Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Hukukçulardan YSK Tepkisi: Yeni Seçimler Güvenlik İçinde Yapılamaz
Hukukçulardan YSK Tepkisi: Yeni Seçimler Güvenlik İçinde Yapılamaz
Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul seçiminin iptaline ilişkin gerekçeli kararı, hukukçuları ikna etmedi. YSK’nin “hukuk cinayeti” işlediğini düşünen hukukçular, Türkiye’de seçim güvenliğinin kalmadığında hemfikir. ABC yazarlarından eski Cumhuriyet savcısı Ömer F. Eminağaoğlu da “Yeni seçimleri de güvenlik içinde yapması mümkün değildir” dedi.
Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul seçiminin iptaline ilişkin gerekçeli kararı, hukukçuları ikna etmedi. YSK’nin “hukuk cinayeti” işlediğini düşünen hukukçular, Türkiye’de seçim güvenliğinin kalmadığında hemfikir.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 31 Mart yerel seçimleri sonrası AKP’nin itirazı üzerine iptal ettiği İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerine ilişkin gerekçeli kararını açıkladı. Hukukçular, 250 sayfalık gerekçeli kararı DW Türkçe’den Hilal Köylü’ye değerlendirdi.
“YSK’nin hukukta yeri dahi kalmadı”
“YSK’nin kelimenin tam anlamıyla hukuk cinayeti işlediğini” savunan Anayasa hukukçusu Prof. Ergun Özbudun, “Kararın hiçbir mantıklı yanı yoktur. Karara itiraz eden dört YSK üyesi demokrasiyi, hukuku kurtarmaya çalıştıklarını ortaya koysa da, bunu başaramamıştır” değerlendirmesinde bulundu.
YSK’nin gerekçeli kararını okuduktan sonra, kararı değerlendirmeye gerek kalmadığını belirten Özbudun, “YSK’nin hukukta yerinin dahi kalmadığını” savundu.
Seçimin iptalini yaratacak herhangi bir delilin gerekçeli karara yerleştirilemediğini söyleyen Anayasa hukukçusu, “Demek ki öyle bir delil yok. Sandık kurullarının oluşturulması sırasında usulsüzlükler oluşturulmuş, bu usulsüzlüklere göz yumulmuş ve sonrasında da zamanında itirazlar yapılmamış. Sandık kurulu başkanları kamu görevlisi değilmiş. İnanacağımız şey bu mudur” diye konuştu.
“Dört üye de seçim sonucunun etkilenmeyeceğini belirtti”
Özbudun, buna inanılmayacağını YSK kararına itiraz eden dört üyenin kararda açıkça yazdığını da hatırlatıyor ve sandık kurullarının oluşumunun yanı sıra, sayım döküm cetvellerindeki sorunların ya da kısıtlı seçmenlerin oy kullanmasının da seçim sonucuna etki etmeyecek derecede olduğunun da tüm hukukçularca açıkça görüldüğünü söylüyor.
Özbudun, “Seçimin iptaline gerek olmadığını anlatan dört YSK üyesi dürüstçe davranmıştır ama diğerlerinin nasıl davrandığını söylemeye dilim varmıyor” çıkışında bulundu.
YSK, İstanbul seçiminin iptaline ilişkin gerekçeli kararında, İstanbul seçimini iptal ettiğini duyurduğu 6 Mayıs tarihli kısa kararını genişletti. YSK, kısa kararında seçimin iptaline gerekçe olarak sadece kimi sandık kurullarının kanuna aykırı şekilde oluşturulduğunu, kamu görevlisi olmayanların sandık kurulu başkanı yapıldığını dile getirmişti.
YSK kararı genişletildi
Ancak, gerekçeli kararda sandık kurullarıyla ilgili iddiaların yanı sıra, 108 sandıkta sayım döküm cetveli düzenlenmediği, bu nedenle seçim güvenliğinin zedelendiği, 6 KHK’lının sandık kurulu başkanı, 3 KHK’lının da sandık kurulu üyesi olduğu belirtildi. Gerekçeli kararda, 6 sandıkta ölülerin, 41 sandıkta ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ve taksirli suçlardan hükümlülerin, 58 sandıkta da ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin yerine oy kullanıldığı, 224 zihinsel engeli nedeniyle kısıtlı olan kişinin de kullandığı tespitine yer verildi.
Karara itiraz eden YSK Başkanı Sadi Güven başta olmak üzere diğer üç YSK üyesi tüm bu tespitlerin seçim sonucunu doğrudan etkileyecek nitelikte olmadığını kararda yazdılar.
Seçim hukukunu en iyi bilen isimlerin başında gelen ve 31 Mart seçimiyle ilgili gelişmeleri yakından izleyen eski Cumhuriyet savcılarından Ömer Faruk Eminağaoğlu, YSK’nin gerekçeli kararındaki en dikkat çeken konunun kısa kararın genişletilmesi, karara eklemeler yapılması olduğunu söylüyor.
‘Böyle bir YSK seçim güvenliği açısından tehlikedir’
Eminağaoğlu, bu durumu kararda itirazları bulunan YSK üyelerinin de dile getirdiğini belirtirken, DW Türkçe’ye “YSK kısa kararı değiştiremez, hüküm fıkrasıyla oynayamaz. YSK, hukuku hiçe saymış ve iptal nedenini genişletmiştir. Halkın iradesine açıkça el koymuştur” görüşünü savundu.
YSK’nin 6 Mayıs tarihli kısa kararında sadece sandık kurullarının oluşumunu iptal gerekçesi olarak duyurduğunu hatırlatan Ömer Faruk Eminağaoğlu, “YSK, kararını neden genişlettiğini kamuoyuna açıklamakla yükümlüdür. YSK’ya kararını genişletmesi gerektiğini kim söylemiştir? Bu gerekçeli karar, karar değildir, fiyaskodur” diye konuştu.
YSK’nin böyle davranarak seçim güvenliğini sağlayan organ olmaktan çıktığını tescillediğini söyleyen Eminağaoğlu, “Yeni seçimleri de güvenlik içinde yapması mümkün değildir. Böyle bir YSK ile yeni seçimlerin yapılacak olması da, seçim güvenliği yönünden en büyük tehlikedir” dedi.
‘Çaldılar yazamamışlar’
İstanbul Barosu eski başkanlarından Turgut Kazan da tıpkı Eminağaoğlu gibi YSK’nin gerekçeli kararında, 6 Mayıs tarihli kısa kararın genişletildiğine dikkat çekti.
Kazan, “Hukuken bunu yapmamaları gerekirdi ama yaptılar, çünkü siyasal iktidarın öne sürdüğü tüm gerekçeleri yazma gereği duymuşlar. Ortaya kirli bir 250 sayfa çıkmış. İçindeki itirazlar, o 250 sayfayı temizleyememiş” değerlendirmesini yaptı.
Gerekçeli kararın genişletilemeyeceğini, kısa kararda duyurulan sandık kurullarının oluşumuyla ilgili sorunlara yenilerinin eklenemeyeceğini YSK’nin dört üyesinin açıkça söylediğini anlatan Kazan, “Dört üye elbette dinlenmemiş. Kafaları bulandıracak her türlü durumu ortaya dökmeye çalışmışlar ama bir türlü –oyları çaldılar- yazamamışlar. Herhalde bu yüzden de iktidardan fırça yiyecekler” çıkışında bulundu.
Gerekçeli kararda hiçbir mantıklı delilin olmadığını, ‘hukukun katledildiğini’ öne süren Kazan, “Türkiye, hukukun olmadığı, seçim güvenliğinin sağlanamadığı çok zorlu bir dönem yaşıyor. Çok büyük sıkıntılar bizi bekliyor” değerlendirmesini yaptı.
ABC
|