Avusturya'nın Başkenti Viyana'nın Tarihi ve Görülecek Yerleri

[@Canan]

Avusturya'nın Başkenti Viyana'nın Tarihi ve Görülecek Yerleri

Bayrak

Ülke: Avusturya Avusturya
Eyalet: Viyana
İdari birimler: 23 ilçe
Yüzölçümü - Kent: 414,87 km2
Rakım: 190 m (623 ft)
Nüfus - Kent: 1,775,843
Yoğunluk: 4,132/km² (10,7/sq mi)
Şehir: 1,983,836

Arma

Viyana (Almanca: Wien), Avusturya'nın başkenti ve en büyük şehri, aynı zamanda ülkenin dokuz eyaletinden yüzölçümü bakımından en küçüğü. Yaklaşık 1.705.000 kişilik nüfusuyla ülkenin en kalabalık kentidir, çevre ilçeleriyle birlikte Viyana'da yaklaşık iki milyon insan yaşar, ki bu da Avusturya nüfusunun yaklaşık dörtte biridir.

Damgası

Nüfus bakımından Viyana Avrupa Birliği'nin en büyük onuncu kentidir. Birleşmiş Milletler bürosuyla Viyana Birleşmiş Milletlerin dört resmi merkez temsilciliğinden birine sahiptir. Kentte bulunan diğer önemli uluslararası kuruluşlar OPEC, AGİT ve Uluslararası Atom Enerjisi Örgütü'dür (IAEA).

Avusturya'nın Avrupa Haritasındaki Yeri -------------- Viyana'nın Avusturya Haritasındaki Yeri

Yüzyıllar boyu Habsburg hanedanının yerleşim yeri olan kent, bu süre boyunca Avrupa'nın kültürel ve politik merkezlerinden biri haline gelmiştir. Kent Londra, New York ve Paris'ten sonra iki milyon nüfusuyla dünyanın en büyük dördüncü kentiyken, I. Dünya Savaşı sonrasında nüfusunun dörtte birini kaybetmiştir.

Schönbrunn Sarayı

Viyana coğrafi konumu ve çoğu imparatorluğuna yıllarca başkentlik yapmış olmasından dolayı gerek mimari gerekse kültürel açıdan Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biridir. Hala daha Habsburg hanedanının izlerini taşıyan eski kent merkezi ve Schönbrunn Sarayı Avusturya devletinin başvurusu üzerine Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü tarafından dünya kültür mirası olarak kabul edilmiştir. Viyana'nın sembolü olan Stefan Kilisesi şehrin merkezinde bulunur.

• Tarih

Viyana Belediye Binası

• Avusturya Macaristan İmparatorluğu

19. yüzyılın sonlarından 1938'kadar şehir, yüksek kültür ve modernizmin bir merkez olarak kaldı. Bir Dünya Müzik başkenti olarak şehir, Brahms, Bruckner, Mahler ve Richard Strauss gibi bestecilere ev sahipliği yapmıştır. Şehir, sonradan Şansölye olan Engelbert Dollfuss sosyalist milisleri tarafından işgal edilerek 1934 Avusturya İç Savaşına sahne oldu.

• Avusturya - Osmanlı İlişkileri

Yunus Emre Çeşmesi Viyana´nın Türkenschanzpark parkında bulunmaktadır. 1991 T.C.´nin Avusturya´ya hediyesidir.

Viyana, Osmanlı İmparatorluğu tarafından tarihinde iki kere kuşatılmıştır. Birincisi 1529 yılında Kanuni Sultan Süleyman Han, ikincisi ise 1683 tarihinde Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından kuşatılmıştır. Her iki kuşatmada da iki tarafında büyük kayıpları olmuştur. İkinci kuşatma sonrasında ağır darbe alan Osmanlı İmparatorluğu'nun geri çekilişi Viyana'da yenilgi olarak kabul edilmiş ve bu yenilgiyi ölümsüzleştirmek adına Innere Stadt bölgesinde bulunan ve bulunduğu meydan ile aynı ismi taşıyan Aziz Stephan Katedrali'ne Osmanlı askerini ayaklar altına alındığı bir heykel yapılmıştır.

