Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Müzik > Grup ve Müzik Adamlarının Biyografileri > Ülkemiz Grup ve Müzik Adamları


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 25.09.2012, 12:19   #1
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Ozan, Kırşehir Abdalı, Bozkırın Tezenesi | Neşet Ertaş (1938-2012)








Neşet Ertaş türkü demek; binlerce yıldır söyleyen ve söylenecek olan... Neşet Ertaş bağlama demek; binlerce yıldır çalınan ve çalınacak olan...Kırk yıldır ismi türkü ve bağlama ile özdeşleşmiş Neşet Ertaş'ın yoksulluk, gurbet ve ayrılıklarla dolu hayat hikayesi...





Neşet Ertaş, (d. 1938 Çiçekdağı, Kırşehir - ö. 25 Eylül 2012, İzmir) Türk ozan. Abdal müzisyen olarak da tarif edilir. Bozkırın Tezenesi olarak da bilinir. Kırşehir Abdal'larındandır.

Babası saz ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne Hanım'ın ilk çocuğu olarak Orta Anadolu bozkırlarının tam göbeğinde 1938’de Kırtıllar’da dünyaya geldi.


Muharrem Ertaş ve Neşet Ertaş (Kırşehir)




Annesinin erken ölümünden babası ve kardeşleriyle birlikte sonra köyüne yerleşmişlerdir ve çocukluğu bu köyde geçmiştir..

Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile çalıp sesi ile türküler söylemeye başladı

Daha televizyon bile ortada yoktu o zamanlar. TRT radyosunun mahalli sanatçılara söz verdiği program, yürekten çığlık olup, yürek parçalayan “Kalktı göç eyledi de Avşar illeri” uzun havasıyla başlardı.





Muharrem Ertaş’tı bu çığlığın sahibi; Anadolu Türkmen-Abdal müzik geleneğinin gelmiş geçmiş en büyük sesiydi. Oğlu Neşet Ertaş da onun yolunu takip etti karınca, kararınca. Köy köy, kasaba kasaba düğün-derneklerde saz çalıp hayatta kalma mücadelesi verdi baba-oğul.


Muharrem Ertaş (babası) ve Neşet Ertaş Kırşehir'de



Neşet Ertaş’ın müzik hayatı 6 yaşında, babasının peşinde yollara düştüğü günlerde başladı. Kendi deyimiyle “6 yaşından beri insan hizmetinde, gönül hizmetindeydi” o. Bir İstanbul biletine saz çalıp elde kısa sazı gurbete çıktığında yaşı 15’ti. Cebindeki 2,5 liraya Ankara’ya otobüs bileti aldı, çığırtkanlardan birine “param yok, İstanbul’a gideceğim” dedi. Kısa boylu, yüzünün yarısı yanık bir adamdı, “saz çal” dedi, o çaldı, çığırtkan müşteri topladı. Ver elini İstanbul. Sirkeci’de günlerce aç biilaç iş aradı.





Gramofon devriydi, elinde saz, kasketli, kara, kuru, inceden bir adam girdi içeri. Doğu İşhanı’nın üst katında bir odaydı, Behiye Aksoy’un plağını yapmış dinliyordu grup. Ne için geldin dediler, saz çalarım dedi. İşimiz bitsin de dinleyelim dediler. Orada bir bozlak çaldı, odadaki uğultu dindi, başlarındaki adam hemen bir kağıt uzattı, “Şurayı imzala, plak başına sana 25 kuruş vereceğiz” dedi. Dönemin ünlü plak yapımcısı Kadri Şençalar girdi içeri sonra. Ertaş’ı gördü, “Çalar bu” dedi. Bize çaldığını bir daha çal dediler, çaldı. “Neden garip garip ötersin bülbül deyi”, babasının bir bozlağıydı. Şençalar ağladı, elinden tuttu, dönemin ünlü pavyonu Beyoğlu Saz’a götürdü onu; “Size bir garip getirdim” dedi. İki plak okuttular. Pikaplar çıktı sonra, 45’likler başladı. 1960’lı yıllardı, paylaşılamıyordu plak şirketleri onu. Ankara’ya döndü sonra, dönemin büyük ozanları Mahmut Erdal, Müslüm Sümbül radyoya programa çıkıyordu, o da mahalli sanatçı imtihanına girdi, radyoda, haftada 15 dakika saz çalıp söyledi. Bir yapımcı bu grubu Almanya’ya götürdü sonra, gitmek istemedi ama baskıya dayanamadı, garipti, konsere gidiyoruz dediler, doğru stüdyoya. Oku bakalım dediler, 1,2,3,4,5 devam, 11, 12, 13, 15, tam 20 plak okuttular, sonra dönüyoruz dediler.

__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
9 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.09.2012, 20:55   #2
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ozan, Kırşehir Abdalı, Bozkırın Tezenesi | Neşet Ertaş (1938-2012)



Dönüşte Yugoslavya’da kaza geçirdi, 3 ay hapis kaldı yaban ellerde, ne arayan oldu, ne soran. Bir gün bir paket geldi hapisteyken, bir Yaşar Kemal kitabıydı, şöyle yazıyordu üzerindeki notta; “Bozkır’ın Tezenesi’ne”. Hapis çıkışı döndü yurda, 20 plak okudu, karşılığını vermedi yapımcı; sömürü hala devam ediyordu, hem de ağırlaşarak. Aynı sahneyi sadece ünlü ozan Mahsuni ile paylaştı.




Bozlak, içten gelen bağırtıdır” diyordu. 1970’li yıllarda Anadolu’yu gezdi. Ve bir gün sahnede parmakları durdu, kıpırdamaz oldu. Nedenini şöyle anlattı:

Bar, pavyon, gazino, düğünler, buraların hepsinde içki olurdu. Sana çay kahve değil de susuz rakı veriyorlardı, daha iyi söyleyesin diye. Parmaklarımda uyuşmalar başladı.

2 yıl tedavi gördü, şifa bulamadı, Almanya’ya gitti. Sanatçı vizesiyle oturma izni aldı, 23 yıl kaldı gurbet elde. Konserlerle geçti bu yıllar.




Ankara'ya yerleşen Neşet Ertaş, yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle kardeşinin daveti üzerine Almanya'ya gider. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun bir süre Almanya'da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul'da verdiği konserle sahne hayatına geri döner.




Vefatından önce verdiği röportajında “23 yılım geçti Almanya’da, devlet görevlisi bir Allah’ın kulu aramadı. Her sene öldü haberim gelirdi memleketimden. Kime gönül koyacağım, gönül bilene konulur, gönül bilmeyende gönül yok ki ne koyacaksın oraya. Öldü deyince ne yapacaksın, türkü söyleyeceksin. ‘Hoyratı alemde kadere boyun, zulmeyledi felek, büktürdü bana” deyi bir mayaydı bu” demişti.





Demirel zamanında kendisine sunulan 'devlet sanatçılığı' ünvanını; "O dönem Süleyman Demirel cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, 'hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor' diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdatlarımız adına aldım." diyerek geri çevirmiştir.


Fakat halk büyük destek vermiş ve Neşet Ertaş adeta yaşayan bir efsane olmuştur.

Unesco tarafından yaşayan insan hazinesi kabul edilen Ertaş, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet konservatuarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülmüştür.

__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
15 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.09.2012, 21:04   #3
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ozan, Kırşehir Abdalı, Bozkırın Tezenesi | Neşet Ertaş (1938-2012)




Siyasetin içinde olmadı hiç, “Çağrıldığın yere erinme, çağrılmadığın yerde görünme” diyerek kimseyi kırmadı, aldı sazı eline. Hürriyet’e verdiği röportajda, “Bu sırrımı ilk açıklıyorum” diyerek Bülent Ecevit’e, onun garibandan yana siyasetine yakınlığını itiraf etti. İflah olmaz bir Atatürk aşığıydı. “Atatürk medeniyet ışığını yaktı” diyen Ertaş, en çok onun kadın-erkek eşitliğinden yana duruşuna vurgu yapıyor. “Kadın-erkek eşit değil, kadın erkekten evvel” diyen de o, “İki büyük nimetim var, biri anam, biri yârim” diyen de.




Üstadın uhrevi hayata bakışı da bir bilge, bir ermiş derinliğindeydi. Şu dizeler ona ait: “Suçun sorumlusu ruhtur, vücudun günahı yoktur, şüphesiz ki her can haktır, incitme canı incitme”.. Devam ediyor; “Haktır canlıların yapısı, kimsede yoktur tapusu, son durak gönül kapısı, kırdıysan varma kardaş..” “Allah ile kulun arasına kimse giremez, çünkü sırdır” diyen de o. Ya çocuk yaşta yazdığı şu dizeler: “Bir ruh iken girdim bir can içine, karıştım o an her can içine..

Usta sanatçı 25 Eylül 2012'de İzmir'de tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini kapamıştır.



Muharrem Ertaş, eşi Döne ve çocukları.
Döne Hanım'ın yanında ayakta duran önlüklü çocuk Neşet Ertaş.


Neşet usta hayat destanını 1960’lı yıllarda yazdığı uzun bir şiirinde şöyle anlatır;


Bin dokuzyüz otuzsekiz cihana
Kırtıllar köyünde geldin dediler
Babama Muharrem, anama Döne

Dediysen Ata’yı bildin dediler


Dizinde sızıydı anamın derdi
Tokacı saz yaptı elime verdi
Yeni bitirmiştim üç ile dördü
Baban gibi sazcı oldun dediler


O zaman babamdan öğrendim sazı
Engin gönül ile Hakk’a niyazı
O yaşımda yaktı bir ahu gözü
Mecnun gibi çölde kaldın dediler


Zalım kader devranını dönderdi
Tuttu bizi İbikli’ye gönderdi
Babam saz çalarken bana zil verdi
Oynadım meydanda köçek dediler


Anam Döne İbikli’de ölünce
Tam beş tane öksüz yetim kalınca
Beşimiz de Perişan olunca
Babamgile burdan göçek dediler


Yürüdü göçümüz Tefleğe doğru
Bu hali görenin yanıyor bağrı
Üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı
Bunlara bir ana bulun dediler


Yozgat’ın Kırıksoku Köyü’ne vardık
Bize ana yok mu diyerek sorduk
Adı Arzu dediler bir ana bulduk
İşte bu anadır buldun dediler


En küçük kardaşı kayıp eyledik
Onun için gizli gizli ağladık
Üstelik babamı asker eyledik
Yine öksüz yetim kaldın dediler


Zalım kader tebdilimi şaşırttı
Heybe verdi dalımıza devşirtti
Yardım etti Yerköy’üne göçürttü
Biraz da burada kalın dediler

Yerköy’den Kırıkkale’ye geldik
Babam saz çalarken biz çümbüş aldık
Kırşehir’e varınca kemanı çaldık
Aferin arkadaş çaldın dediler


Yarin aşkı ile arttı hep derdim
Babamı bir yere dünür gönderdim
Başlık çok istemişler haberin aldım
İstemiyor yarin seni dediler


Kırşehir’de yedi sene kalınca
Düğün düzgün hepsi bize gelince
Burada herkese yer daralınca
Ankara’ya gider yolun dediler


Ankara’da (sünnetçi) Veysel Usta’yı buldum
Epeyce eğleştim, evinde kaldım
Yüz lirayı verip bir yatak aldım
Etti isen böyle buldun dediler


Bir ev kiraladım münasip yerde
Kaldı kavim kardaş hep Kırşehir’de
Bu aşk hançerini vurdu derinde
Çaresini bulamazsan ölün dediler


Yarin aşkı ile döndüm şaşkına
Arada içerdim yarin aşkına
Canan acımaz mı garip dostuna
Buna da içeriye alın dediler

__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
16 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.09.2012, 21:14   #4
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ozan, Kırşehir Abdalı, Bozkırın Tezenesi | Neşet Ertaş (1938-2012)


Neşet Ertaş'ın Kendi Kaleminden Biyografisi



1988 – Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde
1988 – Kendim Ettim Kendim Buldum
1988 – Kibar Kız
1989 – Hapishanelere Güneş Doğmuyor
1989 – Sazlı Sözlü Oyun Havaları
1990 – Gel Gayri Gel
1992 – Türküler Yolcu
1992 – Gitme Leylam
1993 – Kova Kova İndirdiler Yazıya
1995 – Seçmeler 2
1995 – Seçmeler 3
1995 – Seher Vakti
1995 – Altın Ezgiler 3
1996 - Polis Lojmanları
1997 – Benim Yurdum
1998 – Gönül Yarası
1999 – Zülüf Dökülmüş Yüze
1999 – Gönül Dağı
1999 – Muhur Gözlüm
1999 – Zahidem
1999 - Neredesin Sen
1999 - Gönül Dağı







  • Garip: Neşet Ertaş Belgeseli - Can Dündar (Kalan Müzik)
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 26.09.2012, 08:22   #5
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ozan, Kırşehir Abdalı, Bozkırın Tezenesi | Neşet Ertaş (1938-2012)

Annesi Döne Hanım ve kardeşleri ile beraber çekilen aile fotoğrafı ile babası Muharrem Ertaş'la birlikte olan fotoğraflarla konuya katkısı olan sevgili Karagöz arkadaşımıza teşşekkürü bir borç bilirim.



Teşekkürler Karagöz.







__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 26.09.2012, 08:43   #6
Çevrimdışı
Türkü
...> Ata'm İzindeyiz <...

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ozan, Kırşehir Abdalı, Bozkırın Tezenesi | Neşet Ertaş (1938-2012)

''Yalan Dünya'dan '' bir büyük üstad geldi geçti.

Bozlak ve bozkır sessizliğe gömüldü. Konserine gitmiştim daha evvel hiç görmediğim bir atmosfer hakimdi. Bu kadar kalabalık,bu kadar çoşku ancak o'nun için olabilirdi zaten. İzin istemişti dinleyicilerden ceketini çıkarmak için,işte gerçek bir sanatçı,gerçek halk,gerçek saygı...

Bir ayrılık,bir yoksulluk,bir ölüm.... gönül dağı yagmur yağmur ağlıyor...

Türküleriyle büyüdüm,türküleriyle büyüteceğim.

Ulu çınar huzur içinde uyu. Tüm sevenlerine sabırlar diliyorum.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Türkü'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 26.09.2012, 08:46   #7
Çevrimdışı
SuskunKalem
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ozan, Kırşehir Abdalı, Bozkırın Tezenesi | Neşet Ertaş (1938-2012)

Allah rahmet eylesin yeri doldurulamıyacak büyük bir ustaydı...
__________________
Lisânı ağızda olanı değil, lisânı gönülde olanlara yâr et bizi...
Tebessümü simâsında olanı değil, tebessümü gönülde olanlara kat bizi...
Aşkı tende sananı değil, aşkı ruhunda can bilenlere arat bizi!..
Mevlana...

  Alıntı ile Cevapla
9 Üyemiz SuskunKalem'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 26.09.2012, 09:03   #8
Çevrimdışı
Ilgın
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ozan, Kırşehir Abdalı, Bozkırın Tezenesi | Neşet Ertaş (1938-2012)

Neşet Ertaş, Bozlak geleneğinin son halkasıydı, bir dönem onunla kapandı. Bir yakınımı kaybetmiş gibi acayip etkilendim. Bir çok konserine gittim herkeresinde gözü yaşlı ayrıldım. Böyle doğal, böyle içten ve samimi bir insan bir daha gelir mi bilmem.

Ey büyük usta; Bozkırın tezenesi, sen gittin bozlaklar, türküler öksüz kaldı. Ne mutlu ki bize seni görebildik, seni dinleyebildik, seni anlayabildik. Sen bu memleketin övünç kaynağısın. mekanın cennet olsun.
__________________
Kader, çadırındaki kilim gibidir. İpliğini Tanrı verir sen dokursun
  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Ilgın'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 26.09.2012, 09:16   #9
Çevrimdışı
Damon
Ne Mutlu Türk'üm Diyene
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ozan, Kırşehir Abdalı, Bozkırın Tezenesi | Neşet Ertaş (1938-2012)

Allah rahmet etsin, kaybettiğimiz değerler arasına katıldı büyük üstat.
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Damon'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 26.09.2012, 11:33   #10
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ozan, Kırşehir Abdalı, Bozkırın Tezenesi | Neşet Ertaş (1938-2012)

Çok seneler önce, memleketimde dinledim onu. Büyük bir coşkuyla ayakta alkışlamıştık . Belki bir on, oniki sene önce de, anneler günü dolayısıyla buraya davet edilmişti kendisi. Sazının üzerine, kendinden geçerek yumularak söylediği türküler unutulacak gibi değil. Huzur içinde uyusun.

Başakça teşekkürler...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
9 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
abdalı, bozkırın, ertaş, kırşehir, neşet, ozan, tezenesi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:13.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.