Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türkiye ve Dünyadan Haberler > Ülkemiz ve Dünya Gündemi > Serbest Kürsü

Serbest Kürsü Her konuda tartışma açılan konular burada


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 25.02.2019, 11:47   #21
Çevrimiçi
Rosebud
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Allah, Erkeklere Mercan Gözlü, Bakire Kadınlar Ayarlamış...

Sen şimdi maddiyatı falan bırak, konuyu biraz daha daraltayım, olayların olguların yorumlanışından öte bir illüzyon var o yazıda, Sinan Meydan’ın yazısını okumana da gerek yok Bardakçı’nın yazısındaki “İki temel sebep vardı” başlıklı bölümün ilk paragrafını oku ve sonrası ile karşılaştır, aynı başlık atında kendisini nasıl yalanladığını gör istiyorum.
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Rosebud'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.02.2019, 12:07   #22
Çevrimdışı
Bursalı68
Yönetici

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Allah, Erkeklere Mercan Gözlü, Bakire Kadınlar Ayarlamış...

Merhaba,

NEBE-33
وَكَوَاعِبَ اَتْرَابًاۙ
33-Ve kevâ’ibe etrâbâ(n)

ABDULAZİZ BAYINDIR MEALİ
33-dolgun ve aynı zamanda hasat edilmiş meyveler

ABDULBAKİ GÖLPINARLI MEALİ
33-Ve memeleri yeni sertleşmiş yaşıt kızlar.

AHMET TEKİN MEALİ
33-Göğüsleri irileşmiş, genç kızlık çağında, yaşıt dilberler var.

ALİ BULAÇ MEALİ
33-Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar.

BAYRAKTAR BAYRAKLI MEALİ
31,32,33,34-Allah'a saygı duyanlar için umdukları yer, muhteşem bahçeler ve bağlar, müthiş uyumlu harika eşler ve dolup taşan kadehler vardır.

DİYANET İŞLERİ MEALİ (ESKİ)
31,32,33,34-Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır.

DİYANET İŞLERİ MEALİ (YENİ)
31,32,33,34-Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır.

DİYANET VAKFI MEALİ
31, 32, 33, 34-Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır.

EDİP YÜKSEL MEALİ
33-Genç ve yaşıt eşler...

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEALİ
33-Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEALİ ( ORİJİNAL)
33-Ve turunç sîneli yaşıtlar var

HASAN BASRİ ÇANTAY MEALİ
33-memeleri tomurcuklanmış bir yaşıt kızlar,

MUHAMMED ESED MEALİ
33-müthiş uyumlu harika eşler,

MUSTAFA İSLAMOĞLU MEALİ
33-Dahası, dengi dengine gözalıcı eşler…

ÖMER NASUHİ BİLMEN MEALİ
33-Ve nar memeli, hep bir yaşta (cariyeler vardır).

SUAT YILDIRIM MEALİ
32, 33, 34-Onlara bahçeler, üzüm bağları, turunç göğüslü genç yaşıt dilberler, dolu dolu kadehler var.

SÜLEYMAN ATEŞ MEALİ
33-Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar.

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK MEALİ
33-Göğüsleri turunç gibi yaşıtlar,

TEFHİMÜ-L KUR'AN'DAN
Nebe’ Suresi 33 . Ayet ve Tefsiri
Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar.20

20. Hepsinin aynı yaşta olması ya da eşine yaşıt olması şeklinde, her iki anlama da gelebilir. Sad Suresi'nin 52. ayeti ile Vakıa Suresi'nin 37. ayeti bu husus ile ilgilidir.

SAD-52
وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ اَتْرَابٌ
52-Ve ’indehum kâsirâtu-ttarfi etrâb(un)
52-Yanlarında gözlerini kendilerinden ayırmayan yaşıt eşler vardır.

VAKIA-37
عُرُبًا اَتْرَابًاۙ
37-Uruben etrâbâ(n)
36,37,38-Onları ahiret mutluluğuna erenler için, hep bir yaşta eşlerini çok seven gösterişli bakireler yaptık.

Buradaki asıl sorun bence şudur...Toplum belli başlı meal yazarlarının meallerini okuyor.Tüm meal yazarları müthiş satmış değil...En çok müracaat edilen mealler (benim görüşüm)…:

*Elmalılı Hamdi Yazır Meali,
*Diyanet İşleri Meali,
*Diyanet Vakfı Meali,
*Muhammed Esed Meali,
*Suat Yıldırım Meali,
*Yaşar Nuri Öztürk Meali,
Bunlara son dönemler için Bayraktar Bayraklı'yı da katabiliriz...

Bunların da hepsi ya EŞ, ya DİLBER, ya YAŞIT KIZLAR olarak çevirmiş...Ayrıca büyük çoğunluğu GÖGÜS olarak çevirmiş...İnançlı insanların Murat Bardakçı'ya veya meal işinin dışında olanlara itibar ettiğini, kabaca o kişileri " taktığını ", önemsediğini düşünmüyorum...

Aslına bakılacak olursa burada yetkili mercii kim bu konuda...DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIGI dır...Ve bence de onun meali baz alınması gerekendir...En üst perdeden HATA yapan bir kurumdan bahsediyoruz...Toplumu yönlendiren, HUTBE lere karar veren, Kur'an Kurslarını yöneten, kısaca DİNİ yöneten ve yönlendiren, tarikat ve cemaatleri dizginleyemeyen, onların güdümünden kurtulamayan kurumdan bahsediyoruz...

Şimdi siz kalkın, vatandaşın evinde Diyanet Meali varken " bu ayet yanlış çevrilmiş " deyin bakalım ne tür bir bakışa, ne tür bir tavıra maruz kalacaksınız...Bilemiyorum demek istediğimi anlatabildim mi...?

Sağlıcakla kalınız...
__________________
Kötülüğün galip gelmesi için iyi insanların bir şey yapmaması kafidir...
Edmund BURKE
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Bursalı68'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.02.2019, 12:51   #23
Çevrimiçi
Rosebud
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Allah, Erkeklere Mercan Gözlü, Bakire Kadınlar Ayarlamış...

Bir de şu var, tahrifat denilen şey Kuran söz konusu olunca olumlu yönde olmalı çünkü bu sayılan onca tefsir yazarlarının teorik olarak kurana zarar verecek bir yorum yapmayacakları düşünülür, yani tomurcuk memeden söz ediliyorsa bunu örtmek için üzüm demesi daha mantıklı görünüyor bana üzüme meme demekten, bilmem anlatabiliyor muyum.
Şimdi bursalı’nın yukarıda listelediği onca yazarın tahrifat yapıp tomurcuk göğüs demesini anlamlandıramıyorum bunların hepsi kuran düşmanı mı yani!
Üzüm diyenlerin benim sözünü ettiğim refleksle bunu yapmadığı ne malum!
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Rosebud'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.02.2019, 13:43   #24
Çevrimdışı
Bursalı68
Yönetici

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Allah, Erkeklere Mercan Gözlü, Bakire Kadınlar Ayarlamış...

Merhaba,

Bu konuyla ilgili güzel bir yazı var, aşağıdaki linkte…

https://www.fehmiuyar.net/chapter/ku...llandi-mi.html

Bu yazıda ayrıca özellikle dikkatimi çeken şu cümleler de olmuştur...:
Alıntı:
Gördüğünüz gibi ayetin başı yiyecek içecekten, sonu yiyecek ve içecekten bahsederken ortadaki kavramı bağlamından kopararak göğsü tomurcuklanmış kız anlamı vererek Kur’an’a büyük bir operasyon yapmışlardır. Hâlbuki ortadaki kavram olan “kevâıbe etrâbâ“ da yiyecek ve içecekten bahsediyor olmalı. Çünkü ayetler bağlamından koparılamaz.
Özellikle benim de Maide 33 te ise ayet kendi içerisinde bağlamından kopmakta...Ki ilk inişte ayet numaralarının olmaması, sonradan konulmuş olmasını da düşünürsek aslında sureleri bir bütün olarak ele almak gerek...İşte o zaman neresi kopuyor, nerede kopuyor, daha net anlaşılır...

Yine de yazıyı aşağıya kopyalayacağım, belki site silinir ileride, burada yazı kalsın...

Sağlıcakla kalınız...
__________________
Kötülüğün galip gelmesi için iyi insanların bir şey yapmaması kafidir...
Edmund BURKE
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Bursalı68'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.02.2019, 13:54   #25
Çevrimdışı
Bursalı68
Yönetici

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Allah, Erkeklere Mercan Gözlü, Bakire Kadınlar Ayarlamış...

Kur’an Göğüsleri Tomurcuklanmış Yaşıt Kızlar Kavramını Kullandı Mı?

Ne yazık ki âlimler arasında asırlardır yanlış anlamlandırılan kavramlardan biri de Nebe suresinin 33. ayetidir. Bu ayette geçen “kevâıbe etrâben/etrâbâ” ifadesi “göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar” olarak çevrilerek ayetin anlamı tamamen değiştirilmiştir. Oysaki ayetin öncesi ve sonrasına uymadığı gibi Allah’ın cennette göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar vadetmesi akla ziyan bir iddiadır. Benim tahminim “kevâıbe etrâben/etrâbâ” ifadesine “göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar” anlamını ilk yakıştıran her kimse pedofil (çocukları cinsel açıdan çekici bulan kimse) olduğu açıktır. Zaten bu anlam daha sonra Arap lügatine bu anlamla geçmiştir. Yani artık Araplar günlük dillerinde bu ifadeyi “göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar” şeklinde kullanmaktalar. Ancak Kur’an’ın bu anlamda kullanmadığını size delillerimle sunmaya çalışacağım.

Kur’an’a dürüstlük ve iyi niyet açısından yaklaşılmadığı zaman ona sapkınlıklar giydirilebiliyor ki zaten asırlarca bu gerçekleşti. Kadını dövün dememesine rağmen Kur’an’da geçen “vedribuhunne” kavramının anlamlarından biri olan ve ayetin tümüne baktığınızda uyumsuz olan “dövün” anlamı tercih edilmesi Kur’an’a karşı ne dürüst ne de iyi niyetli bir yaklaşımdı. Çünkü bu kavram erkek için de geçmiş ama erkeği dövün şeklinde anlamamışlardı. Demek istediğim şu: Kur’an erkeklerin tekelinde tefsir edildiği için bin yıldır esaret altındaydı. Ancak gariptir ki Kur’an İnternet’in ortaya çıkmasıyla tutsak edildiği mahzenlerden çıkma fırsatı buldu. Artık herkes onlarca meali bulup karşılaştırıyor hatta birileri Arapça bir kavramın yanlış çevrildiğini düşünüyorsa İnternette araştırma fırsatı buluyor, farklı fikirleri olan insanlara ulaşabiliyor. Kur’an’ı öğrendikçe anlıyoruz ki erkek din adamları kendi tuhaf cinsiyetçi yaklaşımlarını Kur’an’a yamamış ve bin yıldır da kimse buna ses çıkarmamış ya da ses çıkaranlar susturulmuş. Ayeti verip ondan sonra açıklama yapalım.

"Gerçek şu ki, muttakiler için ‘bir kurtuluş ve mutluluk’ vardır. (31) Nice bahçeler ve üzüm bağları. (32) Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar/ kevâıbe etrâbâ (33) dopdolu kadehler (ALİ BULAÇ MEALİ NEBE 31, 32, 33, 34)

İbni Kesir’den tutun Fizilal-il Kuran’a, Süleyman Ateşten Diyanet İşleri’ne kadar hemen hemen herkes yukarıdaki anlamı tercih etmiş. Ancak “kevâıbe etrâben/etrâbâ” ifadesinin yukarıdaki anlama gelemeyeceğini anlayan bazı Kur’an müfessirleri bu kavramı kendilerince yumuşatmaktalar. Buna Edip Yüksel, Mustafa İslamoğlu ve Muhammed Esed örnek verilebilir.

"Ne var ki, Allah bilinciyle hareket edenleri tarifsiz bir mutluluk yurdu bekliyor; İçinden su çıkan göz bebeği bahçeler, bağlar... Dahası, dengi dengine göz alıcı eşler / kevâıbe etrâbâ… Ve dolup taşan kadehler… (MUSTAFA İSLAMOĞLU MEALİ NEBE 31, 32, 33, 34)

Görüldüğü gibi Allah’ın cennette hem erkek hem kadınlara vadettiği şeylerden biri Mustafa İslamoğlu, Edip Yüksel vs. göre göz alıcı eşlerdir. Konunun biraz daha derinine inelim ve aslında burada geçen “kevâıbe etrâbâ“ ifadesinin ne anlatmak istediğini anlamaya çalışalım. Çünkü aslında eşler için bile kullanılmadığını görmenizi istiyorum.

Bu yanlış meallendirme kevâıbe kelimesini kaabe kelimesinin çoğulu olarak kabul görmesinden kaynaklanıyor. Ve kaabe, “dimdik” anlamına gelir. Müfessirler “dimdik olan ne olabilir?” diye sorup cinsel fantazilerini harekete geçirmişler ve buna “kadınların göğüsleri” anlamını vermişlerdir. kevâıbe kelimesi kaabe’nin değil, keib’in çoğuludur. Kaabe fiili ise kaabal ina – kabı /doldurdu anlamını gelir. keib ifadesi dolu/doldurulmuş manasındadır ve “dolu” kelimesi de bir sıfattır. Dolayısıyla kelime bir önceki “üzüm” kelimesini niteliyor olmalı. (Sonia Cihangir) Bu durumda kevâıbe ifadesi sıfat olduğu için üzümü niteler ve şu anlamı karşılar “dolu üzümler”

Etrâbâ kelimesi ise "aynı yaşta", "yaşıt (kızlar)", "denk (eşler)" şeklinde anlamlandırılmışsa da bu da ayetin bağlamına uymayan bir meallendirmeye sebep olmuştur. Etrâbâ kelimesinin bir anlamı da “aynı zamanda olgunlaşmış” ya da “tam denk” demektir. (Sonia Cihangir) Şu halde ayeti "vehdetu siyak" dedikleri bağlamından koparmadan daha isabetli çevirisi şu olacaktır

"Gerçek şu ki, muttakiler için bir kurtuluş ve mutluluk vardır. Bahçeler ve üzüm bağları… Dolu (Sulu) ve aynı zamanda olgunlaşmış… Dolu dolu kadehler onlarındır (SONİA CİHANGİR MEALİ NEBE 31,32,33,34)

Sonia Cihangir - kadın alim- bu kavramın aslında üzüm bağını kastettiğini keşfedenlerden ve ayetin yanlış çevrildiğini anlayanlardan biri. Kadınların müfessir olması gerektiğini bunun İslam dünyası için büyük bir eksiklik olduğunu bir kez daha bize ispatlamıştır. Bu noktada bu ayetin isabetli bulduğum iki mealini daha sizinle paylaşayım:

"Kesinlikle Allah'ın koruması altına girmiş kişiler için, Rabbinden; Rahman'dan bir karşılık ve yeterli bir bağış olarak korunaklar;sulak bağlar-bahçeler, üzümler, hepsi bir seviyede tomurcuklar; çiçek bahçeleri, dolu dolu su kapları vardır. (HAKKI YILMAZ MEALİ NEBE 31,32,33,34)

"Muhakkak ki, muttakiler için bir kurtuluş ve mutluluk vardır. Bahçeler ve üzüm bağları vardır ve tomurcuklanmış (kevâıbe) kaliteli ve denk salkımlar (etrâbâ) ve içi dolu kadehler vardır (HÜSEYİN KEMAL GÜRGER MEALİ NEBE 31,32,33,34)

Gördüğünüz gibi ayetin başı yiyecek içecekten, sonu yiyecek ve içecekten bahsederken ortadaki kavramı bağlamından kopararak göğsü tomurcuklanmış kız anlamı vererek Kur’an’a büyük bir operasyon yapmışlardır. Hâlbuki ortadaki kavram olan “kevâıbe etrâbâ“ da yiyecek ve içecekten bahsediyor olmalı. Çünkü ayetler bağlamından koparılamaz. Sonia Cihangir'in ayete dolu üzüm, olgunlaşmış üzüm anlamı vermesi mantıklı iken Hakkı yılmaz'ın verdiği "hepsi bir seviyede tomurcuklar" anlamı ve Hüseyin Kemal Gürger’in verdiği “tomurcuklanmış denk salkımlar” anlamı da yerinde ve mantıklıdır. Çünkü ayette ne kadın var, ne eş var, ne kız var ne de göğüs kavramı var. Bunların tamamı ayete ekleniyor. Hüseyin Kemal Gürger’in dediği gibi tomurcuk ifadesi kullanılıyorsa bu ağaç için bitki için kullanıldığı açıktır. Kevâıbe kavramına “tomurcuklanmış”, etrâbâ kavramına “denk” anlamı vermiş ayetin bağlamından da üzüm salkımları kastedildiğinden “salkım” kavramını ayete eklemiş. Ayetin hemen devamında içecekten bahsetmesi de Hüseyin Kemal Gürger’in ve Hakkı Yılmaz'ın mealini desteklemektedir. Hakkı Yılmaz ise Kevâıbe kavramına “tomurcuklar” anlamı verirken etrâbâ kavramına “tam denk” anlamına gelen "bir seviyede/aynı seviyede" anlamını vermiş ve aslında tam denk olanın tomurcuklar olduğunu söyleyerek gayet mantıklı bir çeviri yapmıştır. Ayrıca şunu da belirteyim ki kevaib’in dişil anlamı yoktur. Bu yüzden göğsü tomurcuklanmış bir kız şeklinde çevirmek kavrama istediğini söyletmeye çalışmaktır.

Bu ayette şunu anlamak çok önemli: Ayet bahçe ve üzüm bağlarından bahsettikten sonra bu üzüm bağı ve bahçenin özelliğini bir sonraki ayette açıklıyor.

Kur'an'a soruyoruz Nasıl bir üzüm bağı? Bir sonraki ayet olan Nebe 33 cevap veriyor: "birbirine denk tomurcuklanmış" üzüm bağları (Hakkı Yılmaz)

Kur'an'a soruyoruz Nasıl bir üzüm bağı? Bir sonraki ayet olan Nebe 33 cevap veriyor: "tomurcuklanmış denk salkımlar"ın olduğu üzüm bağları (Hüseyin Kemal Gürger)

Kur'an'a soruyoruz Nasıl bir üzüm bağı? Bir sonraki ayet olan Nebe 33 cevap veriyor: "Dolu/Sulu ve aynı zamanda olgunlaşmış" üzüm bağları (Sonia Cihangir)

Erkeklere soruyoruz Nasıl bir üzüm bağı? Bir sonraki ayet olan Nebe 33 cevap veriyor: "göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar!" Ayetle bağlantısız bir cevap. Ayete gizli fantezini söyletme bu olsa gerek. Erkeklerin kafası nerede anladınız inşallah

Ayrıca yukarıda belirttiğim gibi Nebe 31’de inne lil muttekîne mefâzâ(mefâzen)… yani “gerçek şu ki, muttakiler için bir kurtuluş ve mutluluk vardır” ifadesi geçmektedir. Muttakiler ifadesi anlam olarak hem kadını hem de erkeği kapsar. Kadınlara bu tür bir şeyi Allah niçin vadetsin? Bu çok saçma. Cennete sadece erkekler girmediği için Allah’ın tek tarafa verdiği bir mükâfat olamaz. Kaldı ki bırakın kadınları ben bir erkek olarak asla cennette göğsü yeni tomurcuklanmış kız çocuğu istemem. Bu iğrenç bir şey. Ve dahi eminim ki normal olan her erkek bunu tiksindirici bulur. Hiçbir sağlıklı erkek küçük kızlara şehvet nazarıyla bakmaz. Şunu demek istiyorum: Allah pedofiller İslam’a inansın diye ayet indirecek değildir. Buradan da anlaşılıyor ki “kevâıbe etrâbâ“ ifadesini “Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar” olarak çevirenler daha ayetler arasında bağlantıyı bile görecek seviyede değiller. Müslüman çoğunluğun bin yıldır ululadığı âlimler daha ayetler arasındaki bağlamı bile görememişler ya da görmek istememişler. Sonra çıkıp diyorlar ki bin yıldır bunca âlim göremedi siz mi gördünüz?. Ben de diyorum ki evet bin yıldır âlimler bunu göremedi. Çünkü hepsi erkekti ve belki de bu kavramı böyle anlamak daha çok hoşlarına gidiyordu.

Aslında “kevâıbe etrâbâ” ifadesine “Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar” anlamı verilmesinin bir sebebi de rivayet kültürüdür. Rivayetlere göre 7.yy Arabistanında erkekler pedofildir ve pedofil olmak o yıllarda gayet normaldir. Allah da onların normal gördüğü bu durumu onlara mükâfat olarak vadetmiştir. Bunda bir sakınca yoktur. Ancak bu iddia baştan sona mantıksızdır. Çünkü içki o dönemde normaldir ancak Allah bunu yasaklamıştır. Allah, insan değerleri için doğru olmayan her şeye karşı çıkmıştır. Birkaç cahil Arap’ı yanına çekmek için kendi prensiplerinden taviz verecek bir varlık değildir.

Bu iddianın bir benzerini de ateistler getirmekte ve şöyle demekteler: 7.yy Arabistanında erkekler pedofildir ve pedofil olmak o yıllarda gayet normaldir. Muhammed ise o pedofilleri yanına çekmek için onlara çocukları vadetmiştir. Ancak Kur’an’ın gerçekte böyle bir kavramı kullanıp kullanmadığını bile araştırmayarak bu noktada iyi niyetli olmadıklarını göstermekteler. Bu argümanları da çoğu argüman gibi yanlış meallere bakılarak dillendiriyorlar. Halbuki ateistler eleştireceklerse bile gerçekten bu kavram Kur’an’da geçiyor mu, ayetler arası bağlamlar bu sonuca gidiyor mu diye bakmaları gerekir. Ayetleri Arapçadan Türkçe’ye soyut anlamından ve bağlamlarından kopararak sadece kelime anlamı üzerinden giderek yaklaştıkları için ellerinde anlamsız bir metin yığını bulunuyor. Bu da onlarda Kur’an’ı çürüttük yanılgısını oluşturuyor. Kur’an’ın ve Arapça’nın kendi içinde anlama metodları var, dil grameri var ayetler arası bağlamların birbiriyle uyumlu olması gerekir vs. onlarca parametre var Kur’an’daki ayeti meallendirme için. Bu durum Türkçe'de de böyledir. Türkçe'de "etekleri zil çalmak" diye bir deyim vardır. Bunu başka dile de aynı şekilde çevirirseniz ortada anlamsız bir metin yığını oluşur. Bu deyim başka dile anlamını karşılayacak şekilde çevrilmek zorundadır. Ancak ateistler Kur’an’ı hata bulmak için okumaktalar. Bu yüzden nerede saçma bir meal varsa onu bulup okuyor ve Kur’an’ı öğrendik ve hatalarını bulduk moduna giriyorlar. İddialarının Kur’an’da olmadığını söylediğimizde ise bir anda tefsir uzmanı kesiliyorlar ve “hayır biz meale baktık var” diyorlar. O meali yazanın bir insan olduğunu ve meallerin Kur’an olmadığını anlamak istemiyorlar.

Sonuç olarak hep diyorum İslam’ın erkek tekelinden kurtulması için kadın müfessirlere ve âlimlere ihtiyaç vardır. Erkekler, Kur’an’ın anlamlarını bozarak fantezilerine uygun hale getirmeye çalışmışlar. Bu ayetlerin yanlış anlamlandırılmasına karşın dengeleyici unsur olarak kadınlara büyük bir sorumluluk düşmektedir.

KAYNAKLAR
1. Sonia CİHANGİR
2. Mustafa İSLAMOĞLU
3. Mehmet OKUYAN
4. Hüseyin KEMAL GÜRGER
5. Hakkı YILMAZ

Kaynak : https://www.fehmiuyar.net/chapter/ku...llandi-mi.html
__________________
Kötülüğün galip gelmesi için iyi insanların bir şey yapmaması kafidir...
Edmund BURKE
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Bursalı68'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.02.2019, 14:03   #26
Çevrimiçi
Rosebud
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Allah, Erkeklere Mercan Gözlü, Bakire Kadınlar Ayarlamış...

Linki daha okumadım ama kendi bağlamında kopmuş gibi görünse de Kuran'ın bütünü bağlamında bakıldığında kopmuş sayılmayabilir çünkü başka ayetlerde de hurilerden söz ediliyor bildiğim kadarıyla.
Yani meyveler şaraplar güzel kızlar cennetteki güzelliklerin çeşitliliği bağlamında sayılan örnekler, aynı ayet içinde bulunmaları çok yadırganacak bir durum değil, kaldı ki dediğim gibi bu kadar tefsir yazarı niçin tahrifat yapsın! Tabii tahrifat peygamber döneminden sonrasına dayanmıyorsa.
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Rosebud'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.02.2019, 14:07   #27
Çevrimdışı
Bursalı68
Yönetici

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Allah, Erkeklere Mercan Gözlü, Bakire Kadınlar Ayarlamış...

Merhaba,

Bu arada hani Kur'an korunuyordu...!

Bu korunma hangi anlamda...? İpini koparan Kur'an'ı allak bullak etmiş...Tekrar üstüne basarak söyleyelim...: Mealler BİREBİR KELİME ÇEVİRİSİ değildir, TEVİL dir...!

Sağlıcakla kalınız...

Tevil nedir kısaca, tevil ne demek anlamı? Tevil'in şartları.

Tevîl kelimesi, "geri dönme, rücû" manalarına gelen fiilinden gelmektedir. Tef'îl vezninde mastar bir kelimedir.

Tevîl sözlükte; "döndürmek, herhangi bir şeyi varacağı yere vardırmak, aslına çevirmek" anlamlarına gelmektedir.

Terim olarak Te'vîl: "Meşrû bir sebep veya delilden ötürü âyeti zâhirî manasından alıp, kendisinden önce ve sonraki âyete mutâbık, kitap ve sünnete uygun manalardan birine hamletmektir". Yani te’vîl, âyetlerdeki olası anlamlardan birini, âyetin bağlamı ve Kur’ân bütünlüğü dikkate alınarak tercih etmek anlamında kullanılır.

Te'vîl kelimesi, Kur’ân bütünlüğü içerisinde farklı anlamlarda kullanılmıştır. Bunları kısaca şöyle sıralamak mümkündür:

1) Tefsîr; "Onun te'vîlini (tefsirini) ancak Allah bilir..." (Al-i İmrân/7)

2) Sebep: "Hakkında sabredemediğin şeylerin te'vilini (sebebini) sana bildireceğim." (el-Kehf/78)

3) Sonuç: "Bu daha iyidir ve te'vîl (sonuç) bakımından daha güzeldir." (en-Nisâ/59)

4) Rüya tabiri: "Ve Yûsuf dedi ki: Babacığım! İşte bu daha önce gördüğüm rüyanın te'vîli (tabiri)dir." (Yûsuf/1oo)

Te'vîlin Şartları

1) Te'vîle esas alınan mana, lafzın muhtemel bulunduğu, mecaz yoluyla da olsa kendisine delâlet ettiği manalardan olmalıdır.

2) Te'vîl, lafzın ilk akla gelen zâhirî manasından alınıp başka manaya çekilmesine elverişli şer'i bir delile dayanmalıdır.

3) Te'vîlin şartlarından biri de, yapılan te'vîlin manasının açık bir nassa muhalif olmamasıdır.

NOT: İlk devirlerde “Kur’ân Yorumu” için tefsir kelimesi kullanılmış, Kur'ân'ı savunma döneminden itibâren de te'vîl kelimesi kullanılmaya başlanmıştır. Zamanla bu iki kelime birbirlerinin yerine, kullanılır olmuştur. Ancak bu konuda İslâm âlimleri arasında tam bir fikir birliğinden söz edilemez. Örneğin Müfessir Taberî te’vîli, tefsir anlamında kullanmıştır. İmam Mâtûrîdî, tefsir ile te'vîlin farklı anlamlarda olduğunu söylemiştir. Ona göre tefsir Peygamberin ve ashâbının yorumu; te’vîl ise İslâm yorumudur.

Kaynak: Mehmet ÜMİTLİ DBHT kitabından.

Kaynak : https://www.kunfeyekun.org/kf/tevil-nedir.38033/
__________________
Kötülüğün galip gelmesi için iyi insanların bir şey yapmaması kafidir...
Edmund BURKE
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Bursalı68'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.02.2019, 14:37   #28
Çevrimdışı
Bursalı68
Yönetici

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Allah, Erkeklere Mercan Gözlü, Bakire Kadınlar Ayarlamış...

Merhaba,

Ara ara, yıllar içerisinde çeşitli tartışma ortamlarında, hem internette hem de yüzyüze tartışma ortamlarında şöyle savunularla da karşılaştım...:

*Tefsir peygamberin ve ashabının yorumu, tevil ise İslâm âlimlerinin yorumudur,
*Kur'an'ın MUHKEM ayetleri, asla yoruma açık değildir,
*Kur'an'ın MÜTEŞABİH ayetlerini eleştirip durular, oysa ki onların tevilini bir Allah bilir, bir de ilimde derinleşmiş olanlar.

Buyrun buradan yakın...!

Olaya şöyle bakalım...:
*Peygamber vahy alıyor,
*Gelen vahyi TOPLUMA bildiriyor, açıklıyor,
*Kur'an kendisinin " Açık, seçik ", " Eksiksiz ", " Rehber ", " Öğüd " olduğunu söylüyor,
*Ama gelen vahyin içerisinde toplumun ANLAMADIKLARI oluyor ve bunu ancak Allah biliyor veya alimler biliyor...! Yani anlamını Allah biliyor, o ayetler alimlerin anlaması için gelen vahy, vatandaş anlamasa da olur...

Geri kalan vatandaş tın tın o konularda...O zaman Kur'an nasıl REHBER olacak...? Kur'an'da sıradan vatandaşın anlamadıkları, anlayamayacakları niçin o kitabın içerisinde...?

İşte bu savunu sonucunda da İslam'da DİN ADAMLIĞI MÜESSESESİ ortaya çıkıyor...Sonra da bu dinde Mollalardan, Melelerden, Şeyhlerden, Şıhlardan, Seyyidlerden, İmamlardan, Hocalardan ve bunların devamında mezheplerden, cemaatlerden, takikatlardan geçilmiyor ve bu konuda yoğun bir enflasyon yaşanıyor...

Sonra da vatandaş bundan bıkıp Deist, Agnostik, Ateist...v.b olduğunda, hatta Yehova Şahidi, Hristiyan olduğunda " Vay dinsiz MÜRTED ", Vay KAFİR " sıfatları yapıştırılıyor...İyi de mübarek sizler Kur'an'ı HİÇ etmişsiniz, üzerinde de oynayıp duruyordunuz zaten...Ve haplar şeklinde inancı yutturmaya çalışıyorlar...Herşeye bir kutsiyet adfediyorlar...

Sonucu her ne olursa olsun, bence Kur'an'ın BİRE BİR ÇEVİRİSİ yapılmalı ki ak koyun kara koyun çıksın ortaya....Çünkü Kur'an HARF devriminden sonraki süreçte EMEVİ lerin hükmüne kalmıştır...Şuanki elimizdeki teviller de o dönemin hakim gücünün etkisi altında kalan tevillerdir...

Ha elin Arabının dinine ait referans olan Kur'an'ın birebir çevirisi yapılsa ne olur, yapılmasa ne olur...En azından bu konulardaki eleştirilerin bir nebze de olsa azaldığı gözlenir, o din adamlığı müessesesi zarar görür...Bu bile kendi başına devrimdir...

Sağlıcakla kalınız...
__________________
Kötülüğün galip gelmesi için iyi insanların bir şey yapmaması kafidir...
Edmund BURKE
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Bursalı68'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.02.2019, 19:09   #29
Çevrimdışı
Cimcimecik
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Allah, Erkeklere Mercan Gözlü, Bakire Kadınlar Ayarlamış...

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Rosebud Mesajı göster
Bardakçı’nın yazısındaki “İki temel sebep vardı” başlıklı bölümün ilk paragrafını oku ve sonrası ile karşılaştır, aynı başlık atında kendisini nasıl yalanladığını gör istiyorum.
Okudum ama bir şey göremedim. Sen nasıl bir yalanlama gördün?
__________________
"Ne kadar az bilirseniz, o kadar şiddetle savunursunuz."

Bertrand Russell
  Alıntı ile Cevapla
Eski 25.02.2019, 20:26   #30
Çevrimiçi
Rosebud
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Allah, Erkeklere Mercan Gözlü, Bakire Kadınlar Ayarlamış...

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Cimcimecik Mesajı göster
Okudum ama bir şey göremedim. Sen nasıl bir yalanlama gördün?

Bardakçı; Vahdeddin’in Mustafa Kemal’i Samsun'a gönderme sebeplerini sıralarken yazının başında şu girişi yapıyor
''...Türkiye'de bir kesim, Paşa'nın Samsun seyahatini Sultan Vahideddin'in emri ile ve "memleketi kurtarmak" maksadı ile yaptığına inanır ve buradan hareketle de padişahın "Kurtuluş Savaşı'nın gizli mimarı" olduğu iddiasında bulunur.''
Sonra da şöyle devam ediyor: ''Ama, o dönem ile alâkalı belgeler ve hatıralar ciddî şekilde incelendiğinde bunun böyle olmadığı, Mustafa Kemal'in Samsun'a gönderilmesinin ardında bambaşka düşüncelerin bulunduğu görülür...
''Şimdi buradan ne anlarsın!
Vahdeddin'in Kurtuluş savaşının gizli mimarı olmadığını değil mi!

Bir de yazının devamına bakalım yani bu bir devlet operasyonudur başlığı altında ne diyor:

''...Paşa'nın Samsun yolculuğu zaten gizli falan değildir, bir "devlet operasyonu"dur! Zamanın padişahı Sultan Vahideddin ile sadrazamı Damad Ferid Paşa hazırlıkların her aşamasında vaziyetten haberdar edilmişler, resmî yazışmalar gizli değil, açıkça yapılmış ve devletin elindeki en rahat gemilerden olan Bandırma da bu yolculuğa tahsis edilmiştir.''


Bitmedi, arkasından Atatürk ile Vahdeddin'in daha önce birlikte bir görüşme yaptıklarını söylüyor ve burada geçen diyaloğu ekliyor.

İşte zurnanın zırt dediği yer de burası.


Gerçek tarihçiler şunu çok iyi biliyor ki evet Atatürk'ü Vahdeddin Samsun'a göndermiştir ancak Atatürk bu ''operasyonun'' içinde değildir...
İçinde değildir çünkü Damat Ferit hükümetinin ve Vahdeddin'in organizasyonu İngilizlerin şikâyeti üzerine bölgedeki işgale karşı direnişçi çeteleri etkisizleştirmek amaçlı bir organizasyondur.


Bardakçı, sözünü ettiğim paragrafta Vahdeddin'in kurtuluşun gizli kahramanı olmadığını söylerken, aynı başlık altında yazının devamında bir anda bu bir devlet operasyonudur deyip Atatürk-Vahdeddin buluşmasının diyaloglarını da ekleyerek insanların bilinç altında Atatürk bu devlet operasyonunun içindeymiş de sanki kurtuluşu birlikte planlamışlar izlenimini yaratıyor, sorun ve sözünü ettiğim yalanlama işte burada.
Oysa Atatürk'ün Vahdeddinle ilişkisi sadece onu kendi tarafına çekme bazındadır başka bir şey değil.
Atatürk Samsuna Vahdeddin'in verdiği görevle gitti ancak kendi amacı için bunu fırsat bildi, hepsi o kadar.
Aynı konu Sinan Meydan'ın anlatımında çok net, Bardakçı çok açık ki Gerçeklerin üzerina bazı soslar dökerek lezzeti değiştiriyor buna da tahrifat denilir.
O nedenle şeytan ayrıntıda gizlidir diyorum.
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Rosebud'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
allah, ayarlamış, bakire, erkeklere, gözlü, kadınlar, mercan


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 13:41.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.