![]() |
![]() |
#111 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Örüp İnce Bir Tığla
duvarda, solgun ışıklarla oynaşmada bir örümcek ve düşüncelerim ince bir tığla örüyor ağını, sessizce gün batıyor. kara battaniyeli bir ölü yürüyor sonra kireç döküntüleri ne kadar da benziyor ona, öldürülmüş bir arkadaşının fenerini tutuyor, içli bir madenci şarkısıyla geçerken şehrin dikenli telleri arasından. limanda yük boşaltıyordu kardeşi dünya geniş pergeliyle yer açıyordu, onunla koşanların kalbinde ve bir gül ağacının tomurcuğunda yeniden açıyordu. sessizce gün batıyor, bir aşk bitiyordu bir aşk dağılmış bir gerdanlık gibi. sakallarım uzuyor, bir yara bir yara durmadan ıslıyordu kendini ben de çekiyordum derin ağlardan çekiyordum gölgemi. sevmiyordum artık ne sis çanını ne dağ lalesini günlerim değiyordu ateşten bir dolunaya. Behçet Aysan |
![]() |
![]() |
#112 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Dörtlükler Senin ay aydınlığında geçen geceler; Can bir yana düşer, ten öbür yana. Dilim tılsımlı bir sözcüğü heceler; Ten bir yana düşer, ben öbür yana. Kaç ananın kırık umutlarından Solgun bir hüzünle havalanan, Kuş sürüleridir bunlar, her akşam Şehrin üstüne kül olup yağan? Hep başka biçimde ve başka yerdeydi. Hiç birinde kalmadı gözüm ama; Bir ekin tarlasında gördüğüm gölgemi, Biçin de götürmek isterdim odama. Savrulup açılmış düzensiz yorgan Ve buruşmuş çarşafıyla bomboş bakan, Garipliğiyim toplanmamış bir döşeğin; Başucunda çalar saat bulunan. Bir sap gelincik iki taş arasında, Bulmuş da boyunu uzatan hızı, Sallanır durur çiçeğiyle rüzgârda; Bütün gelinciklerden daha kırmızı. Sevgimde açılmış bilinmedik bir yara, Uykusuz geceler de için için kanıyor. Dönüşüp bir pişmanlık armasına, Bu sevdadan vazgeçerim sanıyor. Bir hız; pazartesiyi salıya bağlayan. Belki de yaralı bir hayvan; Kan damlaları bırakan ardında. Bu acılarla geçen pervasız zaman. İnsanın zor zamanda tutunacağı, Bir dal umut vardır ya yüreğinde; Benim de gönlümde bir isli sacayağı, Hâlâ duruyor küller içinde. Bir deniz kabuğunda dalgaları duyanlar, Söyleyin bana gözünüzü kırpmadan; Boş bir mermi kovanı sizce nasıl uğuldar, O hassas kulağınıza koyduğunuz zaman? Metin Altıok |
![]() |
![]() |
#113 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ARKADAŞ Bugünlerde bir akşam, şehrin aynalı gazinosuna ve aynaların içine Selim-i salis gibi oturacağım Önümde rakı… dışarda akşam, akıntı, kayıklar ve gelip geçen… Meyhanenin kapısından, iki elini gözüne siper edip bakan birisi: ”Bu herif aşık!” diyecek. Saçları perişan, dudakları mürekkepli, hali bencileyin serseri bir kızı Büyük bir sandal -Akıntının içinden çekip- Rakı kadehimle benim arama bırakacak. Diyeceğim: ”Bu akşam değil bir başka akşam seni alıp bir kocaman şehre göyüreceğim: ”O şehirde toprak çoktan patlamıştır; ”Yıkılmıştır bildiklerim; ”Kocaman cepheleriyle borsalar, saraylar, kimbilir belki de mahkemeler, zindanlar… ”Masaldır artık ”Onların kahramanlığı, onların merhameti, onların fazileti… Ezanalar, mevlûtler, harbler, taburlarla kahramanlar… Kafam alkolsüz, ellerim kelepçesiz, Seni bir akşamüstü, Sotiraki’ nin gazinosundan Rakı kadehimle benim aramdan alıp Altın akşamların sarı çocukların tırmandığı Kuşların öttüğü ve yemişlerin yendiği Hudutsuz ve çitsiz, Perisiz ve cinsiz, Kümessiz ve evsiz Hâsılı numarasız Bir memlekete götüreceğim. İstasyondan iner inmez Seni metrolar başka beni başka tarafa götürsün. Zararı yok! Yalnız yine böyle kumral akşam üstleri Yapayalnız kaldığım kasım akşamları Buruşuk manton, dağınık saçların; mürekkepli ağzın ve hemşire Çehrenle -Ayaklarını bir sandalyeye dayayıp- Bana iki satır birşey söyleyeceksin: ”Bugün ne yaptın, çalıştın mı?” İstersen sonra kalkar, gezmeye gidersin Bensiz… Sen bilirsin. Sayit Fayık Abasıyanık |
![]() |
![]() |
#114 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Kimsesizlik
Yıllardır bir kıvılcım kapalı kında, Kimsesizlik dört yanımda bir duvar gibi Mustaribim bu duvarın dış tarafında, Şefkatına inandığım biri var gibi. Sanıyorum saçlarımı okşuyor bir el, Kıpırdamak istemiyor göz kapaklarım; Yan odadan bir ince ses diyor gibi gel Ve hakikat bırakıyor hülyamı yarım. Gözlerimde parıltısı bakır bir taşın, Kulaklarım komşuların ayak sesinde Varsın yine bir yudum su veren olmasın, Baş ucumda biri bana ‘su yok’ desin de Kemalettin Kamu |
![]() |
![]() |
#115 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ÇIKMAK Bizi kimi kitaplara, mektuplara, yapılara Çeken, kendimizden dışarı çıkmak. Yürür kaplumbağa bir yolu sessiz Yaprakları sonbahar, ölü park. İşte ancak bir yerde birazcık oturmak Ve ayrılmak çıkınca, yollar, dünya! Siz dolaşırken gece sokaklarında Striptiz evlerinde bir delikanlı Sorar: Çıkalım mı? Belki aşk bu! Bir gün bakar ilerde kendi gibi biri Ama artık çok geç! Işık söner, karanlık karşı kıyı Ve dolaşır labirentte yumak. O ki bir gözüpekliği yiğit şövalyelerde O ki dağlarda Ferhat yalın ayak. Bu çağlar kıt zamanlar bizi bize komazlar O ki aşk, ürkmüş ceylân ve tutsak. Açar üzgün, kumaşlar hışırtıyla yanarsa Urban kırk mı, kırkını da çıkarmak – – Çöz! Açar göze aldın mı, tut ki açtı: Çık kısa bir süre – – başlar güz. Dünya! Yu ellerini yalnızlık sularında. Behçet Necatigil |
![]() |
![]() |
#116 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Derdimin Dermanı
Gideceğin yere beni de götür Sorana derdimin dermanı dersin Götür de sokakta yatır. Elimde gönlümün fermanı dersin. Adını iğne işle derime Kölemdir desen gitmez zoruma Bunlar ne derlerse mektuplarıma Mahvolmuş bir ömrün romanı dersin…… Duymazlar coşup ağladığımı Bilmezler sana bel bağladığımı Görenler olursa ağladığımı Fıratın en coşkun zamanı dersin Raziye Taşer |
![]() |
![]() |
#117 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Son Otobüs |
![]() |
![]() |
#118 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Sağlık Olsun |
![]() |
![]() |
#119 | |
Çevrimiçi
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
Sadece alıntıladığım kıtalar değil, şiirin tamamı güzel. |
|
![]() |
![]() |
#120 |
Çevrimdışı
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Bitmemiş Şiir
Sakin ovalar, durgun göller Sevda içinde uyusun. İşte, alnımda ter kalbimde ter Paramparça yırtılmış bakışlarım. nar çiçeği gölgeler altında gözlerin Büyüsün büyüsün… Bu yol Kaf dağına gider Sultanım Demir asa, demir çarık, ince yürek… -İnce küpelerin ne yaraşmış Gözlerindeki kuzgun siyahı aşka. Demir asa, demir çarık, sevda gerek. Koçak atlılar doludizgin Civan gibi güzeller terkilerde. Kaf dağı… İşte bütün sisleriyle Elâgözlüm, İlerde ta ilerde… Ben nasıl olsa sarhoş olurum Başımda, gözlerimde, iliklerimde sevda. Ne şarap, ne rakı bu başka Hiçbir şey benzemiyor aşka, Her ne zaman bir şarkı dinlesem, sevdalı Bir hoş olurum… Sevdalım, Elâgözlüm, Sultanım. (Sevda ne de olsa başka şeydir.) yenikapıda, mehtaba karşı sandalda… İşte katırtırnakları, gelincikler Bir koku bir koku hanımelilerden, Binlerce altın değer her ânım… Bu sevda Sultânım, bu başka -İnci küpelerin ne yaraşmış bu akşam, Gözlerindeki kuzgun siyahı aşka. Turgut Uyar |
![]() |
![]() |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
günün, Şiiri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |