Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Kültür | Sanat | Edebiyat > Resimli, Resimsiz Şiirler


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 10.06.2015, 02:39   #11
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Günün Şiiri





Atatürk'ü Düşünürken






Ne şairane mevsimdi eskiden sonbahar
Bahçeleri talan eden bir deli rüzgardı
Kırılan dal düşen yaprak şaşkın uçan kuşlar
Eskiden sonbaharın bir güzelliği vardı





Gel gör ki Atatürk'ün ölümünden bu yana
Sonbahar dahi bir tuhaf bir başka geliyor
Vatan gerçeklerini hatırlatıp insana
Türk yüreklerimizi burka burka geliyor




Cahit Sıtkı Tarancı
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 02.07.2015, 02:10   #12
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Günün Şiiri

GECEYE GECEDEN GELENE...














Bir şairin düşüme yansıyan sözleriyle başlıyorum ağır ağır tükenmeye...
'''Hayatımın Karşı Kıyısıydı 'O'..
elâydı
belâydı
yaraydı
Ne çok şeydi...''
...
...
Bir şiir yas/lamalı dedim şimdi geceye
Bir aşk sığdırmalıydı imgeler miktarı...
Hayal ötesi bir yolculuk firarlarım.
Akıl sızısı bir yol/suzluk adımlarım.
Geceyi bir kalem konuşturur da
Dilimi neden hep bir elim susturur?
Geceyle inceden muhabbet kandırmacasındayım.
Katedeceğim yol olsa olsa bir kalem bir kağıt arası…
Yanında bir bardak çayla
Sadece aşk ve ayrılık kavgası…

Anlaşamıyoruz…
Bitmez tükenmez bu kalemin karası?
Nerededir acaba şu kavuşmaların ustası?
Ölgün topraklarda akıyor hayat…
Ne zaman bir 'aşk' eksem hep ayrılık biçiyorum.
Bir tutan gözyaşı eksem bir otobüs devriliyor uçurumlardan aşağı..






Sessizce ömrüme..
Boğuşuyorum boğazımda ki iple...
Hayallerim alaşağı ediliyor...
'bir umut' Bir umut olmalı şurda biryerlerde..
Aranıyorum!
tutunamadığım ve bir daha tutmaya şansımın olmadığı yar'in ellerinde..
Yok!/luk...
Kendime dönüyorum..
Kendi elimden tutuyorum..
Yorgunum...
Anka kuşunun kanadını gördüm az önce penceremde.
Öyle solgundu kendi masalından cayacak kadar vurgun…
‘Gel’ dedim. ‘benim masalıma soyun.’
Sustu…
‘Git!’ dedim o zaman! Masalına dön!
Bitsin burada bu oyun!

Gitti.



Kendimleyim…







Kendi masalımı karalıyorum sigara dumanı dolmuş ciğerlerime.
Gözlerim önüm arkam ben.
Sağım sol/um kalem kağıt sen!
Dopdoluyum!
Voltasızlığımda voltalıyorum.
Düş yorgunuyum…
Uyku akıyor caddelerden öyle ıslak ıslak çakıl taşları sürükleniyor kaldırımlarda.
Nereye gittiğini bilmez mi bu yağmur her seferinde?
Canım yanıyor!





Artık ağrılarıma yağmur duası da kar etmiyor…
Kapıyorum penceremi.
Geceye açıyorum içimi.
Duy ey gecenin sessizliği!
Ben şimdi geldim mi?
Yoksa hiç gitmedim mi?
Üç harften asıyorlar bedenimi!
Ölüme cesaretlidir yüreği aşk’a gelenler.
Oysa en ürkek dokunuşlardır aşk’a değip geçenler.
Peki kim bu ellerimi delip gidenler?
Hangi korkunun bedeli bu yük?
Hangi cesaretin bedeli bu düş?
Yankılanıyor sesim candamarlarımda..
Kimseler duymaz mı sessizliğinin sesini?
Kimse görmez mi nefessiz tükenişleri?
Önüm arkam sağım solum soru işaretleri…
Uzanıyorum ufuksuz bir boşluğa
Uçurtmalarımı saldım.
Herkese kafa tutacak kadar güçlüyüm sanki.
Sevgili’nin bir bakışında yıkılacak gibi olsamda
Güçlüyüm işte!






Sormayın! 'Sanma!'yın da!
Uzak bir yerdeyim...
Şehirden ve zamandan asırlarca uzakta belki…
Sahil kenarında oturuyorum hayallerimle.
Yalınayak
Kumları iliklerime kadar hissetmek için
Savunmasız kalmayı seçtim.
Bir ‘ah’…duyuluyor uzakta ki balıkçıların kalın sesinden.
Kalkıyorum hayallerimden bakınıyorum.
Ağlarına körpe yürekler takılmış yine..
‘Yakalandılar yaralandırlar bir kere. Salsak ne olur salmasak ne?’ diye aralarında anlaşmazlığa düşmüş kimileri.
Bazıları nefretle bazıları da acıyla bakıyor yerde can çekişen bir kalbe…
Amathaunta’nın elinden bir kadeh düşüyor o an yere.
‘Ah şu aşk! Ah bu deniz! Ah o yürek!
Kaç seferde aklın başına gelecek?
Bırakın denize! Nasılsa o dönüp dolaşıp yine buraya gelecek.’
Salınıyor yaralanmış her kalp hiç yakalanmamış gibi.
Ve ne acıdır ki salından da öyle zannediyor kendini...
Kendime de pay çıkartıyorum nitekim..
Nasıl olsa o ağlardan kurtulup buraya gelmiş birisiydim.
Gece düşüyor sabahın üzerine tepetaklak.
Bir ‘yar’ sesinde perdeleniyor ışıklar.
Hayallerimi itinayla bir kenara bırakıyorum.





Üstüm kapalı!
Nasıl olsa yar hiçbirine bakıp uyanmayacak…
Nasıl olsa yar benim hiçbir sabahım da doğmayacak…
Üşüten bir gün doğumu..
Yar kokusundan bir ceket örüyorum kendime.
Şehrin herhangi bir yerinde zamanın bir yerinde
Omzuma sarınamadığım ceketine nakışlar işliyorum.
Oysa ne kadarda yakındım o sıcaklığa o gün..
Neden kendi elimle kendimi kovmuştum?
Bilmiyorum...
Acının kılıfını dikmeye başlıyorum yine geceye hazırlık gibi..
Oysa sabah yeni geldi şehre.
Henüz gelmemiş gecelerin hazırlığı bu içimde ki..
Gelmeyenlerden geleceklere hazırlık benimkisi..
Hüznüme küçük kalıyor bütün kılıflar...
Uyduramıyorum üzerime tam oturan bir aşk kendime...
Dilimde hiçliğe dökülen bir 'ah'
Gözlerim de yakılmış köprülere yakılan bir 'eyvah!'
Geceye geceden gelene Eyvallah!





Alıntı
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.07.2015, 00:34   #13
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Günün Şiiri

Bildiğim Her Şeyi Unuttum Seninle










İçi boş, susturulmuş, unutulmuş ve artık kullanılmamaktan eskiyerek çürümeye yüz tutmuş bir kalple yaşıyordum. Gece yarılarında eski düşlerin elini tutuyordum en fazla.







Eskiden kalma, tahtaları tek tek dökülen virane bir ev gibiydim veya deniz kenarında yanarak yok edilen bir okul binası… Benden bir daha ne sevgi dolu bir aşk beklenebilirdi, ne kimliği belirsiz yeni bir kalbe dönüşebilirdim.




Kırgınlıklarım deniz, kızgınlıklarım fırtına, iç içe geçmiş hepsi; hani diyordu ya Aşık Veysel, aynı öyle yürüyordum gündüz gece. Nereye gideceğimi bilmeden ama herkesin benzer bir sona doğru yürüdüğü o amaçsız yolculukta yürüyordum.




Kalbim ise otomatik pilotta!

Sonra nasıl olduysa; hani Şeytan mı dürttü, melekler mi zorladı, her ne olduysa, güneş doğdu. Sen çıktın karşıma bir akşam vakti. Her şey yerini değiştirmeye başladı.




Bildiğim her şeyin yanlış, okuduğum her şeyin eksik, fizik kurallarının geçersiz, kimyanın ise yetersiz kaldığı bambaşka bir gezegene geçmiş gibiydim.

Sonra anladım ki; aşkın dünyasında var sayılanların anlamı yok! Her aşkın kendi gerçekliği var ve aşkın formülünü her seferinde o iki kişi buluyor.





O yüzden bildiklerimi unuttum!

Şimdi seni yeniden sevmeyi öğreniyorum, şimdi yeniden birini sevmeyi öğreniyorum. Yeniden, sevebiliyor muyum diye bakıyorum, gördüklerime gülümsüyorum.




Seni sevmeye çalışmak, emeklemek gibi! Bir sonrası yürümek olan ama gidilen yolu bir şekilde bitirmeye yarayan tuhaf, biraz can acıtıcı ama amacına uygun bir eylem….




Bildiğim her şeyi unuttum seninle ve yeniden birine güvenmeyi deniyorum. Aslında hala bir yerlerde güzel bakan bir çift gözün var olduğunu ve her kalbin başkalarına kiralanmak için ortada dolaşmadığını görüyorum.




Senin kalbinden, aklından, sözlerinden ne zaman şüpheye düşsem, sen hiç bilmeden sağlamasını yapıyorsun; utanıyorum! Sana da anlatamıyorum üstümde ölü toprağı gibi atılıp kalmış geçmiş aşkların ağırlığını ama sen her seferinde, sana güven duymamı sağlıyorsun.




İşte böylece unutuyorum bütün bildiklerimi, emin olduklarımı, önyargılarımı tek tek siliyorum. Seni severek kendimi yeniden keşfediyorum, üstünü çizdiğim kalbimle barışıyorum ve gülümsüyorum gündüze, geceye çünkü seninle hayat biraz daha dayanılır oluyor.






Sonra? Sonrasını düşünmüyorum çünkü bir gün gidersen ne yapacağımı bilemiyorum. Tek isteğim seni nefesim bitene kadar sevmek, ben de öyle yapıyorum….

Candan Ünal
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 01.08.2015, 03:14   #14
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Günün Şiiri

Erkin Koray - Öyle Bir Geçer Zaman ki








Öyle bir geçer zaman ki dediğim aynı ile vaki
Öyle bir geçer zaman ki dediğim aynı ile vaki
Birden dursun istersin seneler olunca mazi
Öyle bir geçer zaman ki



******


Günlere bakarsın katı katı üzerine çekersin perde
Yoldan geçenler varda her akşam gelenler nerde
Kara yazı yazıldı sanma insanın da kaderi böyle
Öyle bir geçer zamanki dediğim aynıyla baki
Öyle bir geçer zaman ki



******


Bir cevap buldun mu sorulara yiğitlikte var yine serde
Nasıl gaddar seneler geçiyor durduğu yerde
Sana kara yazıldı sanma insanın da kaderi böyle

Öyle bir geçer zamanki dediğim aynıyla baki
Öyle bir geçer zaman ki



******


O nedir seni kızdıran memnun edeceği yerde
Bak bir garip diyorki nerede o yarim nerde
Anılara kapılıp kanma dünyanın da düzeni böyle
Öyle bir geçer zamanki dediğim aynıyla baki
Öyle bir geçer zaman ki

******
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 08.08.2015, 23:50   #15
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Günün Şiiri

Ayrılık Sevdaya Dahil





Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın
En görkemli saatinde yıldız alacasının
Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader
Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın
Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan
Onu çok arıyorum onu çok arıyorum.


**********


Heryerimde vücudumun ağır yanık sızıları
Bir yerlere yıldırım düşüyorum
Ayrılığımızı hisettiğim an demirler eriyor hırsımdan
Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu
Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş.


**********


Tedirgin gülümser
Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili
Hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
Her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili
Telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
Gittikçe genişliyen yakılmış ot kokusu
Yıldızlar inanılmıyacak bir irilikte
Yansımalar tutmuş bütün sahili



**********


Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil
Çünkü ayrılanlar hala sevgili
Yanlızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık
Hava ağır toprak ağır yaprak ağır
Su tozları yağıyor üstümüze



**********


Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı
Karanlık çöktü denize
Yanlızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin
Ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin.



**********


Kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan
Bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince
Sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice
Yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak.


**********


Bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına
Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle
Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız
İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız



**********


Hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi
Tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı
Hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek AŞKIMIZ

Attila ilhan


__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.08.2015, 23:56   #16
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Günün Şiiri

Gitgide alışıyorum sana....








Hiçbir alışkanlık bu kadar güzel olamaz...
Ellerin ellerimden uzaksa nasıl güçsüzüm bilemezsin...
Yanımda olduğun zamanlar;
sigara dumanı gibi ciğerlerime doluyor,
alkol gibi damarlarıma yayılıyorsun...
Durmadan başım dönüyor verdiğin hazdan...
Alışkanlıklar daima korkutur beni...
Düşün ki ben yaşamaya bile alışkın değilim...
Kendimi kendime alıştıramadım yıllardır...
Fakat şimdi sana alışıyorum...






Alıştıkça özlemim artıyor, daha yoğunlaşıyor.
Yalnız içimde garip bir korku var.
Sana alışmaktan değil seni kendime alıştırmaktan korkuyorum...
Bir gün sana şimdi verdiklerimden daha güzelini
daha değerlisini verememekten korkuyorum...
Bir gün ansızın ölmekten ve seni, bana olan alışkanlığınla
yapayalnız bırakmaktan korkuyorum...










Oysaki her zaman ve günün her saatinde

yanında olmalıyım senin... Bana alışmış olmaktan
pişmanlık duyacağın bir dakikan bile olmamalı...
Bütün zamanlarını zamanlarımla karıştırıp
emsalsiz bir zaman bileşiminde yaşatmalıyım seni...
Uykularda bile aynı rüyayı görmeliyiz.
Her şeyin ve her zevkin yarısı senin olmalı, yarısı benim...
"Bana alış" demeyeceğim... Nasıl olsa alışacaksın bir gün...
Şimdi çirkinliğimde güzellikler bulan gözlerin,
o zaman en güzeli görecek bende! Alışkanlığınla,
sevginle yepyeni bir "ben" yaratacaksın benden!









İlk defa sevilmenin ürpertileri içindeyim inan. Sevgimle

mukayese edebileceğim tek şeyi beni sevmende buldum...
Ömrümde kimse bana sevmenin gerekliliğini öğretmedi.
Kimseden sevgisini istemedim, verdiler almadım.
Bencildim bir zamanlar, sevmek benim hakkım diyordum.
Oysaki şimdi bir zamanlar hiç sevmemiş olduğumu
kendi kendime biraz da utanarak itiraf ediyorum.











Asıl büyük sevgiyi seni sevmekte buldum ve sevgim

senin sevginle değerleniyor, ayrı bir anlam kazanıyor...
Sevgin olmasaydı değersiz bir cam parçasıydım.
Sevginle bir aynayım şimdi. Bana bakanlar baştanbaşa
seni görecekler içimde...
Bir zincirin iki halkasıyız seninle anlıyor musun?
Aynı kadehte karışmış iki içkiyiz.
İki kelimeyiz seninle birbirini tamamlayan.
Her yerde iki olduğumuz için
bir bütün haline geliyoruz durmadan...











Alışkanlığım devamlı sana çekiyor beni...

Durup durup dudaklarını öpmek geliyor içimden...
Saçlarını okşamak geliyor, ellerini tutmak geliyor...
Kokunun tenime sindiğini hissediyorum geceleri...
Teninin dudaklarımda eridiğini hissediyorum...
Boynunun en güzel yerini benden başkası bilemez artık...




Seni kimse benim kadar benimle bir bütün olduğuna inandıramaz....

Gitgide bu alışkanlığın içinde kaybolduğumu hissediyorum...
Beni yaşadığım zamanın dışına çıkarıyorsun.
Bir gün tarih öncesinde yaşıyoruz , bir gün bulutların üstünde...









Uzun süren bir baygınlık sonrasının
o anlatılmaz baş dönmesi içindeyim...
Bütün merdivenler birbirine eklendiği zaman
seninle vardığım yüksekliğe erişemez...




Açılmış bütün kuyuların derinliği

içimde seni bulduğum yer kadar derin değil...
Alışkanlık kozasını ören bir ipekböceği gibi gitgide tamamlıyor bizi.










Emsalsiz bir oluşun içinde yuvarlanıyoruz.
Korkunç bir yangın başladı yüreklerimizde.
Özlem, kıskançlık, arzu ne varsa içimizde hepsi birdenbire tutuştu.
Alev almayan bir yerimiz kalmadı.
Alevlerimiz muhteşem bir kızıllığın içinde yıldızlara kadar uzanıyor.
Hiç bir su, bu ateşi söndüremez artık.
Nehirle, denizler boşalsa üstümüze hiç sönmeyeceğimizi biliyorum.







Bu yangın biz birer kor haline gelinceye kadar sürecek.
Önce bakışlarımız alıştı birbirine, sonra parmak uçlarımız...
Bu oluş tamamlandığı anda yeryüzünde
bizden güçlüsü olmayacak!
En mutlu olduğumuz yerde en güçlü de olacağız seninle...
Bu bir sonun değil bir varoluşun başlangıcıdır.
Geçmişteki tüm alışkanlıkların bana alışmanı önleyemez artık...




Ümit Yaşar OĞUZCAN
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 14.08.2015, 23:35   #17
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Günün Şiiri

Sitemdir !!!







Sen, hiç yazılmadın ayrılığın satırlarına.



Hiç durmadı...doğan günün şafağına karşı yüreğin...

Sen, hiç aldanmadın esen rüzgara.

Gerçeğin adı...

Sen, hiç yalan olmadın...








Şimdi bakıyorsun resimlere,



Tıpkı bakar gibi güneşine ikindinin...

Neler aldı ***ürdü senden, saçlarındaki o dalgalar...

Bir bilsen...
Artık uzak sana sesimdeki diz çöken yankı
Duysan bile inanma sakın,
Ve şimdi ardıman,






Unuttuğun yerde kalıp, dönüşün umudunu,
Bir dilek tut kainata inanıyorsan
Adını nergis koy, korkma erguvan koy.
İstersen içinde sakla, aldat kendini
Aldan...ve tükendikçe,
O büyük yalan...





İstersen sussun dudakların,
Ağrıyan bir tövbenin gölgesine.
Bil ki, bundan böyle
Değiştiremezsin artık hiç bir yazılanı...
Değiştiremezsin artık...hiç bir yalanı...









Bilmezsin,



Kaderimi ayakta tutandır sana yorgunluğum.

Bak yine,

Omuzlarıma vurdu batan güneşin sanıcısı.
Yüreğimde adı konulmamış volkanlar...
Uyku bile gözüme, yağmura bürünüp yağar...
Sabah, duman kokusuyla uyanırım hatıraların.
Keskin “adın” gibi,
Ve ölüm tadında doğar öksürüklerim.
İşte böyle...





Bir dilek tut kolaysa şimdi.
Adını “sen” koy istersen.
İstersen...adını ben koyayım...
Değişmez nasıl olsa sitemin tadı.
Zaten ne de,





Feleğe bir yakarıştır, acıyıp gülmen...
Ve öfkelendikçe tükenen, imrenen kendine...
Ama ben, azaldım zaman çaldıkça senden.
Bilmedin ki, ömür bittiğinde ayrılıkta çeker gider.
Dileyemezsin sabahı,






Bilmedinki, en büyük düşmanidir kara toprak sevdanin.
Bilmedinki, unutan sen değildin aslında...
Unutan...yazıldığım satırlardı...
Sen...hiç yazılmadın zaten...
Çünkü biliyordun tüm yalanları...
Çünkü sen,
Hiç yalan olmadın...









Alıntı
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 15.08.2015, 01:14   #18
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Günün Şiiri











Ellerimin arasından kayıp gidiyor hayat…


Kendimi avutmak için bulduğum her şey bir süre sonra anlamsız geliyor…



Bir şeyler biterken yanı başında neyle avunabilir ki insan…

Kendimce oyunlar buluyor, sıkılıyorum bir süre sonra, kitaplar hiçbir şey anlatmıyor ya da kendimi dinlemek canımı sıkmaktan başka bir şeye yaramıyor…










Sense bir yerlerde kendine duvarlar örüyorsun..

Biliyorum ki ne kadar ararsam arayayım yanına gelebileceğim bir kapı bulamayacağım..Kendine duvarlar örüyor ve bizi dışarıda bırakıyorsun…

Olsun diyorum, ördüğün duvarları maviye boyuyorum, çiçekler ekiyorum dibine, büyümüyorlar…







Mavilerim soluyor, sen susuyorsun…








Ben ölüyorum…



Kendime yalanlar uyduruyorum kendim bile inanmıyorum..

Oyunlar buluyorum sıkılıyorum…

Durmaksızın bir şeyler bitiyor içimde…
Sana sorduğum soruların hiçbir cevabı yok aslında duymayı beklediğim…







Sadece sesini özlediğimden…



Ellerimin arasından kayıp gidiyorum…



Kendim bile tutamıyorum kendimi…

Ama olsun ben sana elimi uzatıyorum…











Kurtar diye değil…

Sadece dokunmayı özlediğimden sana…







Senden başka bir nedenim yok…



Senden başka bir istediğim yok…

Senden başka hiçbir şeyim yok…





Seni Seviyorum… Duy diye değil…






Sadece kendime hatırlatmak için söylüyorum…



Suya yazı yazmak gibi seni sevmek






Yorgunum üşüyorum
Yanındayım ama yanlız ne çare

Suskunum huzursuzum


Gözlerinde uçurumlar korkuyorum yüzleşmeye

Bakışların kaçar gider gücüm yok yetişmeye
Düğüm düğüm oldu içim ne olur birşey söyle
Sen sustukça içimde isyanlar, çığlıklar…

alıntı
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 17.08.2015, 01:45   #19
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Günün Şiiri

GözLerimde Uykusuzluğun Doğum Sancıları









Yalnızlığın kırılmaz zincirleri sarıyor ayaklarımı..

Kızıl alevler ortasında girdaplarda yüregim..
Takvimlere gömülmüş yıllarım, aşklarım, küçük yolculuklarım..
Susmayan rüzgarların uğultusunda şimdilerde..
Cevapsız kalan sorularım...


Yaprak fırtınalarına tutulmuş ruhumun hapsolduğu bu karanlıklar adasında..

Zamanın acımasızlığının vermiş olduğu çizgiler var suratımda..
Nefretimin sarfettiği anlamsız kelimeler arasına sıkışan sevgi sözcüklerim ve..
Bugün avuçlarında saklarken yarını..
Gözlerimde uykususuzluğun doğum sancıları..


Zamansız krizlerimin yağmurlarıyla ıslanırken yanaklarım..

Kalemimle,yine korkulara boğulmuş sözlerimin istilasında seni yazıyorum..


Başaramıyorum...

Neyi başarabildim ki senden sonra..
Neyi tadabildim kaybetmekten başka...
Kapılar kapandı..


Gittiğinin sonrası sabahım olmadı..

Gözyaşlarım hiç durmadı...
Gecenin karanlığına sensin diye sarılıyorum şimdi..


Sensiz sahte mutlulukların gölgesi altında yanıyor,yaşlanıyorum..

Avuçlarımda birkaç kelime..
Sensiz cümleler arasında seni kurmaya çalışıyorum..


Seni kaybetmenin son duruşmalarında..

Sensiz aşka müebbetim istenirken..
Kollarımda anılarım, sensizliğe götürülüyorum..
Düşlerimin intihar anları gözlerimden düşerken..
Bulut gibi, melek gibi Allah'a ağlıyorum..
..Artık sahipsiz mektuplar yazmaktan alıkoyamıyorum kendimi.. Kabullenemiyorum gittiğini..


Bilmeni istediğim ve senin için sakladığım o kadar şey var ki..

Hüzün dakikalarında,yüzyıllara maruz kalan bu kalbin daha fazla gücü yok artık..


Dizleri kırık hayallerimin intihar anlarında..

Sana susayan dudaklarımda..
Gözlerinin telaffuzu yok...
...(kaybettim seni bir gece vaktii)...






Alıntı
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 23.08.2015, 01:14   #20
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Günün Şiiri

Bu sabah bir türkü doğdu gözlerime,



Adı sen,
Yağmurla geldi sözleri gönlümün yanaklarına çisil çisil,
Yazdım yazdım, kalemim bitinceye kadar yazdım,
Mısralardaki kelimelerin anlamı yeniden doğmakmış,
O kadar alıştırdın ki varlığına,
Seni göremediğim günler de bir türkü oldun dudaklarıma
Bir gün mü uzak, yoksa sen mi?
İkisi de imkansız kadar imkansız,
Aslında biliyorum,
Sende olmayacaksın, o günde asla gelmeyecek,
Nefesin kadar yakın olsam da,
Bir girdabın dönencesi kadar uzaksın,
Ne yapılır adı sen?
Ne yapılır bilmem ama bir gerçek var ki,
Yağmur yağmasa da gözlerim ıslak,
Rüzgar esmese de gönlümde fırtınalar,
Güneş doğmasa da güneşim oldun
Hem gönlüm yorgun, hem de dilimde tükendi kelimeler,
Bir çare arasam da biliyorum ki çare sensin adı sen,
İşte imkansızın zindanlarında ki çare,
Sen ne kadar imkansızsan çarede bir o kadar imkansız,
Çözemedim yeşillim kara telli girdap düğümlerini,
Alamadım uçurum bakışlım delikanlı yüreğini,
Sevemedim seni benim sevdiğim kadar beni sevebilecek birini,
Biliyorum sonu hüzün olacak bu sevdamın,
Çünkü adı sen, soyadı imkansız,
Bunun anlamı da şu;
Demek ki sevdam hem adsız hemde soyadsız,
Bu sonda yüreğimin kabul edemeyeceği kadar imkansız…


Alıntı
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
günün, Şiiri


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 14:29.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.