St. Stephan Katedrali




Osmanlı askerinin ayaklar altına alındığı heykel

Ayrıca Aziz Stephan Katedrali, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuşatmaları sırasında Viyana halkı için sığınak haline gelmiş, savaştan korunmak için katedralin içinde uzun süre kalmışlardır. Birçok savaşa tanık olan bu katedral, Viyana'nın özgürlük sembolü haline gelmiştir. İkinci kuşatmada geri çekilen Osmanlı İmparatorluğu'nun arkasında bıraktığı metal eşyaların toplanması ve toplanan metal eşyaların eritilmesi üzerine Türk Çanı olarak da bilinen ''Pummerin Çanı'' yapılmıştır.

Pummerin Çanı

1711 yılında Çan ustası olan Johannes Archamer tarafından 300 farklı teçhizatın (Osmanlıdan kalan toplar, gülleler, kılıçlar ve diğer materyaller) eritilip, 316 santim çapında ve 22,5 ton ağırlığında dev bir çan haline getirilmiştir.
26 Ocak 1712'de katedralin güney kulesine monte edilen çan, II.Dünya Savaşının patlak vermesiyle ve Avusturya'nın, Amerika, Almanya ve Rusya gibi büyük devletlerin arasında savaşta kalmasından dolayı büyük hasarlar almıştır. Bu dönemde katedral de büyük hasarlar görmüş, çatısı yanmış ve Pummerin Çan'ı yere düşerek parçalanmıştır. Parçalanan çanın yerine Yukarı Avusturya Eyaleti'nin (Oberösterreich) Sankt Florian kentinden yirmi ton ağırlığında olan ve yeniden ülkenin en büyük çanı haline gelen Pummerin Çanını yeniden yaparlar. 1952 yılında yapımı biten çan, uzun uğraşlar sonucu 5 Ekim 1957 tarihinde bugünkü yeri olan kuzey kulesine konulmuştur. Çanın üzerine demirden yapılan yeniçeri başları ve II. Viyana Kuşatması'nı hatırlatan bir tablo yapılmıştır. 1534 yılında ihdas edilen Osmanlı akıncılarının yaklaştığını önceden fark edip çanı çalmak için 1956 yılına kadar çanın yanında bir asker görevde kalmıştır. 1956 yılında Viyana Belediye Meclisinin, Osmanlı tehdidinin kalmadığını belirtmesi üzerine çanın yanındaki asker görevden alınmıştır.

• I. Viyana Kuşatması

• II. Viyana Kuşatması

• Anschluss ve İkinci Dünya Savaşı

1938 yılında, Avusturya doğumlu Adolf Hitler Avusturya'ya yaptığı (savaşsız) muzaffer girişten sonra (Anschluss) Heldenplatz'daki Neue Burg balkonundan Avusturyalılara Nasyonal Sosyalizmi dikte etmiştir. Bu gelişme sonrasında Viyana İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar başkent statüsünü kaybetmiştir. 2 Nisan 1945'te Sovyetler Almanlara karşı Viyana Tarruzu'nu başlatarak şehri kuşattı. Birleşik Krallık ve ABD hava saldırılarında tramvay hizmetleri ile su ve elektrik dağıtımı sekteye uğramış kamu ve bir kısım özel binalar yıkılmış ya da hasar görmüştür. Çarpışmalar sonrasında Viyana on bir gün sonra düştü ve Avusturya Nazi Almanyasından ayrılarak Viyana'yı yeniden cumhuriyetin başkenti ilan etti. Şehirde 1955 yılına kadar ABD, Birleşik Krallık, FransA ve SSCB orduları tarafından bölünmüştür[2], 1955 yılında imzalanan Staatsvertrag[3] sonrasında Sovyet askerleri kentten çekilmiştir.

[@Canan]

Viyana 414,89 km² yüzölçümüyle Avusturya'nın en küçük eyaletidir. Ayrıca bir komşu ülkeyle sınırı olmayan tek eyalettir. Küçüklüğüne karşın eyalet-kent olmasının getirdiği avantajlarla Viyana ülkenin en yoğun trafik ve yapılaşma oranlarına sahiptir.

Kapladığı alanın % 11,3'ü yapılaşmış alan, % 11,1'i trafik ve % 2,2'si de raylı sistem alanıdır. Bununla birlikte Viyana 117,76 km² yani toplam alanının % 28,4'ü oranında yeşil alana sahiptir ve ülkenin en yoğun kent içi yeşil alana sahip olan eyaletidir.

19,1 km², yani % 4,6 oranında alan sularla kaplıdır ve bu oran sadece Burgenland'da daha yüksektir. Ayrıca Viyana şarap üretilen dört eyaletten biridir. Toplam yüzölçümünün % 1,7 oranındaki bölümünde üzüm bağları bulunur. % 16,6 oranındaki bölge ormanlıktır ve % 15,8 oranındaki bölge de tarım alanıdır.

• Coğrafi konumu

Orta Avrupa'nın en büyük kentlerinden biri olan Viyana gelişimini büyük oranda coğrafi konumuna borçludur. Şehir Kuzeydoğu Alplerinin alçaldığı bölgede, Viyana Havzası'nın kuzeybatı bölgesinde bulunur. Tarihi kent Tuna Nehri'nin güneyinde bulunmaktadır. Günümüzde kent nehrin diğer kıyısına geniş biçimde taşmıştır. Viyana doğu-batı ve kuzey-güney doğrultularındaki eski ticaret yollarının kavşağında kurulmuştur. Tuna nehri Viyana Havzası'nda adalar nedeniyle birçok kola ayrıldığından Viyana'da geçilebilir durumdadır.

Doğu Bloku'nun 1989 yılında yıkılışından bu yana Avusturya'nın kuzey ve doğu komşularıyla ticari ve ekonomik ilişkileri yoğunlaşmıştır. Viyana'nın eski Doğu Bloku ülkelerine coğrafi yakınlığı bu anlamda dikkat çekicidir. Örneğin Viyana Slovakya'nın başkenti Bratislava'ya 60 km yakınlıktadır. İki başkentin bu kadar birbirine yakın olması (Vatikan-Roma ilişkisi sayılmazsa) Avrupa'da benzeri olmayan bir durumdur.

• İlçeleri

Viyana günümüzde 23 bölgeden oluşur. Bunların adlarının yanında numaraları da vardır. Mesala 'Innere Stadt'a ayrıca '1. bölge' denir. Adres ve posta kodlarında da bu bölge numaraları bulunur.

Viyana 1850 yılına kadar bugün 1. Bölge'nin büyük bir bölümünü oluşturan tarihi kentten oluşuyordu. İmparator Franz Joseph döneminde ilk büyük kent genişletilmesi yapıldı: Kentin yakın çevresindeki varoşlar, kentin bugünkü 9. bölgesine kadar olan ilçeleri oluşturacak şekilde kente dahil edildi. 1 Ocak 1892'de kent ikinci defa genişletildi ve toplam 19 bölgeye kavuştu. 1900 yılında 2. bölgenin kuzey kesimi 20. bölge haline geldi.

Stephansplatz

1904 yılında yapılan genişletmeyle Tuna'nın sol kıyısındaki Floridsdorf ve Kagran 21. bölge olarak birleştirildi. Bu kent sınırları 1938 yılına kadar sürdü. Nazi işgali altında Büyük Viyana'nın kurulmasıyla Viyana'nın kapladığı alan dört katına çıkartıldıysa da, bu karar 1946 yılında geri alındı. Ama 1954 yılında yürürlüğe giren bu karara göre bugün 22. ve 23. bölgeleri oluşturan kesimler kente bağlı kaldı. Kent sınırları 1954'ten bu yana değişmedi.

Birçok ilçede eski köylerin isimleri halen bugün "Grätzl" adı verilen kimi semtleri adlandırmak için kullanılmaktadır. Ancak birçok eski yerleşim bugün kaybolmuştur. Kentin sınırları belirlenirken büyük caddelerin ya da akarsuların sınır olarak kabul edilmesi sonucu kimi yerleşimler bölünmüştür.

[@Canan]

Avusturya’nın Başkenti Viyana, Avrupa’nın kültür ve sanat başkenti olarak anılıyor. Barok sarayları, ünlü Burgtheater ile Staatoper tiyatroları ve St. Stephen Katedrali’nin çevresini dolaşan, dar Orta Çağ sokakları ile hali hazırda bir açık hava müzesini andırıyor.

Tuna Nehri kıyısında kurulan kent, tarihten izler taşıyan mimarisi, opera ve tiyatroları, müze ve sanat galerileriyle Avrupa’da en çok ziyaret edilen başkentlerden biri özelliğini taşıyor. 2001’den bu yana UNESCO Dünya Mirasları Listesinde bulunan Viyana’nın tarihi merkezi, kendine has dokusuyla bunu fazlasıyla hak ediyor.

Schönbrunn Sarayı (Schloss Schönbrunn), Viyana şehir merkezinin yalnızca birkaç kilometre batısında yer alan, kentin olduğu kadar Avrupa’nın da en güzel yapılarından biri. On sekizinci yüzyılın başlarında, dev bir park alanının içerisine yapılan saray, günümüzde de bu özelliği ile Avusturya’nın en önde gelen turistik yerlerinden.

Avusturya’nın en önemli kültürel anıtlarını barındıran Schönbrunn Sarayı, 1569’da İmparator II. Maximillian’ın burada yazlık ev olarak kullanmak üzere yaptırdığı bir saray. Türklere karşı kazanılan zaferin ardından 1683’te İmparator Leopold, bu bölgede bir imparatorluk sarayı yapılmasını istedi.

Gelbersalon (Sarı Salon)

Bu sarayın, Klatterburg olarak da bilinen ve o dönemde Paris’teki Versay Sarayı ile kıyaslanacak bir güzellikte olmasını umuyordu. Ancak onun yerine daha mütevazı Barok bir Schönbrunn Sarayı yapıldı. 1441 odası ve evleriyle 1696-1730 arasında yapımı tamamlanan saray kısa bir süre sonra Habsburg hükümdarı Maria Teresa için bir ev haline dönüştürüldü. 1816-1819 arasında ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra birçok değişiklik yapılan sarayda, son yenileme işlemleri 1952’de sona erdi.

Vieux Laque Zimmer

1441 odası ve evleriyle (1696-1730) yılları arasında yapımı tamamlanan saray, kısa bir süre sonra Habsburg hükümdarı Maria Teresa için bir ev haline dönüştürüldü. (1816-1819) arasında ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra birçok değişiklik yapılan sarayda, son yenileme işlemleri 1952’de sona erdi.

Marie Antoinette Room

Napoleon 'un Odası

• İmparatorluk Evleri

Schönbrunn Sarayı’nın 1441 odasından yalnızca 40 tanesi ziyaretçilere açık olsa da yapının ne denli muhteşem bir yer olduğunu anlatmaya yeterli. Odalar arasında en önemlileri Franz Joseph ve Sisi olarak da bilinen eşi Elizabeth’e ait olanlar.

• Schönbrunn Park ve Bahçeleri

Schönbrunn Sarayı, kendisi kadar içerisinde bulunduğu park ve bahçeleriyle de çok ünlü. Barok mimari sitilinde inşa edilmiş, on sekizinci yüzyıla ait muhteşem park tam beş yüz hektar büyüklüğünde. 1996’da UNESCO dünya mirasları listesine alınmıştır.

Palmenhaus

1883’te yapılan ve parkın en etkileyici binası olan Palmiye Evi, Avrupa’nın o dönemki en geniş serasına sahiptir.
Görülmesi gereken yerlerden bir diğeri de 1775’te yapılan ve Schönbrunn’daki bir tepede yer alan klasik Gloriette Kemeraltı. 1757’de Büyük Frederick komutanlığında, Avusturya güçlerinin Prusya ordusunu bozguna uğratışının bir sembolü olarak muhteşem bir manzara eşliğinde şehrin en güzel yerlerinden birinde duruyor.

