Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Bir Yudum İnsan > Sosyal Bilimler

Sosyal Bilimler Sosyoloji, felsefe, hukuk


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 28.01.2009, 23:53   #1
oneyouu
Ziyaretçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Uzun Süren Bir Savaş : Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Uzun Süren Bir Savaş : Travma Sonrası Stres Bozukluğu



Tarih kitaplarında binlerce savaş anlatılır. Bazıları yıllarca süren ve ulusların geleceğini belirleyen bu savaşlar, bir çoğumuz için çoğunlukla iki boyutlu bir gerçeklikten başka bir şey değildir. Yani aslında biz onları yalnızca okuruz, öğreniriz, ezberleriz. Çok iyi empati kurabildiğimiz savaşlar bile zihnimizdeki kısa bir senaryonun ötesine gitmez. İnsanların savaşması ve her savaşın bir gün bitmesi insanlık için kanıksanmış bir gerçektir. Öte yandan elimizdeki bilgi birikimi bize savaşın fiziksel anlamda bitmesinin, ona dair yaşantıların herkesin zihninden bir anda yok olup gitmediğini söylüyor; hem de ısrarla. Savaşlar bitiyor ama bazı durumlarda sayıları yarım milyonu bulabilen insan kitleleri, savaşın üzerlerinde yarattığı psikolojik etkilerle yıllarca yaşamak zorunda kalıyor.

Savaşlar insanoğlunun yaşadığı en büyük travmalardan biridir ve ne yazık ki teknolojideki ilerleme, savaşları yalnızca orduların birbirine saldırdığı bir formdan çıkarmış, birçok durumda sivillerin de dahil olduğu bir olaya dönüştürmüştür. Travmatik olayların ardından insanların yaşadığı psikolojik problemler, son iki yüzyıl boyunca farklı biçimlerde adlandırılmıştır ve bu isimlerin birçoğu savaşlarla ilgilidir. Travmatik nevroz*, kaygı nevrozu, korku nevrozu, bombardıman şoku bu isimlerden birkaçıdır. II. Dünya
Savaşı sonrasında askerlerin yaşadığı psikolojik problemler daha sistematik bir biçimde ele alındıysa da travma sonrası bozukluklara ilişkin araştırmaların Vietnam Savaşı sonrasında arttığı görülmüştür. Bugün Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB, Post-Traumatic Stress Disorder) olarak tanı sınıflamalarında yerini alan bozukluğun bilimsel geçmişi, tarihsel gerçekliğiyle karşılaştırıldığında henüz küçük bir çocuk sayılabilir. TSSB doğal afetler, trafik kazaları, teknoloji kazaları, işkence, politik şiddet, tecavüz gibi çok çeşitli olayların ardından görülebilen bir bozukluk olmasına karşın, bu yazı, savaş sonrası yaşanan TSSB üzerine odaklanacaktır.

TSSB tanısı alan insanların yaşadıkları problemi anlayabilmek için bozukluğun belirtilerinden kısaca söz etmek yerinde olacaktır. Literatürde TSSB’nin klinik özellikleri üç ana grupta toplanmıştır. İlk grup aşırı uyarılmışlık durumuyla ilgilidir ve sürekli kaygı, uykusuzluk, ve konsantrasyon güçlüğü gibi belirtileri kapsar. İkinci grup ise bozukluğa neden olayla ilgili imgelerin sürekli yinelenmesiyle ilgilidir. Birey, olaya ilişkin imgeleri, sesleri ya da kokuları hiç beklenmedik zamanlarda yeniden algıladığını hissedebilir ya da olayla ilgili rüyalar görür. Üçüncü grup ise kaçınma belirtilerini içerir. Olayı anımsatacak yerlerden, konuşmalardan ya da etkinliklerden kaçınma, aktivite ve ilgilerin azalması, duygu kısırlığı ile ilgili belirtiler bu grupta yer alırlar.
Depresyon, farklı kaygı bozukluğu türleri ve madde kullanımı gibi problemlerin TSSB’ye eşlik edebileceği de bilinmektedir.

Yukarıda da belirttiğim gibi TSSB ile ilgili araştırmaların sayısı, Vietnam Savaşı sonrasında büyük bir artış göstermiştir. Bu araştırmaların ortaya koyduğu tablo ise gerçekten korkutucudur. Örneğin; Vietnam Savaşı sonrasında askerler arasında yapılan en kapsamlı araştırma olan NVVRS (National Vietnam Veterans Readjustment Study) sonuçları, bu savaşta farklı travmalara maruz kalan erkeklerin %15.2’sinin, kadınların ise % 8.5’inin TSSB tanı ölçütlerini karşıladığını göstermektedir. Bu bulgular bize savaşa katılmış olan 3.140.000 erkek askerin yaklaşık 479.000’inin araştırmanın yapıldığı dönemde bozukluk tanısı alabildiklerini söylemektedir. Fakland Savaşı’nda görev alan bir grup İngiliz askeriyle savaştan 5 yıl sonra yapılan bir araştırmada da araştırmaya katılan askerlerin % 22’sinin TSSB kriterlerini karşıladığı ve tanı alabilecekleri bulunmuştur. Farklı savaşlar sonrasında TSSB üzerine yapılan araştırmalar da benzer sonuçlar ortaya koymaktadır. TSSB belirtilerinin 15 yıl boyunca etkili olabildiği bilgisi, savaş sonrasında ulusların yaşadığı problemlerin ciddiyetini bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Savaşlar insanlığa geride bırakılan binlerce ölü ve yaralıdan, ekonomik kayıplardan, yok edilen tarihsel ve kültürel zenginliklerden, ortada kalan çocuklardan daha fazla zarar vermektedir. Savaşın açtığı tüm yaralara burada değinmek ne kadar olanaksızsa bu yaraları sözcüklerle sarmak da o kadar olanaksızdır. TSSB, savaşın açtığı yaraların en uzun süreli olanlarından biridir. Savaşların neden olduğu göçler, parçalanmış aile yapıları ve bunların ardından gelen düzensiz yaşantılar TSSB belirtilerinin sosyal destekle toplum içinde hafifletilmesini olanaksız kılmaktadır. Tüm TSSB kurbanlarının ekonomik, kültürel ve yetişmiş uzman yetersizliği gibi etkenler nedeniyle düzenli psikolojik destek ve tedavi alamayacakları da bir başka gerçektir.
Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali sırasında 400.000 asker savaşa katılmış, bunların 15.000’i ölürken 30.000 kadarı yaralanmıştır. Bölgede yaşayan Afganlılar arasında yapılan araştırmalar, halkın savaşa maruz kalan başka ülkelerdeki insanlar gibi TSSB’den etkilendiğini ortaya koymaktadır.

Bu bilgiler ışığında yakın tarihe yeniden göz attığımızda, Bosna’da tecavüze uğrayan (bilinen) 50.000 kadına, evlerinden ayrılıp kamplarda yaşamak zorunda kalan Afganlılara, toplu katliamlara tanıklık eden Ruandalılara, 11 Eylül’de eşlerinin ve çocuklarının çalıştığı binaları TV’den izleyen insanlara, hergün karşılıklı saldırılara tanıklık eden Filistin ve İsrail halklarına, Körfez Savaşı’na katılmış askerlere, olası bir Irak harekatına katılacak askerlere ve bombalanacak Irak halkına “savaş bu her şey olur, birgün biter” diyebilmek ve başımızı çevirebilmek ne kadar da güçleşiyor değil mi? Çünkü Travma Sonrası Stres Bozukluğu, bize savaşların bir gün bazıları için bittiğini, bazıları için de dayanılması güç bir biçimde devam ettiğini söylüyor.

Okan Cem Çırakoğlu
okanc@baskent.edu.tr

* Nevroz: Duygudurum ve kaygı bozukluklarını ifade etmek için kullanılan genel bir terim. Artık kullanılmamaktadır.

Kaynaklar:

(1) Yılmaz, B. (1999). Travma sonrası stres bozukluğu. Türk Psikoloji Yazıları, 3(1), 79-98.
(2) Yule, W. (Ed.) (1999). Post-traumatic stress disorder:concept and therapy. NY: John Wiley & Sons.
(3) Joseph, S., Williams, R., & Yule, W. (1997). Understanding post-traumatic stress. NY: John Wiley & Sons.

Çırakoğlu, O. C. (2003). Uzun süren bir savaş: Travma sonrası stress bozukluğu. PiVOLKA Savaş Özel Sayısı, 19-20.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
bozukluğu, savaş, sonrası, stres, süren, travma, uzun


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:08.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.