Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Türkiye'den Tarihi Yerler ve Mekanlar

Türkiye'den Tarihi Yerler ve Mekanlar Geçmişten günümüze gelen yapıtlar...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 09.11.2018, 17:23   #1
Çevrimdışı
Redwine
"Her Şey Güzel Oldu"

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Geçmişten Günümüze Beyoğlu’nun Hikâyesi

Geçmişten Günümüze Beyoğlu’nun Hikâyesi




İstanbul’da nereden ya da hangi taşıma aracına binerseniz binin, Taksim’e çok kolay ulaşırsınız. Eğer İstanbul bağımsız bir devlet olsaydı, muhtemelen başkenti de Taksim olurdu...

Taksim Meydanı’nda sizi Atatürk Anıtı, Atatürk Kültür Merkezi ve yoğun bir insan trafiği karşılar. Dolmabahçe’ye, Maçka’ya, Şişli’ye, Şişhane’ye, Tünel’e ve Cihangir’e akan yolların kesişim noktasıdır Taksim. Ya da başka bir deyişle Taksim, İstanbul yaşamını kent bütününe paylaştırır... (Osmanlı Türkçesi’nde taksim, dağıtmak, paylaştırmak anlamına gelir. Semte bu ismin verilmesinin sebebi ise, bir zamanlar tüm İstanbul’a suyun buradan dağıtılmasıymış...)


  • Lokasyon
Semt olarak Beyoğlu, Tünel-Taksim arasında uzanan İstiklal Caddesi’ni, caddeye açılan sokakları, Taksim’den Tünel’e kadar olan bölgeyi kapsar. Semt tarihsel yerleşim olarak ve beledi idare açısından Galata-Şişhane aracılığıyla tarihi yarımadaya, Taksim aracılığıyla da Nişantaşı, Harbiye’ye kadar uzanan bir bölgeyi kapsar. Cihangir aracılığıyla Kabataş’a ve oradan da Boğaz’a ulaşır. Yine Taksim’den Ayaspaşa-Gümüşsuyu aracılığıyla Tophane’ye ve yine Tarihi Yarımada’ya ve Boğaz’a bağlanır. Beyoğlu tüm bu semtlerin ortasında ve merkezi bir konumda yer alır.



  • Beyoğlu ismi nereden geliyor?
Sarayburnu’nun karşısında gelişen Galata’nın bir uzantısı olan Beyoğlu Osmanlı’dan önce “Pera” adı ile bilinirdi. Beyoğlu ismi Osmanlı’nın İstanbul’u almasından sonra kullanılmıştır. Bu ad, bir beyin oğlunun bölgede önemli bir yapısının olduğunu ve semtin bu yapıdan dolayı böyle anıldığını düşündürür. Bu bey oğlunun kim olduğu konusunda ise iki varsayım mevcuttur. Bunlardan birisine göre Fatih döneminde Pontus Prensi Aleksios Komnenos’un yahut yeğeninin İslamiyet’i kabullenmesi ve daha sonra da burada oturmasından ve onun konağının burada olmasından kaynaklandığı yönündedir. Diğer varsayım ise sözü edilen bey oğlunun Kanuni Sultan Süleyman döneminde Venedik elçisi olan A.Giritti’nin oğlu Luigi Giritti olduğu ve onun semtte yer alan konağından dolayı bölgenin bu adla anıldığıdır.


  • Beyoğlu Semtinin Tarihi
Beyoğlu’nun tarihsel gelişimi, İstanbul’un tarihi semtleri göz önüne alındığında hayli yeni sayılabilir. Ama biz bu semtin tarihini komşusu Galata’dan soyutlayamayız. Dolayısıyla Bizansın ruhunu verdiği bu görkemli kent için makus talih anlamına gelen Latin-Haçlı işgali, Beyoğlu’nun da varoluşu için bir anlamda şafak vakti sayılabilir. Haçlıların işgali ile her yer yağmalanır, Moğol istilasının Anadolu’da yol açtıklarının bir benzeri Haçlılar eli ile Bizans İstanbul’unda yaşanırken, daha önce Bizansın egemenliği altında yaşayan İtalyan kolonileri, bu durumdan yararlanarak özerkliklerini kazanırlar. Latin işgaline karşı kentini yeniden ele geçiren Bizans, Ceneviz kolonisinin artık tarihi yarımada içinde yaşamasına izin vermez, böylece onları Haliç’in karşı kıyısına henüz tam anlamı ile yerleşime açılmamış olan Galata’ya doğru sürer.



Cenevizliler de bu bölgede özerk bir kent yaratıp, adeta devlet içinde devlet olurlar. Üstelik gettolaşmayı da gönüllü olarak tercih ederler. Önce bir askeri gözetleme kulesi, ardından da surlar inşa ederek burayı kentten yalıtırlar. Ancak deniz ticareti konusunda hayli maharetli olan İtalyan denizciler Haliç limanlarında yürüttükleri ticaret ile zenginleşerek, Bizans’tan daha zengin bir yerleşim olurlar.

Eski adı ile “Pera” olan yerleşme ise sur dışında kurulmuştur. Burası 16. yüzyılda Osmanlı ile birlikte varolmaya başlayan yabancı elçilikler, misyonlar varoluncaya dek, kalabalık bir Latin yerleşmesi olan Galata’nın sayfiyesi olan, bağların bahçelerin ve tek tük sıcak İstanbul yazlarında kaçılan köşklerin, iç piyasanın şarap üretimini karşılayacak ölçekte bağlar ve bahçelerin bulunduğu bir köy yerleşmesiydi.

Bu tarihlerde bölgede varolan tek tük yapılar içinde en önemlileri: Galatasarayı Ocağı ya da bir başka deyimle Acemi Oğlanlar Kışlası, Galata Mevlevihanesi, Şahkulu Mescidi, Asmalımescit Mahallesi ve Ağa Cami çevresinde öbeklenmiş tek tük Türk yerleşmeleri idi.


Bölgenin deyim yerinde ise talihini döndüren etken Kanuni’nin Fransa kralına olan desteği sonucu gelişen sıcak ilişkiler ve kapitülasyonlar ile avantaja dönüşen dostluk ilişkisinin bir sonucu olarak burada açılan Fransız Büyükelçiliği ile bölgenin bir elçilikler bölgesine dönüşmesi sürecidir.



Fransız Büyükelçiliği’ni (Fransız Sarayı), Venedik Elçiliği (Venedik Sarayı) izler, onların arkasından ise İngiliz Elçiliği, Polonya Elçiliği ve Hollanda Elçiliği açılarak ilk elçilik yerleşmesi başlar. Onları 17 ve 18.yy’da başka elçilik yerleşmeleri, onlarla birlikte yabancı misyonlarının görevlilerinin bölgeye yerleşmesi taip eder.
Ancak semtin asıl kimliği yani efsanevi Pera’nın oluşması 19.yy’dır. Çelik Gülersoy 19.yy’a kadar buradaki yabancıların bile Türkler gibi yaşadıklarını; evlerinde sedir, möble kullanmadıklarını, ihtişamlı porselenler bir yana sinide yemek yiyip, tandır aracılığı ile ısındıklarını belirtiyor.

1831’deki yangınla birlikte köy şehre dönüşmeye başlar. Kapitülasyonlar ile başlayan imtiyazlar, Tanzimat’la birlikte Osmanlı’nın sağladığı, mülkiyet ve hukuki güvence, ticari bakımdan her türlü avantaja sahip olan Avrupalı nüfusun burada 19. yüzyıl Avrupası’nın küçük bir kopyasını (özellikle de Paris ve Londra’nın) kurmasına olanak sağlayacak yasal çerçeveyi de sağlamış olur. Yeniden ve düzenli olarak yapılmaya başlayan Pera bir lüks tüketim ve eğlence merkezine dönüşmeye başlar.

İtalyan ve Fransız kumpanyaları (tiyatroları), lüks konutlar (ilk apartmanlar), oteller, elçilik saraylarının yanında ihtişamlı pasajlar, barlar, eğlence yerleri, lüks mağazalar, yabancılar (İngiliz, Fransız, İtalyan ve daha az sayıda diğer ülkelerden gelen Levantenler) boylu boyunca İstiklal Caddesi’ni ve ona açılan sokakları kuşatırlar. Kısacası Pera’da Türk olan pek bir şey kalmaz. 1913’te elektrikli tramvayın Beyoğlu’nu Şişli’ye bağlaması ile semtin kozmopolit havasına Türkler de eklenmiş ve ünlü Beyoğlu alemleri, Beyoğlu gezileri, piyasa yapma dönemi başlamıştır.



Bölgede Müslüman nüfusun varlık göstermesi ile birlikte denge değişmeye başlar, I. Dünya Savaşı’nın da etkisi ile sosyal hayat önce biraz durulur, sonra Cumhuriyet’le birlikte de tamamı ile değişecek bir dönüşüm sürecine girer. 1914’ten sonra gayri Müslim azınlıkların çekilmesi ile bölgenin cazibesi biraz azalır. 1917 Rus devriminden kaçanlar ile bölgede bir dönem için yeniden farklı ama yine de renkli bir hava esmeye başlar ise de Elçiliklerin 1929 yılından itibaren Ankara’ya nakli, 1942’de yürürlüğe giren Varlık vergisi, II. Dünya Savaşı, İsrail’in kurulması ile Musevilerin göçü, 6-7 Eylül olayları ile bölgeyi, hatta İstanbul’u önemli ölçüde boşaltan Rumların göçü, bütün bu olaylar Beyoğlu’nun hayat kanallarını tek tek tıkamaya başlar.
1960’lara kadar kentin eğlence mekânı ve kibar beylerin, hanımların uğrak yeri olma özelliğini bölgeye uğrayan aydınların da etkisi ile korumaya çalışan Beyoğlu 60’lardan sonra İstanbul’u dönüştüren göçler ve imar hareketlerinden etkilenerek özelliğini kaybeder.

1980 sonrası ise Beyoğlu yeni bir canlanma yaşamaya başlar, ona yönelik geçmiş özlemi ile yüklü bir süreç konuşulur, dillendirilir. O döneme kadar girilmeye çekinilen ve daha çok pavyon, gece kulübü, randevuevi gibi erkek egemen bir eğlence kültürünün, buna bağlı olarak da mafyatik oluşumların yoğunluk kazandığı, arka sokaklarının tümüyle yasadışılaşarak adeta girilemez sayıldığı bir süreç yaşanıyordu.



1980’lerden sonra Beyoğlu yenilenmeye, entelektüellerin gelmeye başladığı ve onlarla birlikte de sosyal canlanmanın baş gösterdiği, tüm olgularla paralel olarak da küresel eğlence sermayesinin taleplerine uygun bir eğlence semti haline dönüşmeye başladı.

Beyoğlu kendini toparlayıp da yeniden sosyal hareketlilik kazanırken ve bunda da öncülüğü entelektüel camia çekerken, bununla ilintili olarak Beyoğlu’nda kitapevlerinin sayısı artmaya başlar ve Cağaloğlu’nda yoğunlaşmış olan yayıncılar Beyoğlu’na dönmeye başlar. İlerleyen yıllarda ise her tür eğlence ve müzik kendine Beyoğlu’nu üs olarak seçer. Buna bağlı olarak da semtte eğlence sermayesinin yoğunlaşması sürer. İlerleyen yıllarda onarılıp yeniden hayat bulan pasajlar, canlı bir alışveriş imkânı verir, Beyoğlu’nu yeni baştan geçmişteki parlak günlerine döndürme çabasının bir sonucu olarak Levanten Beyoğlu’nu simgeleyen eski mekanlara yeniden hayat bahşedilir. Bunlardan bir tanesi de “Markiz ve Le Bon Pastaneleri”. Bu pastanelerin de açılması ile Beyoğlu nostaljisinde büyük bir adım daha atılmış olur.
Fakat her nostalji gibi Beyoğlu nostaljisi de geçmişi yansıtmakta yetersiz kalıyor. Çünkü Pera’yı Pera yapan iki önemli unsur; Müslüman olmayan azınlıklar ile yine aynı kesim eliyle biriken sermaye, bu sermayenin ellerinde toplandığı azınlıkların oluşturduğu komprador burjuvazi idi. Bunlar Galata’da uluslararası ticaretten kazandıklarını Pera’da harcarlardı. Pera’ya o nezih, o seçkin, o kibar, düzenli ve lüks, ihtişam dolu havayı veren sosyal olgu buydu. Arz talep dengesi ile oluşan bu doğal durumun sonucu olarak Pera da gerçek bir burjuva semti olmuştu. Burjuvanın teşkil ettiği özgün kent kültürü de bu semtin ruhunu oluşturuyordu. Bu günse ne azınlıklar var ne de burjuvazi.


Yakın dönemin Beyoğlusu ise, daha çok bir entelektüel semti havasındaydı, yani Batı toplumlarına özgü sosyolojik sınıf kavramsallaştırması ile bugünün “küçük burjuvazisi”. Bugünlerde Beyoğlu’nun kültürel merkez olduğu günler geride kaldı.

__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.11.2018, 02:25   #2
Çevrimdışı
Sevda
Dönersen Islık Çal..

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Geçmişten Günümüze Beyoğlu’nun Hikâyesi

Tarihi boyunca en çok değişen yerlerden biri. Son zamanlarda ise her türden, her telden insanın cirit attığı bir semt. Artık suriyeliler ve ne idüğü belli olmayan insan toplulukları ele geçirdi. Eski binalarından başka güzel bir şey kalmadı.

Teşekkürler Redwine.
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Sevda'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.11.2018, 14:22   #3
Çevrimiçi
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Geçmişten Günümüze Beyoğlu’nun Hikâyesi

Eskinin gözde ve seçkin semti Beyoğlu... Her yerin olduğu gibi, şimdileri ne kadar değişmiştir kimbilir.



Güzel bir konu olmuş. Teşekkürler Redwine.
Ellerine sağlık.

__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.11.2018, 14:57   #4
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Geçmişten Günümüze Beyoğlu’nun Hikâyesi

Ellerine sağlık @Redwine
Taksim- Beyoğlu denilince İstanbul'un kalbi akla gelirdi, şimdi öylemi ya.!!
O resimde, Taksim meydanındaki Bana Cumhuriyeti anımsatan, özgürlüğü temsil eden güzelim görüntüsünu özlüyorum..
Anmalar, kutlamalar hepsi orada yapılırdı, bir tarih vardı, yok edildi.. ( Bilinçli olarak)
Yine anmalar, kutlamalar yapılıyor ama... Bana buruk geliyor, yavan geliyor, yalancıktan, çoşkusuz geliyor..
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.12.2018, 17:37   #5
maclarizle
Ziyaretçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Geçmişten Günümüze Beyoğlu’nun Hikâyesi

bazen bazı şeyler hiç değişmez...
  Alıntı ile Cevapla
'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 22.12.2018, 14:39   #6
Çevrimdışı
kadir377
Yeni Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Geçmişten Günümüze Beyoğlu’nun Hikâyesi

Beyoğlu hala nostalJisi devam ediyor
__________________
  Alıntı ile Cevapla
kadir377'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 22.12.2018, 18:37   #7
Çevrimdışı
ahmetyilmaz91
Yeni Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Geçmişten Günümüze Beyoğlu’nun Hikâyesi

Galaata kulesinin olduğu fotoğraf çok güzel. Gerçi her haliyle her yeri çok güzel.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
ahmetyilmaz91'in Mesajına Teşekkür Etti
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
beyoğlu’nun, geçmişten, günümüze, hikâyesi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 15:52.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.