Atatürk Şapka Devrimini Neden Kastamonu'da İlân Etti

[@LaLe]

(Sapka ve Kiyafet Devrimi konusmasi yaparken – Kastamonu 23 Agustos 1925)

Şapka Devrimini Neden Kastamonu'da İlân Etti

Hiç unutmam Ağustos’un ilk günlerinde Kastamonu’dan bir heyet gelmişti. Adet yerini bulsun diye haber verdim. Gazi, hemen ilgilendi.

-"Bu heyeti ben kabul edeceğim, yarın Çankaya’ya getir" dedi. Bu emre hayret etmekle beraber hususi bir mana da veremedim. Ertesi gün gazi heyeti kabul etti, olağanüstü iltifatlarda bulundu. Bir saat kadar yanında tuttu, Kastamonu hakkında çeşitli sualler sordu. Heyeti uğurlarken:

- "Davetinize çok teşekkür ederim, yakında Kastamonu’ya geleceğim. Hemşehrilerime selamlarımı söyleyiniz" dedi.

Halbuki heyet Gazi'yi Kastamonu’ya davet etmemişti. Bu sözleri işitince hayretim büsbütün arttı. Ama gene bir mana veremedim. Heyeti uğurladıktan sonra benim kalmamı emretti. Koluma girerek beni salona götürdü, çok neşeliydi:

- "Çocuğum, Kastamonu’ya gidiyorum. Şapkayı orada giyeceğim" dedi.

Epeyce zamandan beri zihninin şapka meselesiyle meşgul olduğunu biliyordum. Birkaç arkadaşı Beyoğlu’nda şapka giydirerek gezdirmiş, yapacağı akisleri inceletmişti.

Sözlerine şöyle devam etti:

- "Niçin Kastamonu’yu seçtiğimi bilmezsin. Dur, anlatayım. Bütün vilayetler beni tanırlar. Ya üniforma ile yahut fesli, kalpaklı sivil elbise ile görmüşlerdir. Yalnız Kastamonu’ya gidemedim, ilk önce nasıl görürlerse öyle alışırlar, yadırgamazlar. Üstelik bu vilayet halkının hemen hepsi asker ocağından geçmişlerdir. İtaatlidirler, munistirler. Adları mütaassıb çıkmışsa da anlayışlıdırlar. Bunun için şapkayı orada giyeceğim" dedi.

Birkaç gün sonra gitti ve şapkalı olarak döndü. Dönüşte Ankara’ya yaklaşırken en çok Diyanet İşleri Reisi Rıfat Efendi üzerinde yapacağı tesiri düşünüyor, onun kırılmasını istemiyordu.

Ankara'da kendisini karşılayanları, şapkasını çıkararak selamlarken gözü hep Rıfat Efendi'de idi. Rıfat Efendi, büyük bir anlayış gösterdi. O da sarıklı fesini çıkararak Gazi'yi çok sevindirmişti. Hoca'yı otomobiline aldı. Kendi başında şapka vardı. Rıfat Efendinin başı açıktı. Böylece şehre girildi.

Halk psikolojisini bu kadar iyi anlayan inkılâpçı bir baş kolay kolay bulunmaz.


Saffet Arıkan

[@ReaL]

Yalnız Kastamonu’ya gidemedim, ilk önce nasıl görürlerse öyle alışırlar, yadırgamazlar. Üstelik bu vilayet halkının hemen hepsi asker ocağından geçmişlerdir. İtaatlidirler, munistirler. Adları mütaassıb çıkmışsa da anlayışlıdırlar.

İnce bir zeka işte...

Lider kolay olunmuyor...

* * *

Teşekkürler LaLe..

[@Mathematician]

Her defasında Atamın zekasına bir kez daha hayran kalıyorum. Her şeyi öyle yerli yerinde yapmış ki...

Teşekkürler Lale'cim.

[@SoRGeNTe]

"Dönüşte Ankara’ya yaklaşırken en çok Diyanet İşleri Reisi Rıfat Efendi üzerinde yapacağı tesiri düşünüyor, onun kırılmasını istemiyordu. " ne kadar ince bir mesaj. Şimdiki gibi "ya bizdensin, ya onlardan" mantığının zerresi yok.

[@Çengelli İğne]

Zekası asla tartışılmaz.
Gelmez böyle bir lider bence.
Teşekkürler.

[@jony33]

Why Kastamonu've chosen do not know. Wait, let me explain. all provinces recognize me up. either in uniform or basil, the fur cap civilian clothes and saw. Single Kastamonu 'or I could not go first, how they see it get used, yadırgamaz are. Moreover, the province of the people, almost all troops from the quarry passed. obedient they are, munis are. names mütaassıb if it encounters receptive they are. hat for that there'm wearing, "he said.

[@ReaL]

Anladım ben seni Jony.

Forumun dili Türkçedir. Sen beni anladın mı ki?

[@Cliff Durden]

Bunca yıldır ingilizce konuşur duyarım, 'yadırgamaz are'ı ilk kez duyuyorum fellah.

[@Rosebud]

Yahu bütün absürtlükler beni mi bulur!
Şöyle gece gece yattığım yerden uyumadan önce kimler nerelere bakıyor bir bakayım dedim, bula bula bu konuyu buldum.
Atatürk’ün zekası tartışılmaz da arkadaşın zekasından emin değilim...
Demek “Yadırgamaz are”, ha.