28.11.2015, 04:08 | #101 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Psikoloji ile İlgili Makaleler
HAYAL VE YARATICILIK "Bir hayalin gerçek olması kadar hayal kırıcı bir şey yoktur."
Sözü size ne düşündürüyor ? Hayallerin gerçekleşmesi o hayalleri kurduğumuz anlarda hissedeceğimizi düşündüğümüz tatminden neden daha yavan geliyor bizlere acaba, hiç düşündünüz mü? Hatta gerçekleşen bir hayalinizi hatırlayın hemen şimdi, neler ummuştunuz, hayaliniz gerçek olunca ne buldunuz karşınızda, duygularınız sizi hayal kırıklığına mı sevk etti? Çok mu karamsar bir tablo çizdim, artık hayal kurmayın mı demek istedim acaba ! Hayır sevgili dostlar, lütfen okumaya devam edin. Hayal kurma eylemine farklı bir açıdan bakalım; hayal, hedef ve yaratıcılık arasındaki ilişkiye… Hayal kurmak beyni o hayali gerçekleştirmek için fikir üretmeye sevk eder ki bunun bir adı da yaratıcılıktır. Yaratıcılık için temel olarak; merak duygusuna, zekaya ( IQ ve EQ beraber tabii ki), üretme isteğine ( çalışkanlığa ) ve espri yeteneğine ihtiyaç duyarız ama bunlar yetmez hayalimizi hedefimiz haline getirebilmeye… Hayalle hedef arasındaki fark nedir? EYLEMDİR… Hayalin bizi zorlaması gerekir hedefe ulaşabilmek yani başarabilmek için... Peki başarınca ? Eğer onun kadar güçlü yeni bir hayal ( hedef ) bulamazsak, işte o zaman sorun çıkar; bizi yaşama bağlayan, üretime iten gücümüzü yitiririz. Hayal yoğun değilse yaratıcı olmaya gerek duymaz beynimiz. Eyleme geçmeye üşenir, acaba neden? Hepimizin beyninde “Retiküler Korteks” diye adlandırılan özel bir organ var. Bu organın işlevi duyularımız tarafından algılanan her bilgiyi beynimizin ilgili kısımlarına dağıtması. Retiküler Korteksimizde özel bir faaliyete geçirme sistemi bulunur. Retiküler Korteksimize belirli bir hedef için mesajı gönderdiğimizde, beynimiz radarını o hedef için açar. Bizim hedeflerimize ulaşmamız için algımızı hedefimiz yönünde çalıştırır. Günlük aktiviteler içinde biz unutsak dahi hayalimizi gerçekleştirecek fikirleri aramaya devam eder. Hedefimizle ilgili bir bilgi veya fırsatla karşılaştığında anında bizi uyarır, hatta beyni alarma geçirir. Maalesef bu inanılmaz organın küçük bir sorunu var, Retiküler Korteksimize ve bilinç altımıza yeterince açık talimatlar vermezsek ne aradığını bilemiyor, bilmeyince algılayamıyor, algılayamayınca bizi uyaramıyor. Bizde hep bir şeyleri hayal ediyoruz ama çok ayrıntılı, renkli ve coşkulu hayaller kurmadığımız için gerekli “ara-bul” komutunu vermemiş oluyoruz bu değerli organa. Demek ki yapılacak işlem çok basit, hayalimizi çok ayrıntılı, renkli, gerçekleşebilecek boyutlarda, zaman kısıtları koyarak senaryolaştıracağız ( düşünsel olarak filme çekeceğiz ) Beynimizde bu filmi ara sıra oynatıp düzeltmeler yapacağız ki buna “görselleştirme” deniyor. Bazı spor takımları hiç antrenmana çıkmadan sadece bu teknik ile çalışıyor ve antrenmana çıkanlar kadar hatta fiziksel antrenmanda yapmışlarsa diğerlerinden çok daha iyi sonuçlar alıyorlar. Şimdi gözlerinizi kapatın ve düşünün ulaşmaya değer bir hayaliniz var mı? Bu hayali hedef haline getirmeye hazır mısınız? Zor değil, bir kez başlayın gerisini beyniniz halledecek ama emrin sizden gelmesi lazım. Ne zaman geleceğini bilmeyi istemediğimiz o son ana kadar hayal kurmaktan vazgeçmeyelim ve başardığımız her hedeften sonra onun yerini alacak ondan daha zorlu bir hedef ( hayal ) yaratalım. Gökkuşağı renklerinde hayallerimiz, başarmaya değecek hedeflerimiz, bizi yaşama bağlayacak umutlarımız hiç bitmesin. Barışın, demokrasinin, insana ve fikre saygının tam anlamıyla temel değerler olarak kabul edildiği bir dünyada yaşama hayalimizi hiç yitirmeyelim. Dostçakalın, Dilek Uçay Yönetim ve Eğitim Danışmanı
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
3 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti. |
28.11.2015, 04:17 | #102 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Psikoloji ile İlgili Makaleler
Düşünme Öğrenilebilir mi? Bazıları düşünmenin yalnızca bir zekâ işi olduğuna inanırlar. İyi düşünür olmak için de yüksek bir IQ gerektiğini sanırlar. Bir araba düşünün. Son model. Motor gücü çok yüksek. Eğer kötü bir sürücü iseniz, araba hiçbir işe yaramaz. İyi bir sürücü iseniz arabanız 2., 3. el bir araba da olabilir. Arabayı iyi kullanacaksınız demektir. Çok yüksek IQ çok nitelikli bir arabaya benzer. Ama iyi bir sürücü değilseniz, düşünme becerileriniz zayıf ise yüksek IQ (ya da son model araba) işe yaramayacaktır. Arabanın motor gücü gibi, zekâ da saklı bir güçtür. Düşünme ise insanın zekâsını kullanıp, yönettiği kişisel bir beceridir. İyi bir sürücü olmayı herkes ister ama nasıl? İsteyen herkes düşünme becerisini çok üst düzeylere çıkarabilir. Bu biraz çaba harcamayı gerektirir. Düşünme alanında kişisel becerilerinizi geliştirme konusunda okullardan fazla bir şey beklememelisiniz. Okullarda ağırlıklı olarak inceleme ve eleştirel düşünce öğretilir. Elbette bu da yararlıdır. Ama düşünme eyleminin yalnızca bir bölümünü oluşturur. Düşünme bir üçgene benzetilebilir. En iyi yapabildiğimiz şeylerden biri düşünceleri eleştirmektir. Çünkü okullarda yapılan eğitim, toplumsal düşünme gelenekleri, münazara teknikleri bize eleştirel düşünmeyi fazlasıyla öğretir. Eleştirel düşünce çok gereklidir. Ancak yeterli bir dozda kullanılmalıdır. Nasıl bir gıdanın gereğinden fazlası alındığında vücudumuza zarar veriyorsa, gereğinden fazla eleştirel düşünme de düşünce sistemimize zarar verir. Yapıcı ve yaratıcı düşünme alanlarında birçoğumuz oldukça kötüyüzdür. Çünkü bize sunulan bir fikri sadece eleştirmek, aklımıza gelen ilk yol üzerine odaklaşarak, bu fikrimizde ısrar etmek hepimizin yanlış düşünce alışkanlıklarındandır. Dr. Edward de Bono kavramsal ve yaratıcı düşünce alanında ve düşüncenin bir beceri olarak geliştirilmesi konusunda önde gelen uluslararası bir otorite olarak kabul edilmektedir. Dr. De Bono, okullarda düşünmenin öğretilmesinde kullanılan ve pek çok ülkede uygulanan CoRT Düşünce Programı’nın yaratıcısı ve uygulayıcısıdır. Bu program 6 yaş çocuğundan yetişkinlere kadar her yaşa düşünmeyi öğretmek üzere hazırlanmış bir programdır. 6 basamaktan oluşur.
Dr. de Bono çeşitli teknik ve araştırmalarla düşünmeyi eğlenceli bir spor olarak görmemizi ve ondan tat almamızı öneriyor. Özellikle düşünme sistemindeki yanlışlıklar çocuklarımızın önce okul, daha sonra da iş ve hayat başarılarını olumsuz etkiler. Çocuklar ve gençler düşünme becerilerini artırdıkça okul çalışmalarında ve sınavlarda bunun güçlü etkisini hissederler. Düşünme alanında ustalaşan biri özel yaşantısı ile ilgili konularda ve işlerinde de bundan yararlanacaktır. Düşünmeyi öğrenen kişi, ne yapması gerektiği kendisine söylenmeden de girişimlerde bulunabilir. Düşünmeyi bilen kişi, işe yarayacak seçenekler üretebilir, karar verebilir, sorun çözebilir, ileriye dönük planlar yapabilir. İşte yaşamımızın çeşitli evrelerinde odaklandığımız ana hatlar:
Düşünmenin özellikle yaratıcı düşünmenin öğrenilebileceği en uygun yaşlar 15-12 arasındadır.
Olcay Güner Klinik Psikolog DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk ve Genç Bölümü
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
3 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti. |
28.11.2015, 04:22 | #103 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Psikoloji ile İlgili Makaleler
Suzim her paylaşımında olduğu gibi bu konu başlığı altında ki paylaşımlarında müthiş. Paylaşımlarının içeriğini değil başlıklarını bile okumaya yetişemiyorum.
İyi varsın. Bence bu konu başlığına ihtiyaç varmış. Ve sen bu boşluğu doldurdun. Emeklerine, yüreğine sağlık. Teşekkürler. |
3 Üyemiz C.Doğan'in Mesajına Teşekkür Etti. |
28.11.2015, 04:27 | #104 | |
Çevrimdışı
|
Cevap: Psikoloji ile İlgili Makaleler
Alıntı:
Bende acaba iyimi ediyorum diye kendi kendime soruyordum . Güzel mesajından sonra rahatladım sağol
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
|
3 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti. |
28.11.2015, 04:49 | #105 | |
Çevrimdışı
|
Cevap: Psikoloji ile İlgili Makaleler
Alıntı:
İyi ediyorsun, iyi. |
|
3 Üyemiz C.Doğan'in Mesajına Teşekkür Etti. |
28.11.2015, 04:53 | #106 | |
Çevrimdışı
|
Cevap: Psikoloji ile İlgili Makaleler
Alıntı:
Bende kaygı ve endişe olayı var işim çok zor bu yüzden psikoloji ile ilgim . Bir kaç tane daha varda neyse
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
|
2 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti. |
10.12.2015, 01:39 | #107 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Psikoloji ile İlgili Makaleler
Bipolar Bozukluk Nasıl Tedavi Edilir? Bipolar bozukluk ne zaman başlar? Bipolar bozukluk ne kadar sıklıkta görülür? Hastalık nasıl seyreder? Bipolar bozukluğun nedeni nedir? Bipolar bozukluk genetik, yani kalıtsal mıdır? İşte Cevaplar ÖNEMLİ - Bu çalışma manik depresif hastalık, iki uçlu ya da iki kutuplu "duygudurum" bozukluğu olarak da adlandırılan bozukluk hakkında hasta ve ailelerine bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Hekim görüşmesi yerine geçmez, bu bozukluğun tedavisi için hekiminizle düzenli aralıkla görüşmeniz gerekmektedir. Doç. Dr. Fisun Akdeniz ve Psk. Dr. Müge Alkan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Affektif Hastalıklar Birimi Günlük yaşamda herkesin duygusal dünyasında inişler-çıkışlar olur. Duygularımız öfke, sevinç, üzüntü, coşku, keder, huzursuzluk ve endişe arasında gidip gelir. Ancak bipolar bozuklukta yaşamsal olaylarla kısmen veya tamamen ilişkisiz olarak uzun süren ve yoğun duygudurum değişimleri olur. Bu değişimler düşünceleri, duyguları, fiziksel sağlığı, davranışları ve kişinin işlevlerini, yaşamını etkiler. Yani bipolar bozukluk duygularda, düşüncelerde, enerjide ve davranışlarda aşırı değişikliklerle giden ve tedavi edilebilen bir ruhsal bozukluktur.
Hipomani maninin daha hafif formudur. Hipomanik dönemde kişi aşırı keyiflidir, her zamankinden daha iyi hisseder, bu dönemde daha üretkendir. Belirtiler hasta veya yakınları tarafından farkedilebilir ancak manide olduğu kadar hayatı güçleştirmez. Kişi genelde bu durumundan hoşnuttur ve ilaçlarını bile kesebilir. Bu dönemden sonra birden mani veya depresyon gelişebilir.
