Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Sağlığımız ve Hastalıklar > İnsan Sağlığı ve Hastalıklar > Cilt Hastalıkları


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 04.03.2009, 01:20   #21
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Cilt Kliniği-Herşey ve Tedavileri A,dan Z,ye Bu Başlıkta




Günümüzde dünyada ve Türkiye'de dövme yaptırmak gitgide popüler bir hal almıştır.Bununla birlikte dövme ( tatuaj) uygulamaları sonrası, ilk 5 yıl içinde vakaların % 90’ı dövmenin çıkarılmasını istemektedir. Günümüzde dövme tedavisi de oldukça gelişmiş imkanlara ulaşmıştır.
Lazerler ortaya çıkmadan evvel dövmeler, geleneksel cerrahi, dermabrasyon ve kriyoterapi (Buz tedavisi) gibi yöntemlerle tedavi edilmekteydi.


Eksizyon,daha önceden oldukça popüler olan geleneksel cerrahi yöntem ile dövme çıkarılabilmesine rağmen, bu yöntem çok geniş alanlara uygulanamamktaydı. Bununla birlikte bu yöntem oldukça kolay bir şekilde lokal anestezi uygulanarak yapılabilmektedir. Geniş dövmelerde bir kaç aşamada yapılan çoklu cerrahi işlem gerekebilmektedir. bu olgularda bazen başka bir bölgeden deri grefti almak gerekebilir. Bu yöntemin dezavantajı ise iz bırakabilmesidir.



Dermabrazyon diğer bir cerrahi işlemdir. Pürüzlü bir metal yüzey ile deri zımparalarak dövmenin daha az belirgin hal alması sağlanır. İşlem öncesinde lokal anestezi yapılması gerekir. İşlem sonrasında bir akç haftada iyileşen yüzeyel bir yara gelişir. Bir miktar kanama olduğundan işlem sonrasında yara bir süre kapalı olmalıdır. Bu işlemde de işlem öncesi lokal anestezi ve sedasyon gereklidir.

Kriyoterapi dövmelerin tedavisinde kullanılan diğer bir yöntemdir. Muayene koşullarında yapılan bu işlem ile boya maddesini içeren hücreler harap edilir.

Günümüzde geleneksel yöntemler halen kullanılsalar da, lazer tedavisi dövmelerin tedavi edilmesinde etkin olması, düşük riskli olması, işlemin kansız ve minimal yan etkiye sahip olması nedeniyle standart hal almıştır. Günümüzde Q-switched lazerler en sık kullanılanlarıdır.

Laserle dövme tedavisi nasıl etkili olur?
Kısa atım süresi ile deriye yönlendirilen yoğun ışık derinin üst tabakasından geçerek, dövme tarafından seçici olarak emilir. Bu yüksek enerji dövme içindeki boya partiküllerinin küçük parçalara ayrılmasına neden olur ve sonra vücucun bağışıklık tarafından deriden uzaklaştırılırlar.
Siyah boya maddesi tüm lazer dalga boylarını siyah dövmeler kolay çıkartılır. Diğer renkler ise ancak bazı lazer sistemleri tarafından emilirler ve bu nedenle bazı özel lazerler kullanılması gerekir.


Hangi dövmeler daha kolay tedavi edilir?
  • Açık ten rengi
  • Koyu siyah veya mavi, yeşil renkli dövme
  • Amatör dövme ( Profesyonel dövmelere göre daha az pigment içerir ve daha yüzeyseldir)
  • Bir yıllık dövme yapılma öyküsü
İşlem ağrılı mıdır?
İşlemi yaptıran hastalar ağrı hissinin lastik çarmasına benzediğini söylemektedirler. Lokal anestezi gerekmezken bazı hassaa hasatlara işlem öncesinde lokla anestezi sağlayan kremler uygulanabilir. Genellikle işlem bir kaç dakika sürmektedir.


Tedavi için kaç seans gereklidir?
Dövme tedavisi maalesef bir seansta olmamaktadır. Amatör dövmelerde ortalama 4 seans, profesyonel dövmelerde 6-20 seans tedavi gerekebilmektedir. Tedavi seans aralıkları 2 aydır. Seanslar arasında bu ara derideki boyar maddenin vücut tarafından emilmesi için gereklidir.

Tedavi sonrası yara bakımı gerekli midir?
Tedavi sonrasında antibakterial kremler ve yara örtüsü uygulanır. Bu sayede yara temiz bir şekilde korunur. Bir kaç gün dövme alanında güneş yanığında olduğu gibi hafif nbir hassasiyet hissedilir ve yara alanı bir kaç hafta kırmızı kalabilir.

  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.03.2009, 01:23   #22
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Cilt Kliniği-Herşey ve Tedavileri A,dan Z,ye Bu Başlıkta




Egzema insanların beşte birinde hayatın bir aşamasında görülebilen bir cilt hastalığıdır. Bir çok farklı nedeni ve şekli vardır. Egzema yerine dermatit tanımı da kullanılabilmekte, bazı durumlarda da egzematöz dermatit tanımı kullanılabilmektedir.
Egzema akut (ani) ve kronik (uzun süreli) olabilmektedir.
Akut egzema: Akut egzemada hızlı gelişen kırmızı bir döküntü, su toplaması ev şişlik görülür.

Kronik egzema: Akut egzema uzun sürdüğünde kronik egzema halini olur. Deri uzun süren egzemaya bağlı olarak koyu, kalınlaşmış ve çatlaktır.
Eğer her iki devre arasında ise buna da subakut egzema denir. Psikolojik stresler egzemayı başlatabilir veya tetikleyebilir.

Egzema çeşitleri:
  • Atopik dermatit: Genellikle çocukluk döneminde başlar, ailesel geçiş olabilir. Genellikle ailede astım, saman nezlesi ve egzeması olan bireyler vardır.
  • İrritan kontak dermatit: Su, deterjan, kuvvetli kimyasal ve sürtünme sonucu derinin tahriş olması sonucu gelişen bir egzema türüdür. Atopik egzemada da bu etkenler egzemayı tetikleyebildiğinden karışabilirler.
  • Alerjik kontak dermatit: Toplumdaki çoğu insanın tepki vermediği, nikel, parfüm, lastik, saç boyası gibi etkenlerle temas sonrası gelişen bir egzema türüdür. Dermatoloji uzmanlarının uygulayacağı alerjik yama testi hangi etkenin alerjiye neden olduğunu ortaya çıkarır.
  • Asteotik dermatit: Özellikle alt bacaklarda kuruluğa bağlı gelişen bir egzema türüdür.
  • Numuler dermatit (Diskoid egzema): Bu egzema türü deriye olan bir travma sonrasında gelişebilir. Üzeri pullu kırmızı para şeklinde alanlar aylarca kalabilir.
  • Seboreik dermatit: Malassezia denen bir mantarın salgıladığı toksik bir maddenin tetiklediği düşünelen saçlı deri ve yüz de görülen bir egzema türüdür.
  • Enfektif dermatit: İmpetigo dediğimiz bakteri enfeksiyonu veya mantar enfeksiyonları da mantar enfeksiyonları da dermatiti görüntüsü oluşturabilir.
  • Gravitasyonel egzema: özellikle yaşlı kişilerin alt bacaklarında özellikle varis varlığına bağlı olarak gelişen bir egzema türüdür.
  • Otitis eksterna: Dış kulak yolunu etkileyen bir egzema türüdür.
Egzemanın tedavisi
  • Banyo: Banyo ve duş sıklığı azaltılmalıdır, ılık su ile banyo yapılmalıdır. Klasik sabunlar yerine az deterjan içeren sabunsuz temizleyiciler tercih edilmelidir. Dermatoloji uzmanları size uygun olan temizleyicileri önerecektir.
  • Kıyafetler: Yumuşak tekstil ürünler tercih edilmeli, yün ve sentetik kumaşlar tercih edilmemelidir.
  • İrritanlar: Toz, su, kimyasal, deterjan ve travma gibi tahriş edici etkenlerden uzak durulmalıdır.
  • Nemlendiriciler: Banyo sonrasında gerekirse de normal zamanlarda veya kaşıntı olduğunda deriyi nemlendirin. Özellikle parfümsüz nemlendiriciler kullanın. Nemlendirici konusunda dermatoloji uzmanından destek alın.
  • Lokal kortizonlu ilaçlar: Yüzeyel kortizonlu krem ve merhem uygulaması kaşıntılı alanlara 5-15 gün boyunca uygulanmalıdır. Bu ilaçlar muhakkak doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Muhakkak hangi bölgelere ne sıklıkla ve ne süre kullanılılacağına dikkat edilmelidir. Genellikle kaşıntılı ve kızarık alanlara 1-2 kere uygulanır. Bazen farklı vücut bölgelerine farklı kuvvetteki merhem veya kremler egzemanın şiddetine göre uygulanabilir.
  • Pimecrolimus krem: Yeni bir antienflamatuar ilaçtır, atopik dermatitte kortizonlu kremler göre yan etkisi az olan alternatif bir ilaçtır.
  • Antibiotikler: Egzemayı etkilediği veya başlattığı düşünülen bir bakteri var ise antibiyotik kullanılır. Bu bakteriler sıklıkla Staphylococcus aureus veya Streptococcus pyogenesdir.
  • Antihistaminikler: Antihistaminikli tabletler kaşıntıyı engeller, özellikle gece kullanımı faydalıdır.
  • Diğer tedaviler: Kortizon ve bağışıklık sitemin baskılayan ilaçlar içeren tabletler, foto terapi şiddetli, yaygın ve yukarıdaki tedaviler cevap vermeyen olgularda kullanılabilir.
Egzemalar genellikle uzun sürer. Cilt kuruduğunda muhakkak nemlendirilmeli ve sabun kullanımından kaçınılmalıdır. Eğer bu önlemler 2 hafta içinde etkili olmazsa muhakkak doktora başvurulmalıdır.
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.03.2009, 01:26   #23
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Cilt Kliniği-Herşey ve Tedavileri A,dan Z,ye Bu Başlıkta




Eldeki egzema neden gelişir?
El egzeması veya dermatiti bir çok nedenle gelişebilir.
Eldeki egzemaları oldukça yaygındır. Bir çok kişide bu durum kuruluk ile başlar, daha sonra kırmızı, üzerleri kabuklu alanlar gelişir. Bir çok neden deriyi tahriş edebilir. Su ile aşırı temas, havanın aşırı kuru olması, sabun, deterjan, çeşitli çözücü kimyasallar, temizleme ürünleri, lastik eldiven, hatta deriye uygulanan kişisel bakım ürünleri bile deriyi tahriş edebilir. Deri bir kez kuru olduğunda, tahriş edici etkisi olmayan su ve bebek ürünleri bile deriyi tahriş eder ve egzemayı şiddetlendirir. Doktorunuz eliniz için kullanacağınız ürünler konusunda sizi bilgilendirecektir. Sıklıkla kullandığınız ürünleri değiştirmek ve tahriş edici maddelerden uzak kalmak hastalığı daha iyi hale getirir.
Deri reaksiyonlarına olan hassasiyet genellikle aileseldir. Bu hassasiyete sahip olan kişilerde saman nezlesi ve astım bulunabilir. Bu kişilerde gıda alejisi ve atopik dermatit/egzema denen hastalık bulunabilir. Derinin kırmızı ve kaşıntılı olması allerjinin olduğunu gösterir ki bu allerji normal kimselerde reaksiyona yol açmayan maddelerle karşı gelişir.





El Egzaması



Etken olan nedenin bulunması
Dermatoloji uzmanınız olası etkenin bulunması ve bundan korunmak konusunda sizi bilgilendirecektir. Bu döküntü allerjik midir? Tahriş sonucu mu gelişmiştir? Dermatoloji Uzmanınız bunu saptamak amacıyla size çeşitli sorular soracaktır. Daha evvelden böyle bir durumunuz olup olmadığı daha evvelden astım, saman nezlesi ve diğer rahatsızlıkların olup olmadığı sorgulanır. Doktorunuz gün boyu elinize temas eden maddeleri, krem ve losyonları, eldiven giyip giymediğiniz sorabilir. Doktorunuz bu döküntüye neden olan sebebi bulmak amacıyla el ve ayaklarınıza ve de vücudun diğer alanlarına muayene edebilir. Ayrıca herhangi bir enfeksiyon ve hastalık bulunup bulunmadığını saptamak için bir takım testler isteyebilir. Gerekirse deriden kazıntı ile örnek alıp mikroskopta inceleyebilir. Genellikle hastalığa neden olan sebep 3 grup altında sınıflandırılabilir: Temas eden maddelerle gelişenler, bünyesel nedenlerle oluşanlar ve derinin mantar enfeksiyonudur.
Eğer doktorunuz dış faktörlerden şüpheleniyorsa allerjik yama testi yapabilir. Bu testte deride allerjik reaksiyon oluşturabilecek çeşitli maddeler sırt derisine yapıştırılır. Daha sonra test sonucu okunarak allerjiye sebep olan maddelerin listesi hastaya verilir.

Nasıl tedavi edilir?
Dermatoloji Uzmanınız derinizi iyileştirecek yöntemleri size anlatır. Eğer enfeksiyon var ise ağızdan antibiyotik verilir. Medikal krem ve merhemler önerilebilir. İyileşme sürecini hızlandırmak amacıyla tahriş edici maddelerden uzak durulmalıdır. Doktorunuzdan bu konuda yardım isteyiniz.


Ellerin korunması gerçekten önemli midir?

Ellerinizin normale dönmesi birkaç ayı alabilir. Ellerinizdeki bu döküntünün geçmesi ve tekrar etmemesi için şu kurallara uyulmalıdır:
  • Ellerinizi sabun, deterjan ve diğer kimyasallardan, marketlerde ve eczanelerde satılan vinil eldivenler kullanarak koruyun. Bu eldivenlerden birkaç çift alarak, banyo, mutfak ve çamaşırda farklı eldivenler kullanın. Plastik/latex eldivenler kullanmayınız. Eldivenleriniz delindiğinde yenileriyle değiştiriniz. Eldivenleri işiniz bittikten sonra kurulayınız. Çamaşırda, sebzeleri soyarken, turunçgilleri ve domatesi tutarken de eldiven giyin.
  • Mümkün olduğu kadar bulaşık makinesi kullanın. Giysileri ve bulaşıkları elle yıkamaktan kaçınınız.
  • Ellerinizi ılık su ve hafif sabunlarla yıkayınız ve yıkarken yüzüğünüzü çıkarın. Çünkü yüzük altında biriken sabun egzemanızı şiddetlendirebilir.
  • Soğuk havalarda dışarı çıkarken deriyi kurumaktan koruyan deri eldivenler giyin, ellerinizi yumuşak tutan ürünler kullanın. Bu ürünleri gün boyunca ihtiyacınız oldukça kullanın.
El egzemaları bulaşıcı değildir. Bazı mantar hastalıkları el egzemalarına benzemekle beraber dermatoloji uzmanının yapacağı basit bir test tanıyı kolaylaştırır. Eldeki döküntü bazen şiddetlenip, bazen iyileşir. Hastalığın alevlendiği dönemden önce hangi maddeleri kullandığınız ve hangi aktivitelerde bulunduğunuzu sorgulayın, doktorunuza bu konuda bilgi verin. Eldeki bir çok döküntü inatçı karakterde olduğundan tedavinizi düzgün uygulayın, doktorunuzla temasta kalın.
  Alıntı ile Cevapla
Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 04.03.2009, 01:29   #24
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Cilt Kliniği-Herşey ve Tedavileri A,dan Z,ye Bu Başlıkta




Bir çok kadın ve erkek tüy ve kıllarını kozmetik, sosyal, kültürel veya tıbbi amaçlarla yok etmek istemektedir. Tıbbi olarak kılların tedavisi gereken durumlar hirsutismus ve hipertrikozdur. Hirsutismus kadınlarda erkeklik hormonu olan androjenlerin etkili olduğu yüz, göğüs, sırt, karın bölgelerde kılların aşırı artışıdır. Hipertrikoz ise doğumsal olarak veya ilaçlarla androjenlere bağımlı olmayan alanlarda kılların artmasıdır.
Diğer epilasyonun gerektiği durumlar ise:
  • Psödofolikülit (yalancı kıl kökü iltihabı: kıl dönmesi)
  • Bir yerden başka bir yere kıllı derinin cerrahi olarak konulması sonrasında buradaki istenmeyen kılların ortadan kaldırılması için
  • Erkeklerde cinsiyet değiştirme ameliyatları sonrası
Kılı yok eden yöntemler nelerdir?

Kılların geçici olarak ortadan kaldırılması:
  • Tıraşlama
  • Epilasyon
  • Depilasyon
  • Renk açma
Kılların geçici olarak azaltılması
  • Eflornithine hydrochloride (VANIQA cream)
  • Fotoepilasyon (IPL ile epilasyon)
  • Lazerli epilasyon
Kılların kalıcı olarak ortadan kaldırılması
  • Elektrolisis (iğneli epilasyon)
Kılın yok edilmesi için, her hastada iyi sonuç veren mükemmel bir yöntem yoktur. Aşırı kıllanmaya sebep olan hastalıklara, kılın kalınlığı , tedavi edilecek bölge gibi faktörlere göre değişir. Ayrıca hastanında kalıcı veya gecici yöntem istemesine göre tedavi alternatifler değişir. Bütün bu olasılıklara göre tedavi seçeneğine karar verilir.
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.03.2009, 01:32   #25
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Cilt Kliniği-Herşey ve Tedavileri A,dan Z,ye Bu Başlıkta




Erkek tipi saç dökülmesi (Androgenetik alopesi) nedir?
Saç dökülmesi tıp dilinde alopesi olarak bilinir. Eğer bu durum hormonlar(androjenler) ve genetik ile ilişkili ise androgenetik aolpesi olarak bilinir ve kelliğe neden olur. Erkek tipi alopeside saç çizgisi geriye doğru çekilmiştir veya tepe bölgesinde dökülme vardır. Benzer tip saç dökülmesi kadınlarda kadın tipi saç dökülmesi olarak bilinir. Tepe bölgesindeki saçlarda incelme olur, genellikle erkeklere göre daha az şiddetlidir.

Kelliğin sebebi nedir?
Erkek tipi dökülme kalıtımsaldır ve genetik oalrak kodlanmış dihidrotestesteron denen hormonun etkilerine hassasiyet sonucu gelişir. Dihidrotestesteron saçın anajen dediğimiz gelişme safhasını kısaltır ve kıl köklerinin küçülmesineneden olur ve böylelikle ilerleyici biçimde saçlar gid erek incelir. Dihidrotesteteronun üretimi 5-alfa redüktaz dediğimiz bir enzim tarafından düzenlenir.

Saçın gelişim evreleri nelerdir?
Tüm saç kökleri normal saç döngüsü süreci içinde belirli oranlarda farklı evrelerde bulunurlar. Saç gelişimi aktif ve dinlenme fazlarını içerir. Gelişme periodu anajen faz olarak bilinirve bu süreç 2-6 yıl sürer. Bu evrede kıl kökleri uzun ve derindir ve kalın koyu renkli kıllar bulundururlar. Saçların % 90'ı anajen evrededir.

Anajen evreden sonra katajen faz dediğimiz birkaç hafta süren geç evresi görülür. Bu evrede kıl kökü büzüşür. Dinlenme fazı veya telojen faz dediğimiz fazda 2-4 ay sürer. Bu sürecin sonunda saçlar yeniden anajen faza geçerler. Telojen fazın sonrasında yeni bir anajen evre başlar, saçlar kökünden ayrılırve dökülür ve yeni saç gelişmeye başlar.

Dihidrotestesteron vücutta nerelerde bulunur?
Dihidrotestesteron saçlı deriyi de içermek üzere bir çok dokuda bulunur.

5-alfa redüctazın vücuttaki görevi nedir?
5-alfa redüktaz dihidrotestesteron üretimini düzenleyen bir enzimdir. Enzim protein yapıda bir madde olup bir kimyasal reaksiyonu hızlandıran katalizör olarak gören yapar. 5-alfa redüktazın etkinliği bazı ilaçlar tarafından engellenebilir.

Erkek tipi dökülmede genetik yapının önemi nedir?
Erkklerde görülen erkek tipi dökülme genetik olarak belirlenen, dihidrotestestoronun etkilerine daha fazla duyarlık sonucu gelişir.

Erkek tipi dökülme ne sıklıkta görülür?
Erkek tipi dökülme tüm yaşam boyunca erkeklerin % 50'sinde meydana gelir. Hastalık farklı popülasyonlarda farklı oranda görülür, bu muhtemelen genetik ile ilgilidir. Beyaz ırkta ellili yaşlarda farklı seviylerde kellik problemi görülürken, Japon ve Çinli gibi ırklarda daha az görülür.

Erkek tipi saç dökülmesinde hangi ilaçlar kullanılır?
Günümüzdeki tedavi seçenekler şunlardır:
• Saç ekimi
• Kozmetikler
• Takma saç ve peruk
• Minoksidil solüsyon
• Finasterid tablet (Tip II alfa redüktaz inhibitörü)
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.03.2009, 01:33   #26
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Cilt Kliniği-Herşey ve Tedavileri A,dan Z,ye Bu Başlıkta




Et benleri sık görülen, deriden çıkıntı yapan, zararsız yumuşak deri gelişimleridir. Aşağıdaki adlarla da bilinirler:
  • Akrokordon
  • Papillom
  • Yumuşak fibromlar
  • Pedunculated (saplı anlamında)
  • Filiiform (ipliksi)
Et benleri ne zaman oluşur?
Et benleri kadın ve erkeklerde yaşlanma ile ortaya çıkarlar.

Et benleri nasıl görünür?
Deri renginde olabildikleri gibi, koyu renkli de olabilirler. Büyüklükleri ise 1 mm den 5 cm e kadar değişebilir. Dah çok boyun, kotluk altı ve kasık gibi kıvrım bölgelerinde görülürler. Özellikle aşırı kilolu ve Tip II diabeti(şeker hastalığı) bulunanlarda çok sık ve yaygındırlar.

Et benleri nasıl oluşur?
Et benleri derinin en üst tabakası olan ince bir epidermis işle kaplanmış, gevşek kollajen lifleri ve damar dokusundan oluşmuştur.
Et benlerinin nedenleri belli değildir. Bununla beraber aşağıda ki faktörler gelişiminde rol alabilir:
  • Deriyi oğuşturmak, tahriş etmek ve sürtünme
  • Özellikle gebelik ve jigantizm dediğimiz bir hastalık gibi büyüme faktörlerinin arttığı durumlar
  • İnsülin direnci
  • Human papilloma virüsü (siğil virüsü)
Et benleri hangi yöntemlerle tedavi edilir?
  • Kriyoterapi (dondurma)
  • Cerrahi olarak çıkartma
  • Koterizasyon
  • Steril bir cerhi iplikle bağlanması
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.03.2009, 01:36   #27
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Cilt Kliniği-Herşey ve Tedavileri A,dan Z,ye Bu Başlıkta




Kıl kökü iltihabı kıl köklerinin iltihaplandığı bir grup hastalığa verilen addır. Bu hastalıkta deride kırmızı üzeri iltihaplı noktacıklar görülür.

Kıl kökü iltihabı neden görülür?
Kıl kökü iltihabı folikülit infeksiyonlar, derinin uzun süre hava almayacak şekilde kaolaı kalması nedeniyle veya bazı hastalıklarda karşılaştığımız bir durumdur.

İnfeksiyonlar:
Eğer infeksiyon düşünüğlüyorsa mikrobu saptamak için kültür alınmalıdır.

Bakteri
Bakeriler bağlı kıl kökü iltihabı genellikle stafilokokus aureus denen bakteri iel oluşur. Bu enfeksiyon derindir ve deride çıbanlar oluşturur. Hijyene dikkat edilmeli, antiseptik temizleyiciler, antibiotikli kremler ve ağızdan antibiotik kullanılmalıdır.
Havuz foliküliti Pseudomonas aeruginosa denen bakterinin iyi klorlanmamış havuzlarda yaptığı bir enfeksiyondur. Gram negatif folikülitPseudomonas aeruginosa veya benzeri organizmaları yüzde yaptığı bir enfeksiyondur. Sivilce tedavisinde terasiklin denen antibiotik kullanılırken nadiren gelişir.

Maya mantarları
Folikülite neden olan en yaygın maya mantarı Pityrosporum ovaledir malassezia olarak da bilinir. Malassezia foliküliti (Pityrosporum foliküliti)genellikle gençlerde sırtın üst kısmını etkileyen sivilce benzeri kaşıntılı bir durumdur. Nemlendiricile ve kullanılan antibiotikler kesilir. Haftalarda lokal ve ağızdan mantar ilaçları kullanılır.

Mantarlar
Saçlı derideki mantarlar ( tinea capitis) genellikle pullanma ve saç kaybı ile seyrederken nadiren folikülitte görülebilir. Tedavide mantar ilaçları kullanılır.

Kıl dönmesine bağlı tahriş (Yalancı folikülit)
Kıl dönmesi tıraş, ağda sonrasında görülebilen bir durumdur. Kültür yapıldığında herhangi bir mikrop üremez.
Sakal bölesinde görülürse bu duruma pseudofolikülit barbe denir.
Yalancı folikülite kadınların bacaklarında sık rasrlanır. Genellikle de kaşıntılıdır. Kılların alınması bir süre durudurulmalıdır. En az 3 ay kıllar çekme yöntemlerinden biri ile alınmamlıdır. Bayanlar için en nazik yöntem elektrikli traş aletleridir. Ayrıca lazer ile yapılan epilasyon da oldukça faydalıdır.

Temas reaksiyonları

Uzun süre havasız kalma
Vazelin bazlı merhemler, nemlendiriciler, yapışkan bamtlar bazen herhanbi bir mikrobun bulunmadığı kıl kökü iltihabına neden olabilirler. Bu durumda yağsız nemlendiriciler kullanılmalıdır.

Kimyasalar
Katran ve benzeri yağlar folikülite neden olabilir. Bu ajanlardan uzak durulmalıdır.

Lokal kortizon kullanımı
Lokal kortizonun uzun süreli kullanımı folikülit yapabilir. Perioral dermatit yüzde nemlendiricilerin ve kortizonlu kremlerin uyardığı bir folikülit türüdür. tedavisinde tetrasiklinli antibiotikler kullanılır.

Bazı inflamatuar hastalıklar
Bazı hastalıklarda kıl kökünün derin kısmındaki inflamasyon harabiyet oluşturduğu için kıl kaybı ve skar gelişir. Bu hastalıklar liken planus, diskoid lupus eritematozus and foiküulitis dekalvansdır. Tedavi altta yatan hastalığa göre yapılır. Tanı koymak için deri biyopsisi gerekir.

Bağışıklık sisteminin baskılanması
Eozinofilik folikülit AİDS hastalarında görülen bir durumdur. Nedeni halen anlaşılamamaıştır.

  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.03.2009, 01:38   #28
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Cilt Kliniği-Herşey ve Tedavileri A,dan Z,ye Bu Başlıkta




Melasma erişkinlerin yüzlerinde görülen kahve renkli lekelerdir. Genellikle yüzün iki tarafı da etkilenir. En sık yanaklar, burun, alın ve dudak üstünde görülür.

Kimlerde melasma görülür?
Melasma genellikle kadınlarda görülür. Melasması olan kişilerin ancak %10 u erkektir. Koyu tenli kişilerde melasma görülme sıklığı daha fazladır.

Melasma neden olur?
Melasmanın nedeni belli değildir. Ailesinde melasmalı kişiler olan bireylerde melasma daha sık görülür. Hormonal değişiklikler melazmayı tetikleyebilir. Gebelikte gelişirse gebelik maskesi olarak adlandırılır. Doğum kontrol hapları da melazmaya neden olabilir. Bununla beraber menapozdan sonra yapılan hormon tedavisi böyle bir lekelenmeye yol açmaz.

Güneş melasma gelişimini tetikleyebilir. Güneşten gelen ultraviyole ışığı veya kuvvetli lambalardan yayılan ışık, deride pigment (deriyi boyayan madde) üreten melanosit denen hücreleri uyarabilirler. Koyu renk tenli kişilerde açık tenli kişilere göre melanositler daha aktiftirler. Bu melanositler normal koşullar altında çok miktarda pigment üretirler, fakat bu durum ışığa maruz kalındığında veya hormonal yükselmeler olduğunda artar. Kazara güneşte kalmak melasmanın tekrar etmesine yol açar. Derideki herhangi bir tahriş, esmer tenli kişilerde pigmentin artmasına yol açarak melazmayı kötüleştirir. Melasma ile birlikte olan herhangi bir iç hastalığı yoktur.

Melasma tanısı nasıl konulur?

Melasmaya çok rastlandığından ve bir çok hastanın yüzündeki bulgular karakteristik olduğundan tanı kolaylıkla konulur. Nadiren diğer cilt hastalıklarından ayırmak için biyopsi almak gerekir.

Nasıl tedavi edilir?
Melasma da kesin bir tedavi olmadığından bir çok tedavi geliştirilmiştir. Melasma gebelik sonrası kaybolabileceği gibi yıllarca veya ömür boyu da devam edebilir.

Melasmanın tedavisinde ilk yapılması gereken güneşten koruyucuların kullanılmasıdır. Bu güneşten koruyucular hem ultraviyole A hem de ultraviyole B ışınlarına karşı koruma özelliği olan güneşten koruyucular olmalıdır. Koruma faktörü 30' un üzerinde olan koruyucular tavsiye edilmektedir. Ek olarak titanyum oksit ve çinko oksit içeren fiziksel olarak güneş ışınlarını yansıtan güneşten koruyucularda kullanılabilir. Güneşten koruyucular sadece güneşli günlerde değil, her gün içerde ve açık havada kullanılmalıdır. Anlamlı oranda ultraviyole ışığına yolda yürürken, araba kullanırken ve pencerenin arkasında otururken maruz kalınır.
Cildi tahriş edebilecek kremler, temizleyiciler veya makyaj malzemeleri melasmayı kötüleştirebildiğinden yasaklanmalıdır. Melasma doğum kontrol haplarının kullanımı ile başlamışsa bu ilacın kullanımı kesilmesinden sonra melasma düzelebilir. Doğum kontrol haplarının kullanımına deri rengini açıcı kremler kullanarak devam edilebilir.
Melasma tedavisinde kullanılan bir çok renk açıcı krem vardır. Bu ilaçlar melanositleri hasarlamak yerine, melanositlerin pigment üretimini azaltarak etkili olurlar. En yaygın renk açıcı olarak kullanılan kremlerin içinde hidrokinon bulunur. Bu melasmanın hafif formlarında günde 2 kez uygulanır. Melasmanın düzelmesi yaklaşık 3 ayı alır. Tretinoin, kortizon ve glikolik asit içeren kremlerin hidrokinon ile kombinasyonu renk açma özelliğini arttırır. Melasmayı tedavi etmekte kullanılan diğer ilaçlar azeleik asit ve kojik asittir. Tedaviden maksimum faydayı sağlamak için dermatoloji uzmanınızın uyarılarına tamamıyla uyunuz. Unutmayın ki güneşten koruyucu kremler mutlaka renk açıcı kremlerle birlikte kullanılmalıdırlar. Bazı renk acıcı kremler güneşten koruyucu da içerebilirler.

  Alıntı ile Cevapla
Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 04.03.2009, 01:40   #29
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Cilt Kliniği-Herşey ve Tedavileri A,dan Z,ye Bu Başlıkta




Ultraviyole radyasyonun zararları anlaşılmadan önce güneş ışığının sağlıklı yaşam için gerekli olduğu bilinirdi. Gerçekten güneş ışığının bazı hastalıkları tedavi edici özelliği vardır. Fakat güneşe fazla maruz kalmaktan kaçınılmalıdır. Fazla güneş, yanık, kırışıklıklık, çil, kılcal damar genişlemesine ve deri kanserine neden olur. Bazen de kızarıklık ile seyreden allerjik reaksiyonlara neden olabilir.

Güneş Işınları
Güneş görünen ve gürünmeyen ışınları saçar. Görünmeyen ışınlar ultraviyole (morötesi) A (UVA) ve ultraviyole B (UVB) olarak bilinir ve bir çok probleme bu ışınlar neden olur. Bu ışınlar bronzlaşmaya, güneş yanığına ve güneş hasarına neden olur. Güvenli bir UV ışını yoktur.

Tehlikeli UV ışınları yaz ayında yüksek rakımlı yerlerde ve ekvatora yakın bölgelerde daha yoğundur. Güneşin zararlı etkileri rüzgarlı havada ayrıca su, kum ve kardan yansıma ile artar. Bulutlu havada bile UV radyasyon yeryüzüne ulaşır ve deride hasara yol açar.

Güneşten korunma
Güneşten korunma, deri hasarının oluşmasını ve kanser riskini azaltır. Güneşten korunmak için güneşin yeryüzüne en dik geldiği saatlerde güneşe maruz kalınmamalıdır. Giysiler UV ışınlarına emer yada yansıtır, fakat beyaz gevşek dokunmuş, pamuklu bir kumaş ve deriyi sıkıca saran ıslak kıyafetler iyi bir koruma sağlamaz. Vücuda sıkı dokunmuş kıyafetler daha iyi koruma sağlar. Dışarı çıkarken geniş şapka ve gözlük takılması ve koruyucu kıyafetler giyilmesi önerilir. Eğer güneşe maruz kalınacaksa en az 15 faktörlü güneşten koruyucu krem kullanılmalıdır.

Güneşten koruyucular, güneş ışınlarına emerek, yansıtarak veya dağıtarak etkili olur. Merhem, krem, jel, losyon ve sprey şeklinde olabilir. Üzerinde SPF (sun protection factor = güneşten koruyucu faktör) numarası bulunur. Daha yüksek SPF numarası UVB ışınlarının neden olduğu güneş yanıklarına karşı daha fazla koruma sağlar. Bazı güneşten koruyucular geniş spektrumludurlar ki hem UVA hem de UVB ye karşı koruma sağlar. Bu koruyucular güneşin diğer etkilerinden de korunmayı sağlar. Bununla birlikte hiç bir güneşten koruyucu mükemmel değildir.

Güneşin etkileri
Güneş yanığı - Güneş yanığı oluşma riski güneş ışınlarının en güçlü olduğu 10.00- 16.00 saatlerinde en fazladır. Sıcak havalarda bu olasılık daha fazladır, çünkü sıcak UV ışınlarının etkisini arttırır. Fakat bulutlu günlerde de güneş yanığı oluşabilir.
Güneşten korunma kış aylarında da önemlidir. Kar güneş ışınlarının %80ini yansıtır ve deride hasara ve güneş yanıklarına sebep olabilir. Dağda yapılan kış sporları güneş yanığı riskini arttırır, çünkü yüksek rakımlı yerlerde güneş ışınlarını bloke eden atmosfer daha incedir.
Eğer çok fazla güneşte kalınırsa deride bir kızarıklık meydana gelir ve bu kızarıklık 24 saatte maksimuma ulaşır. Şiddetli güneş yanıklarında deri hassasiyeti, ağrı, ödem ve su toplaması görülebilir. Ateş, halsizlik, mide rahatsızlığı ve şuur bulanıklığı şiddetli güneş yanıklarında meydana gelebilir, bu durumda dikkatli bir tıbbi takip gerekir.Eğer şiddetli bir güneş yanığı ve ateş varsa, dermatoloji uzmanı tarafından ağrı ve ödemi azaltacak ve enfeksiyondan koruyacak ilaçların kullanımını önerilir. Soğuk ve ıslak kompresler veya banyo ve rahatlatıcı losyonların kullanımı şikayetleri azaltmaya yardımcı olur.

Bronzlaşma - Bronz ten sıklıkla yanlış bir inanış olarak bir sağlık belirteci olarak bilinmektedir. Fakat Dermatoloji uzmanları bronz tenin güneş hasarı sonucu meydana geldiğini söylemektedir. Bronz ten güneş ışınları derimize girdiğinde, deride daha fazla melanin pigmenti (boyası) üretilmesi sonucu gelişir.
Solaryum kaynaklı ışınlar da, güneş ışınları gibi derimiz için zararlıdır. Bir çok solaryum cihazı UVA ışığı yayar. UVA ışığı ile yapılan araştırmalar, bu ışığın derinin daha derin tabakalarına indiğini ve de erken deri yaşlanması ve kanserinden sorumlu olduğunu göstermiştir.

Yaşlanma - Açık havada çalışan insanların veya güneşten koruyucu kullanmadan güneş banyosu yapan kişilerin ciltleri sert, kaba bir görünüm alır ve bu kişiler olduklarından daha yaşlı görünür. Güneş yaşlılık lekesi dediğimiz lekelere ve ileride kansere dönebilen üzeri kabuklu deri değişikliklerine (aktinik keratoz) neden olur. Bu deri değişiklikleri güneşe maruz kaldıktan yıllar sonra ortaya çıkar.Yaşam boyu güneşe maruz kalma en fazla 20 yaşın altında olduğundan, çocukların güneşten korunması çok önemlidir.

Kırışıklıklar - kırışıklıklar doğrudan güneş ışığından etkilenir. Sigara içilmesi de kırışıklıkları arttırır. Dermatoloji veya estetik cerrahi uzmanları kimyasal peeling,laser cerrahisi, dermabrasyon ve çeşitli dolgu maddeleri ile bu kırışıklıkları tedavi edebilir.

Deri Kanseri - Deri kanserlerinin %90 ından fazlası güneş gören yerlerde görülür. Yüz, boyun kulak, ön kol ve eller en sık görüldüğü yerlerdir.
Deride en fazla görülen 3 kanser tipi Bazal Hücreli karsinoma, Squamöz hücreli karsinoma ve Melanomdur.

Bazal hücreli karsinoma genellikle açık tenli kimselerde yüz , kulak, burun ve ağız etrafında görülür. Kırmızımsı bir yama şeklinde başlayabileceği gibi; pembe, kırmızı veya beyaz renkli kabarıklıklar şeklinde de başlayabilir. İyileşmeyen ya da kısmi iyileşen kabuklu yara şeklinde görülebilir. Bu tür kanserler erken yakalanırlarsa kolay tedavi edilir.

Skuamöz hücreli karsinoma genellikle hafif pullu yama şeklinde veya kabarık karnabahar biçiminde görülebilir. Erken yakalanır ve tedavi başlanırsa kolay tedavi edilir. Nadiren tedavi edilmezse öldürücü olabilir.

Melanom en tehlikeli olan deri kanseri türüdür. Genellikle etrafı düzensiz, koyu kahve veya siyah ben benzeri oluşumlar şeklinde görülebilir. Bazen kırmızı, mavi, beyazı da içeren çok renkli şekilde görülebilir. Bu tip kanserler vücudun herhangi bir yerinde meydana gelebilir ve ancak erken yakalanırsa tedavi edilebilir. Eğer erken tanınmazlarsa; vücudun diğer alanlarına yayılarak ölüme neden olabilir.

Allerjik reaksiyonlar - Bazı insanlar güneşe maruz kaldıklarında allerjik reaksiyon geçirebilir. Bu reaksiyonlar güneş ile yalnızca kısa bir temas sonrasında görülebilir. Güneş allerjisinde kırmızı lekeler, kabarıklıklar ve su toplaması bulguları olabilir. Kullanılan kozmetik, parfüm, bitki, deriye uygulanan ilaç ve güneşten koruyucu kremler güneş ile birlikte allerjik reaksiyona neden olabilir. Doğum kontrol hapları, antibiyotikler, tansiyon ilaçları ve bazı depresyon ilaçları güneş ile birlikte çeşitli reaksiyonlara neden olabilir. Böyle bir durumla karşılaşırsanız Dermatoloji Uzmanına başvurunuz.

Hastalıklar - Uçuk, Zona ve nadir rastlanan bir hastalık olan Lupus eritematozus güneşle tetiklenebilir.Ultraviyole ışınları gözde de katarağa kadar gidebilen hasara neden olur.

Güneşten Korunma Önerileri
  • En az 15 faktörlü geniş spektrumlu güneşten koruyucular dudak da dahil olmak üzere, tüm güneş gören alanlara, bulutlu havalarda bile uygulanmalıdır.
  • Suda iken veya terli iken güneşe maruz kalırsanız suya dayanıklı güneşten koruyucu kremler kullanınız.
  • Güneşten koruyucunuzu 1.5 saatte bir uygulayın.
  • Geniş şapka ve gözlük kullanın.
  • Gölgede kalmaya çalışın.
  • Güneşten koruyan sıkı dokumalı kıyafetler giyin.
  • Saat 10.00- 16.00 saatleri arasındaki açık hava aktivitelerinizi daha erkene veya geç saate alın.
Herkes güneşli günlerden hoşlanır. Bu önerilere uyarak güvenli bir şekilde açık havada kanser ve yaşlanma kaygısı olmadan çalışabilir ve zaman geçirebilirsiniz.
  Alıntı ile Cevapla
Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 04.03.2009, 01:42   #30
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Cilt Kliniği-Herşey ve Tedavileri A,dan Z,ye Bu Başlıkta




Herpes Simpleks Virüs (HSV) derinin herhangi bir yerinde su kabarcıkları ve yaralara neden olan bir virüstür. Bu yaralar genellikle ağız ve burun etrafında, cinsel bölgede ve kalçada oluşur.
HSV enfeksiyonları aralıklı olarak tekrar ettiği için rahatsız edici olabilir. Yaralar ağrılı ve rahatsız edicidir. Kronik hastalığı olanlar ve yeni doğanlar viral enfeksiyonlar ciddidir.

HSV tipleri : Tip 1 ve Tip 2
Tip1 virüsü ağız etrafında uçuğa neden olur. Bir çok hasta virüsü bebeklik ve çocukluk döneminde alır.
Virüs genellikle virüsü taşıyan aile bireyleri veya arkadaşlardan bulaşır. Bulaşma öpme, ortak çanta, kaşık, havlu kullanımı ile olur. Yaralar genellikle dudak, ağız, burun, çene veya yanaklarda virüsü taşıyan kişi ile temastan kısa süre sonra gelişir.
Tip 2 virüs cinsel bölgede uçuğa neden olur. Enfeksiyonu taşıyan kişi ile cinsel temastan sonra bulaşır.

Herpes nedir?
Herpes 6 çeşit virüsten oluşan bir virüs ailesini tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Herpes virüs ailesinde Herpes simpleks virüs, Ebstein-Barr virüs, su çiçeği ve zona virüsü bulunur.


Herpes Simpleks Tip 1
Sıklıkla ağız etrafında uçuğa neden olur. İnce şeffaf sıvı içeren kabarcıklar genellikle yüzde görülür. Daha az sıklıkla cinsel bölgede enfeksiyona neden olabilir. Bazen yaralar üzerinde enfeksiyon oluşturabilir. Hemşire, doktor, diş hekimi ve diğer sağlık çalışanları el parmaklarında nadiren herpes enfeksiyonu geçirebilir.

Birincil ve tekrarlayan enfeksiyon olmak üzere iki tip enfeksiyon görülür. Bir çok kişiye virüs bulaşmakla birlikte sadece %10 kişide uçuk meydana gelir.Virüsü bulaştıran kişi ile temastan 2-20 gün sonra birincil enfeksiyon gelişir ve 7-10 günde iyileşir.
Su kabarcıklarının sayısı bir taneden kabarcık gruplarına kadar değişir. Kabarcıklar gelişmeden evvel deride kaşıntı ve hassasiyet vardır. Kabarcıklar kolaylıkla patlar ve sızıntılı, kabuklu bir hal alırlar. Kabuklar kalktığında altta kırmızı bir deri görülür.
Birincil enfeksiyondaki yaralar tamamen iyileşir ve nadiren iz bırakır. Bununla birlikte virüs vücutta kalmaya devam eder. Virüs sinir hücrelerine yerleşerek orada dinlenme aşamasında kalır.
Bir çok hastada uçuk tekrar eder. Tekrar eden enfeksiyon, genellikle ilk enfeksiyon alanında veya yakınında gelişir. Enfeksiyon birkaç haftada bir veya daha nadir tekrar eder.
Tekrar eden enfeksiyonlar birincil enfeksiyona göre hafif seyreder. Enfeksiyon ateşlenme, güneşe maruz kalma ve adet görme gibi faktörlerle tekrar eder. Bazen enfeksiyon bir neden olmadan da tekrar edebilir.

Herpes Simpleks Virus Tip 2
Herpes simpleks virus tip 2 ile oluşan enfeksiyon kalça, penis,vajina ve rahim ağzında enfeksiyonu bulunduran kimse ile cinsel temastan 2-20 gün sonra bulaşır. Birincil ve tekrarlayan enfeksiyonlar ağrılı ve kaşıntılı yaralar, ateş, kas ağrısına ve idrar yaparken yanmaya neden olur. HSV tip 2 cinsel bölgenin dışında da enfeksiyona neden olabilir, fakat enfeksiyon genellikle belden aşağıdaki bölgede görülür.
Tip 1 de olduğu gibi enfeksiyon yeri ve tekrarlama sıklığı değişebilir. Birincil enfeksiyon hastanın fark edemeyeceği kadar hafif seyredebilir. Yıllar sonra HSV tekrar eder ve bu birincil enfeksiyon sanılır. Birincil ataktan sonra virüs o bölge sinirlerine yerleşir ve adet dönemlerinde, ateşlenmede, stres durumunda ve çeşitli faktörlerle aktifleşerek tekrarlayan enfeksiyona neden olur. Ağrı ve deride hassasiyet birincil ve tekrarlayan enfeksiyon başlamadan bir veya birkaç gün önce başlar.

HSV enfeksiyonu tanısı nasıl konulur?
HSV enfeksiyonunun görünümü tipiktir ve tanıyı doğrulamak için test yapmaya gerek yoktur.
Bununla beraber tanıda şüphe olursa enfeksiyon alanından laboratuar analizi için materyal alınabilir veya kanda virüse karşı gelişen antikorlar aranabilir. Cinsel bölgedeki herpes sifiliz ile karışabilir. Çok az sayıda olguda uçuk rahim ağzında olduğunda hasta uçuk geçirdiğini fark etmez, çünkü bu bölgedeki uçuklar ağrısız seyreder.

Herpes enfeksiyonları nasıl tedavi edilir?
Herpes enfeksiyonundan koruyan bir aşı yoktur. Asiklovir, famsiklovir ve valasiklovir adlı ilaçlar uçuğu etkili bir şekilde tedavi ederler. Bu ilaçlar hastalığın iyileşmesini hızlandırmak veya tekrar etmesini engellemek için kullanılabilir. Düşük dozda tedavi uçuk ataklarının sayısı ve sıklığını azaltmak için yeterlidir.


Hastalıktan nasıl korunulabilir?
Vücudun herhangi bir yerinde yanma, kaşıntı, batma gibi bulgular var ise bu uçuğun bir belirtisi olarak kabul edilmeli ve diğer kişilerle olan temas engellenmelidir. Ağız etrafında uçuk görüldüğünde öpme ve ortak eşya kullanımı yasaklanmalıdır. Cinsel bölgesinde hastalık bulunanlar cinsel temastan kaçınmalıdır. Kondom kullanımı hastalığın bulaşmasını engelleyebilir.

Hastalık aktif olmadığı zamanda bulaştırıcı mıdır?
Hastalık aktif olmadığı dönemlerde de bulaştırıcıdır. Uçuğun % 80 'i deride herhangi bir bulgu yokken bulaşır. Hastaların bir çoğu, enfeksiyonun sadece hastalığın aktif olduğu dönemde bulaştığını sanmaktadır. Bu duruma hastalığın bulgusu olmadan virüs yayılması denmektedir ve bu durum araştırmalarca gösterilmiştir. Son zamanlarda hayatında hiç birincil veya tekrarlayan uçuk geçirmeyen hastaların kanında virüse karşı antikorlar olduğu ve de bu kişilerin virüsü yaydıkları saptanmıştır. Devamlı asiklovir tedavisi alan hastalarda hastalığın bulguları görülmezken, virüs sayısı da azalmıştır. Aynı durum famsiklovir, valasiklovir gibi yeni ilaçlar için de geçerlidir. Bu ilaçların düzenli olarak günlük alımının virüsün sağlam kişilere bulaşmasını engellediği düşünülmektedir, fakat bu durum ispatlanmamıştır.

Diğer şiddetli herpes enfeksiyonları
Göz enfeksiyonları - HSV gözü etkileyerek Herpes keratitine neden olabilir. Bu enfeksiyonda gözde ağrı, batma, güneş ışığına karşı hassasiyet olur. Tedavi yapılmazsa gözde kalıcı hasar yapabilir. İlaçların kullanımı bu riski azaltır. Gözde herpes enfeksiyonu düşünülen hasta göz hastalıkları uzmanı tarafından muayene edilmelidir.
Gebelerde enfeksiyon - Cinsel bölgede uçuğu bulunan bir hasta doğum esnasında hastalığı bebeğine geçirebilir. Doğum eğer annenin birincil enfeksiyonu sırasında gelişirse bebekte önemli bir hastalık tablosuna yol açar. Cinsel bölgesinde uçuk olduğunu bilen gebeler bebeklerini korumak için doktorlarına bu durumdan bahsetmelidir.
Gebe olan kadınlar özellikle gebeliğin son dönemlerinde aktif olarak cinsel bölgelerinde enfeksiyon olan eşleriyle cinsel temasta bulunmamalıdır.
Yeni doğan bebekler annelerinden cinsel bölge dışında olan enfeksiyonu da alabilir . Eğer anne veya çocuk bakıcısının dudaklarında veya ellerinde de aktif herpes enfeksiyonu mevcutsa, bebek herpes enfeksiyonuna yakalanabilir. Aktif HSV enfeksiyonunu olan anne ve aile bireyleri, yeni doğan bebekle temastan kaçınmalıdır.
Cinsel bölge ve dışında aktif herpes enfeksiyonu bulunmayan annelerin doğumunda özel bir dikkate gerek yoktur. Çünkü enfeksiyon aktif olmadığından bebek için bir risk yoktur.
HSV kanserli hastalar, organ nakli yapılanlar, önemli ve kronik hastalığı olanlarda bağışıklık sistemi baskılanmış olduğu için yaşamı tehdit eden enfeksiyonlara neden olabilir.

Herpes tedavi edilebilir mi?
Herpes enfeksiyonlarında tam tedavi olmamakla birlikte, araştırmalar tekrarları azaltmak veya ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalara devam etmektedir. Bununla beraber bu deneysel çalışmalar sinirdeki virüsü ortadan kaldıramamaktadır. Bundan dolayı bu araştırmalar aktif hastalığı olmayan hastalarda virüsün yayılımını engellemeyi hedeflemektedir.

  Alıntı ile Cevapla
Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
başlıkta, kliniğiherşey


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:04.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.