Eğil İlçesi
(Diyarbakır)
Eğil'in Tarihçesi
Eğil, birçok medeniyet, uygarlık ve dinlere beşiklik etmiş, tarihi Asur şehri, peygamber, Azizler ve Nebiler diyarı olup, Diyarbakır’a bağlı şirin bir ilçedir. Diyarbakır’ın kuzeybatısında ve Diyarbakır’a 50 km. uzaklıktadır.
Geçmiş Medeniyet Kalıntıları
Eğil Asur Kalesi, Kalecik Kalesi, Selman Cibeb(Cebeb) Kalesi, Asur Kral Mezarları, (suni) mağaralar, hamamlar, Taciyan Camisi, Nisanoğlu Türbesi, mağara, kilise, Şerbettin (Kalkan Köyü) Hanı, Kasım Bey Kümbeti, Yer altı Sarnıcı, Kaleden Dicle Nehrine inen gizli iki yol, hamamlara inen gizli yol, Kaleyi kuşatmalarda veya kaybedilen savaşlardan sonra, kral ve yakınlarının gizli ve kimselere görünmeden, yer altından kaçışlarını sağlayan tünel veya tüneller.
Kur’an-ı Kerim’de isimleri zikredilen Hz. Elyesa (A.S), Hz. Zülkifl (A.S), Nebi Harun Asefi, Zennun, Danyal, Nebi Alak gibi nebi ve evliyaların kabirlerinin Eğil ilçesinde bulunulması, mağara kilise nedeniyle ilçemizi önemli bir inanç merkezi kılmaktadır.
Ayrıca Dicle Barajı; Eğil ilçesini piknik, mesire yönünden de önemli kılmaktadır. Diyarbakır’da sıcaklıkların temmuz, ağustos aylarında 40-50 dereceye ulaştığında serinlemek için Diyarbakır’a en yakın serinleme yeridir.
Eğil ilçesi, tarih öncesi dönemlerden başlayıp, pek çok medeniyetlere beşiklik etmiştir.
Orta Paleolitik Çağda (MÖ 20.000-15.000) açık hava yerleşmelerinin olduğu, 1946 yılında bu bölgede yapılan basit kazılardan anlaşılmaktadır. Sonraki dönemlerde insanların daha çok mağaralarda kaldıkları toplayıcılık ve avcılığın geçimi sağlamada yegane yol olduğu bilinmektedir.
E ğil’deki birçok mağaranın “Ortataş” çağından kalmış olduğu anlaşılmaktadır.
Şevket Beysanoğlu eserinde; Eğil’i de içine alan kuzey bölgesinin adının Sophane olduğunu ifade etmektedir.
Eğil; çeşitli medeniyet ve dönemlerde değişik adlarla anılmıştır.
Urartular; Supani, veya Supa, Romalılar döneminde; Arkochthiokerta, Artagigarta, Bizanslılar Döneminde; Banaz, Basilon, Phrourion daha sonra da İngila adını vermişler.
Eğil Bölgesi İngilen/İngiline, Encil, Geil, Ekle, Agel adları şeklinde geçer.
Eğil’in adı Evliya Çelebi Seyahatnamesinde “Gel” biçiminde geçmektedir. Bölgede yaşayan insanların bir bölümü, bugün hala “Gel” biçiminde, diğer bir bölümü de “Ekle” biçiminde kullanmaktadır.
Şeref Han’ın Şerefname adlı eserinde, Eğil’le ilgili şöyle bir bilgi mevcuttur.
“Bu Eğil, eğik bir kemer üzerinde kurulmuş, sağlam bir kaledir ve o kadar yüksektir ki; ona bakan herkese korku ve vehim hakim olur. Halkın ağzında ve dilinde dolaşan söylentiye göre, “Allah’ın velilerinden biri oradan geçerken o kemere işaret edip Türkçe olarak ‘Eğil’ demiş bunun üzerine kemer Allah’ın izniyle eğilmiş ve eğik bir durum olmuştur.”
Bugünkü “Eğil” ismi bu olaydan sonra “Eğil” olarak değişmiş olabilir.
Eğil, MÖ 3500-1260 yılları arasında Subarular, Huriler, Mitanniler’in egemenliğinde kalmıştır.
Asur Krallarından I. Adad- Nirari (MÖ 1310-1281)’nin Mitanni ülkesine saldırarak, Mitanni Kralı I. Sattura ile oğlu Vasatta’yı yendiğini Asur tabletlerinde belirtilmiştir. (Beysanoğlu)
Asurlular, 1260-606 yılları arasında bu bölgede uzun süre egemenliklerini sürdürmüşlerdir. Eğil Kalesi bu dönemlerde yapılmış olabilir.
Eğil ve Bölgede Hüküm Sürmüş Devletler ve Medeniyetler
- Urartular : MÖ 775-736
- Medler : MÖ 625-550
- Persler : MÖ 550-331
- Büyük İskender: MÖ 331-323
- Slevoklar : MÖ 323-140
- Partlar: MÖ 140-85
- Büyük Tigran : MÖ 85-69
- Roma-Bizans : MÖ 69-MS 650
- MS 350 yıllarında, Eğil’den Harput ve Dersim’e kadar olan bölge, II. Şapur olarak adlandırılan kral tarafından yağma edilmiştir. Eğil Kalesi’ne girilerek burada bulunan Ermeni ve Sup krallarının mezarları açılmış ve hazineler ele geçirilmiş, Asur Kral Mezarları da büyük ölçüde tahrip edilmiştir.
- Ermeniler:661-750
- Abbasiler: 750-869 Diyarbakır (Amid) 639 tarihinde İslam orduları tarafından fethedilmiştir. Eğil ise İyaz’ın görevlendirmiş olduğu Numan B. Marife tarafından ele geçirilmiştir.
- Eğil Beyliğini 1030-1085 yıllarında kuran Pir Mansur oğlu Pir Bedir’dir.
- Bizanslılar II. Kez 908-1030
- Büyük Selçuklular 1085-1093
- Nisanoğulları 1157-1169
- Timur 1394-1401
- Akkoyunlular 1401-1507
- Safeviler 1507-1515
- Osmanlılar 1515
Tarihi Eserleri
Eğil Asur Kalesi
Asurlular zamanında yapıldığı tahmin edilen kalenin ilginç bir yapısı vardır. Yekpare bir kaya zemin üzerine oturtulmuş olup üç tarafı derin vadilerle çevrili, öteki tarafı da oyularak, stratejisi önemli bir yapıya kavuşturulmuştur. Kalenin etrafı bugün dahi varlığını koruyan surlarla çevrilmiştir.
O günün silahları göz önüne alındığında kolay fethedilebilecek bir türden olmadığı anlaşılmaktadır.
Kalenin büyüklüğü 3 futbol sahasından da büyük olup, iç kısmı kısmen boş olup zamanında depo ve sığınak olarak kullanılmıştır.
Eğilli Yuhanna’nın “Kilise Tarihi” adlı eserinin II. Cildinde; Hunlar ile Doğu Roma (Bizans) arasında geçen savaşlarda gerek halkın, gerekse de askerlerin Eğil Kalesi’ne sığınmış olduklarını ifade edilmektedir.
Kalenin üzerinde irili ufaklı yüz dolayında kuyu kazılmış ve bu kuyulardan çeşitli şekillerde yararlanılmıştır.
Kayalar oyularak bugün için bilinen ve görülen 4 tünel kazılarak kaleden metrelerce uzaklıktaki vadilerde bulunan hamam, Dicle Nehri yatağına ve sıkışık anlarında düşmana görünmeden yer altından kaçarak güvenli yerlere varmak için tüneller bulunmaktadır.
Eğil Kalesi’nin batı-ön kısmında, uzun çivi yazısı ile birlikte bir Asur Kralının figürü bulunur. Yazı tamamen okunamıyorsa da kolayca takip edilebilir. Yazı ve figür ikindiden sonra, güneşli günlerde net görülebilir.
Eğil Kalesinde bulunan çivi yazısının bir kral figürü ile birlikte bulunmuş olması, kral figürü ve çivi yazısının Asurlulara ait olduğu görüşünü güçlü kılmaktadır.
Marguat, kral figürünün büyük bir ihtimalle, Dicle’nin kaynağındaki III. Salmanassar’a ait olan figürüyle aynı olduğunu görüşünü güçlü kılmaktadır.
Figürle ilgili Beysanoğlu şöyle bir bilgi aktarmaktadır: “Stelde Asur Krallarının hep bilinen bütün kök çizgilerini toparlanmıştır. Boyundan asılı, sol el sapına konulmuş, belden dışarı az çıkan ve böyle büyük sakal, sanma o hep oyalı gibi duran giyim. Önünde bir kitabe, yüzü doğuya dönük, sağ elinde ikizli bir balta tutmaktadır.
Asur Kral Kaya Mezarları
Eğil’in en güzide tarihi eserleri arasında olan Asur Kral Kaya Mezarları, II. Şapur tarafından yağmalanmasına rağmen, zamana karşı koyarak asırlardan beri dimdik durmaktadır.
Asur hükümdar mezarları ve çevresindeki mağaralar silsilesi kalenin kuzeydoğusunda, Dicle Barajı’nın kıyısında bulunmaktadır. Kayalar oyularak Mısır Ehramları şeklinde inşa edilmiştir.
Asur hükümdar kaya mezarlarının doğu tabanında bir tünel bulunmaktadır. Tünelin kısmen dolmasından dolayı kapalı durumdadır. Muhtemelen tünel, sığınak veya yer altı barınma yerlerine gitmektedir. Kaya mezarlarının kuzey iç kısmında çizgi şeklinde bir figür bulunmaktadır.
Kayalardan Yapay Mağaralar
Oynua (yapay) mağaraların çoğu, baraj gölü altında kalan “Deran” denilen bölgede bulunur. Su seviyesinden kurtulan mağaralar görülebilir.
Deran Bölgesindeki mağaralar; kayalara cadde açılarak, caddenin sağ ve soluna yüzlerce mağara kazılarak bir şaheser meydana getirmişler.
Hamamlar
İlçemizde; biri Deran Bölgesinde, biri Tekke Mahallesinde
biri de eski Kale Mahallesinde olmak üzere üç tane tarihi hamam bulunmaktadır. Kaleden Deran Bölgesindeki hamama gizli yer altı tüneli kazılmış olup bugün için tünelin sadece ağız kısmı erozyonla dolmuştur.
Tekke ve Deran hamamları, baraj gölü altında kalmıştır. Su seviyesi 6-7 metre düştüğünde Deran Hamamı görülebilir.
Eski Kale Mahallesindeki hamam duvarları, sağlam olup tavanı çökmüştür.
Su Sarnıcı
Su sarnıcı bugün Kur-an Kursu olarak kullanılan binanın güneyinde yer almaktadır. Yapı tipi İstanbul Yerebatan Sarnıcının küçültülmüş şeklidir. Sağlam durmaktadır.
E ğil’in su ihtiyacı, Eğil’den çok uzaklardaki su kaynaklarından çanak-çömlek toprağından yapılan borularla getirilerek sarnıçta depolanmış, buradan da başta Kale Mahallesindeki hamam ile Kale Cami ve değişik yerlere yapılan çeşmelere akıtılmıştır.
Çanak- çömlek borularının büyük bölümü, temel kazılarda ortaya çıkmaktadır. Belirgin su boruları bugünkü Hükümet Konağımızın kuzeyinde, temel kazı çalışmalarıyla ortaya çıkmıştır.
Tacıyan Camisi
Tacıyan Camisi, Eğil Asur Kalesinin güneyinde, kaleyi çevreleyen surlar üzerine oturtulmuştur. Caminin kimler tarafından yapıldığı hakkında çeşitli bilgi ve görüşler mevcuttur.
Eğil Beylerinden “Pir Bedir” Eğil Beyliğini kurduktan sonra 1040 yılında yaptırmıştır. Caminin kuzey ve güney duvarları kısmen, mihrap sağlam durmaktadır.
Nisanoğlu Türbesi
Nisanoğlu Türbesi, Eğil’in girişinde Eğil-Diyarbakır yolunun sol kısmında bulunmaktadır. Kesmetaş kaplaması yer yer dökülmüş, kubbesi göçmüş olmakla beraber duvarları halen ayaktadır. Dicle Barajı’nın suları altında kalan Tekke Medresesi, tarihi değirmen ve izi kalmayan Zat-ı Ali Kümbeti de ilçemizin tarihi zenginliklerindendir.
Mağara Kilise
Eğil Kalesinin batı bölümünün güneyinde, kalenin içinde yer almaktadır. Kilise içinde Hristiyanlarca kutsal sayılan ve çeşitli dönemleri sembolize eden haçlar kazılmıştır.
Hz. İsa(A.S.) Peygamberin öğrencilerinden (şakirtlerinden) I.Adey I.yüzyılda bu bölgeye gelmiştir. Kilisenin etrafına güneydoğunun en büyük manastırlarından birini yaparak, Eğil’i episkoposluk merkezi haline getirmiştir.
Eğil manastırında bugün dahi, dünya Hristiyanlarının tanıdığı ilim ve sanat adamları yetişmiştir.
Başlıcaları
a-)II.Adey:
313’te imzalanan Milano Fermanı ile Hristiyanlık Roma İmparatorluğunun resmi dini haline gelmiştir. 325 yılında İznik Konseyi toplanmıştır. İznik Konsiline Eğilli II. Adey de katılmıştır.
b-)Rahip Musa:
Eğilli Rahip Musa(MS V. yy.) İskenderiyeli Mar Korlis’in Kelafira adlı Yunanca eserini Süryaniceye çevirdiği Musa Peygamber, Yusuf Peygamber ile karısının kıssasını kaleme almıştır.(Beysanoğlu).
c-)Eğilli Yuhanna (Efesli Yuhanna):
Zamanın seçkin ruhanilerinden olup, tarihçi ve geniş kültürüyle dikkat çeken bir kişidir. Eğilli Yuhanna olarak kaynaklarda geçse de Efesli Yuhanna adıyla meşhur olmuştur.Yaşadığı dönemde en çok tanınan Metropolit ve Hristiyanlığın müjdecilerindendir.
E ğilli Yuhanna’nın en önemli yapıtı; Yunanca yazılan ve 3 cilt halinde olan “Kilise Tarihi” ile 2 ciltlik “Evliya ve Azizlerin Menakıbı” kitaplarıdır.
d-)Theodoto:
Eğil’de doğup bu bölgede Hristiyanlık adına faaliyette bulunan kişilerden biridir. Kısa zamanda Diyarbakır ve çevresinde ün yapmıştır.
Theodoto; Antakya’da Patrik Theodoros ile birlikte Kınnısnin Manastırında bulunmuş ve 667 yılında patriğin ölmesinden sonra manastırı terk ederek Kudüs’e geçmiştir.
Nebi ve Peygamber Kabirleri
Kabirlerinin Eğil’de bulunulduğuna inanılan ve kabul edilen; Kur’an-da 2 ayette bahsedilen Hz.Elyesa(A.S.), Hz. Zulkifl(A.S.) ile Nebi Harun-i Asefi, Nebi Alak, Zenun, Danyal ile Hz. Elyesa(A.S.)’nın amcasının oğlu Hürmüz, Nebi Harun’un yeğeni ve yardımcısı Ruyem gibi Nebi ve velilerin kabirleri bulunmaktadır.
a-)Hz. Elyesa(A.S.):
Kabrinin Eğil’de bulunulduğuna inanılan ve kabul edilen Hz. Elyesa(A.S.) İsrailoğullarına gönderilmiş peygamberlerdendir. Kur’an-ı Kerim’de iki ayette zikredilmektedir.
- En’am Suresi 86. ayet şöyledir: “İsmail, Elyesa, Yunus ve Lut’u da (hidayete erdirdik). Hepsini alemlere üstün kıldık.”
-Sad Suresi 48. ayet ise : “İsmail’i, Elyesa’yı, Zülkifl’i, de an. Hepsi de en hayırlı kimselerdendir.”
Hz. Elyesa (A.S) Peygamber Hz. Musa’nın getirmiş olduğu dinin esaslarını yaymaya çalışmıştır.
Hz. Elyesa (A.S) İlyas Peygamber’le belli bir süre birlikte olmuştur. Balbek hükümdarının zulmünden kaçan İlyas Peygamber Tevrat’ı gizli gizli öğretmekte ve kendisi de emirlerinin gereğini yerine getirmekteydi. Hz. Elyesa (A.S) Peygamber de İsrailoğullarına çok nasihat etmesine rağmen, onlardan çok azı kendisini dinlemiş ve iman etmiştir. İsrailoğullarının zulüm ve baskılarından kaçan Hz. Elyesa (A.S), Asur diyarlarına doğru gitmiştir. İman etmeyen İsrailoğullarının başına, Asurlular musallat olmuştur. (Dikmen ATEŞ 1977:515,516)
Hz. Elyesa(A.S) takriben MÖ 1200 yıllarında yaşamıştır. Kabri 850 seneden beri Eğil ve çevresinde yaşayan ilim adamları tarafından Eğil’de kabul edilmiştir. Eski kabrin güney iç kısmındaki Kufi yazı ve muhtelif taşlardaki Arapça yazılarında görüldüğü gibi kabir Hz Elyesa(A.S)’nın kabridir.
Kabir; Eğil ilçesi Tekke Mahallesindeydi. Dicle Baraj Gölü altında kalmaması için, yetkili mercilerin izin ve yardımlarıyla bir heyet tarafından Tekke Mahallesinden alınarak Nebi Harun tepesine nakledilmiştir. Amcasının oğlu ve yardımcısı Hürmüz’ün kabri yerinde bırakılmıştır.
b)Hz.Zülkifl(A.S):
Kabri Eğil’de olduğu kabul edilen Hz. Zülkifl (A.S) İsrailoğullarına gelen peygamberlerdendir. Hz. Zülkifl(A.S)’in adı Kur’an-ı Kerim’de iki kez geçmektedir.
-Enbiya Suresi 85. Ayet: İsmail, İdris ve Zülkifl’i (hatırla) onların hepsi de sabredenlerdendir.
-Sad Suresi 48. Ayet: İsmail’i, Elyesa’yı, Zülkifl’i de an hepsi de hayırlı kimselerdendir.
Hz. Zülkifl amcasının oğlu olan Elyesa Peygamberin her fırsatta yanında olmuştur. İnsanlardan gelen birçok olumsuz tavrı göğüslemesini bilmiştir.
Hz. Elyesa’nın vefatı yaklaşınca Hz. Zülkifl’i yerine halife olarak bırakmıştır. Esas ismi “Bişr” olmasına rağmen kendisine Zülkifl (kefil olan) lakabı verilmiştir.
Takriben MÖ 1200 senesinde yaşamıştır. Kabri 850 seneden beri burada yaşayan ilim adamları tarafından Eğil’de kabul edilmiştir.
Eski türbenin baş ucundaki kitabe taşta “Haza kabril Zülkifl nebi” bu kabir Zülkifl (A.S)’indir yazılıdır.
Hz. Zülkifl Peygambere ait olan eski türbe ilçenin üç dört km. dışında Hacıyan Mezrasındaydı.
Dicle Baraj Gölü sularının altında kalmaması için 1995 yılında Elyesa Peygamber’in merkati yetkililerin izin ve yardımıyla Nebi Harun tepesine nakledilmiştir.
c)Nebi Harun (Harun-i Asefi):
Kabrinin tanıtım yazısında şu ifadeler yer almaktadır: “Bu kabir Berhiya’nın oğlu Harun-i Asefi’nindir. Kendisi Hz. Süleyman’ın katibidir.”
Yanında bir mezar daha bulunmaktadır. Bu kabir amcasının oğlu Ruyem’e aittir.
T ürbesi Eğil’in güneydoğusunda bir tepenin üzerindedir. Çevresi meşe ağaçlarıyla kaplıdır. Hz. Elyesa ve Hz. Zülkifl’in kabirleri de yanındaki tepeye nakledilmiştir.
Eğil’e ulaşmadan, sağa dönülen bir yolla buraya gidilir.
d)Nebi Alak:
Türbesi Eğil’in girişinde sağ tarafında vadinin içinde iki ağaç arasındadır. Türbenin etrafı taşlarla çevrilidir. Az ilerisinde Nisanoğlu Türbesi vardır.
e)Zennun Ziyareti:
Yenişehir Mahallesinin kuzeydoğusunda iki mağaranın alt kısmındadır. Türbedeki yazılı taşlar silik olduğundan okunamamaktadır.