24.08.2024, 13:27 | #1 |
Çevrimiçi
|
Mahkemeden bilime engel!
Mahkemeden bilime engel! Bir ailenin bebeklerinden topuk kanı alınmasına izin vermediği olay yargıya taşındı. Mahkeme “alternatif tıpçı” Aidin Salih’i referans kabul edip aileyi haklı buldu. Sağlık Bakanlığı’nın yeni doğan tarama programına göre bebeklerin topuklarından alınan birkaç damla kanla doğuştan gelen tiroid hormonu eksikliği, zihinsel yetersizlik başta olmak üzere pek çok sağlık sorununa neden olan “fenilketonüri”, akciğerler ve sindirim sistemi başta olmak üzere vücuttaki birçok organı etkileyen “kistik fibrozis” ve “biyotinidaz eksikliği” hastalıkları teşhis edilebiliyor. Erken teşhisle yakalanan bu hastalıklar, vitamin, ilaç desteği ve doğru beslenmeyle tedavi edilebiliyor ya da kontrol altına alınabiliyor. Ancak Covid-19 pandemisiyle birlikte tırmanan aşı karşıtlığı, yenidoğan taramalarına da farklı komplo teorileri nedeniyle sıçramış durumda... Kars’ta bir aile, aile hekimliğinin tüm ısrarlarına karşın bebeğinden topuk kanı alınmasını reddetti. Aile ikna edilemeyince il sağlık müdürlüğü konuyu mahkemeye taşıdı. Aile Mahkemesi ise söz konusu bebeğe sağlık tedbirlerinin alınması yönünde iş ve işlemlerin başlatılması konusunda gereğinin yapılması talebini reddetti. Hakim Muhammed Koç’un gerekçeli kararında anne-babanın topuk kanı vermeme özgürlüğü savunuldu. Söz konusu hastalıklarla ilgili teşhis ve tedavinin de tıp otoritelerince hâlâ tartışmalı olduğunu öne süren hakim, kendine “İslami tıpçı” diyen Aidin Salih’in skandal sözlerini referans verdi. ‘NE İÇİN YAPILDIĞI BELLİ OLMAYAN UYGULAMA’ Gerekçede “Topuk kanı almanın çocuğun Anayasa ile korunan yaşam ve sağlık hakkı üzerinde yapacağı olumlu sonuçlarının tıbbi otoritelerce ispatlanmamış olması ve olası bir teşhis ve tedavinin de tıp otoritelerince hâlâ tartışmalı olması (Alternatif tıp uzmanı Aidin Salih’in topuk kanı almanın çocuğa yapılacak en büyük kötülüklerden olduğunu özetle eserlerinde ifade etmiş ve benzer tespitler pek çok STK tarafından inceleme konusu edilmiştir.) velev ki topuk kanı ile otizmli olduğu tespit edilse dahi otizmin erken tedavisi diye bir tedavi şeklinin olmaması veya doğmuş çocuğun akraba evliliğinin önüne nasıl geçeceği izah edilemeyeceğinden, topuk kanı almanın esasen topluma veya toplum sağlığına da hizmet eden bir yanının olmaması ve WHO’nun (Dünya Sağlık Örgütü) güdülendirmesi ile neonatal tarama adı altında ne için yaptığı/yaptırdığı belli olmayan bir uygulama olması nedeniyle ve hegamonik bir dikte ile üye ülkelere dikte edilen bir uygulama olması nedeniyle” talebin reddine karar verildiği belirtildi. ‘HUKUKU KENDİNE YONTAMAZSIN’ Kars Tabip Odası Başkanı Onur Naci Karahancı, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada “Bilime sahip çıkmanın ne kadar gerekli olduğunu, her yerde önümüze çıktığını bir kere daha gördük. Hukukun bu kadar kolay kendine yontulabilecek bir şey olmadığını göstermek de gerekiyor. Burada devreye hukuktan öte etik giriyor bizim için” dedi. Etik bildirgelerin bu konuda çok açık olduğunu vurgulayan Karahan, “Çocuğun üstün yararı varsa orada çocuk artık topluma emanettir. Biz toplum olarak bunun görevini mahkemelere verdik ama mahkemeler de şunu unutmasın: Toplum adına karar vermek zorundalar. Toplum adına hekimlerin çocukların yararına ortaya koydukları bir gereklilikten bahsediyoruz. Bu gerekliliği yerine getirmek üzere görevlendirdiler. Bilimle alakası olmayan birkaç metni, ortaya koyarak kendi kendine karar veremez” ifadelerini kullandı. Karahancı, “İl sağlık müdürlüğünün bu süreçte aldıkları tutum bilim ve etikten yana. Sürece müdahil olacağız. Onlarla da birlikte sürecin devamını getireceğiz” diye konuştu. ‘OY KAYGISI BİLİMSELLİĞİN ÖNÜNE GEÇTİ’ Toplum sağlığının anne-bebek sağlığından başladığının altını çizen Karahancı, “Siz bunun altını oyarsanız toplum sağlığı denen şeyden de bahsedemezsiniz” dedi. Karahancı, şunları kaydetti: “Çocukluk aşılarının zorunlu olmasıyla ilgili Anayasa Mahkemesi (AYM) süreci yaşandı. Ama başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere herkes bunu çarpıtıyor. AYM kararında şunu söylüyordu: ‘Biz bununla ilgili karar veremeyiz. Çünkü bununla ilgili değerlendirecek kanun maddesi yok.’ Sağlık Bakanlığı’ndan bununla ilgili kanun yapılması istendi. O karardan bu yana geçen yaklaşık 16 yılda bakanlığın, hükümetin kanun çıkarmaması gerçekçi değil. Toplumu aşı tereddütü, topuk kanı tereddütüne yöneltenler iktidarlar. Ama oy kaygısı, bilimselliğin önüne geçti. Liyakatsiz kadrolarla da birlikte bambaşka bir yere gidiyor. İktidar üzerine düşeni yapmalı. Sağlık Bakanlığı’na dönüp şunu sormalıyız: ‘Bunun zorunlu olup olmamasıyla ilgili neden herhangi bir adım atmadın?’ Bununla ilgili hızla kanun yapılmalı. Sağlık Bakanlığı tutumunu netleştirse ve kamuoyunu doğru bilgilendirse sorun çözülür. Yaşananların sorumlusu yine Sağlık Bakanlığı.” SALİH'İN YÖNTEMİ CAN ALMIŞ Alternatif Tıp uzmanı Aidin Salih, bilim dışı uygulamaların ve alternatif tıp uygulamalarının mimarı olarak biliniyor. Açık kaynaklarda Ukrayna’da 1943’te doğan Özbek asıllı Salih’in Ukrayna’nın Lugansk şehrindeki Tıp Koleji’nden mezun olup hekim olduğu belirtiliyor. Ancak kaynaklarda Salih’in hekim olduğu ve bu kolejde başka bir bölüm bitirdiği konusunda çelişkiler yer alıyor. Taşkent Üniversitesi Biyoloji Bölümü’nde eğitimi alan Salih’in bu yıllarda modern tıp prensiplerini tamamen bırakıp, alternatif tıp uygulamalarına yöneldiği ve önce doğal tıp adı altında daha sonra da 40 yaşında Müslüman olmasıyla İslam tıbbı adı altında bu çalışmalarını çok ilerlettiği gözleniyor. Türkiye’ye 1993’te geldiği, sonra biraz Avrupa’da sürgün hayatı yaşayıp 2005 yılında yeniden Türkiye’ye döndüğü bilinen Salih, “doğal tıp” derneklerinde başkanlık yaptı, kongreler düzenledi ve birçok yerde konuşmacı olarak çağrıldı. Salih, aynı yıllarda çıkardığı “Gerçek Tıp: Yitik Şifanın İzinde” kitabında ayetlerden örnekler vererek hacamat, sülük ve benzer birçok bilim dışı “doğal” adı altında yapılan uygulamaları anlatıyor. Doğal Sağlık Enstitüsü adında bir enstitü kuran Salih, 2014’te vefat etti. Enstitünün şu anki yöneticisi olan Faruk Günindi’nin de “Medicup” isimli hacamat kupası yapan bir şirketin genel müdürlüğünü yaptığı ve üretilen kupaların patentine sahip olması da dikkat çekti. Merve Gülşah Şahin isimli bir öğretmenin de 5 yıl önce Salih’in yönetimini kullanması nedeniyle yaşamını yitrdiği ortaya çıktı. Meme kanseri tanısı alan Şahin’in kemoterapi ve tıbbi işlemleri redderek Salih’in önerdiği “açlık orucunu” uyguladığı öğrenildi. ERDOĞAN'DAN SALİH'E ÖVGÜ DOLU SÖZLER Salih’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesinin de doktoru olduğu söyleniyor. Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, 5 yıl önce Doğal Tıp Derneği’nin düzenlediği “Aidin Salih Ekolü Konferansı”nda yaptığı konuşması dikkat çekti.. Sümeyye Erdoğan’ın Salih’e ilişkin sözleri şunlar: Henüz ortaokula giden bir çocuktum, bir gün annemle bir misafirliğe gittik. Çocuk aklımla o günkü intibamı anlatacağım, nezih bir evde huzurlu, asil ve saygın bir hanımdı bizi ağırlayan. Doktor olduğunu öğrendiğim bu hanım, hekim demek daha doğru olabilir, bildiğimiz doktorlara benzemiyordu. Aidin Salih Anadolu’nun veya Müslüman coğrafyanın birçok yerinde sıradan bir yerde rastlayabileceğiniz, dindar bir hanım görünümündeydi. Hiç alışık olmadığımız şeyler söylüyordu. İlaçları, kimyasalları, hazır gıdaları, bazı teknolojik aletleri, gündelik hayatımızda çok normalleşmiş, yokluklarını tahayyül dahi edemediğimiz birçok şeyi büyük ölçüde reddediyordu. Can boğazdan gelir prensibiyle yaşanan bir zamanda, hastalıklardan kurtulmak için açlığı tavsiye ediyordu. Devasa cihazları yoktu; tırnak, göz, ağız gibi uzuvlara sadece bakarak teşhisini önemli ölçüde koyabiliyordu. Bize öğrettiği bu alışılması hiç de kolay olmayan fikirleri kısım kısım denemeye, uygulamaya başladık. Annem en hızlı şekilde adapte olan oldu ve çok uzun yıllar muzdarip olduğu bel fıtığından açlık tedavileri ve sağlık kürleriyle şifa buldu. Etrafımızda da benzer şifa bulma örnekleri çoğaldıkça, doğal yaşam ve tedavileri benimsemiş başka doktorlardan da benzer tedavi ve tavsiyeleri gördükçe ailece Salih’in uygulamalarına hayatımızda daha çok yer verdik.” ‘TEDAVİLERİNİ REDDETMELERİNE ZEMİN HAZIRLAYACAK’ Türk Tabipleri Birliği Uzmanlık Dernekleri Eşşgüdüm Kurulu (TTB-UDEK) konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Bizler yenidoğan taramasına gönül vermiş olan hekimler ve dernekler olarak Sağlık Bakanlığı ile yaptığımız toplantılarla gerek tanı konulma süresini erkene çekme gerekse tarama yapılan hastalıkların sayısını arttırmaya yönelik çalışmalar sürdürürken; hastaların erken tanı ve tedavi haklarının, herhangi bilimsel dayanağı olmayan savlarla, ellerinden alınmasının hiçbir açıklaması olamaz. Karardan geri dönülmesi için yetkililerin göreve davet edildiği açıklamada “Bu karar sadece çocuklarımızda engellenebilir zekâ geriliklerinin artışına neden olmayacaktır, bu yolun açılması zincirleme olarak birçok hastalık durumunda kendi kararını veremeyecek çocuklar hakkında ailelerin keyfi kararlar alarak çocukların tanı ve tedavilerini reddetmelerine zemin hazırlayacaktır” ifadeleri yer aldı. ‘SİYASİ BİR KARAR VERİLMİŞTİR’ Genel Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Derya Uğur ise Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Adalet dağıtma amacı gütmeyen, sağlık uygulamalarından ve hayati tıbbi girişimlerden, tıp biliminin gereklerinden bihaber olan, hukuk bilgisiyle değil, talimatla hareket etmeyi, subjektif kararlar vermeyi hayatının ana ilkesi haline getiren bir hakim tarafından bir bebeğin sağlık hakkı açıkça ihlal edilmiştir. Bir bebeğin sağlık hakkını ihlal etmeyi kendisine hak olarak gören çok Sayın Hakim’e soruyoruz: . Topuk kanı almanın, çocuğun Anayasa ile korunan yaşam ve sağlık hakkı üzerinde yapacağı olumlu sonuçlarının tıbbi otoritelerce ispatlanmadığını, sizi bu makama oturtanlardan mı öğrendiniz? . Alternatif tıp uzmanı olduğunu belirttiğiniz kişinin, topuk kanı alınmasına dair görüşlerini, doğrudan kararınıza gerekçe yapma hakkını nereden ve kimden aldınız? . Topuk kanı almanın esasen topluma veya toplum sağlığına da hizmet eden bir yanının olmadığını” hangi bilimsel eserden okudunuz? . Bir bebeğin sağlık hakkını ihlal ederken kimlerden ve hangi topluluklardan talimat aldınız? Bir bebeğin sağlık hakkını ihlal etmeyi, kendisine hak olarak gören hakim, yargının siyasallaşmasına hizmet edecek nitelikte hukuki olmaktan kesinlikle uzak, siyasi bir karar vermiştir. İşgal ettiğiniz makamlar emir ve talimat alma makamı değildir, adaleti sağlama makamıdır.” https://www.cumhuriyet.com.tr/saglik...ource=Anasayfa |
Canan'in Mesajına Teşekkür Etti |
24.08.2024, 13:57 | #2 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Mahkemeden bilime engel!
Senelerden beri AKP tarafindan atanan Yargiclarin, hayatimizi etkilemeyecegini zannetmek, sadece hayali bir düsünce!.
__________________
-Gurbet Ellerde Aldatılamadı- Türkiyede yasamasa bile!. |
Insanlikarayan'in Mesajına Teşekkür Etti |
24.08.2024, 15:56 | #3 |
Çevrimiçi
|
Cevap: Mahkemeden bilime engel!
Topuk kanı taramasına öncülük eden Prof. Dr. Özalp: Her bebeğe uygulanmalı Türkiye’de yenidoğanlarda ulusal tarama programının başlatılmasına öncülük eden Prof. Dr. İmran Özalp, Kars’ta bebeğinden topuk kanı aldırmayan aileyi haklı bulan hakimle ilgili, “Durumu kavrayamamış” dedi. Özalp uyardı: “Taramanın her bebeğe gecikilmeden uygulanması şart.” Özalp (sağda) topuk kanı tarama uygulamasının ülkemizdeki öncüsü. Kars’ta K.S. ve S.S. çifti, tüm ısrarlara rağmen, doğuştan zeka geriliği, beyin hasarı, kas hastalıkları ve ölümlere yol açabilen hastalıkların taranması için bebeğinden topuk kanı alınmasını reddetmiş, aile ikna edilemeyince sağlık il müdürlüğü konuyu mahkemeye taşımıştı. Bilimsel kanıtları gözardı eden aile mahkemesiyse itiraz başvurusunu, ‘alternatif tıpçı, İslami tıpçı‘ Aidin Salih’in ‘eser’lerine dayanarak reddetmişti. Diken’in haberi üzerine Sağlık Bakanlığı şu açıklamayı yapmıştı: “Karar, ilk derece mahkemesi kararı olup kesin hüküm niteliğinde değildir. Kararın hatalı olduğunu değerlendirdiğimizden Bakanlığımızca istinaf yoluna başvuru süreci ivedilikle başlatılmıştır. Yargı süreci sonuçlanıncaya kadar Yenidoğan Tarama Programı aynı şekilde devam edecektir.” Prof. Dr. Özalp: Hakim kavrayamamış, her bebeğe yapılmalı Programın Türkiye’deki öncüsü Prof. Dr. İmran Özalp, söz konusu hakimle ilgili, “Karar yetkisi olan kişi durumu kavrayamamış” dedi. Hacettepe Üniversitesi Çocuk Metabolizma Bölümü’nün eski başkanı, günümüzde tedavi edici hekimliğin özendirildiğini ama hekimliğin temelinin koruyucu hekimlik olduğunu söyledi. Aşılama, tarama ve benzeri uygulamaların çağımızdaki en önemli koruyucu hekimlik uygulamaları olduğunu belirten Özalp “Taranabilecek pek çok hastalık var. Hangisinin ya da hangilerinin taranması gerektiğiniyse hastalıkların o toplumdaki görülme sıklığı belirler” dedi. Özalp, erken tanımlandığı takdirde önlenebilecek, tedavisi olan ‘konjenital hipotiroidi’, ‘biyotinidaz enzim eksikliği’, ‘konjenital adrenal hiperplazi’, ‘kistik fibrosis’ ve ‘spinal musküler atrofi’ (SMA) taramasını kapsayan ulusal tarama programının, ülkemizde doğan her bebeğe gecikilmeden uygulanmasının şart olduğunu vurguladı. Kalıtsal bir metabolik hastalık olan ve çocuklarda ileri derecede zeka geriliğine yol açan ‘fenilketonüri’nin (PKU) dünyada en sık görüldüğü ülkenin Türkiye olduğunu ortaya koyan Özalp, topuk kanı tarama uygulamasının ülkemizde başlatılmasına öncülük etmişti. Özalp’in çabasıyla Türkiye’de 1987’de başlayan topuk kanından PKU tarama çalışmaları başka hastalıkların da eklenmesiyle 2006 sonunda ‘Ulusal Yenidoğan Tarama Programı’na dönüştü. Her yıl yüzlerce çocuk bu tarama programları sayesinde yaşamlarını sağlıklı sürdürme şansı elde ediyor. |
Canan'in Mesajına Teşekkür Etti |
24.08.2024, 16:06 | #4 |
Çevrimiçi
|
Cevap: Mahkemeden bilime engel!
Bunu da gördük: Mahkeme kararı ‘İslami tıpçı’ya dayandırıldı Bebeğinden topuk kanı aldırmayan aileye karşı yapılan başvuruyu, aile mahkemesi, ‘İslami tıpçı‘ Aidin Salih’in ‘eserler’ine dayanarak reddetti. Sağlık Bakanlığı’nın yeni doğan tarama programına göre bebeğin en az canının yandığı topuktan alınan birkaç damla kandan, her birinin ağır sonuçları bulunan altı hastalığın taraması yapılıyor. Erken dönemde yakalanan bu hastalıklar, vitamin, ilaç desteği ve doğru beslenmeyle tedavi edilebiliyor ya da kontrol altına alınabiliyor. Hakim: Dünya Sağlık Örgütü’nün hegemonik diktesiyle yapılıyor Kars’ta K.S. ve S.S. çifti, tüm ısrarlara rağmen, doğuştan zeka geriliği, beyin hasarı, kas hastalıkları ve ölümlere yol açabilen hastalıkların taranması için bebeğinden topuk kanı alınmasını reddetti. Aile ikna edilemeyince sağlık il müdürlüğü konuyu mahkemeye taşıdı. Hakim Muhammed Koç talebi reddetti. Gerekçeli kararda anne-babanın topuk kanı vermeme özgürlüğü savunuldu. Koç’a göre topuk kanı almanın, çocuğun anayasayla korunan yaşam ve sağlık hakkı üzerinde yapacağı olumlu sonuçlar tıbbi otoritelerce ispatlanmadı. Söz konusu hastalıklarla ilgili teşhis ve tedavinin de tıp otoritelerince hala tartışmalı olduğunu öne süren hakim, gerekçe olarak tıp doktoru olmayan, kendine ‘İslami tıpçı’ diyen Aidin Salih’e atıfta bulundu. Hakim gerekçeli kararına, 2014’te ölen biyolog alternatif tıpçı Salih’in kitaplarında topuk kanı almanın çocuğa yapılacak en büyük kötülüklerden olduğunu söylediğini yazdı. Topuk kanı almanın topluma veya toplum sağlığına da hizmet eden bir yanı olmadığını savunan hakim şöyle devam etti: “WHO’nun (Dünya Sağlık Örgütü) güdülendirmesi ile neonatal (yenidoğan) tarama adı altında ne için yaptığı/yaptırdığı belli olmayan bir uygulama olması nedeniyle ve hegemonik bir dikteyle üye ülkelere dikte edilen bir uygulama olması nedeniyle talebin reddine karar verilerek hüküm kurulmuştur.” Ulusal Yenidoğan Tarama Programı kapsamında ülkemizde doğan her bebekten alınan topuk kanıyla fenilketonüri (FKÜ), biyotinidaz eksikliği (BE), konjenital hipotiroidi (KHT), kistik fibrozis (KF), konjenital adrenal hiperplazi (KAH), spinal müsküler atrofi (SMA) hastalıkları taranıyor. ‘Bir çocuğa kötülük yapılıyor‘ İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu kararı gördüğünde gözlerine inanamadığını söyledi. Yeni doğan tarama programının sağlıkta yapılan en iyi işlerden biri olduğunu belirten Küçükosmanoğlu, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde yer alan ‘çocuğun üstün yararı‘ ilkesi gereğince uygulanması gerektiğini söyledi. Çocuğu erken tanı ve tedaviden mahrum bırakmanın doğru olmadığını ifade eden Küçükosmanoğlu şöyle devam etti: “Bu hem bilime hem hukuka aykırı hem de çocuk ihmali. Hakimin kullandığı gerekçeler inanılmaz. Bir yandan 2024 Türkiye’sinin resmi. Bir çocuğa kötülük yapılıyor. Tedavi hakkından mahrum bırakılıyor.” Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Emrah Kırımlı da hakimin gerekçeli kararının modern tıbbı reddeden bir bakış açısıyla yazıldığını söyledi. Kırımlı bu testlerle çocukların hiçbir sağlık sorunu olmadan yaşadıklarını vurguladı: “Topuk kanı ya da aşılarını yaptırmamak çocuğun üstün hakkının gaspı anlamına geliyor. Yıllardır bunlarla uğraşıyoruz. Biz aile hekimleri olarak devletin kararlarını uyguluyoruz. Ama aşı ve topuk kanı reddi giderek büyüyen bir sorun. O bebeğin vakti de geçiyor. Bu taramanın doğumdan sonraki ilk bir ayda yapılması lazım.” Sağlık Bakanlığı Diken’in bu haberi duyurmasından sonra şu açıklamayı yaptı: “T.C. Kars Aile Mahkemesi tarafından 20/08/2024 tarihinde, Yenidoğan Tarama Programı kapsamında çocuklarımızın hastalıklarını erken teşhis ederek tedavilerini başlatmak amacıyla topuk kanı alınması hakkında verilen karar, ilk derece mahkemesi kararı olup kesin hüküm niteliğinde değildir. Kesin hüküm niteliği taşımayan mezkur kararın hatalı olduğunu değerlendirdiğimizden, bu karara karşı Bakanlığımızca istinaf yoluna başvuru süreci ivedilikle başlatılmıştır. Hukukun, adalet ve doğruluk temelinde vereceği karara olan inancımız tam olduğundan, yargı süreci sonuçlanıncaya kadar Yenidoğan Tarama Programı aynı şekilde devam edecektir.” https://www.diken.com.tr/topuk-kani-...ya-dayandirdi/ |
Canan'in Mesajına Teşekkür Etti |
24.08.2024, 18:20 | #5 | |
Çevrimdışı
|
Cevap: Mahkemeden bilime engel!
Alıntı:
Kus Beyinli olmayanlar bu sözü gayet iyi hatirlarlar!. One Minutes diye haykirip destan yazan, ek olarak, Mosad´in her Katliamin Ustasi oldugunu vurgularken, Kendilerinden olmayan birine vermedikleri Üstün Yahudi Cesaret Madalyasini takmisti!. 2001´den beri Katliamlarini Destana/Kadere Baglayan Saray Zihniyeti, sadece onlara verilen emiri yerine getirerek, Yavru Vatan (Kibrisli) Cocuklarimizi bile Beton Mezarliklarinda Katletmekten geri kalmadi!. Her sene Planli olarak arttirilan AKP Yandasli Yargiclarin, desteginle, simdide Bebeklerimizin sagliklarinla oynamaktalar!.
__________________
-Gurbet Ellerde Aldatılamadı- Türkiyede yasamasa bile!. |
|
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
bilime, engel, mahkemeden |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |