Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Bir Yudum İnsan > Fen Bilimleri

Fen Bilimleri Biyoloji, kimya, fizik, matematik


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 03.02.2011, 22:25   #1
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Bilimin Öncüleri | Biyografileriyle


Albert Einstein
(14 Mart 1879 - 18 Nisan 1955)




1921 yılında Albert Einstein


20. yüzyılın en önemli kuramsal fizikçisi olarak nitelenebilir. Görelilik kuramını geliştirmiş, kuantum mekaniği, istatistiksel mekanik ve kozmoloji dallarına önemli katkılar sağlamıştır. Kuramsal fiziğine katkılarından ve fotoelektrik etki olayına getirdiği açıklamadan dolayı 1921 Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüştür. (Nobel Ödülü'nün ve Nobel Komitesi'nin o zamanki ilkeleri doğrultusunda, bugün en önemli katkısı olarak nitelendirilen görecelik kuramı fazla kuramsal bulunmuş ve ödülde açıkça söz konusu edilmemiştir.)

Einstein 13 Yaşında (1893)



Ulm'da doğdu. Çocukluğunu Münih'de geçirdi ve ilk öğrenimini burada yaptı. Lise öğrenimini 1894'te İsviçre'de tamamladı ve 1896'da Zürih Politeknik Enstitüsü'ne (ETH) girdi. Sonradan İsviçre vatandaşı oldu ve Sırp asıllı bir kız öğrenci ile evlendi. Sonra Bern'de federal patent dairesinde görev aldı. Bu görevden arta kalan zamanlarda çağdaş fizikte ortaya atılmaya başlanan problemler üzerinde düşünmek fırsatını buldu. Önce atomun yapısı ve Max Planck'ın kuvantum teorisi ile ilgilendi. Brown hareketine ihtimaller hesabını uygulayarak bunun teorisini kurdu ve Avogadro sayısının değerini hesaplayarak teorisini test etti. Kuvantum teorisinin önemini ilk anlayan fizikçilerden birisi oldu ve bunu ışıma enerjisine uyguladı. Bu da onun, ışık tanecikleri veya fotonlar hipotezini kurmasını sağladı. Bu yoldan fotoelektrik olayını açıklayabildi. Bu çalışmalarını açıklayan ve 1905 yılında "Annalen der Physik" dergisinde yayımlanan iki yazısından başka, üçüncü bir yazısı daha çıktı ve bu yazıda görecelik teorisinin temelini attı. Teorileri sert tartışmalara yol açtı. 1909'da Zürih Üniversitesi'nde öğretim görevlisi oldu. Prag'da bir yıl kaldıktan sonra, Zürih Politeknik Enstitüsü'nde profesör oldu. 1913'de Berlin Kaiser-Wilhelm Enstitüsünde ders verdi ve Prusya Bilimler akademisine üye seçildi. İsviçre vatandaşı olarak 1. Dünya Savaşı'nda tarafsız kaldı.




İkinci defa, bu kez akrabası olan bir kadınla, evlendi; bu yirmi yıl içinde birçok özlü inceleme yazısı yayımladı ve bunlarda teorilerini geliştirdi. 1921'de Fizik Nobel Ödülü'nü kazandı.


Soldan sağa: Conrad Habicht, Maurice Solovine ve
Einstein birlikte Olympia Academy grubunu kurdular




Yabancı ülkelere bir çok gezi yapmakla birlikte 1933'e kadar Berlin'de yaşadı. Almanya'da yönetime gelen Nasyonal Sosyalist (Nazi) rejimin ırkçı tutumu dolayısıyla, pek çok Musevi asıllı bilim adamı gibi o da Almanya'dan ayrıldı. Paris'te College de France'ta ders verdi; burdan Belçika'ya oradan da İngiltere'ye geçti. Son olarak Amerika Birleşik Devletleri'ne giderek Princeton Üniversitesi kampüsünde etkinlik gösteren Institute for Advanced Study'de (İleri Araştırma Enstitüsü) profesör oldu. 1940 yılında Amerikan yurttaşlığına geçti. 1955'de Princeton'da öldü.


Einstein Amerikan vatandaşlığını kabul ederken (1940)


Fizik alanındaki çalışmaları modern bilimi büyük ölçüde etkiledi. Kendisi özellikle zaman ve uzay için düzenlenmiş bağlılık (izafiyet) teorisiyle tanındı. Bu teori üç bölüme ayrılır: Newton mekaniğinin yasalarını değiştiren ve kütle ile enerjinin eşdeğerli olduğunu öne süren sınırlı bağlılık (1905); eğrisel ve sonlu olarak düşünülen dört boyutlu bir evrene ait çekim teorisini veren genel bağlılık (1916); elektro-manyetizma ve yerçekimini aynı alanda birleştiren daha geniş kapsamlı teori denemeleri. İlk iki teorinin geçerliliği atom fiziği ve astronomi alanında yapılan deneylerle çok başarılı bir biçimde sınanmıştır; çağdaş fiziğin temel taşları arasında yer alırlar.Söylediği güzel bir söz vardır "Ben atomu iyi birşey için keşfettim,insanlar atomla birbirlerini öldürüyorlar"
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.08.2011, 12:16   #2
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Bilimin Öncüleri | Biyografileriyle

Marie Sklodowska Curie
(1867-1934)




Polonya asıllı fizikçi ve kimyacı


Maria Sklodowska Curie, dünyanin en iyi tanidigi Polonyali bilim kadınıdır. Radyoaktiviteyi bize kazandiran kisi... Ozellikle Polonyum ve Radyum elementlerini bulan ve 2 kez Nobel kazanan bilim kadini olarak tarihe gecmistir. Onun calismalari ve buluslari sonradan gelen insanlara ilham kaynagi olmus ve ozellikle radyum elementini bulusu, madde hakkinda varolan dusuncelerin degismesini saglamistir.



Marie Curie'nin aldığı Nobel Ödülü Diploması


Marie Curie, fizikci olan Pierre Curie ile evlenmis ve bilim hayatlarina beraber davam etmislerdir. Hatta ilk Nobel Odulunu beraber kazanmislardir. Ancak Pierre Curie bir gun at arabasinin altinda ezilerek hayata veda etmistir. Bu olaydan sonra artik Madam Curie arastirmasina tek basina devam etmistir.



0.1 gram saf radyumkloruru elde edebilmek icin 3 yildan fazla ugrasti. Sonuda istedigini elde etti. Ancak saf olan bir polonyum bilesigini hic izole edemedi, cunku polonyumun yarilanma omru sadece 138 gundu. O, bu maddeleri elde temeye calisirken, bildigimiz ayirma yontemlerini kullaniyordu ve acikca soylemek gerekirse uranyum ile yatip uranyumla kalkiyordu. Maruz kaldigi radyasyon sonucu da 1934 yilinda kanserden oldu.

__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.08.2011, 13:45   #3
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Bilimin Öncüleri | Biyografileriyle

Sir Isaac Newton
(1642-1727)



Isaac Newton'ın portresi (Godfrey Kneller)


Sir Isaac Newton 4 Ocak 1643'te İngiltere'nin Lincolnshire kentinde doğdu. Çiftçi olan babasını doğumundan üç ay önce kaybetmişti. Annesi ikinci kez evlendi. İkinci evlilikten üç üvey kardeşi olan Isaac anneannesinde kalıyordu. On iki yaşında Grantham'da King's School'a yazılan Newton, bu okulu 1661'de bitirdi. Aynı yıl Cambridge Üniversitesi'ndeki Trinity Kolej'e girdi. Nisan 1665'te bu okuldan lisans derecesini aldı. Lisansüstü çalışmalarına başlayacağı sırada ortalığı saran veba salgını yüzünden üniversite kapatıldı.


Newton'ın Woolsthorpe'da doğduğu çiftlik evi


Salgından korunma amacıyla annesinin çiftliğine sığınan Newton, burada geçirdiği iki yıl boyunca en önemli buluşlarını gerçekleştirdi. 1667'de Trinity Kollej'e öğretim üyesi olarak döndüğünde diferansiyel ve integral hesabın temellerini atmış, beyaz ışığın renkli bileşenlerine ayrıştırılabileceğini saptamış ve cisimlerin birbirlerini, uzaklıklarının karesi ile ters orantılı olarak çektikleri sonucuna ulaşmıştı. Çekingenliği yüzünden Newton her biri bilimde devrim yaratacak nitelikteki bu buluşların çoğunu uzun yıllar sonra (örneğin türev ve integral hesabı 38 yıl sonra) yayınlamıştır.



Principia'nın ilk basımı (1687)



Lisansüstü çalışmasını ertesi yıl tamamlayan Newton 1669'da henüz 27 yaşındayken Cambridge Üniversitesi'nde matematik profesörlüğüne getirildi. 1671'de ilk aynalı teleskopu gerçekleştirdi, ve ertesi yıl Royal Society üyeliğine seçildi. Royal Society'e sunduğu renk olgusuna ilişkin bildirisinin eleştirilere hedef olması, özellikle Robert Hooke tarafından şiddetle eleştirilmesi üzerine Newton tümüyle içine kapanarak, bilim dünyasıyla ilişkisini kesti.



Beyaz ışık prizmadan geçtikten sonra tayf oluşturuyor


1675'de optik konusundaki iki bildirisi yeni tartışmalara yol açtı. Hooke makalelerdeki bazı sonuçların kendi buluşu olduğunu, Newton'un bunlara sahip çıktığını öne sürdü. Bütün bu tartışma ve eleştiriler sonucunda 1678'de ruhsal bunalıma giren Newton ancak yakın dostu ünlü astronom ve matematikçi Edmond Halley'in çabalarıyla altı yıl sonra bilimsel çalışmalarına geri döndü.


Newton'a ilham kaynağı olan elmanın düştüğü ağaç

Cambridge Üniversitesi'nde Katolikliği yaygınlaştırma ve egemen kılma çabalarına karşı başlatılan direniş hareketine öncülük eden Newton, kral düşürüldükten sonra 1689'da üniversitenin parlamentodaki temsilciliğine seçildi. 1693'de yeniden bir ruhsal bunalıma girdi ve yakın dostlarıyla, bu arada Samuel Pepys ve John Locke ile arası bozuldu. İki yıl süren bir dinlenme döneminden sonra sağlığına yeniden kavuştuysa da bundan sonraki yaşamında bilimsel çalışmaya eskisi gibi ilgi duymadı. Daha sonra 1699'da Fransız Bilimler Akademisi'nin yabancı üyeliğine 1703'de Royal Society'nin başkanlığına seçildi


Newton'ın 1689'da yapılmış portresi
(Godfrey Kneller)



Gelmiş geçmiş bilim adamlarının en büyüklerinden biri olarak kabul edilen Isaac Newton, matematik ve fizikte çok önemli buluşlar gerçekleştirdi. Matematikte (a+b)ª ifadesinin üstel seriye açınımını veren genel iki terimli teoremini buldu. Newton'un bilime en büyük katkısı mekanik alanındadır. Merkezi Kuvvet yasası ile Kepler yasalarını birlikte ele alarak kütleçekim yasasını ortaya koydu. Newton hareket yasaları olarak bilinen eylemsizlik ilkesi, kuvvetin kütle ile ivmenin çarpımına eşit olduğunu ifade eden yasa ve etki ile tepkinin eşitliği fiziğin en önemli yasalarındandır.



Newton'un mezarı
(Westminster Abbey)



Newton yaptığı çalışmalarda bazı hesaplamaların içinden çıkamayınca kendi bulduğu formüllere uyması için bazı varsayımlar ortaya atmak zorunda kalmıştır. Kendisi de bu varsayımların hatalı olduğunu bilmesine rağmen bunları kullanmak zorunda kalmış. İlerleyen yıllarda yapılan bilimsel araştırmalarla Newton'un bu hataları tespit edilmiştir. Ama yine de yaptığı çalışmalara kıyasla bunlar göz ardı edilmiştir.Isaac Newton bu çalışmaları ile ün kazanmıştır.

__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.08.2011, 14:12   #4
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Bilimin Öncüleri | Biyografileriyle

Enrico Fermi
(1901-1954)





Enrico Fermi 29 eylül 1901′de Roma’da doğdu.Babası polis şefi Alberto Fermidir. Ilk olarak dilbilgisi okuluna kaydoldu.Onun ilk matematik ve fiziğe olan yeteneğini keşfeden ve destekleyen babasının arkadaşlarından A. Amidei olmuştur. 1918′ de Pisa Üniversitesinin bursunu kazandı. Pisa Universite’sinde 4 yıl kaldıktan sonra 1922′ de professör Puccianti’den doktorasını aldı.




Bir yıl sonra 1923′de Italyan hükümetinden burs kazandı.Ve Göttingen ‘de professör Max Born’ la birkaç ay birlikte çalıştı. Rockefeller bursuyla 1924′de Leyden’e P. Ehrenfest’le birlikte çalışmaya gitti. Aynı yıl Florence üniversite’ sinde matematiksel fizik dersleri vermek için Italya’ya gitti.






1926′da Fermi günümüzde Fermi istatistiği olarak bilinen Pauli parçaçıklarının istatistiğini keşfetti.Bose-Einstein istatistiğine göre hareket eden bosonların tersine, bu parcacıklar fermion olarak bilinir. 1927′de Fermi, Roma üniversite’sinde teorik fizik profesörü oldu.Bu görevini 1938′ de Mussolini’ nin faşist diktatörlüğünden kaçıp Amerika’ya göç edinceye kadar sürdürdü(Nobel ödülünü aldıktan hemen sonra).






Roma’daki ilk yıllarında kendini elektromanyetik problemlerin çözümüne ve bazı spectroskopik olayların teorik olarak açıklamasına verdi.Fakat asıl ilerlemesini çalışmalarını elektron ve atom çekirdeği üzerine yaptığı zaman gerçekleştirdi.1934′de Beta bozumu Teorisini geliştirerek Pauli’nin radyasyon Teorisi ile birleştirdi. Curie ve joliot’ un yapay radyasyonu keşfinden sonra notron bombardımanına tutulan aşağı yukarı her elementin nükleer dönüşüme tabi olduğunu keşfetti. Bu araştırma, yavaş notronların ve Nükleer Fission’un keşfine, ayrıca o zamana kadar periyodik tabloda bilinen elementlerden farklı elementlerin bulunmasına yol açtı.





1938′de Fermi tartışmasız notronlar konusunda en iyiydi. Bu çalışmalarına Amerika’da da devam etti.Amerika’ya varışından hemen sonra Columbia Universite’ sine fizik profesörü olarak atandı.Hahn ve Strassmann’nin 1939′un başlarında fission’u keşfinden sonra ikincil notronların yayılma ve zincirleme reaksiyon olasılığını hesapladı.Bu çalışmalarına büyük bir istekle devam etti ve birçok deneyden sonra kontrol altındaki ilk zincirleme reaksiyonu gerçekleştirdi. Bundan sonra atom bombası yapımındaki sorunların aşılmasında önemli rol oynadı, Manhattan Projesi liderlerinden biriydi.





1944′de Fermi Amerikan vatandaşı oldu. II. dünya savaşından sonra 1954′ de ölümüne kadar sürecek olan nükleer çalışmaları için Chicago Universite ‘sinden profesörlük teklifini kabul etti. Burada yoğunluğunu yüksek enerji fiziğine verdi ve pion-nucleon etkileşimi çalışmalarına öncülük etti. Yaşamının son yıllarında Fermi kozmik ışınların kaynağını araştırmakla geçirdi.Sonunda kozmik ışınların çok büyük enerji kaynakları olduğunu gösteren bir teori geliştirdi.




Fermi’nin teorik ve deneysel fiziği konu alan bir çok yayımı vardır. Bunlardan bazıları ,elektronik gazların istatistiğinin hesabı ve Paul’i parçacıklarından oluşan gazları konu alan “Sulla quantizzazione del gas perfetto monoatomico”, Rend. Accad. Naz. Lincei, 1935, Atomun istatistiksel modelini(Thomas-Fermi atom modeli) ve atomik özelliklerin hesaplanmasında yeni bir yaklaşımı(semiquantitative method) inceleyen Quantentheorie und Chemie, , Leipzig, 1928, “Uber die magnetischen Momente der AtomKerne”, Z. Phys., 1930, “Tentativo di una teoria dei raggi ß”, Ricerca Scientifica, 1933 sayılabilir.



Ona Nobel ödülü yavaş notronların yarattığı radyasyon ve nükleer enerji alanındaki çalışmalarından dolayı verildi. Profesör Fermi Laura Capon ile 1928′de evlendi.Giulio adında bir oğlu Nella adında bir kızı vardır. Boş zamanlarında yürümeyi,tırmanmayı ve kış sporlarını severdi. 29 kasım 1954′de Chicago’da öldü.

__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.08.2011, 14:53   #5
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Bilimin Öncüleri | Biyografileriyle

Alfred Bernard Nobel
( 1833 - 1896 )





Alfred Bernhard Nobel (21 Ekim 1833, Stockholm, İsveç – 10 Aralık 1896, San Remo, İtalya), İsveçli kimyager ve mühendis, dinamit’in mucidi.

Nitrogliserin’i patlayıcı madde olarak kullanma yollarını araştırdı. 1863 yılında Stockholm’de az miktarda nitrogliserin yapmaya başladı. Birkaç ay süren araştırmaların sonunda bir patlama ile laboratuvar yıkıldı. Çalışmalarına devam eden Alfred Nobel 1865′te yeni bir fabrika kurdu, bir süre sonra ikinci fabrikasını da açtı. 1864 yılında araştırmalarının sonucunu aldı ve dinamit barutunu buldu. Araştırmalarına devam eden Nobel, 1877′de Balistit adını verdiği yeni bir çeşit barut tasarladı. 1879′da, Paris yakınlarındaki Servan’da bir laboratuvar kuran Nobel, buradaki çalışmaları sırasında dumansız barut adını verdiği ve eşit miktarlarda nitrogliserinle nitroselüloz karışımından oluşan, itici barutu buldu.




Birkaç yıl sonra kordit adlı patlayıcı madde konusunda İngiliz hükümeti aleyhine dava açtı, ancak davayı kaybetti. Bu dönemde Fransa‘ya karşı kurulan bir ittifakta İtalya ile işbirliği yapan Nobel, aleyhindeki kampanyalar sonucunda Paris’i terk ederek İtalya’nın San Remo şehrine yerleşti, laboratuvarını da oraya taşıdı.

Nobel, San Remo’da 1896 yılında beyin kanaması sonucu öldü. Vasiyetinde, mirasının Nobel Ödüllerinin enstitüleştirilmesi yönünde kullanılmasını ve 33.200.000 kronunun her yıl insanlığa hizmette bulunanlara sunulmasını istemiştir.



Bu ödüller, fizik, kimya, tıp ya da fizyoloji, edebiyat ve barışa hizmet olmak üzere toplam beş dalda verilecekti. Nobel’in bu vasiyeti önceleri büyük tartışma yarattı. Ancak 1900 yılında İsveç hükümetinin Nobel Vakfı’nı kurmasıyla, Nobel Ödülleri düzenli olarak verilmeye başlandı. Daha sonra 1968′de İsveç Bankası Alfred Nobel’in anısına bir ekonomi ödülü vermeyi kararlaştırdı, ödül ilk kez 1969′da verildi.

Sentetik bir element olan Nobelium onun anısına bu isim ile anılmıştır.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.08.2011, 15:04   #6
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Bilimin Öncüleri | Biyografileriyle

Arşimet
(M.Ö. 287, Sicilya - M.Ö. 212, Sicilya)





Eski çağın en büyük matematikçisi ve mucidi olan Arşimet Sicilya Adası’nda bir Yunan kenti olan Siracusa’ da doğdu. Öklit’in İÖ yaklaşık 300’de Mısır’daki İskenderiye’de kurduğu okulda öğrenim gördükten sonra Siracusa’ya dönerek geometri ile uğraştı.Bilgisini günlük yaşamda karşılaştığı sorunların çözümüne uygulayarak mühendisliği sağlam matematiksel temellere oturtan ilk bilim adamı olmuştur.





Araştırmalarının çoğunu Siracusa Kralı 2. Hieron’un hizmetindeyken geçekleştiren Arşimet’in çalışmalarına ve buluşlarına ilişkin pek çok öykü anlatılır. Bunlardan en ünlüsü kralın yeni tacının saf altından olup olmadığını araştırmasıyla ilgili olandır. Öyküye göre araştırmasını tacı parçalamadan yapmak zorunda olan Arşimet bu konuda bir süre düşünmüşama sorunun yanıtını ancak bir gün hamama gittiğinde bulabilmiştir. Yıkanmak üzere havuza girdiğinde suyun taştığına dikkat eden Arşimet o anda çözümü bulduğunu anlar.





Hamamdan dışarı fırlayıp “Buldum! Buldum! Buldum!” diye bağırarak caddelerde koşmaya başlar.Arşimet’e göreeğer taç saf altından yapılmışsa mekanda aynı ağırlıktaki saf altın kadar yer kaplaması gerekiyordu. Taç ve aynı ağırlıktaki saf altın sırayla su dolu bir kaba konulduklarında taşıracakları suyun miktarı yada hacmi eşit olmalıydı. Arşimet yaptığı deneyin sonucunda bu miktarların eşit olmadığını belirledi; kral aldatılmıştı. Bu basit deneyle Arşimet cisimlerin göreli yoğunluklarını keşfetti.





Ayrıca kaldıraç yasasını da ortaya koyan Arşimet ağır bir cismin ağırlık merkezine uygulanacak bir kuvvetle yerinden oynatabileceğini gösterdi. Onun “Bana bir dayanak noktası gösterin Dünya ’yı yerinden oynatayım”dediği de söylentiler arasındadır. Arşimet Roma ve Kartaca arasındaki uzun ve acılı bir savaş döneminde yaşadı. Kral Hierro’nun Kartacalılar’ı desteklemesi üzerine İÖ 214’ te Claudius Marcellus komutasındaki Roma ordusu Siracusa’yı kuşattı.




Arşimet bir çok savaş aracı yaparak kralın kuşatmaya karşı koymasına yardımcı olmuştur. Bir söylentiye göre Arşimet dev aynalar yardımıyla güneş ışınlarını Roma gemilerinin yelkenlerine odaklayarak onları yakmıştır. Sonunda Marcellus Siracusa’yı ele geçirdi; Arşimet ise bir Romalı asker tarafından öldürüldü.

__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.08.2011, 15:11   #7
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Bilimin Öncüleri | Biyografileriyle

Nicolas Tesla
(1856-1943)




Tesla'nın 34 yaşındayken,
Napoleon Sarony tarafından çekilen fotoğrafı




Nikola Tesla 1856 yılında Hırvatistan'da dünyaya geldi. İnanılmaz bir hafızası vardı. Altı dili çok rahat konuşabiliyordu. Gratz'daki Bilim Enstitüsü'nde 4 sene Matematik, Fizik ve Mekanik okudu. Ama onun esas ilgi alanı elektrik oldu.

O dönemlerde elektrik henüz emekleme dönemini yaşayan çok yeni bir bilim dalı durumundaydı. Babası papazdı. Hiçbir zaman okuyup yazamamasına rağmen, annesi halk arasında pratik ev aletleri mucidi olarak bilinirdi. Ona göre Tesla, yaratıcı dahi olmaya adaydı.



Wardenclyffe, Long Island (1904)


Papaz olması için babasının zorlamasına karşı çıkarak, genç Tesla, mühendislik mesleğinde ısrar etti.

Annesi de onu destekledi, fizik ve matematikte bilgisini arttırırken Graz'daki Politeknik okuluna girdi ve Prag Üniversitesi'nde eğitimine devam etti. Yabancı teknik eserleri okuyabilmek için, orada, yabancı dil kursuna devam etti.

Anadili olan Sırpça ve ailece bildikleri Almancaya ek olarak İngilizce, Fransızca ve İtalyancayı da öğrendi.



USS Eldridge (DE 173) 1944

Prag'daki tahsilini 1880'de bitirdikten sonra, Budapeşte'de lisans üstü yaparken, profesörüyle alternatif akımın özelliklerini tartıştı. Sonra bir Paris telefon şirketinde çalışmaya başladı. Burada doğru akım motorları ve dinamolar konusunda geniş ve önemli tecrübeler edindi.

Oradayken çalıştığı döner makineleri korumak için regüle edici kontrol cihazları icat etti.

Akkor telli ampul daha icat edilmemişti bile. Tesla 1884 yılında ABD'ye geldi



Zagreb'te Tesla Müzesi

Tesla dünyanın ilk hidroelektrik santralinin de mucidiydi. Niagara Şelalesi'nin üzerinde kurulu olan ilk hidroelektrik santral, "Tesla" imzasını taşıyordu.

Otomobillerde kullanılan ilk hızölçeri de Tesla icat etti. Ömrü boyunca 800 icadın patentini aldı.87 yaşında hayata veda etti.

__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.08.2011, 15:21   #8
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Bilimin Öncüleri | Biyografileriyle

Johann Gregor Mendel
(1822-1884)






Johann Gregor Mendel 22 Temmuz 1822 Heinzendorf'ta doğdu (bugünkü Çek Cumhuriyeti), 6 Ocak 1884 Brünn'de öldü (bugünkü Çek Cumhuriyeti); genetik biliminin kurucusu, Avusturyalı botanik bilgini ve rahiptir.

Kalıtım biliminin öncüsü botanikçi, bitkiler üzerine yaptığı çalışmalarda, bir türün özelliklerinin kalıtım yoluyla sonraki kuşaklara aktarıldığını bulmuştur. Mendel'in öne sürdüğü ilkeler, 20. yüzyılın başlarında yapılan deneylerle doğrulandıktan sonra, kalıtım kuramının bütün canlılar için geçerliliği saptanarak, biyolojinin temel ilkelerinden biri haline gelmiştir.





Küçük yaşlarda bahçe işleriyle uğraşmaya başlayan Mendel, üniversite öğreniminden sonra bir din adamı olarak Moravya'da yaşamını sürdürdü. Bu arada bitkiler üzerinde pek başarıya ulaşamayan bazı incelemelerde bulundu.

1854'te Brünn'e dönerek bir teknik lisede öğretmenlik yapmaya başladı. Daha öncede öğretmenlik sınavlarına girmiş ancak başarılı olamamıştı. 19. yüzyılın ortalarında Darwin'in doğal ayıklanma kuramının yayıldığı sıralarda canlı bir türün özelliklerinin kendisini izleyen döllere nasıl aktarabildiği sorunu yeni bir yoğunlukla ortaya çıkmıştı.





Biyoloji bilginleri özellikle bitkibilimciler harcadıkları çabalara karşın bu sorunu aydınlatamıyorlardı. Daha sonraları genetiğin babası olarak kabul edilecek Mendel, aynı sorunla ilgili deneylere 1858’de başladı ve araştırmalarının ancak 8 yıl sonra sonuca ulaştırabildi. Başarısı, incelediği konuya elverişli olan yönteminden kaynaklandı. Mendel bir yandan farkların az ve son derece belirgin olduğu bitki çeşitlerini (dev ya da cüce, düz ya da kırışık bezelyeler) ayırmayı öte yandan aktarılan özelliklere göre sayısal ilişkileri araştırmada istatistiğin henüz yerleşmiş bir bilim dalı olmadığı bir dönemde istatistik yöntemini benimsemeyi bildi.





Bezelyelerle yaptığı deneylerde bitkinin uzun boylu ya da cüce, çiçeklerin ve yaprak koltuklarının renkli ya da renksiz, tohumlarının sarı ya da yeşil, düzgün ya da buruşuk olması gibi karşıt özelliklerden birini kuşaklar boyu taşıyan saf soylar elde etmeyi başardı. Ardından bunları kendi aralarında çaprazladı. Sonuçta gözle görülür ölçüde belirgin olan bu iki seçenekli özelliklerin saf soylar ile melez döllerde temel kalıtım birimleri aracılığıyla ortaya çıktığını ve her özellik için bir çift genin bulunduğunu öne sürdü.





Mendel tüm bunları basit istatistiklerle değerlendirdi. Bu Mendel yasaların temel ilkesi melez döllerin üreme hücrelerinde yarısı anadan yarısı babadan alınmış kalıtım birimlerinin bulunmasıdır.

__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.08.2011, 16:32   #9
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Bilimin Öncüleri | Biyografileriyle

Çok önemli ve kapsamlı bir konu yine. Bu mucitlerin bazıları hakkında detaylı bilgim yoktu doğrusu.
A. Einstein: ''
Ben atomu iyi birşey için keşfettim, insanlar atomla birbirlerini öldürüyorlar"

J. G.Mendel'i tuttum ; bendeniz de çiçek-bitki tutkunu olduğum için. Bir fark var aramızda ben gariban bir çiçeksever ve hazırdan yetiştirenim

Arşimet'in hamamda ''buldum buldum''hikayesini ilkokulda iyi aklımda tutmuştum
Ellerine kollarına sağlık Başakça bir de teşekkürler...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.03.2016, 13:21   #10
Çevrimdışı
betüşş
Yeni Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Bilimin Öncüleri | Biyografileriyle

bütün bilim öncülerimizde şu var hepsi geçmişinde çocukluğunda okuluyla ilgili olumsuz şeyler yaşamışlar . okullarında zihinsel engelli olarak görülmüşler ama şimdi onları biz dünyaca ünlü bilim adamları olarak anıyoruz .
__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz betüşş'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
biyografileriyle, öncüleri


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:04.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.