Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Buram Buram Türkiye'm > Marmara


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 19.02.2013, 00:11   #1
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Trakya'nın Küçük Şirin İli | Kırklareli









Trakya'nın küçük ama şirin ili Kırklareli'den ForumGerçek'e sıcacık ''merhabalar''...



Kırklareli, Marmara Bölgesi’nin kuzeybatısında yer alır. Balkan ülkelerinden Bulgaristan ile komşudur. Türkiye sınırlarındaki komşu illeri Tekirdağ, Edirne ve İstanbul’dur.

Bir sınır kenti olan Kırklareli’nde Antik dönem, Orta Çağ, Bizans, ve Osmanlı kültürünü yansıtan birçok eserler bulunmakta olup, kıyı turizmi, kültür, karavan, kamping ve su sporları turizmi, av ve doğa turizmi gibi birçok dal için ideal bir merkez konumundadır.

Kırklareli tarih öncesi konum itibariyle dikkat çeken pek çok antik yerleşim merkezine sahip bir ilimizdir. Buzul çağı sonlarında uzunca bir süre sular altında kaldığı anlaşılan Kırklareli ve civarında insana dair ilk maddi belgeler neolitik dönem özelliklerini vermektedir.







Bölgede yapılan kazı çalışmalarında, şehrin M.Ö. 5800 yıllarına varan bir yaşanmışlık olduğu ortaya çıkmıştır.
Kırklareli, Asya-Avrupa kültürlerinin geçiş yoludur. Tarih boyunca şehri işgal eden farklı medeniyetler, bu bölgede uygarlık izlerini bırakmışlar ve şehir çeşitli isimler almıştır.

M.Ö. 5000 yıllarında bölgeye aralıklı olarak gelen göçler ile Trakya’ya gelen ve yerleşen topluluklar olmuştu. Bölgenin ilk sakinleri Traklar’dır. M.Ö. 1200 yıllarına kadar bu göçler bölgede çeşitli karışıklıklar ve sosyal oluşumlar sağlamış ve yörede çeşitli beylerden oluşan Trak Krallığı oluşmaya başlamıştır.





Büyük İskender Büstü




M.Ö. 6.yy’da iran bu bölgede imparatorluk kurmuştur. Daha sonra sırası ile Persler, Makedonlar, Romalılar tarafından istila edilmiştir. Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesi ve iç karışıklıklar çıkmasından faydalanan Bizans, şehre hakim olmuştur. Bizans zamanında şehir çeşitli kavimler tarafından istika edilmiştir. Haçlı Seferleri sonrasında şehir Türkler’in egemenliği altına girmiştir. 1. Dünya Savaşı sırasında Yunanlılar tarafından işgal edilmiş, Kurtuluş Savaşı ile tekrar Türk topraklarına dahil edilmiştir.








Marmara Bölgesinin Istranca (Yıldız) Dağları ve Ergene Ovası bölümleri üzerinde yer alır. Yüzölçümü 6.550 kilometrekaredir. İlimizin Bulgaristan’a 180 kilometre kara sınırı, Karadeniz'e 60 kilometre deniz kıyısı bulunmaktadır.

Bitki örtüsü olarak ormanlık ve step özelliği göstermektedir. sınırı, Karadeniz'e 60 kilometre deniz kıyısı bulunmaktadır.

İlimiz denizden 203 metre yükseklikte, kuzey ve doğusu dağlık ve ormanlık diğer bölümü genelde düzlük arazidir. Bölgede genellikle kara iklimi hakimdir. Kışları sert ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçer.





Yıldız (Istranca) Dağları

Yıldız Dağları, Trakya'nın Karadeniz kıyılarına paralel olarak, Bulgaristan'dan İstanbul iline kadar yaklaşık 300 kilometrelik bir dağ zincirinden oluşmaktadır. Bu zincirin en yüksek noktası Kırklareli ilinde bulunan yaklaşık 1.031 metrelik Mahya Dağı zirvesidir. eskiden kayın ormanı olanlar kesilip yerine maki ve kızılçam ekilmiştir Kırklareli'nin kuzeybatı-güneydoğu yönündeki Yıldız Dağları'nın asıl ana noktalarını jeolojik yönden granit ve gnayslar oluşturur. Bunun üzerinde de kristalen yüzeyler yer alır.

Orta yükseklikte bir dağ sırası olan Yıldız Dağları'nın en yüksek bölümü Kırklareli ile Demirköy arasındadır. Bu bölümdeki büyük ve küçük Mahya Dağları 1.031 m ye ulaşır. Kırklareli-Demirköy hattının kuzeybatısına doğru da yükselti azalır. Buradaki başlıca yükseltiler, Fatmakaya Tepesi (901 m), Sivritepe (851 m), Kaletepe (846 m), Dalyantepe (725 m), Bocalar Tepe (680 m), Karakoltepe (719 m), Yeltepe (618 m), Çavuştepe (726 m) ve Topkoru Tepe’dir (592 m).






Yıldız Dağları kuzeyden Karadeniz'e dökülen, güneyde de Ergene'ye ulaşan akarsularla parçalanmıştır.

İlin dağlık kesimini meydana getiren Kırklareli-Demirköy dışında kalan alanlar, Ergene Havzası’na doğru alçak platolara dönüşür. Bu platolar yer yer parçalanmış ve yarılmıştır.

İl topraklarının kuzeyinde yer alan platolar, Yıldız Dağları ile Karadeniz kıyı kuşağı arasında çeşitli yüksekliklerden meydana gelmiştir. Bu kesimde Limanköy Platosu ve Demirköy Platosu bulunmaktadır. Bunlardan Limanköy Platosu Karadeniz’e eğimli alanların kuzeydeki bölümüdür. Düz olan bu plato denize yaklaştıkça dik kayalıklara dönüşür. Bu plato kuzeyde Bulgaristan-Türkiye sınırını oluşturan Rezve Deresi ile ikiye bölünür.






Demirköy Platosu ise İğneada Havzası'nın batı ucunda yer alır. Granit bir yapı gösteren bu alan da Karadeniz’e açık olduğu gibi derelerle parçalanmıştır.

Güney platolar Ergene Havzası ile Yıldız Dağlarının yüksek kesimleri arasındaki yöreyi kaplar. Ergene Irmağı’nın kolları ile parçalanmış olan bu kesimde çok sayıda düzlükler bulunmaktadır. Aynı zamanda da derin vadilerle yarılmıştır.





Türkler, Kırklareli ‘ni Bizanslılardan 1368 de ikinci kez aldıkları zaman adı Rumca ‘da “yurttaşlar topluluğu” anlamına gelen SARANTA ECCLESIA idi; yani KIRKKİLİSE. İlimiz Kırkkilise ismini muhtemelen Hırıstiyalığın 313. yılında İmparator Konstantinus tarafından serbest bırakılıp varlığının Roma Devleti tarafından resmen kabul edilmesinden sonra almıştır. Yunancada “yurttaşlar topluluğu ” kelimesinden alınan kilise ismi ” Dindarlar Birliğini” oluşturdu. Bundan sonra kilise eyalet yöntemlerine uygun olarak dinsel bölgeler oluşturmaya başladılar. Kırklareli bu dönemde yurttaşlar topluluğunun yeriydi. Kırklareli aynı zamanda “İlk Hıristiyan Yeri” olması dolayısıyla da “Kutsanmış Kent” olarak geçmektedir tarihe. Sonraki yıllarda Dindarlar Topluluğu tarafından “Ruhların Kurduğu Kent” olmuştur.

1603 yılında ilimize gelen gelmiş olan Polonyalı yazar Simeon, Kırklareli ‘nin kayalık bir arazi üzerine kurulduğunu ve kilise çokluğundan dolayı Greklerin buraya Dessera Kondi Eklesiai denildiğini yazmaktadır.




“Kırk kimse şehid oldu bu yerde,
Bu nâm ile anılsın bu belde.”

Bu sözler Kırklarbaba Dergâhındaki kitâbede bulunmuştur....

Rivayete göre; Sultan Birinci Murad Han, Demirtaş Paşaya: “Bre Demirtaş yiğidim, Saranta Eklesies derler bir il vardır. Gözümün üstünde çapak gibi durur. Tez saadetlu haberini beklerim.” diyerek, sefere (akına) uğurlamıştı.

Hüdavendigâr ismi ile anılan Sultan Birinci Murad Han zamanında Demirtaş Paşa emrindeki akıncılar bu bölgeyi fethederken 40 şehit vermişlerdir. Bu şehitler arasında Saltık Bey, Balaban Bey, Kılıç Alparslan Bey, Satılmış Bey, Demirhan Bey, Yahşi Bey, Durmuş Bey, Kayahan Bey, Sungur Bey ve Karacakaya Bey bulunmaktadır.

İşte bu nedenle Kırklareli ismi 40 şehit hatırasına binâen verilmiştir. Kırk akıncının âbideleştiği bir topraktır.



__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
15 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.02.2013, 00:17   #2
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Trakya'nın Küçük Şirin İli | Kırklareli








Kırklareli Çarşı Meydanı’nda, Kara Umur ve Eski Hükümet caddelerinin kesiştiği köşede bulunan Hızır Bey Camisi, kitabesinden öğrenildiğine göre; Köse Mihalzade Hızır Bey tarafından 1383-1384 yılında yaptırılmıştır. Kaynaklardan öğrenildiğine göre de Aydoslu Hacı Yusuf Paşa tarafından 1824-1825 yılında onarılmıştır.


Günümüzde önünden geçen caddelere göre daha yüksekte olan caminin etrafını çeviren avlu duvarları ile son cemaat yeri önündeki şadırvan sonradan yapılmıştır. Daha önce hazire olduğu sanılan avlunun güneyinde bugün yalnızca Hızır Bey’in oğlu Abdullah Bey’in mezarı bulunmaktadır.









Cami kare planlı olup, üzeri merkezi bir kubbe ile örtülüdür. Kuzeyinde 1824 depreminde yıkılan ve aynı yıl Aydoslu Hacı Yusuf paşa’nın yaptırdığı son cemaat yeri bulunmaktadır.Sonraki yıllarda son cemaat yeri bir kez daha yıkılmış ve Tosunoğlu Ali Efendi tarafından 1887-1888 yılında yeniden yaptırılmıştır. Son cemaat yeri kiremit çatı ile örtülü olup, dış görünüşü ile sivil bir yapı görünümündedir. Giriş portalinin iki yanında simetrik yerleştirilmiş birer dikdörtgen pencere bulunmaktadır. Bunların dış yüzlerinde birer mihrapçık yer almaktadır.







Son derece sade olan bu portalin üzerinde iki kitabe vardır. Bunlardan biri yapım, diğeri de onarım kitabesidir. Cami kesme köfeki taşından yapılmış, üzerini örten kubbe kurşunla kaplanmış, köşelerinde kalan bölümleri ise kurşun kaplı çatılarla örtülmüştür. Kubbe içeriden üçgenlerle meydana getirilmiş, onikigen kubbe kaidesi ise dışarıdan oldukça basık görünümlüdür.






İbadet mekanının duvarlarının üzerindeki dar bir saçak bütün cepheyi dolaşmaktadır. Bu saçak üzerinde kubbe eksenlerine yerleştirilmiş sivri kemerli ve alçı şebekeli küçük birer pencere de dört yöne açılmıştır. İbadet mekanının güney duvarında dört, doğu ve batı duvarlarında beşer penceresi bulunmaktadır. Doğu, batı ve güneydeki dörder pencere iki altta, iki de bunların üzerinde olmak üzere üç cephede de aynı şekilde yerleştirilmiştir.

Girişin karşısında bulunan mihrap sivri kemerli alınlığı ile birlikte dikdörtgen profilli bir bordürle çerçevelenmiştir. Caminin içerisi XIX.yüzyılda yapılan tamirler sırasında Batı etkisinde kalen işleri ile bezenmiştir.







Caminin kuzeybatısında bulunan minare düzgün kesme köfeki taştan örülmüştür. Tek şerefeli ve çok yüzlü olan minare gövdesi Balkan Savaşı sırasında, 1912’de Bulgarlar tarafından yarısına kadar yıkılmış, 1937 yılında da Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yenilenmiştir.














Kırklareli Ahmet Mithat İlköğretim Okulu’nun karşısında bulunan bu camiyi, Kırklareli’nde kadılık yapmış olan Emin Çelebi XVI.yüzyılın ikinci yarısında yaptırmıştır. Bu bakımdan da halk arasında Kadı Camisi olarak da tanınmaktadır. Kitabesi yoktur.







Cami kare planlı olup, kuzey yönüne sonradan basit bir son cemaat yeri eklenmiştir. Doğusunda ise sonradan yapılmış şadırvanı ile küçük bir avlusu bulunmaktadır. Cami iri moloz taştan yapılmış, duvar örgüsünde yer yer tuğlalar da kullanılmıştır. Üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. İbadet mekanının doğu, batı ve güney cephelerinde iki kat halinde dörder penceresi vardır. Bu pencerelerden alt sıradakiler dikdörtgen, üst sıradakiler de yuvarlak kemerlidir. Üst sıra pencereler alttakilere göre daha küçüktür. Camiye sonradan eklenen moloz taştan son cemaat yerinden sade bir portal ile iç mekana girilmektedir.





Portal profilli dikdörtgen bir çerçeve içerisindedir. Mihrap mermerden olup, dikdörtgen çerçeve içerisinde mukarnaslı bir niş şeklindedir. İki yanına da birer sütunçe yerleştirilmiştir. İbadet mekanının üzeri ahşap bir tavanla örtülüdür.


Caminin batı duvarına minare eklenmiştir. Kare kaide üzerinde tek şerefeli, kesme taştan yuvarlak gövdeli olarak yapılmıştır.














Kapan (Karaca İbrahim Bey) Camisi (Merkez) Kırklareli Belediye Sarayı’nın yanında bulunan bu camiyi Karaca İbrahim Bey h. 1050 (1640) yılında yaptırmıştır.

Halk arasında Karaca İbrahim Camisi olarak da tanınan bu yapı kesme taştan kare planlı olarak yapılmış olup, üzeri çatı ile örtülüdür. Duvarlarının dış yüzleri yontma köfeki taşından olup, taş dizileri arasına tuğla hatıllar yerleştirilmiştir.1958 yılında onarılmıştır.
Yanında bulunan minaresi kesme taştan kare kaideli, yuvarlak gövdeli, tek şerefeli ve taş külahlıdır. Binanın yanına sonraki yıllarda müftülük binası eklenmiştir.







Kırklareli Yeni Hükümet semtinde bulunan bu camiyi Karakaş Hacı Mehmet Bey h.1110 (1628) yılında yaptırmıştır.

Kesme taştan, kare planlı ve çatılı olan cami değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özelliğinden uzaklaşmıştır. Cami moloz taş ve ahşap çatılıdır. Caminin önüne sonraki dönemlerde bir son cemaat yeri eklenmiştir. İbadet mekânı iki sıra halinde pencerelerle aydınlatılmıştır. Bunlardan alt sıradakiler dikdörtgen söveli, üst sıradakiler de alçı şebekelidir. Yapılan onarımlar sonucunda cami orijinalliğinden kısmen de olsa uzaklaşmıştır.


Yanında kare kaideli, yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli minaresi bulunmaktadır. Minare kesme köfeki taşından olup, ilk yapıldığı döneme aittir.









Kırklareli il merkezinde, Hatice Hatun Mahallesi’nde bulunan bu caminin yapımına XVI. yüzyılda, II. Beyazıt döneminde başlanmış, Beylerbeyi Gülabi Ahmet Paşa h. 1002 (1593–1594) yılında tamamlamıştır. Cami Sultan Beyazıt tarafından başlatılıp, Gülabi Ahmet Paşa tarafından tamamlanmış olmasından ötürü Beyazıt Camisi veya Paşa Camisi isimleri ile tanınmaktadır.


Cami kare planlı olup, tuğla hatıllı ve köfeki taşından yapılmıştır. Duvarların dış yüzlerinde alternatif olarak sıralanmış tuğlalar, köfeki taşlar görülmektedir. İbadet mekânının üzeri kiremitli bir çatı ile örtülmüştür. İbadet mekânının içerisi oldukça basittir. Mihrap nişi dikdörtgen profil içerisine alınmıştır.






Tek şerefeli minaresi köfeki taşından 1958 yılında eklenmiştir. Avlusunda Gülabi Ahmet Paşa’nın mezarı ile caminin avlu kapısı önünde bir de çeşmesi bulunmaktadır. (Son iki camii için resim kullanılmamıştır,bilginize)

__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
15 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.02.2013, 00:17   #3
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Trakya'nın Küçük Şirin İli | Kırklareli



Efenim meşhur olmasa da tamamen yöremize, ilimize özgü yemeklerimiz yiyeceklerimiz içeceklerimiz var... Yeşil Soğanlı Böreğimiz, Sebzeli Gerdanımız, Boşnak kökenli vatandaşlarımızın yaptığı Plaska'mız, Karakabaklı Kırklareli Böreğimiz, Pırasa Böreğimiz, Tavuk Yahnimiz, Kaçamak'ımız, Nohutlu Ekmeğimiz veee olmazsa olmazımız Büryan olarak ta bilinen ama bizim dilimizde ''KUZU KAPAMA''mızzz....





İşte sizlere tamamı ile Kırklareline ait bir yemek menüsü;

Kırklareli Özel Menü:
  • Ciğerli Tavuk Suyu Çorba
  • Labada Boranisi
  • Kuzu Kapama
  • Manca
  • Höşmerim

(Belki bu yemekler yurdumuzun pek çok yerinde yapılabilir ama çıkış noktası Kırklarelidir)

Yurdumuzun Marmara Bölgesi hariç, başka hiç bir yerinde yapılmayan, ilimize özel Trakya'ya özel bir içecek Hardaliye









Kişi Sayısı: 10
Hazırlama Süresi: 15 dk
Pişirme Süresi: 90 dk

Malzemeler:

  • 1 bütün köy tavuğu (ciğerleri ile beraber),
  • 2 yemek kaşığı tel şehriye,
  • 3 yemek kaşığı un,
  • 3 yemek kaşığı yoğurt,
  • 1 adet yumurta,
  • 1 adet limon,
  • 2 yemek kaşığı tereyağ,
  • 2 çay kaşığı tuz,
  • 2lt su

H
azırlanışı:


Tavuk ve ciğerler temizlendikten sonra bol suda yıkanır. Yıkandıktan sonra haşlanmak üzere

tencereye suyun içine konur. Pişen tavuğun göğsü didiklenir. Pişen ciğerler doğranır. Ayrı tencerede yağda tel
şehriyeler kavrulur. Tavuğun suyu süzülerek üzerine biraz daha su ilave edilerek tel şehriyelerin üstüne dökülür.
Yumurta, un, limon suyu ve tuz topaklanmayacak şekilde karıştırılır. Elde edilen terbiye kaynayan tavuk
suyunun içine atılır ve karıştırılır. Son olarak içerisine didiklenen tavuk etleri ile doğranan ciğerler konur. Yağı
kavrularak ilave edilir. 5-10 dk kaynadıktan sonra servis edilir.









Kişi Sayısı: 4
Hazırlama Süresi: 5 dk
Pişirme Süresi: 25 dk

M
alzemeler:


  • 300 gr labada,
  • ½ çay bardağı ayçiçeği yağı,
  • 2 adet yumurta,
  • 150 gr yoğurt,
  • 2 diş sarımsak,
  • 1 çay kaşığı tuz.

H
azırlanışı:


Ayıklanan ve yıkanan labadalar doğranarak yağda kavrulur. Daha sonra ayrı bir tavada iki yumurta
karıştırılarak pişirilir. Pişirilen yumurta labadanın içine karıştırılır. Hazırlanan sarımsaklı yoğurt labada karıştırılarak servis edilir.











Kişi Sayısı:
4

Hazırlama Süresi: 20 dk
Pişirme Süresi: 45 dk

Malzemeler:

  • 450gr kemiksiz kuzu eti,
  • 3 su bardağı su,
  • 1 su bardağı baldo pirinç,
  • 1 adet orta boy soğan,
  • 3 adet yeşil soğan,
  • 3 dal taze nane,
  • 1 tutam karabiber,
  • 1 tatlı kaşığı tuz.
Hazırlanışı:

Kuzu etleri tencereye konarak kıyılmış kuru soğan ile haşlanır. Pişmeye yakın içine bir tutam tuz atılır. Tereyağda pirinçler kavrulur. Kavrulan pirinçler tepsinin altına yayılır. Üstüne soğanlı kuzu eti ve suyu konur. Su etlerin hizasına gelmelidir. Yeterli gelmezse su ilavesi yapılır. Üzerine kıyılmış taze soğan ve taze nane konur. Karabiberi ilave edilerek fırına verilir. 30 dk kadar pişirilir. Piştikten sonra fırının içinde üstü kapatılarak 20 dk dinlendirilerek servis edilir.











Kişi Sayısı: 4
Hazırlama Süresi: 20 dk

M
alzemeler:


  • 2 adet patlıcan,
  • 1 adet kırmızı biber,
  • 2 adet sivri biber,
  • 4 diş sarımsak,
  • 7-8 dal maydanoz,
  • 3 yemek kaşığı zeytinyağ,
  • 3 yemek kaşığı üzüm sirkesi,
  • 1 tutam tuz.
Hazırlanışı:

Patlıcanlar ve kırmızı biberler közlenir. Közlenen patlıcan ve kırmızı biber tavla zarı büyüklüğünde doğranır. Daha sonra ince kıyılmış maydanoz ile yeşil sivri biberler içine karıştırılır. Sarımsak ister kıyılarak ister dövülerek içine konur. Son olarak tuz, zeytinyağ ve sirke ilavesi ile servis edilir.











Kişi Sayısı:
4

Hazırlama Süresi: 5 dk
Pişirme Süresi: 40 dk

M
alzemeler:


  • 25gr tereyağ,
  • 1 su bardağı toz şeker,
  • 1 su bardağı un,
  • 2 adet yumurta sarısı,
  • 1 su bardağı tuzsuz, yağlı ve taze koyun peyniri.

Hazırlanışı:

Peynir kısık ateşte yağda eritilir. Daha sonra yumurtanın sarısı ilave edilerek karıştırılır. Üzerine azar azar un ilave edilir. En son olarak şeker konarak karıştırmaya devam edilir. Kıvamı tutunca ocağın altı kapatılır. İsteğe göre üzerine ceviz serpilerek servis edilir.






Ve sadece Kırklareli iline özel olan bir içecek olan Hardaliye..



Önemli not; yemek tarifleri ve resimler için Ali Çakır Bey'e teşekkürlerimi sunmayı borç bilirim. Ali Bey, Pınarhisar Meslek Yüksek Okulunda öğretmenlik yapmaktadır ve aşçılık üzerine dersler vermektedir. Kendisine ulaşıp yazısından alıntılar yapmak ve resimlerini kullanmak istediğimi bildirdim. Konuya göz attıktan sonra ''olur'' demiştir..

İlgisinden ve izninden dolayı bir kez daha teşekkürlerimizi iletiyoruz;

Çok teşekkürler Ali Bey.

Yöresel yemekler için kullanılan kaynak

__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.02.2013, 00:17   #4
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Trakya'nın Küçük Şirin İli | Kırklareli



Kırklareli insanı sosyal sorumluluk sahibidir;

Anneler Gününde unutmaz Huzurevinde ki analarımızı...





Özürlüler Haftasında değil sadece her zaman hatırlar özürlü vatandaşlarımızı.. Ama onların haftasını kutlarken daha bir başka olur duyguları.





Özellikle evcil hayvanlar konusunda hassastır.



Alır çocuğunu gider barınaklara.. Küçükler için ilk ders gibidir; hayvanat bahçesi niyetine değil, sahipsiz kalan hayvanları gösterir, kedi-köpek bakmak isteyen çocuklarına. İsterlerse buradan alırlar ama kulağa küpe gibidir, kafeste ki hayvanlar... ''Bakamazsan böyle mahzun kalırlar sonra'', gibilerinden...



__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.02.2013, 21:14   #5
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Trakya'nın Küçük Şirin İli | Kırklareli



Çocukları ile
...





Büyükleri ile, pek bir duyarlıdır toplumsal dayanışmalara....


Bugünler de moda olan ekmek tasarrufu yıllardır yöre insanının töresi olmuştur halbuki. Ola ki ekmek çok bayatlar ise asla çöpe atmaz...




Kendince katkı yapar çevreye...


İlla ki bir etkinlik vardır ilimizde. Bakınız en büyük ilçe konumunda ki Lüleburgaz'da roman müzisyenler tarafından kurulan TROCKYABLUES konser için gelmiş Kırklareli'mize..





ya da Levent Kırca gelmiş söyleşi için...


Gidilmez mi hiç? Gidilir elbet ...




Her konuya ilgili duyarlıdır.. DİSK gelir, oradadır...






Trakya’da herkes müziğin içine doğar...Müzikten en anlamayanı bile “Aliş’imin kaşları kare…”yi kodlarına işlenmiş bir yetenek, şaşılacak bir cürret ama en fazla bir popstar kadar detone olarak söyler. Söyleyemeyenin ise, bir Rumeli havası duymaya görsün, yüreciği inceden inceye titrer. Müziğin davetine kapılıp kasap havası çekemeyeni damat, ''yeldire yeldire'' () kız karşılaması oynayamayanı ise gelin etmezler buralarda.

Ama...

Ama sadece müzik değildir Kırklareli'nin hayatında... Tiyatro ''can''dır... Bunu bilen tiyatrolar gelmez mi hiç buralara...



Yılanların Ö





Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım





Levent Kırca ''Azınlık Oyunu''






İntifada





Alevli Günler




Her zaman ilgi görmüştür tiyatrolar...




__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.02.2013, 00:11   #6
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Trakya'nın Küçük Şirin İli | Kırklareli


Belki bir gün Ramazan Ayı'nda yolunuz düşer buralara... Belediyenin düzenlediği etkinlikler çerçevesinde;



Geceleri renkli geçer mahalle aralarında; çocuklar çok eğlenir .




Doymazlar eğlenceye bir türlü...




Hele büyük çocuklar


Unutulmaz küçükler.. Ramazan ayında daha bir dikkat edilir, özen gösterilir yarının büyüklerine...




İftar yemekleri de olmazsa olmazıdır belediye başkanlığının.. Her mahallede kurulur masalar, kaynar tencereler, açılır dualarla iftar.




Bir gün gelmelisiniz Kırklareli'ne... Özellikle festivaller zamanı gelin ama.... Her ne kadar Tekirdağ ve bir rivayete göre İzmir'in Kemal Paşa ilçesinde en iyi Kiraz yetişir denilse de.. Efenim anlatılanlardan çok siz en iyisi tadına bir bakın, uzanıp Kiraz ağacının dallarına, dalından koparıp yemeli..

Davetlimsiniz her daim..



Olmadı; Karagöz Kültür Sanat ve Kakava Festivalimiz de var.. Geçen sene 22.sini kutladığımız




festivalimizi görmelisiniz bir gün... Bu da nereden çıktı, Karagöz bizimdir diyecek olan Bursalılar olursa, efenim Evliya Çelebi kaynağımızdır..









Hemen her bölgede vardır düşkünleri... Öyle ki vazgeçilmez bir sevdadır bazıları için.. Uğruna arabalar verilir, binlerce liralar harcanır ''güvercinler'' için;





Katıldığı her yurt içi ve yurt dışı yarışma da mutlak derece alan halk oyunlarımızı da yakından izleme fırsatı bulursunuz festivallerimizde.

__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 23.02.2013, 23:35   #7
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Trakya'nın Küçük Şirin İli | Kırklareli (Kırkkilise)




Hadi gelin şehir turu yapalım biraz; gezelim görelim beraber..... Efenim; şehir merkezine giden yoldan, şehir içine ilerlemeye başladığımız da sol tarafımız da şehrimizin müzesi yerini almıştır..






Biraz daha yakından bakalım mı ?









Üzgünüm, içini gezecek vaktimiz yok idare ediniz şimdilik...

Çeşmelerimizi görelim mi? Hadi ....

Yakınlarda ki Eski Hapishane Çeşmesi ile başlayalım..







Eski Hapishane ve Çeşmesi - Yıl 1940




Fotoğraf: BarışToptaş


Efenim; Karakaş Mahallesi’nde bulunan çeşme, XIX. yüzyılın ikinci yarısında yapılmıştır. İki cepheli bir meydan çeşmesi olarak inşa edilen çeşmenin ismini aldığı Hapishane binası çeşmeye bitişik olarak sonraki yıllarda yapılmıştır. İki cephesinde de yuvarlak kemerli birer niş bulunan çeşmenin günümüzde tek cephesi kullanılmaktadır. Kemer kilit taşlarının bir kısmı dikdörtgen şekilli olarak dışarıya doğru çıkıntı yapacak biçimde işlenmiştir. Çeşmenin köşe kısımları yuvarlatılmış pilastrlarla, üzeri profillendirilmiş çift sıra saçak silmesiyle şekillendirilmiştir. Kare planlı olan çeşme tümüyle sıva ile kaplanmışken günümüzde sıvanın büyük bir bölümü dökülmüştür...





Eski Hapishane ve Çeşmesi - Yıl 2013




İnsanın içini hüzün kaplıyor değil mi?









Doğu Mahallesi’nde bulunan çeşme, XIX. yüzyılın sonlarında yapılmıştır. İki cepheli bir meydan çeşmesi iken günümüzde yalnızca bir cephesi kullanılmaktadır. Fazlaca bir yüksekliğe sahip olan çeşme kare planlıdır. İki cephesinde sivri kemerli birer niş bulunan çeşmenin caddeye bakan tarafındaki niş içerisinde iki adet musluk bulunmaktadır, bu kısımdaki mermer kaplama sonradan yerleştirilmiştir. Diğer cephesindeki muslukların ise yakın zamanda kapatıldığı düşünülmektedir. Kesme küfeki taştan inşa edilen çeşmenin kemerindeki kilit taşları dışarıya doğru çıkıntı yapacak şekilde oturtulmuştur..















Çeşme 1568-69 yılları arasında Köse Mihalzade Ali bin Hızır Bey tarafından inşa ettirilmiştir. Dikdörtgen plan şemasıyla kesme küfeki taştan tek cepheli bir köşe çeşmesi olarak yapılan çeşme; Doğu Mahallesi’nde, Yanık Kışla ve Tırnova caddelerinin kesiştikleri köşede, Kadı Camii karşısında yer almaktadır. Su, sivri kemerli bir niş içerisine yerleştirilmiş ayna taşındaki tek musluktan temin edilmektedir. Nişin iki yanında oturma taşı bulunmaktadır. Kemerin iç kısmında tepe noktasına yakın bir yerde inşa kitabesi yerleştirilmiştir. Çeşmenin ön yüzünü dikdörtgen bir çerçeve içine alan profillerle cepheye hareket kazandırılmış, üst kısmını çevreleyen saçak silmesiyle de yapımı tamamlanmıştır. Sonraki yıllarda saçak silmesinin üst kısmına taş ve betonarme malzemeyle ilave bir bölüm eklenmiştir..














Kırklareli il merkezinde, Yeni Belediye binası yanında Kapan Camisi’nin önünde bulunan bu çeşme 1771 yılında Kayserili Hacı Hasan Ağa tarafından yaptırılmıştır. Geçirdiği onarımlar neticesinde, çeşmenin üzeri mermer kaplanmış ve günümüzde orijinalliği kalmamıştır
Efenim bunlardan başka Kocahıdır Çeşmesi, Kayyumoğlu Çeşmesi, Karaumur Bey Çeşmesi de vardır...









Hadi şimdi eskiden bedesten (Kapalı Çarşı) olan ''arasta''mıza gidelim.

Arasta, çarşılarda aynı ürünü satan dükkânların bulunduğu bölüme verilen addır.


İslam mimarisinin en önemli yapı çeşitlerinden biri olan külliyelerde sıklıkla yeralan arastalar, geçmişte geliri külliyenin içindeki camiye vakfedilen tek tip dükkânlardan oluşurken, günümüzde çoğu turistik olmak üzere çeşitli ürünler satan ve kira geliri hariç camilere gelir bırakmayan çeşitli dükkânlardan oluşur.


Dükkanların her birinin ayrı kapısı yoktur. Sabah ve akşam birlikte açılır ve kapanırlar.


İşte bizim Arasta'mızdan görüntüler.


Arastada ki tavan işlemeleri





__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.02.2013, 16:46   #8
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Trakya'nın Küçük Şirin İli | Kırklareli



Arasta nın hemen yanında, bitişik nizam da zamanında yapılan külliyeden geriye kalan üçüncü kısım olan hamam vardır. (İlk ikisi Hızır Bey Camii ve Arasta idi)






Hamam hala faaliyette olup hizmet vermektedir..








Efenim hazır buradayken, Şevket Dingiloğlu Parkı'nı göstermek isterim sizlere. Eğer yaz mevsiminde geldiyseniz Kırklareli'ne, Arasta'nın tam karşısında ki bu parkta oturmaya yer bulmazsınız kolay kolay..





Bu parka Şevket Dingiloğlu adı verimiştir. Sebebi; Kırklareli'nin yakın tarihinin belki de en önemli kişisi olmasındandır..









Eğitimci, yönetici. Ortaöğretimini Edirne’de, yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat fakültesi’nde (1908) tamamladı. Öğretmenlikten sonra Demirköy Kaymakamlığı, Dereköy Bucak Müdürlüğü, Kırklareli, Vize, Eskişehir göçmen müdürlüklerinde bulundu. Kurtuluş Savaşı sırasında Trakya’nın kurtuluşu çalışmalarına öncülük etti.


Trakya, Paşaeli Müdafaa-i-Hukuk Cemiyeti’nin kurucuları, yöneticileri arasında yer aldı. Kırklareli şubesini kurdu.Kırklareli’nde işgalcilere karşı savaştı, bu hizmetleri nedeniyle İstiklâl Madalyası ile ödüllendirildi. 1923’ten sonra yedi yıl Kırklareli Belediye Başkanlığı yaptı. Seferberlik müdürlüklerinde bulundu.





Kırklareli halkı ATA'sına ve ilkelerine bağlıdır.. Şu gördüğünüz çınar ağacı var ya;



Atamızın büstünün olduğu yer;


İşte tam burada ATATÜRK'ü anma etkinlikleri çerçevesinde, 10 Kasım 2012 de Atatürkçü Düşünce Derneği Kırklareli Şubesi öncülüğünde, sivil toplum örgütlerinin desteğiyle, 406 gönüllü katılımıyla, 639 sayfalık Nutuk kesintisiz olarak 28 saat 13 dakikada okunmuştur. Kırklareli halkımızın ve civar ilçelerden gelen vatandaşlarımızın da yoğun ilgi gösterdiği bu etkinlik sırasında gece okuması meşaleler altında yapılmıştır. Her katılana bir Nutuk hediye edilmiştir.. Bu sene de aynı etkinliği görmek ve sizlere de resimleyerek, video çekerek anlatmak dileğiyle....







Yazın kavurucu sıcağında çınar ve çam ağaçlarının altında gölgelenmek mmmm .. Oturduğunuz yerden göreceğiniz manzara ise;





Kırklareli Cumhuriyet Meydanı



Biraz soluklandık şimdi istermisiniz bir de Kültür Park'a gidelim beraber?





Efenim Kültür Park'ta, Kırklareli'de düzenlenen festivallerin şenliklerin açılışı, konuşma törenleri düzenlenir.









Sabah sabah 10'a 10 varken çekildi.
S
izin için...







Bu da gece görüntüsü, güzeldir geceleri Kırklareli



__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.03.2013, 22:21   #9
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Trakya'nın Küçük Şirin İli | Kırklareli


Geceleri Kırklareli demişken;






Özellikle Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında geceleri sel olur akar insanlar;







Tüm yurtta olduğu gibi Kırklareli'nde de bir tutkudur futbol. Kırklarelispor'umuz;







39 GençliK taraftar grubumuz











Kırklareli aynı zamanda eğitim şehri olma yolunda 2007 yılında kurulan Kırklareli Üniversitesi sayesinde büyük yol kat etmiştir. Kırklareli Üniversitesi 3.500 dönüm yeni üniversite ana kampus alanıyla balkan coğrafyasındaki en büyük kampus alanı olma özelliğini taşımaktadır.






15 yıl içerisinde yaklaşık 60.000 ( altmış bin) öğrenciye hizmet verecektir. Şu anda Kırklareli Üniversitesi öğrenci nufusu 15.000 dir. 2015 – 2016 yılında Kırklareli Üniversitesi Rektörü Mustafa Aykaç’ın yaptığı açıklamalara göre 25.000 olacaktır. Bu söylenilen rakamlar en az seviyede olabileceği düşünülerek minimum olarak söylenmektedir.






Kırklareli üniversitesinin en büyük özelliği %40 oranında yurt dışından öğrenci kabul etmesi ve bu öğrencilerin girmek istediği bölüme sadece Türkçe dil sınavı yapılarak alması başarılı olamayan öğrencilerin ise Türkçe dil öğretilerek istedikleri bölümde okumaları büyük avantajdır.







Kırklareli üniversitesi ve Kırklareli Valiliğinin bu konuda desteklerini alarak Avrupa’daki temsilcilikleri sayesinde şu ana kadar Türk Dernekleri ile yapılan görüşmelerde Kırklareli Üniversitesine kayıt yaptıracak öğrencilerin sayısı kabul edilecek toplam öğrenci sayısını aşmıştır.






Avrupa’da yaşayan Türklerin en büyük sorunu eğitimdir. Orada yaşanılan dışlanmalar ve yabancı düşmanlığı istenilen düzeyde eğitim almalarının önündeki en büyük engeldir. Bunun önüne geçebilmek ve oradaki yaşayan Türk asıllı vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkelerde daha iyi konumlara gelebilmeleri adına Kırklareli Üniversitesi Avrupa’daki Üniversitelere denklik verebilmektedir. Kırklareli Üniversitesinden mezun olan bir öğrenci aldığı diploma sayesinde dünyanın her yerinde rahatlıkla iş bulabilme şansını yakalayacaktır. Kırklareli Üniversitesini en iyi şekilde Avrupa’da yaşayan Türklere ve yabancılara anlatmaktayız. Bu anlatımlarımız sırasında yaptığımız araştırmalarda avrupa’da yaşayan bir öğrencinin aylık en az 1500 ila 2000 avro arasında harcama yaptığını ve bu harcamaların sadece yemek ve barınma olduğu tespitlerimizin başında gelmektedir. Bizim yapmayı düşündüğümüz 1000 öğrencilik ve hemen akabinde 2000 öğrencilik proje detaylandırıldığında ise yıllık yeme, içme ve okul harcı dahil yapacağımız 10.000 avroluk kampanya ile Türkiye’de Kırklareli Üniversitesinde istedikleri bölümde okuyabilme fırsatı yakalayacaklardır.


Kırklareli üniversitesinde bu kadar öğrenci öğretim görmesine karşılık Kırklareli de bulunan öğrenci yurdu sadece 2.700 kişi kapasitelidir. Kırklareli Üniversitesinin 2012 – 2013 öğretim yılında Rektörümüzün yaptığı açıklamada en az 18.000 öğrenci olması düşünüldüğünde bile Kırklareli de öğrenci yurdu yapmanın ne kadar önemli olduğunun kanıtıdır.





__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 31.03.2013, 14:34   #10
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Trakya'nın Küçük Şirin İli | Kırklareli




Valilik Konağı







Valilik Meydanı Yeşil Alanda ki Uçak






Tarihi Tren Garı Binası

resim eklenecek








Erkek

Gömlek: Pamuktan, düz çizgili kumaştan veya düz beyaz kumaştan dikilir. Yakasızdır.

Yelek: Abadan yapılır, kolsuzdur. Gömleğin üzerine giyilir. Gaçka, kopça denilen tel düğmelerle iliklenir. Gaytonlarla süslenmiştir.

Cepken: Bu da abadan yapılır. Kolludur, çevresi gaytonlarla dikilmiş süslemeler vardır. Yakasız ve düğmesizdir, ceket görevini görür.







Kuşak
: Yünden dokuma olup, al ve beyaz renktedir. Bele dolanır
. Bir yandan potura kemer görevi yaparken diğer yandan cep ve süs görevi yapar.

Potur: Kendilerinin dolapta dövüp hazırladıkları aba kumaşından yapılır.Yan kısımları siyah gaytonla süslenmiştir. Dizden yukarısı bol, aşağısı dardır.

Çorap: Yündendir. Elde kadınlar tarafından örülür. Siyah ve beyaz çorap olmak üzere iki türlüdür. Damat çorapları hariç nakışsızdırlar.

Ayakkabı: Tarlada çarık, normal günlerde deriden yapılmış ucu sivri alçak ayakkabı giyilir.






Kız

Baş örtüsü: Kenarları süslü ipekten yapılmıştır, çeştli renklerde olabilir. Bir adı da greptir.

Cepken: Gömleğin üzerine son derece motifli, telle işlenmiş aba ve çuhadan yapılmıştır. Bele kadar uzanır.

Önlük: Her köyün kendine özgü renklerde, kendilerinin ürettiği yünden dokuyup süsledikleri önlükleri vardır. Bazı köylerde ''fıta'' da denir. Önlükleri bağlamak için yünden örülmüş ince kumaşa da uçkur denir.

Gömlek: Dokuması pamuktan olup çeşitli işlemelerle süslenmiştir.


Şalvar: Kumaşları pamuktan olup, elde kadınlar tarafından dokunur.

Çorap: Bütün çoraplar nakışlıdır, hakim renge göre adlandırılır. Elde yün ipliğiyle örülür. Çorapları; kedi bacağı, muskalı çiçek, dişçik gibi isimlendirdikleri motiflerle süslemektedirler. Ayaklara çoraplardan başka bir de ''edik'' denilen yünden örülmüş nakışlı terlikler giyilir.


Kız Çocuk







Kırklareli'de Yöresel Kıyafetler Defilesi

36. Turizm Haftası etkinlikleri çerçevesinde Kırklareli Üniversitesi Turizm Fakültesi tarafından “Geçmişten Günümüze Kırklareli Kıyafetleri” konulu bir defile düzenlendi (20.04.2012).




Lüleburgaz’ın Ertuğrul Köyü’nde Fatma Efe’ye ait “Kültür Evi”, Poyralı Köyü “Kültür Evi” ve Halk Eğitimi Merkezi’nin katkıları ile “Geçmişten Günümüze Kırklareli Kıyafetleri” isimli defile öğrenciler tarafından sergilendi.










Bazı bölümlerinin salondakileri eğlendirdiği defile
büyük beğeni topladı.





Resimler için; www.haber3.com ve www.gurlekmilli.com
Yazı için; www.folklor.gen.tr ve www.haber3.com kaynak olarak kullanılmıştır.


__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
babaeski, demirköy demirhanesi, diyarı, hardaliye, hızırbey camii, iğneada longoz ormanları, k.eli yöresel yemekler, kiliseler, kırklar anıtı, kırklareli, trakya, trakyanın, vize antik tiyatro, yöresel kıyafetler


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 20:05.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.