Marmara'da Görülmesi Gereken En Güzel 10 Yer

[@LaLe]

Marmara'da En Güzel Yerler








İstanbul

Bir koluyla Asya'ya, diğeriyle Avrupa'ya uzanarak iki kıtayı da kucaklayan kenti Lamartine şöyle tanımlıyor "Orada, Tanrı ve insan, doğa ve sanat hep birlikte, yeryüzünde öylesine mükemmel bir yer yarattılar ki, görülmeye değer.".

Başkentler başkenti olarak bilinen, önce Roma, ardından Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu ve kıtalara hükmederek büyük barış coğrafyaları yaratmış, Osmanlı İmpatatorluğuna başkentlik yapan İstanbul, tarih dolu dokusuyla ‘’taşı toprağı altın’’ diyerek yurdun her bir yerinden göç alırken, turizmin de gözbebeğidir.

Şehrin en güzel anıtları, Haliç-Marmara Denizi-Surlar arasında kalan yarımada da yer alır. Altı minaresiyle İstanbul'un sembolü haline gelen, dekorasyonunda kullanılan mavi çiniler nedeni ile "Mavi Cami" diye anılan Sultanahmet Camii'ni mutlaka görmelisiniz. Karşısında, İmparator Justinien zamanında kilise olarak inşa edilmiş olan ünlü Ayasofya Müzesi yer alır. Bir başka tepeden bu iki muhteşem abideyi seyreden Süleymaniye Cami ise Osmanlı mimarlık sanatının zirvesidir. 400 yıl boyunca Osmanlı sultanlarına konutluk ve siyasi merkezlik etmiş olan Topkapı Sarayı, Hipodrom, Dikilitaş, Yerebatan Sarnıcı, Dolmabahçe Sarayı, Beyler Beyi Sarayı, Çırağan Sarayı, İstanbul Surları, Taksim Meydanı ve daha birçok tarihi mekanlar İstanbul’da mutlaka görülmesi gereken yerlerdir. İstanbul tarihsel yapıların yeniyle buluştuğu, yenilendiği bir şehirdir aynı zamanda.

Kapalıçarşı labirentvari yapısıyla geçmişin hülyalı günlerinin izlerini taşımakta ısrar ederken bir yandan da modern dünyanın yepyeni ürünlerini serer önünüze; büyüleyici... Cazibesine kapılınca en ufak bir yorgunluk duymadan saatlerce dolaşabilirsiniz Kapalı Çarşıda; mücevherler, bakır eşyalar, halılar, çeşit çeşit deri ve süet giyime kadar her şeyi bulabilirsiniz. Boğaz'da bir vapur gezisi, unutulmaz anılarınız arasına girerken, Boğaz'ın iki yakasında sıralanan her birinden ayrı bir sevda masalının sulara yansıdığı asude ve emsalsiz yalılar, 20. yüzyılda yapılan lüks villalar, Dolmabahçe, Göksu ve Beylerbeyi Sarayları, Rumeli ve Anadolu Hisarları, balıkçı köylerinden kalma izler, lokantalar, çay bahçeleri, parklar, gece kulüpleri sizi büyüleyebilir.

Bursa

Tarihi yerlerini gezmekle bitiremiyeceğiniz, İskender Kebabının, Kestane şekerinin tadına doyamıyacağınız, kaplıcalarında şifa bulacağınız, Yeşil Köşkü, kışın Uludağı, ipek kumaşları ve havluları, hanları, hamamları, Yeşil Camisi ve kiliseleri ile bambaşka bir şehirdir Bursa.

"Yeşil Bursa" yakıştırmasının yapılmasının en büyük nedenleri yeşil bir doğası olmasının haricinde Yeşil Camii ve Yeşil Türbesidir. 1421 yılında Çelebi Sultan Mehmet tarafından yaptırılan türbe, yeşil çinileri sayesinde halk arasında Yeşil Türbe lakabını almış. Türbede bulunan kabartmalar, çiniler ve yapımında kullanılan renkli süsleme sanatı görülmeye değerdir. Yanındaki Yeşil Camii’de çini süslemelerinin en güzel örneklerini gösterir sizlere. Bursa’ya gitmişken Uludağ, Gölyazı, Mudanya, İznik, Cumalıkızık, Ulu Camii, Oylat İnegöl, Keramet Su Kaplıcası-Orhangazi, Karabaş-i Veli Tekkesi-Osmangazi, Bursa Kalesi ve daha birçok kilise, Camii ve tekkeler mutlaka görülmesi gereken yerlerdendir.

Bursa’da yiyeceğiniz İskender Kebabının alışık olduğunuzdan çok daha farklı lezzeti daha damağınızdayken, yemeğin üzerine yiyeceğiniz kestane şekerinin tadını da kolay kolay unutmayacağınıza dair garanti veririz. Tekstil konusunda gelişmiş olan bu güzel şehrimizin ipek dokumaları ve havluları sizleri büyüleyecektir. Osmangazi semtinde bulunan Kültür Parkında gündüz gezinti yapıp, göl kenarında ördekleri izleyip, akşam da eğlencenin tadına varabilirsiniz. Park içindeki Altın Ceylan tesislerinde; havuz, teniz kortları ve Bursa'nın en büyük gece kulübü bulunur. Bu mekanda sabahın ilk ışıklarına kadar dj'ler eşliğinde eğlenebilirsiniz. Eğer canlı müzik dinlemek isterseniz, Kültür Parkı'ndan çıkmanıza gerek yok. Kısaca Kültür Parkı’nın içinde aradığınız her şeyi bulabilirsiniz.

Çanakkale

Eski çağlarda adı Hellespontos ve Dardanel olarak anılan boğazın iki yakasında ki topraklara sahip olan Çanakkale, İnsanlık tarihinin yaşamış olduğu en büyük savaşlardan birisine şahitlik yapmıştır. Bu savaşlar neticesinde tarihe haklı olarak "Çanakkale Geçilmez" notu düşülmüştür.

Çanakkale boğazının her yeri çok güzeldir. Dardanos semtindeki, Hasan Mevsuf Bataryası ile Kilitbahir’deki Mecidiye ve Namazgah tabyaları 1915 senesinin ruhunu yaşatmaktadır. Çok daha eski yıllarda savunma amacıyla yapılmış olan Osmanlı kaleleri, Kumkale Nara ve Kilitbahir ile şehrin kalbinde bulunan Saat Kulesi hala ayaktadır. Aleksandria Troas kalıntıları da Çanakkale’nin görülmesi gereken yerlerindendir.

Çanakkale savaşlarının en kanlı muharebelerinin cereyan ettiği, çok sayıda şehitlik, anıt ve mezarlıkların bulunduğu Gelibolu Yarımadasındaki Tarihi Milli Parkı, Arkeoloji Müzesi, Nusret Mayın Gemisi ve Deniz Müzesi, Piri Reis Müzesi, Çamyayla Atatürk Evi, Truva Antik Şehri ve Aynalı Çarşı’da mutlaka görülmesi gereken yerlerin başlıcalarıdır.

Mudanya

Bursa’nın 25 km. kuzeybatısında ve Marmara Denizi kıyısında yer alan Mudanya temiz havası ile yaz turizminin yoğun olarak yaşandığı bir merkezdir. Gemlik Körfezi’nin güneyinde yer alır .Zeytin, mandalina ve limon ağaçlarıyla bezenmiştir dört bir yanı. Milli tarihin önemli yapı taşlarından biri olmayı başarmış bir kasabadır. Mudanya’da doğal güzelliklere sahip denize girilebilen yerler eski Rum yerleşimleri olan Siye (Kumyaka) ve Trilya (Zeytinbağ)’dır. Altıntaş – Eşkel arasındaki sahili mutlaka görmeden geçmeyin. Eşkel sahilinde yürüyüş ve kamp yapılabilir.

Osmanlı evlerinin en güzel örneklerini sergileyen Tarihi Mudanya Evlerini görmeden, Mudanya Mütareke Müzesini gezmeden, Mudanya’ya 10 km. uzaklıkta yer alan sahil kasabası Tirilye’ye uğramadan, çarşaf böreği, cevizli lokum ve balık yemeden sakın dönmeyin. Mudanya’nın 1 km güneydoğusunda bulunan ve Britanyalılara ait olan antik kent Myrlea ve 780-797 yılları arasında Bizans İmparatoru IV. Konstantinos Porphyrogenetos döneminde yapılmış olan Kumyaka Kilisesi’de görülmesi gereken tarihi yerlerdendir.

Erdek

Balıkesir ilinin ilçesi olan Erdek, Marmara Bölgesi'nin Marmara Denizi’ne doğru uzanan Kapıdağ Yarımadası’nda Erdek Körfezi’nde yer alır. Türkiye'nin ilk sayfiye yerlerinden birisidir. Erdek'te eğlence, konaklama ve tarihi bakımdan bir çok gezilecek görülecek yer bulacaksınız. Erdek hareketli ve eğlenceli bir tatil isteyenler için gerçek bir seçenek olacaktır. Erdek, sahilleri ve kumsalı ile ülkemizin en güzel plajlarından birine sahiptir. 12 km. uzunluğundaki sahil şeridinde turistik otel, motel ve dinlenme tesisleri mevcuttur. Kapıdağ’ın ormanlık iç bölgeleri de doğa turizmi amacıyla kullanılmaktadır. İlçede 1990 yılından bu yana Erdek Belediyesince düzenlenen ‘’ Erdek Şenlikleri’’ adı altında Kültür ve Sanat etkinlikleri yapılmaktadır.

Bandırma Arkeoloji Müzesinde teşhir edilen Kyzikos antik kenti kalıntıları ve Erdek’in 10-12 km. dışında bulunan ve büyük bir medeniyetin yaşadığı Kyzikos kentinden geri kalan tarihi mimari zenginlikler; Hadrianus tapınağı, Kyzikos Amfitiyatrosu, Altıköşe kuleler, Bouleuterion, Bergama Kraliçesi Apoolonis’in adına oğulları tarafından yaptırılan tapınak, Kirazlı Yayla Manastırı görülmesi gereken yerlerdir.

[@LaLe]

Şile

Şile öteden beri İstanbullular için güzel bir hafta sonunun geçirilebileceği adreslerin başlarında gelmektedir. Deli denizi, şelaleleri, mağaraları ve dünyanın ikinci büyük deniz feneriyle ünlü şirin bir yerdir. Fener, Kırım Savaşı sırasında, Karadeniz'den İstanbul'a girecek gemilerin yollarını bulabilmeleri için yapılmış. Şile'ye İstanbul'dan günübirlik gidilebileceği gibi, konaklama için de sayısız alternatif var. İlçenin görülmeye değer doğal güzelliklerinin başında Onbir Göller Vadisi geliyor. Sofular Mağarası, Meşrutiyet Mağarası, Karabeyli İnleri, Değirmençayırı Şelalesi, Şile Kalesi, Heciz Kalesi, Sarıkavak Kalesi ve akış biçimi ağlayan bir insanın gözyaşlarına benzetildiği için Ağlayan Kaya adını almış olan Ağlayan Kaya görülmesi gereken yerler arasında yer alır.

Şile'ye kadar gitmişken kırmızı - turuncu renkli, demir/bakır alaşımlı ve radyonktriteli kumları olan Kumbaba Tepesine gidip, kendinizi kumlara gömmezseniz ağrılarınızdan da kurtulamazsınız, demedi demeyin. Doğal fizyoterapi doktoru denen Kumbaba Tepesi Bizanslılar tarafından Güneş Hamamı olarak kullanılıyormuş. Saray gemileri ile buraya gelip güneş banyosu alırlarmış. Yemyeşil bir ormana yaslanmış, masmavi bir denize yüzünü dönmüş, İzmit’in Çat Tepesi’nden gelen Göksu ve Yeşilçay derelerinin Karadeniz’e döküldüğü deltada yer alan doğa harikası Ağva’yı da unutmamak gerek. Ağva’da deniz bisikletiyle derelerde dolaşabilir, tekne gezisine çıkabilir, kanoya binebilirsiniz.

Bozcaada

Ege Denizi’nin kuzeyinde, Çanakkale iline bağlı, Türkiye’nin 3. büyük adası olan Bozcaada ufaklığından beklenmeyecek süprizlerle dolu bir yer. Tek yapmanız gereken boz görüntüsünün arkasındaki uçsuz bucaksız bağları, onları bekleyen bağ evlerini, rüya gibi kumsallarını, pırıl pırıl temiz denizini, size özel olacak kadar küçük koylarını, kekik kokulu tepelerini, lezzetli şaraplarını ve yemeklerini keşfetmek...

Ayazma plajı özellikle ince taneli, altın sarısı kumu, denizin içinde çıkan tatlı su kaynağı , etrafındaki restoran ve kafeler nedeniyle kesinlikle adanın 1 numaralı plajıdır. Ayazma plajının dışında Habbele Koyu'nda yer alan Mitos plajı ve Akvaryum’u da tercih edebilirsiniz. Adada seyahat dolmuş vasıtasıyla sağlanıyor, dolmuşun yanı sıra bisiklet ve motor kiralayabilirsiniz. Temmuz ayı içerisinde Bozcaada’da "Bağbozumu" şenlikleri yapılmaktadır. Adanın oldukça görkemli kalesi mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında gelir. Türkiye'nin en fazla Rüzgar Enerjisi üretimi yapılan Rüzgar Gülleri'nin bulunduğu mevkii, özellikle gün batımında sergilediği manzara ile sizi büyüleyecektir. Ayazma Manastırı, Göztepe, Bozcaada Müzesi, Şarap fabrikaları da görülmesi gereken yerler arasındadır.

Gökçeada

Gökçeada, yüzyıllar öncesinden gelen ve 1970 yılına kadar kullanılan ismiyle İmroz, Çanakkale’ye bağlı Kuzey Ege’deki iki Türk adasından biri. Türkiye’nin en büyük adası olarak, Bozcaada’nın yaklaşık sekiz katı büyüklüğündedir. Türkiye’nin en batı ucu olduğu için ‘’güneşin en son battığı yer’’ olma ünvanına sahip. Adaya ulaşım, sadece deniz yoluyla sağlanıyor. Bunun için bir arabalı feribot ve sadece yayalar için olan deniz otobüsü kullanılıyor. Ada içinde her türlü ulaşım aracı bulunmaktadır.

Terkedilmiş Rum köylerinin asil duruşları, kekikli tepelerinde özgürce dolaşan keçi ve koyunları, en olmadık yerde karşınıza çıkan şapelleri, dağları, gölleri, gürül gürül akan çeşmeleri, asırlık zeytin ağaçları, denize girilecek tertemiz koyları karşılar sizi. Denize girilebilecek, cennet gibi birçok bakir koy bulabilirsiniz Gökçeada’da. Aydıncık ve Yuvalı plajı dışındakiler de günübirlik tesis bulunmuyor. Özellikle sualtı parkı içinde yer alan Yıldızkoy, akvaryum denizi ile kuzeyde en çok tercih edilen yerlerdendir. Rüzgar sörfü, Kite sörfü ve dalış yapabilirsiniz. Rum Köyleri, Tepeköy Çınarlı, Tuz gölü, Sualtı Milli Parkı, Peynir Kayalıkları, Kaya Mezarları görülmesi gereken yerlerdir.

Polonezköy

Şehirden uzak nefes almak için, yabani kuş sesleri ve yemyeşil tabiat eşliğinde, doğayı ve kültürü aynı anda yaşayabileceğiniz eşsiz bir cennet kösesi, İstanbul'un arka bahçesidir Polonezköy... Bir taşra atmosferinde yemek yemek, trafik kargaşasından uzak bir yürüyüş yapmak istiyorsanız, İstanbul Beykoz ilçesinin bu şirin beldesi Polonezköy'de birkaç saat geçirebilirsiniz. Türkiye'de Polonyalıların yaşadığı bu köy, sosyolojik ve coğrafi açıdan İstanbul'un en güzel sürprizlerinden biridir. İstanbul'un arka bahçesinde doğanın yeşilini korumayı başardığı, insanın gerekli saygıyı gördüğü nadir yerlerden biri olan Polonezköy'de hafta sonu tatili, günübirlik gezi, piknik, mangal keyfi, kaliteli ve lüks restoranlarda akşam yemeği, düğün ve muhtelif partiler gibi pek çok imkanı değerlendirebilirsiniz...

Bir hafta sonu sabahı, cennet bahçelerde zengin bir köy kahvaltısı yaparak güne başlayabilirsiniz. Sonrasında meyve ağaçları altında hamak keyfi. Ardından ev yapımı mezeler ve lezzetli et menüleri ile et-mangal veya öğle yemeği yer, akşam üzeri ise özel ev yapımı Polonez pastası ile çay ve kahve ile keyif yapabilirsiniz. Vişne ve ceviz likörleri de ayrıca tatmaya değer. Köy tarihçesi ve eski fotoğrafların sergilendiği Zofia Teyze'nin Anı Evi, ağaç oyma heykel ve resim sergileri, resitaller, kültürel aktiviteler, tarihi Köy Kilisesi, Kültür Evi ile Polonezköy size huzur ve sakinlik sunmaktadır. Her Haziran ayında Polonezköy’de Kiraz Festivali yapıldığını da bir kenara not etmeyi unutmayın.

Marmara Adası

Marmara Denizi’nde, denize girilebilecek sağlıklı iki üç yerden birisi olan Marmara Adası, İstanbul’a deniz yolu ile kuş uçuşu 72 deniz milllik uzaklıktadır. Sahile yakın yerlerde zeytinlikler, bağlar, yükseklerdeki kızılçamlar ve güneydeki makiler, Marmara Adası’nı yakınındaki diğer adalardan hemen ayırır. Hemen yakınındaki Avşa’da turizm sezonu sazlı, cazlı gümbür gümbür yaşanırken, Marmara’da sakinlik ve mütevazılık göze çarpar. Belki de bu nedenle ada doğal yapısını bugüne dek korumayı başarabilmiş.

Adanın kıyılarında irili ufaklı bir çok plaj bulunur. Merkeze en yakın plaj Kole Plajı'dır. Merkezde Kole Plajı ile başlayan bu plajlar Çınarlı Köyü'ne kadar irili ufaklı devam eder. Çınarlı Plajı'na varıncaya kadar Şifalı Su, Mestenağa ve Manastır Plajı gibi bir çok plajı bulunan Marmara Adası'nın en farklı plajı ise Aba Plajı'dır. Çünkü Aba Plajı diğer kumul plajların aksine çakıl taşları ile doludur ve merkezi gören güzel bir manzarası vardır. Ayrıca akıntı diğer koylara oranla daha kuvvetli olduğu için genellikle suyu derin ve soğuktur. Saraylar plajı ise kumunun renginin açık olmasıyla dikkat çeker. Kano ve tekne kiralanarak adanın birbirine yakın olan bu plajlarını deniz yoluyla dolaşılabilirsiniz. Adaya gitmişken adada üretilen şaraplardan ve zeytinlerinden tatmayı da unutmayın.

[@Banemin]

Her köşesi ayrı güzel bir memlekette yaşıyoruz bir de kıymetini bilsek.


Yine çok güzel bir çalışma ve yine arşivimizi zenginleştiren bir konu.


Teşekkürler Lale...

[@ReaL]

Marmara'da görülecek yerler olarak güzel bir özet olmuş...

Ellerine sağlık, teşekkürler LaLe...

[@Türkü]

Türkiye'de görülmeye değer öyle güzel yerler varki ömür yetermi bilinmez.

Teşekkür ederim Lale,sayende hoş bir Marmara turu attım.

[@Mathematician]

Özet haliyle bile çok kapsamlı bir konu olmuş. Zevkle okudum.

Emeğine sağlık Lalecim

[@Canan]

''Cennet yurdum Türkiye''
Ellerine sağlık Lale. Marmara'da sabah turu yaptım teşekkürler.

[@Abdullah]

Sakarya yok mu

Güzelmiş teşekkürler

[@Zafina]

Eline sağlık, çok güzel, Gökçeada'yıçok özlediğimi farkettim birden

[@Kardelen26]

Ellerine sağlık Lalecim, emeğine sağlık
Ben çok seviyom bu köşeyi, parasız geziyom ne güzellll