-Yanlış, uygunsuz tedavi: Kişi bipolar bozukluk yerine örneğin sadece depresyon tedavisi görürse, sonuçta manik atak gelişimine neden olunabilir. Depresyon yani çökkünlük tedavisi için kullanılan antidepresif ilaçlar tek başına kullanıldıklarında maniye yol açabilir.
Bipolar bozuklukta tedavinin asıl amacı uygun ilaç kullanımının sağlanması ve yaşam şartlarının hastalık dönemlerini azaltacak şekilde düzenlenmesidir.
Bu ilaçlar uykusuzluk ve psikolojik ya da fiziksel huzursuzluğun (yerinde duramama, öfkeli davranışlar vb.) azaltılması için kullanılır. Ciddi manik dönemin tedavisinde ya da hasta tedaviyi reddediyorsa, ilaçların iğne formları ile tedavi devam ettirilebilir.
Lityumun günlük dozu doktorunuz tarafından kan düzeyine göre ayarlanacaktır. Kendi başınıza ilaç dozunu artırmayın ve azaltmayın. Lityum genellikle günde 2 ya da 3 dozda alınır. Çoğu kişi ilacı yemekle birlikte almayı tercih etmektedir. Bulantıyı önlemek için tok karna ilaç içmenizi öneririz. Lityum kullanan kişilerde su ve tuz alımı çok önemlidir. Lityum yan etkisi nedeniyle sık idrara çıkarır, bu nedenle susuzluk hissedilir. Sık idrara çıkmamak için su almayı azaltırsanız lityum kan düzeyi artacak ve lityumun böbreklerden atılımı yavaşlayacaktır. Sağlığınız için tehlikeli olabilir. Tuz ile ilgili olarak tuz alımınız çok azaltırsanız (her zamankinden belirgin olarak azaltırsanız) yine lityum böbreklerden daha yavaş atılacaktır ve lityum kan düzeyi artacaktır. Zehirlenme belirtileri ortaya çıkabilir.
Bazı antipsikotik ilaçlar (Zyprexa, Risperdal, Leponex ve Seroquel) kilo alımına yol açabilir. Bu nedenle ilaç kullanımı sırasında 1-2 kilo aldığınızda kilo alımını kontrola başlamanız gerekir. Kilo alımı şeker ve kalp hastalığı riskini artırdığı için çok önemlidir. Bu ilaçları kullanmaya başlamadan ve başladıktan 3 ay sonra ve her yıl kan şekeri ve kan yağlarını (kolesterol ve trigliserit) kontrol etmek gerekir. Doktounuzun tavsiyesi dışında ilaç kullanmayın, ilaçların dozunu artırıp azaltmayın. İstenmeyen etkiler ortaya çıkarsa doktorunuza başvurunuz. Neden yan etki ortaya çıkar? Her ilacın en az bir yan etkisi mutlaka vardır. İlaçların yol açtığı yan etkiler şunlara bağlıdır:
1- Aldığınız ilaç miktarını azaltmak 2- Başka bir ilaca geçmek 3- İlacınızı akşam almak 4- Yan etkiyi azaltacak başka bir ilaç eklemek
İlaç tedavisinin süresi nedir? İlaç tedavisini kestiğinizde hemen ilk günlerde hastalık belirtileri başlamayabilir ama mutlaka yineleyecektir. Tedaviniz hayat boyu olmasa da çok uzun sürecektir. Yapılan çalışmalarda düzenli olarak 5 yıl boyunca koruyucu tedavi kullanan ve bu dönemde hiç hastalanmamış kişilerin önemli bir bölümünde bile ilaç tedavisi kesildikten sonra hastalığın tekrarlamaya başladığı ortaya konmuştur. Bipolar bozukluğun tedavisinin başarıyla sürmesi için sizin ve ailenizin hastalık ve tedavisi gibi konularda hem ilgili hem de bilgili olması gerekir. Bazen ilaç tedavinizi kendiliğinizden kesmek isteyebilirsiniz:
1. İlaç tedavisini kesmeyin: En önemli risk etkenidir. İlaç tedavinizi doktorunuzun önerdiği şekilde uygulamanız gerekir. İlaç tedavisi hakkında sorularınız varsa bunları daima doktorunuzla konuşun. 2. Stresli yaşam olayları sırasında uykunuza dikkat edin: Herkesin yaşamında stresle karşılaşması kaçınılmazdır. Bipolar bozukluğu olan hastalarımızın stresli yaşam olayları ile karşılaştığında dikkat etmeleri gereken en önemli konu, başta uyku düzeni olmak üzere günlük yaşamlarındaki düzeninin bozulmamasını sağlamalarıdır. 3. Alkol ve madde kullanımından kaçının: Alkol, "sosyal içicilik" dediğimiz en fazla haftada bir kez ufak bir kadeh alkolu aştığında hem uykunuzu hem de günlük düzeninizi bozar, bazı ilaçlarla olumsuz etkileşime girer. Bu nedenle alkolden ve esrar gibi maddelerden uzak durulmalıdır. 4. Uyku düzeninde değişiklik yapmayın: Bipolar bozukluğu olan hastaların en çok dikkat etmeleri gereken konulardan birisi düzenli yaşam ve uykudur. Vardiyalı çalışma düzeni, farklı saatlerde uyumak ve uyanmak gibi günlük yaşamdaki düzensizlikler önemli risklerden birisidir. 5. Günlük yaşamınızı düzenleyin: Günlük yaşamınızdaki programınızın düzenli olması, benzer saatlerde uyanmak, dışarı çıkmak, yemek yemek daha önce de vurguladığımız gibi önemli koruyucu etkenlerden birisidir. 6. Aile ya da arkadaş sorunlarını çözümlemeye çalışın: Aile, evlilik ve arkadaş sorunlarını konuşurken öfke, eleştiri ifadelerinden kaçınmakta yarar vardır. Sorunlarınızı ve beklentilerinizi "ben" dilini kullanarak, yani kendi duygu ve beklentilerinizi anlatarak çözümlemeye çalışın. 7. Duygudurumunuzu gözleyin: Hergün nasıl hissettiğinizi kaydetmeniz, duygudurumunuzu ve hastalığınızın gidişini gözlemeyi ve izlemeyi sağlayan, hem siz hem doktorunuz için çok yararlı bir araçtır. Bu amaçla geliştirilen Duygudurum Günlüğü'nü ekte bulabilirsiniz. 8. Sosyal desteklerinizi harekete geçirin: Sıkıntılarınızı paylaşabileceğiniz, hastalandığınızda ne yapılması gerektiğini bilen, size destek olduğunu hissettiğiniz yakınlarınızın olması koruyucu etkenlerden birisidir. Bu nedenle varolan yakın ilişkilerinizi geliştirmenizi, yeni ve yakın ilişkiler geliştirmenizi önerebiliriz. 9. Acil durum planı hazırlayın: Hastalandığınızda kimin ne yapması gerektiğini aile bireyleri ve doktorunuzla önceden konuşmanız hastalık dönemlerinde size ve özellikle de hasta yakınlarına büyük kolaylık sağlamaktadır. Hastalık dönemlerinde hastalıklarını kabul etmedikleri için hastaları hastaneye getirmek çok güç olabilir, kimi zaman yakınları zorla getirmek zorunda kalabilirler. Hasta iyilik dönemindeyken, hastalanınca hastaneye gelmek istemese de onu hekimine götürmek konusunda onay alınmalıdır. Hastaneye getirme konusunda kimden yardım alınabileceği hastayla konuşulup belirlenmelidir. Özellikle manik dönemde hsatalarımız en yakın oldukları kişilerle daha fazla sorun yaşamaya yatkın oldukları için bu kişinin hastanın onayladığı aile büyüğü ya da saygı ve güven duyduğu bir kişi olabilir. Özellikle manik dönemde hastalarımız bütçelerinin çok ötesinde alışveriş yapmak, hızlı araba kullanmak, cinsel ilgide artışa bağlı olarak hastalık dışında uygun görmedikleri ilişkilere girmek gibi davranışlarda bulunabilirler. Bu davranışları önlemek için yine iyilik dönemindeyken, hastalandığınız takdirde kredi kartlarının, araba anahtarlarının aile bireylerine verilmesinin ve hastaneye yatışınızın onayını vermenizde yarar vardır. Aksi takdirde hastalık döneminde gerek aile bireyleri gerekse hastalarımız istemeden hastaneye getirilmekten rahatsızlık duymakta ve ilişkilerini olumsuz etkileyebilmektir. Bu dönemde amacımızın hastayı korumak olduğu unutulmamalıdır.
İlacınızı kesme düşünceleri aklınıza geldiğinde bunu mutlaka doktorunuzla konuşun ilacınızı asla kendi kendinize kesmeyin. Hastalarımızın ilacı kesme nedenleri çok çeşitlidir. Kimi hastalarımız toplumun psikiyatrik hastaları etiketlemesinden kaçınmak için, kimi hastalarımız ise hastalığını kabullenmekte güçlük çektiği için ilacını kesmek isteyebilir. Bipolar bozukluk belirtileri tüm hastalarımızda benzer olmakla birlikte tedavi ekibi için aslında her hasta farklıdır ve her hastanın ilaca bakışı değişiklik gösterebilir. Bipolar bozukluk biyolojik kökenli bir hastalık olduğu için hastaların ilaç tedavisi olmadan iradeleriyle yenebilecekleri bir hastalık değildir. Bazı hastalarımız ilacı kesmeye doktorunun izin vermeyeceğini düşünerek genellikle kendi kendilerine keserler. İlacın kesilmesi hastalık dönemlerinin başlamasının en başta gelen nedenidir. Yapılan çalışmalar hastalık dönemlerinin yinelemelerinin % 75'inin nedeninin ilacı kesmek olduğunu göstermiştir. Bu nedenle ilacı kesme düşüncesi aklınıza geldiğinde, bunu mutlaka doktorunuzla konuşun.
Son yıllarda toplumun etiketlemesinin yanı sıra, hastaların kendilerini etiketlemesi üzerine de odaklanılmıştır. Kliniğimizde toplumun hastalarımızı etiketlediği gibi hastalarımızın da kendi kendilerini etiketlediği ve sosyal ortamlardan kaçındıklarını ve dışlanmaktan endişe ettiklerini görmekteyiz. Bu endişe zamanla toplumdan uzaklaşmaya ve yalnızlık duygularına neden olabiliyor. Gerek toplumsal etiketleme gerek hastaların kendilerini etiketlenmesi ile mücadele etmek için hastalarımızın hastalıklarını herkesle değil güven duydukları kişilerle paylaşmalarını önerebiliriz.
Önce yakınınızın hastalığını tanıyın. Hastalığın nedenleri, belirtileri ve tedavisi hakkında bilgi sahibi olun. Hastanızın doktoruyla konuşun, aklınıza takılan soruları, bilgi edinebileceğiniz kaynaklarını sorun. Hastalıkla ilgili her şeyi bir gün içinde öğrenmek yerine öğrendiklerinizi sindirmek için kendinize zaman verin. Bir hastalık tanısını almak ve buna uyum sağlamak hem hasta için hem de yakını için kolay değildir. Hastalığa uyum sağlama sürecinde kişi kendisinde ya da yakınında hastalık olduğunu kabul etmeyebilir, üzüntü duyabilir, öfkelenebilir. Hastalığa alışmak ve uyum sağlamak için kendinize ve hastanıza zaman verin. Özellikle hastalık döneminde hastaya destek olmak ve yardım etmek bedenen ve ruhen yorucu olabilir. Kendinize zaman ayırın. Gerektiğinde siz de yakınlarınızdan, gerekli gördüğünüzde bir hekimden yardım ve destek alın. Bazı hasta yakınları, özellikle anne babalar ve eşler hastalığın ortaya çıkışı ile ilgili olarak kendilerini suçlayabiliyorlar, ya da suçlanabiliyorlar. Bipolar bozukluk biyolojik temelleri olan bir hastalıktır. Hastalığın ortaya çıkmasında çevresel etkenler de etkili olmakla birlikte, çocukluk yaşantıları ya da kötü bir evlilik tek başına bipolar bozukluğu ortaya çıkarmaz. Bipolar bozukluğun ortaya çıkmasında anne-babaların ya da eşlerin bir suçu yoktur. Bizim toplumumuzda aile ve arkadaşlık ilişkileri oldukça yakın ve sıcak olduğu için şanslıyız. Aile üyeleri ve arkadaşlar hastalarını koruyorlar ve destekliyorlar, ancak aşırı koruyuculuktan kaçınmak gerekmektedir. Örneğin, hasta üzülecek ve hastalanacak korkusuyla bazı olayları saklamak, hastanın yerine getirebileceği sorumlulukları üzerinden almak hastanın kendine güvenini azaltabilir. Hastanızın kendi başına yapabileceği şeyleri onun yerine yapmayın. Hasta, hasta yakını ve tedavi ekibi işbirliği herkesin işini kolaylaştırır. Hasta yakınları, hastalık ve iyilik dönemlerinde hem hastanın ve hem de tedavi ekibinin en önemli yardımcısıdır. Hastalık döneminde nelere dikkat etmeliyiz? Her zaman olduğu gibi manik dönemde de hastaların ilaçlarını düzgün bir şekilde kullanmaları çok önemlidir. Hastalar bu dönemde hastalıklarını ve tedaviyi reddedebildikleri için hasta yakınlarının ilaç kullanımını denetlemeleri gerekebilir. Bu dönemin belirtilerine karşı (aşırı para harcama, cinsel ilgide artış, tehlikeli davranışlar) hastayı ve aileyi korumak için bazı sınırlar belirlemek gerekebilir. Manik dönemde hastalar yakın oldukları kişiyle uğraşabilir, onunla kırıcı konuşabilir. Bunun hastalığın bir belirtisi olduğunu bilmek, hasta yakınlarının bu davranışı kişiselleştirmemesine yarayabilir. Ayrıca, bu dönemde hastaya karşı kışkırtıcı olmamak ve etrafındaki uyaranları azaltmak gereklidir. Depresyon dönemindeki en önemli konu intihar riskidir. Depresyon döneminde hastanın intihar düşüncelerine karşı uyanık olmak, daima ciddiye almak ve derhal doktoruna iletmek gerekir. Depresyondaki bir hastanın yakınlarının sosyal desteğine ve yüreklendirmesine ihtiyacı vardır. Hastalık dönemlerinin, özellikle depresyon dönemi uzun sürmesi, hasta kadar hasta yakınları için de zorluklar yaratır. Zorlandıklarını hissettiklerinde hasta yakınları da yardım almalı ve kendilerine zaman ayırmalıdır. Hastalık dönemleri önemli kararların verilmesi ve önemli konuların konuşulması için uygun değildir, bunlar iyilik dönemine ertelenmelidir.
Hasta iyileştikten sonra ona her zamanki gibi davranmak, ancak uyarı belirtilere karşı uyanık olmak gerekir. Hastalığın yinelediğini ya da alevlendiğini hastadan önce hasta yakını fark edebilir. Gerektiğinde hastalığın belirtilerine dikkat çekmek ve birlikte doktoruyla görüşmeyi önermek gerekebilir. Hasta her sevindiğinde ya da her üzüldüğünde hastalanıyor diye düşünüp paniklemek hem sizi hem de hastanız endişelendirir. Hastanızın günlük keyifliliği ile hipomanisi, kötü bir günü ile depresyonu arasındaki farkı tanımaya çalışın. Bipolar bozukluğu olan hastaların da herkes gibi kendilerini iyi ya da kötü hissettikleri, ancak hastalık düzeyinde olmayan günleri vardır.
Hastanızın ilaçlarını doktorun önerisi doğrultusunda kullanıp kullanmadığını gözleyin. İlaçlarını düzensiz kullandığını ya da kestiğini fark ettiğinizde birlikte doktoruyla görüşün. Bazen hasta yakınları da toplum içinde ruhsal bozukluğu olan kişilerin etiketlendiğinden yakınabilirler. Etiketlenmekle baş etmek için yakınınızın hastalığını herkese anlatmak zorunda hissetmeyin, ancak güvendiğiniz ve yakınlığınız olan kişilerle paylaşın.
Daha fazla bilgi edinmek için şu internet sitelerini önerebiliriz. http://www.bipolaryasam.org İngilizce internet sitesi: http://www.nimh.nih.gov/health/publications/bipolar-disorder/summary.shtml
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
4 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti. |
17.05.2016, 01:12 | #108 | |
Çevrimdışı
|
Cevap: Psikoloji ile ilgili Makaleler
Alıntı:
Emeğinize sağlık...
__________________
.................................... |
|
26.05.2016, 01:20 | #109 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Psikoloji ile ilgili Makaleler
Bakan , okuyan gözlerinize sağlık
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' |
26.05.2016, 14:12 | #110 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Psikoloji ile ilgili Makaleler
__________________
.................................... |
nurideniz34'in Mesajına Teşekkür Etti |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
ilgili, makaleler, psikoloji |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |