Divan Edebiyatından Bir Kaç Küçük Mısra

[@Dilaver]

Hadi biraz da Tanzimat Edebiyatından örnekler verelim..


Ziya Paşa'yı çok severim...

İç bade güzel sev var ise akl u şuurun

Dünya var imiş ya ki yoğ olmuş ne umurun


Aklın, bilincin varsa şarap iç, güzel sev;

dünya varmış, yokmuş umrunda olmasın..

Bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez

Bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan


Gökyüzünden yağmur yerine inci ve mücevher yağsa,

talihsiz olanın bahçesine bir damlası bile düşmez.

Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim

Gaflet ile görmez kuyuyu reh-güzerinde

Birçok acemi müneccim gökte yıldız ararken,

Gaflete dalarak yollarındaki kuyuyu görmez.

Allah’a tevekkül edenin yaveri Haktır

Nâşad gönül bir gün olur şâd olacaktır.


Allah’a inanıp kaderine sabırla razı olanların yardımcısı Allah’tır.

mutsuz gönüller bir gün elbet mutlu olacaktır.

[@Dilaver]

Hâlî ne zaman kaldı cihan ehl-i tama'dan
Sen zâtını bu âleme elzem mi sanırsın


Ziya Paşa 'nın önünde saygı ile eğiliyorum..

[@Dilaver]

Hoştur bize meyhane ki işret var içinde
Ol gözleri mahmur ile sohbet var içinde

Bize meyhane hoştur, çünkü içinde içme var;
O gözleri süzgün ile içinde sohbet var.


Kimdir o hanım-iğneşi kayıkla geçenler
Almış ele yelpaze bir âfet var içinde

O "hanım-iğnesi kayık"la geçenler kimdir?
İçinde, eline yelpaze almış bir âfet var.


Bir yerde idik dün gece dilber ile amma
Nakl edemem ol meclisi vuslat var içinde

Dün ge*ce sevgiliyle bir yerdeydik, ama
O birlikteliği anlatamam, içinde kavuşma var.


Lûtf eyle suâl eyleme eyyâm-ı firakı
Bin derd ile sad güne felâket var içinde

Lütfet de ayrılık günlerini sorma,
İçinde bin dertle yüz türlü felâket var.


Ol âfeti kıl hâl-i hırâmmda temâşâ
Bin şîve vü bin türlü nezâket var içinde

O âfeti salına salına yü*rürken seyret,
(o yürüyüşün) içinde bin türlü eda ve bin türlü incelik var.


Düşnâm ile İzzet lebin öpmek o nigârm
Bir badeye benzer ki hararet var içinde

İzzet! o sevgili*nin azarlayan dudağını öpmek,
İçinde hararet (ateş) bulunan bir şarabı içmeye benzer.


İzzet Ali Paşa

[@Redwine]

GAZEL

Hemîşe merdüm-i çeşmim izâr-ı yâre bakar,
Gözüm o pencereden sahn-ı lâlezâra bakar.

Gözbebeğim daima yarin yanağına bakar,
Gözüm o pencereden lâle bahçesine bakar.

Zaman gelür yine zerrîn kadeh alur eline,
Çemende nergis-i şehlâ hemân bahara bakar.

Zaman gelir yine altın kadeh alır eline,
Belli ki bir cefakâr, taş kalbli yâre vurulmuştur.

Nesim-i lûtfunadır intizârı ffülk-i dilin
Çok oldu sahil-i mihnette rûzigâra bakar.

Gönül sandalı senin lûtfunun meltemini bekliyor
Mihnet sahilinde çoktandır rüzgâra bakar

Seni gelür işidip bağa yâsemen cânâ
Çıkup o şevk ile dîvâra rehgüzâra bakar.

Ey can, yasemen senin bağa geleceğini işitince
O şevk ile duvara çıkıp yola bakar

Ne i'tibâr bu evzâ'a merd olan Yahya
Ne zillete nazar eyler ne i'tibâra bakar.

Ey Yahya, merd olan bu hallere itibar eder mi?
Ne zillete, ne itibara bakar.

Şeyhülislam Yahya Efendi

[@Dilaver]

Hitâb-ı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim
Cevâb-ı aşkı kim anlar kiminle söyleşelim

Leskofçalı Mustafa Galib..


Araştırdım, Lefkosça Sırbistan'ın güneyinde bir şehir..

Buyur burdan yak..

[@Sevda]

Her duyguyu sonuna kadar yaşamış insanlar zamanında. Şimdi yaşanan, aşklar, sevgiler yapmacık ve sunî olduğundan yazılan şiirler de bir his vermiyor insana. Hepsi aynı basmakalıp ve sıradan cümleler. Divan edebiyatı bir başka âlem okumaya doyamaz insan.

Teşekkürler Dilaver.