Bal Tutan Parmak Yalar mı?

[@Mustafa Akten]

BAL TUTAN PARMAK YALARMI?
(YALARSA NİYE YALAR?)

Türkiye Cumhuriyeti devleti kuruluşundan günümüze ve Türk milleti bu süreç içinde ne zaman kargaşa ve açmazlar yaşadı ise, bunun sebebi; milli namus, milli ahlak duygusu yoksunluğundan nasipli, aymazlıkları had safhada olan ve toplumsal yanılgı ile siyaseten iktidar edilen gaflet ve delalet ve hatta hıyanet içinde olan politikacılar sayesindedir.

Siyasette amaç halka ve millete hizmet etmek olması gerekirken, siyasetçi içinden adını politikacıya çıkaranlar, halka ve devlete hizmet etmek yerine kendilerine hizmet ederler. Kendileri kamunun balını ellerinde tuttuklarından parmak yalamayı ihmal etmezler, kendilerinin yalayıp yuttukları yetmiyormuş gibi, birde çıkarcılıkta gurup oluşturdukları yakınlarına yalayıp yuttururlar. Örnek görmek isteyenler son 13 yıla ve Türkiye’nin belli dönemlerine bakmaları yeterli olur sanırım.

Parmak yalayan ve yalatanlar, Türkiye için hedeflenen şiar, ilke ve devrim öngörülerinden saptıkları için, Atatürk tarafından öngörülen muasır medeniyet ölçüsünün ve algının yerini karanlık odaklara bıraktıkları için, Atatürk Cumhuriyet ilkelerini basamak olarak kullanıp, ihtirasla haris duygularla siyaseten iktidar ve baş oldukları için, milli heyecanın, milli namusun, milli egemenliğin ve medeni sosyal yaşamın gerisinde kaldıkları için, “Türk Öğün, Çalış Güven” diyen Atatürk değerlerine bigane kaldıkları için, idareci geçinenlerin bu deyimden icazet almadıkları için, ilkelere, ülkülere, laikliğe, halkçılığa, Cumhuriyete, kazanımlarına karşı ve bigane oldukları için, aymaz halleri davranışları ve iş bilmezlikleri ile ülkede karmaşa, vurguna, talana, istismara, rüşvete, yolsuzluğa, kamudan getirim dağıtmaya müsait ortamların oluşmasını sağlamış, bu ortam içinde hem parmak yalamışlar hem de yalatmışlardır.

Yukarıda tarifini yaptığımız politikacı tipleri içinden son zamanlarda gerici, softa, yobaz ve dinci olarak tanınan bilinenlerin içinden dün para ve kapital sahiplerine materyalist diyenler, bu gün Allah’u Ekber deyip yeşil dolarların meftunu, malın ve dünyalığın esiri olmuş tarikatçı cemaatçi dincilerdir.


“Makama, Paraya, Kadına, zevk-ü safaya, Saraylara, lüks ve ihtişamlı yaşama ve liderliğe, bencil egolara ben, sadece ben deyip narsist eğilimlere karşı zaafı olanlar, halka ne verir? Dünya ve Türkiye örneklerine bakıldığında, kimlerin halklarına ne verdiği ne götürdüğü çok iyi anlaşılır.”

“Yönetime gelen özellikle politikacı olanlarda görülen insani ve medeni ve ilmi teknik araz ve arızalar:”

* Gurur ve kibir,
*Geçmişleri ve aidiyetleri ile övünme,
*Kamu mallarını talan ederken, Cumhuriyeti kâfir, mallarının yenmesini ve paylaşımını helal sayma,
*Her konuda biz biliriz, bize “ biz,” bizden küçüğüne çuvaldız derler anlayışı,
*Her konuda halk yardakçısı ama o denli takiyeci, tam çıkarcı politikacı,
* Aşırı ihtiyat ve başlarına bir şey gelir korkusu ve endişesi içinde sadece kendilerini, partilerini ve yandaşlarını korumaya yönelik “iç güvenlik” yasa tasarısına benzer kanun çıkarmaları
*Taraf olmayanlar ber taraf olur anlayışı ile halkı ve kurumları tehdit, kendilerine destek vermeyenleri fiziki, maddi ve her alanda cezalandırma.
*Farklı görünmek şaşaa debdebe içinde büyük görünmek tutkusu ile milli saraylara el koyma, yetmez kamu malından büyük israflar ile kaçak saraylar yaptırma, mahkeme kararlarını tanımama gücünüz yetiyorsa gelin yıkın efeliği ve Kasımpaşa mahalle bıçkını hoyratlığı bilinen özellikleri.
Özellikleri bildik öğrendik, politikacı olanları, secere ve çetelelerini öğrendik. En önemlisi politikacı ile siyasetçi kavramını iyi öğrendik.
Sanırım önümüzdeki seçimlerde herhalde parmak yalayan, yalatan politikacılar yerine gerçek siyaset adamlarını parlamentoya taşırız herhalde…
17.02.2015
Mustafa AKTEN

[@Kartal]

Bu güzel yazı ve yazı içerisindeki tespitleriniz için teşekkürler Mustafa bey
Bilhassa yazınızın sonundaki yıldız işaretli tespitleriniz harika