|
Serbest Kürsü Her konuda tartışma açılan konular burada |
|
Seçenekler |
01.02.2014, 01:57 | #1 |
Çevrimdışı
|
Neden Evrensel Bir Ahlaka İnanalım ki?
Neden yeniliklere kapalı, kalıplaştıran, sürü insanı yetiştirip boyun eğdirten, mevcut sistemin her yerine nüfuz etmiş insanların sadece var olanlarla, var olacağını iddia eden belli bir zihniyet ürününe inanalım ki.
|
4 Üyemiz carpediemgogo'in Mesajına Teşekkür Etti. |
01.02.2014, 12:45 | #2 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Neden Evrensel Bir Ahlaka İnanalım ki?
Burda o çok sevdiğim mottoyu söylemezsem olmaz...
"Nothing is true, Everything is permitted" Yani "Hiçbirşey doğru değildir, Herşey Görecelidir" Açılımıda var tabi.. "To say that nothing is true, is to realize that the foundations of society are fragile, and that we must be the shepherds of our own civilization. To say that everything is permitted, is to understand that we are the architects of our actions, and that we must live with their consequences, whether glorious or tragic. Anlamı.. "Hiç bir şeyin doğru olmadığını söylemek, toplumun temellerinin ne kadar kırılgan olduğunu ve kendi medeniyetimizin çobanları olmamız gerektiğidir. Herşeyin göreceli olduğunu söylemek, kendi eylemlerimizin mimarı olduğumuzu anlamak ve bu eylemlerin, görkemli de olsa, trajik de olsa sonuçları ile yaşamamız gerektiğidir." *** Ahlaki değerler görecelidir. Kendi içimizde koyduğumuz kurallar görecelidir. İçimizde bulunduğumuz duruma göre tam bir özgürleşmeye tamamen kapalıyız. Ama bu özgürleşme çabasına giden yoldan vazgeçmemiz gerektiği anlamına gelmez. Akıl diye bir silahımız var sonuçta. Ve bu silahı insanlık için kullanmalıyız. Ancak bu şekilde zincirlerimizi kırabiliriz. Cesur dünya neslinin oluşması bu şartlara bağlı...
__________________
Never fade away... |
4 Üyemiz Heliosaga'in Mesajına Teşekkür Etti. |
01.02.2014, 13:01 | #3 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Neden Evrensel Bir Ahlaka İnanalım ki?
Evrensel ahlak diye bir ahlak kuralımı var? Görgü veya eski ifade ile adap-ı muaşeret kurallarımı desek daha doğru olur? Semavi ve semavi sayılmayan dinlerin inananlarına dayadığı kurallar manzumesi ahlak sayılıyorsa, hangi ahlak kuralına göreceli olarak bakacağız. veya üzerinde mutabakat sağlanmış ahlak kuralımı arayacağız veya her toplum, toplum içindeki her kişi ahlak kurallarını göreceli sayar da kendi ahlak anlayışı manzumelerini ortaya koyarak doğru ahlak kuralı bu demeye kalkarsa ne yapacağız? Beni bağışlayınız lütfen, bu gün yazarak çok değerli Forumgerçek üyeleri ile paylaşmaya çalıştığım kültür nedir? Kültürlü olmak nedir başlıklı yazımda acizane bende bir ahlaki çöküntü örneğine yer vererek zannımca fantazı bir yazı paylaşmaya çalıştım.
|
4 Üyemiz Mustafa Akten'in Mesajına Teşekkür Etti. |
01.02.2014, 18:22 | #4 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Neden Evrensel Bir Ahlaka İnanalım ki?
''Feminizm kocayı buluncaya, komünizm parayı buluncaya, ateizm uçak sallanıncaya kadardır" diye bir söz dolanıyor nette. Genelde bizim İZM'lerimiz sınırlı oluyor...
Sürüden farklı olanları bir şekilde içimizde yok etme psikolojisi var... |
4 Üyemiz Tntcool'in Mesajına Teşekkür Etti. |
01.02.2014, 20:12 | #5 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Neden Evrensel Bir Ahlaka İnanalım ki?
Kutsal dinlerin yani semavi dinlerin ortak kuralları ve kanunlarına bakarsak neden gönderildiğini anlamak aslında o kadar da zor değildir. En basitlerini sayacak olursak insan öldürmek, başka bir insanın hakkını yemek gibi aslında hiç bir dine veya ahlaki norma bakılmaksızın yapılmaması gerekenleri öğütlerler.
Tabii ki semavi dinlerin ortak özelliklerinin dışında bireysel, toplumsal, ve kendi hukuk kuralları da bulunmakta olup kendine tabii olanları bağlayıcı özellikleri vardır. İşte bu noktada en büyük yanılsama ise bu kuralları topluma veya bireylere kendi çıkarları dahilinde dayatanlar, manevi duyguları istismar edenler bulunmaktadır. Durup biraz düşünürsek matbaanın icadı toplumlarda neyi değiştirdi ? İnsanların bilmesi gerekenleri başkalarından doğru yada yanlış olarak duymasından değil asıl kaynaklarından okuyarak öğrenmesini sağlamasıydı. Tekrar bize dönersek matbaanın değerinin bilinmesi o kadar da kolay olmamıştı. Hatta matbaanın icadından sonraki ilk isyanda (patrona halil isyanı) matbaaya uğramak kimsenin aklına bile gelmemiştir. Buda kalıplaşmaya en büyük bir örnektir. Çünkü matbaa o zaman ki bir isyanda yada darbede bir tehdit olarak görülmeye başlanmamıştı. Burada kalıplaşan aslında insanların ahlakları değil ahlakı parçalayıp ayrıştırarak resmen bir at gözlüğü takılarak aslında olmayan sorunların insanlara dayatılması ve her maneviyatın bir sorunmuş gibi gösterilmesidir. Örneklendirelim. Büyük bir şehirde yaşayan bir insanın her gün yaşadığı trafik, ulaşım araçlarına zam, geçim sıkıntısı, doğal kaynak sıkıntısı, sosyal ve kültürel yaşamdan her geçen gün uzaklaştırılması hatta vergilerinin karşılığı yol, su elektrik olarak geri dönmesi gerekirken yol, su ve elektriğe bile vergi ödüyor olmasına rağmen kalıplaşmış siyaset kalıplaştırılmış evrensel manevi hakları tartışıyorsa bu insan kalıplaşmış bir insana örnektir. Komik bir şekilde insani haklarını kazanamamış toplumlar gerek ahlaki gerek siyasi değerleri sömürülerek kalıpsal konularda yıllarca tartışarak haklı ve haksız kavgalarıyla uyutulmuş oy verdirilmiş ve soyulmuştur. Bu Türkiye de din başka bir ülkede Irk başka bir ülkede toplumsal çıkarlar adı altında faklı boyutlarda ortaya çıkmaktadır. Kalıplaşmak aslında ahlaki bir kısıtlama değil insanın kendi yaratıcılığıyla ve gelişimiyle ve çevresiyle birebir etkilidir. Birey hangi dine hangi ırka hangi dile mensup olursa olsun yada olmasın kendi kalıplarını veya kendine dayatılan kalıpları yıkarak objektif analizler yapmalı ve kendi dünya görüşünü oluşturmalıdır. Tabii ki insani değerlerini kaybetmeden. İnanmak insanı manevi olarak tatmin eder, mevcut çürük sistemin tek suçlusu bireysel inanç olarak göstermek aslında yetersiz bir yaklaşım olup aksine kutuplaşmaya hizmet eden bir aykırılıktır.
__________________
Asya boz kırlarında bir bebek dünyaya geldi. Bu bebeğe asya stepleri beşik oldu. Rüzgarlar şarkı söyledi ona. Yıldızlar yol gösterdi. Yağmurlar yıkadı. Bu bebek büyüdü ve ona Türkadını verdiler. Türk büyüdü kasırga oldu tayfun oldu. Türk budur. Türk tayfundur, kasırgadır, Boradır. | Mustafa Kemal Atatürk. la şey e vaki ün mutlak bel küllün mümkin nisi credideritis non intelligentis
|
5 Üyemiz Subutay'in Mesajına Teşekkür Etti. |
02.02.2014, 01:25 | #6 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Neden Evrensel Bir Ahlaka İnanalım ki?
Evrensel ahlak diye kast edilen insanı kalıplastıran denen din midir ? inançmıdır ?
Bu mantıkla yola çıkılırsa ateistler ve teistler kalıplaşmamış ahlaksızlarmıdır? Tabiki değiller. Bana göre kimse kendi kendine ateist olmaz yada kendi hayatını inanç adına dar kalıplara sıkıştırmaz. Subutayın dediği gibi inanmak insanı manevi olarak tatmin eder.Eğer inancınız hakkında doğru bilgilere sahipseniz.
__________________
Bazen su olmak lazım sessiz sakin ...!!! Bazen sel olmak lazım öfkeli ve hırçın...!!!
Bazen mum alevi olmak lazım; sabırla tükenmeyi bekleyen, bazense volkan olmak lazım; önüne gelen herşeyi hızla tüketen...!!! Kimine SU oLacaksın, kimine SEL ...!!! Kimine MUM olacaksın, kimine VOLKAN ...!!! Ama kimseye asla ve asla KUL oLmayacaksın... !!! |
5 Üyemiz Hasat'in Mesajına Teşekkür Etti. |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
ahlaka, evrensel, inanalım, neden, nüfuz |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |