Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Biden Tezgâhı, Ellerinde Patladı | Can Ataklı
Biden Tezgâhı, Ellerinde Patladı
ANALİZ
Biden Tezgâhı, Ellerinde Patladı
Amerikan seçimlerine sadece iki buçuk ay kaldı.
Halen başkan olan Cumhuriyetçi Trump’ın karşısına Demokratlar, 78 yaşındaki Biden’i çıkarıyor.
O Biden, son iki gündür Türkiye’nin en konuşulan isimlerinden biri oldu.
Çünkü Amerikan Başkan adayı, “Erdoğan’ı darbe ile değil seçim ile değiştirmekten” söz etmiş.
Tam da saray iktidarının istediği gibi, tam da sarayın yıllardır söylediği “dış güçler masalını” doğrular gibi, tam da en sıkışık dönemde sarayın can havliyle sarılacağı gibi konuşmuş.
Konuşmuş konuşmasına da tam 7 ay önce konuşmuş.
O sırada henüz başkan adayı bile değildi Biden.
Önce Biden’ın herkesi hoplatan cümlesine bir bakalım; “Bence ona (Erdoğan’a) çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. Başkan seçilirsem Erdoğan’ı darbeyle değil seçimle devireceğim, muhalefete destek vereceğim”
İşte Amerika Başkan adayının “neden ve kim tarafından servis edildiği bilinmeyen” bu sözleri, saray için adeta bir can simidi gibi oldu.
Ardı ardına tepki demeçleri patlamaya başladı.
Önce sarayın sözcüsü Fahrettin Altun sosyal medya hesabından, “ABD Başkan adayı Joe Biden’ın aralık ayında kullandığı, nitekim bugünlerde medyaya yansıyan ifadeleri, Türkiye üzerinde oynanan oyunların ve müdahaleci yaklaşımların adeta bir yansımasıdır. Bu ifadeler demokrasiyle ve Türkiye-ABD ikili ilişkilerinin doğasıyla örtüşmemektedir” dedi.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik de bir televizyon kanalına telefonda bağlanarak “ABD’nin, Latin Amerika’da ortaya koyduğu kirli zihniyetin bir yansımasıdır.. Bu bizim için bir sorun teşkil etmez; fakat bir süper güç olan ABD için de kaygı verici” diye konuştu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Türkiye eski Türkiye değil. Bir daha denemesine varız… “ ifadelerini kullandı.
AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, “Biden, unutma, ülkemizin egemenliği ve bağımsızlığı, milletimizin demokratik tercihleri senin seçim kampanyanın çerezi değildir. Cumhurbaşkanımız ve ülkemiz için söylediğin sözler akıl, izan ve siyasal ahlak dışıdır. Şiddetle kınıyoruz” açıklaması yaptı.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül,
“Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türk Milleti, okyanus ötesinden iradesine müdahale edilmesine izin vermeyeceğini defalarca göstermiştir” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Twitter’da İngilizce yaptığı açıklamada, “Joe Biden’ın Türkiye analizi, saf cehalet, kibir ve ikiyüzlülüğe dayanır. Türkiye’ye sipariş verme günleri sona erdi. Ama yine de deneyebileceğini düşünüyorsan, misafirimiz ol. Bedelini ödeyeceksin” dedi.
Ardından pek çok AKP’li isim ve ekranlara çıkan yandaş takımı dış güçler edebiyatına sarılarak muhalefetin yine darbelerden medet umduğunu anlattı.
Ama hesap tutmadı, tezgâh yürümedi.
Muhalefet, durumu anında fark etti ve harekete geçti..
CHP Sözcüsü Öztrak, “Bizim demokrasi ve özgürlük mücadelemiz, hiçbir emperyalist himmete muhtaç değildir. ‘Bağımsızlık bizlerin karakteridir.’ Biz siyaseti okyanusun ötesinin çıkarları için değil, milletimizin çıkarları için yaparız” dedi hemen.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu “Amerika, başka ülkelerin içişlerine karıştığı müddetçe dünyaya hiçbir zaman barış ve huzur gelmeyecek. Kendi içlerinde sıkıntıların her geçen gün arttığı bir ortamda Joe Biden’a düşen görev, önce kendi ülkesinin sorunlarına odaklanmak olmalıdır” paylaşımını yaptı.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Herkes dikkatli olsun. Joe Biden’ın 8 ay önce söylediği sözü şimdi ısıtanlara, Joe Biden’a ve bütün dünyaya büyük Atatürk, 101 yıl önce Sivas’tan gereken cevabı vermiştir: MANDA VE HİMAYE KABUL EDİLEMEZ” dedi.
İYİ Parti Mali İşler Başkanı Ümit Dikbakır ise “Muhalefet emperyalizmin değil, milletinin gücüyle iktidara yürüyor” görüşünü açıkladı.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Biden’ın sözlerinin çok uzun zaman sonra gündeme getirilmesine dikkat çekerek; “Bizler, kurulur kurulmaz icazet almaya ABD’ye gidenlerin, Trump’ın mektubuna susanların değil;
Johnson mektubunda İnönü, haşhaş krizinde Ecevit, Irak krizinde Baykal gibi ABD’ye net tavır alanların partisiyiz. 7 ay önceki açıklamaya kazandırılan aleniyet, tükenmişlik itirafıdır” dedi.
CHP Milletvekili Tuncay Özkan, “Aralık 2019’da söylenen sözlerin bugün gündeme getirilmesiyle ne amaçlanıyor? Biden’e haddini bildiririz ama sizin amacınız ne? Bugüne niye beklediniz? Hangi pazarlığın içindesiniz? ABD’deki Türk yetkililerin akılları başlarına yeni mi geldi?” diye sordu.
SONUÇ: Bu iktidar bitiyor artık. Hemen her gün yeni bir tezgâhla yeni bir oyunla durumu kurtarmaya çalışıyor. Ama tutmuyor artık, tezgâh bombaları bir bir elde patlıyor.
ZAMANINDA BÖYLE SARILMIŞTI: Bu fotoğraf 2016 yılında çekildi. Amerika’ya giden Erdoğan, Biden’ın müthiş sevgisine mazhar olmuştu. Öyle ki Biden, alışık olunmadığı biçimde Erdoğan’a sarılmıştı. O tarihlerde Amerikan desteği böyle gösteriliyordu. Şimdi ise tersten çakarak bu iktidara destek oluyorlar.
SORDUM ÖĞRENDİM
Biden tam olarak ne demiş?
İktidarın “mal bulmuş” gibi yapıştığı “Biden’in skandal sözleri” bundan 7 ay önce 19 Ocak’ta New York Times’ın hazırladığı The Weekly programında söylenmiş. (Program çekimi aralıkta)
Programda, başkanlık için aday adayı olan Biden’a dış politika ile ilgili sorular soruluyor.
Biden sorunun anlaşılmadığı bölümde 2 dakika 12 saniye süren şu sözleri söylüyor.
“Bence yapmamız gereken ona (Erdoğan’a) karşı farklı bir yaklaşım izlemek. Muhalefetin liderlerini desteklediğimizi açık şekilde belirtmeliyiz. Açıkça pozisyonumuzun parlamentoda da yer edinmek isteyen Kürt nüfusun entegrasyonunu sağlamak olduğunu söylemeliyiz. Yanlış olduğunu düşündüğümüz şeyler hakkında sesimizi çıkarmalıyız. Yaptıklarının bedelini ödemeli. Bazı silahları ona satıp satmayacağımızla ilgili, bir bedel ödemeli. Özellikle de üzerinde F-15 uçurarak çözmeye çalıştıkları bir hava savunma sistemleri olduğunu düşündüğümüzde. Bunlar hakkında çok endişeliyim. Ama hâlâ, geçmişte yaptığım gibi, onlarla (muhalefet) doğrudan iletişimde olup hâlâ var olan unsurlarını destekleyip onları Erdoğan’ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz. Darbe ile değil, darbe ile değil, seçimle.”
İşin en ilginç yanı ne biliyor musunuz?
Bu sözler The Weekly programında yayınlanmıyor.
Ama tam 7 ay sonra yayınlanmayan bu sözler, Türkiye’de sosyal medya aracılığı ile servis ediliyor.
Oyunu görüyorsunuz değil mi?
Belli ki bir “dış güç”, Erdoğan iktidarını ayakta tutabilmek için böyle bir oyun tezgâhlıyor.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Gül ve Babacan ıskartaya mı çıktı?
Yandaş kesim, Muharrem İnce’nin başarısız kalkışmasından yine de fayda sağlamaya çalışıyor.
Bunlardan Hürriyet’in Genel Yayın Müdürü, “İnce’nin hamlesiyle Ali Babacan ve Abdullah Gül ıskartaya çıktı” diye sevincini belirtmiş dünkü yazısında.
Söylediğine göre; CHP, Ali Babacan’ı ya da Abdullah Gül’ü çatı adayı yapmak istiyor, ancak Muharrem İnce’nin ortaya çıkmasıyla bu ihtimal ortadan kalkmış.
Şöyle diyor Hürriyet’in saray yazarı; “Artık Kemal Kılıçdaroğlu, şunun bal gibi farkında ki… Abdullah Gül’ün ya da Ali Babacan’ın adaylığını gündeme getirdiği anda… Kendi tabanının önünde “Muharrem İnce” diye bir seçenek olacaktır. İster birinci tur söz konusu olsun, ister ikinci tur söz konusu olsun… Muharrem İnce, bir seçenek olarak orada dururken… Hiçbir CHP’li, Abdullah Gül’e ya da Ali Babacan’a oy vermez. Bunu herkes bilir. Kemal Kılıçdaroğlu da bilir, CHP yönetimi de…”
Peki acaba daha farklı bakamaz mıyız?
Örneğin Muharrem İnce, cumhurbaşkanı adayı olur.
CHP de bir aday gösterir.
Gül ya da Babacan da aday olur.
İnce, CHP oylarını ikiye böler, ilk turda ilk iki sırayı Erdoğan ve Babacan veya Gül alır.
İkinci turda CHP ve İnce dahil kime oy verecek?
Yani, belki de gözünü karartıp “çatı aday” bularak hüsrana uğramak yerine, bu yöntem CHP’nin daha işine gelir.
Sakın “olmaz olmaz” demeyin, bal gibi de olabilir.
Kılıçdaroğlu belki de “Bizim adayımızın kazanması zor, çatı adayı da parti tabanına kabul ettiremeyiz. Ama eğer ikinci tura başka aday kalırsa, o zaman bizim tabanımız da ona oy vermek zorunda kalır” diye düşünüyordur.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Göztepe Parkı’nda artık su var
Geçen hafta içinde gittiğim Göztepe Parkı’nı yazmıştım.
Havanın çok sıcak olması nedeniyle halkın genellikle akşamüzeri gitmeyi tercih ettiği bu parktaki Beltur’un “resmi mesai” saatinde kapandığını belirterek, “Çoluk çocuk ilaç için bir bardak su bile bulamıyor” demiştim.
Cuma günü Beltur AŞ’den bir mesaj aldım.
Şöyle diyordu mesajda; “Sayın Ataklı, 10 Ağustos 2020 tarihli KORKUSUZ Gazetesi’ndeki yazınızın ‘Göztepe Parkı’nda ilaç için bile su yok’ başlıklı bölümünde, birkaç gün önce akşam saatlerinde Göztepe Parkı’na gittiğinizi, su alabilecek bir yer bile bulamadığınızı, parktaki büfemizin ise o saatlerde kapalı olduğunu ifade ettiğinizi okuduk. Göztepe Parkı içindeki BELTUR büfesi, 18.00 sularında mesaisini tamamlıyordu. Ancak BELTUR A.Ş. olarak COVID-19 pandemisi boyunca, diğer tüm şubelerimizde olduğu gibi, Göztepe Parkı bölgesindeki halkın BELTUR A.Ş.’den beklentilerini ve taleplerini inceledik. Bir nevi pazar araştırması da yaptık diyebiliriz. Bu nedenle çalışma düzenimizi ve vardiyalarımızı ona göre düzenleyerek, bundan sonra Göztepe Parkı’ndaki büfemizin saat 22.00’ye kadar açık olması kararını aldık.”
Güzel.
Halkın şikâyet ve önerisinin hemen dikkate alınmasını görmek gerçekten çok güzel.
DÜZELTME
Sarıyer değil Beykoz tabii
Bazen iyi niyetle yazarken olmadık bir hata yaparsınız.
İşte pazar yazısında böyle bir hata oldu.
Beykoz’da gördüğüm bir tabelayı yazıma konu ettim.
Tamir işlerini “adam gibi” yaptığını iddia ediyordu Hüseyin Usta.
Hem hoşuma gittiği hem de böyle birine destek olmak amacıyla yazdım o yazıyı.
Ama gelin görün ki, Anadolu Kavağı’na giderken “Sarıyer’de” gördüğümü yazdım.
Anadolu Kavağı’na Sarıyer’den araba ile gitmek…
Tabii ki doğrusu Beykoz olacaktı.
Yapıyor insan işte bazen böyle hataları.
Özür dilerim.
Kaynak
|