13.06.2021, 02:24
|
#1
|
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
İşte Atatürk'ün En Sevdiği Hayvan | Ata'nın Gözlerini Dolduran An
İşte Atatürk'ün En Sevdiği Hayvan | Ata'nın Gözlerini Dolduran An
Hayatı cephede geçmiş birinin nişancılığının nasıl olmasını beklersiniz?
Gayet iyi bir nişancı olmasına rağmen avcılıktan hazetmeyen kuşları, köpekleri özellikle atları çok seven Mustafa Kemal Atatürk'ün hayvan sevgisinden bahsedeceğiz bugün.
Çok iyi at binen onları belki de haddinden çok seven Mustafa Kemal Atatürk süvarilik uzmanlığını Şam'da aldı ve hayatının her döneminde binicilikle ilgilendi.
Hayvanların tümüyle özel olarak ilgilenen Atatürk orman çiftliğini kurarak Türkiye'ye vakfeden çocukluğundan ölümüne kadar her zaman doğa ve hayvanlarla iç içe bir ömür süren Atatürk'ün onlarla muhteşem anıları oldu.
Onların kaybını yaşadığında da en çok üzülen yine kendisiydi.
I. Dünya Savaşı yıllarında takvim yaprakları 1917'nin 6 Ekim'ini gösterirken 7. Ordudan istifa eden Mustafa Kemal, İstanbul'a dönüş parası bulamaz. O zamanki rütbesi Tuğgenerel olan Atatürk, çok sevdiği taylarını elden çıkarmak zorunda kalır. Bu tayları satması için Cemal Paşa'ya verir. Ve yol parasını borç olarak ister. İstanbul'a döndüğünde Cemal Paşa, içi ağzına kadar para dolu zarf gönderir. Bu parayla Mustafa Kemal borcunun bir kısmını öder kalan miktar ile Mimber adlı gazeteye ortak olur; ancak o sandığı tayları her zaman andığı söylemiştir.
Dünyanın en iyi jokeyi de en iyi binicisi de attan düşebilir, bu talihsizlik Atatürk'ün de başına gelmiştir.
1921 yılında Sakarya Savaşı'nın hemen öncesinde Polatlı'daki mevkileri inceliyordu Mustafa Kemal. Atına bineceği sırada at birşekilde ürktü ve paşayı düşürdü.
Düştüğü anda göğsünde duyduğu acı dayanılmazdı.
Tedavisine ancak 4 gün sonra Ankara'da başlanabildi.
Kaburgasında kırık vardı, güçlükle nefes almasına ve doktorların kesin istirahat tavsiye etmesine rağmen 23 Ağustos günü başlayıp 22 gün 22 gece aralıksız süren Sakarya Savaşında uzun süre kaynamakta direnen kırık kaburgasıyla idare etti.
Her hayvanı çok severdi. Dedim ya, atlarla özel bir bağı vardı. Onların ayaklarının kırılmasına dayanamazdı ve çok büyük üzüntü duyardı. Çiftlikte yaralanan hayvanların arasında bir tay ruhan hastalığına yakalandı. Bu nedenle tayı öldüreceklerini duyunca, çocuklar gibi ağlamıştı.
Ellerine lastik eldiven giyerek tayı son birkez birkaç dakika okşamıştı. Bunun üstüne de, ''cuğum olmadığında hikmet ve isabet vermişti. Eğer bir evlat kaybetmek felaketine uğrasaydım, kalbim bu elem ve kedere dayanamazdı.' diyecekti.
Bir gece Çankaya'da sofrada otururlarken, Atatürk yaverlerden birini çağırdı.: ''iki gün önce bizim atlardan birisi doğurmuştu, alıp onları buraya getiriniz.'' Yaverler ve misaifrler şaşırdılar.
Atatürk: ''Getirin de onları sevelim, görelim, okşayalım''. dedi.
Yıldız adlı kısrak yanında iki günlük yavrusuyla köşke getirildi. Hayvanlar yerler cilalı olduğu için birtürlü düzgün yürüyemiyordu. Cemal Granda hemen fırladı, kilimleri, halıları, seccadeleri yürüyecekleri yerlere serdi. Atatürk içeri giren tüm atların hepsine kesme şeker verdi, her birini tek tek sevdi, gözlerinden mutluluğu net birşekilde okunuyordu.
Başvekil İsmet İnönü başkanlığında kurulan Yüksek Yarış ve Islah Encümeninin çalışmalarıyla da 1927'den itibaren düzenli ve programlı yarışçılık çabasına girildi. Atatürk'ün en sevdiği atı hep Sakarya olarak kaldı.
Burnu akıtmalı, 3 ayağı beyaz sekili olan Sakarya, hem Kurtuluş Savaşı'nda, hemde Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk'ün binmeyi en çok sevdiği atıydı.
Çağrı Develioğlu
|
|
|