Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Buram Buram Türkiye'm > Doğu Anadolu


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 11.02.2009, 18:15   #1
Çevrimdışı
Queen
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart

Doğu Anadolu Bölgesi’nde bir il merkezi olan Van, kuzey ve kuzeybatısında Ağrı, doğusunda İran, güneyinde Hakkari ve Şırnak, güneybatısında Siirt, batısında Van Gölü ve Bitlis ile çevrilidir. Türkiye’nin en doğu kesiminde yer alan Van’ın yüksek dağlık alanlardan oluşan engebeli bir arazi yapısı vardır. Bu engebeler 1.600 m.den aşağı değildir. İl sınırları içerisinde dorukları 3.000 m.yi aşkın dağlar bulunmaktadır. Kuzey kesiminde en yüksek noktası il sınırları dışında olan Aladağ ve Tendürek Dağları’dır. Tendürek Dağları aynı zamanda İran ile sınırı oluşturan Sınır Dağları olarak isimlendirilir. Aladağ’ın 3.211 m. yüksekliği ile Kerdahol Tepesi bu kesimin en yüksek tepesidir. Doğu kesiminde İran sınırı boyunca kuzey-güney doğrultusunda uzanan Berhebine (Er) Dağı ile Haravil (Yiğit) Dağı (3.468 m.) bulunmaktadır. Güney kesimini ise Güneydoğu Torosların uzantısı olan Kavuşşahap Dağları engebelendirir. Bu dağlar Van Gölü’nün güneyini bütünü ile kaplamaktadır. Bunların dışında Gökdağ (3.604 m.), Arnas (Kepçe) Dağı (3.537 m.), Kavuşşahap Dağı (3.634 m.), Müküs Dağı (3.414 m.) ve Artos (Çadır) Dağı (3.537 m.) bulunmaktadır. Van’ın orta kesiminde ise Pirraşit Dağı (3.109 m.), Mengene Dağı (3.412 m.), Koçkıran Dağı ve İspiriz Dağı (3.668 m.) yer almaktadır. Bu dağlar Van Doğusu Dağları ismi ile tanınmaktadır. Dağların yüksek düzlüklerinde ise yaylalar bulunmaktadır.

Van’daki başlıca düzlükler; Çaldıran, Bargiri (Muradiye), Erciş, Van, Hoşap, Havasor ovaları ile Karakallı Düzü, Erçek Düzü, Noşar Düzü ve Tarhani Düzü’dür.



İl topraklarından kaynaklanan Urmiye, Erçek ve Van kapalı havzaları Basra Körfezi’ne ulaşmaktadır. Kotur Çayı ise İran’daki Urmiye Gölü’ne dökülür. İlin doğusundan kaynaklanan ve doğu-batı doğrultusunda akan Memedik Çayı aracılığı ile Erçek Gölü’ne ulaşan akarsular bulunmaktadır. Ayrıca Zilan Deresi, Deliçay, Bendimahi Çayı, Karasu olarak isimlendirilen Marmit Çayı ve Hoşap Suyu Van Gölü’ne dökülen akarsulardır. Dicle Nehri’nin başlıca kollarından Büyük Zap Suyu ile Botan Çayı (Ulu Çay) il topraklarından kaynaklanan diğer akarsulardır.

Van ilinde Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’nün doğu kesimi bulunmaktadır. Bunun dışında Erçek Gölü, Akgöl, Sultan (Süphan) Gölü, Tuz Gölü (Kazlı), Değirmi Göl ve Hasantimur Gölü il toprakları içerisindedir. Van’ın doğusundaki Keşiş (Turna) Gölü ise Urartular zamanından sulama amaçlı olarak kullanılmış yapay bir göldür.

Van Gölü Nemrut Dağı’nın patlaması sonucunda kraterde biriken suların oluşturduğu volkanik bir göldür. Gölün yüzölçümü 3.713 km2 olup, denizden yüksekliği 1.646 m., derinliği de 457 m.yi aşmaktadır. Çok sayıda koyları bulunan gölün doğusunda Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adaları bulunmaktadır. Sit alanı olarak ilan edilen bu adalar turistik özelliğe sahiptir. Van Gölü’nün suyu sodalı ve tuzludur. Aynı zamanda da dünyada en çok soda içeren göldür. Yüzölçümü 19.069 km2 olan ilin 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; toplam nüfusu 877.524’tür.



Van Gölü’nün doğu sınırı boyunca uzanan alan ile ilin kuzey ve güney kesimleri fay hattı üzerindedir. Bu yüzden de 10 Eylül 1941’de Erciş Depremi, 24 Kasım 1976’da Çaldıran Depremi yörede büyük yıkıma ve can kaybına neden olmuştur.

Yüksek ve engebeli bir arazide ve denizden uzak olan Van’da Karasal iklim hüküm sürmektedir. Mevsimler ve günler arasında sıcaklık farkı büyüktür. Kışlar uzun kar yağışlıdır. Yazlar ise kısa ve sıcak geçer. Van Gölü kıyısındaki iklim doğu ve kuzey kesimlerine göre daha yumuşaktır.

Van, orman açısından Türkiye’nin en yoksul illerinden birisidir. Bitki örtüsü step görünümündedir. Eski yıllarda ormanlarla kaplı olan ilin güney kesiminde meşe topluluklarına rastlanır. Ancak, yüzyıllardır tahrip edilen ormanlardan çok az ağaç günümüze gelebilmiştir. Çalılıklar halindeki bodur meşelerin yanı sıra bodur ardıç, ceviz, doğu çınarı, melengiç, kavak ve kızılcık ağaçları görülmektedir.

İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, turizm ve balıkçılığa dayalıdır. İklimi sert olduğundan tarım pek fazla gelişmemiştir. Bununla birlikte yetiştirilen tarımsal ürünler arasında; kuru yem bitkisi, buğday, şeker pancarı, patates bulunmaktadır. Az miktarda da arpa, kavun, karpuz, domates, baklagiller, elma, ceviz ve sebze yetiştirilir. Van’ın ekonomisinde hayvancılık ön planda gelmektedir. Sığır, koyun, kıl keçisi, at, eşek, manda yetiştirilir. Koyun ve sığır türlerinin ıslahı için Erciş’te Altındere Tarım İşletmesi kurulmuştur. Hayvancılık daha çok yaylacılık yöntemleri ile yapılmaktadır. Hayvansal ürünlerin başında Van’a özgü otlu peynir gelmektedir. Arıcılık, tavukçulu, Van Gölü başta olmak üzere göllerde ve diğer akarsularda balıkçılık yapılmaktadır. Ayrıca Van kilimlerinin Türk halı ve kilim sanatı yönünden önemi büyüktür.



Kalkınmada öncelikli iller kapsamına 1968’de alınmasına rağmen sanayide büyük bir gelişme görülmemiştir. İmalat sanayii daha çok hayvansal ürünlerin işlenmesine dayalıdır. Bununla birlikte, Van Et Kombinası, Van Süt ve Mamulleri İşletmesi, Yem Sanayiinin Van Yem Fabrikası, Van Deri ve Kundura Fabrikası , Erciş Şeker Fabrikası, Van Çimento Fabrikası ildeki belli başlı kamuya ait sanayii kurumlarıdır. Bunun dışında mandıralar, un, tuğla ve yün ipliği fabrikaları da bulunmaktadır.

Van doğal ve tarihi değerler yönünden zengin olup, ekonomisinde turizmin büyük katkı payı vardır. Van Gölü kıyılarındaki plajlar, Akdamar Adası, Van Kalesi, Bendimahi Çağlayanı ve Erek Vadisi turizm açısından önem taşımaktadır. Ayrıca Van'a özgü olup, dünyaca tanınan Van Kedileri koruma altına alınmıştır.

İl topraklarında mermer yatakları bulunmaktadır. Başkale’de traverten, Çaldıran ve Gevaş’ta tuğla-kiremit hammaddesi, Erciş’te linyit, sünger taşı yatakları vardır. Ayrıca ilin çeşitli yerlerinde de maden suyu kaynakları bulunmaktadır.

Van’ın eskiçağlara kadar inen çok eski bir tarihi bulunmaktadır. Özellikle Tilkitepe’de yapılan kazılarda ele geçen buluntular Kalkolitik Çağ’dan (MÖ.5500-3500) itibaren yörede sürekli bir yerleşim olduğunu göstermiştir. Ancak, bu buluntular Van bölgesi ile Mezopotamya kültürleri arasında yakın bir ilişki olduğunu da ortaya koymuştur. MÖ.3000’de Hurriler burada yaşamıştır. Doğu Anadolu’da yaşayan Hurriler burayı merkez konumuna getirmişlerdir. Hurrilerin Hititler tarafından yıkılmasından sonra Urartular yöreye hakim olmuş ve Van 300 yıl Urartuların başkenti olmuştur. Bu arada İ.Sardur Van Kalesini kurmuş ve buraya Urartu dilinde Biane adı verilmiş, bu isim zamanla Van’a dönüşmüştür. Urartuların ileri bir kültür düzeyine eriştikleri; Van’da Tuşba, Çavuştepe ve Topraktepe’de günümüze ulaşan sulama, bağcılık ve mimari alandaki eserleri ile anlaşılmaktadır. MÖ.VI.yüzyılın başlarında Medler Urartu Devletini yıkmışlar, bunun ardından da Persler yöreye hakim olmuştur. Büyük İskender’in Persleri yenmesinden sonra Makedonyalılar, ardından Seleukoslar burada hüküm sürmüştür.



MÖ.III.yüzyılda Van yöresi kısa bir süre Ptolemaiosların eline geçmiş bunu MÖ.129’da Partlar, MÖ.I.yüzyılda Ermeni krallarından Dikran’ın egemenliği izlemiştir. Van Partlar ile Romalılar arasında zaman zaman el değiştirmiş, MS.III.yüzyılda Romalılar Sasanilerle yöre için savaşmışlardır. Roma’nın ikiye ayrılmasından sonra Bizans yönetiminde kalan Van VII.yüzyılın ortalarında Arapların eline geçmiştir. IX.yüzyılda Saciler, X.yüzyılda Arap ve Ermeni çekişmelerine sahne olmuştur. Bu çekişmelerin ardından 1021’de Bizanslılar yeniden yöreye hakim olmuş ve Bizans’ın Vaspurakan Theması’nın sınırları içerisinde kalmıştır. Bu arada Orta Asya’dan Türkmen boyları yöreye akınlar yapmıştır. Selçuklular 1054’te Erciş’i, 1064’te de Van çevresini ele geçirmişlerdir.

Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Selçuklular yöreye hakim olmuş, 1100’de Sökmenler Van’ı yönetimleri altına almışlardır. Bunun ardından Van yöresi 1205’te Gürcülerin saldırısına uğramış ve kısa bir süre de Eyyubiler buraya egemen olmuşlardır. Moğolların yağmalamasından sonra yöre yeniden Anadolu Selçuklularının, İlhanlıların ve Timur’un denetiminde kalmış, Hakkari beylerinden Karakoyunlu İzzeddin Şir Van ve çevresini yönetimi altına almıştır. Safevilerin bölgede etkin olmasından sonra Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Savaşı’nda Safevileri yenmesiyle Van ve yöresi Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bununla beraber Van, zaman zaman Osmanlılar ile Safeviler arasında el değiştirmiştir. Amasya Antlaşması hükümlerine göre Osmanlı toprakları içerisinde kalan Van zaman zaman İranlıların saldırılarına uğramıştır. Osmanlılar ile İranlılar arasında 17 Mayıs 1639’da yapılan Kasr-ı Şirin Antlaşması hükümlerine göre de Osmanlıların İranlılar ile sınırı belirlenmiş ve Van Osmanlı topraklarında kalmıştır. Osmanlı döneminde Van, Eyalet statüsü kazanmış olup; 1568-1574 tarihleri arasında 12, 1578-1588’de 27 sancağa sahipti.



Van yöresi Osmanlı döneminde bazı ayaklanmalara sahne olmuş, 1895’te Ermenilerin başlattığı ayaklanmalar bastırılmıştır. Bununla beraber I.Dünya Savaşı başlarında Ermenilerin Taşnaktzutyun Örgütü Van’ı işgal etmiştir. 1915’te Ruslar tarafından işgal edilen yöre, Rus İhtilali nedeni ile Ruslar Anadolu’dan çekilirken Van’ı da boşaltmışlardır. Bu kez Ermeniler yeniden Van’ı işgal etmiş, Osmanlının 4.kolordusu 7 Nisan 1918’de Van’a girerek bu işgale son vermiştir.

I.Dünya Savaşı sırasında bu işgallerden ötürü Van büyük ölçüde etkilenmiş, yanmış, yıkılmış ve nüfusu azalmıştır. Bundan sonra “Bağlar Mevkiinde” kent yeniden kurulmuştur. Cumhuriyet döneminde kırsal bir görünümde olan Van 1923 yılında il konumuna getirilmiştir. 1970’lerde Türkiye ile İran arasındaki demiryolunun açılması, ardından Ortadoğu ülkeleri ile ticaretin yoğunlaşması Van’ın gelişmesine neden olmuştur.

Van’da günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Tuşba, Çavuştepe, Toprakkale’deki höyükler, Yeşilalıç Köyü Kaya Mezarı, Meherkapı Kaya Mezarı, Elmalı (Zivistan) Kaya Mezarı, Urartu Dönemine ait Hoşap Kalesi, Çavuştepe Kalesi (MÖ.764-734), Ayanıs Kalesi (MÖ.645-643), Toprakkale (MÖ.685-645), Aşağı-Yukarı Anzaf Kaleleri (MÖ.830-810), Norgüh Kalesi, Körzüt Kalesi (MÖ.VIII.yüzyıl), Urartu Su Yolları ve Kanalları (MÖ.IX.-VI.yüzyıl), Hoşap Köprüsü (1671), Çatak Holkan Köprüsü, Çatak Zevil Köprüsü, Akdamar Kilisesi, Adır Kilisesi (1305), Çarpanak Kilisesi (MÖ.IX.yüzyıl), Yedi Kilise (VIII.yüzyıl), Albayrak St. Bartholomeus Kilisesi (XVII-XIX.yüzyıl), Van Ulu Camisi, Hüsrev Paşa Camisi (1567), Gevaş İzdişar Camisi, Gevaş Halime Hatun Kümbeti (1358), Selçuklu Mezar Taşları bulunmaktadır.


VAN KALELERİ

Van Kalesi (Merkez)



Van il merkezine 5 km. uzaklıkta bulunan Van Kalesi Urartu Kralı I. Sarduri tarafından MÖ. 840–825 yılları arasında yaptırılmıştır. Kalede Urartular döneminden kalan Madır (Sardur) Burcu, Analı-Kız Açık Hava Mabedi, I.Argişti, Menua ve II.Sarduri’nin kaya mezarları, Bin Merdivenler, Ana Kaya’ya oyulmuş sur duvarlarının temelleri ve bunların üzerinde yükselen sur duvarları günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.

Urartu döneminden sonra Osmanlı dönemine kadar uzanan zaman süreci içerisinde Pers yazıtları dışında herhangi bir döneme tarihlendirilen bir kalıntı ile karşılaşılmamıştır. Osmanlı dönemine ait sur duvarları, kale giriş kapısı, Yukarı Kale, Süleyman Han Camisi ile minaresi ve çeşitli yapılar da günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.

Urartuların merkezi olan Van’da kaya kütlesi üzerine kurulmuş olan bu kale günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir. Düz bir alanda yükselen kaya kütlesi üzerindeki bu kale uzun süre kendi haline bırakılmış, 1915 yılında siyasi nedenlerle tahrip edilmiştir. XX. yüzyılın sonlarına doğru İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden Prof.Dr.Taner Tarhan ve Prof.Dr.Veli Sevin bu kalede kazı çalışmalarına başlamış, Urartu-Osmanlı dönemi kalıntılarını ortaya çıkarmışlardır.

Kale kesme ve moloz taştan yapılmış olup, düzgün bir planı bulunmamaktadır. Kalenin genişliği bazı yerlerde 20–120 m. arasında değişmektedir. Uzunluğu 1800 m.yi bulmaktadır. Ovadan yüksekliği de yaklaşık 100 m.dir.

Kale iç içe dört ayrı surdan meydana gelmiştir. Bunlardan I.Sarduri’nin kesme taştan yaptırdığı burç 51 m. uzunluğunda, 26 m. genişliğindedir. Burcun güney yüzünde yapımı ile ilgili bir kitabe bulunmaktadır. Ayrıca I.Argistis’in mezarı olduğu sanılan bölümde de uzun bir yazıt bulunmaktadır. Kaynaklarda Horhor Kroniği olarak tanımlanan bu anıtsal kaya kitabesinde I.Argistis’in döneminde yapılan işler anlatılmıştır.

Kalenin güneybatısında ise değişik yüksekliklerde iki platform bulunmaktadır. Buradaki dikdörtgen bir girişten sonra yine dikdörtgen planlı 4.10x7.00 m. ölçüsünde ikinci bir odaya geçilmektedir. Üzeri düz bir tavanla örtülmüş olan bu bölümün üç duvarı içerisine derin nişler içerisinde 78 oyuk açılmıştır. Bu görünümü ile bu mezar anıtı kuzeybatı İran’daki karnıyarık mezar anıtının bir benzeridir. Bu bölümün içerisindeki oyuklarda ölü külleri bulunmaktadır.


Hoşap Kalesi (Gürpınar)




Van ili Gürpınar ilçesi merkezine 39 km. uzaklıkta bulunan Hoşap Kalesi Hoşap Suyu kenarında, oldukça sarp ve dik kayalıklar üzerine yapılmıştır. Kitabesinden öğrenildiğine göre Urartu döneminde, MÖ. IX.-XVI. yüzyıllar arasında yapılmıştır. Bugünkü konumuna Osmanlı döneminde Mahmudi Beyleri’nin yaptırdığı biçimde gelmiştir. İç kale giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre de Mahmudi Süleyman Bey tarafından h. 1052 (1643) tarafında yaptırılmıştır.

Hoşap Kalesi iç ve dış kale ile seyir kulesinden meydana gelmiştir. Kesme taş ve moloz taştan yapılan kalenin dış kale surları arazi yapısına uygun biçimde yapılmış olup, burçlarla desteklenmiştir. Kuzey, doğu ve batı yönlerinde burçlarla takviye edilen kalenin içerisine kuzey yönündeki burca açılmış bir kapıdan girilmektedir. Buradan kayalara oyulmuş geniş basamaklı merdivenlerle içeriye geçilmektedir.

Kalenin batı cephesindeki burcu üzerinde kitabe ve arslan figürleri bulunmaktadır. Evliya Çelebi bununla ilgili olarak; “…Amma bu Hoşap kalesinin kapısının her kanadı 300 kantar nahçıvan demirindendir. Hiç ağaç kısmı yoktur” demektedir. Günümüzde bu kapı kanadı orijinal olarak korunmuştur.

İç kalenin en yüksek ve yöreye hâkim yerine seyir köşkü yapılmıştır. Burada biri güvercinlik olmak üzere iki kule, içerisinde hamam ve seyir odaları bulunmaktadır. Bu bölümün batısına da harem ve selamlık gibi bölümler Osmanlı döneminde eklenmiştir. Ayrıca iç kısımda mescit, fırın, zindan ve sarnıç gibi yapılar da bulunmaktadır. Bu nedenle de bu yapıların bütününe de Mahmudi Sarayı ismi yakıştırılmıştır. Kale XIX. yüzyılın ortalarında terk edilmiş olmasına rağmen içerisindeki yapılar günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.


Toprakkale (Merkez)



Van il merkezinin kuzeydoğusunda Zimzim Dağları’nın tepesinde bulunan bu kale Urartu Kralı II. Ve III. Rusa tarafından MÖ. 685–645 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Bunu belirten kitabeler kale üzerinde bulunmaktadır.

Kalede 1879’da başlayan kazılar belirli aralıklarla günümüze kadar sürmüştür. Bu çalışmalar sonucunda kaledeki Haldi Tapınağı, sarnıçlar, şarap deposu, kalenin batısında da MÖ. IX. Yüzyıla tarihlendirilen İşpuini ve oğlu Menua’nın ortak krallık döneminde yapılmış Meherkapı Kutsal alanı ortaya çıkarılmıştır.

Kale iri kalker bloklarından surlarla çevrilmiştir. Kuzey-güney doğrultusunda 400 m. uzunluğunda, 60–70 m. genişliğindeki kale ovadan 200 m. yükseklikte olup, tüm çevreye hâkimdir. Kalenin iki girişi bulunmaktadır. Bunlardan güneydeki kulelerle desteklenmiş ve köşeye yerleştirilmiştir. Bu girişten sonra doğrudan doğruya mabet ve saraya geçilmektedir. Kuzey yönündeki giriş kapısı diğer mekânlara ve depolara açılmaktadır. Kalenin en üst kesimine mabet ve saray yerleştirilmiştir. Buradaki küçük buluntular yabancıların yaptıkları kazılar sırasında yurt dışına kaçırılmıştır.

Kale içerisindeki sarnıç ve mabet kısmen kayalara oyulmuştur. Kalenin kuzeydoğusundaki Haldi Mabedi’nin ise kerpiç duvar kalıntıları kazılar sonucu ortaya çıkarılmıştır.

Bu kalede yapılan kazılar fildişi ve pişmiş topraktan olmak üzere çok sayıda küçük buluntuyu da ortaya çıkarmıştır.


Çavuştepe Kalesi (Gürpınar)



Van ili Gürpınar ilçesi, Çavuştepe Köyü’nde bulunan Çavuştepe Kalesi Van’a 25, Gürpınar’a da 10 km. uzaklıkta, Van-Hakkari karayolu üzerindedir. Urartu Kralı II.Sarduri’nin MÖ. 764-735 yılları arasında yaptırmış olduğu bu kalede 1961-1986 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden Prof.Dr.Afif Erzen kazılar yapmıştır. Bu kazılar sırasında Aşağı ve Yukarı kale, ana giriş kapısı ve diğer yapılar ortaya çıkarılmıştır.

Kale Aşağı ve Yukarı olmak üzere iki bölümden meydana gelmiştir. Kurucusundan ötürü “Sarduhinili” olarak isimlendirilen bu kale iri blok taş ve moloz taştan meydana gelmiştir. Yukarı Kale, Aşağı Kale’den 30 m. yükseklikte olup, içerisinde Haldi Mabedi ile Urartu Tanrısı İrmuşini’ye ait Açık Hava Mabedi bulunmaktadır. Aşağı Kale’de ise yapı kalıntılarına ait temeller, depolar ve mahzenler bulunmaktadır. Ayrıca kalenin sarayı da yine Aşağı Kale’dedir.

Kaleyi çeviren sur duvarları 800 m. uzunluğundaki bir alanı kaplamaktadır. Sur duvarları kalker blokları halinde doğrudan doğruya ana kayaya oturtulmuştur.


Ayanıs Kalesi (Merkez)



Van il merkezine 35 km. uzaklıktaki Ayanıs Köyü’nün kuzeybatısında bir tepe üzerinde bulunan bu kale, kitabesinden öğrenildiğine göre Urartu Kralı Argişti’nin oğlu Rusa tarafından MÖ.645-643 yılları arasında yaptırılmıştır.

Kale üzerinde Erzurum Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Önasya Arkeoloji Bölümü’nden Prof.Dr.Altan Çilingiroğlu 1989 yılından beri kazı çalışmalarını yürütmektedir. Kazı çalışmaları sonunda kalenin mimari yapısı, planı ve küçük buluntular ortaya çıkarılmıştır. Andezit ve kalker taşından yapılmış olan kale iki sur duvarı ile çevrelenmiştir. Güneyinde giriş kapısı bulunmaktadır. Kale doğu-batı doğrultusunda 150 m. genişliğinde ve 400 m. uzunluğunda olup, Van Gölü’nden de 250 m. yüksekliktedir.

Kalenin üst kısmında payeli salon ve mabet kısmına yer verilmiştir. Ayrıca güneybatı kesiminde de birbirleri ile bağlantılı mekânlar ortaya çıkarılmıştır. Bu mekânların içerisinde çok sayıda küplerin bulunduğu depolar vardır.


Anzaf Kaleleri (Merkez)

Aşağı Anzaf Kalesi



Van il merkezinin 10 km. kuzeydoğusunda Van-Özalp karayolu yakınında bulunan
Aşağı Anzaf Kalesi Urartu Kralı İşpuini (MÖ. 830–810) zamanında yapılmış ve kazılarda ortaya çıkan çok sayıdaki tablet de bunu doğrulamıştır. Günümüzde Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki en sağlam ve en iyi durumdaki Urartu kalesidir.

Kale fazla yüksek olmayan bir tepe üzerinde yapılmıştır. Yaklaşık 124.00x70.00 büyüklüğünde dikdörtgen planlıdır. Kalenin girişi güneybatıda olup, bugün 6–7 m. genişliğindeki bu giriş belirgin bir şekilde görülmektedir. Kale duvarları yer yer 1,5–2.00 m. yüksekliğindedir. Gerçek sur duvarlarının ise 5–6 m. arasında değiştiği sanılmaktadır. Oldukça kaba şekilde işlenen taş duvarların üzerinde daha da yüksek kerpiç duvarlar olduğu sanılmaktadır. Kale taşları üzerinde yer yer “Sarduri oğlu İşpuini bu sarayı inşa ettirdi” yazısına rastlanmıştır.

Bazı araştırmacılar bu kalenin ön karakol niteliğinde olduğunu ileri sürmüş, bazıları da planını Kuzeybatı İran’daki Bastam’da (Rusai Uru Tur) bulunan kale planı ile benzerliğini ortaya koymuştur.

1980’li yılların sonuna doğru Van-Özalp karayolu yapımı sırasında kale duvarlarının ne yazık ki büyük bir bölümü yıkılmıştır. Kalker blokları da çevredeki evlerin temellerinde kullanılmıştır.


Yukarı Anzaf Kalesi




Aşağı Anzaf Kalesi’nin 600 m. güneyinde ve daha yüksek bir tepe üzerinde bulunan Yukarı Anzaf Kalesi, Aşağı Kale’den 30 kat daha büyük ölçüdedir. Deniz seviyesinden 1995 m. yüksek olan bu kalenin doğu ve güneybatısı yüksek dağlarla yarım ay şeklinde çevrelenmiştir. Bu özelliğinden ötürü de doğu ve batıdan rüzgârlara karşı korunmuştur.

Kalede bilimsel kazılar başlamadan önce kaçak kazılarda çok sayıda çivi yazılı büyük taş bloklar, sütun kaideleri ortaya çıkarılmıştır. Bunların üzerindeki yazılara göre Yukarı Anzaf Kalesi İşpuini’nin oğlu Menua zamanında MÖ. 810–786 yıllarında yapılmıştır. Ancak üzeri yazılı bu taş bloklar yurt dışına kaçırılmış olup, biri Rusya’da Tiflis Müzesi’nde, diğeri de Berlin’de Pergamon Müzesi’nde bulunmaktadır. Bununla beraber çivi yazılı bazı taş bloklar ile sütun kaideleri de Van Müzesi’nde sergilenmektedir.

Yukarı ve Aşağı Anzaf kalelerinde çok sayıda çivi yazılı kitabe bulunmuş ve diğer Urartu yapılarında ele geçen çivi yazılı kitabeler hiçbir zaman nu sayıya erişememiştir.

Yukarı Anzaf Kalesi’ni çevreleyen sur duvarları üzerinde kerpiç duvarlar da bulunmaktadır. Ancak bu duvarlar yıkılmış ve kale bir höyük görünümünü almıştır. Sur duvarları kyklopik ve sandık duvar tekniğinde yapılmıştır. Duvar araları yer yer toprak dolgu ile kapatılmıştır. Burada kullanılan kalker taşları kalenin 250–300 m. güneyindeki kayalıklardan elde edilmiştir.

Kale içerisinde büyük bir özenle yapılmış 9,50 m. uzunluğunda bir koridor ve bunun bitiminde de bir mabet bulunmaktadır. Bu koridor ve çevresinde saraya ait kalıntılar, bronz çiviler, bronz parçaları ile karşılaşılmıştır. Kömürleşmiş ahşap direk ve kapı parçaları da kalede ahşap malzemenin kullanıldığını göstermektedir.

Yukarı ve Aşağı Anzaf kalelerinde İstanbul Üniversitesi Avrasya Arkeoloji Enstitüsü Müdürü Prof.Dr. Oktay Belli tarafından kazı yapılmıştır. Ayrıca dilbilimci Prof.Dr. Ali M.Dinçol ve Dr. Belkıs Dinçol da kitabelerin okunmasında yardımcı olmuştur. Kazı çalışmalarının ardından restorasyon çalışmalarına geçilmiş, 1991 yılında başlayan çalışmalar sonucunda mabedin avlusu ve duvarlarının restorasyonu yapılmıştır. Restorasyon sırasında duvarlarda eski Urartu taşlarından yararlanılmıştır. Böylece özgün Urartu mimarisine sadık kalınmıştır.


Örenkale Kalesi (Başkale)



Van ili Başkale ilçesi Örenkale (Pizan) Köyü’nün kuzeyindeki tepede iç ve dış olmak üzere Urartu dönemine ait bir kale bulunmaktadır. Kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemekle beraber, yapı üslubu MÖ. IX. yüzyıla işaret etmektedir. Kalenin batı yamacı oldukça dik olup, batı köşesine de sonraki dönemde bir cami yapılmıştır.

Taş temeller üzerine kerpiç duvarlı kale, yarım daire planlı bir burçla güçlendirilmiştir. Selçuklu döneminde kaleye eklenen mescidin yanına bir de türbe yapılmıştır.

Bu kalelerden başka Van yöresinde irili ufaklı birçok kale bulunmaktadır. Bunun da nedeni Van’ın bulunduğu yerin Mezopotamya ve İran ile bağlantılı ticare ve askeri yol üzerinde bulunmasıdır. Bu kalelerin çoğu savunma ve gözetleme amacı ile yapılmıştır. Urartu döneminde yapımına başlanan kaleler daha sonra Akkoyunlu ve Karakoyunlular tarafından da kullanılmış, Osmanlılar döneminde de yararlanılmıştır. Zamanla terk edilen ve kendi haline bırakılan kaleler üzerinde araştırmalar XX. yüzyılın ikinci yarısında başlamıştır.

Günümüze gelebilen kaleler arasında; Van Gölü’nün doğusundaki Ağartı Kalesi, Kef Kalesi, Zernek (Hamurkesen) Kalesi, Çatak Kalesi, Hişet Kalesi, Ablak (Başkale) Kalesi, Müküs Kalesi, Erciş Kalesi, Yoncatepe Kalesi, Deliçay Kalesi bulunmaktadır.

Van Kedisi



Eski tarihlerden beri Van Gölü çevresinde yaşadığı bilinen uzun tüylü kedi soyu, Van Kedisi ismi ile tanınmıştır. Yörede “Pişik” ismi ile tanınan bu kedilerin tüyleri uzun, dalgalı ve sık olup çoğunlukla da parlak beyaz renktedir. Kedilerin yüzü yuvarlak, kulakları dik ve kulak içleri pembe renktedir. Bu tür kedilerin bir gözü mavi, diğer gözü sarı renktedir. Bununla beraber her iki gözü de sarı veya mavi olan türlere de rastlanmaktadır. Bu renkler gözlerdeki sarı renk pigmentlerinin yoğunluğuna göre değişmektedir. Bazı kedilerde çağla yeşili, kahverengi gözlere de rastlanmaktadır. Yavru kedilerin doğumdan 25 gün sonra göz renkleri farklılaşır ve 40 gün sonra da göz renkleri netleşir.

Van Kedileri Ankara Kedileri ile benzerlik göstermektedir. Ancak onlardan ayrılan bazı özellikleri bulunmaktadır. Bunların başında, sağırlık oranının çok düşük olması ve kendi başlarına yaşayabilme içgüdüleri gelmektedir. Van Kedilerinin yaz aylarını dağlarda, kış aylarını da evde geçirdikleri yöre halkı tarafından söylenmektedir. Bununla beraber, günümüzde yaz aylarını dağda geçiren kediye çok az rastlanmaktadır. Van kedilerinin erkek cinslilerinin vücut ağılığı yaklaşık 3.600 gr, dişilerinin ise 2.900 gr.dır.

Bu kediler suda yüzen ve sudan korkmayan tek kedi türüdür.
__________________
Tarihini bilmeyen bir millet, yok olmaya mahkumdur.
Mustafa Kemal ATATÜRK

  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Queen'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.02.2009, 21:20   #2
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Van

Ellerine saglik Queen, sayende görmesemde bir cok sehrimiz hakkinda bilgi sahibi oluyorum.

Tesekkürlerat:
  Alıntı ile Cevapla
Eski 11.02.2009, 21:25   #3
Çevrimdışı
Queen
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Van

Rica ederim bende sizinle birlikte görüyorum.. Ben teşekkür ederim at:
__________________
Tarihini bilmeyen bir millet, yok olmaya mahkumdur.
Mustafa Kemal ATATÜRK

  Alıntı ile Cevapla
Eski 08.08.2009, 05:14   #4
Çevrimdışı
denise
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Van

Cocukluk tatillerimden aklimda kalan, Van Golu'nun icinden tabak gibi dogan gunesi unutmamak mumkun degil... Sirf gun dogumunu karsilamak icin bile olsa gidilir oraya..
__________________
ForumGerçek Türkiye'nin Forumu
  Alıntı ile Cevapla
Eski 08.08.2009, 09:55   #5
Çevrimdışı
Böcü Dayı
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Van

Van'da uzun yıllar kalmış birisi olarak tekrar görmüş gibi oldum.

Van hakikaten çok güzel bir ilimiz. Bu kardeşinizinde naçizane Van Kalesinde geçti ömrünün 5 yılı.

İnanmazsanız Kedi heykelinin yanında çektirdiğim fotoğrafları gösteririm.

Burada tek sorun o fotoğrafı bu bilgisayara nasıl sokacam, onu bilmiyorum.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
van


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 22:33.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.