Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türkiye ve Dünyadan Haberler > Ülkemiz ve Dünya Gündemi > Diğer Köşe Yazıları

Diğer Köşe Yazıları Ülkemiz Yazarlarının Ulusal Basında Yazdıkları Köşe Yazıları ve Bizlerin Yorumları


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 04.06.2023, 20:02   #1
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Erdoğan'ın kucaklaşma çağrısı kimleri kapsıyor, samimi mi, yeni kabine ne a

Erdoğan'ın kucaklaşma çağrısı kimleri kapsıyor, samimi mi, yeni kabine ne anlatıyor?

Sözlerin değil icraatların önemli olduğunu hep beraber yaşayarak öğrendik
Yeni kabinenin açıklanmasını bekliyorum. Elimde Gündüz Vassaf’ın son kitabı ‘Ressamın İsyanı’…Kitabın kahramanının yeğeninin Starbucks’ta oynadığı bir oyun var. Her seferinde siparişini farklı isimlerle veriyor, ‘kahveniz hazır’ çağrısına o gün için benimsediği kimliğiyle gidiyor.

Tayyip Erdoğan’ın dün cumhurbaşkanlığındaki yeni döneme başlama törenindeki ‘büyük kucaklaşma çağrısına da’ oluşan yeni kabinedeki yapıya da ‘hangi hedef için hangi kimlikle’ gittiğini elbette düşünmeliyiz. Seçim sürecinde ve kazandıktan sonra farklı siyasi görüş, yaşam tercihi, inanç gruplarına karşı kullandığı ötekileştiren-hedef gösteren diliyle toplumda yarattığı büyük kutuplaşmadan/ayrıştırmadan gerçekten dönmek istiyor mu? Yoksa ekonomide, başta doğrudan yabancı yatırımlar tıkanan para kanallarının açılması için Batı ile en azından 2024 seçimlerine kadar kurmak zorunda olduğu olumlu ilişkiler için bir anahtar olarak mı düşünüyor?

Bu soruyu bana ne sorduruyor açıklayayım. Tayyip Erdoğan’ın son on yılını neredeyse tamamen tek başına yürüttüğü sistemde (2016 darbe girişimi sonrası MHP’nin, Devlet Bahçeli’nin etkisini göz ardı etmeden) bakanlıkların her ne kadar önemi kalmamış da olsa şunu biliyoruz ki döneme ve ihtiyaca göre isim belirleniyor. Bu kabineyi de öyle okumak gerekir mi?

Geçmişten bir örnek. 2020 Kasım ayında ekonomiden sorumlu bakan ve Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak istifa ettikten sonra yerine Lütfi Elvan getirilmişti. O ana kadar başta Merkez Bankası’ndan giden 128 milyar dolar ekonomi alarm veriyordu, ‘toparlanma umudu yaratabilmek için’ daha ciddi bir program gerekiyordu. Erdoğan yine aynı günlerde ‘ekonomide ve hukukta yeni bir reform dönemi başlattıklarını’ söyleyecekti.

Reform gelmedi, ekonomide Elvan’ın ‘daha rasyonel bir politika yaratma’ çabalarına bir yıl dayanabildi, Aralık 2021’de düne kadar görev yapan Nureddin Nebati getirildi. Sonra dünyada eşi benzeri olamayan ‘enflasyon sonuç faiz sebep’ önermesiyle başlayan, Merkez Bankası politika faizinin ve bankanın kendisinin öneminin kalmadığı, kuru tutmak için Hazine’nin sırtına Kur Korumalı Mevduat’ın yüklendiği, Suudi Arabistan’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ne alınan borçlara (swap) rağmen eksi 65 milyar dolara gelen rezervler, patlayan-kalıcılaşan enflasyon, bozulan gelir dağılımı oluştu.

Ödemeler dengesi krizine giden bir Türkiye fotoğrafı ortaya çıktı. Bulunan geçici çözümler ve geçici isimlerin her biri gelip-gittikten sonra ertelenen tahribatın bir öncekinin de üstüne eklenerek büyüdüğü süreçler yaşandı.

Hukuk konusunu tartışmaya katmıyorum bile. Anayasa Mahkemesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının, Anayasa’nın bağlayıcı hükümlerine rağmen uygulanmaması. Hukuk, medya özgürlüğü konularında Türkiye’nin en alt liglere düşmesi.

Gelelim yeni kabineye. En beklenmedik isim cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz oldu. Birkaç dönem kalkınma bakanlığı yaptı. ODTÜ’lü ve yetiştiği yer Devlet Planlama Teşkilatı. Uzun süredir ikna edilmeye çalışılan Mehmet Şimşek’i de beklendiği üzere Hazine ve Maliye Bakanı olarak görüyoruz. Belli ki Erdoğan ekonomideki yanlış kararların oy anlamında kendine ve partisine verdiği zararı görerek kabinede ekonomi konusunu önemsemiş.

Ancak burada esas sorulması gereken bu yanlış politikaların gerçek anlamda zarar verdiği milyonlar, özellikle emek kesimi- emekliler. Yeni dönemde yine bu durumun bedelini ödeyecek kesim onlar mı olacak? Şimşek yine neo-liberal politikalar mı uygulayacak yoksa piyasaya teslim olmayan devleti ve derin yoksulları-çalışan yoksulları önceleyen bir yapı mı kurulacak?

Ekonomi yönetiminde dikkatimi çeken bir diğer isim iktidara yakın Albayrak Grubu’nun CEO’su Ömer Bolat’ın Ticaret Bakanı olması. Bolat iki dönem MÜSİAD başkanlığı da yaptı.

Beklenen önemli değişiklik Dışişleri Bakanı’nın Hakan Fidan oluşu. 27 Mayıs 2010’dan beri MİT’in başındaydı. Tam 13 yıl. Dünyada da benzeri görüldüğü şekilde dışişleri ile özellikle 2016 darbe girişimi sonrası yakın çalıştı. Erdoğan’ın gittiği tüm ziyaretlerde özel görüşmelerde hep yanındaydı.

Milli Savunma Bakanı da Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler oldu. Geçtiğimiz yıl başkanlık süreci bir yıl uzatılmıştı. Bunu ordu üst kademesinin politize olmasının bir sonucu olarak okumak gerekiyor. Bir önceki bakan da genelkurmay başkanlığından gelen Hulusi Akar’dı. Genelkurmay Başkanı olarak görev yapanların Milli Savunma Bakanı olması geleneği başladı.

Fidan ile Güler’in uzun süre iyi bir uyumla çalıştığı da belirtiliyor.

MİT’in başına geçecek isim ise İbrahim Kalın olacak. O da uzun süredir Erdoğan’ın yakınında.

Yine beklenen ama kritik kabul edilebilecek bir diğer değişiklik İçişleri bakanlığında oldu. Adı pek çok olaya karışan Süleyman Soylu gitti İstanbul Valisi Ali Yerlikaya geldi. Yerlikaya’nın İstanbul’da her kesimle dengeli bir ilişki kurduğu yapısına çok sayıda atıf yapılıyor.

Fidan-Güler-Kalın-Yerlikaya’dan oluşan yeni dışişleri-güvenlik bürokrasisi yapısının elçiliklerden emniyete neyi değiştireceğini göreceğiz. Sadece atamalar anlamında değil elbet politikalar anlamında. Tabii yine son kararın Erdoğan’da olduğunu bilmemek için saf olmak gerekiyor. Göreceğiz. Kabinede isim çok, daha uzun süre konuşacağız.

Bitirirken…

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın göreve başlama konuşmasındaki kritik bölümün biraz daha geniş halini burada alıntılıyorum:

"En büyük sıkıntımız ülkemizde gayretli bir muhalefetin olmamasıdır. Kendi küçük hesaplarının peşine düştüler. Her seçim sonrasında uzattığımız eli sıkılı yumruklarla karşıladık. Bu sefer farklı bir tavır sergilemelerini ümit ediyoruz. Gazetecisi, yazarı, sivil toplumu, sanatçısı, siyasetçisiyle tüm muhalefet cenahının artık milli irade ile barışmasını istiyoruz. Türkiye'nin büyük bir kucaklaşmaya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz."

Cumhurbaşkanı kucaklaşma çağrısı yaparken İstanbul’da polis yıllardır barışçıl bir tavırla evlatlarını arayan ‘Cumartesi Anneleri’nin’ protestolarına her hafta olduğu gibi şiddetle müdahale ediyor, ters kelepçeyle gözaltına alıyordu.

Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyeleri özgür-özerk üniversite talepleri yüzünden disiplin soruşturmalarıyla-okuldan uzaklaştırma kararlarıyla boğuşuyordu.

Cezaevlerinde ‘muhalif’ yüzlerce isim AYM ya da AİHM kararlarına rağmen özgürlüklerinden yoksundu.

Terörle bağlantılı iftirasına uğramış basın kartları iptal edilmiş pek çok gazeteci davalarla mücadele ediyordu.

Tayyip Erdoğan barışma çağrısı yaptığı gazetecilere, sanatçılara, siyasetçilere özgür-demokratik bir memlekette sorma-sorgulama-eleştiri haklarını kullanma yolunda artık engel çıkarılmayacağını, özgürlük alanlarının genişleyeceğini mi söylüyordu yoksa çizdiği çizgiler içinde yeni bir ‘biat’ çağrışımıydı bu? Önümüzdeki günlerde göreceğiz. Sözlerin değil icraatların önemli olduğunu hep beraber yaşayarak öğrendik.

Murat Sabuncu

https://t24.com.tr/yazarlar/murat-sa...nlatiyor,40286
__________________
  Alıntı ile Cevapla
Canan'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 04.06.2023, 20:47   #2
Çevrimdışı
Insanlikarayan
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Erdoğan'ın kucaklaşma çağrısı kimleri kapsıyor, samimi mi, yeni kabi

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Canan Mesajı göster
Erdoğan'ın kucaklaşma çağrısı kimleri kapsıyor, samimi mi, yeni kabine ne anlatıyor?
Sözlerin değil icraatların önemli olduğunu hep beraber yaşayarak öğrendik

Kucaklamalrinda simdi üc-bes Bomba daha bir taraftan atilir!.


Hüdaparda simdi isin icinde!.


Marmara Depremine belki lüzum kalmaz!.
__________________

-Gurbet Ellerde Aldatılamadı-





Türkiyede
yasamasa bile!.
Ne Mutlu Türk'üm Diyebilene!.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
çağrısı, erdoğanın, kabine, kapsıyor, kimleri, kucaklaşma, samimi, yeni


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 22:22.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.