Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk > Atatürk Kimdir?

Atatürk Kimdir? Ulu önderimizin hayatı, ilkeleri, devrimleri ve hakkında söylenilenler


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 25.01.2009, 09:09   #1
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Question Atatürk’ün Özel Yaşamı (Uydurmalar | Saldırılar | Yanıtlar)

Atatürk’ün Özel Yaşamı (Uydurmalar | Saldırılar | Yanıtlar)



Yapılan Saldırıların Nedeni
Atatürk milliyetçiliğine dayalı, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak veya bölmek isteyenlerin önündeki en büyük engel Atatürk’tür.

Öncelikle Atatürk’ün kendisidir.

O’nun Türk ulusunun gönlünde yaşamasıdır, O’na bağlılığıdır.

Atatürk faktörü var oldukça hiçbir güç Türkiye’yi bölemeyecek veya bir İslam devleti kuramayacaktır.

Bu sebeple, amaçları ülkenin batması olan hainler ve onlara göz yumanlar öncelikli hedeflerini Atatürk faktörünü yıkmak olarak görürler.

İzledikleri yöntem ise; öncelikle İslamiyet’i saptırarak demokrasi ve laikliğin Allah’a karşı gelmek olduğunu göstermek,

Müteakiben demokrasi ve laikliği Atatürk’ün getirdiğini vurgulamak,

Ayrıca O’nun hain, namussuz ve İslamiyet düşmanı olduğunu söyleyerek mümkün olduğunca çok kişiyi kandırmaktır.


İftiraların Kaynağı
Yapılan saldırıların en önemli kaynaklarından biri Rıza Nur’dur.

Rıza Nur tıp doktorudur. Birinci ve İkinci Meclis’lerde iki dönem milletvekilliği yapmıştır.

Lozan Konferansı’na İsmet İnönü mahiyetinde katılmıştır.

Kurtuluş Savaşı’ndan sonra 14 ciltlik “Türk Tarihi” isimli bir eser yazmıştır.

Eylül 1926’da hastalığı münasebetiyle Fransa’ya yerleşir ve kendisine milletvekili maaşı ödenmeye devam edilir.

Atatürk 1927 yılında Nutuk’u okur ve yayımlar.

Nutuk’ta bu kişinin, Balkan Savaşı sırasında vatana ihanet ettiğini, Arnavutları isyana teşvik ettiğini açıklar.

Rıza Nur 1928 yılında Nutuk’u okur ve “Hayat ve Hatıratım” isimli anılarını yazmaya başlar.

Eser tamamen Nutuk’a cevap şeklindedir ve orada geçen olayları ters yüz ederek anlatmaktadır.

Anılarını 1935 yılında, British Museum’a 1960 yılına kadar yayımlanmamak kaydıyla gönderir. Diğer bir ifade ile olay tanıklarının ölmesini bekler.

Anılarında Atatürk’ü kötüler ve bir nevi intikam alır.

Kurtuluş Savaşı’nın kendisinin sayesinde kazanıldığını iddia eder.

Lozan’ı yapan, saltanatı kaldıran ve devrimlerin fikir babası olarak kendisini gösterir.

Kendi anılarından Rıza Nur’un kişilik yapısını çıkaran doktorların ifadeleri şöyledir.

Ağır bir ruhsal bozukluk, homoseksüel eğilim, narsisizm, paranoid reaksiyon, vs.

Kendi anlatımlarında yazdıkları ise şöyledir.

Gençliğinde tecavüze uğrar, bir harbiyeliye aşık olur ve kadın olmak ister, “kadını erkekle eşit saymak hatadır”, “kadın çocuk makinasıdır”, “Arnavutları isyana teşvikim iftihar sebebidir” der, vs.


Annesi ve Babasına Yönelik Saldırılar
Zübeyde Hanım bir kişiyle beraber yaşıyormuş. O kişi ölünce babalık davası açmış.

Kişinin yakınları ölen kişinin, Zübeyde Hanım’ı genelevden iki yaşında oğlu ile birlikte odalık aldığını söylemişler.

Mahkeme geneleve sormuş ve genelevin yanıtına göre Zübeyde Hanım 19 Haziran 1881’de oğlu ile beraber geneleve girmiş ve 11 Nisan 1882’de ölen kişi tarafından çıkarılmış.

Diğer bir ifade ile babası belli değilmiş.


Annesi ve Babasına Yönelik Saldırılara Yanıtlar
Zübeyde Hanım, Ali Rıza Efendi ile 1871 yılında 14 yaşında iken evlenmiştir.

Sözde mahkeme kararı 1882 yılında alınmıştır. Ancak bu tarihte Zübeyde Hanım hala Ali Rıza Efendi ile evlidir ve dört çocuk (Fatma, Ahmet, Ömer, Mustafa) sahibidir.

Ali Rıza Efendi 1893 yılında vefat etmiştir. Diğer bir ifade ile başka birine babalık davası açtığı anda Zübeyde Hanım hâlâ Ali Rıza Efendi ile evlidir. Böyle bir dava açması mümkün değildir.

Ayrıca, Osmanlı’da devletten müsaadeli, ruhsatlı ve meşru genelev yoktur.

Dolayısıyla mahkemenin genelev ile resmi olarak yazışması mantıklı değildir.



Soyuna Yönelik Saldırılar
Mustafa Kemal Türk değilmiş.

Yahudi dönmesi, Sırp, Bulgar, Makedonmuş.


Soyuna Yönelik Saldırılara Yanıtlar
Zübeyde Hanım’ın soyu yörüktür. Fatih Sultan Mehmet döneminde Karamanoğlu Beyliği’nin yıkılmasından sonra (1466), Balkanlar’da fethedilen yerlerin Türkleştirilmesi için göç ettirilen ailelerdendir.

Aile, Vodina sancağının Sarıgöl nahiyesine yerleştirilmiştir ve sonra Selanik’e göç etmiştir.

Konya bölgesinden geldikleri için “Konyarlar” ismi ile resmi kayıtlara geçmiş ve anılmışlardır.

Ali Rıza Efendi’nin soyu, Aydın/Söke’den gelerek Manastır vilayetine yerleştirilen, “Kocacık
Yörükleri”ndendir.

Aile, sonra Selanik’e göç etmiştir.

Manastır’da yerleştikleri yere “Kocacık” denmiştir.



Sofrasına ve İçkisine Yönelik Saldırılar
Sarhoşmuş, ayyaşmış, sabaha kadar içermiş, körkütük sarhoş olurmuş.

Sofrası zevk ve sefa alemiymiş. Ülkeyi sofradan idare edermiş.

Geceyi içki ve fuhuş aleminde, gündüzü uyuyarak geçirirmiş.


Sofrasına ve İçkisine Yönelik Saldırılara Yanıtlar
Atatürk alkol kullanırdı. Rakıyı tercih ederdi. Baş mezesi leblebi, beyaz peynir ve kavundu.

Ancak günlüklerde ve anılarda aşağıdaki ifadeler vardır.

Ciddi işler konuşulduğunda kahveden başka bir şey içmezdi. Buhranlı zamanlarda O’nun için sofra-içki yoktu.

Korkunç derecede iradesi vardı. Sarhoşluktan hoşlanmazdı.

Atatürk’ün akşam sofraları ünlüdür. Birçok günlük ve anı defterinde aşağıdaki ifadeler vardır.

Atatürk’ün sofrası bir yemek, içki, eğlence sofrası değil bir nevi akademi, dershane idi. Sofranın karşısında bir karatahta bulunurdu.

Sofranın dağılması, görüşülen konunun önemine göre idi. Bazen sabahlanırdı.

Tek eğlence alaturka saz getirip onu dinlemekti. Çoğu zaman gelen sanatçılar bir köşede unutulup geri dönmüşlerdir.

Atatürk sofrasına herkesi bir maksatla davet ederdi. Oraya davet şeref sayılırdı.

Atatürk bilmediklerini sofralarda bilenlerden öğrenirdi. Bakanlar, milletvekilleri hep o tebeşirli karatahtaya kalkmışlardır.

Sofra bir idare yeri değil, dostları ile sohbet ve danışma yeri idi.

Aynı zamanda bir imtihan yeri idi. Bir vazifede kullanacağı kişileri söylemeden, hissettirmeden burada yoklardı.

Atatürk çalışmalarında; zaman, mekân ve imkân kavramlarıyla ilgili değildi. Başladığı bir işi bitirmeden rahat edemezdi.

Az uyurdu. Uykuda geçirdiği zamana acırdı.

Nutuk’u hazırlarken 20-30 saat aralıksız çalıştığı olmuştur. Beraber çalıştığı arkadaşları yorgunluktan baygınlık geçirirken kendisi çalışmaya devam etmiştir.


Cinsel Yaşamına Yönelik Saldırılar
Eşcinsel imiş.

Latife Hanım ile bu yüzden ayrılmış.

Başkalarının eşlerine sarkıntılık edermiş.


Cinsel Yaşamına Yönelik Saldırılara Yanıtlar
Atatürk öncelikle bir insandır. Tabii ki sevmiş ve sevilmiştir. Sevdiklerine mektup, şiir ve şarkılar yazmış ve bunları günlüklerinde açıkça ifade etmiştir.

Eşcinselliğine yönelik Rıza Nur’un iftiralarından başka hiçbir belge ve kanıt bulunmamaktadır.

Yakınları hiçbir evli kadınla ilişkisi olmadığını belirtmektedir.

Ayrıca hiçbir ilişkisini Köşk’e taşımadığı, saati saatine tutulan Nöbet Defteri’nden anlaşılmaktadır.

Bu defterde bazen “Büyük Bayan”a gittiğinden bahsedilmektedir. Ancak bu bayan kardeşi Makbule Boysan (Atadan)’dır.

Atatürk’ün evliliği yaklaşık 2,5 sene sürmüş ve 5 Ağustos 1925 ayrılmışlardır.

Tüm yakınlarının belirtiklerine göre ayrılmayı Mustafa Kemal istemiştir. Latife Hanım son ana kadar umudunu kaybetmemiş ve tekrar beraber olabilmek için her türlü yakını araya koymaya çalışmıştır.

Ayrıldıktan sonra bir daha evlenmemiş ve Atatürk’e bağlılığını sürdürmüştür.


Dini İnancına Yönelik Saldırılar
Mustafa Kemal dinsizmiş, kâfirmiş.

Laiklik adı altında din düşmanlığı yapmış.

“Devletin dini olmaz” diyene Müslüman denemezmiş.


Dini İnancına Yönelik Saldırılara Yanıtlar
Öncelikle herkesin dini kendinedir ve hiç kimseye kimseyi yargılamak düşmez.

Atatürk söylevlerinde şunu açıkça belirtmiştir. “İslam’la birlikte insanlık, dünya yaşamını düzenlemede yararı, zararı kendine ait olmak üzere serbest kılınmıştır.”

Kur’an’da bunu belirten sayısız ifade bulunmaktadır.

Atatürk ayrıca şunları da belirtmiştir.

“Bizim dinimiz en makul ve en tabii bir dindir ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur”, “Din, Allah’la kul arasındaki bir bağdır”, “Bizde ruhbanlık yoktur. Hepimiz eşitiz ve dinimizin gereklerini eşit olarak öğrenmeye mecburuz”, “Bizim dinimiz için herkesin elinde bir değer ölçüsü vardır. Hangi şey ki akla, mantığa, toplum çıkarlarına uygundur, biliniz ki o dinimize de uygundur”.

Atatürk İslam dinine şu hizmetleri yapmıştır.

Kur’anı’ı ilk kez Türkçe’ye çevirtmiş, bastırmış ve ücretsiz olarak dağıtmıştır.

Kur’an’ın bilimsel tefsirini yaptırmış, bastırmış ve ücretsiz olarak dağıtmıştır.

Bazı hadislerin çevirisini yaptırmış ve dağıtmıştır.

Hutbeleri ve ezanı Türkçe’leştirmiştir.

Din görevlisi ihtiyacını karşılamak için imam-hatip okulları açtırmıştır.


Para ile İlgili Saldırılar
Zengin olma hırslısı imiş.

Mal edinme hırslısı imiş.

Devletin parasını keyfi ve zevk-sefa âlemlerinde harcamış.

Hint Müslümanların gönderdikleri yardım parasını zimmetine geçirmiş.


Para ile İlgili Saldırılara Yanıtlar
Atatürk 1927 yılında çiftlik gelirlerini CHP’ye bırakmış, 1937 yılında ise tüm mal varlığını hazineye yani milletine bağışlamıştır. Ayrıca özel bir yasa ile mirasçılarının pay alma haklarını ortadan kaldırır.

Bunun üzerine BMM kendisine bir teşekkür telgrafı geçer.

Atatürk’ün cevabı şu şekildedir. “Yapılan bir vazifedir”.

Para ve mal edinme hırslısı olan bir kişi için bu davranış pek mantıklı değildir.

“Kişinin aynası işidir” sözünden hareketle yine Atatürk’ün para ile ilgili yaptıklarına ve icraatlarına bakmak uygundur.

Üzerinde para taşımazdı. Şahsı ile ilgili yapılan harcama dökümlerini bile detaylı incelemezdi.

İstanbul’da kalınan zamanlarda aldığı maaşı masrafları karşılamaya yetmez, borçlanılırdı.

Ankara’ya döndüklerinde kemer sıkıp borçlarını öderdi.

Yardım paralarından artanlarla iklim ve ürün yönünden farklı bölgelerde çiftlikler alır ve yeni Türkiye’ye modern çiftçiliği öğretir.

Makineli tarımı başlatır. İmalathaneler, fabrikalar, bahçeler, bağlar, parklar yaptırır.

Ankara’da birkaç satış mağazası açılır. Müteakiben İstanbul’da da iki satış mağazası açılır.

Ankara’nın çevresinde büyük bir orman geliştirilmesine başlanır.

Atatürk’ün maaşı, ödeneği ve emekli aylığından başka geliri yoktur.

Emekli aylığını hiç harcamaz ve İş Bankası’nda bulunan bir hesapta biriktirir.

9.000 TL. maaş almaktadır. Bu paranın 2.000 TL.sini (sonradan 3.000 TL.sini) İsmet İnönü’ye, 1.100 TL.sini ise başka altı kişiye aylık yardım olarak verir.

Kalan para ile Köşk’ün (çalışanların ve konukların yemekleri de dahil) masrafları ödenir.

Seyahatlerinde sadece tren veya vapur ister, harcırah almaz maiyetine de aldırmaz. Tüm masrafları kendisi karşılar.

Atatürk öldüğünde toplam 73.020 TL. birikimi vardır. Bunu da vasiyetinde CHP’ye bırakır.

Aylık ortalama geliri 10.000 TL. kabul edilirse yaklaşık 7 aylık birikimi bulunmaktadır.

Atatürk ayrıca “Mücevherler” isimli bir defter tutmuştur. Defterin dökümü şu şekildedir.

Kravat iğnesi.

10 adet kol düğmesi.

1 adet kol, 2 adet cep saati.

3 adet saat zinciri.

4 adet köstek.

İstiklal Madalyası.


Ölümüne ve Cenazesine Yönelik Saldırılar
Ölümü çok içki içmesindenmiş.

Ölüm saati uydurmadır aslında 02.00 civarında ölmüş.

Cenaze namazı kılınsın istememiş ve kılınmamış.


Ölümüne ve Cenazesine Yönelik Saldırılara Yanıtlar
Atatürk öldükten sonra otopsi yapılmaya gerek görülmemiş ve (alkolle bağlantılı) sirozdan öldüğü rapor edilmiştir.

Oysa tıp uzmanları günümüzde bile biyopsi, bazı tahliller veya otopsi yapmadan sirozun sebebinin söyleyemeyeceklerini ifade etmektedir.

Atatürk’e biyopsi, bu tahliller veya otopsi yapılmamıştır. Yani alkol bağlantılı siroz tanısı sadece tıbbi bir sanıdır.

Sirozun dört sebebi olabilir.

Daha önce geçirilen sıtma. Atatürk iki defa sıtma geçirmiştir.

Hepatit virüsleri. Atatürk birçok diş tedavisi geçirmiştir. O günkü koşullarda kapabilir.

Dengesiz beslenme. 12 yıl savaşta kalmış ve sonrasında da düzenli beslenmemiştir.

İçki. Gündüz içmez, akşam içkili sofra var ise bir küçük rakının yarısını içmiştir.

Ayrıca yabancı doktorların raporlarında, muayenelerden ve tahlillerden elde edilen bulgulara dayanarak Atatürk’te bulunan sirozun alkol bağlantılı siroz olamayacağı belirtilmiştir.

Ancak ölümünden sonraki rapora Türk doktorlar tarafından alkolle bağlantılı siroz yazılmıştır.

Atatürk’ün 09.05’te ölmediğini kanıtlayan hiçbir belge bulunmamaktadır.

01 Ekim-10 Kasım 1938 arasında iki ayrı son nöbet defteri tutulmuştur. Birinci deftere sağlık durumu dakika dakika işlenmiştir.

Buna göre o gece yarısı bile tedavisine devam edilmiş en son 08.30’da serum verilmiştir. 09.00’da nabız 130, soluk alıp verme 34 olarak kayıt edilmiştir.

Atatürk son iki gününü komada geçirir. Bu zaman zarfında hiç yalnız (heyet bulunmakta) kalmamıştır.

Dolayısı ile bu zaman zarfında cenaze namazımı kılmayın gibi bir istekte bulunacak durumda değildir.

Cenaze namazı 19 Kasım 1938 saat 08.10’da Dolmabahçe sarayının büyük salonunda kılınmıştır. 1’inci Or.K.Org.Fahrettin Altay’ın da hazır bulunduğu namazı kıldıran Ord.Prof.Şerafettin Yaltkaya’dır.

Atatürk, 11 Kasım 1930 öğleden önce 10 doktorun kontrolünde ve Prof.Dr.M.Lütfü Aksu nezaretinde tahnit edilmiştir.

Tahnit edilen tabut 9 Kasım 1953’de 10 kişilik bir heyet huzurunda açılır.

Gül ağacından tabutun içinde madeni bir sanduka bulunmaktaydı. İçi muhafaza solüsyonu ile ıslatılmış tahta talaşı doluydu. Talaşın içinde cesedin sarılı bulunduğu muşamba, daha sonra beyaz kefen içinde parafinli sargılarla sarılmış olan ceset bulunmaktaydı. Ceset bozulmamıştır.




Ey Okuyucu
Yapılan saldırılarla aynı zamanda Cumhuriyet tarihi değiştirilmeye çalışılmakta ve Türk kimliğinden uzaklaştırma politikası güdülmektedir.

Diğer bir ifade ile bu saldırılar aynı zamanda Türk ulusuna, Türk yurduna ve Türk devletine yapılmaktadır.

Dolayısı ile bu saldırılar bütünlüğümüze, rejimimize, ulusal kimliğimize, güvenliğimize ve geleceğimize yapılan saldırılardır.

Bu nedenle sorumluluk duygusu taşıyan tüm vatandaşlarımızın bu saldırılarla elinden geldiğince mücadele etmesi gerekmektedir.
İsmet Görgülü | Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi
  Alıntı ile Cevapla
Eski 21.03.2010, 16:48   #2
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk’ün Özel Yaşamı (Uydurmalar | Saldırılar | Yanıtlar)

Çamur at, izi kalsın....

Bu iftiralar, saldırılar hiç bir zaman için Ata'yı düşürmez, bilakis yüceltir. Zira her atılan iftiranın asılsızlıkla sonuçlanması karşı taraftakilerin ne kadar zavallı olduğunun kanıtıdır.



Teşekkürler ReaL, emeğine sağlık.
  Alıntı ile Cevapla
Eski 21.03.2010, 17:34   #3
Çevrimdışı
Öykü
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk’ün Özel Yaşamı (Uydurmalar | Saldırılar | Yanıtlar)

Bu tür iftira ve saldırıda bulunan kişilerin psikolojilerinin yerinde olmadığı ortada zaten. Teşekkürler Real.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Öykü'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.06.2011, 18:50   #4
Çevrimdışı
Sükut
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk’ün Özel Yaşamı (Uydurmalar | Saldırılar | Yanıtlar)

Sarhoşmuş, ayyaşmış, sabaha kadar içermiş, körkütük sarhoş olurmuş.

Böyle denilmiş ve halifeler bile aşırı alkolden ölmüşler.

Mustafa Kemal dinsizmiş, kâfirmiş.

Eğer böyle olsaydı Balıkesir'de camide minberden cemaate hutbe okuyan ilk cumhurbaşkanı olmazdı.

Bunlar kendi fikirlerimdi. Lütfen, konuyu açana karşı yaptığım eleştiri olduğu falan sanılmasın.
  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Sükut'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 28.07.2011, 11:40   #5
Çevrimdışı
leventcem
Yeni Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk’ün Özel Yaşamı (Uydurmalar | Saldırılar | Yanıtlar)

teşekkürler paylaşım için
__________________
Forum Gerçek Türkiyeli'nin Resmi Forumu
  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz leventcem'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.09.2011, 12:00   #6
Çevrimdışı
Eren
Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk’ün Özel Yaşamı (Uydurmalar | Saldırılar | Yanıtlar)

Atatürk Gibi Olamayanlar Atatürkü Çekemeyenler Onu halkın Gözünden Düşürmeye Çalışıyorlardı Halkı etkilemek Atatürkü Gözden Düşürecekti fakat Atatürk Kişiliğini Dürüstlüğünü Çalışkanlığını ortaya koyarak bunların sadece yalan haber olduğunu halka göstermiştir ..
__________________
Uğruna ölmekse seni yaşatmak,
Bin defa ölürümde adına leke sürdürmem.!
Gururdur, namustur vatan ve sancak,
Aksa da kanım korkma, haini güldürmem..!



  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Eren'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.09.2011, 12:57   #7
Çevrimdışı
Kardelen26
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk’ün Özel Yaşamı (Uydurmalar | Saldırılar | Yanıtlar)

Teşekkürler Real , emeğine sağlık
Boşuna dememişler meyva veren ağaç taşlanır...
Ne kadar iftira atarlarsa atsınlar, sonuçta atanlarda dediklerine inanmayacakal, çünkü belgeler var ve Atatmızı seven herkesin gözünde Atamızın değeri daha da artacak
İftira atmak aslında gizli bir iltifatmış derler ya, sadece Atamızı çekemediklerinden...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Kardelen26'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.09.2011, 13:06   #8
Çevrimdışı
YaReN
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Post Cevap: Atatürk’ün Özel Yaşamı (Uydurmalar | Saldırılar | Yanıtlar)

Emeğine yüreğine sağlık.Büyük insan O her daim büyük kalacak
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz YaReN'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 16.01.2012, 11:47   #9
Çevrimdışı
Ayzıt
¤ Sevginin Aşk'ı ¤

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk’ün Özel Yaşamı (Uydurmalar | Saldırılar | Yanıtlar)

Atam sana atılan iftiralarla tertemizsin,melekler gibisin..
__________________
Sevgili...
Bu senaryo, bu kuyu, bu Eylül bırakmaz beni.
Geleceksen sen gelmelisin, hüzün kadar cesur aşklar takınarak.

Madem aşk cemresidir gönlün,
Gönlüme biraz bahar, biraz sen katarak...
Kahraman Tazeoğlu
  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Ayzıt'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 15.02.2012, 12:00   #10
Çevrimdışı
Damon
Ne Mutlu Türk'üm Diyene
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Atatürk’ün Özel Yaşamı (Uydurmalar | Saldırılar | Yanıtlar)

Biz ne kadar uğraşsak da bunlar anlamaz.... Çünkü beyinleri yıkandı artık zehirlendiler.
Herşeyi çarpıttılar, yeni nesil çarpık bilgiler öğreniyor hem de devletin Milli Eğitim'inden...
Hiçbiri de: '' Ya böyle deniyor ama bir araştıralım bakalım doğrumuymuş '' demiyor.
Duyduklarına körü körüne inanıp kendi çocuklarına aktarıyorlar.
Allah hepsinin yollarını tıkasın, ayaklarını dolasın, hiçbiri emeline ulaşamaz inşallah !
Müslüman olan önce iftiradan kaçacak, bunlarda nerdeee? Sözde müslüman hepsi.
  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Damon'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
atatürk’ün, Özel, saldırılar, uydurmalar, yanıtlar, yaşamı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:22.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.