|
Türk Ressamların Biyografileri Türk ressamların biyografi ve eserlerinden örnekler |
|
Seçenekler |
18.11.2010, 19:44 | #1 |
Çevrimdışı
|
Osman Hamdi Bey - Türk Arkeolog, Müzeci ve Ressam (1842 - 1910)
Osman Hamdi Bey Silah Taciri İsimli Eseri Üzerinde Çalışırken (1908) Ressam Osman Hamdi Bey'in Yaşamı 30 Aralık 1842’de İstanbul’da dünyaya geldi. Ülkenin ilk maden mühendislerinden olan babası İbrahim Ethem Bey, 1877’de sadrazamlığa kadar yükselen bir devlet adamıydı. Ailenin ikisi kız altı çocuğundan en büyüğü Osman Hamdi’dir. Erkek kardeşlerinden Mustafa Bey İstanbul gümrük müdürü, İsmail Galip Bey Türkiye’de nümizmatik biliminin kurucularından biri, Halil Ethem Bey ise müzeci olmuştur.
Onun Paris’te bulunduğu dönemde Osmanlı Devleti resim öğrenimi için Şeker Ahmet Paşa ve Süleyman Seyyid’i Paris’e göndermişti. Bu üç kişi, Türk resim sanatının ilk kuşağını oluşturdu. Osman Hamdi Bey, 1867 Paris Dünya Sergisi’ne bugün nerede oldukları bilinmeyen “Çingenelerin Molası”, “Pusuda Zeybek “ve “Zeybeğin Ölümü” adlı üç yapıtını gönderdi. Paris’te tanışıp evlendiği Marie adlı eşi ile 10 yıl evli kaldı, Fatma ve Hayriye adlı iki kızları oldu.
Osman Hamdi Bey, yakın çevresini de çeşitli kazılarda görevlendirmişti. Oğlu Mimar Ethem Bey’in Tralles natik kentinde (Güzelhisar, Aydın) yaptığı kazılarda Roma tanrısı Artemis'e atfedilmiş bir tapınağın frizleri ile daha birçok eser ortaya çıkarıldı ve Müze-i Hümayun’a getirildi. Aydın’da Alabanda ve Sidamara antik kentlerindeki kazılarının başında kardeşi Halil Ethem Bey’i görevlendirdi. Müze Memurlarından Makridi Bey, Rakka, Boğazköy, Alacahöyük, Akalan,Langaza, Rodos, Taşöz ve Notion kazılarını yürüttü.
|
18.11.2010, 19:44 | #2 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Osman Hamdi Bey - Türk Arkeolog, Müzeci ve Ressam (1842 - 1910)
Kahve Ocağı (1879) Tuval / Yağlıboya 50 x 38 cm. Leon Grünberg Koleksiyonu
Tuval / Yağlıboya 56 x 116 cm. "Kahve Ocağı" için geçerli olan "Oryantalizm damgası"nı, Osman Hamdi Bey'in "Haremden" adlı resmi için de gündeme getirmek mümkündür. Nedenine gelince… İkinci Açıklama “Kahve Ocağı” için geçerli olan “Oryantalizm damgası”nı, Osman Hamdi Bey’in “Haremden” adlı resmi için de gündeme getirmek mümkündür. Nedenine gelince… Öncelikle resmin isminden başlamakta yarar var: “Haremden”. Resmin isminden başlamak, araştırmacıların Osman Hamdi Bey’in Batılı Oryantalistler ile aynı temaları farklı içeriklerle sunduğunu düşünmelerine ve bu yolla Osman Hamdi Bey’in Batılı Oryantalistleri sorgulayarak, resimleriyle onlara yanıt verdiğini belirtmelerine neden olacaktır. Acaba durum bu kadar basit midir? Batılı Oryantalistlerin neredeyse her birinin an az bir kez işlediği “Harem” konusunu ele alalım. Nedir bir haremde karşımıza çıkan? Erotizmin had safhaya vardığı, her an hazır bir halde bekleyen kadınların sunulduğu bir oda(cık). Bir de Osman Hamdi Bey’in “Harem’den” adlı resmine bakalım. Burada, Haşim Nur Gürel’in de belirttiği gibi birbiriyle iletişimsiz, belki sadece en sağdaki kadın figürünün bakışlarıyla diğer kadınlarla bir ilişki kurma içerisinde olduğu söylenebilir, dünyalarından bezmiş, asık suratlı ve erotizmden arındırılmış dört kadın figürü bulunmakta. Bu kadın figürleri, sıradan bir harem sahnesinden farklı olarak, bir çalışma anının sonrasında dinlenirken resimlenmiş gibiler. Üstelik sağ arka planda asılı olan peştamallar buranın bir çamaşırhane mi yoksa bir harem mi olduğu sorusunu akla getirmiyor değil. Tam da bu noktayı bir miktar deşecek olursak, işte Oryantalizm damgasını vurmaktan neden kaçınmadığımız da anlaşılacaktır. Bu kadınların, sağ planda asılı olan eşyalar hamamda kullanılan eşyalar olduklarına göre, hamamdan çıkıp pür-i pak bir biçimde seçilmeyi beklediklerini düşünmek de olasıdır. Kaldı ki, Haşim Nur Gürel’in dikkati çektiği noktayı, dört sayısının, İslam dininde eş iznine karşılık geldiğini de göz önünde bulunduracak olursak, bu kadınların bekleyen kadınlar olduklarını düşünmemiz olasıdır ve Osman Hamdi Bey’i bir Oryantalist olarak değerlendirmemek için de hiçbir nedenimiz yoktur. Başta da belirtildiği gibi, şayet bu mekanı bir çamaşırhane olarak düşününlmüyorsa!? İki Müzisyen Kız (1880) Tuval / Yağlıboya Suna – İnan Kıraç Koleksiyonu Osman Hamdi Bey’in Paris’te resim eğitimi aldığı yıllarda Jean- Leon Gérôme’un ve Gustave Boulanger’nin öğrencisi olması ve onların etkisiyle Oryantalist konulara yönelmesi, Türk resminde figür geleneğini başlattığı gibi, fotoğraf - resim ilişkisinin de yeniden gündeme gelmesini sağlamıştır. O halde Osman Hamdi Bey’in Oryantalist bir ressam olup olmadığını şimdilik bir kenara bırakıp onun resimlerinde fotoğrafla olan ilişkiye bakmak da yararlı olacaktır. “İki Müzisyen Kız” adlı resmi de bu bakış açısına imkân tanımakta. |
18.11.2010, 19:45 | #3 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Osman Hamdi Bey - Türk Arkeolog, Müzeci ve Ressam (1842 - 1910)
Kur'an Okuyan Kız (1880) Tuval / Yağlıboya Özel Koleksiyon
"Gezintide Kadınlar"a geldiğimizde yine Osman Hamdi Bey ve Oryantalizmi üzerine yapılan yorumlara dönmemiz adeta bir zorunluluk ve burada Edhem Eldem'in bu tabloyu da anarak sorduğu soruyu tekrarlamak da öyle… |
18.11.2010, 19:46 | #4 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Osman Hamdi Bey - Türk Arkeolog, Müzeci ve Ressam (1842 - 1910)
Sultanahmed Camii Girişinde Kadınlar (1890) Tuval / Yağlıboya Özel Koleksiyon “Gezintide Kadınlar” için söylediklerimiz, Osman Hamdi Bey’in muhtemelen aynı tarihlerde gerçekleştirdiği “Sultanahmed Camii Girişinde Kadınlar” adlı resmi için de geçerlidir. Osman Hamdi Bey’in bu kez, önlerindeki güvercinlerle ilgilenen ve yine farklı pozlar sergilediği beş kadın figürü, yine davetkar fakat bir o kadar da kontrollü bakışlara sahiptirler. Arka planda, üçlü ve ikili kadın figürlerini ayırırcasına konumlandırılmış olan dilenci figürü ise, Batı’nın görmek istediği Doğu’dan enstantane sunmaktadır. Dolayısıyla Osman Hamdi Bey’in kadınları, en azından “Gezintide Kadınlar” ve “Sultanahmed Camii Girişinde Kadınlar” adlı resimlerine odaklandığımızda, Batılılaşma döneminin ev içinden dış dünyaya yönelen elit kadınından farklıdır. Evet, bu kadınlar dışarıdadır ama “öteki” tarafından görülmek üzere oradırlar. Belki de, Vasıf Kortun’un sözünü ettiği “entelektüel şizofreni” işte tam da burada devreye girmektedir. (Vasıf Kortun, “Osman Hamdi Üzerine Yeni Notlar”, Tarih ve Toplum, S.41, Mayıs 1987, s.281-282.)
Tuval / Yağlıboya
|
18.11.2010, 19:47 | #5 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Osman Hamdi Bey - Türk Arkeolog, Müzeci ve Ressam (1842 - 1910)
Silah Taciri II (1908) Tuval / Yağlıboya 175 x 130 cm. "Silah Taciri" resminde Osman Hamdi Bey'in kendisini ve oğlunu bir arada resimlediği görülür. Bu baba-oğul ikilemi, akla kuşakları, kuşak çatışmalarını, soyağaçlarını ve soyun sürdürülmesi bağlamında da ölümü getirir. Osman Hamdi Bey, resimde onun Arkeoloji Müzesi'nin kuruculuğuna da gönderme yapan bir sütun başlığı üzerinde otururken ve el jestinden anlaşıldığı kadarıyla oğluna öğütler verirken görülür. Kafasında sarıklı bir fes, elinde ve yanında miğfer ve hem yanında hem de resmin ön planında silahlar yer alır. Osman Hamdi'nin hemen yanında ayakta duran oğlu ise, kınından çektiği kılıcı ile görülür ve gençliği simgeler. Sağ arka planda ise, bir eli çenesinde olan ve bir eliyle de kucağındaki kapalı kitabı tutan yaşlı adama bir bezirganın bir parça bez uzattığı görülür. Bu arka plandaki iki figür, Osman Hamdi Bey'in bu resminde gençlik-yaşlılık, yaşam-ölüm dualitelerini işlediği fikrini daha da güçlendirir.
Tuval / Yağlıboya 122 x 92 cm. MSGSÜ İRHM
Tuval / Yağlıboya 140 x 105 cm. MSGSÜ İRHM “Cami Kapısı Önünde Konuşan Hocalar” adlı yapıtı da Osman Hamdi Bey’in, yayınlarda çok sık anılan resimlerinden biridir. Resim, konusu gereği adından çok söz edilen bir resim olduğu gibi, teknik anlamda da Osman Hamdi’ye dair pek çok ipucu vermektedir. |
18.11.2010, 19:48 | #6 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Osman Hamdi Bey - Türk Arkeolog, Müzeci ve Ressam (1842 - 1910)
Kaplumbağa Terbiyecisi (1906 ve 1907 Versiyonları)
2. versiyon Osman Hamdi Bey, 1907 Tuval üzerine yağlıboya, 136 × 87 cm Belma Simavi Koleksiyonu
Ressam: L. Crépon Üretim Tarihi: (1869)
Daha önce İstanbullu Levanten bir aileye ait olan tablonun 1907 versiyonu, 1984 - 1986 yılları arasında Londra'daki bir müzayedede Erol Simavi tarafından 100 bin dolar karşılığında satın alındı. Halen Belma Simavi koleksiyonunda bulunan tablo,Sakıp Sabancı Müzesi'nde 2009'da düzenlenen Batıya Yolculuk - Türk Resminin 70 Yıllık Serüveni isimli sergide halka açık biçimde sergilendi. Nisan 2009 itibarıyla tablonun değerinin yaklaşık 4 - 6 milyon TL (2,5 - 3,7 milyon dolar) olduğu tahmin edilmektedir. |
18.11.2010, 21:27 | #7 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Osman Hamdi Bey - Türk Arkeolog, Müzeci ve Ressam (1842 - 1910)
Ressam Osman Hamdi Bey’in Gizleri
“ Sonra, yalının üst katında, pencereleri kuzeye bakan ve bu haliyle de ışık durumu resim yapmaya uygun düşen atölyeye çıktık. Burası gayet geniş bir yer olduğu halde, her tarafı, resim çalışmalarına ait örnekler, çeşitli elbiseler ve sair eşyalarla dopdolu idi. Bir kenarda ünlü ve büyük ressamın bu sene yaptığı büyük tablo bitmemiş halde duruyordu. Bu tabloyu – Hamdi Bey’in Silah Taciri tablosu önünde çalışırken çekilmiş fotografı – dergimize koyduğumuz fotograflar arasında görüyorsunuz. Orada gördüğünüz merdiven başı çarşı içerisinde eski bir handa Hamdi Bey’in bizzat gidip yaptıkları bir etütten büyütülmüştür. Doğulu elbiseler giymiş delikanlı ise, tablonun desenlerinin çizimi yapıldığı zaman şu içinde bulunduğumuz atölyede giydirilip örnek ittihaz edilen modeldir. “Artık ayrılma zamanı gelmişti. Değerli ellerini bir daha büyük saygı ile öptükten sonra müsaadelerini istedik. Osman Hamdi Bey’in 100 adet yapıtının listesi incelendiğinde, özellikle büyük boyutlu önemli yapıtlarının ikişer adet gerçekleştirildikleri dikkati çekmektedir… Bu ressamın resim etkinliğinin yurtiçine olduğu kadar yurtdışına da odaklı olmasından kaynaklanmaktadır diye yorumlanabilir. Ne var ki, yukarıdaki röportaj ile çizilen Osman Hamdi Bey portresi, zamanını çok farklı ilgi ve mekanları arasında bölen bir yaşam tarzının da altını çizmektedir. Yüz yıl öncesinin ulaşım koşullarını da göz önüne alırsak; ressamın bu program çerçevesinde nasıl hem Sanay-i Nefise Müdürlüğü, Düyun-u Umumiye yöneticiliği, Arkeoloji Müzesi kuruculuğu, yöneticiliği ve kazı komiserliği faaliyetleri ile bu ince emek isteyen resim yapıtları listesine bir yaşam süresine sığdırabildiği merak konusu olunması gereken bir noktadır…
|
18.11.2010, 22:14 | #8 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Osman Hamdi Bey - Türk Arkeolog, Müzeci ve Ressam (1842 - 1910)
Osman Hamdi Bey hakkında bu kadar detaylı bilgileri, belki fırsat olmadığından, ki tablolarını çok beğenirim, okumamıştım.
Okudukça tablolarına olan hayranlığıma tüm icraatlarıda katıldı. Çağdaş bir insanın ince ruhluğu ile, o günden bugünümüze katmış oluğu eserler takdir edilmeyecek gibi değil. Yabancı ressamların sitelerinde her türlü bilgilere ulaşma imkanı varken, Osmanhamdibey.gov sitesinde bile bu kadar detaylı bir anlatım yok maalesef. Birkez daha forumumuzun sadece eğlenmek için biryer olmadığını anlamış bulunuyorum. Bu kadar bilgiyi (burada olanlar sadece bir kısmı, devamı gelecek herhalde) araştırıp, konuyu oluştururken ne kadar uğraştığını biliyorum. Emeklerin için teşekkür ederim ReaL, ellerine sağlık. |
18.11.2010, 22:15 | #9 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Osman Hamdi Bey - Türk Arkeolog, Müzeci ve Ressam (1842 - 1910)
Osman Hamdi Bey ve eserleri...Detaylı ve doyurucu bilgilerle dolu harika bir konu olmuş.Tuvale çizilmiş bir biyografi... Teşekkürler ReaL..
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan.. |
18.11.2010, 22:16 | #10 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Osman Hamdi Bey - Türk Arkeolog, Müzeci ve Ressam (1842 - 1910)
Valla yaptığı resimlere yorum yapacak bir yetiye sahip değilim. Ama gördüğüm kadarıyla çala fırça yerine daha çok çizerek yapmış gibi resimleri.
Biyografisi ise dolu dolu yaşamış ve hayata çok şey katmış birine ait Bense bu resime taktım... O tarihlerde yaşamış ve kendi albümünden yansıyanlarla birlikte birleştirdiğim bu fotoğrafta ki kişinin modernliğine ve hayata bakışına hayran oldum... Teşekkür Real... Bir tek kaplumbağa terbiyecisi resmini bilirdim. Ama şimdi bunun ressamını ve yaptıklarının çoğunuda biliyorum. Zaman içinde unutacağım bir kısmını yine ama aklımda kalacaklar için bile binlerce kez teşekkürler...
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim... Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim... |
17 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti. | aakinaksoy, Asena, CadII, Çengelli İğne, DarkAngeL, Dilaver, GeceLuna, LaLe, Liaaa, OkyanusunKalbi, Öykü, ReaL, Sevda, Smyrna, SoRGeNTe |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |