Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Kültür | Sanat | Edebiyat > Dünya Edebiyatı


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 14.09.2011, 15:17   #11
Çevrimdışı
Juliet
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: William Shakespeare | Soneler | Soneler Hakkında Ek Bilgiler

SONELERDE DİL VE SÖYLEYİŞ:

Shakespeare, Sonelerinde genellikle piyeslerinin çoğundan daha açık ve duru bir dil kullanmıştır. Gerek duygularının açıkça bildirilmesi, gerek kıvrak bir ritm sağlanması için, Shakespeare bol sayıda kısa kelimeden yararlanmak yoluna gitmiş. Üstelik, Sonelerde piyeslerinin birçok yerini zorlaştıran mitolojik ve tarihi adları kullanmaktan ve yoğun benzetmeler yapmaktan kaçınmıştır.

Yine de bazı Sonelerde bulanık ve karışık satırlar var. Shakespeare, yer yer benzetmelerini birleştirerek okuyucuya çetrefil anlamlar veriyor. Belki Shakespeare'in arasıra titiz davranmamış olması yüzünden, belki de eski baskı yanlışları yüzünden, içinden çıkılmaz duruma girmiş satırlarla da karşılaşıyoruz. Vakit vakit ozanın birtakım söyleyişleri zorladığını ve çirkin eğretilemeler yaptığını görüyoruz. Ama Sonelerin en büyük zorluğu, söz oyununda. Bazı satırlarda anlaşılması güç, iki üç anlamlı kelimeler ve söyleyişler var. Hemen hepsi bile bile yapılmış olan bu söz oyunları üzerinde Shakespeare uzmanları uzun zamandır çalışıp tartışmışlardır. Söz oyununun baştan sona sürdüğü 135 sayılı Sonede «Will» değişik satırlarda ayrı anlamlara geliyor ve sık sık aynı yerde birkaç anlam birden veriyor: «Will» hem Shakespeare'in ilk adı olan William'ın kısa şekli, hem de bazı uzmanlara göre Shakespeare'in sevgilisinin adı; ayrıca «will» İngilizcede «irade», «vasiyetname», «istek», «bilerek yapmak» gibi anlamlara geliyor.

Shakespeare, aynı Sone içinde bütün bu anlamları kullanmış; bazı satırlarda «will» yukardaki anlamların iki ya da üç tanesini birden veriyor. Böyle söz oyunlarının başka dillere aktarılması, değme çeviricileri başarısızlığa uğratmıştır. Denebilir ki, Sonelerdeki söz oyunlarının hepsini tam olarak çevirmek, hiçbir babayiğitin harcı değildir.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Juliet'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 14.09.2011, 15:18   #12
Çevrimdışı
Juliet
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: William Shakespeare | Soneler | Soneler Hakkında Ek Bilgiler

SONELERDE SHAKESPEARE'İN KİŞİLİĞİ:

Tanınmış çağdaş ozan eleştirici Stephen Spender, Sonelerin düzensiz olarak tutulmuş bir şiir günlüğü ya da bir karşılıklı konuşmanın yarısı gibi olduğunu söylüyor. Sonelerde Shakespeare'in kendi yaşantılarını ve iç dünyasını ne dereceye kadar yansıttığı üzerindeki tartışmalar Ondokuzuncu yüzyıl başlarından beri sürüp gelmektedir. İngiliz Romantiklerine göre, Shakespeare Sonelerde varlığının en gizli yönlerini bile çırılçıplak ortaya dökmüştür.

Yirminci yüzyılın - hele son kırk elli yılın - bellibaşlı Shakespeare uzmanlarının çoğu, Romantiklerin görüşüne taban tabana zıt bir düşünceyi ileri sürüyorlar. Onlara göre, Soneler bir otobiyografi değildir, bir gönül serüveninin öyküsü olarak yazılmamıştır. Shakespeare Sonelerde kendinden önceki ve çağındaki ozanların başlıca sevgi konularını kullanmış, gerek sone biçimi, gerek estetik anlayış ve ruhsal duyarlık bakımından bir geleneğe uymuş, gününün modasını kabullenmiştir. Peter Quennell ve Northrop Frye gibi iki bilgin eleştiriciye göre, Sonelerin temaları Rönesanstan beri belirli bir söyleyiş geleneğinin çerçevesi içinde sürüp gelmekteydi; Shakespeare kendi gönlünün değil, bu estetik anlayışın şiirini yazmıştır. Hemen hemen bütün trajedi ve komedilerinde olduğu gibi, kendi ağzından konuşmamış, «bir azam» (kendisinden başka bir ozan) yaratarak onu bir araç diye kullanmıştır.

Bu iki görüşten hangisinin ağır bastığını kesinlikle söylemek mümkün değil. Belki de bu konudaki tartışma hiçbir sonuç vermeden sürüp gidecek. İkisi ortası bir değerlendirme, akla yakın görünüyor: Soneler, gerçek anlamda otobiyografik olmasa bile Shakespeare'in ruhunun ve yaşantılarının bazı yönlerini apaçık ya da üstü kapalı olarak yansıtsa gerektir. Soneler herhalde bir itiraflar dizisi, bir günlük, bir soyunma değildir ama, Shakespeare'in bu şiirlere kişisel yaşantılarını sık sık koymuş olmaması havsalaya sığmaz. Bu bakımdan, Sonelerin Shakespeare'in kişiliğine yer yer ışık tuttuğu yargısına varmak yanlış olmaz.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Juliet'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 14.09.2011, 15:19   #13
Çevrimdışı
Juliet
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart

SONELERİN KONULARI

Shakespeare'in 154 Sonesinin genel konusu, sevgidir; öyküsü ise bir sevgi serüveni. Bu öykünün dört kişisi var: Ozan (belki Shakespeare'in kendisi, belki bir anlatım aracı olarak yarattığı bir ozan), sarışın erkek sevgili, esmer kadın ve rakip ozan.

İlk Sonelerde ozan kendisine ihsan ve yardımlarda bulunan bir genç aristokrata güçlü ve heyecanlı bir sevgiyle bağlıdır. Sonraları, bir rakip ozanın göze girmesi ve başka sadakatsizlikler yüzünden acıklı durumlara düşer. Son Sone, bir esmer kadına duyulan cinsel sevgiyi anlatır. Bu kısa özetten anlaşılacağı gibi, 154 Sone ozanın soyut sevgiden cinsel bağıntılara kadar geçirdiği türlü türlü ruh olaylarının öyküsü gibidir.

Genel konunun gelişmesi bakımından, Soneler çeşitli sıra ve sınıflara konulabilir, ama en belirli bölme şudur:

1. Sone l' den Sone 126'ya kadar soylu gence yazılmış olanlar,

2. Sone 127'den Sone 152'ye kadar esmer kadına yazılmış olanlar,

(Sone 153 ve 154, dizinin bütünlüğünden ayrı düşmektedir.

Bunlar, iki eski Yunan şiirinden çok serbest ve aksak olarak İngilizceye aktarılmıştır.
Birinci uzun bölümdeki sevgili (Shakespeare kendisinden yer yer «dost» ya da «arkadaş» diye de bahsetmiştir) genç ve soylu bir adamdır. Bir kadın gibi güzel, ozandan çok daha genç, servet ve soyluluk bakımından çok üstündür.

İlk on yedi Sonede Shakespeare, gencin evlenmesi ve güzelliğini çocuklarında devam ettirmesi için yalvarır. Geçen zaman ve yaklaşan ecd, güzelliğip. baş düşmanıdır. Güzellik, ancak devam etmekle zamanın ve ölümün elinde yok olmaktan kurtulabilecektir. Onun için, genç adam güzelliğini çocuklarında sürdürmelidir.

Sone 18'den başlayarak, ozan, sevgilisinin güzelliğini şiirlerinde yaratmak ve yaşatmak zorunluluğunu duyar. Bir yandan, yaşlanmaktan yakınan ozan, şiiri -hele kendi şiirini- güzelliğin bir görkemli anıtı olarak görür. Zaman ve ecel sevgilisinin güzelliğini alıp götürse bile o güzellik Sonelerde sonsuz yaşayacaktır.


Sone 26'dan sonra, ozan, sevgilisinden bir süre uzak kalır. Bu sürede geçmiş günlerin mutluluğunu özlem ve üzüntüyle düşünür: Nedense kaderin sillesini yemiş, insanların (ya da soylu gencin) gözünden düşmüştür artık.

Soylu genç, ozanın sevgisine ihanet etmiştir: Anlaşılan, ayrılık sırasında genç adam ozanın metresiyle düşüp kalkmış. Ama ozan, genç adamı ölesiye sevdiği için bu utanç verici olayı bile bağışlar.

Sonra yeniden yollara düşen ozan, özlem acısı çekerken şiirinde sevgilisinin güzelliğini bir yandan soyutlaştırır, bir yandan sonsuzlaştırmaya çalışır. Varlık, onun için bir çile olmuştur artık; dünyadan elini eteğini çekmeye yeltenir, ama sevgisi öyle derindir ki bu düşünceden cayar. Derken, sevgilisinin adı karışan bir rezaleti haber alınca derin bir üzüntünün pençesine düşüp ölümü düşünür kara kara. Yine de sevgilisini bir türlü akılından çıkaramaz. Gelgelelim, rakip bir ozanın göze girmesi yüzünden Shakespeare gözden düşmüştür. Sevgilisini bırakmağa karar verir, ama bu sefer sevgilisi ona döner. Ozan kuşkular içindedir, güveni kalmamıştır artık. Bundan sonra sırayla ayrılıklar başlar, sevgi yeniden canlanır, ihanetler olur: Ozan sevginin ölümsüzlüğünü ister ama, cinsel iştahlarla ihanetler ve ayrılıklar yüzünden zaman ve ecel sevgiye karşı zafer kazanacak duruma gelmiştir.

Sone 127'den sonra 152'ye kadar uzanan ikinci bölüm, ozanın esmer kadınla yaşadığı yarı acı yarı tatlı hayatın öyküsü.

Bu 32 bölümde, genç adama duyulan manevi sevgiye karşılık, esmer kadına bağlanmanın ozanı cinsel isteklere tutsak düşürdüğü anlatılmaktadır. Shakespeare, Elizabeth çağının gerçek güzellik saydığı sarışınlığa kıyasla esmerliğin üstün olduğunu savunur. Ozan, metresine candan bir sevgiyle bağlı görünmez. Esmerliğini övmekle beraber, yer yer esmer kadını güzel değilmiş gibi gösterir.

Bazen «esmer»derken «kara», «karanlık», «şom» anlamını vermek istiyor gibidir. Evli bir kadın olan metresi başkalarıyla da düşüp kalkmaktadır. Ozana en büyük ihaneti, soylu gençle yaşaması olmuştur. Bütün bunlara rağmen, kadının öyle güçlü ve çekici bir kişiliği vardır ki ozan ona körükörüne bağlı kalmakta, gönlünden bir türlü söküp atamamaktadır.
Bu özet, Shakespeare'i Sonelerde kendi gönlünün acılarını ve mutluluklarını anlatmış gibi gösterebilir.

Belki de, gerçekten, Sonelerin otobiyografik bir niteliği var. Bunu kesin olarak bilmiyoruz. Sonelerde Shakespeare dört beş yıl süren ve kanlı canlı bir cinsel heyecandan en ince soyut sevgiye kadar değişen bir kişisel serüveni izlemiş olabilir.

Bazı eleştirmenlere göre, Soneler Shakespeare'in kendi hayatını yansıtmıyor. Ben diye konuşan ozan, Shakespeare'in kendisi değildir, sanat sesidir. Bu şiirlerin gösterdiği sevgi anlayışı ve estetik kaygılar, Rönesanstan Shakespeare çağına gelmiş olan belli başlı geleneklere uymaktadır: Sevgi şiiri, doğrudan doğruya kişisel sevgiyi anlatmaz ve onu bir duygu, bir insanlık yaşantısı olarak inceler. Erkek ya da kadın, herhangi bir güzel varlık, kendisi olarak değil, soyut gerçekler yönünden şiire konu olur.

Yirminci Yüzyıl eleştirmenlerinden Norfhrop Frye, Shakespeare Sonelerinin Batı uygarlığında bilinç ve istemin son sınırlarına kadar araştırılmasına yol açan ruh arayışını çağın edebiyat geleneği içinde özetlediğini söylüyor. Frye'a göre, Shakespeare Batı dünyasında Petrarch'ın idealizminden Proust'un acıklı bunalımlarına kadar sürüp gelmiş olan sevgi çeşitlerinin hepsini Sonelerinde algılayıp yaratmıştır.

Shakespeare'in kendi yaşantılarını anlatsa da anlatmasa da, Soneler sevginin sayısız yönlerini çırılçıplak ortaya atıyor ya da hafifçe duyuruyor, alev alev heyecanla haykırıyor ya da incecik duygularla yansıtıyor, ruhun derinliklerini aydınlatıyor ya da karanlık kıvranışları üstü-kapalı söyleyişlerle gizli bırakıyor. Birbiri ardına Sonelerde sevgi dolu bir gönlü sarsan heyecanlar, onu didik didik eden çileler bazen canlı bazen duru, ama her zaman duygulu bir lirik sesle açıklanmış: Taparcasına sevmek, kuşku, özlem, ihanet, sevginin mutluluğu, kıskanma, iyilik ve gaddarlık, cinsel istek, güzelliği ve sevgiyi çürütecek olan ölüm karşısında korku, hayal kırıklığı, sevgi uğrunda her acıya katlanma, umut ve karamsarlık, günah ve suç duygusu, sevgili önünde benliğin değersizliği, şiirin yaşatma gücü, lanet ve nefret. .. Sevginin insan ruhundaki her duygusu, insan yaşantılarındaki her görünüşü Sonelerin bir yerinde ifade edilmiştir denebilir. Sevgiye değin ne varsa, gönle değen ne varsa, hepsi Sonelerde. Belki de başka hiçbir şiir dizisi, sevgiyi bu denli derinlemesine ve genişlemesine yaratabilmiş değildir.
Sonelerin çoğunluğunun genç bir erkeğe yazılmış olması ve ateşli bir sevgiyi haykırması, Shakespeare'de homoseksüel (pederast) eğilimler olduğu düşüncesine yol açmıştır. Shakespeare uzmanları arasında çözümlenememiş bir nokta bu. Herhalde hiçbir vakit çözümlenemeyecek. Bir ozanın bir güzel erkeğe hayranlık ve sevgi duymasının o çağlarda bir edebiyat geleneği ve günümüzdeki homoseksüellik anlayışından bambaşka bir sanat tutumu olduğunu öne süren bilginler var. Özellikle eski İtalyan sonelerinde sık sık kendini gösteren erkek sevgisini sone geleneğinin bir çeşit gereği sanan bu görüşe karşılık, bazı Sonelerde rastlanan belirli ifadeler, Shakespeare'in sarışın gence karşı gerçekten homoseksüel nitelikte bir sevgi duyduğu düşüncesinde azımsanamayacak bir gerçek payı bulunduğunu ortaya koymaktadır.

Shakespeare ile sevdikleri arasındaki ilintileri, felsefi ve estetik yönden yorumlamak da mümkün: Shakespeare belki de sarışın genci ideal güzelliğin simgesi olarak görüp öyle yaratmıştır. Ozan, sevgilisinin erkekliğiyle kadın yüzünü eşi olmayan bir karışım halinde birleştirmiş olabilir. Sarışın gencin soyluluğu da, aslında bir manevi temizlik, arınmış ruhun bir boyutudur. Böyle bir güzelliğe duyulan sevgi, cinsel iştahların çirkinliğinden uzak kalır. Soyut bir sevgidir o. Sarışın gençte dış güzellik gerçek bir gönül zenginliğinin, yaşama dürüstlüğünün ve manevî değerlerin belirtisidir. Güzellik, bu anlamda erdemdir. Sonelerdeki bu estetik anlayışında (gerçekten böyle bir anlayış varsa) bir dinsel nitelik bulmak da mümkün: Güzellik bir erdemse ona gönül vermek ve tapmak, onun üstün ahlakına ermeğe çalışmak gerekir. Güzelliğin böylesiyle vuslat olamayacağı için seven gönül ona erişememekten doğan çileye katlanmalıdır. Seven ve bu çileyi çeken gönül arınır, bedenden koparak gerçek temizliğe kavuşur.

Türlü yönlerden doğru ve yararlı olsa da bunlar şiir-dışı bakış ve yorumlardır. Asıl önemli olan şiirin kendi iç gerçeğidir. Ona ermek için en doğru ve en değerli kaynak, Sonelerdir. Sonelerin gerçeği, kendi içlerindedir.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Juliet'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 14.09.2011, 15:21   #14
Çevrimdışı
Juliet
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: William Shakespeare | Soneler | Soneler Hakkında Ek Bilgiler

ÇEVİRİ İLKELERİ

Bu çevirilerde anlamı duyarlık, düşünce, benzetme ve eğretileme, söyleyiş, ses ve söz uyuşumu, ritm, uyak ve biçim bakımından Sonelerin aslına bağlı kalmak amacı güdülmüştür. Ama körü körüne sadakatten kaçınılmıştır. Uyarlama ya da Türkçede yeniden söyleme gibi yollara başvurulmamış; öte yandan, Türkçenin hakkını yememek, Soneleri güzel Türkçe şiirler olarak çevirmek üzerinde durulmuştur.

Elizabeth çağı İngilizcesiyle bugünkü Türkçe arasındaki temel ayrılıklar yüzünden, Shakespeare'i dilimize ölçülü ve uyaklı olarak çevirirken bütün ince anlamları, ses ve söz oyunlarını, söyleyiş ve düşünce özelliklerini tam olarak aktarmak kolay iş değildir. Bazı kavramların, hele söz oyunlarının başka bir dile çevrilmesi olanak dışıdır. Yine de, Sonelerin her unsuru üzerinde satır satır, kelime kelime durulmuş, en uygun karşılıkların bulunması uğrunda hiçbir çaba esirgenmemiştir. Her şeye rağmen, yer yer, güçlükleri yenemediğimi sanıyorum.

Tartışma konusu olan Soneler ve satırlarda ya aynı zor anlaşılır söyleyişi vermek, ya çeşitli yorumlardan bir tanesini doğru olarak kabul etmek, ya da çelişik birkaç yorumu bağdaştırmak zorunluluğu olmuştur. Bir iki yerde, aslı belirsiz kalmış söyleyişlerin anlamını biraz açıp belirlemek gerekli oldu. Bu tek tük değiştirmeler bir yana, genellikle çevirilerim, Sonelerin asıllarına baştan sona sadık kalmıştır, denebilir. Satır satır yapılacak bir karşılaştırmanın «sadakat»e ne denli önem verdiğimi açıkça göstereceğine inanıyorum.

Shakespeare, soylu gence 70 Sonede «sen», 34 Sonede «siz» diye hitab etmiştir. Esmer kadın için baştan sona «sen» kullanmıştır. «Sen» ve siz» ayrımının bile bile yapılmış olup olmadığını kesinlikle söylemek zor.

Sonelerin biçimi ve uyak düzeni çevirilere olduğu gibi alındı. Biri vurgusuz, biri vurgulu on hecenin sıralanmasından oluşan «iambic pentameter» gibi bir nitelik vezninin dilimizde karşılığı olmadığı için, çevirileri hece vezniyle yapmayı uygun gördüm. On heceli «pentameter» dan dört hece uzun olmakla beraber, kıvraklığı dolayısıyla 7 +7 veznini seçtim. Yine de, bir sayı ölçüsü olan 7 + 7, Shakespeare'in ritmik ve kıvrak vezni yanında zayıf kaldı. Böyle bir uyuşmazlığı gidermek için birkaç çözüm yolu aradım:

1 - Sesli ve sessiz harfleri canlı ve kıvrak bir ses düzeni içinde sıralayan satırlar yazarak Shakespeare'dekine benzer bir ritm sağlamaya çalışmak.

2 - 7 + 7 parmak hesabının bıraktığıses boşluğunu güçlü ve zengin uyaklarla doldurmak.

3 - Bazı satırlarda yedinci heceden sonraki duraktan vazgeçip anlamı duraksız olarak ikinci cüz'e geçirmek.

Yalnızca bir Sone, bütün çabalarıma rağmen, 7 + 7 ölçüsüne sığmadı: 99 sayılı Sone, 8 + 8 ölçüsüyle çevrilmiştir.

Elbette önemli olan, çeviri yöntemi, biçim, vezin ve uyaktan öte, Soneleri hem asıl anlamlarına bağlı kalarak, hem de Türkçeye tamamiyle yatkın olarak taze şiirler gibi aktarıp yaratmaktır. Çevirilerim bunu başarabildiyse görevimi doğru dürüst yaptım diye sevineceğim.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Juliet'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 14.09.2011, 15:27   #15
Çevrimdışı
Juliet
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: William Shakespeare | Soneler | Soneler Hakkında Ek Bilgiler

Soneler






Bazen yıldızları süpürürsün farkında olmadan,
güneş kucağındadır, bilemezsin.
bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür
göğsünde kuruludur orkestra, duyamazsın
koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın
uçar gider, koşsan da tutamazsın.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Juliet'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 14.09.2011, 15:29   #16
Çevrimdışı
Juliet
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: William Shakespeare | Soneler | Soneler Hakkında Ek Bilgiler

SONE 1

Artmasını isteriz en güzel varlıkların
Güzelliğin gül yüzü solmasın diye asla,
Bir güzel, yaşlanıp da göçünce bugün yarın
Anısı yaşar yine körpecik yavrusuyla;
Ama can yoldaşındır kendi parlak gözlerin,
Kendi ateşin besler ruhunun alevini;
Kıtlığa çevirirsin bolluğunu her yerin,
Kendi düşmanın gibi, ezersin canevini.
Şimdi sen yeryüzünün taptaze bir süsüsün,
Varlığın çiçek dolu bahardan müjde taşır,
Ama kendi koncanda ruhunla gömülüsün,
Pintiliğin arttıkça kendi sonun yaklaşır.

Dünyaya acımazsan, oburlar gibi ancak
Varlığın da mezar da güzelliği yutacak.




__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Juliet'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 14.09.2011, 15:31   #17
Çevrimdışı
Juliet
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: William Shakespeare | Soneler | Soneler Hakkında Ek Bilgiler

SONE 2

Kırk yılın kışı, güzel alnını kuşattı mı,
Kapladı mı yüzünü derin çukurlar artık,
Gençliğinin kibirli, süslü giyim kuşamı
Beş para etmez olur, hırpani yırtık pırtık:
O zaman sorarlarsa güzelliğin nerdedir,
Dinç ve şen günlerinin hazinesi ne oldu;
Dersen yuvalarına çökmüş şu gözlerdedir,
Bencillik utancıyla israfa övgüdür bu.
Kavuşur güzelliğin çılgınca alkışlara
'Benim güzel çocuğum beni kurtarır,' dersen
'Ve yüzümü ağartır ben yaşlandıktan sonra,'
Güzelliğinin onda sürdüğünü göstersen.

O, sen yaşlandığında yeniler varlığını,
Soğuktan donan kanın duyar ısındığını.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Juliet'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 14.09.2011, 15:32   #18
Çevrimdışı
Juliet
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: William Shakespeare | Soneler | Soneler Hakkında Ek Bilgiler

SONE 3

Aynaya bak da şunu gördüğün yüze söyle:
Sıra gelmiştir artık bir taze yüz yapmana,
Güzelliğini hemen yenilemezsen şöyle,
Yeryüzü yoksun kalır, lânetlenir bir ana.
Hiçbir güzel var mı ki sürülmemiş rahmi
Senin sürdüğün çiftin ekinini tepecek?
Sırf kendini sevmenin mezarını ister mi,
Geleceği ahmakça durdurur mu bir erkek?
Sen annenin aynası olmuşsun da o sende
Bulmuştur gençliğinin güzelim baharını;
Kendi dinç varlığınla görürsün pencerende
Kırışıklara rağmen, şu altın yıllarını

İstersen ki varlığın unutulsun ve bitsin,
Bir kuru başına öl izin de ölüp gitsin.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Juliet'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 14.09.2011, 15:33   #19
Çevrimdışı
Juliet
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: William Shakespeare | Soneler | Soneler Hakkında Ek Bilgiler

SONE 4

Savurgan güzel, nedir bu kendine harcaman
Senin mirasın olan güzellikleri böyle?
Doğa temelli vermez, ödünç verir her zaman:
Eli açık olana borç verir içtenlikle.
Böyle yanlış kullanmak olur mu, güzel pimi,
Miras bırakman için sana bırakılanı?
Kar etmeyen tefeci, bu koskoca serveti
Niye tüketiyorsun yaşatmak varken canı?
Meraklısın kendinle içli dışlı olmağa;
Bu, tatlı benliğini sırf aldatmağa yarar.
Vaktin geldi diyerek seni çağırsa doğa
Vereceğin hesapta elle tutulur ne var?

Kullanmazsan gömülür güzelliğin seninle,
Kullanırsan varisin olur da sürer böyle.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Juliet'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 14.09.2011, 15:34   #20
Çevrimdışı
Juliet
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: William Shakespeare | Soneler | Soneler Hakkında Ek Bilgiler

SONE 5

Her gözün takıldığı o bir içim su yüzü
Özenle incelikle yaratan şu saatler
Birer zalim olup da vurunca zaman gürzü
O eşsiz güzellikten kalmaz hiçbir hoş eser
Durmak bilmeyen zaman, yaz'ı söküp götürür,
Yok eder iğrenç kışın kucağına atarak;
Özsu ayazda donar, sağlam yapraklar çürür:
Güzellik kar altında her yöre her yöre çıplak, çorak.
Özsuyu çiçeklerden çekip almamışsa yaz,
Gelir, kendisi gibi, anılarının sonu.

Özsuyu çekilmişse, kış gelince o çiçek
Kupkuru kalsa bile, tatlı özü sürecek.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Juliet'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
shakespeare, soneler


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 14:37.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.