23.05.2017, 19:04
|
#1
|
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Kanser Nedir? Neden ve Nasıl Oluşur? Özetle Tüm Süreç!
Kanser Nedir? Neden ve Nasıl Oluşur? Özetle Tüm Süreç!
Kolayca sorulan, çoğu zaman da basit bir cevabı olduğu düşünülen, fakat detaylı bir cavabını birkaç ciltlik bir kitapta verebileceğiniz bir sorudur “kanser nedir ve neden olur”. Yine de en karmaşık görülen olguların bile bir tanımı olmalıdır. Kanser için bu tanım şu şekildedir: Kanser, hücrelerde DNA hasarlarının birikmesi sonucu, hücrelerin düzensiz olarak çoğalmasıyla ortaya çıkan hastalıklar grubuna verilen genel addır.
Dünyada en önemli sağlık problemlerinden biri haline gelen kanser hastalığı, hastalık kaynaklı yaşam kayıplarının önde gelen sebeplerinden biridir. Kanseri, tedavilerini anlamak ve kansere karşı korunmak istiyorsak, önce normal bir hücreyi, sonra bir hücrenin nasıl kanserleştiğini bilmemiz gerekir. Gelin hücrelerimizin nasıl kanserleştiğini en özet hali ile öğrenelim.
Vücudumuzun Temel Yapı Taşı: HÜCRE
Hücrelerimiz, vücudumuzun yaşamsal olaylarını gerçekleştiren ve biraraya gelerek dokuları ve organları oluşturan yapılardır. Aşağıdaki şekilde vücudumuzdaki hücre sayısını görebilirsiniz.
Son yapılan bilimsel analizlere göre, vücudumuzda yaklaşık 30 trilyon hücre bulunmaktadır. Bu hücrelerin çoğunluğunu kırmızı kırmızı kan hücreleri (alyuvarlar). Alvuvarlar dokulara oksijen taşınmasında görev alırlar. Bunun yanısıra trombositlerimiz ise yaralanma durumunda kanın pıhtılaşmasını sağlayarak yara iyileşmesini hızlandırıcı mekanizmaları başlatır. Ağırlığımızın çoğunluğunu ise vücudumuzun hareket, duruşunu sağlayan kas hücrelerimiz oluşturur.
Kanserin Başlangıç Noktası Olarak Hücre
Tüm kanserler hücrede başlar. Kanserin genel tanımını hatırlayacak olursak, “hücrelerin DNA hasarları sonucu kontrolsüz çoğalması” idi. Pek çoğumuz için bu tanım anlaşılmaz gelebilir. Gelin öncelikle hücreyi tanıyalım.
Hücreyi farklı bölümlerin planlı bir şekilde çalıştığı bir fabrikaya benzetebiliriz. Hücrede farklı görevleri üstlenen birden fazla organel vardır. Örneğin, ribozomlar proteinlerin üretilmesini sağlarken, mitokondri enerji üretiminde rol alır. Tüm bu yaşamsal faaliyetler hücrenin merkezinde çekirdek adı verilen yapıda kontrol edilir. Çekirdekte hücrenin kontrol merkezi DNA yer alır. DNA aynı zamanda kanserleşmede temel rol oynamaktadır.
Hücrenin Yöneticisi: DNA
Hücrelerin çoğalması, birbirleriyle iletişimi hassas bir sistem tarafından kontrol edilir. DNA hücrenin yönetim molekülüdür. İçerdiği genetik bilgi sayesinde hücrelerin yaşamsal faaliyetleri yönetmesini sağlar.
DNA’nın bölümlerinden her birine gen adı verilir. DNA merdiven şekline benzeyen yapısıyla birlikte, çift sarmallı, 4 çeşit nükleotitden (Adenin, Timin, Sitozin ve Guanin) oluşmaktadır. Aşağıdaki şekilde DNA’nın yapısını görebilirsiniz.
İnsan DNA’sında toplam 3 milyar nükleotit ve yaklaşık 25.000 gen vardır. Genler vücutttaki yaşamsal olayların gerçekleşmesini sağlayan proteinlerin üretilmesi için gerekli genetik bilgiyi içerir. Ayrıca göz rengi gibi bizi biz yapan özelliklerin belirlenmesini sağlar. Aynı zamanda kanserleşmede de önemli rol oynarlar. Bazı genlerin mutasyonlar sonucu işlevlerini yerine getirememesi kanser oluşumuna neden olur.
Kanserin Temel Nedeni: Biriken DNA HASARLARI
Kanser hücresel seviyede “genetik” bir hastalıktır. Kanserin temel nedeni, DNA’daki hasarların birikmesi sonucu genlerin normal fonksiyonlarını kaybetmesi ve bunun da hücrelerin kontrolsüz bölünmesine neden olmasıdır. DNA hergün çeşitli faktörlere maruz kalarak hasar görür. Vücudumuz DNA hasarlarına karşı koruyucu ve tamir edici sistemler geliştirmiştir. Ancak yaşın ilerlemesi ve karsinojenlere maruziyetin artmasıyla birlikte DNA’da hasarlar onarılmamaya başlar. Bu durum hücrenin kontrolsüz bölünmesine yol açar.
Mutasyonlar sonucu DNA’sı hasar gören bir hücre, eğer bu hasarı onaramazsa, apopitoz adı verilen programlı hücre ölümüne gider. Mutasyonlar her ne kadar seyrek olsa da insan vücudunda günde 100 milyar civarında yeni hücre üretilir. Vücudumuzda 30 trilyon hücre olduğunu hatırlarsak, bu hergün hücrelerimizin yaklaşık 300’de biri bölünüyor demektir. Her hücrenin bölünme hızı da farklıdır (örneğin sinir hücrelerimiz hiç bölünüp çoğalmazken, akyuvarları oluşturan kan kök hücrelerimiz 4-5 günde bir bölünür). Mutasyon sadece milyonda bir ihtimalle gerçekleşse bile, bu, kabaca günde 100 bin mutasyon demektir. Aşağıda daha detaylı inceleyeceğimiz bu mutasyonlar çoğunlukla pek etkisi olmayan küçük değişimler halindedir. Fakat daha ciddi mutasyonlar veya uzun süreli zararlı tetkleyiciler sonucu mutasyonların birikmesi hücreyi kontrol dışı büyüme ve çoğalmaya sürükleyebilir.
DNA neden bu kadar önemli bir molekül?
• DNA yaşamın anahtarıdır. DNA sayesinde insanlık tarihinin izlerini bulabilirsiniz.
• DNA analizleri sayesinde hastalıklara yakalanma riski hakkında bilgi edinebiliriz.
• Kanserleşmenin temel nedeni DNA’da meydana gelen hasarlardır. Moleküler Genetik Bilimi’nin ilerlemesiyle birlikte kanserin temel nedenine yönelik tedaviler geliştirilmektedir.
• DNA’da ki genetik bilgimizin yüzde 99.9’u hepimizde aynıdır. Geri kalan 3 milyon bazlık kısım farklılıklarımızı ortaya çıkarır. Buna bağlı olarak hastalıklara yakalanma riskimiz, ilaçlara karşı gösterdiğimiz tepkiler farklılaşır.
• Önemle vurgulamak gerekir ki insandaki tüm genetik bilginin sadece yüzde 2’si proteinlerin üretimiyle ilgili bilgi içerir.
Mutasyon Nedir?
Günlük yaşantımızda karşılaştığımız birçok etken ve yaşam tarzı faktörleri (sigara, obezite, bazı infeksiyon ajanları – mikroorganizmalar ve güneşin ultraviyole ışınları ve bazı kimyasallar) DNA’nın yapısını bozabilir ve karşılıklı dizilen nükleotidler kırılır. DNA’da meydana gelen bu olaya DNA hasarı ya da mutasyon adı verilir.
Mutasyonu günlük hayatımızdan bir örnekle anlatmak gerekirse; tüm genetik bilgimizi (genom) bir kitap olarak düşünelim. Bu kitabın alfabesinin ise DNA’nın yapısını oluşturan 4 nükleotid olduğunu, her bir başlığın ise genleri ifade ettiğini varsayalım. Eğer kitabın harflerinden birini siler yada sayfalarından birini koparırsak kitap anlamsız olmaya başlar. İnsanda meydana gelen gen hasarları da böyledir.
Vücudumuz DNA hasarlarına karşı birtakım savunma sistemleri geliştirmiştir. Bu sistemlere DNA tamir sistemleri adı verilir. Saygın bilim insanımız Aziz Sancar da DNA onarım mekanizmaları hakkında yaptığı çalışmalarla Nobel Ödülü kazanmıştı. Bu sistemde yer alan genlerde meydana gelen mutasyonlar kanserleşmenin en önemli sebeplerinden biridir. Bununla birlikte çok ilginç bir şekilde kanser hücreleri tedavi sonucu hasar alan genlerini de bu sistemler ile tamir ederler. Yani DNA tamir genlerindeki hasarlar hem kanserin nedeni olabilmekte, hem de kanser hücreleri kendi DNA’sını korumak için bu tamir sistemini daha yoğun kullanmaktadır. Son yıllarda kanser alanında yapılan araştırmaların odak noktalarından biri DNA tamir sistemlerini hedef alan tedavilerin geliştirilmesidir (olarapib, niraparib gibi).
Mutasyonlar germ line (üreme hücreleri) ve somatik (vücut hücreleri) olmak üzere ikiye ayrılır
a) Germ-line mutasyon: Üreme hücrelerinde (gamet) meydana gelen mutasyonlar yavru döllere geçer. Bu durumda mutasyonlar vücuttaki her bir hücrede görülür. Kalıtsal kanser sendromlarının sebebi hasarlı olan genin yavru döllere geçmesidir. Örneğin, BRCA1 ve BRCA2 genlerinde meydana gelen germ-line mutasyonlar kalıtsal meme ya da yumurtalık kanseri riskini artırmaktadır. Kalıtsal kanserler tüm kanser vakalarının yüzde 10 kadarını oluşturmaktadır.
İnsan kanserlerinin % 50’sinden fazlasında P53 geni hasarlı haldedir. Germ-line mutasyonu P53 geninde nadir olarak görülür. P53 geni bir kontrol geni olması sebebiyle kanserleşmeyi tetikler, p53’ün hasarlı halde kontrolsüz olarak çalışması diğer genlerinde normal çalışmasını engeller.
b) Somatik mutasyon: Vücut hücrelerinde meydana gelen hasarlardır. Yavru döllere bu hasarlar geçmez. Meydana gelen gen hasarları insanın yaşamı boyunca vücudunda yer alır. Yaşam tarzı (obezite, korunmasız güneş, sigara, infeksiyon ajanları gibi) bu tip gen hasarlarının meydana gelmesinde en önemli etkendir. Sigara kullanımı, güneşin ultraviyole radyasyonu (UV ışınlar), virüsler ve yaşın ilerlemesi gibi faktörler hücrelerdeki gen hasarlarını tetikler. Vücut hücrelerinde oluşan gen hasarlarından meydana gelen kanserlere sporadik kanserler denir. Tüm kanser vakalarının yüzde 80’ini oluştururlar.
Kanserin ortaya çıkış nedenini açıkladığı için kanser araştırmalarında DNA hasarları (mutasyonlar) önemli bir yere sahiptir. Önemle vurgulamak gerekir ki çoğu kanser türü tek bir gen ile ilişkili değildir. Birden fazla genin birbirleriyle ve çevreyle olan ilişkisi sonucu kanser meydana gelmektedir. Son yıllarda DNA hasarlarının daha iyi anlaşılması gen ve çevre ilişkisini inceleyen Epigenetik Bilimi ile mümkün olmaktadır.
DNA hasarlarının BİRİKMESİ kanserleşmeye neden olur!
Hücrenin kontrolsüz çoğalması için genlerde meydana gelen tek bir mutasyon yeterli değildir. Bu alanda yapılan kapsamlı araştırmalar sonucunda 4 veya daha fazla mutasyonun hücrenin kontrolsüz çoğalmasına neden olabileceği tespit edilmiştir.
Normal hücrelerde DNA’sı hasarlı hücre, belirli genlerin etkisiyle tamir hasarlı bölgelerini tamir etmeye çalışır. Hasar tamir edilemediğinde ise programlı hücre ölümü (apopitoz) başlar.
|
|
|