Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Buram Buram Türkiye'm > Karadeniz


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 03.04.2012, 23:54   #11
Çevrimdışı
Türkü
...> Ata'm İzindeyiz <...

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kafkasların Giriş Kapısı | Bulutlara Yaslanan Artvin

Karadeniz'in her ili ayrı güzelllikte. Seyrine doyum olmayan eşsiz güzellikteki manzaralar ruhu ve bedeni dinlendiriyor.

Yaylalarına çıkıp çadır kurmak isterdim. Akşam yemeğinde hamsi ,tatlı olarakta laz böreği iyi gider.

Emek veren herkese teşekkürler.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz Türkü'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.04.2012, 00:17   #12
Çevrimdışı
Sevda
Dönersen Islık Çal..

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kafkasların Giriş Kapısı | Bulutlara Yaslanan Artvin

Artvin, gerçekten havasıyla ve fazla bozulmamış yapısıyla en doğal şehirlerimizden.
Fakat Ardahan'a yaklaştıkça Artvin'in ilçelerinde de bazı değişikler göze çarpıyor.
Havası bile değişiyor.

Teşekkürler konuya emek veren herkese, zevkle okudum.
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Sevda'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.04.2012, 10:47   #13
Çevrimdışı
AFiLi
Kahraman Tazeoğlu

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kafkasların Giriş Kapısı | Bulutlara Yaslanan Artvin

Huzur verici kareler emeklerinize sağlık
__________________
Bütün şairler sana mı aşıktı ki,
Okuduğum her şiirde sen varsın..


Nazan Bekiroğlu
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz AFiLi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.10.2012, 13:47   #14
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kafkasların Giriş Kapısı | Bulutlara Yaslanan Artvin

Çok güzel manzarası var Artvin ve civarının. Yayla evlerini, özellikle çifte köprüsünü çok beğendim.

Emeği geçen herkese teşekkürler...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 22.11.2013, 15:48   #15
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kafkasların Giriş Kapısı | Bulutlara Yaslanan Artvin

O yaylalardaki kazıkların üzerine yapılmış barakalardan birisinde battaniyeye sarılıp elime kahvemi alıp sessizliği dinlemek istiyorum.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.11.2014, 22:40   #16
Çevrimdışı
Ekin
Başına Buyruk

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kafkasların Giriş Kapısı | Bulutlara Yaslanan Artvin

Artvin Manzara Resimleri


















































































__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Ekin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.11.2014, 22:42   #17
Çevrimdışı
Ekin
Başına Buyruk

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kafkasların Giriş Kapısı | Bulutlara Yaslanan Artvin










































__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Ekin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 25.11.2014, 22:58   #18
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kafkasların Giriş Kapısı | Bulutlara Yaslanan Artvin

Konuda emeği geçen herkese teşekkürler...

Yeniden düzenleme ve ek resimler için ellerine sağlık ve teşekkürler Ekin
__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.07.2015, 16:17   #19
Çevrimdışı
Çengelli İğne
«... Beklenen Şarkı ...»

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kafkasların Giriş Kapısı | Bulutlara Yaslanan Artvin

Şimdi buralarda olmak var.

Bol yeşillik,bol oksijen.

Çok güzel yerlermiş.

Paylaşımda emeği geçen arkadaşlara teşekkürler.

  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Çengelli İğne'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.07.2015, 19:34   #20
Çevrimdışı
Mediter
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kafkasların Giriş Kapısı | Bulutlara Yaslanan Artvin

Artvin ile ilgili anımı buraya taşıyayım.

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Mediter Mesajı göster
Duymuştum!
Gerçekten, bir çok kez adını duymuştum ama işim olmaz diye alıcı gözüyle araştırıp incelememiştim.
1982’nin kışı,açmışım önüme koca atlası, merak ve heyecanla arıyorum:
-‘’Artvin, Artvin? Ardanuç, Ardanuç? Hah buldum! Oha bu ne ya?
Antalya'ya, Hakkari’den bile daha uzak!
Be vicdansızlar, üniversiteden mimlemişler herhal, bereket ki Gürcistan sınırı var, o da olmasa kesin Sibirya’ya atardı bunlar beni!’’

Ertesi gün hemen otobüs garajına araştırma yapmaya:
-Antalya’dan, Artvin’e direk otobüs var mı?
-Yok!
-Eeeee, nasıl gidebilirim?
-Ankara aktarmalı gidebilirsin!
Bir haftalık hazırlıktan sonra, Antalya’dan (bir bilinmeze yol almanın heyecanıyla) uykusuz bir gece yolculuğundan sonra, soğuk, kömür sisi karasında bir sabah indim Ankara’ya. Kısa bir araştırmadan sonra‘’Artvin expres’’ otobüs yazıhanesine yanaştım:
-Artvin, Ardanuç’a kaçta otobüsünüz var?
-Buradan kalkış yok, Bursa’dan kalkan otobüsümüz gece 23’te buradan hareket edecek.
Başka yolu yok, saat daha gündüzün 11’i, gece 11’e var 12 saat nasıl geçer, hava buz gibi, duman kiri solunmakta. Çaresiz gittim otogardaki ,kafeteryalardan birisine, VHS filmler artık iyice yaygın, ardı ardına yerli film gösterilmekte, (çoğunlukla da Kemal Sunal) ‘’Eh izleyelim bari!’ Kahve, çay veya salep türü içecekler mecbur ve fiyatı el yakan cinsten üstelik 2 saatlik bir film içerisinde iki üç servis yapılmakta. Öyle ‘’Bir, iki salep içtim artık rahatım sanma!’’ Film bitince ‘’Salon temizlenecek!’’ bahanesi 10 dakika ara, müşteriler dışarı ayaza ki, içeri alışta tekrar içecek satıla…
Ne kadar sürdü, bu içeri dışarı telaşı, ne kadar soyuldum, bilemem… Gece 23’ü ettim ama ben de bittim doğrusu…
Derken efendim düştük yola, dışarının karanlığından aynalaşmış camdan bir müddet dalgın seyretmeye çalıştım, geri geri kaçışan ışıkları…
Çok geçmeden yanımda oturan dayı uyudu, horultusu yeri göğü tutmakta. Benimse göz kapaklarımı açacak halim yok ama inatla görmeye çalışıyorum ilk kez geldiğim Karadeniz bölgesini kıyısını, Samsun’a girdiğimizi hatırlıyorum en son, çıkışımızdan haberim yok, dizlerini dayayıp ön koltuğa, kendimden geçmişim, kulak dibimdeki uçak motorunu kıskandıran horultuya inat…
Ürperek uyandım, üşümüşüm otobüsün kapısı açılmış, boğuk bir megafon sesi anlaşılmaz:
-Bursağ istikametindeün gelüp, Artvün istikametüne gideün, Artvün ekperes yolcuları, Kaptanınız yarım saat çay ve ihtiyaç molası vermüştur!’’
Saat sabahın üç buçuğu, tahminen Ordu ile Giresun aralarında bir mola yerindeyiz
Bir de sıkışmışım ki sormayın, Önce bir tuvalet bulmalı, daha sonra da belki bir bardak çay…
Gözler kapalı yarı uyuklar indim otobüsten, önümden inen köylü kasketli adam tuttu yolu girdi bir tuvalete ben de peşinden.
Adam tuvalet kabinin açık kapısından (ayakta) ihtiyacını gidermeye başladı. Ayıpladım adamı, öyle ayakta hiç de sevmem, sıçrar her yana… Girdim bir kabine, çöktüm. Gözlerim kapalı uyumakla karışık, hacet göreceğim, daha başlamamıştım ki bir ses:
-Tüüüü! Terbiyesiz adam! Utanmıyor musun bayanların tuvaletine girmeye! Peşinden, kadın korosundan tükürük sesi,
Uyku falan kalmadı, gözlerim fal taşı, tuvaletim desen çoktan kaçtı, kırk yıl tuvalete gitmesem sesim çıkmaz. Burası Karadeniz, burada affetmezler böyle adamı döverler, ne dövmesi be? Haşat ederler…
Ama anladım bana değil bu tükürükler, ayaktaki adamı gördüler, benden haberleri yok.
Tuvalet kalmadı artık ama çıkmam, çıkamam ki, çıkarsam ne diyeyim diye kafamda bin bir tilki dolaşmakta, nasıl kurtulsam?:
‘’Okuma yazmam yok!’’desem, façam düzgün inanmazlar. ‘’Kör numarası yapsam’’ yutmazlar. ‘’Uykusuzum, görmedim! ’’ desem ‘’İnanırlar mı acep?’’ derken bana bin yıl gibi gelen 20-25 dakikayı tuvalette geçirmişim, az daha beklersem otobüsüm kaçacak.
Kulak verdim tekrar, ayak sesi falan yok. ‘’Oh! dedim, gittiler, demek.’’ Sevinçle açtım kapıyı ki, hemen sıvışayım.
Kapıyı açmamla.Sıra bekleyen üç bayanla göz göze gelmem bir oldu, onlar beni nefret ve şaşkınlık dolu bakışlarıyla kapıya kadar (gözleriyle) takip ederken, ben hiçbir şeyden habersiz maürur bir komutan edasıyla kapıya doğru yürümekteyim ama utançtan yerin dibine geçmek bir yana kadınlardan gelecek küçük bir çığlığın başıma açacak belanın bilincinde zor atıp kendimi otobüse, gömüldüm koltuğumun içine ki, arasalar dahi bulamasınlar…
Uzun korkulu bir bekleyişten sonra otobüs tekrar hareket edince rahatladım ama rahatlayınca yine tuvaletim geldi, güç bela tuttum bir sonraki molaya kadar.
Derken sabah oldu, tüm gün yol aldık Karadeniz’in yeşillikleri arasında, yeşillikler ki, kilometrelerce gittiğimiz halde toprak kaya görünmüyor. Ot veya yosun bağlamış, tüm çevrem. Solumda ise hırçın Karadeniz çırpınmakta. Hayal alemini andıran bu yeşillikler arasında Hopa’ya kadar gelince Deniz kıyısından iç kesimlere doğru girmemiz gerekti, kıyıya paralel dağları tırmandık bir süre, biz tırmandıkça kar birikintileri arttı. Cankurtaran rampasını çıkınca Karayolu’nu açan araçlar görüldü, karı açmışlar bir tünel gibi, kenarlarımız da 2,5-3 metre kar yığınları, bu kar yığınları altında kalmış taşıtlar tuğla misali görünmede…
Bu şartlar altında yol aldık bir süre, Çoruh Nehri’nin oluşturduğu vadinin kıvrımlarına sığınmış karayolunu izledik bir süre hava tekrardan karadı, etraf zor seçiliyor.
Otobüs durdu Çoruh’un kenarında şoför:
-Artvin Köprü yolcusu kalmasın! Deyince camdan bir daha baktım dışarıya ki, şehir ışıklarını göreyim. Birkaç fersiz ışık o kadar, çevrede ev falan da yok,dedim:
-Kaptan, Artvin neresi?
Kaptan, otobüsün camından çıkararak kafasını, vadinin sağ tarafında yükselen dağın zirvelerine yakın yerlerinde parlayan ışıkları gösterdi. ‘’Aha!’’ dedi.
Bazı yolcular burada inip başka ilçelere ve köylere gidiyormuş, Arvin’e gitmek isteyenler ise otobüste kalıp, yılan kıvrılması bir yoldan yarım saatlik bir tırmanışla 500 ile 1000 metre arası yukarıdaki Arvin’e ulaştık.
Geceyi bir otelde geçirdikten sonra, Ardanuç’a geçtim. Orada bir otelde kalıp, yakın kahvedeki (masalar üzerine çıkmış) saz aşıklarının atışmasını izledikten, kıtlama çay (sert şeker dişler arasında tutularak çay içilir) içtikten sonra yattım.
Sabah beni otelden alarak köye götürdüler.
Köylere daha elektrik gelmemiş, (Köy evlerinin çoğunluğu) Bütün kerestenin kenarları yontularak (lego benzeri) birbirine geçirilmesiyle oluşmuş (seyirlik) harika tahta evlerdi. Muhtar bizi misafir etti, ağırladı.
Derken benim (münasebetsiz) tuvalet ihtiyacım yine gelmez mi?
-Tuvalet nerde muhtar? Diye sordum.
-Çocuk göstersin İbrahim Bey! Dedi.
Çocuk önüme düştü evin kapısını açarak, evden elli metre kadar uzaktaki, tahta baraka tuvaleti gösterdi.
-Tamam küçük! Dedim ‘’Feneri ver ben giderim.’’ Çocuk feneri verdi ve eve girdi.
Buzda kayıp düşmemek için büyük dikkatle tuvalete girdim, işim bitince , temizlik yapmak için çevreme bakınınca iki bidon gördüm. Aldım bana yakın olanı, yaptım temizliğimi ama ‘’Bir gariplik var!’’ ellerim kaygan, burnuma yaklaştırdım ,kokuyor.. ‘’Tüh Allah kahretsin gaz yağı bu!’’ su bidonu hemen yanındaki olmalı.
Aldım yanındaki bidonu, tekrardan yaptım temizliğimi ama ,’’Bu kez bir değil bin gariplik var!’’ yandım ama ne yanmak, kokladım tekrar benzin, alev almış yanıyor her yanım. (Alev dediysem ateş değil, benzin kolonya gibi dokunduğu yeri yakıyor.)
Tuvalette başka kap yok, su yok, dışarıya çıksam kar var sürsem silsem her yerimi, bir gören olur yakışık almaz.
Çaresiz döndüm tekrar muhtarın odasına, oturttular beni divanın baş köşesine ama yanıyorum, yandıkça da, ayak değiştiriyorum, oturuşumu değiştiriyorum.
Benim çırpınışımı gören muhtar:
-Sen rahat edemedin İbrahim Bey! diyor, her seferinde önüme arkama, altıma yastık tepiyor ki, yastık yığını içerisinde zor görünmekteyim artık…
Eğer yatmak denirse, sabaha kadar yana yana yattım.
Çok sonraları öğrendim k, hava çok soğuk olduğu için tuvaletlere su koymazlarmış (donuyor diye) tuvalete gidenler evden suyu alır giderlermiş.
Yine yangına yol açar diye de (benzin, mazot,gaz yağı gibi) akaryakıtı da tuvaletlerinde saklarlarmış evden uzak diye…
Öğrendim ama geç oldu geç… (aynıyla vakidir)

__________________
  Alıntı ile Cevapla
Mediter'in Mesajına Teşekkür Etti
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
artvin, artvin fotoğrafları, artvin manzaraları, artvin resimleri, artvin tarihi, bulutlara, fotoğraflarla, kafkasların, kapısı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 23:14.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.