21.03.2020, 11:24 | #11 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Virustory
Yerleşimimizi tamamen kurup, günlük işlerimizi yoluna koyduktan sonra kulaktan kulağa bir bilgi yayıldı. Güya virüsün ilacı, aşısı bulunmuşmuş. Bizden geri dönmeyi taklif eden kimse çıkmadı ama başka gruplardan dönenler oldu. Sonradan öğrendik ki bu söylentiyi rakip gruplardan biri yaymış; diğerlerinin geride bırakacaklarına el koymak için...
|
22.03.2020, 13:34 | #12 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Virustory
Bir de şöyle bir sinsi saldırı girişimi yaşadık: rakip gruplardan en şaibeli olanı bizim yanımıza bir temsilci gönderdi. Sözde işbirliği önerilerini anlattı, falan... Sonra da gitti. Meğer adam virüs kapmış. Bize de virüs bulaştırmak için göndermişler.
Bizimkiler bereket, bu adamı daha önce hiç görmediklerini söyleyip temkinli davrandılar. Adamla uzaktan görüştüler. Ama ben o srada ağaç topluyordum ve adamla dönüş yolunda karşılaştım. Adam bana yakın davrandı ve bir süre oyaladı beni. Ben de salak gibi konuştum onunla. Sonra etkilerini görünce anladık. Yine bitkin düştüm yataklara. Ama bizim grupta bir de şaman vardı ve bana dağlardan topladığı en yararlı otların karışımından bir ilaç içirerek hayatta kalmamı sağladı. |
22.03.2020, 22:10 | #13 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Virustory
Şamanın şifalı otlardan yaptığı ilaç işe yarıyor da tıp hekimlerinin ilaçları yaramıyor öyle mi? Hemen dudak bükmeyin. Bir kere bu virüs başlangıçta çok ölümcüldü ama zamanla insanla ilişkisinde evrim süreci yaşandı, hem onun hem de bizim açımızdan. Virüs evcilleşti.
Kişi faktörü de var burada. Ben dirençli birisiyim ve pozitif bir ruh hâli içindeyim. Bunlar da önemli. Sonuç olarak iyileştim. Aslında genel olarak böyle iyileşmeye başlayan insan hikayeleri kulağımıza geliyordu. Ama biz burayı çok sevmiştik ve dönmeye niyetimiz yoktu. Zaman geçtikçe dönmeye başlayanlar olacaktı ama. Zaman dediğim, birkaç yıl sonra... Dönmeye başlayan gruplar gittiler. Boşalmış şehirlere yerleşmeye başladılar. Ama duyduğumuza göre şehirler o süre içinde doğanın kontrolüne geçmiş. Ağaçlar, bitkiler, otlar, çalılar sarmış pek çok yeri; binaları, asfaltı yarıp üzerlerini kaplamış. Biz yerimizde kaldık ama gidenlerle daha sonra tekrar karşı karşıya gelecektik. |
Cimcimecik'in Mesajına Teşekkür Etti |
23.03.2020, 12:48 | #14 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Virustory
Önce gitmeyip kalan diğer gruplarla karşı karşıya geldik. Nüfusumuz artıyordu. Düzlük alanımız sınırlıydı ve yetmemeye başlamıştı. Onlar da aynı sorunla uğraşıyordu. Avlanma alanlarının sınırlı olması da kavgalara neden oluyordu. Bizim hep alttan almamız da onların giderek şımarmasına neden olmuştu.
Nüfusumuz artıyordu; ben kızımı en yakın arkadaşımın oğluyla evlendirdim o yaz. Kentteyken birbirleriyle arkadaştılar. Burada daha da yakınlaştılar. Zaten hp birbirlerini görüyorlardı. Sade, doğal bir düğün yaptık. Nikah akdi, çiftlerin birbirlerine sadakat andı içmelerinden ibaretti. Okulumuz vardı ve ben eskiden matematik öğretmeni olduğum için sınıf öğremeni bendim. Diğer mesleklerden arkadaşlar da meslek derslerine giriyorlardı. Müfredat basit, sade, kolaydı. Doğa sevgisi ve saygısı, doğada hayatta kalabilme gibi dersler de vardı. |
Cimcimecik'in Mesajına Teşekkür Etti |
23.03.2020, 13:35 | #15 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Virustory
Müfredat içeriği iyiymiş. Tam günümüzde gerekli olan konular.
Tapatalk ile gönderildi. |
Canan'in Mesajına Teşekkür Etti |
23.03.2020, 19:09 | #16 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Virustory
Müfredatın içeriğini ihtiyaçlara göre belirliyorduk. Veliler ve öğrenciler bir araya gelip bunları tartışıyor, değiştirebiliyorlardı. Doğrudan demokrasi vardı bizim komünümüzde.
Mesela cebir, kimya, fizik gibi dersleri kaldırdık. Dağ başında ne işi olacaktı gençlerin bunlarla? Ben de rahatladım. MAtematik öğretmeniydim ve bu dersleri ben veriyordum ama doğrusunu söylemek gerekirse, pek de iyi bildiğim söylenemezdi bu dersleri. Müzik dersini herkes çok seviyordu. Geceleri ay ışığı ve yıldızlar altında uzun sohetlerimize müzikle eşlik eden yeni müzisyeler yetişiyordu. Diğer gruplarda az sayıda müzik aleti varken bizim grupda çok sayıda ve çeşitli müzik aleti bulunuyordu. Evlerimizden ayrılırken temel ihtiyaç malzemelerini belki almamıştık ama müzik aletlerimizi alabilmiştik. |
Cimcimecik'in Mesajına Teşekkür Etti |
24.03.2020, 11:02 | #17 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Virustory
Yıllar içinde ateşli silahlarımızın mermileri gerek gruplar arası çatışmalarda, gerekse avlanırken bitmişti. Ağaçlardan yaptığımız ok-yay ve mızraklarla avlanıyor ve ara sıra düşman gruplarla çarpışıyorduk.
Sonraki yıllarda şehirlere geri dönen gruplar silah fabrikalarını yeniden çalıştırıp silah ve mermi imal etmeye başlayacaktı. Biz ise onlara karşı, kızılderililer gibi, ok-yay ve mızraklarımızla kendimizi savunmaya çalışacaktık. İnsanoğlunun hayatta kalma mücadelesi devam ederken doğayı bir ölçüde rahat bırakmış, doğa da bundan yararlanıp alabildiğine serpilip gelişmişti. Yeniden temiz denizler, göller, yeniden kalabalık ve çeşitli hayvan nüfusu, yeniden yeşeren ağaçlar, bitkiler, çiçekler, yeniden eski doğal iklim düzeni... Biz insanlar da sayıca azalmış olmakla birlikte daha sağlıklı ve mutluyduk. Doğamıza yeniden kavuşmuş, kendimizi bulmuştuk. Yorucu iş gününden sonra uzun akşam yemeklerinde birbirimizle sohbet ediyor, yeniden tanışıyorduk. İçimizi daraltan o sıkıcı sosyal medya saçmalılarını biz unutmuştuk, torunlarımızsa hiç tanımamıştı. |
Cimcimecik'in Mesajına Teşekkür Etti |
24.03.2020, 23:46 | #18 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Virustory
Uzatmayayım, geleyim nihaî büyük çarpışmaya. Şehre dönüp ateşli silahlar edinen ve bir süre sonra da geri dönüp bizi yok etmek isteyen düşmanla olan ölümcül muharebemize...
Yıllar içinde çoğalmıştık ve bırakıp ayrılan grupların yerlerini de alarak yurdumuzu epey genişletmiştik. Geniş tarlalar, ormanlar, akarsuyun tamamı, ormanın da büyük kısmı bizim güzel, özgür, barışçıl ve katılımcı yurdumuz oluvermişti. Onların bize doğru, bizi yok etmek üzere geri gelmekte olduklarını öğrenince önlemler almaya çalıştık. Ok-yaylarımızı, mızraklarımızı çoğalttık, hendekler açtık, tuzaklar kurduk, falan. Ama silah teknolojilerinin gücünü biz yaşlılar eski gençlik yıllarımızdan biliyorduk. Siz henüz bilmiyorsunuz. Teknoloji çok daha gelişmişti ve düşmanlarımız şimdi o teknolojiyle bizi çok kısa sürede yenebilirdi. Bizi yok etmek istemelerinin öyle çok gerekli bir nedeni de yoktu. Ekonomik, siyasî, vb bir takım sebepler sıralanabilirdi elbette. Onlar da genişleme gereği duyuyorlardı, ormanlık alana onların da ihtiyacı vardı, falan. Ama asıl sebep, geçmişte bizlerle yarım kalan hesaplaşmalarıydı. Bizim ilkelere değer veren hayat tarzımızın onların kötülüklerine rağmen ayakta kalabilmiş olmasını tarihlerinden silmek istiyorlardı. Bunun için bizi şimdi silmeye gelmişlerdi. Savunmasız sivillerimizi ormanın en sapa, en dağlık kısımlarına sakladık. Bizler de tuzaklarımızın etraflarına saklanıp gelen orduyu izlemeye başladık. Başlarındaki komutanı uzaktan bile tanımıştık. Eski düşmanımız, bütün avlara el koymayı çok seven, açgözlü, hırslı, bencil bir adamdı. O zamanlar bizler gibi eski püskü kıyafetlerle dolaşırdı. Şimdi ise üzerine gösterişli bir asker üniforması giymişti. Savaşmayıp çekilmeyi de tartışmıştık. Aslında bu daha doğru bir karardı belki de. İlkelerimize de çok aykırı değildi bu. Savaş delisi değildik hiçbirimiz. Amaaa... |
25.03.2020, 21:20 | #19 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Virustory
Ama bu delinin ne yapacağını bilemiyorduk. Kural tanımaz, ahlakî değerlerden yoksun bir adamdı. Eline güç geçirmişti ve bunu sonuna dek kullanacak gibi görünüyordu.
Eski dürbünlerimizle onu izlerken yüzündeki zalim ifadeyi de uzaktan seçebiliyorduk. Direnme kararımızda haklı olduğumuzu anlamıştık. Bereket, gelenler içinde çok fazla bir motorize birlik görünmüyordu. Belki aradan geçen yıllar içinde kullanılamaz duruma geldiğinden, belki benzin yokluğundan, belki nitelikli eleman azlığından... bilemiyoruz. Ama aşırı kalabalıktılar. Bizler sadece üç yüz kadar silahlı savaşçıyken, onlar binlerce kişiydi. Bu kadar kalabalık gelmeleri bile bizi karşı güç gösterisi yapmak, bizi ezmek isteklerinin bir işaretiydi. Bizler sadece basit tuzaklar, görünmez hendekler falan kurup hazırlanmıştık. Artık yaşlanmış şamanımız da düşmana karşı büyü yapmıştı. Göstermelik olarak bir köprüyü yıkmıştık. Ama asıl tuzak onun ilerisindeydi. Köprüyü onarıp ilerlemek isterken bir kısım adamları açtığımız hendeğe düşüp öldüler. Üzerlerine gizlendiğimiz yerlerden ok yağdırdık. Öncü savaşçılarımız ani saldırlarla morallerini bozdular. Esir düşen arkadaşlarımız oldu. Esirlere çok kötü davrandılar. Moralimizi bozmak için, bizim uzaktan izlediğimizi bildiklerinden onlara işkence edip öldürdüler. Bu şekilde çatışmalar devam etti. Bizler, sağ kalanlarımız dağa doğru çekildik. Uzaktan ok atmayı sürdürdük. Dağa doğru hızlı ilerleyemiyorlardı. Akşam hava kararınca kendileri açısından güvenli bir yerde kamp kurdular. Sabahın ilk ışıklarında tekrar saldırdılar. Biz de tekrar karşılık vermeye başladık. Durum bizler açısından umutsuzdu. Aklımız, kendimizden çok, geride bıraktığımız yakınlarımızdaydı. |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
virustory |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |