Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Buram Buram Türkiye'm > Güneydoğu Anadolu


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 30.08.2011, 22:21   #11
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Peygamberler Şehri | Şanlıurfa

Şanlıurfa'nın İlçeleri



Akçakale

Akçakale Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir. İlçede Araplar çoğunluktadır.Bunun yanında Suruç'tan göç eden Kürtler de yaşamaktadır.

Araştırmacılara göre, "Tellebyad'da yaşayan arapların islam devleti yıllarında efsanevi komutan HALİD BİN VELİD döneminde iskan edilmiştir". Bu yörede yaşayan arapların gerek giyim kuşamıyla gerek yeme içmeleriyle tam anlamıyla arap kültürünün türkiyedeki mirasçısıdır..

Toplam nüfusu 180.100 olan ilçenin merkez nüfusu 149.000'dür. İlçe halkı daha çok tarımla uğraşmaktadır. Pamuk ve buğday en çok yetiştirilen ürünler arasındadır. Ayrıca, önemli ölçüde mısır tarımı da yapılmaktadır.

Suriye sınırına sıfır noktasındadır. Türkiye'nin en verimli ovalarından biri olan Harran ovasında yer alır. İlçe, Şanlıurfa'ya 49 km. uzaklıktadır.

Eskiden Arapça Tall Abyad (Beyaztepe) olarak anılırdı. Yeni açılan Akçakale ticaret sınır kapısı ile daha da gelişecektir.


Birecik


Birecik, (Fırat'ın Gülü) , Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Orta Fırat bölümünde Şanlıurfa iline bağlı ilçe merkezi; 46.304 nüfuslu, Fırat ırmağının eskiden sadece doğu kıyısındayken son yıllarda her iki kıyısı üzerinde, deniz seviyesinden 450 metre yükseklikte kurulmuştur.

Birecik Şanlıurfa’ya 83, Gaziantep’e 63 km. uzaklıktadır. Evler, ırmak boyundaki dar bir düzlükte ve bunun gerisinde yükselen dik bir yamaç üzerine yayılır. Bu yamaç üzerinde bir de kalesi vardır. Fırat, Birecik’in bulunduğu noktadan itibaren aşağıya doğru ufak çapta nehir nakliyatına elverişlidir. Bu sebeple, Birecik eskiden beri kara ve nehir ulaşımı arasında bir aktarma yeri olarak önem kazanmıştır. Daha sonraki devirlerde İstanbul-Bağdat demiryolunu Birecik’ten değil de biraz güneyden geçmesi ve kervan ticaretinin eski önemini kaybetmesiyle kasaba gerilemeye başladı. Son yıllarda, bu noktada Fırat üzerinde büyük bir köprü yapılması kasabanın önemini yeniden artırdı.


Bozova

Bozova Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir. Şanlıurfa'ya 38 km uzaklıktaki 26000 nüfuslu ilçedir. Atatürk Barajı'na 24 km uzaklıktadır. Atatürk Barajı bu ilçe sınırlarındadır. Baziki Ovası burada bulunmaktadır. Her sene eylül ayında yelkenli yarışlarının düzenlendiği ilçedir. Baziki aşiretinin yoğun olduğu bir ilçedir. Nüfusun tamamnına yakını Kürtlerden oluşmaktadır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Şanlıurfa İline bağlı bir ilçe olan Bozova, batısında Halfeti, güneybatısında Birecik, güneyinde Suruç, güneydoğu ve doğusunda Şanlıurfa Merkez, kuzeydoğuda Hilvan ilçeleri, kuzeyinde de Adıyaman ili ile çevrilidir. Şanlıurfa’nın batı kesiminde yer alan ilçenin kuzeyi ve doğusu dağlık, güneyi daha alçak ve düzlüktür. İlçenin batısını Arat dağlarıının uzantıları, güneyini de Kaplan Dağları engebelendirir. İlçenin kuzeydoğusu ise Hilvan Ovasının devamı niteliğindedir.

İlçe topraklarını Fırat Irmağının kollarından Bitik Deresi ve Macunlu deresi sulamaktadır. İl merkezine 38 km. uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 1.550 km2, ilçe merkezinin toplam nüfusu 14.450’dır.

İlçenin bitki örtüsü Step görünümündedir. Dere boylarında söğüt, kavak gibi ağaç toplulukları görülmektedir. Karasal İklimin hüküm sürdüğü ilçede, yazları kurak ve çok sıcak, kışları yağışlı ve kısmen ılıman geçer.

İstanbul eski emniyet müdürü ve Kocaeli eski valisi İbrahim URAL, CHP eski saymanı Mahmut Yıldız, Ses sanatçısı Ferhat Göçer , Eczacı Erdal Güllüoğlu Bozovalı tanınmış kişilerdir.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.08.2011, 22:30   #12
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Peygamberler Şehri | Şanlıurfa

Ceylanpınar


Ceylanpınar, Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir. Türkçe"pınarbaşı" anlamına gelmektedir. İlçe ismini ceylanlardan ve bu ceylanların olduğu yerden geçen Habur Çayı'ndan almaktadır. Ceylanlar, isteğe bağlı olarak satılabilmektedir.

Ceylanpınar ilçesi eski zamanlara göre bir hayli gelişmiştir. Nüfusu artan Ceylanpınar,hızla gelişmeye devam etmektedir.

İlçenin etnik dağılımı ise Kürtlerden ,araplardan oluşmaktadır.İlçenin etnik dağılımına gelince, ilçe yerlilerinin büyük çoğunluğu Kürtlerden oluşmaktadır. Ayrıca az sayıda , Ermeni ve Süryani asıllı aileler de bulunur.

İlçede Türkiye'nin en büyük devlet üretme çiftliği olan TİGEM mevcuttur. TİGEM'de çalışanların çoğu ilçe halkı ve bölge halkından çok nadir de olsa kısmen de batı illerinden memurlar vardır. TİGEM'de büyükbaş hayvancılık, küçükbaş hayvancılık, buğday, pamuk, nohut, mercimek, ayçiçeği ve mısır üretilmektedir. Bu ürünler daha çok batı illerine gönderilerek orada işlenmektedir; ilçeye herhangi bir ekonomik girdisi olmamaktadır. TİGEM içerisinde 1500 (bin beş yüz) civarında ceylan da vardır.

Çevre, şehirlere uzak ve ulaşım sıkıntılıdır. Şehirlerarası yollara uzaktır. İçe kapanık bir durumda ve gelişmelere uzaktır.

Halfeti



Halfeti Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir. Gaziantep'in Eski ilçesidir. Halfeti ilçesinin il merkezine uzaklığı 120 Km.'dir. Yukarı Göklü adlı bir kasabası 35 köyü ve 34 mezrası vardır. 2000 yılı Genel Nüfus sayımına göre ilçenin nüfusu 33 bin 467'dir.Halfetililerin halk dili Gaziantep diliyle büyük ölçüde aynıdır. çünkü 1920 yıllarında Fransızların işgali karşısında dağıtılan Gaziantepli bazı aileler Yavuzeli,Araban ve Halfetiye göç etmiştir. İl sınırları olmasa, halkın büyük çoğunluğu Halfetiyi Gaziantep ilçesi olarak görebilmektedir.


İlçe yeni yerleşim yerinde hızlı bir nüfus artışıyla karşılaşırken, eski yerleşim yeri ise turizme açılmış, kent, ciddi bir tarihi ve doğa turizmi payına sahip olmuştur. Ancak il merkezinden uzak olması ve yeterli bir yol ağına sahip olması ulaşımda sıkıntılara yol açmaktadır.

Arazisinin büyük çoğunluğu Birecik Barajı suları altında kaldığından ilçenin yeni yerleşim alanı olarak Karaotlak bölgesi tespit edilip ilçe yeniden inşa edilmiş ve konutlar sahiplerine teslim edilmiştir.

Halfeti'nin Siyah Gülü


Türkiye'de sadece Halfeti'de yetişen "siyah gül"ün, Fransa'dan Türkiye'ye getirildiği ortaya çıktı. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Turhan Baytop'un araştırması sonucunda, siyaha yakın koyu kırmızı renkli Halfeti Gülü'nün 1859 yılında Fransız gül yetiştiricisi Guillot tarafından üretilen "14. Louis" türü olduğu belirlendi. Türkiye'de "Siyah gül" olarak bilinen tür üzerinde araştırma yapan Prof. Dr. Baytop, Halfeti'de yetiştirilen siyah güllerle ilgili bilgi ve fotoğrafları güller üzerine özel araştırmaları bulunan İngiliz botanikçi Martyn Rix'e gönderdi. Rix, yaptığı incelemeler sonucunda, "Siyah Halfeti Gülü"nün, 1827-1893 yılları arasında yaşamış ünlü gül yetiştiricilerinden J. B. A. Guillot tarafından 1859 yılında Lyon'da üretilen "14. Louis" türü olduğunu tespit etti. Halfeti'de yetiştirilen Siyah Halfeti gülünün ne zaman ve nereden geldiği bilinmiyor. Siyaha yakın koyu kırmızı renkli, yarı katmerli ve kokulu olan bu gül türü, ilk ve sonbaharda çiçek açıyor. 1-1,5 metre yükseklikte bir çalı olan bu türün çiçekleri, 6-7 santimetre çapında bulunuyor.

Mezopotamya Sümbülü
(Liliaceae (Zambakgiller)


Bitkinin önemli özellikleri:Bitki ilk kez 1888 yılında Alman eczacısı ve bitki toplayıcısı Paul Sintenis tarafından Halfeti’den toplanmış ancak 1977 yılında Speta tarafından bilim dünyasına tanıtılmıştır. Tek lokaliteden bilinen ve 116 yıl kayıp olan bu bitki ikinci defa bu çalışmayla tekrar keşfedilmiştir. ilk kez bu bitki Mezopotamya’dan toplandığı ve sadece bu bölgeye özgü olduğu bilindiğinden adını da bölgeden almakta ve Mezopotamya sümbülü” olarak bilinmektedir. Tüm dünyada yalnızca Şanlıurfa’da yetişen endemik bir bitkidir.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.08.2011, 22:41   #13
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Peygamberler Şehri | Şanlıurfa

Harran



Harran, Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir. Suriye sınırına yakın olan bir ilçedir. Şanlıurfa'ya 44 kilometre uzaktadır.

Dünyanın ilk bilim merkezlerinden (Atina, Mardin, Şanlıurfa v.s) biridir. Dünyanın ilk üniversitesi buradadır. Şanlıurfa daki Harran Üniversitesi'de adını bu ilçeden almıştır.

Dünya'nin en eski yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilir. Kent, ay tanrıçasına adanmıştır. Kuran'i Kerim'de adı geçen Nuh'un kavmi olarak kabul edilen ve ehli kitaptan sayilan Sabii'lerin anavatani olarak kabul edilir. 11. yüzyılda şii ayaklanmasi sirasinda Sabiinler kitlik ve ayaklanmada tapınaklarını kaybetmişler ve yeryüzünden silinmişlerdir, yerlerine arab Numayri kavmi yerleşmistir.



İbni Teymiyye gibi ve Harrani gibi nice alim ve bilim adamının yetiştiği Harranda Haçlı Seferleri sırasında büyük zararlar görmüş ancak Zengiler ve Eyyubi donemlerinde eski günlerine tekrar kavuşmustur.Selçuklu Türkleri ve Osmanlılar tarafından yönetilmiştir.

Bugün Harranda yerleşik olan arap asiretleri Osmanlının 18. yüzyılda buraya getirip yerleştirdiği bedevi asiretlerine dayanmaktadir. Sözlü arap geleneği ve kültürü hala etkisini göstermekte ,koni seklindeki 3.000 yillik Mezopotamya evleri kültürü ise modern tarzda evlere karşı yok olma ile karşı karşıyadir. Miladi 11. yüzyılda çok geniş yeşil ve verimli bir Mezopotamya şehri iken zamanla çölleşmiştir ancak son zamanlarda Güneydoğu Anadolu Projesi sayesinde Mezopotamya'nin o eski verimli günlerine dönüş olmaya başlamış ,tekrar verimli ve yeşil bir coğrafya halini almaya başlamiştir. Bilinçsiz çekilde yapılan vahşi sulama yöntemi yüzünden Harran Ovası tuzlanma problemi ile karşı karşıyadır.

Kuzey Mezopotamya'nin kadim yerleşim yerlerinden olan harran manevi geçmişi ve mirasi ile bugun Anadolu'da eski görkemli günlerine dönüşün sevincini yaşamaktadır.İlçe halkının tamamına yakınını Arap kökenli vatandaşlarımız oluşturur.Arap kültürü hakimdir.

Hilvan



Hilvan, Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir. 1820 yılında Hacı Musa diğer adı kabile olarak Seymenler isminde bir Türkmen aşireti reisi, aşireti ile birlikte Uluyazı (Hoşin) köyünden göç ederek harabe halinde bulunan Karacürün'e (Hilvan) yerleşmiştir.Bu aşiret Ankara kökenlidir.Karşılıklı iskan yasası neticesinde yöremizden kürtler haymanaya oradanda Türkmenler bu yöreye iskan edilmişlerdir. Bu aşiret zamanında köy meydanında bulunan Karadibek taşından dolayı bu anlama gelen Karacürün (Curnereş) ismi verilmiştir. Daha sonra çevreden gelen başka aşiretlerin birbirleriyle kaynaşmasıyla büyümüştür.

Karacürün, Siverek ilçesine bağlı olan Uluyazı nahiyesine bağlanmıştır. Karacürün'ün konumu itibariyle Uluyazı nahiyesine göre daha çok gelişmesi, nahiye ve köylerin buraya bağlanmasına sebep olmuştur. 1926 yılında Şanlıurfa iline ilçe merkezi olarak bağlanarak Hilvan adını almıştır. Hilvan ismini, Gölcük yoluna 5 km mesafede halen Hilvan olarak anılan, ancak yeni ismiyle Balkı olarak bilinen köyden almaktadır. Balkı (Hilvan) köyünde çok eski medeniyetlere dayanan birçok tarihi kalıntı ve harabeler mevcuttur. Ancak bu harabelerin hangi dönemden kaldığı konusunda hiçbir araştırma mevcut değildir.

Uluyazı (Hoşin): en eski yerleşim yerlerinden biri olan hoşin dinine son derece bağlımüslim okumaya meraklı bilge insanların yaşadığı bir yerleşim birimidir köyün büyük bölümü atatürk barajı yapılırken nehir suları altında kaldı.


Siverek



Siverek, Şanlıurfanın en büyük Türkiye'nin ikinci büyük ilçesidir.
Şanlıurfa ilinin kuzeyinde yer alan Siverek batısında Adıyaman'ın Kahta ilçesi,batıdan kuzeye doğru uzanan Atatürk Baraj gölü,kuzeyinde ise Adıyaman'ın Gerger ilçesi ile Diyarbakır'ın Çermik ve Çüngüş ilçeleri, doğusunda Diyarbakır, güney doğusunda ise kısa bir sınır ile Mardin ili , Viranşehir ve Hilvan ilçeleri ile komşudur.
Toplam yüz ölçümü 4314 Km.dir Karacadağ'ın eteklerinde kurulan Siverek'te, Akdeniz, çöl ve karasal iklimin etkileri görülmektedir.Karasal ve çöl ikliminin etkisiyle yazları oldukça sıcak geçen Siverek'te nem oranının yüksek olmaması nedeniyle,bu sıcaklar boğucu ve rahatsızlık verici derecelere ulaşmamaktadır.Bu yönüyle Akdeniz ikliminden ayrılır.Kışlar soğuk ve yağışlıdır.Şanlıurfa'nın diğer ilçelerine göre Siverek'te yağış oranı daha yüksektir.

Siverek'te her yıl yapılmakta olan "Şire Üzüm Festivali" "Geleneksel Karakeçili Bahar Şenlikleri" ve "Siverek Kültür Sanat" festivaliilçenin başlıca kültürel etkinliklerindendir.

Siverek'te Karacadağ kültürü geleneksel olarak varlığını sürdüren ve modern dünyanın popüler kültürüne direnen dünyanın sayılı kültürlerinden biridir.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.08.2011, 22:46   #14
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Peygamberler Şehri | Şanlıurfa

Suruç



Suruç, Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde (Orta Fırat Bölümü), Şanlıurfa İl’inin 46 km güney batısında yer alıyor. Suriye ile sınırı teşkil eden demiryolu üzerindeki Mürşitpınar Köyü’ne 10 km. uzaklıkta olan tarihi bir ilçedir.

İlkçağın OSRHONE ülkesinin şehirlerinden, ANTHEMUZİA veya BATNEA’nın yerine geçtiği MATF SUHUNH; İpek Şehri’dir. Bir zamanlar, oradaki ileri ziraatın eseri olarak ipekçiliğin çok geliştiği ve sanayinin kurulduğu şehir, bugünün Suruç’udur.


Viranşehir



Viranşehir, Şanlıurfa ilinin bir ilçesidir. Nüfüs olarak şanlıurfanın en büyük 2.ilçesi olup türkiyede il olmaya aday olan ilçelerin başında gelir. doğuda Kızıltepe'ye 90 km, güneyde Ceylanpınar ilçesine 50 km, batıda Şanlıurfa il merkezine 90 km. uzaklıktadır. Viranşehir ile Diyarbakır arasında "Karacadağ" adında sönmüş bir volkanik dağ vardır. Diyarbakır ve Şanlıurfa'ya hemen hemen aynı uzaklıktadır.

Çiğ köftesi "sogılme" patlıcan ve treyağı karışımı yemek ve "şelengo diye tabir edilen bir salatalık türü ünlüdür.bunun yanında sac kavurmanın en çok yenildiği bir misafirperverler diyarı.bölgede yaşayan arap ve kürtlerden oluşan halk farklılıkları zenginlikl olarak kabül etmiş birbirleriyle yüzyıllardır beraber yaşamışlardır.



İlçede günümüze gelebilen eserler arasında; Annabi (Gözlek) Höyük, Yaban Höyüğü, Oğlakçı Höyüğü, Tılterik Höyük, Tılgören Höyük, Elgün Höyük, Başaran Höyük, Elbeğendi (Hacuk) Höyük), Tılcafer Höyük bulunmaktadır. Ayrıca;

Çemdin Kalesi (Eski Kale) Tella Martyrionu Aziz Sergius (Şemun) Kilisesi Hz.Eyyüp Peygamber Türbesi Hz.El Yesa Peygamber Türbesi Hz.Rahime Hatun Türbesi Eyüp Nebi Köyü Mescidi Sivil Mimari Örneklerinden Osmanlı döneminde Hamidiye Alayları Komutanı İbrahim Paşa’nın yaptırdığı Paşa Konağı bulunmaktadır.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.08.2011, 23:00   #15
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Peygamberler Şehri | Şanlıurfa

Şanlıurfa Mutfağı



Mutfak kültürü, geçmişten gelen en zengin kültürel miraslarımızdan biridir. Urfa Mutfağını, müstesna konumuna getiren, sahip olduğu tarihsel ve kültürel birikimidir. Urfa mutfağında Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, Türk, Arap, Süryani, Ermeni, Yezidi, vb. her milletten ve her kültürden izler bulabilirsiniz.

Urfalı’lar asırlardan bu yana damak zevkinin en güzel örneklerini veren zengin çeşitte yemeklerle beslenmesini bilmişlerdir. Yöre yemeklerinin lezzetleri yanında besin değerleri de çok yüksektir.

Yemek yapma becerisinin yanında yaptıkları yemekleri misafirleriyle paylaşmak geleneği bütün Anadolu insanına mahsus bir özelliktir. Ancak Urfalıların misafir sevme özelliğinin, hiç bir öğün misafirsiz yemeğe oturmayan Hz. İbrahim (A.S.)’dan geldiği söylenmektedir.


“Halil İbrahim Sofrası” herkesçe bilinen bir deyimdir. Urfalılar bugün de misafir ağırlamak ve onlara çeşitli yemekler ikram etmekten büyük zevk duymaktadırlar.

Yemek kültürü oldukça zengin olan Şanl ı urfa’da Ayran Şorbası, Hamurlu, Pıt Pıt, Sarı Şorba, Çağala Aşı, Pakla Aşı, Hıttı Bastırması, Soğan Tavası, Su Kabağı, Bütün Balcan, Sarımsak Aşı, Kaburga, İsot Çömleği, Bamya Çömleği, Acır Annaziği, Tatlı Bamya, Erik Tavası, Lolaz Dürmüğü, Saca Basma, Döğmeç, Ekmek Aşı, Kenger Aşı, Semsek, Has (Marul) Dolması, Mimbar, Acır Bastırması, Soğan Tavası, Ağzı Açık, Ağzı Yumuk, Pendirli Ekmek, Elma Aşı, Masluka, Lebeni, Boranı, Kuzu Pilav, Meyhane Pilavı, Pilavı, Baklalı Bulgur Köftesi, Aya Köftesi, Köfteli Erik, Tiritli İçi, Duvaklı Pilav, Üzlemeli Firikli Pilav, Ciğerli Bulgur Pilavı, Mığrıbi Pilav, Basma Lıklıkı Köfte, Dolmalı Köfte, Köfte, Yuvalak, Kıyma, Yumurtalı Köfte, Mercimekli Köfte, Frenkli Köfte, Yağlı Köfte, Etli Kebabı, Kemeli Kebap, Tike Kebabı, Kazan Kebabı, Tepsi Kebabı, Kemeli Tas Kebabı, Balcanlı Kebap, Soğanlı Kebap, Müftehi Tas Kebabı, Frenkli (Domatesli) Kebap, Kemeli Cacık, Bostana, Zeytin Bostanası, Koruk Salatası, Pencer Cacığı, Peynirli Kadayıf, Katmer, Daş Ekmeği, Aşır Aşı, Palıza, Haside, Küncülü Akıt, Kuymak, Zingil, Zerde, Kadı Beyni, Peynirli Helva, Un Bulamacı, Palıza geleneksel yöresel yemekler arasında sayılabilir. Urfalılara iki şeyi zor beğendirisiniz biri müzik diğeri yemek ve tatlılardır.


Urfa mutfağında, köfte ve kebap çeşitleri en çok bilinen yemeklerdir. Baharat, un ve pirinç ikinci planda; sebze üçüncü planda kullanılır.

Urfa Mutfağında genelde sabah, öğle ve akşam yemeği olmak üzere üç öğün yemek yenilir. Sürekli olmamakla birlikte yatsı namazından sonra 4. öğün olarak sayabileceğimiz “Çiğköfte”, “Kıyma”, “Şıre”, “Palıza” ve meyve yenmesi, Urfa Mutfağına özgü bir özelliktir. Sabah kahvaltıları evlerde yapılır. Urfa’da, genelde akşam yemeği ana öğün yemeği olarak kabul edilir. Ana öğünde günlük yemek yapılır.

Genellikle yaz mevsiminde patlıcanlı ve domatesli kebap, patlıcan, domates ve biber üçlüsünden oluşan fırın ağırlıklı yemekler, kış mevsiminde et yemekleri, çorbalar ve pilav çeşitleri yapılır. Sonbahar ve kış aylarında çiğköfte, ilkbaharda mercimekli ve yumurtalı köfte, yaz aylarında ise yumurtalı köfte daha çok yapılır.

Urfa Mutfağında, hangi mevsimde olursa olsun misafir çağırıldığında, mutlaka etli bir yemek yapılır. “Bostana” veya “Cacık”, fazladan olarak “Dolmalı Köfte” veya “İçli Köfte”, sonrasında ise tatlı çeşidi olarak “Katmer”, “Şıllık” veya “Kadayıf” ikram edilir. İlk başta çorba; yemeğin sonunda ise meyve ikramı yapılır. Sıra gecesinde misafirlere yapılan değişmez ikram ise çiğköftedir.


Çiğ Köfte

Dövülmüş, macun haline getirilmiş yağsız et, kaynatılmış, kurutulmuş buğdaydan çekilerek elde edilen bulgur ve kurutulup dövülerek az miktarda yağ karışımı ile yapılan kuru İsottan (kırmızı biber) meydana getirilen; ayrıca içinde protein, karbonhidrat, mineral maddeler ve vitaminlerce zengin bir düzine kadar gıda maddesi (domates, salça, soğan, sarımsak, karabiber, tarçın, tuz, ve maydanoz) kullanılarak elle yoğrulan, yenilirken genellikle beraberinde ayran içilen otantik bir Şanlıurfa yemeğidir. Genellikle doyumluk değ il, tadımlık yapılır. Daha çok ikram yemeğidir.

Geçmişi Hz. İ brahim (A.S.) peygamber devrine kadar götürülür. Efsaneye göre, Nemrut, şehirdeki yakacakları toplayıp ateş yakmayı yasaklayınca halk ne yapacağını düşünür. Bir avcının vurduğu ceylan etinden, hanımı bugünkü çiğköftenin az karışımlı; et, bulgur ve isottan oluşan ilkel şeklini hazırlar. Kocası beğenir. Bir zaruretten doğan yemeğe 4000 yıl kadar önce böylece başlanır ve geliştirilerek bugünlere gelinir. Halen Şanl ı urfa dışındaki bazı illerimizde, hatta Avrupa ve Amerika’da da tanınmış olmakla beraber Şanlıurfa’da yapılana emsal bulmak zordur. Burada malzemesine ve yoğrulmasına çok özen gösterilir. Urfalı bir kadının kıvrak zekâsı ile bulduğu çiğköfte bugün adeta Urfa ile özdeşleşmiştir.


İsot
(Şanlıurfa’ya Özgü Pul Piper)



Yeşil ve kırmızıbiberin genel adıdır. Kuru İsot, kırmızıbiberin kurutulup dövüldükten sonra içersine azar azar zeytinyağı katılarak küçük pullar halinde elde edilen bir mamulüdür. Başta çiğköfte olmak üzere yöresel yemeklerin çoğunda kullanılır. Vitaminlerce zengin, iştah açıcı bir biber mahsulüdür. “ŞPB” rumuzu ile patenti alı nmış bulunan ” Şanlı urfa Pul Biberi ” Yurt içinde kullanı lmakta, Avrupa ve Amerika’ya ihraç edilmektedir. Biber de bulunan Capcaisin maddesi tıbbın birçok alanında analjezik olarak kullanıldığından Urfa biberi sağlıklı beslenme açısından da önem arz etmektedir.



Urfa Yağı
(Sade Yağ)



Şanlıurfa’da doğal şartlarda beslenen koyunların sütlerinden elde edilen tereyağının damıtılması sonucunda meydana gelen sade Urfa yağı, Türkiye çapında bir şöhrete sahiptir.
En güzel baklavalar ve diğ er tatlıların, yemeklerin yapımı için bu yağlar tercih edilir. Nefis bir koku, rengi ve lezzeti vardır.

Bugün sade Urfa yağı , Ceylanpınar Tarım işletmesinde modern şartlarda üretilmekte ve yurdun her tarafına talep halinde gönderilmektedir. Ayrıca özel teşebbüsün ürettikleri de piyasalar da pazarlanmaktadır.



Şıllık Tatlısı


Günümüzde bazı evlerde nadiren yapılmaktadır.

Malzeme: 2 su bardağı un, 300 gr. ceviz içi, 600 gr. şeker, 3 yemek kaşığı sadeyağ.

Yapılışı: Derin bir tencerede 2 su bardağı un, 4 bardak su ile hamur kıvamına gelinceye kadar elle çırpılır. Sacın altı yakılır, hamurların yapışmaması için yüzeyi yağlanır. Hazırlanan ekmekler sayılarak iki kısma ayrılır. Bir tepsiye ilk yarısı üst üste serilir ve ceviz dökülür. Sonra ikinci yarısı da üst üste serilir ve bıçakla baklava dilimi halinde kesilir.

Hazırlanan şurup sıcak olarak hamura dökülür ve üzeri örtülerek 10 dakika beklenir. Sıcak olarak tepsiyle servis yapılır.


Mırra
(Yöresel Acı Kahve)


Mırra, Arapça ” Murr ” yani acı kelimesinden gelmektedir.


Malzemeler: Yeterli miktarda çekirdek kahve, kahve tavası , kahve kaşığı, kahve dibeği, kahve tokmağı, 2 kahve gümgümü, kahve fincanı, kahve ibriği.

Yapılışı: Kahve günlük kullanı ma yetecek kadar kavrulur, dibekte dövülür. Gümgümde bir miktar kaynatılır dinlendirilir ve süzülerek diğer gümgüme alınır; tekrar kaynatılır ve süzülür. Dinlendirilen sıvıya yeniden kahve atılarak tekrar kaynatılır. Bu kaynatma işlemi birkaç kez devam eder ve kontrol edilerek içilecek kıvama geldiği anlaşılınca kahve ibriğine alınır ve ikram edilir. Önce kahve sahibi içer ve tadına bakar.

İyi bir kahve fincanda iz bırakır ve fincanı tutar. Her misafire iki kez ikram edilir. Her defasında fincana az miktarda kahve konulur. Burada amaç, kahvenin mideye ulaşması değil, ağızda kahve tadı bırakmaktır.

Acı kahvenin kendine özgü kuralları vardır. şöyle ki; kahveyi içen, fincanı yere koymamalı ve mutlaka dağıtana geri vermelidir. Kahveyi içenin, fincanı yere veya masaya koyması, kahveyi verene büyük hakaret sayılır. Eskiden bunun cezası, kahveyi dağıtan bekarsa evlendirilmesi ya da fincanın altınla doldurulup ona verilmesi imiş. Bu kuralı bilmeyen misafirler, kahve fincanını yere koyarsa, bu kural hatırlatılır ve de hoş görülür.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.09.2011, 15:25   #16
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Peygamberler Şehri | Şanlıurfa

Yine titizlikle hazırlanmış süper bir konu..

Ellerin dert görmesin, teşekürler Başakça..
__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.09.2011, 18:23   #17
Çevrimiçi
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Peygamberler Şehri | Şanlıurfa

Rehber öğreci çocukların nezdinde bir güzel dolaşmış ve çok ilginç gelmişti Urfa. İlçeleri hakkında da bilgi edinmiş oldum.
Ellerine sağlık teşekkürler Başakça
__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.09.2011, 19:03   #18
Çevrimdışı
Lilium
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Peygamberler Şehri | Şanlıurfa

2010 yılına kadar her sene Urfa Siverek'e giderdik bir ay falan kalırdık.

Ananemler taşınınca artık gidemiyoruz.

Felaket bir sıcak var anlatılmaz. Yumurta kırsan pişer derler kesinlikle doğru.

Hatta gün içinde anonslar yapılırdı. Dışarıya çıkmayınız, televizyonları çok fazla açık tutmayın falan diye.

Ama akşamları Siverek Kalesine çıkardık, elimizde dondurmalar, çekirdekler ohhhh hele birde arkadaşlarla sohbet olunca daha bir güzel olurdu

Balıklı Göle kaç defa gitmişimdir hatırlamıyorum güzel bir geziden sonra urfa kebabı, çiğköfte veya lahmacun yemek de ayrı bir zevk

***

Çok güzel bir konu hazırlamışsın Başakça ellerine sağlık.


__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Lilium'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.09.2011, 19:24   #19
Çevrimiçi
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Peygamberler Şehri | Şanlıurfa

Biz gittiğimizde de 42 dereceydi sıcaklık. Balıklı göldeki balıkların, yem atınca ağızlarını huni gibi açarak yarı bellerine kadar suyun dışına çıkmaları da görülmeye değer doğrusu.
Sadece Balıklıgöl mü? Hayır; Baştan başa tarih dolu. Başakça çok teferruatlı ve özenle göstermiş fazlasıyla.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.09.2011, 15:08   #20
Çevrimdışı
Gizli
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Peygamberler Şehri | Şanlıurfa

Balıklı göl güzeldi gerçekten.
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Gizli'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
peygamberler


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 22:25.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.