Bilinmeyen Güzellikleriyle Doğu Anadolu

[@Basakca]

Bilinmeyen Güzellikleriyle Doğu Anadolu

Geçmişten günümüze medeniyetlerin beşiği olan Doğu Anadolu, karlı zirvelerindeki yaylaları, termal kaynakları ve toprağından fışkıran tarihiyle tatilcilerin mutlaka keşfetmeleri gereken bir coğrafya.

Erzurum

Anadolu'nun en eski yerleşim yerlerinden biri olan Erzurum'da, ziyaretçilerin yoğun ilgi gösterdiği yerlerinin başında tarihi ve tabiatın tüm güzelliklerinin sergilendiği doğa merkezleri geliyor. Erzurum'un sahip olduğu güzelliklerin ziyaret edilmesi için bir haftalık bir gezi programı tavsiye ediliyor. Erzurum'da ziyaretçiler ilk olarak Anadolu'nun en büyük medresesi olan Çifte Minareli Medrese'yi ziyaret etmeli. Cumhuriyet Caddesi ile Şerif Efendi Caddesi'nin kesiştiği noktada yer alan, açık avlulu, iki katlı medresenin yapımıyla ilgili kitabe bulunmaması, medreseyi gizemli kılıyor.

İlhanlılar Döneminden Eserler

İlhanlılar döneminden kalan Yakutiye Medresesi ile kente hakim bir noktada bulunan ve yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen Saat Kulesi de Erzurum'un görülmeye değer tarihi mekanları arasında bulunuyor. Üzerindeki motiflerle dikkati çeken 12. yüzyıldan kalma Üç Kümbetler ve 1562 yılında yapılan Lalapaşa Cami de ziyaretçilerin uğrak yerlerinden biri. Şehrin savunmasına yönelik 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nın yaşandığı Aziziye ve Mecidiye tabyaları, en sık ziyaret edilen mekanlar arasında bulunuyor. Kahraman Türk kadının simgesi haline gelen Nene Hatun Türbesi de Aziziye Tabyası'nda yer alıyor. Erzurum'a 100 kilometre uzaklıkta, Uzundere ilçesinde, otobüs güzergahında bulunan ve yüksekliği bakımından dünyanın üçüncü büyük şelalesi olan Tortum Şelalesi ise özellikle bahar aylarında görenleri büyülüyor.

Oksijen Deposu Çoruh Vadisi

Erzurum'un, en önemli doğa merkezlerinden Çoruh Vadisi, zengin doğal güzellikleriyle tam bir açık hava sporları merkezi niteliğinde. Başta rafting ve kano olmak üzere trekking ve dağcılık gibi birçok sporun rahatlıkla yapıldığı vadi, görsel açıdan da eşsiz bir özelliğe sahip. Erzurum'un Aziziye, Köprüköy ve Pasinler ilçesinde bulunan kaplıcalar özellikle yerli turistlerin ilgisini çekiyor. Vadideki Türkiye'nin en hızlı akan nehirlerinden biri olan ve 466 kilometre uzunluğundaki Çoruh Nehri'nde uluslararası yarışmaların yanı sıra rafting turları da organize ediliyor. Erzurum'un sahip olduğu güzelliklerini görmeye gelen turistlerin, en çok tercih ettiği ve yemeden gitmediği yemeklerin başında yöreye özgü kuzu etinden yapılan cağ kebabı gelirken, tatlılardan ise kadayıf dolması ilk sırada yer alıyor. Erzurum'da beş ve dört yıldızlı otellerde konaklama imkanı bulunuyor.

[@Basakca]

Bingöl’de Yüzen Adalar Mutlaka Görülmeli

Bingöl'ün Solhan ilçesinde bulunan yüzen adalar ile merkeze 45 kilometre uzaklıktaki Zağ Mağarası, kentin önemli turizm bölgeleri arasında yer alıyor. Elazığ Havaalanı'ndan yaklaşık 1.5 saatlik kara yolu ulaşımının ardından varılan Bingöl'de Solhan ilçesi Hazarşah köyünde bulunan Aksakal Gölündeki yüzen adalar, bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı. 300 metrekarelik alana sahip gölde ıslah çalışmalarının yapılması planlanıyor. 50 metre derinliğe sahip gölün ortasında bağımsız hareket eden üç ada bulunuyor.

Zağ Mağarası

Bingöl'e 46 kilometre uzaklıkta bulunan Kuşburnu köyü yakınlarındaki Zağ Mağarası'nın turizme kazandırılması için de çalışmalar sürüyor. Hristiyanlık döneminde bir manastır veya şapel olduğu tahmin edilen mağara, sarp kayalıkların oyulmasıyla, 3 katlı ve 78 odadan oluşur. Murat Nehri'ne bakan tarafı yaklaşık 300 metre yüksekliğe sahip mağaranın birinci katında zahire depoları, orta katta oturma odaları, üst katında ise iki harem odası yer alır. Bingöl-Erzurum kara yolunun 20. kilometresinde bulunan Kös Kaplıcası bir çok hastalığa şifa kaynağı olarak görülüyor. Sıcaklığı 48 derece olan kaplıcanın suyunun, pek çok rahatsızlığa iyi geldiğine inanılıyor. Bingöl'e gelen misafirlere 40 kilometre uzaklıktaki Soğukçeşme Kır Lokantası'nda kavurma ile Bingöl'e bağlı Elmalı köyündeki Selim Dayının Yeri'nde meyve ağaçları altında tepsi tavanın tadına bakmaları önerilebilir

Muş’un Lale Tarlaları

Muş'un Varto ilçesinde bulunan Büyük ve Küçük Hamurpet Gölleri'nde yapılan çevre düzenleme çalışmalarıyla Alparslan Tarım İşletme Müdürlüğü'nde bulunan lale tarlaları, yerli ve yabancı turistlerin gözdesi olabilecek özellikleri taşıyor. Muş'a 75, Varto ilçesine ise 35 kilometre uzaklıkta bulunan Büyük ve Küçük Hamurpet Gölleri'ne ulaşım için İl Özel İdare Genel Sekreterliği tarafından 200 bin TL harcama yapıldı. Gölde yetişen aynalı sazan balığına yerli turistler büyük ilgi gösterirken, Büyük Hamurpet gölünün çevresindeki yürüyüş parkurları misafirlerin ilgisini çekiyor.

Şenliklere Ayrı Bir İlgi Var

Koğ Tepesi

İlkbahar aylarında Muş Ovası'ndaki Alparslan Tarım İşletme Müdürlüğü tarlalarında kendiliğinde yetişen Muş lalesi kentin önemli doğal güzellikleri arasında yer alıyor. Bölgeye giden yerli ve yabancı turistler lale tarlalarını görmeden kentten ayrılmamaya özen gösteriyor. Bu arada, her yıl 20 Temmuzda geleneksel olarak düzenlenen Koğ Tepesi Şenlikleri de büyük coşkuyla kutlanıyor. Güneşin doğuşunu ve batışını izlemek Koğ Tepesi'ne 3 gün önceden kamp kuran çok sayıda vatandaş, düzenlenen etkinliklerle keyifli vakit geçirmenin tadını yaşıyor. Koğ Tepesi Şenliklerini görmek için gelecek yerli ve yabancı turistlerin ulaşım ve konaklama gibi ihtiyaçlarında ise Varto Kaymakamlığı yardım sağlıyor.

[@Basakca]

Tunceli Doğaseverleri Bekliyor

Tunceli, yaz tatilini doğadan ve doğa sporlarından yana kullanmak isteyenlerin mekanı olarak doğaseverleri bekliyor. Munzur Vadisi Milli Parkı, Munzur ve Pülümür çayları ve Keban Baraj Gölü gibi su sporları ve yüzme için alternatif mekanların yer aldığı Tunceli'de, 3 günlük programla gezilebilecek önemli turizm alanları bulunuyor. Tunceli'ye gelen ziyaretçilere, kent merkezinden geçen Munzur Çayı, akarsu içine konulan masalarda kavurma ve alabalık yerken serinlemenin keyfini sunarken, kente 60 kilometre uzaklıkta, Ovacık ilçesinde bulunan Munzur Çayı ve gözeleri de doğanın tüm güzelliklerinin sergilendiği manzarasıyla görenleri büyülüyor. İlçe merkezi yakınından geçen Munzur ve Mercan sularında balık avlayarak doğa ile baş başa bir gün geçirme olanağı bulunan ziyaretçilerin, ilde en çok ilgi gösterdiği mekanlar arasında, kent merkezine 50 kilometre uzaklıkta, Pertek ilçesindeki Keban Baraj gölü ve Pertek Kalesi de yer alıyor.

Kars Tarih Hazinesi Gibi

Tarihi ve doğal güzellikleriyle ön plana çıkan Kars, Türkiye'nin en doğu sınırında, her köşesinde birçok medeniyetin izini taşıyan bir tarih hazinesi gibi. Kars'a gelen bir kişinin 3 gününü ayırarak gezip görebileceği birçok turizm alanı bulunuyor. Kent merkezine 2 kilometre uzaklıkta bulunan, 1153 yılında Saltuklu Sultanı Melik İzzeddin'in emriyle yaptırılan 90 metre uzunluğunda ve 4 kapılı Kars Kalesi, kentte ayrı bir görünüm katıyor. Anadolu'nun en önemli turizm alanlarından biri olarak değerlendirilen, Kars kent merkezinin 45 kilometre uzaklıktaki Ani Ören Yeri, Ocaklı köyü sınırları içinde bulunuyor. Türkiye-Ermenistan sınırını ayıran, Arpaçay Nehri'nin batı yakasını oluşturan Ani, birçok medeniyetin izlerinin taşıyor. Ani'de, cami ve katedrallerin bir arada bulunması dikkati çekiyor.

Çıldır Gölü

Kars'a 90 kilometre mesafede bulunan Çıldır Gölü ise ilin en önemli turizm potansiyelini oluşturuyor. Ardahan ve Kars il sınırları içinde kalan göl, 123 kilometrekarelik alanı ile Doğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük tatlı su ve en büyük ikinci gölü olma özelliğine sahip. 42 metre derinliğindeki göl, sahip olduğu kuş ve balık türleriyle görülmeye değer bir turizm alanı. Kars'a 30 kilometre uzaklıkta, Kars-Akyaka kara yolu üzerinde bulunan ve 380 kuş türünün tespit edildiği Kuyucuk Kuş Gölü ise kentin önemli doğa zenginliklerinden biri. Toplam 218 hektar alana sahip göl, Orman Genel Müdürlüğünce 1990'dan beri su kuşları koruma ve üretme sahası olarak koruma altında tutuluyor. Yöresel mutfağıyla da dikkati çeken Kars'ta, kaz kurutması Kars'ın en çok tercih edilen yemekleri arasında. Kentte birçok lokantada servis edilen kaz kurutması, ili ziyarete gelenlerin mutlaka tadına baktığı yemek türlerinden biri olarak gösteriliyor.

Ardahan’da Kahvaltı Keyfi

Şeytan Kalesi

Ardahan'da sahip olduğu bitki zenginliği ile dikkatleri çekmekte. Tatil yapmak isteyenlerin bir haftalık programla, kent merkezinde 3 yıldızlı otellerde konaklayarak kentin tarihi ve doğal güzelliklerini görme şansını yakalayabiliyor. Ardahan'dan 40 dakikaya Çıldır Gölü kıyı kış mevsiminin yanı sıra ilkbahar ve yaz mevsimlerinde de güzelliği ile görenleri büyülüyor. Çıldır Gölü'ne 15 dakikalık bir mesafede olan Aktaş Gölü'nü ve yine Çıldır Gölü'ne 15 dakika uzaklıktaki Şeytan Kalesi de turistlerin ilgisini çekecek nitelikteler. Ardahan Merkez Yalnızçam Bölgesindeki Sarı Çamlar altında piknik yapılabilecek olan tatilciler, doğal çilek yeme imkanları olacak. Ardahan mutfağının en önemli ürünü olan kaz eti mutlak tadılması gereken yiyecekler arasında bulunmakta. Bu arada kent merkezine 45 dakikalık bir mesafedeki Bilbilan Yaylasını gezmek ve kuzu etini tatmakta turistlerin ilgisini çekmekte. Bölgede tatil yapmak isteyenlerin Ardahan'a üretilen balı ve kaşarıyla kahvaltı edip, öğle ve akşam yemeklerinde Ardahan'a has mantısını ve kaz etini tatmaları öneriliyor.

Iğdır’ın Üç Ülkeye Sınırı Var

Türkiye'de üç ülkeye sınırı bulunan tek kent olan Iğdır, farklı bir tatil geçirmek isteyenlerin adresi olabilir. Şehrin girişinde gelenleri Ağrı Dağı'nın karşıladığı Iğdır'da, kent merkezine yarım saat mesafedeki Tuzluca ilçesindeki peri bacaları ve mağaralar ziyaretçileri adeta büyüler. Kent merkezine 25 kilometre uzaklıktaki tarihi Ejder Kervansarayı ise ildeki gezilebilecek tarihi eserler arasında yer alıyor. Iğdır'a ilkbahar ve yaz aylarında yapılan ziyaretlere konuklara balıkçıl kuşları ve leylekler de eşlik eder. Caddelerdeki ağaçlara yuva yapan kuşları izlemek ayrı bir keyif olacaktır. Iğdır'a gelenler Ermeniler Tarafından Şehit Edilen Türkler Anıt ve Müzesi'ni mutlaka ziyaret etmeli. Müzeyi gezenler 1915 Olayları ve Ermeni mezalimi ile ilgili detaylı bilgiye sahip olabilir. Ayrıca müze bahçesine yerleştirilen Nuh'un Gemisi maketi de ziyaretçilerin ilgi gösterdiği eserler arasında. Turistlere kente özgü “Bozbaş” yemeğinin mutlak tadılması önerilmekte. Iğdır kent merkezine 55 kilometre uzaklıktaki Cıyrıklı köyünde ise doğa severler kuş halkalama tesisini gezilebilir. Ayrıca 155 kilometre uzaklıktaki Balıklı Göl de mutlaka görülmesi gereken yerler arasında.

[@Basakca]

Elazığ

Doğu Anadolu Bölgesinin güneybatısında, Yukarı Fırat bölümünde yer alan ve üç tarafı Fırat Nehri, Keban Baraj Gölü ve Hazar Gölü ile çevrili olan Elazığ, sahip olduğu turizm varlıklarıyla bölgesinin önde gelen şehirleri arasında yer alıyor. Tarihi MÖ 4000 yıllarına dayanan Elazığ, tarihi eserleri, doğal güzellikleri, kültürü, yürüme, kamp karavan ve özellikle inanç turizmi açısından önem taşıyan türbeleriyle görülmesi gereken kentlerden. Şehre 5 kilometre mesafede bulunan ve sahip olduğu tarihi varlıklarıyla bir açık hava müzesi görünümüne sahip Harput'a, toplu taşıma araçlarıyla ulaşmak mümkün. İçinde piknik alanları bulunan Harput, aynı zamanda mesire yeri olma özelliğine sahip.

Harput

Yerli ve yabancı turistlere, Artuklu ve Osmanlı dönemlerine ait hamam, çeşme ve camileriyle kültür, İslam dini büyüklerine ait olduğu belirtilen türbeleriyle inanç turizminin örneklerini sunan Harput, birçok hastalığa iyi geldiği belirtilen Dabakhane suyu ile sağlık turizmi imkanı sağlıyor. Harput'ta türbeler içinde ziyaretçilerin en fazla ilgi gösterdiği, mumyalanmış halde başı gövdesinden ayrılmış bulunan Arap Baba Türbesi. Bunun yanı sıra Ahi Musa, Fetih Ahmet Baba, Mansur Baba, Murat Baba, Üryan Baba, Ankuzu Baba, Tesbihli Baba, Nadir Baba türbeleri de ziyarete açık bulunuyor.

Palu Keşfedilmeyi Bekliyor

Harput ile aynı tarihe sahip olan Palu ilçesi de, sahip olduğu tarihi eserleriyle keşfedilmeyi bekliyor. Kent merkezine 72 kilometre uzaklıktaki ilçe, Urartular döneminde yapıldığı belirlenen kalesi, Murat Nehri kıyısına sıralanmış Artuklu, Selçuklu ve Osmanlı dönemi mescit, cami, köprüsüyle açık hava müzesi konumunda. Elazığ'da tarihi eser varlığı bakımından dikkati çeken ilçelerinden biri de Baskil ilçesi. İl merkezine 38 kilometre uzaklıkta olan Baskil'in Kızıluşağı köyünde Tunç, Demir ve Ortaçağ'a ait eserlerin bulunduğu Katırhan mevkisi bulunuyor. Özellikle Keban Baraj'ın yapılmasının ardından önem kazanan Keban ilçesi de Elazığ'ın turizm merkezleri arasında yer alıyor. Kente 45 kilometre uzaklıktaki ilçede Keban Baraj Gölü'nün kazandırdığı doğal güzelliğin yanı sıra son yıllarda çok hızlı gelişen alabalık yetiştiriciliği de bu ilçeyi gezilebilecek yerler arasına sokuyor.

Hazar Gölü ve Hazarbaba Dağı

Elazığ'a 22 kilometre uzaklıktaki Sivrice ilçesi yakınlarındaki Hazar Gölü ve Hazarbaba Dağı, kentin önemli turizm potansiyelleri arasında yer alıyor. Hazar Gölü'nün kıyısında Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli otel, motel, lokanta ve günübirlik piknik alanı, ayrıca özel kuruluşlar tarafından işletilen balık evleri bulunuyor. Göl kenarındaki kimi tesisler çadır ve karavan alanlarıyla ziyaretçilerine kamp imkanı da tanıyor. Sivrice'de Hazarbaba Dağı'nda bulunan kayak merkezi, kış turizmi açısından Elazığ'a çevre illerden ziyaretçilerin gelmesini sağlarken, son yıllarda yamaç paraşütçülerinin de ilgi odağı oldu. Sporcular Hazarbaba Dağı'ndan havalandıktan sonra Hazar Gölü'nün üzerinde eşsiz bir seyahatin ardından gölün kıyısına inerek vakitlerini değerlendiriyor. Elazığ'ın türbeler ve kaplıcalarıyla öne çıkan bir ilçesi de Karakoçan. Kent merkezine 105 kilometre uzaklıktaki ilçedeki Golan Kaplıcaları, çok sayıda ziyaretçi ağırlıyor. Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi tarafından pek çok hastalığa iyi geldiği raporlanan kaplıcada tam donanımlı 36 apart daire, bay ve bayan havuzu ve açık havuz bulunuyor. Elazığlılar, kente geleceklere, “Buram buram tarih kokan Harput'u görmeden, Hazar Gölü'nde yüzmeden ve yöreye ait yemekleri tatmadan dönmeyin” diyorlar.

[@Basakca]

Erzincan

Vali Yazıcıoğlu’nun İzinde

Merhum Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu'nun başlattığı çalışmaların ardından Erzincan, doğa sporları merkezi olma yolunda emin adımlarla yürüyor. Düzenlenen yamaç paraşütü ve doğa sporları festivalleriyle kent özellikle doğa tutkunlarının önemli bir adresi oldu. Kent merkezine 45 dakika mesafedeki Girlevik Şelalesi, görülmesi gereken yerler arasında. Çağlayan beldesindeki şelale görenleri büyülerken, çevresindeki lokantalar da güzel bir manzara eşliğinde alabalık yemek isteyenlere önerilir. Erzincan'daki en önemli mesire alanı Ekşisu ise, oluşturulan yeşil alanlar ve yapay göletlerle güzel vakit geçirmek isteyenlere ev sahipliği yapmakta. 5 günlük bir programla Erzincan'a gelip ilçeleri gezmek için kendilerine bir gün ayıranların mutlaka Kemaliye ve Kemah ilçelerine gitmesi gerekir. Kemaliye'de rafting yapma şansı bulacak turistler, Kemah'ta da tarihi Kemah Kalesi'ni ziyaret edebilirler. Erzincan'a yaklaşık 1.5 saat uzaklıktaki Tercan ilçesindeki Selçuklular döneminden kalan Mamahatun Türbesi de kentteki bir başka önemli tarihi eseri olarak ilgi çekmekte.

Malatya’yı Keşfetmeye Antik Çağlardan Başlayın

Malatya, Mezopotamya ve Anadolu'nun kesiştiği bir noktada bulunması ve tarihi kervan yolları üzerinde olması nedeniyle antik çağlardan bu yana pek çok medeniyete ev sahipliği yaptı. Antik çağlarda “Melita” olarak da adlandırılan Malatya'da 3 yıldızlı çok sayıda otel bulunmakta. Din ve doğa turizminin öne çıktığı Darende ilçesinde de 3 yıldızlı bir otel bulunuyor. Malatya'yı keşfetmeye antik çağlardan, Aslantepe Höyüğü'nden başlayın. Dünyanın ilk sarayının da bulunduğu Aslantepe Höyüğü, kent merkezine 4 kilometre uzaklıkta. Burada kalkolitik dönemden kalan bir saray kalıntısı bulunuyor. Malatya'nın tarihiyle ilgili fikir sahibi olmak isteyenlerin gezmesi gereken höyükte 1932 yılından bu yana kazılar devam ediyor. Hala bir İtalyan kazı ekibinin çalıştığı höyük, Orduzu beldesinde.

Tarih Kokan Sokaklar

Malatya Arkeoloji Müzesi de, ziyaretçilerini tarihte bir yolculuğa çıkarır. Kent merkezindeki müze 1979 yılından bu yana ziyaretçilerini ağırlıyor. Karakaya Barajı'nın oluşturduğu göletin altında kalan ve kent merkezine 40 kilometre uzaklıktaki Cafer Höyük'ten çıkarılan küçük heykelcikler de, yine Arkeoloji Müzesi'nde ziyaretçilerini bekliyor. Nemrut Dağı, Kommagene Krallığı'nın antik kentini barındıran milli park ve ören yeri durumunda. Nemrut Dağı'na Pütürge ilçesi üzerinden 94 kilometrelik kara yolunu aştıktan sonra varılır. Nemrut Dağı, heykellerin yanı sıra özellikle temmuz ve ağustos aylarında güneşin doğuşunun ve batışının izlendiği bir mekan olarak da bilinir. Battalgazi ilçesinde Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı da günümüzde restorasyonu devam eden yapılardan. 1632 yılında 4. Murat'ın silahtarı Bosnalı Mustafa Paşa tarafından yaptırılan yapının da bulunduğu Battalgazi ilçesinde, diğer tarihi mekanların birbirine yürüme mesafesinde.

Darende’de Rafting

Darende ilçesinin 10 kilometre batısındaki Günpınar Şelalesi, izleyenlere büyülü bir güzellik sunar. Son yıllarda bu şelalede rafting yapılmaya da başlandı. Aynı ilçedeki Somuncu Baba Camisi, bu caminin balıklı havuzu, balıkların çıktığı kuyu, caminin hemen yanında akan Tohma Nehri'nin geçtiği vadi, doğal güzelliğiyle insanları kendisine çeker. 1849 yılından bu yana saf kan Arap atlarının yetiştirildiği Akçadağ ilçesindeki Sultansuyu Harası da Malatya merkeze 30 kilometre. Kentin kurulduğu Malatya Ovası da dahil hemen her ilçesinde kayısı yetiştiriciliği yapılan kentte kayısı yemek isteyenler Haziran ayının sonunda başlayan hasat mevsimini tercih etmeli. Hasat mevsimi yaklaşık bir ay sürüyor. Bulgurun hakim olduğu Malatya mutfağının meşhur yemeği, analı kızlı köftedir. Kent merkezindeki pek çok restoranda analı kızlı ve içli köfte bulunur. Meşhur kağıt kebabını yemek için de Akpınar'daki Sinan Et Lokantasına uğramak gerekir.

[@Basakca]

Ağrı

Doğu Anadolu Bölgesi'nde önemli tarihi ve turistik mekanları bünyesinde barındıran Ağrı'da, İshak Paşa Sarayı, Nuh'un Gemisi ve Meteor Çukuru, gezilmesi gereken yerler arasında bulunuyor. Ziyaretçilerin Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesindeki tarihi ve doğal güzelleri tanıması için en az bir günlerini ayırması gerekiyor. Van'daki bazı turizm acenteleri, hafta sonu düzenledikleri turlarla bölgenin güzelliklerini tanıtıyor. Van'dan kara yolu ile yaklaşık 3 saatlik yolculukla gidilen Doğubayazıt ilçesinde, hakim bir tepeye kurulu ve kartal yuvası görünümündeki İshak Paşa Sarayı, yaklaşık 360 oda ve salonuyla Osmanlı saray yapısını yansıtıyor.

Saray Bir Çok Sırrı Gizliyor

İshak Paşa Sarayı

7 bin 600 metrekarelik alana kurulan ve yapımının 99 yıl sürdüğü söylenen sarayın “U” şeklindeki mimarisinde Fars, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin etkisi görülüyor. Sanat tarihi yönünden eşsiz bir değer taşıyan, aynı zamanda duvarlar arasında taşlarla döşenen kalorifer sistemine sahip saray, her mevsim yerli ve yabancı ziyaretçilerin akınına uğruyor. İlçe merkezine 25 kilometre uzaklıktaki Üzengili ve Telçeker köyleri arasındaki bölgede yer alan gemi biçimindeki yapı, Nuh tufanı sonucu karaya oturan gemi olarak biliniyor. Her yıl çok sayıda turist ve araştırmacının ziyaret ettiği bölge, açık hava müzesi olarak koruma altında bulunuyor.

Alaska’dan Sonraki En Büyük Meteor Çukuru

Doğubayazıt'ın 35 kilometre doğusunda, İran sınırına 2 kilometre uzaklıktaki meteor çukuru, 1892 yılında düşen gök taşının meydana getirdiği bir çukur. Doğu Beyazıt'taki bu çukurun, dünyada büyüklük ve derinlik itibariyle Alaska'dakinden sonra ikinci büyük meteor çukuru olduğu belirtiliyor. Meteor çukurunun genişliği 35 metre, derinliği ise 60 metre olarak biliniyor. İshak Paşa Sarayı'nın hemen altında bir vaha görünümünde olan Keşişin Bahçesi, taşlık ve çorak arazi üzerindeki yemyeşil görüntüsüyle ilçeye farklı bir güzellik katıyor. 16. yüzyılda ortaya çıktığı sanılan ve asırlarca Anadolu'da dilden dile anlatılan “Kerem ile Aslı” hikayesinin burada geçtiği rivayet ediliyor.

Buz Mağarası

Doğubayazıt'ın kuzey doğusunda Küçük Ağrı Dağı'nın eteklerinin bittiği düzlükte bulunan Buz Mağarası, örneğine çok az rastlanabilecek doğal bir anıt niteliğinde. Toprağın 7-8 metre altında yer alan mağara, 100 metre uzunluğu ve 50 metre genişliğinde. İçinde buzdan birçok sarkıt ve dikit bulunan mağaranın en önemli özelliği, yazın soğuk, kışın ise sıcak olması. Bu gezilerin ardından ilçe merkezinde yöresel yemeklerin yapıldığı restoranlarda, bölgenin farklı lezzetleri sunuluyor. İlçe merkezinde bulunan pasajlardaki küçük mağazalarda ise uygun fiyatlarla çeşitli hediyelik eşyalar satın alınabiliyor. Cam, porselen ve ahşap ürünlerin satıldığı mağazalarda elektronik aletlere de rastlamak mümkün.

[@Basakca]

Vanadokya’yı Duymuş muydunuz?

Urartu Medeniyeti'ne başkentlik yapan, tarihi kaleleri ve doğal güzelliklerinin yanı sıra mutfağıyla da dikkati çeken Van, ziyaretçilerini bekliyor. Kent merkezine 5 kilometre mesafede, Urartu Kralı Sarduri tarafından MÖ 9. yüzyılda inşa ettirilen Van Kalesi, görülmeye değer tarihi yapılardan biri. Kaledeki kaya mezarında, Urartular'dan kalan ve “Horhor Yazıtları” olarak adlandırılan uzun bir yazıt bulunuyor. Van'ın Gevaş ilçesi sınırlarında yer alan ve merkeze 45 kilometre uzaklıktaki Akdamar Adası, bölgede en çok ziyaret edilen doğal güzelliklerden biri. Gevaş ilçesinden teknelerle 20 dakikada ulaşılan ada, Ermeni Kralı 1. Gagik tarafından MS 915-921 yılları arasında dört yapraklı yonca biçimli haç planı şeklinde inşa edilmiş. Akdamar Adası'ndaki Akdamar Anıt Müzesi taş duvarlarında, İncil ve Tevrat'tan alıntılar, günlük olaylar ve av sahnelerinin bulunduğu kabartmalar yer alıyor.

Başkale’de Hoşap Kalesi

Van'ın 60 kilometre doğusundaki Başkale ilçesi, güzergahındaki Hoşap Kalesi'nin, Urartular zamanında İran'a giden askeri yolu denetlemek amacıyla kurulduğu biliniyor. Kalenin güneyinde bulunan köprü ise Osmanlı Devleti'nin Van Bölgesi'nde bilinen en eski köprüsü olma unvanını taşıyor. Urartu Kralı İşpuini'ye ait yazıtın yer aldığı bir kaya nişi olan Meherkapı, Van'ın 5 kilometre doğusunda bulunuyor. Urartu devlet diniyle ilgili bilgi veren en önemli kaynak olan yazıtta, Urartu ülkesi içinde kutsanan tüm tanrılarının adları ve bu tanrılara sunulan kurban sayıları veriliyor. Van'a 25 kilometre uzaklıktaki Çavuştepe köyünde bulunan Çavuştepe Kalesi, Urartu Kralı 2. Sarduri tarafından MÖ 764-734 yılları arasında yaptırılmış. Kurucusuna ithafen “Sardurihinili” olarak adlandırılan kalede, surlar, açık hava tapınağı, depo, ahır, sarnıç ve saray binalarının kalıntıları bulunuyor.

Karakoyunlu Devletlerine Ait Mezarlar

Gevaş ilçesindeki Halime Hatun Türbesi ise Anadolu Selçuklu Meliki İzzetin tarafından 1335'te kızı Halime Hatun için yaptırılmış. Selçuklu taş işçiliğinin önemli örneklerinden biri olan türbenin bulunduğu yerde Akkoyunlu ve Karakoyunlu devletlerine ait mezarlar da dikkati çekiyor. Başkale ilçesine bağlı Yavuzlar köyünde bulunan ve ilçeye 25 kilometre mesafedeki Yavuzlar köyündeki Başkale Peribacaları, Vanlıların deyişi ile “Vanadokya”, muhteşem görüntüsüyle ziyaretçilerini bekliyor. Hüsrev Paşa Külliyesi, Dilkaya Höyüğü, Van Kalesi Höyüğü, Aşağı ve Yukarı Anzaf Kaleleri de görülmesi gereken yerlerden.

Muradiye Şelalesi

Tendürek Dağı'ndan kaynağını alan Bendi Mahi Çayı'ndaki Muradiye Şelalesi, özellikle yaz aylarında Van'a gelen turistlerin uğrak yerlerinden biri oluyor. 15-20 metre yükseklikten dökülen şelale, Muradiye'ye 8, Van'a ise 80 kilometre uzaklıkta. Muradiye Şelalesi'ni ziyarete giden misafirlerin güzergahında bulunan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Kedi Evi'nde Van'ın maskotu haline gelen bir gözü yeşil, diğer gözü mavi Van kedileri ziyaret edilebilir. Merkeze bağlı Erçek beldesinde bulunan Erçek Gölü de kuş gözlemcilerinin görmesi gereken yerlerden. Van'ın yerel lezzetler sunan mutfağının önemli bir kısmını kahvaltı salonları oluşturuyor. Kentin çeşitli yerlerinde bulunan kahvaltı salonlarında, masaları kaymak, bal, otlu peynir ve tereyağı gibi doğal ürünler donatıyor. Kente gelen turistleri ayrıca, kavurmalı uşkun ekşilisi, sengeser, kurut aşı, Kürt köftesi, ayran aşı, şile, bulgur aşı, çılbır, keledoş, mıhla ve tandır balığı da bekliyor.

[@Basakca]

“Vadideki Yeşil Şehir”

5 bin yıllık tarihiyle kültür ve medeniyet şehri Bitlis, yörede “Vadideki Yeşil Şehir” olarak adlandırılır. Bitlis, Doğu Anadolu'yu Güney Doğu Anadolu'ya bağlayan, doğal geçit üzerinde, bir vadi kenti olarak kurulmuş. Anadolu'da tarihi dokusunu koruyan ender şehirlerden biri olan Bitlis, çok sayıda medeniyete, farklı inanış ve yaşam biçimine ev sahipliği yapmış ve yüzlerce kavmin geçiş yolu olmuş. Kentin ismini, Makedonya Kralı Büyük İskender'in komutanlarından Leis'ten aldığı rivayet edilir. Hindistan seferine çıkan İskender, komutanı Leis'e, Hindistan seferinden dönünceye kadar Bitlis'e çok sağlam bir kale yapmasını ister. Bu emri alan Leis, yedi yıl gibi bir sürede kalenin yapımını bitirir. Seferden dönen İskender, karşısında muazzam bir kale görür. Bunun üzerine komutanını ödüllendirmek isteyen İskender, şehrin yönetimini Leis'e devreder. Ayrıca şehre “Bedleis” adının verir. Bu isim “Leis'in Kalesi” anlamına gelir. Zamanla bazı harf değişikliklerine uğrayan isim “Bitlis” olarak kalır.

Bitlis Kalesi

Kentin tarihi ve doğal güzelliklerini görmek isteyenlerin en az iki gün, Bitlis'te konaklaması gerekiyor. İl merkezinde bulunan ve içinde kazı çalışmaları devam eden Bitlis Kalesi, her geçen gün ortaya çıkan yeni buluntularıyla, görülmesi gereken yerlerin başında bulunuyor. İl merkezinde, aynı zamanda Kültür ve Turizm Müdürlüğü hizmet binası olarak da kullanılan, Selçuklular tarafından inşa edilen İhlasiye Medresesi de zamana meydan okuyan ve mutlaka görülmesi gereken tarihi yerlerden. Bitlis-Tatvan kara yolundaki tarihi Eleman Hanı ise Bitlis'e 15 kilometre uzaklıkta. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restorasyon çalışmaları tamamlanan hanın, turizme hizmet etmesi için çalışmalar devam ediyor.

Van Gölünün İncileri
Tatvan, Ahlat, Adilcevaz

Sahip oldukları tarihi yapılarıyla Van Gölü'nün çevresini hilal gibi çevreleyen Ahlat, Adilcevaz ve Tatvan ilçeleri, doğal güzellikleriyle dikkati çekiyor. Türkiye'nin en büyük dağlarından Süphan Dağı, dünya harikası Nemrut Krater Gölleri ve Ahlat'ta dünyanın en büyük Müslüman mezarlığı olarak bilinen Tarihi Selçuklu Mezarlığı, Bitlis'in en büyük kültür miraslarından. Tatvan'a 13 kilometre mesafede bulunan Nemrut Krater Gölleri, dünyanın en büyük ikinci krater gölü olma özelliğini taşıyor. İçinde irili ufaklı 5 krater gölünü, buhar bacalarını, buz mağaralarını barındıran kaldera, onlarca farklı endemik bitki ve hayvan türüyle doğa meraklılarının görmesi gereken mekanlar arasında. İl Özel İdaresi tarafından Nemrut Dağı'nın yamacına inşa edilen Nemrut Kayak Tesisi ise, kayak severlere Van Gölü manzarasıyla kayak yapma olanağı tanıyor.

4 Bin 58 Metrelik Süphan Dağı’nın Eteklerinde…

Adilcevaz ilçesi sınırları içinde yer alan 4 bin 58 metre yüksekliğindeki Süphan Dağı ise, çevresinde birçok yan baca, krater ve volkan konilerine sahip. Bu dağ, özellikle dağcılık sporu için tercih edilmekte. Yılın değişik dönemlerinde yerli ve yabancı dağcılar, dağa tırmanışlar gerçekleştirmekte. Van Gölü, Ahlat'ın Ovakışla beldesinden geçerek varılan ve sularında aynalı sazan avlanan Nazik Gölü, Süphan Dağı'nın güneyinde bulunan Adilcevaz ilçesindeki Aygır Gölü, Erciş üzerinden Ağrı'ya giren yolun hemen kenarında bulunan Arin Gölü, doğal güzellikleriyle görenleri büyülüyor.

Selçuklu Mezarlığı

Ahlat ilçesindeki tarihi Selçuklu Mezarlığı, Bitlis'te görülmesi gereken mekanların başında bulunuyor. Dünyada benzeri olmayan asırlık mezarlar, Bitlis'i ziyaret edenlerin görmeden kentten ayrılmaması gereken yerlerden. Çeşitli mimari tarzlarda yapılmış mezar taşlarında küfi yazılar, geometrik şekiller, dini metinler, bordürler, ejder ve ejder başları gibi ilginç figürler yer alıyor. Ayrıca Ahlat'ta bulunan Harabeşehir, kabristanı ve mağara evleriyle görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor. Bitlis'in güzelliklerini ziyaret edenlerin kentin en eski yemeklerinden Büryan kebabını tatmadan kentten ayrılmaması gerekir.

[@ReaL]

Ellerine sağlık, teşekkürler Başakça...

Sitemize yine çok detaylı ve titizlikle hazırlanmış bir konu kazandırdın...

[@Kardelen26]

Harika, teşekkürler Başakca