Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Hoşgörü Bitince | Emin Çölaşan
Hoşgörü Bitince
Sevgili okurlarım, belki inanmayacaksınız ama Türkiye geçmiş yıllarda bir ‘hoşgörü' ülkesi idi.
Evet, belli dönemlerde terör vardı, partiler arasında siyasi çekişmeler ve ağır hitaplar vardı ama insanlar birbirine sürekli kin ve düşmanlık beslemezdi.
Toplum böylesine ayrışmamıştı…
Partizanlık bu boyutlarda değildi.
Bir de şimdi karşımıza çıkarılan manzaraya bakın!..
Türk Milleti'ni AKP'li olanlar ve olmayanlar, Tayyip'çi olanlar ve olmayanlar diye böldüler.
★★★
Bizim gazetenin geçen gün manşetten yayınladığı o dönemlere ait hoşgörü karikatürlerini herhalde görmüşsünüzdür.
Onların her biri Türk mizah tarihine geçmeye çoktan hak kazanmış eserlerdir.
O hiç iyi anmadığımız terörlü yıllarda bile çeşitli mizah dergileri vardı. En az satan 50 bin satardı.
Çarşaf, Gırgır, Fırt…
Ve nice dünya çapında muhalif çizerlerimiz vardı…
Oğuz Aral, Tekin Aral, Altan Erbulak, Bedri Koraman, Ali Ulvi, Turhan Selçuk ve diğer karikatür ustaları…
Ve onların yanında yetişen öğrencileri.
★★★
Sözünü ettiğim o gergin yıllarda mizaha konu olan önde gelen siyasi liderler şunlardı:
Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş, Turgut Özal, Kenan Evren.
Bizim karikatür ustaları çizimlerinde özellikle onları işler ve ortaya muhteşem mizah eserleri çıkarmayı başarırdı.
Şimdi anlıyoruz, ne özgür yıllarmış onlar…
Dansöz kılığına bile sokuldular!
Siyasilerin attığı her adım, söyledikleri her söz, yazı ve karikatür konusu oluyor, ortaya dört dörtlük mizah çıkıyordu.
★★★
Size sonrasını söyleyeyim…
Belki inanmayacaksınız ama karikatürlere ve esprilere konu olanlardan hiçbir siyasetçinin aklına “Vay efendim beni dansöz olarak göstermiş, özellikle çirkin çizmiş… Ben koskoca devlet başkanıyım, başbakanım. Bana hakaret etmiş…” deyip davalar açmak gelmiyordu.
Açılan dava sayısı sıfıra yakındı.
Ayrıca siyasetçilerin aklına savcılara talimat verip “Şu karikatüre, şu yazıya dava açın” demek de gelmezdi.
★★★
Hiç unutmuyorum, Özal‘ın Türkiye'yi yönettiği yıllardı.
Günün birinde, bir yaz günü denize giriyor. Kilolu olduğu için memeleri de epeyce iri! Hatta biraz sarkmış durumda!..
Özal'ın mayolu fotoğrafı gazetede yayınlandı…
Ancak memelerinin üzerine, görüntü sanki sansürden geçmiş gibi siyah bant çekilmişti.
Herkes güldü…
Yayınlayanlar hakkında herhangi bir dava açılmadı.
Dedim ya, birbirimizi sevmesek bile hoşgörü yıllarını yaşıyorduk.
★★★
Geçmişe ilişkin binlerce karikatür ve mizah yazısı arşivde duruyor…
O sert görünümlü Türkeş ve darbe lideri Evren dahil hiçbirinin aklına mizah dergilerine baskı yapmak, onları davalar yoluyla sindirip korkutmak gelmezdi.
Hepsi göçüp gittiler…
Yaşarken haklarında neler neler yazmış, hep eleştirmiştik. Hepsinde haklı idik.
Karikatür ustası ağabeylerimiz neler neler çizmişti…
Şimdi geçmişe dönüp bakıyorum…
Hepsi hoşgörü sahibi insanlarmış.
Güçlerine, makamlarına, forslarına güvenip yazarlardan çizerlerden şikayetçi olmamışlardı.
★★★
Bir de şimdiki duruma bakınız…
O mizah dergilerinin hepsi zamanla kapandı gitti.
Niçin?..
Çünkü AKP iktidarı ile birlikte hoşgörü bitince elde malzeme kalmadı.
Şimdi kaç mizah dergisi var?
Siyaset de değişti…
Recep Bey ve ‘Bay Kemal'den başka' karikatürü çizilecek kimse artık kalmadı.
Türkiye adeta tek şahıs tarafından sıkıyönetimle yönetilen bir ülkeye dönüştü.
Asık suratlar, çatık kaşlar, açılan davalar, baskı altına alınan yargı ve toplum…
★★★
En tepede bir cumhurbaşkanı… Aynı zamanda partisinin genel başkanı…
Açılan cumhurbaşkanına hakaret davalarının haddi hesabı yok. Ağzını açan her vatandaş yargılanıyor, hapis cezası alıyor.
Özel yaşamını bilemem ama bu Beyefendi'nin herhangi bir ortamda güler yüz, ya da hoşgörü sergilediğine bugüne kadar ne yazık ki hemen hiç tanık olamadık.
Hep sert, hep acımasız…
Ya da öyle görünmek, korkutucu olmak işine geliyor.
Binlerce kişiden oluşan saraylar ve köşkler ekibiyle birlikte kapalı bir ortamda yaşıyor. Fakir fukara edebiyatı yapıyor görünse bile, gerçekler tamamen farklı.
Mizah kavramı derseniz o hiç yok!
Sıfır.
Mizahı bile bitirdiler, mizahı suç yaptılar.
★★★
Türk Milleti'ni adeta ikiye ayırdılar:
Kendilerinden yana olanlar ve olmayanlar!
Geçmişteki Demirel, Erbakan, Ecevit, Türkeş ve Evren karikatürleri bugün çıksaydı, ya da o yazar çizer abilerimiz hayatta olsaydı, şimdi çoğu hapishane koğuşlarında yatıyor olacaktı.
İyi ki yaşamıyorlar!
Biraz hoşgörü sahibi olmaya çalışınız beyefendi!
|