22.09.2009, 13:30 | #1 |
Çevrimdışı
|
Sabahattin Ali (25 Şubat 1907 - 2 Nisan 1948)
Sabahattin Ali (25 Şubat 1907 - 2 Nisan 1948) 25 Şubat 1907'de Edirne Vilayeti'nin Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere kazasında doğmuştur. Babası piyade yüzbaşısı (Cihangirli) Selahattin Ali Bey'in görev yerlerinin sık sık değişmesi dolayısiyla, ilköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır (1921) Edremit'e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak Balıkesir Öğretmen Okulu'na giren Sabahattin Ali, beş yıl burada okumuş, daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu'nda mezun olmuştur (1926). Bir yıl kadar Yozgat'ta ilkokul öğretmenliği yapmış, Millî Eğitim Bakanlığı'nın açtığı sınavı kazanarak Almanya'ya giderek iki yıl orada okumuştur (1928 - 1930). Yurda döndükten sonra Aydın ve Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır. Sabahattin Ali'nin Sinop Cezaevinde kaldığı koğuştan bir görünüm.
Şiir |
12.04.2015, 08:42 | #2 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Sabahattin Ali (25 Şubat 1907 - 2 Nisan 1948)
Romanlarından Özetler
İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali'nin 1940 yılında yazdığı bir romandır. Macide ve Ömer isimli iki önemli karakter içerir. Bu eserde kişilerin iç konuşmaları ve kendileri ile hesaplaşmaları yaygın olarak kullanılmış ve bu yolla duygu ve hisler çok başarılı bir şekilde anlatılmıştır. Bu romanında, Sabahattin Ali toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" gösteriyor.
Biçim ve Dil |
16.04.2015, 19:21 | #3 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Sabahattin Ali
Sabahattin Ali ve Gerçekçilik
Sonuç Yerine Doğuş Sarpkaya - Lacivert Öykü ve Şiir Dergisi, Sayı: 46 Sabahattin Ali, yıllar sonra okuduğu bir öykü için genç yazar adayına, babasının öğüdünü hatırlarcasına ‘Hikâyeci olarak doğruyu görüp göstermekten başka bir emelin olmasın’ der. Aziz Nesin, Marko Paşa gazetesini birlikte çıkardığı arkadaşı Sabahattin Ali'nin ölümünden sonra onun özel eşyalarını teşhis etme talihsizliğini yaşamıştır... Nesin, evine İstanbul savcılığından gelen bir çağrı yazısı üzerine İstanbul Adliyesi'ne gider. Savcı Nesin'i tanıklık için çağırdığını söyler ve bir takım eşyalar göstermeye başlar... Her eşyanın ardından da "Kimin olduğunu biliyor musunuz?" diye sorar. Aziz Nesin, yaşadıkları baskı döneminin yarattığı bunalımla bir kafa karışıklığı yaşar; eşyaların Sabahattin Ali'ye ait olduğunu elbette anlamıştır ama bunu söylemesinin doğru olup olamayacağına karar verememektedir. Sonunda "Bilmiyorum," demeye karar verir. Oysa, eşyaların arkadaşına ait olduğundan emindir. Yeşil Mürekkep Sabahattin Ali'nin geçip gittiği yerlerden çektiği fotoğraflar. Öykücü, şair, öğretmen, yazar ve gazeteciliğine birde fotoğrafçılık eklenmiş.
__________________
"Ama gerçek, aziz dostum, can sıkıcıdır." |
25.02.2017, 17:25 | #4 |
Çevrimiçi
|
Cevap: Sabahattin Ali (25 Şubat 1907 - 2 Nisan 1948)
|
10.09.2017, 18:59 | #5 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Sabahattin Ali (25 Şubat 1907 - 2 Nisan 1948)
''Evet, Türkiye orta sınıflarının, köylüsünün, fukarasının hayatını bizde anlatan ilk yazar Sabahattin Ali değildir. Fakat bunu büyük bir ustalıkla ve inkılapçı, halkçı, gerçekçi bir görüşle yapan ilk hikayecimiz, romancımız odur.''
Yukarıdaki değerlendirme Nazım Hikmet'e aittir. Gerçekten de öyledir. Yazdığı öyküleri, romanları, şiirleri ve oyunu olmasına rağmen öykücülüğü ile anılır. Konu aldığı olaylar, daha çok halkın alt tabakasıdır ve sınıfsal bir bakış açısı ile ele almaktadır. Kendisi de komünist olarak bilinir ve komünist olduğu için bir çok defa hapse girip çıkmıştır. Yoksulluk, aşk, hapishane, mahkumlar, hastaneler, köylüler, memurlar, işçiler, aydınlar vs. gibi toplumsal nesneler üzerinden hareket eder. Gerçeği olduğu gibi anlatır . Duygularını katmaz, yorumlamaz, öyküdeki karaktere merhamet gösteren, acıyan yada taraf tutan bir konum almaz. En meşhur romanı Kürk Mantolu Madonna olarak bilinir. Bunun yanı sıra İçimizdeki şeytan isimli romanını ve Sırça Köşk isimli hikaye kitabının da okunmasını öneririm. Kendisi komünistlere karşı başlatılan cadı avından da çok defa nasibini almış, Bulgaristan sınırından yurt dışına çıkmak isterken suikaste uğramıştır. |
10.09.2017, 19:14 | #6 |
Çevrimiçi
|
Cevap: Sabahattin Ali (25 Şubat 1907 - 2 Nisan 1948)
Rahmetle anıp, şarkı sözü olarak kullanılmış bir Sebahattin Ali şiiri okuyalım.
Çocuklar Gibi Bende hiç tükenmez bir hayat vardı Kırlara yayılan ilkbahar gibi Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı Göğsümün içinde ateş var gibi Başını göğsüme sakla sevgilim Güzel saçlarında dolaşsın elim Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim Sevişen yaramaz çocuklar gibi Hissedince sana vurulduğumu Anladım ne kadar yorulduğumu Sakinleştiğimi durulduğumu Denize dökülen bir pınar gibi Sözün şiirlerin mükemmelidir Senden başkasını seven delidir Yüzün çiçeklerin en güzelidir Gözlerin bilinmez bir diyar gibi Sebahattin Ali |
29.10.2018, 10:28 | #7 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Sabahattin Ali (25 Şubat 1907 - 2 Nisan 1948)
Selahattin ve Hüsniye Ali’nin çocuğu olan Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907 tarihinde dünyaya gelip, 2 Nisan 1948’de hayata veda etmiştir. 19 yaşındayken 1926 yılında, Balıkesir Öğretmen Okulu’ndan mezun oldu ve Yozgat’ta ilkokul öğretmenliği yapmaya başladı. 2 yıl sonra girdiği sınavda, devlet bursuyla yurt dışında okumaya hak kazandı ve öğretmenliğe ara vererek Almanya’ya gitti. 2 yıl burada eğitim gördü. Buradaki eğitimini bitirince tekrar Türkiye’ye döndü ve Almanca öğretmenliğine başladı.
Öğretmenlik Yaparken Hapse Girişi Konya’da Almanca öğretmenliği yaptığı dönemde, arkadaşlarının yanında Atatürk’ü aşağılayan bir şiir okuduğu gerekçesiyle mahkemeye verildi. Hapse mahkum edildi. Önce Konya Cezaevi’ne alındı ardından Sinop Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi. “Aldırma Gönül” adlı şiirini bu cezaevinde yazdı. Bu şiir daha sonra bestelendi ve Edip Akbayram tarafından seslendirildi. 1933 yılında, mahkumiyetinin henüz ilk yılındayken; Cumhuriyet’in kuruluşunun 10. yıl dönümü kutlamaları sebebiyle çıkarılan aftan yararlandı ve özgürlüğüne kavuştu. Hapisten çıktıktan yaklaşık bir yıl sonra Ankara’da öğretmenliğe yeniden döndü. 28 yaşındayken Aliye Hanım ile dünya evine girdi ve evliliklerinin daha birinci yılında askere alındı. Askerlik görevini yaparken, Filiz isminde bir kızı oldu. Tezkeresini alınca, Türkçe öğretmeni olarak görevine devam etti ancak 2 yıl sonra 1940 yılında tekrar askere çağrıldı. Yaklaşık 1 yıl kadar ikinci kez askerlik yaptıktan sonra, Ankara Devlet Konservatuarı’nda Almanca öğretmenliğine başladı. Daha çocukluk döneminde annesinin rahatsızlığı ve babasının işlerinin bozulması ile zor günler geçirmeye başlayan başarılı yazar, hayatı boyunca da geçim sıkıntısı yaşamış ve ayakta kalmak için mücadele vermiştir. Annesinin rahatsızlığına rağmen hem kendine hem de kardeşine bakan Sabahattin Ali için babası da çok önemli bir yere sahiptir. Babasına olan saygısı ve sevgisi ise eserlerinin bazılarında çok net bir şekilde hissedilmektedir. İkinci Kez Hapse Girmesi Sabahattin Ali, hakkında açılan bir davadan ceza alarak, 1948 yılında tekrar hapishane yollarını tuttu. “Geçmiyor Günler” adlı şiirini hapisteyken yazmıştır ve bu şiir daha sonra Ahmet Kaya’nın albümünde kendine yer bulmuştur. Hapishane günlerinde pek çok şiir daha yazmıştır. Ve bunların pek çoğu daha sonra çeşitli sanatçılar tarafından bestelenerek albüme alınmıştır. Hapis hayatı bitince çok zor günler geçirmeye başladı, çünkü bütün işlerini kaybetmişti ve yeni bir iş bulamıyordu. Yurt dışına giderek orada çalışmaya karar verdi ancak çıkış yasağı vardı. O da kaçak yollardan çıkmaya karar verdi. O günlerde yasadışı yollardan sınır kaçakçılığı yapan astsubay emeklisi Ali Ertekin isminde bir kamyon şoförüyle anlaştı. Anlaşmaya göre paranın yarısını yola çıkmadan önce kalan yarısını da Bulgaristan’a vardıklarında verecekti. İkisi bir kamyona binerek Kırıkkale‘ye doğru yola çıktılar. Ancak Sabahattin Ali yolculuğunu tamamlayamadan, tam anlamıyla katledilerek öldürüldü. Unutulmaz yazarın cesedi Bulgaristan sınırına yakın bir bölgede bulundu. Başına sopa vurularak öldürülmüştü. Emniyet adına ajanlık da yaptığı öğrenilen Ali Ertekin, Sabahattin Ali’yi öldürdüğünü daha sonra itiraf etti. Cinayetin cezası 18 ile 24 yıl arasında değişiyordu. Ertekin cinayeti, milli hislerim kabardığı için vatan sevgim yüzünden işledim diyerek açıkladı. Bunun üzerine cezası 4 yıla indirildi. Hapse gönderildi. Birkaç hafta sonra çıkan bir aftan yararlandı ve serbest bırakıldı. Sabahattin Ali’nin Cinayeti Hakkındaki İddialar Yazarın yakın çevresi Kırklareli’nde Emniyet Müdürlüğü’ndeki sorguda işkence sonucu öldürüldüğü konusunda ısrar ediyordu. Ancak bu iddianın gerçek olup olmadığı bugün bile ispatlanmış değil. Kızı Filiz ise babasının bir gasp cinayetine kurban gittiğini, kamyon şoförünün babasını yanında taşıdığı paraları ele geçirmek için öldürdüğünü dile getiriyordu. Yola çıkmadan önce babasının yüklü bir miktarda para aldığını ancak cinayet sonrası bu paranın kaybolduğunu iddia ediyordu. Sabahattin Ali’nin Yazarlık Hayatı Yazarlığa çocukluk günlerinden itibaren merak salmıştı. Henüz 19 yaşındayken yazdığı şiirleri Çağlayan dergisi tarafından okurlara sunuldu. Daha sonra iki yıl boyunca Servet-i Fünun, Güneş, Hayat, Meşale gibi pek çok dergide şiirleri yayınlanmaya devam edince, adı edebiyat çevresinde duyuldu. Ardından şiirin yanında hikaye de yazmaya başladı. İlk hikayesi, Resimli Ay dergisinde yayınlanan “Bir Orman Hikayesi” idi. Ancak asıl yazarlığı, Varlık dergisinde şekil buldu. O dergide adı ülke çapında duyulan bir yazar oldu. “Kanal”, “Kırlangıçlar”, “Arap Hayri”, “Pazarcı”, “Kağnı” başlıklı hikayeleri büyük beğeni topladı. Sabahattin Ali, Anadolu insanını topluma daha yakından sunmayı, onların gizli kalmış dünyalarını açığa çıkartarak topluma daha fazla katmayı amaç edinmişti. Anadolu insanının bazı çevreler tarafından küçük görülmesini çok sıkı bir dille eleştiriyordu. Onların toplum içine daha fazla katılabilmeleri için bütün yazarlık yeteneğini kullandı. Kaynak |
25.02.2019, 15:16 | #8 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Sabahattin Ali (25 Şubat 1907 - 2 Nisan 1948)
Sana kızgın değilim.
Sana kızmayacak kadar seni iyi tanıyorum. Sonra seni seviyorum. Neden sevdiğimi bilmeden seviyorum. Bu sevgiyi her gittiğim yere beraber götüreceğim. Sabahattin Ali Sabahattin Ali'yi doğum gününde sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz... Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi |
02.04.2019, 19:59 | #9 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Sabahattin Ali (25 Şubat 1907 - 2 Nisan 1948)
“Göklerde kartal gibiydim.
Kanatlarımdan vuruldum; Mor çiçekli dal gibiydim, Bahar vaktinde kırıldım...” SabahattinAli 71. ölüm yıl dönümünde yazdıklarıyla yaşıyor Mobil Sürüm ile Gönderildi |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
1907, 1948, nisan, sabahattin, sabahattin ali, Şubat |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |