1. Çorlu Carp Casting Tanışma ve Yarışma Etkinliği

[@Dilaver]

1. Çorlu Carp Casting Tanışma ve Yarışma Etkinliği

15 Mayıs 2016

Bu yıl ilki düzenlenen, balık avı sezonu öncesi Trakya'daki sazan avcılarının buluşmasını ve yarışmasını amaçlayan, 1. Çorlu Carp Casting Tanışma ve Yarışma Etkinliği'nde idim.

Sosyal paylaşım ortamında hazırlanan bu etkinliğe katılmamızdaki amaç hem sosyal ağ üzerinde arkadaş listemizde olanlarla tanışmak hem de ustaların tekniklerini, kullandıkları malzemelerini gözlemleyerek kendimize bir şeyler katmaktı.

Sosyal ağ üzerinde etkinlik paylaşımlarını sürekli inceleyen genç kardeşimiz Mehmet, Cumartesi gecesi ''gaza gelerek'' yarışmaya katılma kararı aldı.

15 Mayıs Pazar günü sabah Erdoğan'ın tek tek ekip üyelerini evden toplaması ile dört sazan avcısı buluşup, arabaya doluştuk.

''Kutsal Cumartesi Gecesi''nin izlerini silmek için sabah kahvaltısında kelle paçalar içildikten sonra, gideceğimiz istikamet Çorlu> Sağlık Mahallesi> Gölet olarak belirlenerek yola çıktık.

Güneşli Pazar sabahının vermiş olduğu müthiş enerji ile varış noktamıza son durakta daha fazla dayanamayıp bir markete zor attık kendimizi.

Sabahın 9'unda buz gibi biralar poşetlere doldurularak, Kutsal Pazar Günü'ne kendimizi hazırladık.

Yarışma Alanı- Sağlık Mahallesi Göleti

Aslında biz Cumartesi gecesi yarışma alanına gidip, burada kamp yapmak ve gece boyunca diğer katılımcılarla sohbet etmeyi düşünmüştük, olmadı.

Sabah yarışma alanına geldiğimizde, gördüğümüz manzara karşısında, hepimiz pişmanlığa kapılmıştık bile.

İlk olarak ben, talihsizliğime okkalı bir küfür sallayarak sessizliği bozdum. Araç içinde yaklaşırken, çadırlar arasında ve göl kıyısındaki balıkçılara gıpta ile bakıyorduk..

[@Dilaver]

Casting İngilizce bir kelime olup, Türkçe karşılığı kullanıldığı yere göre değişik manalara gelir. Bizi ilgilendiren anlamı, ''olta atmak''.

Sazan avında bazı durumlarda çok uzak atışlar yapmak gerekebilir. Her ne kadar sazan balığı sığ sularda, kıyıya yakın kesimlerde avlanılsa da, hedefiniz çok büyük bir sazan balığı yakalamaksa eğer, bunu 40- 50 m gibi yakın mesafelerde gerçekleştiremezsiniz. İstisnalar elbette vardır ama kaideyi bozmaz.

İşte bu büyük balık yakalamak hevesi ile atabildiği en uzak mesafeye atma hırsı bazen amacından uzaklaşıp, 'en uzağa ben atarım' iddiasına ya da balık avı sırasında uzağa yapılan bir atış sonrası, çevredeki balıkçıların;

- Bree, adaş çok uzağa atıyon sen beaa. Kesin büyük balık yakalarsın,

gazlarına veya

- Gördün mü kızanı taa nereye kadar attı, alem böyle balıkçılık yapar, biz iki metreden el kadar balık tutmaya çalışırız.

söylemleri ile övgüye dönüşür.

Bir kere bu gazı aldınız mı, kurtulamazsınız uzağa atma hevesinden....

Her balık avı sonunda mutlaka en az yarım saatinizi uzaklara olta atmak ile geçirirsiniz. Yanınızdaki arkadaşlarınız ile sırayla yarışırsınız.

Bu yarışmalar öyle iddialı olur ki küçük çaplı turnuvalara, hatta ülke çapında ve ülkeler arası organizasyonlara bile dönüşür.

Yarışmalar çimde ya da sürülmemiş, ekilmeyen düz arazilerde yapılır.

10'ar metre aralıklarla mesafeler ve parkurlar belirlenir, atış çizgisinden 220 metre civarı uzaklıkta yerler işaretlenir.

Bu bilgilerden sonra dönelim bizim casting maceramıza..

Aracımızı en kalabalık yerde durdurup indik aşağı.

(El bira şişesini sımsıkı tuttuğu halde yukarı kalkar)

- Günaydın ağalar.

(Gâh bira şişesi, gâh kahve kupaları tutan eller yukarı kalkarak cevaplar verilir)

- Ooo günaydın günaydın hoş geldiniz, hoş geldiniz..
...

Aracı uygun bir yerde park edip hemen balıkçıların arasına karıştık. Kamışları, makinaları modelleri incelemeye koyuldum ben.

Şunun güzelliğine bakar mısınız?

Saat 10 00 gibi kayıtlar başladı.

Yarışmaya katılmak isteyenler kamışları, misinaları, makinaları, kısaca oltaları ile birlikte kaydını yaptırıp ısınma atışlarına başladılar.

[@Dilaver]

Bizim ekipten Mehmet'te kaydını yaptırıp yarışma hazırlığına başlamıştı. İlk kez böyle bir yarışmaya katılan Mehmet, hazırlık atışı yapan diğer yarışmacıların mesafelerini gördükçe iyice gerginleşti. Esprilerle gönlünü almaya çalıştık, baktık düzelmiyor;

- Gel la buraya, deyip soğuk biradan derin bir nefes çektirdik

Bu taktiğimiz işe yaradı mı?

Az sonraaa

Kayıtlar ve antrenman atışları devam ederken, ben ne yapıyordum dersiniz?

Soğuk içiniz

Yarışmacıların arasında oradan oraya dolaşıp, makinaları ve oltaları incelerken tanıdık bir sesin selamı geldi arkadan.

İhtiyar kurt Levent abi, Ersin ve Çağdaş'ta nihayet gelmişlerdi. Lüleburgaz ekibi.

Levent abi bizim gibi amatörler için bir ansiklopedi değerinde bilgi kaynağıdır. Bilmediği alarm, kamış, sehpa, makina yoktur.

Son çıkan her türlü olta malzemelerinin teknik detayı ondadır.

Yarışmaya misafir olarak Türkiye Casting- Uzun Mesafe Olta Atışı'nın önde gelen isimlerinden Serkan Akdemir- Ali Mutlu

Ve bu konuda kendi çektiğim fotoğraflara ek olarak, iznini alarak fotoğraflarını kullandığım Nihat Çavuş ağabey ve Sabri Bobiç de katıldı.

Fakat bu dörtlü yarışma değil antrenman niyetine ve etkinliğe destek olmak adına buradaydı. Dolayısı ile yaptıkları atışlar yarışma açısından değerlendirilmedi.

Özellikle, Türkiye Uzun Mesafe Olta Atışı'nın belki de rekortmen atıcısı olacak Ali Mutlu'nun atışları çok iyi idi.

Ali MUTLU

[@Dilaver]

Yarışma üç kategoride yapıldı.

1- 3.90- 3.96 kamış uzunluğu

2- 3.60- 3.66 kamış uzunluğu

3- İsabetli Atış

Yarışma dörder kişilik gruplar halinde sırayla atılarak yapıldı. Dört kişi atış yaptıktan sonra, hakemlerin anonsları ile oltalarını sararak ilerliyor ve kurşunlarının düştüğü yeri kendileri de görüyordu.

Ben de atış çizgisinden dikkatle atıcıları takip ediyor, telsizle gelen mesafe bildirimlerini dinliyor ve fotoğraf çekiyordum.

Yarışmacıların hemen hepsi 120 m üzeri atıyordu.

Nihayet anons edilen dört ismin arasında Mehmet'te vardı ve ona sıra gelmişti.

Işık var bu çocukta

Mehmet atışını yapar yapmaz, ben hemen parkur dışından ondan sonraki atıcı atış yapmaya hazırlanırken hakemin yanına doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım.

Son atıcının atışını yapacağı sırada hakemlerin yanına vardım. Uzaktan atış yapıldığını gördüğümde ilginç bir olay dikkatimi çekti ama fotoğraflayamadım.

Yaklaşık 150 m öteden yapılan atışı, nokta hakemi atış yapıldıktan hemen sonra gözleriyle kurşunu yakalayıp, işaret parmağı ile yanındaki diğer hakeme göstererek kurşunun düştüğü yeri belirliyor.

Son yarışmacının atışını yapmasının ardından hakemler kurşunların yerlerini belirleyip, ölçüp, notlarını alıp, anons ettiler.

Hakem İbrahim Yıldız

Yapılan atışlar, ölçümler ve anonslardan sonra yarışmacılar geldiler, Mehmet'in ilk atışı 142 metre idi.

Hiç fena bir atış değildi bu

Yarışmacılar oltalarını toplayıp yerlerine döndükten sonra ben hakemlerin yanında kalıp biraz sohbet edip, biraz da onları izlemek istedim.

Diğer dörtlü atış yapmak için atış çizgisine yaklaştığında hekemlerin hemen arkasında idim.

İlk yarışmacı atışını yaptı anda hakem yine (iki adım arkalarındayım)

- Bak bak geliyor deyip, saniyeler içinde gözleri ile yakaladı ve işaret parmağı ile göstererek, kurşunu düştüğü yere kadar takip etti.

Ben her ne kadar havada kurşunu görmediysem de, kurşunun işaret edilend üştüğü yerde olduğuna şahit oldum.

Yakalşık yarım saat takip ettim, hakem her atışı havada yakalayıp işaret ediyordu.

Dayanamayıp;

- Hocam ne iş? dedim...

Sorar gözlerle baktı..

- Nasıl oluyorda havada yakalayabiliyorsun kurşunu?

- Biz kuşçuyuz ağaa, diye cevap verdi..

Şimdi tamamdı.. Durumu anlamıştım. Güvercin merakı olanlar, kuşlara merak salanlar, devamlı gökyüzüne bakarlar. Kuşlarının her hareketini izlerler.

Hakemlerin yanından ayrılıp yukarı çıktım.

[@Dilaver]

3.90- 3.96 kategorisinde yapılan atışlar sonucu Mehmet her ne kadar dereceye giremediyse de 142 m- 140 m- 163 m- 138 metrelik dört atışından, 163 metre ile sıralamada kendine güzel bir yer buldu.

3.60- 3.66 kategorisinde de ortalama atış yapan ekip arkadaşımız Mehmet Türköz biraz durulmuştu.

İlk kez katıldığı bu tarz bir yarışmada bizce hayli başarılı sayılsa da, gençliğinin verdiği hırs ile isabetli atış yarışmasına da katılacağını söyledi.

Genç olmak ve hırslı olmak bazen başarı getirir hayatta. Sigara üstüne sigara içmesi her ne kadar tarafımdan eleştirilse de, ehh genç işte, diyerek motive etmeye çalıştık isabetli atış yarışmasına.

İsabetli atış yarışması; belli bir mesafeye iki buçuk metre kare bir alanın ortasına konulan hedefin, en yakınına yapılan atıştan ibaret.

Uzun- uzak atışta 150 metreleri bulan, geçen yarışmacılar, yaklaşık 80- 100 metreye (tam mesafeyi bilmiyorum ama bu civar tahmin ediyorum) konulan hedefe en yakın atışı yapabilmek için güçlerini kontrol etmek zorundalar.

Akşam üzerüne doğru yaklaşılırken ''isabetli atış yarışması'' başladı.

Dikkat, tecrübe ve tabi şans faktörü de gerektiren bir kategori bu.

Yarışmacıların ikişer hakkı vardı. Kimi gücünü ayarlayamadı, hedeften çok ileri attı, kimi çok geride kaldı..

Bazı yarışmacıların kurşunları ise hedefin hemen yakınlarında, etrafında toplandı.

Artık yarışma ortamına alışan bizim delikanlının üzerindeki gerginlik gitmiş, iyice sakinlemişti. O ruh hali ile şakalaşarak, kahveler içerek sıranın kendisine gelmesini bekliyordu.

Bizim ihtiyar kurt Levent abi bir ara Mehmet'e atış yaparken, sol eli ile kamışı nasıl düzgün eğeceğini, hedefe nasıl bir kuvvetle atış yapmasının taktiklerini verdi.

İlk atışını yapan Mehmet hedefin yaklaşık 3 metre yanına atmasına rağmen iki buçuk metre karelik alan içine girememişti.

Yarışmacılardan biri ise ilk atışında hedefin bulunduğu o kareye kurşunu 183 cm uzaklıkla düşürmeyi başarmıştı.

İkinci atışlara geçildi.

- Mehmet; hadi be oğlum, sok şu kurşunu içeri. Bak yapamayacaksan ben atayım senin yerine

- ... Sokucam Dilaver abi. Sen git hedefin oraya, oltayı toplarken kurşun yerinden oynamasın.. Kurşun içerde abi, Levent abinin dediği gibi atıyorum, anladım işi..

- E hadi bakalım..
.....

Yarışmacılar ikinci haklarını kullanmaya başladılar.. Yine dörderli gruplar halinde atıyorlardı. Son sekiz yarışmacı kalmıştı artık..

Mehmet sondan bir önceki dörtlü içindeydi.. Üçüncü olarak atışını yaptı. Hakem yine havada yakaladı gözleri ile kurşunu..

- İçerde galiba, ya içerde ya çizgide..

- Valla mı? (Ben)

- İçerde gibi..

Erdoğan'ı aradım hemen.

- Adaş söyleyin yavaş gelsin, hızlı sarmasın kurşun içerde galiba.

Beni bile heyecan sarmıştı şimdi..

Dördüncü de atışını yaptıktan sonra hakem düşen kurşunların yer tespiti hareketlendi, ben de arkasından takip ettim..

- Yeşil kurşun hoca, yeşili göster bana..

- Yeşil içerde..

- Bu be, budur...

.....

[@Dilaver]

Hakemin yanına gittim, mesafe ölçümünü bile fotoğrafladım da net çıkmamış,

Bu bee...

Kurşun içerde, hedefe uzaklık 2 metre net... Derhal kurşunun üzerine bastım, toplarken yerinden oynamasın, Mehmet'te görsün attığı yeri...

Nihayet bizim kızan derece yapmıştı. Gerçi ilk atışında, hedefin bulunduğu kare içine kurşunu sokan yarışmacı, ikinci atışında da kare içine düşürdü kurşununu. Üstelik Mehmet'ten daha yakın atmıştı ikisinde de..

Ama olsun. Ekibimizin bir üyesi derece yaparak isabetli atış ikincisi olmuştu ya...

Güzel bir pazar gününü, güzel bir etkinlikte geçirmiştik.. Yorulmuştuk, acıkmıştık, en önemlisi susamıştık..

Ekibimiz bir arada Mehmet, Orhan, Erdoğan ve denklanşörde ben...

Topluca bir hatıra fotoğrafı çekildikten sonra artık dağılma zamanı gelmişti.

Arabalara binip dağıldı herkes..

Giderken son bir bakış göle, içindeki sazanları görmek istermiş gibi..

Gezinin sessizce bakalım sazanlar.. 15 Haziran'da oltaların ucunda iğneler ve yemlerle peşinize düşeceğim.

Bekleyin beni..

Fotoğraflarını kullanmama izin verdiği için sosyal paylaşım sitesinde sayfası olan DSLR CARP Nihat Çavuş ağabeye teşekkür ederim..

[@Suzim]

Güzel bir etkinlik olmuş , yakışır Çorlu , ya

Emeğin için teşekkürler @Dilaver

[@Dilem]

İlginç bir yarışma
Sazan avcıları
''Kutsal Cumartesi Gecesi''


Eğlenceli bir hafta sonu olmuş, güzel etkinlik.
Ellerine sağlık, bizlerle paylaştığın için teşekkürler @Dilaver