‘Maarif Modeli’ne karşı, demokratik direniş / Emre Kongar

[@Canan]

'

Maarif Modeli’ne karşı, demokratik direniş

İktidar, emperyalizmle birlikte, Türkiye’yi yeniden biçimlendiriyor...

Üstelik de “ülkeyi yeniden biçimlendirmekte”, hem siyaseti hem ekonomiyi hem eğitimi hem de savaşı kullanarak nüfus yapısını değiştiriyor!

***

Siyaseti kullanıyor; iktidarı otoriterleştiriyor:



Rejimi değiştirdi.

“Demokratik Parlamenter Rejim” yerine “İslamo-Faşist”, “Neo-Patrimonyal Sultanizm” rejiminin “Şahsım Devleti”ni kurdu.

Ekonomiyi kullanıyor; ülkeyi yoksullaştırıyor:

Ülkenin bütün tarihsel, doğal, endüstriyel ve tarımsal ve hizmete dönük kaynaklarını kendi oligarşisine aktardı.

Hem gelir adaletini bozdu.

Hem ülkenin üretim kapasitesini ve üretim verimliliğini düşürdü.

Hem de ülkeyi iflas ettirdi.

Eğitimi kullanıyor; gelecek kuşakları tarihten ve bilimden koparıyor:

Milli Eğitim’i, resmi protokollerle, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve tarikatların kurduğu dernek ve vakıfların din görevlilerine ipotek etti.

4+4+4 modeli ile laik eğitimi kaldırdı, çağ gerisi dogmatik eğitimi yerleştirdi.

“Maarif Modeli” ile bütün araştırmacı, sorgulayıcı eğitimi, gerçek olmayan bir tarih üzerine kurulmuş ideolojik bir modele dönüştürdü.

Savaşı kullanıyor; nüfus yapısını değiştiriyor:

Ortadoğu’da Suriye savaşına karıştı.

Resmi olmayan sayılara göre, 13 milyona ulaşan “düzensiz sığınmacı” nüfusunu ülkeye aldı ve topluma aşılamaya başladı.

***

Özellikle tahrip edilen eğitim ve nüfus, ülkenin, toprakla birlikte esas hammaddesi olan insan öğesinin nitelik değiştirmesine yol açacağı için, Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm varlığına karşı bir tehdit oluşturmaktadır.



***

İktidar, Emperyalizmin de desteğiyle, dört koldan saldırıya geçmiştir:

“Etki ajanlığı yasası”.

“Emekli askerlere konuşma yasağı”.

“Maarif Modeli”.

“Yeni Anayasa girişimi”.

Bu girişimlerinin eğitime ilişkin olanını, yani çocuklarımızın gençlerimizin ve ülkemizin geleceğini ilgilendiren modeli derhal uygulamaya da sokmuştur.

Zülâl Kalkandelen, dün Cumhuriyet’te, “Hızla Ortak Mücadele Cephesi Kurulmalı” başlıklı yazısında şöyle diyordu:

“Müfredata karşı homurdanmalar ülkenin her yerinden net olarak duyulan tek bir gür sese dönüştürülmezse siyasal İslamcılar, hayallerini hayata geçirmek konusunda dev bir adım daha atmış olacak.

Bu gerici kalkışma karşısında hızla büyük bir ortak mücadele cephesi kurulmak zorunda!”

Emperyalizm ve iktidar, dinciliği ve etnikçiliği, Demokratik ve Laik Sosyal Hukuk Devleti olması gereken Türkiye Cumhuriyeti’ni savunanlara karşı saldırı için kullanmaktadır.

Bu konuda, sadece yazılarını ve fikirlerini değil, sohbetlerini de çok özlediğim sevgili dostum İlhan Selçuk güncelliğini bugün de aynı canlılıkla koruyan 27 Mayıs 2009 Çarşamba günkü yazısında şöyle diyordu:

“Biz 1923’te kurulan ‘laik Cumhuriyet’in sivil güçlerle yaşama yetisini kanıtlayacağına inanıyoruz...

Bush Amerikası’nın AKP ile birlikte tezgâhladığı ‘Ilımlı İslam Devleti’ projesinin demokratik mücadeleyle yıkılacağını adımız gibi biliyoruz...”

(İlhan Selçuk’un yazısının tamamı bu haftaki GÜNCEL yazımda, kongar.org adresindeki internet sitemde okunabilir.)

***

Değerli okurlarım başta Ana Muhalefet Partisi CHP olmak kaydıyla, Demokratik Rejim’den yana olan bütün siyasal partilerin, bütün Demokratik Toplum Kuruluşlarının, bütün meslek odalarının:

İktidarın, sadece bugünümüzü karartan değil, yarınımızı da karartacak olan bu girişimlerine “Dur” demesi zamanı çoktan gelmiştir ve geçmektedir.

Yarın çok geç olacaktır!

Cumhuriyet

[@Insanlikarayan]

Ipereal Devletlerin, BOP Esbaskanina karsi, Büyük bir Intifak kurup, CHP Semsiyesi altinda Millet toplanmadikca, Bir sey digismez!. Yahudi Mosadin Uzun Menzilli Planlari kaldirilamaz!.

[@Bursalı68]

Eğitim sistemi ile her dönem her iktidar mutlaka ve mutlaka oynamıştır, bunların yaptığı da aslında farklı değil...

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Yıl 1992....
Eskişehi'de öğretmenim...Yaz tatiline girdik ve ben Bursa'ya döndüm...Tatil içerisinde sanırım Temmuz ayıydı, Eskişehir'deki okul müdürlüğü aradı " Zümre Öğretmenler Toplantısı olacak önümüzdeki hafta " dedi....İçeriği/gündemi bilmiyorduk tabii ki...Gittik...

Toplantının tek bir gündem maddesi vardı : KREDİLİ SİSTEM...!

Herkes kendince eğrisini doğrusunu söyledi ve sonuçta oylama yapıldı....Ve oylama sonucu %98 Kredili Sisteme HAYIR çıktı...

Eskişehir'deki tüm okullarla neredeyse irtibat kurduk ve il sonucu ortalama %95 HAYIR idi....Türkiye geneli de minimum %90 HAYIR idi....

Tatilimizi yaptık geldik, bir baktık ki KREDİLİ SİSTEM başlatılmış...

Eeeee mübarek madem oyumuza değer vermiyorsunuz bizi niçin uğraştırdınız...!

O dönemki Milli Eğitim Bakanı Avni AKYOL, iktidar ise ANAP idi...! Eğitim tam anlamıyla baş aşağı o tarihte inişe başladı zaten....
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Eğitim konusuna VELİLER de tepki koymuyor zaten....Yani siyasetin en rahat oynayabileceği alandır eğitim...Çünkü biraz milliyetçilik( davul tozu ), biraz inanç sömürüsü ( minare gölgesi ) katıp, sınıf geçmeyi de kolaylaştırdınız mı hem öğrenciler, hem veliler için bundan daha keyiflisi yok maalesef....

Toplumun her kesimi eğitimde şunları talep etmeli...:

***Vicdani özgürlük gerektiren ve yetenek gerektiren derslerde, Resim Dersi ( Van goh yetiştireceğiz sanki), Müzik Dersi ( herkesten Beethoven olmaz ), Beden Eğitimi ( herkes Hüseyin Bolt değil ), Din Dersi ( mürid, peygamber, misyoner yetiştirme dersi )...gibi derslerde SINIF GEÇME KALDIRILMALI...

Madem ki Kredili Sistemde (Ders Geçme Sistemi ) ısrar ediliyor, o zaman Seçmeli Derslerdeki ders saati kredi olarak sayılmamalı....Ama öğrencinin sicilinde de o seçmeli derslere ait başarı veya başarısızlığının notu olmalı....

***Düz Lise, Anadolu Liseleri ve İmam Hatipler de dahil olmak üzere çoğu kapatılarak MESLEK OKULLARINA dönüştürülmeli...Yani her orta dereceli okuldan mezun olan öğrenci BİR MESLEK SAHİBİ olarak hayata atılmalı ille de üniversite olmamalı...

***Özel Okullar " TEK-TÜK " olmalı...Eğitimi direkt devlet okulları vermeli ve her okulun BAŞARI yüzdesi birbirine çok yakın olmalı....Yani her okulda tecrübeli ve tecrübesiz öğretmen sayıları birbirine çok yakın olmalı...

***Tüm bunları başarabilmek için ise sabah erken kalkıp açılan üniversitelerin çoğu kapatılmalı...Üniversitelerde nicelik değil NİTELİKTİR önemli olan...!

Daha yazacak çok şey var da sabaha kadar sürer, yaz yaz bitmez....