Gloriette Kemeraltı

[@Canan]

Prens Eugene’nin sakin ve sessiz Rennweg bölgesindeki yazlığı, 1700 yılında Mimar Lucas von Hildebrandt’ın çalışmalarıyla, mimarın başyapıtı olarak on yılını adayacağı bir dizi yenileme hareketine sahne oldu.

1716’da Belvedere’nin bir kısmı tamamlandı ve Prens Eugene burada yaşamaya başladı. 1724’te ise daha yüksek bir yerde durmasından dolayı yukarı Belvedere olarak anılan bölümün de bitirilmesiyle bu iki muhteşem bina Parisli özel bir bahçıvan olan Dominique Gerard tarafından yapılan olağanüstü bir bahçe düzenlemesiyle birbirine bağlandı.

Yukarı Belvedere ve Aşağı Belvedere

Hiç evlenmeyen Prens Eugene’nin ölümünün ardından saray İmparator Franz Ferdinand’a satıldı. Tahtın tek varisi olan Ferdinand, 1894 ile 1914 arasında Belvedere’de yaşadı ve buradan Saraybosna’ya seferler düzenledi. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasına neden olan suikastla hayatını kaybetti.

Yakın geçmiş olan 15 Mayıs 1955’de Fransa, Birleşik Krallık, Sovyetler Birliği ve Amerika’nın dış işleri bakanlarının bir araya gelmesiyle birlikte anlaşma imzalanarak ülkenin bağımsızlığı ilan edildi.

Yukarı Belvedere Sarayı

Kendi başına bile bir sanat eseri olarak kabul gören Yukarı Belvedere Sarayı, çok geniş bir sanat eseri koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Giriş katında (Sala Terrena) bulunan tavanı tutan insan şeklinde heykeller, muhteşem işlemeli tavanlar, muhteşem merdivenler, rölyef ve Büyük İskender’i temsil eden olağanüstü freskler, inanılmaz güzellikte.

Carlone Salonu ise muhteşem tavan fresklerinin yanında eşsiz mobilyalara sahip. Mermer Salon ise göz alıcı görünüm ve iki katlı yapısı ile farklı dönemlere ait heykel, resim ve enfes tavan fresklerini ziyaretçilerine sunuyor.

[@Canan]

Yerleşim ve yaşam alanı olarak tasarlanan Aşağı Belvedere Sarayı, hiçbir konuda üst saraydan altta kalmıyor. İki katlı bir Mermer Salonu, misafirlerin ağırlanması için düşünülmüş. Mitolojik tanrı Apollo’nun heykelleri ve zengin tavan freskleri oval şekle sahip odada ilk göze çarpanlar.

Ayrıca Mermer Galerisi de Barok döneme ait çok sayıdaki heykelin sergilenmesi için özel olarak yapılmış. Grotesk Salonu, ismini o dönemin popüler sanatından alıyor. İçerisinde çok iyi korunmuş duvar resimleri bulunuyor.

• Kışlık Saray

Kış Sarayı (Winterpalais), aslında Prens Eugene’in kalması için yapılan ve İmparatorluk Hazinesi olarak görev yapan bir bölüm. Bu enfes barok yapı, yakın zaman önce tamamen restore edilerek sergi salonu olarak kullanılmaya başlandı. Barok tarzı iç tasarıma sahip olan bu bölümde, modern sanata dair seçkin eserler sergileniyor.

• Sera

Belvedere Serası, sarayda yer alan portakal ağaçları için sıcak bir iklim yaratması amacıyla tasarlanmış. En büyük özelliği ise, yaz aylarında çatısının açılabiliyor oluşu. Bu harika güzelliğe sahip yapı günümüzde sanat eserlerinin sergilenmesi için kullanılıyor.

• Ahırlar

Belvedere Ahırları, zamanında Prens Eugene’in atları için yapılmış olan bir Barok başyapıt. Eser, günümüzde aralarında resim ve heykel gibi değerli çalışmaların, gotik üç parçalı resimlerin sergilendiği, Orta Çağ sanatının en muhteşem örneklerine ev sahipliği yapıyor.

• Bahçe ve Çeşmeler

İki sarayı birbirine bağlayan muhteşem Belvedere Bahçeleri içerisinde sayısız heykel ve onlara eşlik eden süs havuzların yer aldığı büyülü bir alan. Hildebrandt’ın teraslı bahçe konseptine göre tasarlanan park, çitler ve patika yollar ile çevreleniyor. Bahçenin sonunda Pluto’nun Yeraltı Dünyası ve Prosperina, Neptün ve Thetis, su tanrıları, Apollo ve Herkül’ün heykelleri bulunuyor. Üst Belvedere’nin önündeki terasta Viyana ormanlarının muhteşem manzarası gözlerinizin önüne seriliyor.

• Sanat Galerileri ve Koleksiyonlar

Belvedere Sarayları’nda bulunan sanat koleksiyonlarının büyük bölümü Üst Belvedere’de yer alıyor. Orta Çağ’lardan günümüze dek gelen muhteşem Avusturya sanatına ait çok sayıda eserinin görülebildiği galeride, başyapıtlardan, sayısız heykele, on iki ila on altıncı yüzyıl tablolarına kadar çok geniş bir koleksiyon mevcut.

[@Canan]

Hofburg İmparatorluk Sarayı, 13. yüzyıldan 1918'e kadar kesintili olarak Habsburg'ların ikametgahı idi. 1945'ten beri de, Avusturya Federal Başkanı'nın resmi ikametgahı olmuştur. Avusturya Ulusal Kütüphanesi'nin yanı sıra Albertina dahil olmak üzere, çeşitli müzeler ve Federal Anıtlar Ofisi'nin en büyük bölümünü barındırmaktadır.

Michaeler Kubbesi

Aralarında Hapsburg, Kutsal Roma İmparatorluğu ve Avusturya-Macar İmparatorluğu gibi çok güçlü kraliyet ailelerine ev sahipliği yapan saray, günümüzde müze olarak hizmet verdiği gibi Avusturya başkanının evi olarak da kullanılmaktadır.

İmparatorluk Evleri

Saraydaki birçok bölüm, farklı yüzyıllarda, farklı krallıklar tarafından yapılmıştır. Müze olarak ziyarete açık olan üç bölüm ise, İmparatorluk Evleri, Sisi Müzesi ve İmparatorluk eşyalarının sergilendiği Gümüş Koleksiyonu bölümleridir. Yaklaşık yedi yüzyıla yayılan düzensiz yapı kompleksi, aynı zamanda iki kutsal yapıyı da içermektedir: Hofburgkapelle ve Augustinerkirche.

İmparator Franz Joseph I. Evleri ve anıtı

Hofburg’un halka açık odaları arasında en ilginç olanları hiç değişmemiş olan Franz Joseph evleridir. Görülmesi gereken yerler arasında zengin dekoru ve mitolojik kahraman Herkül’ü simgeleyen sanat eserlerinin bulunduğu yemek odası ile enteresan duvarları ile yuvarlak odanın yanısıra. muhteşem görünümü ile çok büyük bir oda olan imparatorun bekleme odasıdır. Burası, görülmeye değer devasa kristal şamdanlı, hükümdarların her hafta ziyaretçilerini karşıladığı odadır.

İmparatoriçe Elisabeth’in evi ise Hofburg’un en güzel odalarına sahip olduğu kabul ediliyor. Devasa salonunda XIV. Louis döneminden kalma harika mobilyalar, porselen vazolar, tablolar ve Napolyon’un kız kardeşinin bir heykeli bulunmaktadır. Bir diğer görülebilecek ev ise, Viyana Kongresi zamanında burada kalmış olan Rus Çarı Alexander adına yapılmış olan evlerdir.

Sisi olarak da bilinen İmparatoriçe Elisabeth’e adanan müze 19.yy aristokrasisinin muhteşem bir sunumunu elinde bulundurmakta. Hofburg’daki Stephan Evinde imparatoriçenin eldivenleri, şemsiyeleri, güzellik rejimi ile ilgili notları ve ölümünden sonra takılan ölüm maskesi gibi 300 den fazla kişisel eşya bulunuyor.

Diğer çok etkileyici eşyalar ise 16 yaşındayken ana yurdu Münih’ten ayrılarak Avusturya’ya gelişi sırasında giydiği elbisenin, taktığı tacın ve getirildiği aracın bire bir kopyaları.

[@Canan]

[@Canan]

(Avusturya Ulusal Kütüphanesi)




Hofburg Yeni Kale – Efes Müzesi ve Avusturya Ulusal Kütüphanesi

Avusturya Ulusal Kütüphanesi (Österreichische Nationalbibliothek) Avusturya'nın Viyana kentinde 1368 yılında kurulan ve Hofburg İmparatorluk Sarayı içerisinde bulunan muhteşem bir kütüphanedir. Günümüzde arşivinde yaklaşık 7,5 milyon eser bulundurmaktadır. Binanın önünde, çok isabetli olarak, İmparator II. Josef (1765 – 1790) in heykeli bulunmaktadır.

II. Josef,Avusturya’nın idaresini 600 yıl elinde tutmuş olan Habsburg Ailesinemensup en ileri görüşlü hükümdardır. Köylülerin köleliğine son vermiş, şehir, kasaba ve köylerde ücretsiz mecburî ilk öğretimi kurmuş, katolik kilisesinin siyasî haklarını sınırlandırmış, belli başlı bir geliri olmayıp parazit yaşıyan birçok dinî tarikatı kapatmış, diğer dinlere eşit haklar tanımış, Viyana’daki büyük malikânelerinin parklarını halka açtırmıştır.

Kütüphaneden Bir Kaç Görüntü

Hofburg Sarayı - Yenikapı - Efes Müzesi

Viyana Efes Müzesi Avusturya'nın başkenti Viyana'daki Viyana Sanat Tarihi Müzesinin bir bölümüdür. 19. yüzyıl sonlarında Efes kentinden getirilmiş olan antik eserler sergilenmektedir.

Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nün 1895′te başlatmış olduğu kazılar ile ortaya çıkan Efes Antik kentindeki üstün sa*natsal değeri olan çok sayıda buluntu, Türk ma*kamlarının izniyle bu kentten 1896-1906 yılları arasında, Viyana’ya getirilmiştir.

Viyana Sanat Tarihi Müzesi olarak 1891′de tamam*lanan büyük yapının galerilerine bu çapta bir düzenleme sığamadığından, eserlerin az bir kısmı sergileniyor, büyük çoğun*luğu yaklaşık 80 yıldan beri depolarda, müze ziyaretçisine kapalı olarak bekletiliyordu.

İlk olarak 1972 yılında yeni Hofburg’un yarı yuvarlak yapısında Ephesos buluntuları bir araya toplanmıştır.

[@Canan]

Hofburg Sarayında Sisi Müzesi

Sisi olarak da bilinen İmparatoriçe Elisabeth’e adanan müze 19.yy aristokrasisinin muhteşem bir sunumunu elinde bulunduruyor. Hofburg’daki Stephan Evinde imparatoriçenin eldivenleri, şemsiyeleri, güzellik rejimi ile ilgili notları ve ölümünden sonra takılan ölüm maskesi gibi 300 den fazla kişisel eşya bulunuyor.

Diğer çok etkileyici eşyalar ise 16 yaşındayken ana yurdu Münih’ten ayrılarak Avusturya’ya gelişi sırasında giydiği elbisenin, taktığı tacın ve getirildiği aracın bire bir kopyaları.

(İmparatorluk Gümüş Koleksiyonu)



Koleksiyonda bulunan eşyaların Bazıları

Hofburg ziyaret edildiğinde mutlaka görülmesi gereken bir diğer yer de 7,000’den fazla günlük ve seremonilerde kullanılan gümüş eşyaların sergisi. Bu eşyalar arasında paha biçilemeyen parçalara da yer veriliyor. 18. yüzyıl doğu Asya porseleni, Franz Joseph’in yemek takımları, İmparatoriçe Elisabeth Christine’in seyahatlerinde kullandığı gümüş servisler ve on metre büyüklükteki yaldızlı bronz Milano orta süsü.

Görülmeye değer diğer eserler ise 1775’ten kalma Meissen sofra takımı, 19. yüzyılViyana İmparatorluğu sofra takımı ve belki de en önemli olanı tam 140 kişilik büyük toplantılarda kullanılan yakut sofra takımı. Ayrıca mutlaka mutfağını görmeyi de ihmal etmeyin. Orijinal tencere ve tavalarla 5,000 kişiye yemeklerin hazırlandığı tüm ekipmanları burada görebilirsiniz.

[@Canan]

(Viyana Sanat Tarihi Müzesi)

Viyana Sanat Tarihi Müzesi Avusturya’nın başkenti Viyana’da bulunan, dekoratif sanatlar ve güzel sanatlar alanlarında dünyada oldukça önemli bir yeri olan müzedir.

1871 -1891 yılları arasında Gottfried Sempers ve Carl von Hausenauers’in planlarına uygun olarak yapılan Müze 19. yüzyılın önemli binaları arasındadır. Müze 1891 yılında aynı ismiyle Viyana Sanat Tarihi Müzesi olarak Avusturya-Macaristan İmparatoru 1.Franz Joseph tarafından açılmıştır. Öncelikle Habsburg hanedanının koleksiyonu ile başlayan süreç daha sonra geliştirilmiş ve zenginleştirilmiştir.

Ringstraße'deki görkemli bu saray binası 60 metre yüksekliğindeki bir kubbe ile örtülüdür. Binanın içi, mermer, sıva süsleri, altın yaprak ve resimlerle cömertçe dekore edilmiştir.

Yıl boyunca oldukça fazla ziyaretçi almasına karşın rahat gezilebilen, ferah bir müze olan Sanat Tarihi Müzesi’nin girişte hemen sağ tarafında Mısır, Antik Yunan ve Roma Eserleri Koleksiyonu; sol tarafında ise Heykel ve Dekoratif Sanatlar Koleksiyonu yer alıyor.

Birinci kat ise tarih boyunca resim sanatına damga vurmuş en başarılı ressamların başyapıtlarının sergilendiği Resim Galerisi Bulunmaktadır. Bu bölümde, Rafael’den Caravaggio’ya, Rembrandt’tan Diego Velázquez’ye, Tiziano Vecellio’dan Pieter Bruegel’e dek hayranlığınızı katlayacak tüm eserleri bir arada görme fırsatınız var.

Titian tarafından on altıncı yüzyıl Venedik resimleri, Verenose ve Tintorette’nin on yedinci yüzyıl Flaman resimleri, Sir Anthony van Dyck’in ilk Hollandalı resimleri ile Albrecht Dürer ve Lucas Cranach tarafından yapılan Alman Rönesans resimleriyle bu bölüm benzersiz.

Resim Galerisi’nin ardından Mısır ve Antik Roma Koleksiyonları da epey vakit ayrılması gereken bölümler. Oldukça zengin bir koleksiyona sahip olması nedeniyle, hızlı bir turun en az iki ila üç saatinizi alacağını, özel ilginiz varsa bir tam gününüzü ayırmanız gerektiğini aklınızda bulundurun. Girişte size verilen müze planını takip edebilir veya sesli anlatım alabilirsiniz zira Almanca bilmiyorsanız sıkıntı yaşayabilirsiniz.

Müze 2007 yılında 619.318 kişi tarafından ziyaret edilmiştir.

Müzede sergilenen diğer koleksiyonlar:

• Mısır ve Yakındoğu Koleksiyonu
• Yunan ve Roman Antik Koleksiyonu
• Kütüphane
• Madeni Paralar kolleksiyonu
• Dekoratif sanatlar kolleksiyonu