Kış Şarkısı

[@Basakca]

Kış Şarkısı

Ankara’daki Mogan Gölü gibi pek çok sulak alan
her kış yüz binlerce kuşun ölüm kalım dansına sahne olur.

Kuş, baharın ılık günlerini, buz ise karakışı çağrıştırır. Oysa doğa, çağrışımlardan çok daha fazlasına gebedir. Ankara’daki Mogan Gölü gibi pek çok sulak alan her kış yüz binlerce kuşun ölüm kalım dansına sahne olur.

Her günün sonunda gölün üzerinde tekrar eden zorlu uçuşlar, sığırcıkların geçmesi gereken yaşam sınavından başka bir şey değildir. Kuralları yüz binlerce yıldır değişmeyen bu sınavın sonunda, kuşların kimisi bahara kavuşur, kimisi ise önce kar örtüsünün, sonra toprağın arasına karışır. Sığırcıklar soğukla birlikte yaşamlarını buz tutan göle sığınarak sürdürmeye çalışır.

Sığırcıklar (Sturnus vulgaris) pek çok kuş gibi tek başına uçma özgürlüğüne sahiptir. Ancak onlar kışın hayatta kalmak için dev bir sürünün hücreleri olmayı ve bu sürünün kurallarına sıkı sıkıya uymayı tercih eder. Onlar için kış, benliği bir yana atıp birliğe teslim olmaktır. Bu davranış, zorunlu bir hareket değil, şuurlu bir tercih olmalıdır. Yoksa gökte gözüken şey mükemmel bir uyum değil, korkularla dolu bir mücadele olurdu.

Soğuk Güneş

Sığırcıklar için önemli olan güneşin görkemli batışı değil, Orta Anadolu’nun dondurucu soğuğudur. Günbatımından önce sığırcıklar dondurucu geceyi yenebilmek için hazırlık yapar. Birbiri içine kenetlenerek uçan sürü, keskin soğuğa kanat kaslarını hareket ettirerek karşı koymaya çalışır.

Su Adası

Kış gelip de tüm göl donduğunda sukuşları için her yer karaya dönmüş demektir. Bir yer hariç: Gölün ortasındaki “su adaları”. Sıcaklığın eksi yirmi dereceyi bulduğu gecelerde, gölün olağan coğrafyası tersyüz olur. Gölün ortasındaki donmamış küçük alanlar, kuşların sığındığı adacıklara dönüşür. Sakarmekeler (Fulica atra) gibi pek çok sukuşu bu alanlarda hem düşmanlarından korunur, hem de besinlerini arar.

Hayali Canavar

“Ne soğuk ne de düşmandan korkarım. Benim korkum, birliğe ve aşka yüz çevirenler yüzündendir.” Böyle düşünerek uçar karakışı yenmeye çalışan sığırcık. Zorlu sınavın en önemli kuralı, birliğin bozulmaması ve mutlak dayanışmadır. Bunun için sığırcıklar kış boyunca birlikte uçar, beslenir, uyur ve uyanırlar. Uçuşları sırasında düşmanlarını kendilerinden uzak tutabilmek için dev sürüler yapıp gökte süzülen bir “hayali canavar” oluştururlar. Birbirine kenetlenen sürü daha önce provası hiç yapılmamış bir dansı tam bir ahenk içinde sergiler. Bu olağanüstü düzen sığırcıkları gölün en aciz canlısı olmaktan çıkarıp onları göğün en korkutucu varlığı haline getirir. Sürünün bu davranışı düşmanları yırtıcı kuşları caydırmak için yeter de artar bile. Birlikten vazgeçmeyen sığırcıklar, hem bahara hem de nesillerini çoğaltan aşka kavuşur.

[MEDIA]http://storagestart2.divshare.com/launch.php?f=16200046&s=9d5[/MEDIA]

[@Basakca]

Sığırcık Destanı

Biri dışında savaşların hiçbiri hoş görülemez. O da, yaşam savaşıdır. Dünyanın her köşesi, her saniye yaşam savaşı veren milyarlarca varlıkla doludur. Bu varlıkların her biri, en küçük görüneni bile, kendi içinde bir destandır. İnsan, bütün bu destanlara kendi destanıyla aynı mesafede durma yeteneğine sahip tek varlıktır. Çünkü bunu başaran insan, yarın buz, sonraki gün ise bir sığırcık olacağının farkındadır.

Gölün Kabuğu

Buz gölün üzerini bir kabuk gibi kaplarken göldeki yaşam da bu değişime uyum göstermek zorundadır. Uyumun gerçekleşmesi için sadece birkaç hafta, hatta bazen daha da az zaman vardır. Bu süre içinde balıklar gölün derinlerine yerleşerek metabolizmalarını yavaşlatır, balıkçılar evlerine çekilir, bazı kuşlar gölü terk ederek güneye göç eder, bazıları ise azla yetinerek buza direnmenin yollarını arar. Gölün üzerini kaplayan kabukla birlikle göldeki yaşam da kabuk değiştirir.

Kış Tutsağı

Buz, göldeki yaşamın bir süreliğine durduğunun habercisidir. Kuşlar gibi sandallar da bir süreliğine buza teslim olmuştur. Buzun arasına sıkışmış bir sandal, gölün altında kış sessizliğini yaşayan balıklar ve balıkçılar arasındaki geçici barışın simgesidir. Bahar geldiğinde balık, balıkçı ve sandal sessizliğini bozacak ve alın yazılarını yeniden çizmeye başlayacaktır.

Soğuk yaşamla ölüm arasındaki mesafeyi daralttığı gibi kuşların yaşam alanını da daraltır. Böyle günlerde, çok sayıda sakarmeke (Fulica atra) buz tutmamış son yerleri paylaşmak zorundadır. Kuşlar göldeki son çatlakların arasında o günkü kısmetini arar.

Buz Martıları

Mogan Gölü’nde geceleyen martıların büyük kısmı günü civardaki çöplüklerde ve su kanallarında geçirir. Geceleri ise göldeki buz adacıkları soğuk ama düşmanlardan uzak bir ev görevi görür. Yüzlerce karabaş martı (Larus ridibundus) geceyi Mogan’daki şeffaf su yataklarının üzerinde geçirir.

[@Basakca]

Sazdan Yatak

Sığırcıklar uyumak için günbatımında sazlıklara doğru uçar. Altı buz ve suyla kaplı sazlıklara kuşlardan başka hiçbir canlının ulaşması mümkün olmadığından sığırcıklar geceyi burada güven içinde geçirir. Sazlıklarda gecelemenin en önemli kuralı, karaya mümkün olduğunca uzak saz adalarını bulabilmektir.

Yaşam Hattı

Dere ağızlarının gölle birleştiği noktalarda su donmaya direnir. Suyun akarken taşıdığı kinetik enerji kendi öz ısısını artırır ve böylece nehirden gelen su buz katmanlarının arasından süzülmeye devam eder. Bu süzülme, derenin dondurucu soğuğa rağmen göle can verdiğini kanıtlarcasına yaşamın yuvarlak ve kaygan hatlarını taşır. Gölü terk etmeyen sukuşları, yaşam kaynaklarını işte tam bu hattın üzerinde arar.

Buzun Geometrisi

Suyun buz halini alması, insanın uykuya dalmasına benzer. Tıpkı insan gibi, su da dinlenmekte ve esnekliğini kaybetmektedir. Hal böyleyken yaşamın yuvarlak ve kaygan hatları kaybolur, yerine düz ve keskin geometrik şekiller oluşur.

Sığırcıklar (Sturnus vulgaris) Türkiye’nin ve dünyanın en yaygın kuşlarından biridir. İlkbaharda yuvalarını insana yakın yerlerde, özellikle de çatı aralarında yapan sığırcıklar, kışın büyük sürüler halinde dolaşır. Bazı sürüler Mogan Gölü gibi doğal alanlarda gecelemeyi tercih ederken bazıları ise geceyi şehir içindeki parklarda geçirir.

Hayatın Kaynağı
Mogan Gölü

Ankara’nın en büyük doğal gölü Mogan. Besin ve oksijen değeri yüksek sığ bir göl. Bu nedenle pek çok nadir tatlı su canlısına ev sahipliği yapıyor. Göl alanında bugüne kadar en azından 200 kuş türü kaydedildi. Orta Anadolu’da pek çok sulak alanın son on yıl içinde kaybedilmiş olması nedeniyle özellikle göç döneminde kuşlar için önemli bir barınak oluyor; bozkırın ortasında onlara hayat veriyor.

[@Umit]

Eline saglık cok guzel bır calışma olmus

[@Canan]

Çook güzeel...
Dün bahçede acayip çığlıklar duydum derinden. Nedir diye arandım ki...Gökyüzünde V çizerek sürüyle kuşlar gidiyordu kim bilir nereye... Duygulandım; herkes yaşama mücadelesinde.
Ellerine sağlık Başakça rengarenk, capcanlı bir konu.

[@ReaL]

Ellerine sağlık, teşekkürler Başakca...

[@Kardelen26]

Ellerine sağlık Başakca

[@LaLe]

Sanki huzur dolu

Konuyu okurken tv de belgesel izliyor gibi hissettim, sadece kuş sesleri eksikti.





Teşekkürler Başakça ve ellerine sağlık

[@Öykü]

Görselliğiyle, müziğiyle çok güzeldi. Teşekkürler Başakça.

[@Türkü]

Haklı yaşam mücadelelerinde dilerim zafer onlardan yana olur.

İnsanı rahatlatan,ferahlatan bir sunum,teşekkürler.