldi içimden nedense...
Her biri çok şanslı çocuklarmış. Atamızın elini tutmuş, onunla göz göze gelerek sesini duyabilme, şerefine nail olmuşlar.

Teşekkürler Smy, ellerine sağlık.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
ataturkun, çocukları


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 15:30.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.