Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Buram Buram Türkiye'm > Marmara


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 23.02.2013, 15:20   #1
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Boğazın Kuğuları Vapurlar | Şirket-i Hayriye

yürek değil be,
çarıkmış bu,
manda gönünden,
teper ha babam teper,
paralanmaz,
teper taşlı yolları,
bir vapur geçer Varna önünden,
uy Karadenizin gümüş telleri,
bir vapur geçer Boğaza doğru,
Nâzım usulcacık okşar vapuru,
yanar elleri!

Nazım Hikmet...



''Nasıl yanmasın ki elleri ustanın...

İstanbul; camileri, sarayları, tarihi, kültürü, boğazı ile ne kadar bir bütünse, o boğazın mavisi de, peşinden beyaz köpükler salarak iki kıta arasında gidip gelen vapurlarıyla bir bütündür.


Güzel bir havada binmişseniz, açık güvertesinde oturacaksınız ve illa ki bir dilenci vapuru olmalı (Şimdi var mı bunlar bilmiyorum. Hemen hemen her iskeleye uğrayan vapurlara verilen isimdi bu).


Boğazın iki yakasında talandan geriye kalmış yorgun yalılara veya vapurun suda bıraktığı köpüklü ize dalıp kafanızda ne varsa boşaltmanın tadına doyum olmaz. Hele, bir elinizde simit, bir elinizde de çayınız varsa değmeyin keyfinize.


Eminönü'nden boğaz yönüne hareket etmek için iskeleden ayrılan vapur, keskin bir siren sesi ve ustaca manevralar eşliğinde boğazın mavi sularına açılmaya başlar. Şehir insanının o aceleci ve bir yerlere yetişme telaşı yoktur onda. Zaten yolcuları da onlardan farklı, hayatı yavaş şekilde yaşayan, her gördüğüne itina ile bakıp inceleyen, hayatın hiç bir karesini ıskalamamaya çalışan tipler olur genelde.


Dış güvertede dar bir alanda uzayıp giden banklara sıralanıp oturmuş, genelde ayaklarını küpeşte demirlerine uzatmış, önlerindeki eşsiz güzelliğe sevgileriyle eşlik eden aşıklar, çaktırmadan gazeteye sarılmış birasını veya şarabını yudumlayan ekabirler, vapurun peşine takılmış martıların çığlıklarına eşlik ederek kahkahalar savuran çocuklar.


Vapurun içinde ise, arkalığı yüksek sıralarda daha ağır abileri ve teyzeleri görürsünüz. Sohbetlerine kulak kabarttığınızda eski İstanbul'dan çokça bahsettiklerine şahit olursunuz. Biraz içine kapanık yolcular ise cam kenarında yerlerini alır ve kirli camlardan dışarıda akıp giden boğazın manzarasına dalarlar.


İşte tam bu esnada "Abilerim, ablalarım değerli vaktinizi biraz alacağım özür dilerim. Şu elimde gördüğünüz cüzdan dana derisi olup, yanında bu tarak, şu fırça, 3 jilet hediyedir" veya benzeri bir şekilde ortamın havasını bir anda değiştiren bir satıcı çıkar. Vapurun müdavimleri bunlara alışık olduğu için önce bir tebessüm eder ve sonra hepsi yine kendi dünyalarına döner.


Dilenci vapuru işte ne olacak? O iskeleden bu iskeleye salına salına yoluna devam eder. Üzerinde ve içinde yaşananların belki farkındadır, belki de değildir. Onun işi boğazın o şirin iskeleleri arasında mekik dokumaktır. Hatta çevremizde çok fazla gezenlere, o kapı senin bu kapı benim diyerek dolaşanlara "dilenci vapuru gibisin" benzetmesi yaparız.


Boğazın o iyotlu kokusunun, vapurların dizeliyle harmanlanarak genzinize dolması ise çok ayrı bir keyif. Çok sahil gördüm ama boğazdaki o kokuyu hiç bir yerde bulamadım.


Hala var mı bu seferler bilmiyorum? Araştırıp eklerim konuya. Eğer varsa emin olun boğaz turları yapan motorlar yerine bunları tercih ederseniz bu dediklerimi sizlerde yaşayabilirsiniz.

Ben klavyem döndüğünce kendi gözlemlerimle aktardım. Şimdi sizler buyrun konuya ve boğazda kuğu misali dolaşan bu güzelliklerin tarihçesini okuyun''

Banemin
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
20 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 23.02.2013, 15:23   #2
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğazın Kuğuları Vapurlar | Şirket-i Hayriye









*PS Bahariye (Hayriye 17 numara)
*


İstanbul denildiğinde, aklımıza boğazın iki yanına yayılmış olan semtler gelir. Anadolu yakasında Üsküdar, Kuzguncuk, Çengelköy, Göksu… Rumeli yakasında Ortaköy, Arnavutköy, Bebek, İstinye… Boğazın kıyılarını süsleyen bu eşsiz semtler, güzel havalarda nasıl da cazibe merkezidirler değil mi? Kadıköy´den aşağı doğru devam ettiğinizde Moda, Fenerbahçe, Bostancı, Pendik… Eminönü´nden yukarı çıktığınızda, Sirkeci, Yeşilköy, Florya, Bakırköy… Tüm bu semtleri; İstanbul´un en popüler, en merkezi yerleri olarak biliriz. Oysa günümüzden 150 yıl öncesine gittiğimizde bu semtler, İstanbul´a uzak köyler veya mesire yerleri olarak bilinirdi.
İstanbul´un tarihi yarımada ve Haliç dışına doğru büyüyememe sebebi, ulaşım imkanlarının kısıtlı olmasıydı. İstanbullu olup da kavaklara, fenerlere hiç gitmemiş, hatta bu köylerin varlığından habersiz pek çok kimse vardı. Kadıköy, Beykoz gibi bugünün önemli ilçe merkezleri, sürgüne gönderilenlerin oturduğu yerlerdi. Birkaç balıkçı kulübesi, bir cami ya da eski bir manastır, bir de denize doğru uzanan tahta iskeleden ibaret yerlerdi. Kıyıda görkemli saraylar, zengin yalılar, sahilhaneler, biraz içerlerde de köşkler, konaklar varsa da bunlar ancak kıyı boyunca uzanırdı. Karadan, Tarabya´ya kadar bile olsun düzenli bir yol yoktu. Kıyının hemen gerisinde tepelere doğru yükselen çınarları, servileriyle yemyeşil bir doğa başlardı. İki yakada da bugünkü gibi geniş caddeler, yollar olmadığından köylere gitmek için tek çare kayıklar, çektiriler ya da küçük yelkenlileri kullanmaktı.

Tanzimat dönemiyle birlikte Osmanlı ekonomisinde yaşanan hareketlilik, İstanbul´un boğaza doğru genişlemesine sebep oldu. Boğazın iki yakasının rağbet görmesini fırsat bilen biri İngiliz, öteki Rus iki şirket, kapitülasyonların kendilerine verdiği haklardan yararlanarak 1837´de bu sularda iki vapur çalıştırmaya başladılar. Bu vapurların çalışmasına engel olunamayacağı için, devrin deniz ulaşımından sorumlu olan Hazine-i Hassa Vapurları İdaresi, Hümapervaz adlı vapurla boğazda yolcu taşımacılığına girişti. Hazine-i Hassa vapurlarının düzenli seferler yapmaya başlamasıyla, kayıklarla saatler süren yolculuk yarı yarıya kısaldı. Özellikle yaz aylarında mesirelere, ayazmalara, çayırlara sefa yapmaya gitmek isteyen halk artık vapurları tercih etmeye başlamıştı. O zamanlar ortaya çıkan bu talep, Şirket-i Hayriye´nin kurulmasını sağladı.

1851 yılında kurulan şirket, İstanbul´un günlük yaşantısı içinde 94 yıl boyunca vazgeçilmez bir yere sahip oldu. Önceleri siyah boyalı, semaver bacalı, zarif yandan çarklıları, sonraları daha büyükçe, geniş salonlu, uskurlu vapurlarıyla boğazın iki yakasını birleştiren Şirket-i Hayriye, bugünkü Boğaziçi´nin gerçek mimarıdır.

Şirket-i Hayriye 1854'ten 1945'e kadar Boğaziçi'nde yolcu ve yük taşımacılığı yapan vapurculuk anonim şirketi.
17 Ocak 1851'de Reşid Paşa'nın desteği ve dönemin padişahı Abdülmecid'in onaylamasıyla kuruldu. Şirketin özelliği Türkiye'de kurulan ilk anonim ortaklık olmasıydı. Galatalı banker Manolaki Baltazzi'nin İngiltere'den yandan çarklı 6 vapur birden ısmarladı. Vapurların Türkiye'ye gelmeleri 1854'ü buldu. İlk zamanlarda Tersane-i Amire vapurlarıyla aralarında rekabet olmaması için yalnız Eminönü ile Boğaz köyleri arasında sefer yapma hakkı verilen şirket, ilk seferini Üsküdar'a yaptı.

Şirketin zaman içinde 77 vapuru oldu. Bunlardan 66 tanesi İngiltere'de, 6 tanesi Fransa'da, 2 tanesi Almanya'da,1 tanesi Hollanda'da, 2 tanesi de İstanbul'da Hasköy'de inşa edildi. Şirketin yolcu vapurlarından başka 3 tane de kömür gemisi oldu. Şirket-i Hayriye'nin ilk kaptanlarının hemen hepsi, çoğu Rum olmak üzere gayrimüslimdi. Şirkette Türk olarak ilk kez Beykozlu Rıza Ömer Kaptan çalıştı.


Kaynak; Vikipedi ve Şirketihayriye.com' dan derlemedir.
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
16 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 23.02.2013, 15:24   #3
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğazın Kuğuları Vapurlar | Şirket-i Hayriye






42 baca numaralı Resanet




Coğrafi konumu itibariyle tarih boyunca bir deniz kenti olan İstanbul’da vapur işletmeciliğinin gelişmeye başladığı 19.yy ortalarına kadar, denizyolu ulaşımının yegane araçları kayıklardı. Kayıkçılık yasal düzenlemelerle belirli kurallar çerçevesinde gerçekleştirilen örgütlü bir iş koluydu. Osmanlı döneminde İstanbul’un içi ve yakın çevresinde İstanbul – Mudanya, İstanbul – Üsküdar, Eminönü – Karaköy arasında, Haliç ve Boğaziçi’nde kayık, pereme ve mavnalarla yolcu ve yük taşımacılığı yapılırdı.


Osmanlı Devleti’nde ilk buharlı gemi 1827’de satın alınarak işletilmeye başlandı. II. Mahmut döneminde Tersane-i Amire tarafından satın alınan, İngiliz Kaptan Kelly’nin yönetimindeki Swift adlı bu vapur, halk arasında Buğ Gemisi adıyla anıldı.

19. yüzyılda Osmanlı toplumsal ve ekonomik yapısındaki dönüşüm ve tüketim alışkanlıklarındaki değişime paralel olarak sayfiye alışkanlığının gelişmesi ve yaygınlaşması, özellikle İstanbul ile hemen yanı başında bulunan Boğaziçi arasındaki ulaşım gereksinimini artırdı. Hem seyir güvenliği bulunmayan, hem de toplu ulaştırma aracı niteliği olmayan kayıklar, giderek artan kent içi ulaşım talebini karşılayamaz oldu.

Bu süreçte Boğaziçi’nde artan ulaşım talebini karşılamak üzere, önce yabancılar buharlı gemi işletmeye başladı. 1837’de biri İngiliz diğeri Rus bandıralı gemilerle yapılan taşımacılık işi kısa bir süre sonra yasaklandı, ancak devlet bu kez artan gereksinimi gidermek üzere harekete geçti. 1838 yılında Osmanlı sularında yolcu ve yük taşımak üzere işletilen ilk Osmanlı bandıralı buharlı gemiler olan Tersane-i Amire’ye ait Mesir-i Bahri ve Eser-i Hayır adlı vapurlardan biri İstanbul’da, diğeri ise Marmara Denizi’nde İstanbul, Bandırma, İzmit ve Tekirdağ arasında işlemeye başladı.


Şirketin Avrupa yakasında; Salıpazarı, Kabataş, Beşiktaş, Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek, Rumelihisarı (Kayalar), Boyacıköy, Mirgûn (Emirgan), İstinye, Yeniköy, Tarabya, Kireçburnu, Büyükdere, Sarıyer, Yenimahalle, Rumelikavağı, Altınkum

Anadolu yakasında da; Haydarpaşa, Salacak, Harem, Üsküdar, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy, Vaniköy, Kandilli,Küçüksu, Anadoluhisarı, Kanlıca, Çubuklu, Paşabahçe, Beykoz ve Anadolukavağı ile Haliç'te, Sütlüce iskeleleri vardı.

Şirket-i Hayriye, 1911'de Trablusgarp Savaşı, 1912'de Balkan Savaşı ve 1914'ten itibaren de I. Dünya Savaşı yıllarında vapurlarının çoğunu ordunun emrine verdi. I. Dünya Savaşı sona erdiğinde toplam 10 tane vapurunu kaybeden ve 5 vapuru da kullanılmaz hale gelen Şirket, iflasın eşiğine geldi. Savaşın sonunda elinde ancak 18 tane vapur kalan Şirket-i Hayriye, ancak devlet yardımıyla ayakta kalabildi.

Cumhuriyet'in ilanından sonra, 1944'te bütün vapurları, Hasköy'deki fabrikası, taşınır ve taşınmaz mal varlıklarıyla satın alınarak devletleştirildi. Vapurları ve mal varlığı Devlet Denizyolları İşletmesi'ne devredildi. 15 Ocak 1945'te çıkarılan 4517 sayılı yasayla, Şirket-i Hayriye, fiilen ortadan kalktı; Türkiye Denizcilik İşletmeleri adını aldı.

__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...


Konu Ekin tarafından (25.11.2015 Saat 18:14 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Silinmiş Resimlerin Düzenlenmesi
  Alıntı ile Cevapla
16 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 23.02.2013, 15:27   #4
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğazın Kuğuları Vapurlar | Şirket-i Hayriye







Altınkum Vapuru



Şirket-i Hayriye’nin kuruluşunda güdülen amaçların başında XIX. yüzyılın ortalarından itibaren İstanbul ile Boğaziçi arasındaki ulaşım talebinin artışı ve buna bağlı olarak geleneksel ulaştırma araçları olan kayıkların gerek güvenlik ve rahatlık gerekse taşıma kapasitesi açısından gereksinimi gidermekten uzak kalmasından kaynaklanan sorunları gidermek üzere bir vapur işletmesinin kurulması düşüncesi bulunur.

Kayıkların yanında daha güvenli, rahat ve hızlı bir ulaşım aracı olan buharlı gemi işletmeciliği gündeme gelir. Dolayısıyla Şirket-i Hayriye, Osmanlı Devleti’nde Tanzimat ile başlayan reform girişleri sürecinde tüketimin düzenlenmesi ve rasyonelleştirilmesi, bunun yanında üretimi rasyonel kılma gereğine bağlı olarak, üst gelir gruplarının değişen tüketim alışkanlıklarına paralel, bu kitlenin gereksinimlerini gidermek amacıyla kurulur.








Yolcu Memnuniyeti


1855 yılında şirket yönetimi tarafından hazırlanan bir nizamname ile Şirket-i Hayriye çalışanlarının dikkat göstermeleri gereken kurallar işaret edilmiştir. Günümüz deniz ulaşımındaki birçok kuralın da temelini oluşturan bu nizamname; hareket saatlerinde gösterilmesi gereken titizlik, vapurların emniyetli seyri ve temizlik kuralları gibi bir çok konuda yolcu memnuniyeti düşünülerek oluşturulmuştur. Bu yönüyle Şirket-i Hayriye, kalite yönetimi, müşteri memnuniyeti gibi kavramların ilk uygulayıcısı olmuştur.


Bu nizamnamedeki yer alan maddelerden bazıları
* Şirket, ithal edilecek kömür için gümrük vergisi ödemeyecek.

* Şirket vapurları, Lloyd Sigorta Kurumu´nun kurallarına uygun olarak inşa edilecek, her vapurun Lloyd belgesi bulunacak.

* Şirket vapurları, her yıl Tersane-i Âmire tarafından muayene edilecek.

* Vapurların her birinde bir kaptan, bir birinci makinist, bir ikinci makinist, yeteri kadar tayfa, kamarot ve memur çalıştırılacak. Bahriye Nezareti´nden diploması olmayan kaptan ve makinistler çalıştırılmayacak.

* İskeleler ile şirket merkezi arasında gecikmeler ve kaza durumlarında haberleşilebilmesi için telgraf şebekesi kurulacak.

* Vapurlar dumanlı, sisli, karlı, tipili havalarda iskeleden hareket etmeyecek. Arıza halinde en yakın iskeleye bağlanacak. Her vapurda görünür yerlerde can yelekleri hazır bulunacak.

* Hareket saatleri, vapurların çakışmaması için birbirlerinden birkaç dakika aralıklı olacak şekilde ayarlanacak. Posta alacak vapur, hareket saatinden 15 dakika evvel iskelede hazır bulunacak. Vapur hareket ederken, herhangi bir kazaya meydan verilmemesi için iskele kapıları kapatılacak.

* Vapurlar liman kurallarına uyacak, liman içinde zorunlu haller dışında yarım yolla hareket edecek. Asla diğer vapurlarla yarış edilmeyecek.

* Köprüdeki Üsküdar, Harem, Salacak ve Boğaziçi iskelelerinde kış aylarında soba yakılacak.

* Vapurların 1. mevki kanapeleri kıl örme kumaşla kaplı, 2. mevkilerindeki tahta olacak. Ayrıca her vapurda gerektiğinde kullanılmak üzere yeterli sayıda açılır kapanır, portatif, üstü bez iskemleler bulunacak.

* Vapurlarda tuvalet bulundurulacak. Tuvaletler her zaman temiz tutulması için, sık sık bol suyla yıkanacak.

* Kışın 1. ve 2. mevkilerde soba yakılacak, sıcaklık 15 derecenin altına düşürülmeyecek. Ayrıca gereği kadar gaz lambası bulundurulacak, akşamları bunlar yakılacak.

* Vapurda kahve ocağı bulunacak, satılan maddeler en iyi cinsten ve ucuz olacak. Kahveciler bir örnek elbise giyecek ve yolcuları rahatsız etmeyecek.

* Vapurlar, yakacakları kömürleri yolcular yokken alacak.

* Aşırı içkili olanlar derhal dışar çıkartılacak. Vapurlarda dilenmek yasak olacak.

* Gündüz olsun, gece olsun, yangın çıktığında tulumbacıları, tulumbalarıyla birlikte yangın mahalline ücretsiz götürmek üzere bir şirket vapuru hazır bulundurulacak.

__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...


Konu Ekin tarafından (25.11.2015 Saat 18:15 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Silinmiş Resimlerin Düzenlenmesi
  Alıntı ile Cevapla
15 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 23.02.2013, 15:28   #5
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğazın Kuğuları Vapurlar | Şirket-i Hayriye

Eski Ünlü Bazı Vapurların Hikayesi




Suhulet

Hüseyin Haki Efendi, İskender Efendi ve Hasköy fabrikası sermimarı Mehmed Usta tarafından tasarlanan dünyanın ilk Arabalı vapurudur. 1871´de İngiltere´de inşa edilmiştir. Teknesi saçla kaplı, 555 gros tonluk bir vapurdu. Uzunluğu 45.7 metre , genişliği 8.5 metre , su kesimi 3.1 metreydi. 450 beygir gücünde, tek silindirli compound buhar makinesi ile saatte 7 mil hıza ulaşıyordu. 1930´da Hasköy Tersanesi´nde, buhar makinesi dizel motorla değiştirilmişti. Savaş günlerinde ordunun hizmetinde büyük başarılar kazandı. Uzun yıllar çalıştıktan sonra 11 mayıs 1958´de hizmet dışı bırakıldı.


Resanet ( Eser-i Merhamet )


1892´de, İskoçya´da yandan çarklı yolcu vapuru olarak yapıldı. Teknesi saçla kaplı, 230 gros tonluk bir vapurdu. 80 beygir gücünde, iki silindirli compound buhar makinesi ile saatte 10 mil hıza ulaşıyordu. 24 Mayıs 1901 gecesi, Köprü´de yangın nöbeti için bağlıyken, başka bir geminin çarpması sonucu battı. II. Abdülhamid´in emriyle çıkartılınca, adı da durumuna uygun olarak Eser-i Merhamet olarak değiştirildi. 1916 yılında Karadeniz´de bir Rus denizaltısı tarafından torpillenerek yaralandıysa da şirketin Nusret vapuru tarafından kurtarıldı. Daha sonra İstanbul´a getirilerek terkedildiğinde 24 yıllık bir tekneydi.





Tarz-ı Nevin


1903´te, İskoçya´nın Glasgow kentindeki tezgahlarda yolcu vapuru olarak yapıldı. Şirket-i Hayriye´nin ilk tek uskurlu vapuruydu. 144 gros ton ağırlıkta çelik sactan bir tekneye sahipti. Uzunluğu 30.6 metre , genişliği 5.8 metre , su kesimi 2.2 metreydi. 195 beygir gücünde iki silindirli compound bir buhar makinesi ile saatte 10 mil hız yapıyordu. 14 Mart 1903 ila 18 Ekim 1966 yılları arasında hizmet verdi.






Kamer


1906´da, İngiltere´nin Newcastle kentindeki tezgahlarda yolcu vapuru olarak yapıldı. Şirket-i Hayriye´nin ilk çift uskurlu vapuruydu. 327 gros ton ağırlıkta çelik sactan bir tekneye sahipti. Uzunluğu 41.2 metre , genişliği 7.3 metre , su kesimi 2.9 metreydi. 370 beygir gücünde iki adet tripil(3 silindirli) buhar makinesi ile saatte 10.5 mil hız yapıyordu. 1906 ila 1964 yılları arasında hizmet verdi.


Halas ( Yenilenmiş Hali )



Halas



1914´te, İskoçya´nın Glasgow kentindeki tezgahlarda yolcu vapuru olarak yapıldı. Şirket-i Hayriye´nin en büyük vapuruydu. 588 gros ton ağırlıkta çelik sactan bir tekneye sahipti. Uzunluğu 49 metre , genişliği 7.9 metre , su kesimi 2.4 metreydi. 406 beygir gücünde iki adet tripil(3 silindirli) buhar makinesi ile saatte 12 mil hız yapıyordu. Parası ödenmiş olmasına rağmen, 1914 kasımında İngiltere hükümeti tarafından kendisine el konuldu. 1918 yılna kadar İngiliz bayrağı altında çalıştı. Ancak, Mudanya Ateşkes´inden sonra Şirket-i Hayriye´ye iade edildi. O zamana kadar Water-witch olan adı, 6 Ekim 1923´te, kurtuluş anlamına gelen Halâs olarak değiştirildi. 12 Aralık 1983 günü hizmet dışı bırakıldı.

__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...


Konu Ekin tarafından (25.11.2015 Saat 18:15 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Silinmiş Resimlerin Düzenlenmesi
  Alıntı ile Cevapla
17 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 23.02.2013, 15:29   #6
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğazın Kuğuları Vapurlar | Şirket-i Hayriye






Beşiktaş Vapur İskelesi





Boğaziçi’nde 19. yüzyıl ortalarına kadar, yani Şirket-i Hayriye’nin faaliyete geçmesine değin gemilerin yanaşmasına, yolcu ve yük indirip bindirmesine uygun iskeleler yoktur. Şirket-i Hayriye’nin ilk döneminde de gemiler kıyıya yanaşmaz. Yolcular kayıklar aracılığıyla gemiler ile kara arasında gidip gelirler. Bu yorucu ve yer yer tehlikeli olan durum karşısında Şirket-i Hayriye idaresindeki gemilerin yanaşmasına uygun iskeleler ve bu iskeleler üzerinde yolcuların özellikle kötü havalarda beklemelerini kolaylaştıracak yapıların inşasına ilişkin bir proje hazırlanır.


Bu bağlamda, Boğaziçi’nin Rumeli kıyısında Beşiktaş, Ortaköy, Kuruçeşme, Arnavutköy, Bebek, Rumelihisarı, Baltalimanı, Emirgan, İstinye, Yeniköy, Tarabya, Büyükdere ve Sarıyer’de Anadolu kıyısında ise Üsküdar, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy, Kandilli, Anadoluhisarı, Kanlıca ve Beykoz’da iskele ve bekleme yerlerinin inşası kararı alınır. Başlangıçta iskelelerde yolculara ait kapalı bekleme alanı yoktur. 1914 yılına gelindiğinde ise hemen her iskelede kapalı bekleme salonu bulunmaktadır.







Karaköy İskelesi






Yüzyılın başından beri kullanılan eski iskelenin yerine, Haliç Tersanesi'nde inşa edilen ve kalın zincirlerle hem Köprü'ye, hem de baş tarafından dibe oturtulan beton bloklara tespit edilen yenisiyle 2 Ekim 1936 tarihinde değiştirildi. O yıllarda; "Avrupa'da bile emsaline nadir tesadüf olunan, her türlü konfor ve tekemmülatı cami, yepyeni ve modern bir deniz istasyonu" olarak lanse edilmişti. Alt katı vapurlara ayrılmıştı. Üst katında ise İdare'nin enspektörlük binaları bulunmaktaydı. Sol tarafıHaydarpaşa, sağ tarafı ise Kadıköy vapurlarının yanaşması için ayrılmıştı. Taşıyıcı dubalarının iyice eskimesi üzerine, 1958'de kullanıma kapatıldı ve bir süre sonra da çürüyen dubaları su alarak, iskele yan yattı. Vapurlar, geçici olarak Köprü üzerindeki Adalar iskelesinden kalkmaya başladılar. 18 Aralık 1958'de batık iskele Haliç Tersanesi'ne çekildi. Birkaç ay içinde alelacele yenisi yaptırıldı. Bu kez köprüye dik olarak değil, Karaköy Rıhtımı'na dik olarak (günümüzde kullanılan şekliyle), Kefeli Han'ın önüne sabitlendi.

Bu yeni iskele de, 1 Mart 1966 günü, iki Sovyet tankerinin liman ağzında çarpışmaları sonucunda denize dökülen mazotun alev alması ile, yanına bağlamış olan "Kadıköy" vapuruyla birlikte yanarak hizmet dışı kaldı. Hızlı bir şekilde onarılarak 16 Mart 1966'da yeniden hizmete girdi. Yenilenen iskele, yüzer duba şeklinde çelikkonstrüksiyondan inşa edilmişti. 8 Ekim 1984'de ise, bugün de kullanılmakta olan yenisi hizmete girdi. Eskisi ise Ocak 1986'da Harem'e bağlandı ve hizmet binası olarak kullanılmaya başlandı.


Kabataş İskelesi


Kabataş parkının devamından, Dolmabahçe Sarayına kadar uzanmakta olan Bezm-i Alem Valide Sultan Camii, Dolmabahçe Sarayı,Saat Kulesinin bütünleştiği sahil şeridinin en önemli iskelelerinden birisidir. 1.331,47 m2´lik İşletmemiz mülkiyetindeki alanda iskele binası yanı sıra 4.450,00 m2´lik dolgu sahada araba vapuru rampalarıda,bulunmaktadır.

Boğaziçi Köprüsü´nün bulunmadığı dönemlerde İstanbul´un Harem, Kadıköy ve Boğaz hattına yolcu ve araç taşımacılığı hizmeti verilmiştir.
Bugün ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınca yapımı sürdürülmekte olan metro, hafif raylı sistem ve finiküler hattın bağlantısı olan entegre ulaşım ağının önemli bir merkezi olmak üzeridir. Özellikle yaz aylarında Adalar-Yalova-Çınarcık hattı yolcu seferleri bu iskeleden İşletmemiz gemileri ile verilmektedir.


Barbaros Hayrettin Paşa İskelesi

Boğaz ve Kadıköy hattı iskelesi olarak hizmet vermekte olan iskelemiz, 1985 yılında 510 m2´lik, denize kazık çakılarak elde edilen beton platform üzerine inşa edilmiştir.Betonarme iskele binası 180,00 m2 olup dolgu alan üzerinde bulunmaktadır.

Beşiktaş İskelesi


Beşiktaş´ta ilk iskele Şirketi-i Hayriye tarafından Hayrettin önü denen mevkiye 1851 yılında ahşap olarak inşa edilmiş iken 1884 yılında yıkılarak iskeleler tamirat memuru Kirkor Efendi nezaretinde ahşap olarak yenilenmiş, 1908 yılında ise iskelenin deniz tarafı doldurularak yine aynı yıl Mimar Ojiye´ye Rıhtım inşa ettirilmiş, 1913 yılında bugünkü 2 katlı iskele yine Şirket-i Hayriye tarafından, Mimar Ali Talat Bey´e yaptırılmıştır. 1919 yılında Mimar Nafilyan tarafından verilen raporla lodosta hasara uğrayan bölümler güçlendirilmiştir.Eski eser tescilli olan iskelenin, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı´ndan alınan restorasyon izni ile 1987 yılında iskele binasının tümüyle restorasyonu yanı sıra 744,50 m2´lik yanaşma platformu yapılarak bugünkü haline getirilmiştir.Boğaz hattı ve Üsküdar hattı yolcu yoğunluğuna göre gemi kapasitesine uygun olarak deniz ulaşımında İşletmemizce yolcu taşımacılığı hizmeti verilmektedir.

Ortaköy İskelesi

Antik çağda adı Arkeonun olan Ortaköyde Türkler 16. yüzyılda yerleşmiştir. İlk iskele 1851 yılında Abdulmecit Camii üst tarafında ahşap olarak inşa edildi. 1889 yılında çürüyen iskele kazıkları değişti. 1909 yılında yıkılarak yeniden inşa edildi. 19l0 yılında saat kondu. Kare planlı küçük bina tek katlı ve ahşaptır. Geniş kenarlı pencereleri ile dikkat çekmektedir.1992 yılında yeniden düzenlenen iskele ve Ortaköy meydanı 19.YY. Osmanlı Sivil Mimarisine özgün örnekleri ve 3.dini temsil eden yapılan bu semte özgü mimari bir bütünlük yaratır.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı´nca taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli bulunan binanın çökme tehlikesi arzetmesinden ötürü alınan restorasyon izni ile aslına uygun iskele binası ile 185.26 m2 Denize kazık çakılarak elde edilen platform yenilenmesi yapılarak 15 Mart 2002 tarihinde Bogaz hattı yolcu gemilerinin hizmetine açılmıştır.


Arnavutköy İskelesi


16. yy.´ da bağları bahçeleri ile 19 Y.Y.da Çileği ile ünlü olan ve Rumlar tarafından Arvaritahori (Arnavutköy) olarak adlandırılan Arnavutköy´e ilk iskele 1851 yılında Şirket-, Hayriye tarafından ahşap olarak Karakolhanenin alt tarafına inşa edildi.

1800 yılında tamir edilerek çinkoları değiştirildi. 1910 yılında ilk telefon konuldu. Kazıklı yol çalışmalarından dolayı iç kısımda kaldığından yeni iskele yol çalışmaları sonrasında 311 m2´lik beton platform üzerine 112 m2´lik iskele binası, eski özellikleri muhafaza edilerek sahil yolu düzenlemesi nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından inşa edilerek İşletmemiz kullanımına verilmiş olup 6 Temmuz 1988 tarihinde hizmete açılmıştır.


Bebek İskelesi


Bebek semtindeki iskele 1851 yılında Humayu-u Abad Camii, Okul ile Kadı Mehmet Efendi Yalısı arasına ahşap olarak inşa edilmiştir.

1890 yılında Kadın ve erkek yolcular için ayrı bekleme salonları yapılmıştır. 1894 yılında iskeleye bir sıra kazık ilave edilerek genişletilmiştir. 1898 ve 1918 yılarında tamir edilmiştir. 1910 yılında soba ile ısıtılan –yolcu salonuna ilk kez duvar saati konulmuştur.


Bebek iskelesinin bugünkü yeri olan Bebek Parkına 1920 yılında ahşap kazık çakılarak inşa edilmiş, Şirket-i Hayriye Ocak 1945 yılında tüm mal varlığıyla millileştirilerek Devlet Deniz Yolları ve Limanlar Umum Müdürlüğüne devredilmiştir. Devlet Deniz Yolları ve Liman Umum Müdürlüğünün lağv edilmesi ile Ağustos 1953 yılında Denizcilik Bankası T.A.O. Genel Müdürlüğüne devredilmiş, 1986 yılında büyük bir onarım geçirmiştir.


Eski Bebek iskele binasının yetersizliği ve hizmet dışı bırakılması ile Boğaz iskelelerinin özgün yapısından esinlenerek hazırlanan restorasyon projesi T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı´nca onaylanmasını müteakip 255,45 m2´lik betonarme kazık üzerine iskele platformu ile 73,20 m2 iskele binası yapılarak Ekim 2001 tarihinde Boğaz hattı gemilerinin hizmetine alınmıştır.
Eski Bebek İskelesi ise restore edilerek korumaya alınmıştır.

Emirgan İskelesi

Emirgan´a ilk iskele 1851 yılında Şirket-i Hayriye vapurlarının Boğaziçine çalışmaya başladığı zaman ahşap olarak camii önündeki arsaya inşa edilmiştir.
Şirket-i Hayriye 1900 yılında iskelenin bugün bulunduğu yeri satın alarak, yeniden ahşap olarak inşa etmiş, Mart 1989 tarihinde Boğaziçi sahil yolu düzenlemesi nedeniyle bir bölümü yolda kaldığından yıkılmıştır.

Yıkılan Emirgan İskelesi´nin yerine T.C. Kültür Bakanlığı´nca taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli olduğundan, İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu´nca onaylanan restorasyon projesine göre 194,78 m2´lik, denize çakılan kazık üzerindeki beton platform üzerine aslına uygun olarak inşa edilerek 24 Kasım 2001 tarihinde Boğaz hattı yolcu gemilerinin hizmetine açılmıştır.

İstinye İskelesi

Yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, diğer iskeleler ile aynı tarihlerde yapıldığı ihtimali üzerinde durulmaktadır. Gemi yanaşma yeri olarak duba ilave edilmiştir. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı´nca taşınmaz kültür varlığı olarak tescillidir.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı mülkiyetinde olup, imar planlarında kamu malı sahası olarak ayrılmıştır. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Başkanlığı´na kullanım bedeli olarak ecrimisil ödenmektedir.

Yeniköy İskelesi


İnşa tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte Şirket-i Hayriye döneminde Boğaz hattı gemilerinin uğraması için diğer iskeleler gibi 1851 yılında yapıldığı tahmin edilmektedir.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı´nca taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli olduğundan 292,60 m2´lik, denize çakılan kazık üzerindeki beton platform üstüne restorasyon izni alınarak 84,90 m2´lik yolcu salonu da yapılarak 2001 yılında bugünkü haline dönüştürülerek Boğaz hattı yolcu gemilerinin hizmetine açılmıştır.


Büyükdere İskelesi


Eski eser tescilli olan Eski Büyükdere İskelesi´nin 1989 yılında kazıklı yol yapımı nedeniyle yolun arkasında kalmasından ötürü, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı´nca bugünkü iskele, özgün Boğaziçi iskele mimarisinden yararlanılarak, 311,75 m2´lik denizden kazanılan alan üzerinde; 123,20 m2´lik yolcu salonu ve diğer bölümü yanaşma mahalli olarak inşa edilerek İşletmemize teslim edilerek, gemi seferlerine açılmıştır.

Sarıyer İskelesi


Sarıyer, bütün eski kaynaklarda civardaki mevcut madenden dolayı toprağın sarı renkte görünmesi nedeniyle “Sarıyar” diye anılmış ,bu isim de zaman içerisinde Sarıyer olarak değiştirilmiştir. Sarıyer iskelesi, yapılış tarihi bilinmemekle birlikte, en eski iskele binalarından olduğu tahmin edilmektedir. İlk iskele eski adı SIMOS olan ve daha sonra “ SEVİNÇLER VE ZEVKLER ” anlamına gelen Mesar burnundaki eski kayıkhane iskelesine, 1851 yılında Şirket-i Hayriye tarafından ilaveler yapılarak inşa edilmiştir.

1890 yılında tamirat memuru Kirkor Efendi ve Yani Kalfa nezaretinde yeniden tamir edilerek genişletilmiştir. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı´nca taşınmaz kültür varlığı şerhi konulmuş olduğundan alınan restorasyon izni ile 2003 yılında iskele platformu betona dönüştürülerek Boğaziçi hattı seferlerine açılmıştır.


Rumeli Kavağı İskelesi


Eski Rumeli Kavağı İskelesi, 1851 yılında kurulan Şirket-i Hayriye´nin kuruluşunu müteakip Boğaziçi´ndeki yerleşim birimlerine iskeleler inşa edilerek vapur seferlerine başlanmıştır.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı´nca taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli olan iskele, denize kazık çakılarak elde edilen 286,38 m2´lik platform üzerine, alınan restorasyon izni ile aslına uygun olarak inşa edilerek, 21 Şubat 2002 tarihinde Boğaz hattı yolcu gemilerinin seferlerine açılmıştır. Ayrıca turistik özelliği de olan bir iskelemizdir.

__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...


Konu Ekin tarafından (25.11.2015 Saat 18:21 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Silinmiş Resimlerin Düzenlenmesi
  Alıntı ile Cevapla
16 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 23.02.2013, 15:29   #7
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğazın Kuğuları Vapurlar | Şirket-i Hayriye




Haydarpaşa İskelesi


Anadolu´nun İstanbul´a açılan kapısı olarak büyük önem taşıyan Haydarpaşa iskelesi Şirket-i Hayriye tarafından ünlü mimarlarımızdan Vedat TEK´e yığma taş bina olarak inşa ettirilmiştir. Haydarpaşa Garının yolcuların Deniz ulaşımı ile istenilen yere ulaşması sağlanmaktadır. İskelenin dış cephesinde çini süslemeler ve eski harflerle Haydarpaşa yazısı görülmektedir.

Yapım tarihi kesin belli olmamakla birlikte çini yazı kitabesinde görülen 1334 tarihinden 1915 – 1917 yılları arasında olduğu tahmin edilmektedir.Kütahya çini sanatının değerli ustası Mehmet Emin bey´in çinilerle süslediği bu iskele Osmanlı döneminin son eserlerinden biri olup, dış cephesi ve iç mekanlarında yoğun çini süsleme ve kitabe panolara yer verilmiştir.T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığınca Eski Eser tescilli olduğundan alınan Restorasyon izni ile 1980 yılında Restore edilmiştir.


Üsküdar İskelesi

Şehirhattı vapurlarının Her yirmi dakikada bir yolcu alıp, yolcu indirdiği Üsküdar iskelesi Şirket-i Hayriye’nin Boğaz kıyılarında yaptırdığı ilk iskelesi olması bakımından ayrı bir yeri vardır. İlk yapılan iskele bugünkünden biraz daha içerde, tarihi çeşmeye biraz daha yakında olduğu kayıtlarda belirtilir. 1906’da ilk iskele binası yıkılıp yerine yenisi inşa edilir, içinde kuş kafesler, süslü, oymalı bilet gişeleri yer yapı bugünkü halini 1983 yılında gerçekleştirilen inşa ile alır.


Kadıköy İskelesi


Kadıköy’e ilk vapur, Fevaid-i Osmaniye idaresi tarafından 1846’da çalıştırılmaya başlanmış. Kıyı zamanla doldurularak 1908’de bugünkü Kadıköy meydanı ortaya çıkmış.Bugünkü iskele, 1915 yılında yarı beton, yarı yığma olarak yapılmış. Kadıköy iskelesi Neoklasik Türk Mimari uslübunda ve Kagir tarzda yapılmış iskelelerin en ünlülerinden birisidir. Binanın son onarımı sırasında ortaya çıkartılan kitabesinde eski harflerle 1926 tarihi bulunmaktadır. İskele binası 1959 yılında büyük onarım görmüştür. 1984 – 1986 yılları arasında yapılan onarımda yan taraftaki revnaklar yapıya eklenerek orijinal biçime dönüştürülmüştür, Son olarak 1995 yılında bir kez daha onarım görerek günümüze ulaşan iskele binasının ikinci kattaki Kütahya Çini kaplamaları 20 YY. başlarına ait olup,Türk Çini sanatının değerli belgeleri niteliğini taşımaktadır.

Beylerbeyi İskelesi


Yapım tarihi bilinmemekle birlikte çok eski yerleşim yeri olan çevresindeki tarih ve kültür mirasının bir parçası olarak geçmişin anılarını yaşatmaktadır.

T.C. Kültür ve Bakanlığından restorasyon izni alınmış olup İskele binasının aslına uygun olarak restorasyonu ile beton iskele platformu inşa edilerek yeniden vapur seferlerine açılacaktır. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığınca taşınmaz kültür varlığı olarak tescillidir. Boğaz hattı yolcu gemilerimizin en eski geçmişi olan iskelelerinden biridir.


Çengelköy İskelesi



İstanbul Boğazının en eski yerleşim yerlerinden biri olan Çengelköy İskelesi´nin yapım tarihi net olarak bilinmemektedir.

T.C. Kültür Bakanlığı İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu izni ile yakın bir geçmişte aslına uygun olarak restore edilmiştir. 172 m2 iskele binası ahşap kaplama olarak inşa edilmiştir. Denize kazık çakılarak elde edilen 330,75 m2´lik mahal iskele platformu olarak kullanılmaktadır.T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığınca taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli olup Boğaz hattı yolcu gemilerine hizmet vermektedir.

Kandilli İskelesi


Boğaziçi´nin tarihi ve geçmişini yansıtan iskelenin inşa tarihi net olarak bilinmemektedir. T.C. Kültür Bakanlığı İstanbul III Numaralı Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu´nun onayı ile yakın tarihte aslına uygun olarak restore edilmiştir.

Denize kazık çakılarak elde edilen 345,60 m2´lik platform üzerinde 98 m2´ lik ahşap kaplamalı iskele binası aslına uygun olarak inşa edilmiş geri kalan bölüm ise iskele yanaşma mahalli olarak kullanılmaktadır. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığınca taşınmaz kültür varlığı olarak tescillidir.


Anadoluhisarı İskelesi


Eski Anadoluhisarı iskelesi 1393 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından Antik Çağdan kalan Zeus Mabedi´nin yıkıntıları üzerinde inşa edilmiş olup, önceleri Güzelhisar adıyla anılan, Fatih Sultan Mehmet´in Rumelihisarını yaptırmasından sonra Anadoluhisarı adıyla anılmaya başlamıştır.

Anadoluhisarı´na ilk iskele Şirket-i Hayriye tarafından ahşap olarak, 1851 yılında fahihanelerin nihayetindeki Hisar önü denilen yere inşa edilmiş iken 1905 yılında yıkılarak yeniden inşa edilmiştir. Boyama işleri Şirket-i Hayriye´nin Hasköy Tersanesi baş nakkaşı Hasan Usta tarafından yapıldı. Anadoluhisarı İskelesi T.C. Kültür Bakanlığınca taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli olduğundan restorasyon izni ile ahşap olan iskele platformu yerine betonarme kazık üzerine yapılan platform ve iskele binası olarak 1989 tarihinde 510 m2´lik platform üzerinde 135 m2´lik aslına uygun restore edilerek bugünkü halini almıştır.


Kanlıca İskelesi



Boğaziçi´nin yaşam ve geçmişteki mirasını yansıtan ve Şirketi Hayriye döneminde de önemli iskelelerimizden olan Kanlıca İskelesi, yoğurtları ünlü semtin simgesini tamamlamaktadır. İnşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığınca taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli olduğundan alınan restorasyon izni ile 1989 yılında 348.86 m2´lik alanın 128 m2´lik bölümüne iskele binası yapılmış, diğer bölümü iskele yanaşma mahalli olarak kullanılan bugünkü haline getirilmişti.


Çubuklu İskelesi


Boğaziçi´nin yaşam ve kültür mirasını simgeleyen, Şirket-i Hayriye döneminde de ulaşım hizmeti vermiş olan iskelemizin inşa tarihi bilinmemektedir.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı´nca taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli olduğundan, alınan restorasyon izni ile 1989 yılında 430,45 m2´lik kazıklı sistemle elde edilen platform üzerinde, 118,25 m2´lik iskele binası yapılmış olup, kalan bölüm ise yanaşma mahalli olarak kullanılan bugünkü haline getirilmiştir.



Paşabahçe İskelesi

Eski Paşabahçe İskelesi´nin hizmet dışı bırakılması ile T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı´ndan, taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli olması nedeniyle alınan restorasyon izni ile 1985 yılında, betonarme kazık üzerine yeniden aslına uygun olarak inşa edilerek bugünkü haline getirilmiş ve Boğaz hattı yolcu gemilerimizin hizmetine açılmıştır.

Beykoz İskelesi


Antik ismi Amikos olan Beykoz´un, bazı kaynaklara göre ismi Beyköyü, bazı kaynaklara göre ise Beycevizi olarak anılmaktadır. Tarihte önemli bir yeri olan eski Beykoz çayırı ve Hünkar iskelesi yakınında bulunmaktadır. Hünkar iskelesi Osmanlı – Rus savaşı sonundaki anlaşmanın yapıldığı yerde ilk iskele Şirket-i Hayriye tarafında 1851 yılında ahşap olarak inşa edildi.

1903 yılında Kirkor Usta tarafından ilk yenilenmesini müteakip, 1989 yılında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı´ndan, taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli olması nedeniyle alınan restorasyon iznine istinaden Eski Beykoz İskelesi´nin bir bölümünün yola terki ile 1.221,10 m2´lik betonarme platform üzerine 170 m2´lik iskele binası inşa edilerek, diğer bölümü iskele yanaşma mahalli olarak bugünkü haline dönüştürülmüştür.

Anadolu Kavağı İskelesi

Çeşitli kaynaklarda Anadolu Kavağı adı tutmak, çevirmek, engel olmak anlamındaki “Kavak” sözcüğünden türediği söylenmektedir. Tarihi çok eskilere dayanan Anadolukavağı, Boğaz Köyünün Bizans ve Osmanlı dönemlerinde ana uğraşı balıkçılık, bahçecilik ve Karadenize açılmak için elverişli hava bekleyen gemilere hizmet vermek olduğundan, bu bölgede de sınır gümrük kontrol noktası anlamı taşıyan Kavak adının verildiği belirtilmektedir.
Günümüzde ise Anadolukavağı, turizm ve balıkçılıkla uğraş vermektedir.

İnşa tarihi net olarak bilinmemektedir. Ancak T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı´nca taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli olduğundan, alınan restorasyon izni ile 1987 yılında 744,66 m2´lik betonarme platform üzerine 97,66 m2´lik iskele binası yapılmış olup, kalan bölüm ise yanaşma mahalli olarak kullanılan bugünkü haline getirilmiştir.

__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...


Konu Ekin tarafından (25.11.2015 Saat 18:22 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Silinmiş Resimlerin Düzenlenmesi
  Alıntı ile Cevapla
16 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 23.02.2013, 15:34   #8
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğazın Kuğuları Vapurlar | Şirket-i Hayriye






Fener İskelesi

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığınca taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli olup, tamamı 100 m2´lik betonarme kazık yöntemi ile deniz üzerinde inşa edilmiştir.

Eyüp-Eminönü-Üsküdar hattında motor - bot ile Haliç hattı seferlerinde yolcu taşımacılığı, İşletmemizce yapılmaktadır.
En eski yerleşim yerlerinden biri olan Fener Patrikhane ve Kilisesi ile İstanbul´un azınlıklarının geçmiş dönemlerindeki en rağbet edilen ve halen Haliç Kültür Projesi Kapsamında fon sağlanan, özel bir yerleşim projesi kapsamında bulunmaktadır.


Kasımpaşa İskelesi


Galata ile Hasköy arasında bulunan Kasımpaşa, İstanbul´un Beyoğlu yakasındaki en eski yerleşim merkezi olup, Kanuni döneminde bu semtte önemli imar hareketleri, camii, çeşme vb. binalar yaptıran Vezir Kasım Paşa´nın adı ile anılmaya başlanmıştır.

Genellikle Denizci İleri gelenlerin ve tershane çalışanlarının oturduğu Kasımpaşa XIX. Yüzyılda İstanbul´un en mamur zengin semtlerinden biri iken 1821 büyük yangından sonra bir daha eski görkemine kavuşamamıştır. 1910´lu yıllarda tek katlı ve ahşap olarak tekrar inşa edilmiştir. hizmete açılmıştır.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı´nca taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli iskelenin restorasyon izni alınarak 396,00 m2´lik, betonarme kazık üzerindeki platformun üzerine, aslına uygun olarak yeniden inşa edilerek, 30 Mayıs 2003 tarihinde Haliç ve Üsküdar hattı seferlerine açılmıştır. Haliç hattının en büyük iskelesi olma özelliğini taşımaktadır.



Balat İskelesi

İnşa tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, azınlıkların en eski yerleşim yeri olarak halen eski kültür izlerini taşıyan birçok yapıya rastlanmaktadır. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı´nca taşınmaz kültür varlığı tescili bulunduğundan alınan restorasyon izni ile denize kazık çakılarak elde edilen 229 m2´lik beton platform üzerinde yeniden inşa edilmiştir.

Eyüp-Eminönü-Üsküdar hattında motor - bot tipi yolcu gemileri ile halen İşletmemizce deniz ulaşım hizmeti verilmektedir.


Ayvansaray İskelesi


151.00 m2 lik iskele ve platformunun tamamı deniz içinde kazık üzerinde inşa edilmiştir.Üzerinde tek katlı ahşap kaplamalı iskele binası mevcuttur. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığınca taşınmaz kültür varlığı olarak tescillidir.

Haliç hattının aynı kültürün izlerini taşıyan bölgesinde bulunan Ayvansaray İskelesi, 1989 yılında Haliç yeşil alan düzenlemesi nedeniyle yoğun yeşilin içerisinde, tarihi geçmişi ve çevre ile bütünleşen bir iskeledir.

Tamamı 151 m2 betonarme kazık yöntemi ile deniz üzerinde inşa edilmiştir.
Eyüp-Eminönü-Üsküdar hattında motor - bot tipi yolcu gemileri ile halen İşletmemizce deniz ulaşım hizmeti verilmektedir.

Sütlüce İskelesi


Haliç hattının Kasımpaşa-Hasköy güzergahında bulunan Sütlüce İskelesi eski Halıcıoğlu ve Sütlüce iskelelerinin orta noktasında, tek iskele olarak birleştirilerek 1989 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı´nca yeşil alan düzenlemesi sonrasında yapılmış, yakın tarihte bir dönem seferlere kapatılması ile yangın geçirerek, 241 m2´lik deniz üzerindeki bugünkü hali ile T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı´ndan alınan restorasyon izni ile yenilenerek, Eyüp-Eminönü-Üsküdar hattına açılmıştır.

Halen motor - bot tipi yolcu gemileri ile Eyüp -Eminönü-Üsküdar hattında İşletmemizce deniz ulaşım hizmeti verilmektedir.


Eyüp İskelesi

İstanbul´un en eski yerleşim yerlerinden biri olan Eyüp, Haliç sahil şeridindeki azınlık din kültürünün aksine tamamen İslami yapıların en yoğun olduğu bölgedir.

Feshane, eski feslerin dikildiği dikimevi olarak anılmakta, ayrıca Eyüp Sultan türbesi, Fransız yazar Pierre Loti kahvesi ve eski Türk evleri ile her biri Osmanlı mezarlık kültürünün bir başka eşi olmayan örnekleri ile dolu mezarlıkları ile ünlü, Altınboynuz (Golden Horn) adı ile eski İstanbul´un din kültürünün Müslümanlar olduğu kadar yabancıların için de önem arz eden bir yerinde bulunmaktadır.

1989 yılındaki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı´nca, Haliç Yeşil Alan Düzenleme Projesi kapsamında yapılan kazıklı yol ile aynı yerde yeniden 186.00 m2´ lik, İşletmemiz tapulu alanı üzerinde tek katlı ahşap kaplamalı iskele binası olarak yenilenmiştir. İskele ve platformunun tamamı kazık olarak deniz üzerinde bulunmaktadır. İskelemiz, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığınca taşınmaz kültür varlığı olarak tescillidir.

Eski Haliç´teki Kağıthane Deresi´nin taşımış olduğu alüvyonlar nedeniyle Haliç hattının son iskelesi olarak, Eyüp-Eminönü-Üsküdar hattında motor-bot tipi yolcu gemileri ile halen İşletmemizce deniz ulaşım hizmeti verilmektedir.


__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...


Konu Ekin tarafından (25.11.2015 Saat 18:23 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Silinmiş Resimlerin Düzenlenmesi
  Alıntı ile Cevapla
16 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 23.02.2013, 17:54   #9
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğazın Kuğuları Vapurlar | Şirket-i Hayriye

Sevgili Banemin,

kendi kaleminden çıkan sözlerin üst kısmına eklediğin Nazım Hikmet şiiri beni hep hüzünlendirmiştir. Özlemi ne kadar güzel ifade eder o vapura sürülen ve yanan el.

İstanbul'da yaşayan, ya da gezi mahiyetinde orada bulunan birçok insan muhakkak senin yazında bahsettiğin ayrıntıları yaşamıştır.

Çocukluğuma gittim, simit yedim, denizin mazot ile karışık o kokusu genzimi yaktı, Dış güvertedeki banklara oturup ayaklarımı küpeşte demirlerine uzatmayı çok istedim, ama malum çocuk bacakları oraya kadar uzanmıyorAnneme ve babama ricamdan sonra, kaptan köşküne bile çıktım ve kaptanın ellerinin saçlarımda dolaşmasını hissettim. Simitimi martılara fırlattım. Hatta o bahsettiğin satıcıları bile gördüm

Teşekkürler bu güzel anıları hafızamda canlandırdığın için.



Ellerine sağlık.



  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 23.02.2013, 19:04   #10
Çevrimdışı
Duayen
Huysuz ve Tatlı Kadın

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğazın Kuğuları Vapurlar | Şirket-i Hayriye

Lale gibi benimde anılarım canlandı gözümde.Şimdi İstanbuldayım ama henüz bir vapura binmek kısmet olmadı.Martılara simit atma sevdamı İstanbula gelirken feribotta yaşadım.
Vapurlar, boğazın ve bence bütün denizlerin güzelliği ve en önemli aracı.
Bu günlere gelene kadar yaşananları okuyunca ne kadar önemli bir yol katedilmiş anlıyor insan.
Güzel bir konuydu,başarılı bir çalışma olmuş tebrik ederim.

Sen şimdi bütün seferleride ezberlemişsindir Banemin,artık bir yere giderken sana sorarız
  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Duayen'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
anadolu hisarı, anadolukavağı, baca, boğaz, boğazın, çengelköy, eminönü, fener, galata, haliç, hayriye, iskele, istanbul, kadıköy, kanlıca, karaköy, kasımpaşa, paşabahçe, simit, suhulet, sütlüce, vapurları, şirketi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 13:15.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2023, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.