![]() |
![]() |
#81 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Ben Eylül Sen Haziran Bir eylüldü başlayan içimde Ağaçlar dökmüştü yapraklarını Çimenler sararmıştı Rengi solmuştu tüm çiçeklerin Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı Katar gidiyordu kuşlar uzaklara Deli deli esiyordu rüzgar Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar Neydi o bir zamanlar Sevmişliğim, sevilmişliğim O heyheyler, o delişmenlikler neydi Ne bu kadere boyun eğmişliğim Ne bu acıdan korlaşan yürek Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım Önümdeki diz boyu karanlıklar da ne Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım Beni kötü yakaladın haziran Gamlı, yıkık eylül sonuma Bir ilk yaz tazeliği getirdin Masmavi göğünle Cana can katan güneşinle Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime Çiçekler açtı dokunduğun Çimler büyüdü yürüdüğün Ve güller katmer oldu güldüğün yerde Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi Oldurduğun yemişlerin ağırlığından Dallarım yere değiyor Güneşi batmadan saçlarının Bir dolunay doğuyor bakışlarından Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık Başım dönüyor, of başım dönüyor yaşamaktan Ölebilirim artık Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma Baksana; parmak uçlarım ateş Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan Benimle meydan oku her çaresizliğe Benimle uyu, benimle uyan Birlikte varalım on üçüncü aylara Şair: Ümit Yaşar Oğuzcan |
![]() |
![]() |
#82 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Beyaz Bir bademin altına, yorgun, oturmak biraz, Ayrı ayrı seyretmek çiçek açmış her dalı. Artık bütün renklerden, artık uzaklaşmalı: Beyaz işte, aylardır gözümde tüten beyaz. Kış bitti... Uzaklarda ilk ümitler gibi yaz, Duyuyorum bu sabah, kış içimden çıkalı, İçimin dört duvarı bembeyaz badanalı, Ah, sade nefes almak, göğsüme dolan bu haz... Bir kuş ötecek şimdi... Havada bir durgunluk, Mermeriyle konuşan açık kalmış bir musluk, Beyaz çiçeklerini tektük düşüren kiraz. Bahar pınarlarından içime damlayan su, Bembeyaz çiçeklerin ıslak, temiz kokusu, Kış bitti... Uzaklarda ilk ümitler gibi yaz.. Ziya Osman Saba |
![]() |
![]() |
#83 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Titrek Bir Damladır Titrek bir damladır aksi sevincin Yüzünün sararmış yapraklarında Ne zaman kederden taşarsa için Şarkılar taşırsın dudaklarında. İşlerken hülyanı sesten örgüler Bir çini vazodan dökülen güller Gibi hülyanda fecirler güler Buruşmuş bir çiçek parmaklarında. Gözlerin kararan yollarda yorgun, Ve bir zambak kadar beyazdır yüzün; Süzülüp akasya dallarından gün Erir damla damla ayaklarında. Sesin perde perde genişledikçe Solan gözlerinden yağarken gece Sürür eteğini silik ve ince Bir gölge bahçenin uzaklarında. Sen böyle kederden taştığın akşam Derim dudağında şarkı ben olsam Gözlerinde damla, içerinde gam Eriyen renk olsam yanaklarında Ahmet Muhip Dıranas |
![]() |
![]() |
#84 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Tek hece Aşk Var mı beni içinizde tanıyan Yaşanmadan çözülmeyen sır benim Kalmasa da şöhretimi duymayan Kimliğimi tarif etmek zor benim Bülbül benim lisanımla ötüştü Bir gül için can evinden tutuştu Yüreğine Toroslar’ dan çığ düştü Yangınımı söndürmedi kar benim Niceler sultandı, kraldı, şahtı Benimle değişti talihi, bahtı Yerle bir eyledim taç ile tahtı Akıl almaz hünerlerim var benim Kamil iken cahil ettim alimi Vahşi iken yahşi ettim zalimi Yavuz iken zebun ettim Selimi Her oyunu bozan gizli zor benim Yeryüzünde ben ürettim veremi Lokman Hekim bulamadı çaremi Aslı için kül eyledim Keremi İbrahim’in atıldığı kor benim Sebep bazı Leyla bazı Şirindi Hatırım için yüce dağlar delindi Bilek gücüm Ferhat ile bilindi Kuvvet benim, kudret benim, fer benim İlahimle Mevlana’yı döndürdüm Yunusumla öfkeleri dindirdim Günahımla çok ocaklar söndürdüm Mevladanım hayır benim, şer benim Benim için yaratıldı Muhammed Benim için yağdırıldı o rahmet Evliyanın sözündeki muhabbet Enbiyanın yüzündeki nur benim Kimsesizim hısmım da yok hasmımda Görünmezim cismimde yok resmimde Dil üzmezim tek hece var ismimde Barınağım gönül denen yer benim Benim adım aşk Cemal Safi |
![]() |
![]() |
#85 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Bir Çift Beyaz Kartal
Hangi yayla yeşil, nerde keklik çok Gel seninle orda olalım çocuk. Kayalar, kayalar... Sırt sırta vermiş; Kimi yeni mürit, kimisi ermiş. Otlar dalgalansın biz yürüdükçe Sular düze insin kar eridikçe, Gün burnunda bana mavi mavi gül; Agız-burun lale, kaş ve göz sümbül. Doruklardan doruklara sekelım, Bir elim göklerde, sende bir elim; Ikimizin yüreciği bir atsın, Bizi gören bin katarak anlatsın, Hangi yayla karlı, nerde çiçek çok Gel seninle orda olalım çocuk. Bulutlar, bulutlar iç-içe girmiş Bulutlar ki göğe perdeler germiş; Çiğdem devşirelim, çiçek biçelim Susayınca hep ezgiler içelim Batmasın eline bir gül dikeni Sen hep beni kolla, bense hep seni Çiıkıp yükseklerden taş bırakalım, Kopan sese, kalkan toza bakalım, Tavşanlar ürkerken bu gürültüden Kaçan tavşanlara ıslıklar çal sen. Hangi yayla yüce, nerde kavga yok Gel seninle orda olalım çocuk; İster Maraş olsun, ister Erzincan, Sonsuzluk düşüne set değil mekan, Başın omuzumda, omuzum gökte Ölüm bir ak çiçek bu özgürlükte, Yaşamaksa bir ışık cümbüşüdür, Çağıl çağıl akan sevgi düşüdür. Hani gökyüzünün toy vakti olur, Kaynaşırlar yıdızlar bulgur, bulgur; En uzak nereyse ora gidelim, Bulutları yara yara gidelim. Hangi yayla serin, nerde bühtan yok, Gel seninle orda uçalım çocuk. Meşeler, ardıçlar, çamlar yan yana Biz kanat çırpınca dursun divana. Bir çift beyaz kartal, hey bu da nesi? Diyerek şaşırsın çobanın hepsi; İlk kez görüyoruz desin görenler, Bütün oymaklarda dolaşsın haber. Keşiş dağlarından görünsün İstanbul, Bütün dağ gölleri ışırken pul pul. Güzel dost, ey hüzne aşina yürek, Gel gidelim keklik gibi sekerek. Bahaettin Karakoç |
![]() |
![]() |
#86 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() SEVDA ÜSTÜNE
Küçük pencerem bahçeye bakar Bademler, erikler geceye bakar Bir ışık dökülür yapraklardan şıkır şıkır Filizler susmuş, tohumlar uyumuş; Bir an durmuş, genişlemiş büyümüş Bir eski şarkı, bir eski bahar, bir bildik deniz Vakit nisan ortasında bir akşam.. Bu şiirde sevda sevda üstüne Senelerdir veda veda üstüne Yareli yüreğimde dağ dağ üstüne Vakit nisan ortasında bir akşam. Mehtap ettiğinden bihaber Kuşlarla, çiçeklerle, balıklarla beraber İki tel kumral saç olsa avucumda şimdi Ağlayıp ağlayıp avunsam... Turgut Uyar |
![]() |
![]() |
#87 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() İdile Gazel gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak sen bir şehir olmalısın ya da nar belki granada, belki eylül, belki kırmızı gövden ruhunun yaz gecesi mi ne çok idil, çok deniz, çok rüzgâr çocukluğun tutmuş da yine âşık olmuşsun sanki bana, sanki ah, sanki olur a aşk bile dolduramaz bazı âşıkların yerini diye övgü, diye sana, diye haziran heves uykudaysa ruh çıplak gezer gazel bundan, keder bundan, sır bundan gözlerin şehirden yeni ayrılmış gibi dolu, gibi ürkek, gibi konuşkan hadi git şehirler yık kalbimize bu aşktan Haydar Ergülen |
![]() |
![]() |
#88 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve yüzüm ömrümün atlası; düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır Ömür hanım? Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi gör- meden maviyi anlamaya benzemez mi bu? Bir güz dü- şünün ki Ömür hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış, böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? Başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı olmak değil midir? Yaşamı düz bir çizgide tut- mak tükenmektir. Yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman, yaşamak nasıl yenilik olur tükenmek değil de? Yağmur yağıyor Ömür hanım...gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına...Ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük, bir silik nokta gibi eriyip gi- diyorum. Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar ka- tından? Dönelim...Dönmek yenilmektir biraz da, yarım kalmasıdır çıkışlarımızın, korkaklıktır, alışkanlıkların güvenli küflü kabuklarına sığınmaktır...Olsun dönelim biz yine de. Bi- lincinde olmadan üstlendiğimiz sorumluluklarımız var. Evlere dönelim, sırtımızın kamburu evlere, cılızlığımızın görkemli korunaklarına, yalnızlığımızın kalelerine dö- nelim. Ölçüsüz yaşamak bize göre değil Ömür hanım. Büyürken geniş ufuklarımız olmadı bizim. Küçücük avuçlarımızla sınırlarımızı genişletmek istedikçe yaşamın binlerce engeli yığıldı önümüze. Hangi birini yenebilirdik bunca olanaksızlık içinde. Umutsuzluğu tanıdık, yenilgiyi öğrendik böylece. Yaşama sevinci adına bir tutamağım kalmadı Ömür hanım. Bir garip boşlukta çiviliyim günlerdir gözbebeklerimden. Sahi nedir yaşamın anlamı? Geriye dönüyorum sık sık yanıt aramak adına, yüreğimin silik izler bırakıp, ağır yükler aldığı zamanın derin denizlerine. Bakıyorum umut karamsarlığın, sevinç acının azıcık soluk almasından başka ne ki? Yaşamsa gerçekle düşün umutsuz bir savaşı, her şeyi içine alan kocaman bir yanılsama... Değil mi yoksa? Öyle büyük umutlarım olmadı benim, büyük düşlerim, özlemlerim, büyük beklentilerim olmadı. Koşullarım beni oluşturdu ben acılarımı buldum. Herkes gibi yaşasaydım eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi avutmaya beni. Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise; bir yemek lokantalarda; televizyon, halı, masa ve daha nice eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, va- rolmaya, 'dar çevre yitikleri'nde önem kazanmaya... Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. Öyle bir tüketmek ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dal- gınlığımdan her döndüğümde...Bir ben ki tüm ilişkilerin perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay ya- kınlıklarına insanların. Kim kimi ne kadar anlayabilir Ömür hanım? Susmak yalnızlığın ana dilidir, Ömür hanım, şiiridir, beni konuşmaya zorlama ne olur. Sözün sularını tükettim ben, kaynağını kuruttum. Geriye bir büyük sessizlik kaldı yü- reğimde, kalabalıklar, kalabalıklar kadar büyük...Yalnızım Ömür hanım, geceler boyu akıp giden ırmaklar gibi ka- ranlıklar içre, öyle yitik, öyle üzgün, yalnızım...Sularım toprağa sızıyor bak. Yüzümü geceler örtüyor. Binlerce taş saklanıyor içimde. Kim kimin derinliğini görebilir, hem hangi gözle? Kendilerinin olan tek sözcük yok dillerinde, öyle çok ko- nuşuyorlar ki...Bir söz insanın neresinden doğar dersiniz? Dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı? Düşlerinden mi yoksa gerçeğinden mi? Ve kaç kapıdan geçip yerini bulur bir başka insanda? Yerini bulur mu gerçekten? Sözü yasaklamalı Ömür hanım yasaklamalı...Kimsenin kimseyi anlamadığı bir dünyada söz boşluğu dövmekten başka ne işe yarıyor ki? Olanağı olsa da insanların yürekleri ko- nuşabilseydi dilleri yerine, her şey daha yalansız, daha içten olurdu. Aklı silmeli diyorum insan ilişkilerinden. Yanılıyor muyum? Olsun. Yanıldığımı biliyorum ya... Yeni bir şeyler söyle bana ne olur, yeni bir şeyler. Kurşun aktı kulaklarıma hep aynı sözleri, aynı sesleri duymaktan. Belirsizlik güzeldir, de örneğin, kesinlik çirkin. Sessizlik sesten -hele de güncel ve kof- her zaman iyidir; düş gücü, iç zenginliği verir insana. Dünyanın usul usul ağaran o puslu sabahları ve günün turuncu tülleriyle örtünen dingin akşamları bu yüzden etkiler bizi, duygulandırır, de. Anlık izlenimler sürekli görünümlerden her zaman daha güçlü, kalıcı ömürlüdür...Alışkanlıklar öldürür güzelliğimizi, bizi değişmek çirkinleştirir de. Kimse düşlerine yetişemez ve kimse geçemez gerçeğini bir adım bile; bu yüzden sıkıntı verir zaman, kısa kalır, sonsuz olur, insanın küçücük ömrünün karşısında. İstemenin kuralı yoktur, de, açıklaması sınırı suçu yoktur; istemek ya- şamın kendiliğinden sonucudur, ne haklı ne haksız, ne yerinde ne yersiz... Biz hepimiz dikenli tellerle sarılıyız, her ilişkide bir par- çamız kalır ve bölüne bölüne biteriz de. En büyük hü- nerimiz kendimize karşı olmak, aykırı yaşamaktır, acı kaynaklarımızı ellerimizle yaratarak...Kıyılarımız duy- gularımızın boyunda, derinliğimiz aklımızın ölçüsündedir; ufuklarımızsa sisler içinde...O kıyısız gökyüzü nasıl sığar küçücük gözlerimize, bir bardak suya, demirli bir pen- cereye...Nasıl gizleriz ağız dil vermez bir geceye? Ve nedir ki gizi, daraldığımız her yerde bir genişlik duygusu verir içimize. Çözemeyiz, de, bu güdük bilinç, bu sığ yürek, bu ezbere yaşamla. Dünya bir testidir, de, Ömür hanım, ömür bir su...Sızar iğneucu gözeneklerinden zamanın, bir içim serinlik bir yudum mutluluk için. Ve bir gün ölümün balkonundan... dökülür toprağa el içi kadar bir su. Yerde birkaç damla nem, bir avuç ıslaklık...Ölümü bilerek nasıl yaşar insan, geride dünyanın kalacağını bilerek nasıl ölür; bilmek bütün acıların anasıdır, de... Sars aklımın cılız ayaklarını, kuşat beni. Değişik şeyler söyle ne olur, yeni bir şeyler söyle. Yıldım ömrümün ka- lıplarından. Beni duy ve anla. Yağmur dindi Ömür hanım. Gökyüzü masmavi gülümsedi yine. Doğa aynı oyununu oynuyor bizimle. Umudun ucunu gösteriyor usulca, iyimserliğin ışığını süzüyor mavi atlasından. Ne aldanış! Bulutların rengi mavi-beyaz mıdır, kurşuni-külrengi mi yoksa? Gökyüzünü öpmek isterdim Ömür hanım, gözlerimle değil dudaklarımla. Yoruldum bulutları kirpiklerimde taşı- maktan. Delilik mi dedin? Kim bilir...Belki de yerde sü- rünmenin bir tepkisidir bu, ya da ne bileyim bilinçsiz bir aykırı olmak duygusu. Gökyüzü de olmak isteyebilirdim değil mi? Kim ne diyebilir ki? Kimseler görmedi Ömür hanım, bu dünyadan ben geçtim. İçimde umudun kırk kilitli sandıkları, elimde bir avuç düş ölüsü yüreğim -içinde senin ve benim ağırlığım- benim olmayan bir garip gülümsemeyle yüzümde, incelik adına, ben geçtim...Yerini bulmamış bir içtenlik, yanılmış bir saygı ve bir hüzün eğrisi olarak ilişkilerin gergefinde, ördüm ömrümün dokusunu ilmek ilmek. Beni cam kı- rıklarıyla anımsasın insanlar, savrulan bir yaprak hüznü ve dağınıklığı ile... Yükümü yanlış bedestanlara çözdüm. Ezilmiş bir gül hüznü var yüreğimde. Saatlerce dayak yemiş bir sanığın çözülmesi içindeyim. Ürperiyorum. Bir at kestanesi durmadan yaprak döküyor yalnızlığın so- kaklarında, örtüyor ömrümün ilk yazını. İçimde bir çocuk, yalın ayak koşuyor yaşlılığa doğru, binlerce kez yenilmiş umut ölülerini çiğneyerek. Sahi yaşlılık, derin bir iç çekiş, yanılmış bir çocukluk olmasın Ömür hanım? Ankara, Güz/1983 |
![]() |
3 Üyemiz Senfonim'in Mesajına Teşekkür Etti. |
![]() |
#89 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
Bu mektubu senin kalbine yolluyorum
El yazısıyla değil kül yazısıyla Yazıyorum ilk defa güzel adını Kardeşim benim külkardeşim Ancak bir rüzgar postası taşır bu zarfı Bu uzun havalarda, bu yanık havalarda Hafiftin, zarfın üstündeki pul gibi uçucu Şimdi öyle ağır ki külün Temmuz yandı, şiir yandı, dil yandı Külün daha uzun sürecek hayatından Mektup yanar, zarf yanar, pul yanar bundan. Haydar Ergülen |
![]() |
4 Üyemiz Senfonim'in Mesajına Teşekkür Etti. |
![]() |
#90 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]()
" Her şey senin eteklerine süpürüyordu beni
içimden; için ki, içimin aynasıydı ve yalnızdık ve yalnızlık biraz da aklın, törelerin ve geleneklerin ve yasalarla alışkanlıkların bizi kuşattığı yerdi. " Yalnızlıklar - Hasan Ali Toptaş |
![]() |
![]() |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
günün, Şiiri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |