Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Buram Buram Türkiye'm

Buram Buram Türkiye'm Gitmesek de, görmesek de o yer bizim yerimizdir...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 14.06.2011, 00:50   #1
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Türkiye'nin Gölleri | Göllerimiz





Gala (Çeltik) Gölü

Gala (Çeltik) GölüEdirne
Fotoğraf: Yıldırım Güngör


Çeltik Gölü olarak da bilinen Gala Gölü, Edirne’nin Enez ile İpsala ilçeleri arasında yer alıyor. Meriç Nehri’nin binlerce yıldır taşıdığı alüvyonlar yörede hem orman, hem de göl yaşamı için eşsiz bir ekosistem meydana getirmiş. Gala Gölü’nün de içinde bulunduğu alan 1991 yılında tabiatı koruma alanı ilan edildi. Önce 2 bin 369 hektar olan alanın sınırları 2005 yılında 6 bin 90 hektara çıkartıldı ve Gala Gölü Milli Parkı adını aldı.
Meriç Nehri’nin deltasının en önemli sulak alanı olan gölün yüzölçümü yaklaşık 8 kilometrekare. Ortalama derinliği ise mevsimsel olarak 70 - 80 santimetre arasında değişiyor. Gölün ana beslenme kaynağı Meriç Nehri. Bölge Afrika, Avrupa ve Ortadoğu arasında göçmen kuşlar için önemli bir sulak alan. Birçok sukuşu da ılıman iklimi nedeniyle kış aylarında burada konaklıyor. Enez’e 10 kilometre uzaklıktaki gölde başta sazan, turna ve yılanbalığı olmak üzere yaklaşık 20 balık ve 150’den fazla kuş türünün varlığı saptandı. Akkuyruklu kartal, tepeli pelikan ve küçük karabatak gibi nadir kuşların da barınma alanı.


Gala(Çeltik Gölü) - Edirne
Fotoğraf: Yıldırım Güngör


Türkiye’nin tüm gölleri gibi Gala da tehditlerle karşı karşıya. Çeltik tarlalarından sulama sonrası boşaltılan nitrat ve fosfat içerikli sular, göldeki bitkilerin daha büyük ve daha hızla büyümesine sebep oluyor. Hızla büyüyen bitkiler de gölün kurumasına neden oluyor. Enez’den Gala Gölü’ne gitmeden önce antik Ainos kenti mutlaka ziyaret edilmeli. Yöreyi iyi bilen bir balıkçıyla anlaşarak sazlıklar arasında tekneyle gezmek ve gölün her köşesine ulaşmak mümkün.
  • Konaklama
Gala (Çeltik) Gölü’ne en yakın konaklama merkezi olan Enez’in sahil kesiminde küçük moteller bulunuyor. Fazla seçenek olmadığı için önceden rezervasyon yaptırmakta fayda var.


Terkos Gölü


Terkos Gölü - İstanbul
Fotoğraf: Yıldırım Güngör
Birkaç bin yıl önce Terkos Gölü, Karadeniz’e bağlantısı olan küçük bir koydu. Ancak zamanla dalgaların kumlardan yaptığı bariyerler, bu küçük koyun denizden kopmasına ve tatlı su gölüne dönüşmesine neden oldu. Durusu olarak da bilinen Terkos Gölü’nü besleyen ana kaynaklar Kanlı Dere, Başköy Dere, Çiftlikköy Dere, Belgrat Dere ve Binkılıç Dere. Yüzölçümü 25 kilometrekare, denizden yüksekliği yaklaşık 4 metre, en derin yeri de 11 metre. Mevcut durum göz önüne alındığında İstanbul’un üç doğal gölü içinde en temiz ve en iyi korunanı olarak öne çıkıyor. İstanbul’un su ihtiyacının önemli bir kısmını da karşılıyor.

Terkos Gölü’nü çevreleyen ormanda karaca, yabandomuzu, porsuk, sincap, kaya sansarı, kokarca, çakal ve tilki yaşıyor. Yayınbalığı, sazan, tatlı su levreği ve yılanbalığı sık rastlanan türler. Gölde 200 civarında kuş türü görülüyor. Pasbaş patka, Sibirya kazı ve büyük orman kartalı gibi nesli küresel ölçekte tehlike altındaki kuş türleri bulunuyor.
Terkos Gölü - İstanbul
Fotoğraf: Yıldırım Güngör


Göl ile Karadeniz arasında 100-150 metre uzunluğunda bir kanal uzanıyor. Çok kurak dönemlerde Karadeniz’den alınan sular bu kanalda dinlendirildikten sonra göle akıtılıyor. En büyük tehdit ise denizden kaçak kum alınması. Gölün kumullarının altı, kaçak kum tekneleri tarafından oyulmaya başlandığından deniz ile göl arasındaki mesafe gittikçe kısalıyor. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde Karadeniz, Terkos Gölü’nü istila edecek.



Büyükçekmece Gölü


Birkaç bin yıl önce Büyükçekmece Gölü’nün bulunduğu yerde Marmara Denizi küçük bir koy oluşturmuştu. Zamanla kum, koyu denizden kopararak göl haline getirdi. Büyükçekmece Gölü’nün yüzölçümü 12 kilometrekare iken İSKİ tarafından içme suyu amaçlı baraj haline getirildikten sonra 43 kilometrekareye ulaştı. Gölü besleyen en büyük akarsu Karasu Dere. Büyükçekmece, İstanbul’a su sağlayan iki doğal gölden biri.
Göl, 170 civarında kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Kış aylarında elmabaş patka ve Sibirya kazı gibi türler için önemli olan göl, ilkbahar ve yaz aylarında pasbaş patka, sumru ve uzunbacak için önemli bir üreme alanı. Leylek ve Akdeniz martısı için önemli bir konaklama alanı. Kısa bir süre öncesine kadar 30 civarında balık türünün yaşadığı gölde bu sayı günümüzde 15’e kadar indi. Gölün üzerinde, yapımı 1567 yılında tamamlanan, Mimar Sinan’ın Sultan Süleyman (Büyükçekmece) Köprüsü yer alıyor. Sinan’ın “en çok sevdiğim eserlerimden biri” diye bahsettiği ve imzası bulunan tek eseri.


Büyükçekmece Gölüİstanbul
Fotoğraf: Yıldırım Güngör


Büyükçekmece Gölü içme suyu alanı olduğu için koruma altında olmasına rağmen yoğun bir yapılaşma tehdidiyle karşı karşıya. Son birkaç yıldır Karasu Dere’nin gölü besleyemeyecek kadar cılızlaşması, gölü tehdit eden başka bir etken. Ayrıca su toplama havzası içinde yer alan sanayi kuruluşlarının ve yerleşim birimlerinin arıtma tesislerinin olmaması, kısa süre içinde Küçükçekmece Gölü ile aynı kaderi paylaşacağını ve içme suyu sağlayamayacak kadar kirleneceğini akla getiriyor. İstanbul’un gelecekteki su gereksinimi düşünülerek Büyükçekmece Gölü ve onu besleyen havzanın koruma altına alınması ve yapılaşmaya kapatılması gerekiyor.


Küçükçekmece Gölü



Küçükçekmece Gölü, İstanbul’un batısında bulunuyor. Yüzölçümü 16 kilometrekare, en derin noktası ise yaklaşık 20 metre. Gölü besleyen önemli dereler Nakkaş, Sazlı ve Eskinoz. Bu dereler ne yazık ki artık ya akamıyor ya da sadece ev ve fabrika atığı taşıyor. Derelerin temiz aktığı zamanlarda kıyıları plaj olan Küçükçekmece Gölü, günümüzde atıklar yüzünden pis kokan, içinde canlıların yaşamakta zorlandığı bir bataklığa dönüşmüş durumda.
Gölün etrafı birkaç milyon yıl önce fi l, kaplan, sırtlan, geyik ve daha birçok omurgalının yaşadığı, bereketli düzlüklerin bulunduğu bir alandı. Bu dönemde göl Marmara Denizi’nin bir parçasıydı. Zamanla kıyıya yığılan kum setleri ile denizden koparak göl haline geldi. Sazlıdere Barajı yapıldıktan sonra en önemli beslenme kaynağını kaybeden göl, her geçen gün biraz daha kirlenerek bataklığa dönüşüyor.

Küçükçekmece Gölü İstanbul
Fotoğraf: Kadir Can

Bu olumsuzluklara rağmen Küçükçekmece Gölü, göçmen kuşlar için önemli bir dinlenme alanı olmayı sürdürüyor. Günümüzde gölde yılın belirli dönemlerinde 140 civarında kuş türü gözleniyor. Kış aylarında nesli küresel ölçekte tehlike altında olan dikkuyruklar kışlıyor. Küçükçekmece Gölü, aynı zamanda uzun bacak ve saz delicesinin üreme alanı. Nükleer Araştırma Merkezi’nin sahilini de kapsayan yaklaşık dört kilometrelik kıyı şeridinde karabatak, balıkçıl ve yabanördeği başta olmak üzere birçok kuş türü görülüyor.

Küçükçekmece Gölü’nün 1.5 kilometre kuzeyinde yer alan Yarımburgaz Mağarası günümüzden on binlerce yıl önce bölgede yaşamış insanların izlerini taşıyor. Ayrıca gölün çevresinde Bathonea ve Region antik kentine ait kalıntılar bulunuyor.

kesfetmekicinbak.com
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
15 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 14.06.2011, 00:53   #2
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Türkiye'nin Gölleri | Göllerimiz

Gökçeada Tuz Gölü


Gökçeada, dünyanın en sulak adalarından; birkaç tane büyük sulama göleti bulunuyor. Tek doğal gölü ise Tuz Gölü. Burası aslında rüzgâr ve dalgaların kopardığı bir lagün. Uzun yıllar boyunca rüzgâr ve dalgaların yığdığı kumlar, gölü denizden ayırmayı başardı ama ilişkisini tam olarak kesemedi. Gölü besleyen herhangi bir dere bulunmuyor, kısmen yağmur suları, çoğunlukla da denizden gelen tuzlu suyla besleniyor. Tuz Gölü’yle deniz arasında ince bir kum seddi var.
Çok kurak yıllarda, buharlaşma sonucunda tamamen kuruyor ve üstünde doğal bir tuz tabakası kalıyor. Buradan elde edilen tuz yüzyıllarca Gökçeada’nın gereksinimini karşıladı. Göl, eski adı Kefalos olan Aydıncık mevkiinde yer alıyor. En geniş noktası bir kilometre civarında. En derin yeri ise bir metreden bile az. Gölden alınan çamurun cilde iyi geldiğine inanılıyor, tuz tabakasının altından çıkarılan siyah çamur tedavi amacıyla bütün vücuda sürülüyor.

Gökçeada Tuz GölüÇanakkale
Fotoğraf: Yıldırım Güngör

Yararı hakkında herhangi bir çalışma yapılmamasına rağmen göl kıyısında siyah çamura bulanmış ziyaretçiler görmek her zaman mümkün. Kurak dönemden sonra göl sonbaharda su tutmaya başlıyor Flamingolar gölün beslenme koşulları izin verdiği sürece burada kalıyor.
  • Konaklama
Ada merkezinde temiz ve mümkün. Yeni Bademli ve Uğurlu köyleri ev pansiyonculuğunda öne çıkıyor.


Sapanca Gölü



Marmara Bölgesi’nin doğusunda, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın etkisiyle oluşmuş tektonik kökenli bir göl. Samanlı Dağları’nın eteklerinde yer alan gölün büyük bir bölümü Sakarya, batı tarafı ise Kocaeli ili içerisinde kalıyor. Göl bir zamanlar Marmara Denizi’nin bir parçasıyken denizden ayrıldı ve tek başına tatlı su gölü haline gelip bölgenin yaşam kaynağı oldu.
Gölün uzunluğu yaklaşık 16 kilometre, yüzölçümü ise 42 kilometrekare. En derin noktası 61 metre, ortalama derinliği 30 metre civarında. Ana beslenme kaynaklarının büyük bir çoğunluğu gölün güneyinde yer alan Samanlı Dağları’ndan geliyor. Sapanca’yı besleyen başlıca dereler Eşme Dere, Keçi Dere, İstanbul Dere, Yanık Dere, Derbent Dere, Çiftepınar Dere, Aygır Dere, Arifiye Dere ve Maden Dere. Bunlar hem gölün hem de yöredeki ormanların yaşam kaynağı. Sapanca Gölü aynı zamanda her yıl on binlerce göçmen kuşun konakladığı önemli bir sulak alan. Çalışmalar 80 civarında kuş türünün varlığını ortaya koyuyor. Göl elmabaş patka ve Macar ördeği için önemli bir kışlama alanı. Gölde en fazla bulunan kuş türü ise sakarmeke. Bu kuşun yığınlar halinde avlanılması göle büyük zarar veriyor. Çünkü sakar mekelerin azalması, yiyerek büyümesine engel oldukları bitkilerin gölün üzerinde hızla yayılmasına neden oluyor. Gölde yayın, sazan ve turnabalığı yaygın olarak görülüyor.

Sapanca GölüSakarya(Kocaeli)
Fotoğraf: Hüseyin Keten

Sörf, kürek, yelken ve deniz bisikleti gölde yapılabilecek sporlar. Belli yerlerde yüzmek de mümkün. Sapanca Gölü yerleşimlerle çevrili olmasına rağmen, beslenme kaynaklarının güçlü olması nedeniyle şimdiye kadar kirlilikten diğer göller kadar çok etkilenmedi. Ancak yer yer de olsa kirlilik izlerine rastlanıyor.


AkgölSakarya


Marmara Bölgesi’nin çok bilinen göllerinin gölgesinde kalan Akgöl, fazla tanınmayan ama kuşlar açısından önem taşıyan verimli bir sulak alan. Sakarya ilinde, Karasu ile Ferizli ilçeleri arasında. Adapazarı-Karasu yolunda Gölkent tabelasından saptıktan kısa bir süre sonra Akgöl’ün kıyılarına varılıyor. Göl ayrıca Bakırlı köyünden de ziyaretçiler için eşsiz manzaralar sunuyor.

AkgölSakarya
Fotoğraf: Turgut Tarhan

Çevresinde yapılaşma olmayan ve doğallığını koruyan Akgöl’de yaz ve kış aylarında yoğun olarak balıkçılık faaliyeti yapılıyor. Gölün sahil kesimlerinin büyük bir kısmı sazlıklarla kaplı. Yağışlar seviyesini yükselttiğinde ise kıyısındaki ağaçlık alanlar sualtında kalıyor. Akgöl’de yaşayan başlıca balık türleri kızılkanat, çapak, yayın ve sazan.
  • Konaklama
Akgöl’ü gezmek isteyenler Sakarya merkezde ya da Karasu ilçesinde konaklayabilir.


Ulubat Gölü


Ulubat Gölü, Bursa’nın yaklaşık 30 kilometre batısında. Ulubat, Türkiye’nin en büyük tatlı su göllerinden biri. Tektonik bir göl olan Ulubat’ın büyüklüğü 13 bin 500 hektar. Uzunluğu 22, eni ise yaklaşık 10 kilometre. Ortalama derinliği 2.5 metre olmasına rağmen, çoğu yeri 1-2 metre arasında değişiyor. Gölü besleyen en önemli akarsu Mustafakemalpaşa. Dünyada sadece 38 üyesi bulunan “Yaşayan Göller Projesi”ne dâhil olan Ulubat Gölü, kuş varlığı açısından Avrupa ve Ortadoğu’nun en önemli sulak alanlarından biri. Küçük karabatak, tepeli pelikan ve bıyıklı sumru gibi nesli tükenmekte olan kuşlara ev sahipliği yapıyor. Sakarmeke, alaca balıkçıl, kaşıkçı ve elmabaş patka da gölün önemli sakinleri arasında.
Eski adı Apolyont olan göl, çevresinde arkeolojik zenginlikler de barındırıyor. Miletepolis, Th eodoros Kilisesi, Apollonia, Issız Han ve Aktopraklık Höyük gölü çevreleyen tarihi değerler. Ulubat Gölü içindeki Gölyazı belde merkezi bir köprü ile anakaraya bağlanıyor. Gölyazı’nın girişinde yaklaşık 700’lü yaşlarını süren bir çınar bulunuyor; içinden su çıktığı için “ağlayan çınar” deniyor. Ulubat Gölü, sucul bitkiler açısından çok zengin. Türkiye’nin en geniş nilüfer yataklarına sahip. Ulubat’ta en büyüğü Halil Bey olmak üzere dokuz ada bulunuyor. Bunlar özellikle sukuşlarının kışlama alanı. Ulubat Gölü’nde günümüze kadar 200’ün üzerinde kuş türü kaydedildi. Alanda üreyen türler arasında gece balıkçılı, kaşıkçı, çeltikçi, kocagöz ve bataklık kırlangıcı bulunuyor. Karabatak için Türkiye’deki en önemli üreme alanlarından.

Ulubat GölüBursa
Fotoğraf: Turgut Tarhan


Göl çevresindeki köylerde her sene leylek şenliği düzenleniyor. Ulubat Gölü balıkçılık açısından da önemli. Bir zamanlar bol miktarda kerevitin görüldüğü gölde 21 balık türü bulunuyor. Günümüzde en yaygın balık türleri sazan ve turna.
  • Konaklama
Göl kıyılarında otel yok. Gölyazı ve Eskikaraağaç’ta küçük pansiyon tarzı işletmeler çalışıyor. Bursa’da konaklayıp, günübirlik göl ziyaretleri yapılabilir.

  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 14.06.2011, 23:28   #3
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türkiye'nin Gölleri | Göllerimiz

İznik Gölü


Bursa’nın İznik ve Orhangazi ilçeleri arasında. Tektonik hareketler sonucu oluşan bir tatlı su gölü. Gölün ana beslenme kaynakları kuzeyindeki Samanlı Dağları ve güneyindeki Katırlı Dağları’nda gelen dereler. Gölü besleyen akarsuların en büyükleri Karadere ve Sölüz Deresi. Yüzölçümü 298 kilometrekare, uzunluğu 32 kilometre. Gölün en geniş yeri 11 kilometre, en derin noktası 65 metre civarında.

İznik Gölü’nde en çok sazana rastlanıyor; ilikbalığı, tatlı su levreği ve gümüş diğer balık türleri. Gölden elde edilen kerevit de ihraç edilerek yöreye önemli bir gelir kaynağı sağlıyor. İznik Gölü, önemli kuş alanı statüsünde. Küçük balaban, alaca balıkçıl, çeltikçi, erguvan balıkçıl, angıt, Macar ördeği, yılan kartalı gibi kuşlara ev sahipliği yapıyor.

İznik gölü - Bursa
Fotoğraf: Özcan Yüksek

Karabatak, karabaş martı, bahri, yeşilbaş ve elmabaş patka en sık rastlanan türler. Göl aynı zamanda çeltikçi, küçük ak balıkçıl, küçük balaban ve gece balıkçılı için önemli bir üreme alanı. Kış aylarında kuşların pek tercih etmediği göl, ancak İç Anadolu’daki sulak alanların donduğu zamanlarda önem kazanıyor.

İlkbahar aylarında yüksek bir vnoktadan bakıldığında mavi göl ve çevresindeki meyve bahçeleri muhteşem bir renk cümbüşü sunuyor. Gölün mavisinin İznik çinilerine ilham kaynağı olduğu da rivayet ediliyor. İznik Gölü civarında Roma ve Bizans döneminden kalma birçok tarihi yapı bulunuyor.

Manyas (K) Gölü

Manyas, diğer adıyla Kuş Gölü, Balıkesir sınırlarında bulunuyor. Manyas ve etrafındaki birkaç gölün oluşumuna ilişkin farklı görüşler var. Göller dağlarla çevrili bir çöküntü alanı içinde. Bu alanda akan menderesli akarsuların getirdiği alüvyonların kendi yataklarını tıkamasıyla meydana gelmeleri akla en yatkın görüş. Manyas Gölü’nün uzunluğu 20, genişliği 14 kilometre. En derin noktası 4 metre, ortalama derinliği 1-2 metre civarında. Kapladığı alan ise yaklaşık 16 bin 800 hektar.


Gölün de içinde bulunduğu alan 1959’da Kuş Cenneti Milli Parkı ilan edildi. Burası dünyada “kuş cenneti” olarak biliniyor. Milli park, kuş zenginliği ve başarılı koruma uygulaması nedeniyle 1975’te Avrupa Konseyi’nden A Sınıfı Avrupa Diploması aldı. Sulak alanda kaşıkçıdan balıkçıla, saz bülbülünden pelikana, kuğudan kaza kadar kuluçka yapan, kışlayan ve göç sırasında uğrayan 200’den fazla kuş türü gözleniyor. Marttemmuz ve eylül - ekim ayları arası, kuş gözlemi için en uygun zaman. Göl, göç döneminde ak pelikan, küçük kuğu ve dikkuyruk için dinlenme alanı. Çeltikçi, kaşıkçı, gece balıkçılı, küçük karabatak ve mahmuzlu kızkuşu gölde üreyen kuş türlerinden bazıları. Yılan, turna, yayın ve sazan en çok görülen balık türleri. Göl ve yakın çevresi 1981’den beri 1. derece doğal sit alanı statüsüne sahip.
Manyas (Kuş) Gölü Balıkesir
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Tatlı su gölü olan Manyas, Kocaçay ve Sığırcı dereleri ile besleniyor. Sığırcı’nın oluşturduğu deltada bitki örtüsü ve hayvan popülasyonu çok zengin. Kocaçay’ın son yıllarda gölü besleyememesi ve Karacabey Ovası’na su verilmesi yüzünden yaz aylarında göl seviyesi düşüyor. Civardaki sanayi kuruluşlarının arıtma tesislerini çalıştırmaması yüzünden Kuş Cenneti de ne yazık ki tehdit altında.
  • Konaklama
Gölün hemen yakınındaki Sığırcıatik köyünde mütevazı pansiyonlar mevcut.

Gölcük Gölü


İzmir’in Ödemiş ilçesi sınırlarındaki Gölcük, önemli bir doğa turizmi merkezi olan Bozdağlar’ın yüksek rakımlı bir düzlüğünde yer alıyor. İzmir’e 130, Ödemiş’e ise 18 kilometre uzaklıkta. Denizden 1100 metre yüksekteki Gölcük, yörede yaşayanlar için önemli bir dinlenme alanı. Yazın en sıcak günlerinde bile serin olan göl çevresi, özellikle hafta sonları doğaseverleri kendine çekiyor. Bu özelliği nedeniyle göl kenarındaki futbol sahaları da çok rağbet görüyor; futbol kulüpleri sezon hazırlıkları için Gölcük civarındaki otelleri tercih ediyor.

Tektonik kökenli gölün derinliği ortalama 5 metre. Göl yakınında konaklamak için oldukça fazla alternatif var. Kışın çok sert geçtiği yıllarda gölün buz tuttuğu da görülüyor. Kıyıda 1934’te yapılan bina bugün otel olarak hizmet veriyor. Göl civarında sonbahar aylarında yapılan yürüyüşlerde doğa tüm cömertliğiyle parkurlara ceviz ve kestaneler bırakıyor. Son yıllardaki göl kurumalarından Gölcük de nasibini alıyor. Kurak mevsimlerde suyu iyice çekiliyor ama sonbahardan itibaren başlayan yağışlar ve ilkbaharda eriyen karlar nedeniyle kısa sürede eski seviyesine ulaşabiliyor.

Gölcük Gölüİzmir
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Gölcük’te bol miktara sazan ve yayınbalığı bulunuyor. Göl çevresi ilkbahar aylarından itibaren başta kardelen ve çiğdem olmak üzere birçok çiçeğe ev sahipliği yapıyor.
  • Konaklama
Gölcük kıyısında piknik alanları ve balık lokantaları bulunuyor. Göl kıyısında faal olarak sadece bir otel hizmet veriyor.

Bafa Gölü


Büyük Menderes Deltası’nın güneydoğusunda yer alan Bafa, Ege Bölgesi’nin en büyük gölü. En önemli beslenme kaynağı da Büyük Menderes Nehri. Antik dönemde Ege Denizi’nin körfezi olan göl, nehrin alüvyonlarının önünü kapatmasıyla denizden kopup göle dönüştü. Uzunluğu 16 kilometre, genişliği 6 kilometre. En derin yer yaklaşık 21 metre. Kapladığı alan ise 60 kilometrekare.

Çamiçi olarak da bilinen Bafa Gölü’ndeki adaların bir kısmında kilise ve manastır kalıntıları bulunuyor. Bu adalar aynı zamanda sukuşlarının üreme alanı. Gölde 170 civarında kuş türü yaşıyor. Bu türlerden tepeli pelikanın nesli küresel ölçekte tehlike altında. Gece balıkçılı, boz ördek ve ak kuyruklu kartal gibi kuşlar da burada ürüyor. Bir zamanlar çok fazla görülen sazan balığının nesli ise göl suyu tuzlanmaya başlayınca tükendi. Kefal, yılanbalığı ve levrek göldeki önemli balık türleri. Gölün doğu kıyılarında Herakleia antik kentinin kalıntıları bulunuyor. Beşparmak Dağları’nın eteklerinde bulunan tarihi kent, Kapıkırı köyü ile adeta iç içe geçmiş durumda.

Bafa GölüAydınMuğla
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Son yıllarda Büyük Menderes Nehri’nin gölle bağlantısı koparıldı. Söke Ovası ve birkaç ovaya su verildi. Bu nedenle Bafa’ya su girişi azaldı, göl her yıl biraz daha içeriye çekiliyor. Çevresindeki zeytinyağı fabrikalarının atıkları oksijen azlığına neden olduğu için de gölde toplu balık ölümleri görülüyor.
  • Konaklama
Bafa Gölü kıyılarında kamping yapma imkânı var. Göl kıyısındaki restoranların çoğu kampçılara kolaylık gösteriyor. Yemek ve su ihtiyacı buralardan temin edilebilir.
  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 15.06.2011, 23:26   #4
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türkiye'nin Gölleri | Göllerimiz

Köyceğiz Gölü

Akdeniz Bölgesi’nin batısında, Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde yer alıyor. Suyu hafi f tuzlu Köyceğiz Gölü nadir bulunan doğal bir hazine. Yaklaşık 52 kilometrekarelik bir alana sahip. Deniz seviyesinden yüksekliği 6-10 metre arasında. Göl içinde dört ada bulunuyor. Denize yakın çoğu göl gibi Köyceğiz de bir zamanlar Akdeniz’le bağlantısı olan bir koydu. Zamanla dalgaların biriktirdiği kum setleri ile denizden koparak göl haline geldi. Köyceğiz Gölü’nün fazla sularını Akdeniz’e taşıyan 12 kilometre uzunluğunda ve iki metre derinliğinde, sazlıklara kaplı bir kanal var. Dünyada bu tür bir kanalla denize bağlanan sadece yedi göl var. Köyceğiz gölü, sadece bu özelliğiyle bile muhteşem bir doğal anıt niteliğinde. Dalyan Kanalı, denizkaplumbağalarının önemli yumurtlama yerlerinden İztuzu Kumsalı’nda Akdeniz’e açılıyor.

Köyceğiz Gölü ve Dalyan Kanalı’nın oluşturduğu verimli alan çok sayıda bitki türü barındırdığı gibi kuşlar açısından da önem taşıyor. Göl çevresinde 40 endemik bitki türü var. Bunlardan 2 tanesinin dünya üzerinde bilinen tek yaşam alanı Köyceğiz Gölü çevresi. Yine bu sistemde yer alan Sülüngür Gölü de Nil kaplumbağası için önemli bir yumurtlama alanı. Susamuru da yöredeki önemli memeli türleri arasında. Çalışmalar gölün 112 kuş türüne ev sahipliği yaptığını ortaya çıkardı. İzmir yalıçapkınının Ege Bölgesi’nde bulunduğu bilinen 2 alandan biri. Ayrıca sığla ağacının da ender görüldüğü yerlerden.

Göl öğlene kadar çok sakin, öğleden sonra ise hafif bir meltem esiyor. Sakin olduğu için su kayağı ve diğer su sporları rahatlıkla yapılabiliyor. Gölün kenarında bulunan 2 kilometrelik yürüyüş alanı muhteşem bir manzara sunan, çok güzel bir parkur. Bütün bu özelliklerine rağmen, ne yazık ki bu sulak alan da diğerleri kadar olmasa da tarımsal ve evsel atıklarla kirletiliyor.
  • Konaklama
Köyceğiz Gölü kıyısında otel ve pansiyon seçenekleri bulunuyor. Ekincik Koyu’ndaki tesislerde de konaklamak mümkün.


Eğridir Gölü



Isparta sınırlarındaki gölün kuzeyde kalan ve daha küçük olan kısmı Hoyran, güneydeki bölümü ise Eğirdir olarak anılıyor. Tektonik kökenli bir göl ancak litolojik yapısı nedeniyle karstlaşmadan da etkilenerek daha da derinleşmiş. Eğirdir Gölü deniz seviyesinden 917 metre yüksekte, yüzölçümü ise 482 kilometrekare. Kıyı uzunluğu 150 kilometreyi bulan Eğirdir Gölü’nün en derin yeri yaklaşık 15 metre.

Şimdiye dek büyük bir kirliliğin yaşanmadığı Eğirdir, Kovada Gölü’nü de besliyor. Göl etrafında birçok yerleşim olmasına rağmen kısmen de olsa temizliğini koruyor. Bu nedenle Isparta’nın içme suyunun bir kısmı buradan karşılanıyor. Göl yukarıdan bakıldığında camgöbeği renginde, ışığın durumuna göre yansımadan dolayı da günün belli saatlerinde farklı renkler alıyor. Bu nedenle halk arasındaki ismi Yedi Renkli Göl. Can Ada ve Yeşil Ada isimli iki kara parçasının bulunduğu Eğirdir Gölü’nü Gelendost Çayı, Değirmen Çayı, Akçay, Kocadere, Pupa Çayı ve birçok yeraltı su kaynağı besliyor.

Eğridir GölüIsparta
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Eğirdir Gölü’nde 120 civarında kuş türü yaşıyor. Sukuşları için önemli bir kışlama alanı olan gölde her yıl ortalama 200 bin civarında sukuşu kaydediliyor. Elmabaş patka, tepeli patka, Macar ördeği ve sakarmeke gölde yaşayan sukuşları arasında. Eğirdir Gölü’nde önemli ölçüde balıkçılık yapılıyor, kerevit diğer bir gelir kaynağı. Bunun yanı sıra gölden sulama ve enerji alanlarında da yararlanılıyor. Eğirdir Gölü’nden 25 kilometrelik bir kanalla kendisinden çok küçük Kovada Gölü’ne de su sağlanıyor. Bir zamanlar gölde 10’dan fazla balık türü bulunuyordu ama yabancı balık türlerinin aşılanmasından sonra azaldılar. Kıyılarının dikliği ve derin olması yüzünden Eğirdir’de kuşların kuluçkaya yatacağı alanlar kısıtlı. Hoyran bölümü ise daha sığ ve kuşların kuluçkaya yatabileceği sazlıklara sahip.
  • Konaklama
Eğirdir ilçesinde otel ve pansiyon seçenekleri bulunuyor. Merci Butik Hotel, gölün içerisindeki Yeşil Ada’da yer alıyor.


Salda Gölü



Salda, Türkiye’nin en derin gölü. Aynı zamanda en temizlerinden biri. Burdur’un Yeşilova ilçesinin altı kilometre uzağında bulunan Salda Gölü’nün yüzölçümü 4 bin 370 hektar. Batısı ve kuzeydoğusu dik ve kayalık, güneyi çayırlık, diğer kıyıları ise beyaz kumsallarla çevrili. Rakımı 1140 metre, derinliği ise 184 metre. Sudaki magnezyum fosfat, kıyıdaki taşlar üzerinde birikerek özgün yapılar oluşturuyor. Ama son yıllarda seviye düştüğü için bunlar açığa çıkıyor ve kuruyup dağılıyor.

Doğal sit alanı statüsüne 1989’da kavuşan göl özellikle dikkuyrukların kışlama alanı. Gölde son 20 yılda üç dört metrelik bir çekilme gözlendi. Suyun çekilmesiyle ortaya çıkan yedi adet beyaz ada ise göle büyük bir güzellik katıyor. Ancak bol yağışlı dönemlerde göl seviyesi tekrar yükseldiği için sular altında kalabiliyorlar. Kış aylarında çok sayıda pasbaş patka ve dikkuyruk, uluslararası öneme sahip bir sulak alan olan Salda Gölü’nde barınıyor. Gölün etrafındaki karaçam ormanı ise keklik, tavşan, tilki ve yabandomuzu gibi birçok yabani hayvana ev sahipliği yapıyor.

Salda GölüBurdur
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Burdur Gölü’nde konaklayan sukuşlarının tümü bu gölü de geçişlerde konaklama için kullanıyor. Gölde 50 civarında kuş türü bulunuyor. Nesli küresel ölçekte tehdit altındaki dikkuyruğun kışlama alanlarından biri. Göl suyu içindeki magnezyumun yanı sıra soda içeriği ve zengin kil mineraller birçok cilt hastalığına iyi geliyor. Yaz aylarında göl kıyısındaki plajlar çok sayıda ziyaretçi ağırlıyor.
  • Konaklama
Salda Gölü doğal plajları ile dikkat çeken, günübirlik turizmin hareketli olduğu göllerin başında geliyor. Göl çevresinde otel bulunmuyor. Otelde kalmak isteyenler Yeşilova’da konaklayabilir. Göl kıyısında Orman İdaresi’nin işlettiği tesislerde izin alınarak kamp yapılabilir.

Burdur Gölü


Burdur Gölü, Burdur ile Isparta illeri arasında yer alıyor. Söğüt Dağı ile Suludere-Yayladağ arasında kalan tektonik kökenli gölün en derin noktası 110 metre; deniz seviyesinden ise 857 metre yüksekte. Alanı 23 bin 700 hektar olan göl, son yıllarda 18 bin 500 hektara kadar düştü. Dışarı çıkışı olmayan Burdur Gölü’nün suları biraz tuzlu; arsenik oranı da diğer göllere oranla fazla. Bu durum göldeki canlı yaşamını olumsuz etkiliyor.

Kuşlar açısından büyük önem taşıyan Burdur Gölü’nde 150 civarında kuş türü kaydedilmiş. Göl, kara kumru ve flamingoların göç yolları üzerinde. Nesli tehlike altındaki dikkuyruğun dünya nüfusunun büyük bir kısmının gölde kışlaması önemini daha da arttırıyor. Göl kış aylarında buz tutmuyor, bu nedenle birçok göçmen kuş, kışı burada geçiriyor. Bu özelliği nedeniyle uluslararası öneme sahip ve Ramsar Sözleşmesi kapsamında. Kaşıkgaga, yeşilbaş, karabaş, ince gagalı martı, bahri, kara boyunlu batağan, uzun kuyruklu baştankara, saka, florya, kızılgerdan, karatavuk, ispinoz, büyük baştankara ve tepeli toygar gölde gözlenen kuş türleri arasında. Burdur Gölü’nde konaklayan veya göç sırasında kullanan toplam kuş türü sayısı 100 civarında; sonbahar ve kış mevsiminde de 100 binin üzerinde kuş gölde barınıyor.


Burdur GölüBurdur(Isparta)
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Burdur Gölü’nün en önemli kaynakları Adalar Çayı ve Bozçay. Ancak Bozçay üzerine yapılan barajlar yüzünden son birkaç yıldır göle su girişi olmuyor. Fabrika atıkları, tarımsal ilaçlar ve Burdur’un evsel atıkları gölün her geçen gün biraz daha kirlenmesine neden oluyor. Ancak Burdur Belediyesi’nin yaptığı arıtma tesisinin devreye girmesi ile birlikte gölün sularında az da olsa temizlenme görülmeye başlandı.
  • Konaklama
Burdur Gölü kıyısında, göl manzaralı tesisler mevcut.

kesfetmekicinbak.com
  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 15.06.2011, 23:50   #5
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türkiye'nin Gölleri | Göllerimiz

Kovada Gölü

Isparta’nın Eğirdir ilçesinde bulunan Kovada Gölü, küçük olmasına rağmen yöre ekosistemi için oldukça önemli. Karstik bir göl olan Kovada’nın en büyük beslenme kaynağı, kendisine bir kanalla bağlı olan Eğirdir Gölü; bu kanal aracılığıyla Eğirdir’in suları Kovada Gölü’ne aktarılıyor.

Aslında Kovada, bir zamanlar tıpkı Hoyran Gölü gibi Eğirdir ile birleşikti. Onun güneye uzanan bir parçası olan Kovada, arada bağlantıyı sağlayan dar vadinin alüvyonlar tarafından işgal edilmesi sonucu ayrıldı ama su girişi az da olsa devam etti. Yaklaşık 900 metrelik bir rakımda bulunan Kovada Gölü’nün yüzölçümü yaklaşık 40 kilometrekare, en derin noktası 6 metre civarında. Etrafı zengin bir bitki örtüsüne sahip Kovada Gölü, 1970 yılında milli park ilan edildi; 1992 yılında ise 1. derece doğal sit alanı oldu. Gölde sazan, kadife, tatlı su levreği gibi balıklarla tatlı su ıstakozu yaşıyor. Gölün çevresinde yabandomuzu, sansar, porsuk, tilki, ağaç sincabı gibi yaban hayvanları bulunuyor.


Kovada GölüIsparta
Fotoğraf: Hüseyin Ürkmez

Kızılçam, karaçam, meşe, kocayemiş, yabani zeytin, melengiç, boyacı sumağı, muşmula, alıç, böğürtlen yörenin bitki örtüsündeki türler arasında. Kovada Gölü’nde boz ördek, angıt, fiyu, gri balıkçıl, tepeli patka ve Anadolu sıvacısının da içinde bulunduğu 100 civarında kuş türü kaydedildi. Göl civarında kamp kurulacak alanlar bulunuyor.
  • Konaklama
Kovada Gölü Milli Parkı’nda çadır ve karavanla konaklama mümkün. Otelde kalmak isteyenler Eğirdir ilçesindeki tesislerden yararlanabilir

Karataş Gölü
Tefenni Ovası’nda küçük bir göl olan Karataş, 1190 hektarlık bir alan kaplıyor. Burdur’un Karamanlı ilçesi sınırlarında bulunan Karataş Gölü, 1995 yılında yaban hayatı koruma alanı ilan edildi. Uluslararası sulak alanlar listesinde yer alıyor; çok sayıda kuş türü gölde konaklıyor. Gölde şimdiye kadar 40 civarında kuş türü tespit edildi. Karataş Gölü’nde en yaygın bulunan balık sazan. Gölü besleyen en önemli kaynaklar Bademli Dere ve Bozçay. Etrafı sazlıklarla kaplı gölden su alınarak civardaki tarlalarda kullanılıyor.
Göçmen kuşlar için önemli bir dinlenme alanı olan Karataş Gölü, son yıllardaki yanlış uygulamalar nedeniyle tehdit altında. Karataş Gölü civarındaki tarlalardan kaynaklanan kimyasal kirlenme ciddi bir risk. Karataş Gölü’nün en büyük problemi ise doğal bir gölden yapay bir gölete dönüştürme çalışmaları. Geçtiğimiz yıllarda yapılan birkaç sedde, gölün doğal yapısını bozuyor.

Karataş GölüBurdur
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Kuraklığın yanı sıra gölü besleyen ana kaynak Bozçay’ın sularının Karamanlı Barajı’na aktarılması oldu. Kaçak avlanma da göldeki da Karataş Gölü’nün sularını azaltıyor. Bu hatalı uygulama gölün su seviyesinin yarı yarıya düşmesine neden ekosistemi tehdit ediyor.
  • Konaklama
Burdur-Karamanlı yolu üzerindeki yakınında turistik tesis yok. Burdur merkezindeki oteller tercih edilebilir ya da Salda Gölü kıyısında kamp kurulabilir.


Karagöl


Ankara’nın Çubuk ilçesinde, Kışlacık köyünün birkaç kilometre kuzeybatısında Karagöl. Yörenin en önemli sulak alanı. İlçe merkezine 30 kilometre uzaklıktaki göle artan rakım nedeniyle yavaş yavaş yükselen virajlı bir yolla ulaşılıyor. Kavak Dağı ile Yıldırım Dağı eteklerindeki gölün alanı çok büyük değil ama etrafında 50 civarında çiçek türü yetişiyor. Gölün dağ kavağı ve çam ağaçlarıyla kaplı dik yamaçları hem gölün görsel değerini artırıyor, hem de yaz aylarında çevreyi serinletiyor. Zirvelerde yaz aylarında bile karın eksik olmaması nedeniyle orman içindeki kaynak suları oldukça soğuk. Sazan gölde en sık görülen balık türü. Karagöl’ün dibi balçık olduğu için yüzmek kesinlikle yasak. Göl çevresi, yaz aylarında hafta sonları bölge sakinlerinin yoğun olarak yararlandığı bir mesire alanına da sahip. Birkaç gün konaklamak isteyenler için uygun kamp yerleri bulunuyor. Bu da doğaseverlerin Karagöl’ü kış aylarında da ziyaret ederek muhteşem kar manzarasından yararlanmasını sağlıyor.


KaragölAnkara
Fotoğraf: Turgut Tarhan

Gölden dönerken Çubuk ilçesinin sembolü haline gelen ve adına festivaller düzenlenen ev yapımı turşudan da alınabilir.
  • Konaklama
Ankara’nın Çubuk ilçesine 30 kilometre mesafede yer alan Karagöl’e Ankara’dan günübirlik ziyaret yapılabilir. Göl çevresinde piknik alanları mevcut. Çubuk ilçesinde her yıl eylül ayında “Uluslararası Çubuk Turşu ve Kültür Festivali” kutlamaları Karagöl’de yapılıyor. Çubuk ilçesindeki küçük pansiyonlarda da kalınabilir. Karagöl’de çeşitli kamu kuruluşlarına ait misafirhaneler de var. Karagöl’ün etrafındaki doğal güzellikleri keşfetmek için Kışlacık Yaylası, Ayı Kayası ve Aydost Dağı’na doğa yürüyüşleri yapılabilir. Göle kadar ulaşan asfalt yol kışın kapanmıyor.

Mogan ve Eymir Gölleri

Bu iki gölün birlikte ele alınmasının nedeni, yakınlıklarının yanı sıra oluşum biçimlerinin de aynı olması. Her iki göl de Ankara’nın Gölbaşı ilçesi sınırlarında bulunuyor. Bu göller bir zamanlar Mogan, Eymir ve İncesu derelerinin aktığı vadinin alüvyonla dolması sonucu oluştu. Yani her ikisi de tipik bir alüvyon gölü. Mogan Gölü’nün uzunluğu 4 kilometre, en geniş yeri 1250 metre, yüzölçümü ise 2.5 kilometrekare. Sığ bir göl olan Mogan’ın derinliği, suyun en bol olduğu ilkbahar aylarında bile 5 metreyi geçmiyor; ortalama derinlik ise 2.8 metre. Eymir Gölü yaklaşık 13 kilometre gibi uzun bir kıyı şeridine sahip. Yüzölçümü 1.25 kilometrekare, en derin yeri 6 metre, ortalama derinlik ise yaklaşık 3 metre.

Mogan Gölü’nün ana beslenme kaynakları Sukesen, Başpınar, Gölova, Yavrucak, Çolakpınar, Tatlım, Kaldırım ve Gölcük dereleri. Mogan Gölü’nde günümüze değin 226 kuş türü kaydedildi. Göl, özellikle dikkuyrukların ve pasbaş patkaların dünya üzerindeki en önemli üreme alanlarından biri. Eymir Gölü’nde ise en çok görülen kuş türleri yeşilbaş ördek, elmabaş patka ve bahri.

Mogan ve Eymir GölleriAnkara
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Eymir Gölü’nü besleyen ana kaynak Mogan Gölü. Rakımı 5 metre daha yüksek olan Mogan’dan boşalan sular, Eymir’e gidiyor. Bu iki gölün Türkiye’deki diğer birçok göl gibi kuruması veya kirlenmesi, yöreyi kuşlar için konaklama ve üreme alanı olmaktan çıkarabilir.
  • Konaklama
Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde oteller mevcut.

kesfetmekicinbak.com
  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 16.06.2011, 20:35   #6
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türkiye'nin Gölleri | Göllerimiz

Seyfe Gölü


Kırşehir’in 35 kilometre doğusunda muhteşem bir sulak alan olan Seyfe Gölü 15 kilometrekarelik bir alanı kaplıyordu. Denizden 1080 metre yüksekteydi, derinliği 12 metreyi buluyordu. Ne yazık ki bir zamanlar çok sayıda kuşun konakladığı Seyfe Gölü artık yaz aylarında üzerinde 15-20 santimetrelik bir tuz tabakasının bulunduğu bir düzlüğe dönüşüyor. Yine de kışın aldığı bol yağış sayesinde eskisi gibi olmasa da su biriktirmeyi başarıyor.


Geçmişte flamingolar için önemli bir üreme alanı olan Seyfe Gölü, 1990’da tabiatı koruma alanı, 1994’te Ramsar alanı ilan edildi. Ancak bunlar kurutulmasını önlemedi. Gölün yok olmasının nedeni, kolaycı bir yaklaşımla küresel ısınmaya bağlansa da durum hiç de öyle değil. Türkiye’nin birçok yerinde açılan kaçak kuyular burada da devreye girdi, yaklaşık 2 bin kuyu yüzünden Seyfe hızla su kaybetmeye başladı. Derinlikleri yer yer 200 metreye ulaşan kaçak kuyular yöredeki yeraltı sularını hızla tüketerek gölün beslenmesini engelledi. Günümüzde yaz aylarında tamamen kuruduğu için zemininde biriken tuz, gölün etrafındaki tarım alanlarını tehdit ediyor. Su olmadığı için kısa sürede sazlıklar da yok oldu ve bölge halkı önemli bir gelir kaynağını kaybetti.


Seyfe Gölü Kırşehir
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Gölün yok olmasıyla birlikte kıyıdaki söğütler de kurudu ve don olayı sonucu meyve bahçeleri zarar görmeye başladı. En kaygı verici gelişme ise on binlerce kuşun gölü terk etmesi. Şimdi Seyfe eski günlerine geri dönebilme umuduyla kış aylarında göle gelen kuşlarla avunuyor.
  • Konaklama
Seyfe Gölü kıyısında konaklama tesisi mevcut değil. Gölü ziyaret etmek isteyenler Kırşehir il merkezinde konaklayabilir.


Tuz Gölü


Tuz Gölü, 1500 kilometrekarelik yüzölçümüyle bir zamanlar Türkiye’nin ikinci büyük gölüydü ama son yıllarda su kaybettiği için artık sıralaması tartışmalı. Deniz seviyesinden 905 metre yükseklikte. Konya, Aksaray ve Ankara il sınırlarında yer alıyor. Türkiye’nin en sığ gölü; derinliği ortalama 40 santimetre. Dünyanın da en tuzlu ikinci gölü.

Peçenek, Melendiz, İnsuyu, Karasu ve Kırkdelik çayları gölün ana beslenme kaynakları. Ancak son yıllarda yaz aylarında, bu dereler kuruduğu için gölde buharlaşma beslenmeden fazla oluyor ve kapladığı alan her yıl biraz daha küçülüyor. Bu durum, gölü beslenme alanı olarak kullanan flamingo başta olmak üzere birçok kuş türünü tehdit ediyor. Oysa burası flamingoların Türkiye’deki en önemli kuluçka alanı. Kuluçka dönemlerinde gölde her biri 5-6 bin yuvadan oluşan dev kuluçka kolonileri gözlemleniyor. Flamingonun dışında angıt, kılıçgaga, ince gagalı martı, turna ve boz kaz da Tuz Gölü’nün sakinleri arasında. Göl aynı zamanda bozkır kartalının ülkemizde bilinen iki üreme alanından biri. Tuz Gölü kenarındaki su birikintileri, meralar ve ekili alanlar sayesinde yüz binlerce kuş, bu havzada rahatlıkla beslenebiliyor. Gölün çevresindeki benzersiz tuzcul bozkır habitatları 39 endemik bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Bu türlerden 4 tanesinin dünyada bilinen tek yaşam alanı Tuz Gölü.
Devlet Su İşleri (DSİ), Konya’nın atık sularını bir tahliye kanalıyla Tuz Gölü’ne aktarıyor, bu nedenle göldeki su seviyesi yer yer yükselse de kirlilik artıyor. Tuz Gölü Havzası’nda altı bini ruhsatlı 16 bin kuyunun bulunması da gölün küçülmesine yol açıyor. Buna ek olarak Konya Ovası’nda çok su tüketen şekerpancarı, yonca, mısır, ayçiçeği gibi bitkilerin yetiştirilmesi de su tüketimini arttırıyor. Bu hızla giderse gelecek 10 yılda Tuz Gölü tamamen kuruyup yok olabilir. Yağışların son zamanlarda iyi gitmesine rağmen Tuz Gölü’nün seviyesinde fazla bir değişiklik olmadı, bu durum endişeleri de arttırdı.

Tuz GölüKonyaAksarayAnkara
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Kurumayı önlemenin ya da geciktirmenin tek yolu ise suyun büyük bir çoğunluğunu boşa harcayan vahşi sulama yönteminden vazgeçilmesi ve damla sulamanın kullanılması. Bu basit tedbir bile Tuz Gölü’nün ömrünü uzatmaya yetebilir.
  • Konaklama
En zengin konaklama seçenekleri Konya’da bulunuyor.


Eber Gölü


Eber Gölü, Afyon’un Çay, Sultandağı ve Bolvadin ilçeleri arasında kalıyor. Yüzey alanı 125 kilometrekare olan göl, denizden 967 metre yüksekte. Eber, susuzluk sorunu yaşayan göllerimiz arasında; yüzölçümü ayrıca içindeki sazlıklardan dolayı bir çayırlığı andırdığı için sürekli değişiyor. Gölü besleyen ana kaynak Akarçay. Sultan Dağları’ndan gelen sular da önemli bir kaynak. Eber, bir zamanlar bölgede bulunan büyük bir gölden geriye kalan kalıntı göllerden biri. Geçmişte Eber ile Akşehir Gölü’nün tek bir göl olduğu biliniyor; ikisi günümüzde de birbirine bir kanalla bağlanıyor.

Eber kıyılarında yetişen hasırotu ve kamış, yöre ekonomisine ciddi katkı sağlıyor. Göl kuşlar için de çok önemli bir sulak alan. Adalarında ve sazlıklarında kuluçkaya yatmak veya kışlamak için çok sayıda kuş türü Eber’e geliyor. Küçük karabatak, bayağı kaşıkçı, Dalmaçya tepeli pelikanı, bayağı balaban, erguvani balıkçıl, gülen sumru, dikkuyruk, sakarmeke bunlardan bazıları. Sazan, turna, aynalı sazan, suyılanı ve sukaplumbağası gölde yaşayan önemli canlıların başında geliyor. Eber Gölü, Türkiye’deki diğer birçok sulak alan gibi çeşitli sorunlarla karşı karşıya; susuzluk yaban hayata son yıllarda büyük zarar verdi. Yerleşimlerin ve fabrikaların atıkları da gölü önemli ölçüde kirletti.

Eber GölüAfyon
Fotoğraf: Ufuk Sarışen

Eber Gölü, bünyesinde biriken atıkları süzerek temiz sularını Akşehir Gölü’ne gönderiyor. Ama bu durum kendisinin daha da çok kirlenmesine neden oluyor. Doğal değerlerinin korunması amacıyla Eber Gölü, 1992 yılında sit alanı ilan edildi.
Konaklama
Afyon’da termal oteller var.


Akşehir Gölü



Akşehir Gölü belki de Türkiye’nin en çok tanınan göllerinden biri. Bunun başlıca nedeni de kuşkusuz Nasrettin Hoca’nın göle yoğurt mayaladığı fıkra. Ne yazık ki 2009 yılına kadar gölde ciddi anlamda bir kuruma görüldü; ancak yağışların artması, gölün biraz canlanmasını sağladı. Akşehir Gölü de tıpkı Eber gibi büyük bir gölün kalıntısı. Bir zamanlar tek bir göl olan Akşehir ve Eber arasında, günümüzde bir kanal aracılığıyla su alışverişi oluyor. Kap, Şimşek, Aynacı, Cevizli, Evliya, Nadir, Tekke, Engilli ve Adıyan dereleri Akşehir Gölü’nü besleyen önemli kaynaklar. En büyük beslenme kaynağı ise Eber Gölü.


Akşehir Gölü kapalı bir havzada bulunduğu için dışarı çıkışı yok; su çıkışı daha çok buharlaşma ile gerçekleşiyor. Beyşehir ve Eber göllerinin aksine tam bir tatlı su gölü değil, az da olsa tuzluluk gözleniyor. Denizden 954 metre yüksekteki gölün alanı 353 kilometrekare; derinliği ise 2-4 metre arasında değişiyor. Kuş türleri ve gölde yaşayan canlı toplulukları açısından Eber’le büyük benzerlikler gösteriyor. Sazan ve turna, gölün önemli ticari balıkları. Akşehir Gölü büyük sazlık alanlara sahip değil. Sonbahar ve kış aylarında gözlenebilen kuş sayısı 60-70 bin civarında; en kalabalık olanlar ise yabankazları ve yabanördekleri.


Akşehir GölüKonya Afyon
Fotoğraf:Cüneyt Oğuztüzün


Kuşlar için çok önemli bir sulak alan olan göl, kış aylarında bazen donuyor. Bu durum yörede kışlayan kuşlar için sorun yaratabiliyor.
Konaklama
Akşehir’de Nasrettin Hoca Şenlikleri 1959 yılından beri aralıksız kutlanıyor. Şenlik temmuz ayının ilk haftası yapılıyor.

kesfetmekicinbak.com
  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 16.06.2011, 21:05   #7
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türkiye'nin Gölleri | Göllerimiz

Beyşehir Gölü

Tektonik kökenli bir göl olan Beyşehir, Dedegöl Dağları’ndan gelen irili ufaklı derelerle besleniyor. Çaydere, Eğriçay ve Hızardere onu besleyen önemli akarsulardan. Beyşehir Gölü’nün denizden yüksekliği 1115 metre, yüzölçümü 651 kilometrekare. Suyu tatlı, en derin yeri ise yaklaşık 10 metre. Beyşehir Gölü’nde 30 civarında ada bulunuyor. Seviyesinin yükseldiği dönemde bazıları sualtında kalabiliyor. Isparta’nın Yenişarbademli ilçesi açıklarındaki Kız Kalesi Adası’nda tarihi kalıntılar bulunuyor.

Bunların en ünlüsü Selçuklu döneminden kalan Kubadabad Sarayı harabeleri. Beyşehir Gölü’nde sazan, aynalı sazan, turna, levrek, kadifebalığı gibi türler yaşıyor. Bununla birlikte gölde endemik 9 içsu balığı türü daha var. Bunların 4 tanesi dünya üzerinde sadece Beyşehir Gölü’nde bulunuyor. Önemli bir sulak alan olan gölde küçük karabatak, Dalmaçya tepeli pelikanı, bayağı balaban, alaca balıkçıl, erguvani balıkçıl, sakarca kazı, sakarmeke ve dikkuyruk gibi türlerin içinde bulunduğu 130 civarında kuş türü görülüyor. Son yıllardaki kuraklık ve yanlış uygulamalar Beyşehir Gölü’nün de suyunun azalmasına neden oldu. Göl çevresinde çok sayıda ilçe ve köy bulunuyor; bunların içinde sadece Beyşehir’de arıtma tesisi var, bu yüzden göl evsel atıkların tehdidi altında.


Beyşehir GölüKonyaIsparta
Fotoğraf:Turgut Tarhan

Suyun çekilmesi ve tarım ilaçlarının etkisiyle önemli bir geçim kaynağı olan balıkçılık yok olmak üzere. Özellikle Konya Ovası’nın sulanması için Beyşehir Gölü’ne yapılan regülatörden sonra gölün suları hızla azalmaya başladı.


Bolluk Gölü

Konya Kapalı Havzası’nın en büyük gölü Tuz Gölü’nün kurumaya başlamasıyla birlikte bölgedeki birçok göl ya tamamen kurudu ya da kurumanın son aşamasına geldi. Bolluk Gölü de Konya’nın Cihanbeyli ilçesinde bulunan, kurumaya yüz tutmuş bir sulak alan. Bir zamanlar birçok canlıya ev sahipliği yapan gölün yerinde şimdi beyaz bir soda tabakası uzanıyor. Sadece yağışlı dönemlerde bir miktar su tutuyor. Doğal sit alanı ilan edildiği 1992’den günümüze 1150 hektarlık gölden geriye küçük bir alan kaldı.

Gölde bir zamanlar kaşıkçı, kılıçgaga, Akdeniz martısı ve gülen sumru kuluçkaya yatıyordu. Tuz Gölü’nde üreyen flamingolar için de önemli bir beslenme alanıydı. Ne yazık ki dünyanın en önemli kapalı havzaları arasında yer alan Konya Kapalı Havzası’ndaki göller günümüzde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Yörede son bir milyon yıldır zaten bir kuruma yaşanıyor. Bir milyon yıl önce Ankara’dan Konya’ya kadar tüm düzlükler adına “Konya Gölü” dediğimiz büyük bir gölle kaplıydı. Havzada şu anda var olan göller, onun son kırıntıları. Havza zaten bir gün tamamen kuruyacaktı ama belki bu birkaç yüzyıl sonra gerçekleşecekti.

Bolluk Gölü Konya
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Ancak bilinçsiz su kullanımı ve yanlış sulama politikaları yüzünden mevcut ekosistem hızla kurudu. On binlerce kuşa ev sahipliği yapan Bolluk Gölü de yanlış su politikalarının kurbanı oldu. Son yağışlar gölü bir ölçüde canlandırdı ancak göl tuzcul bir bitki örtüsüne sahip, sulama kanalından gelen su ise bir tatlı su bataklığı ortaya çıkarıyor. Ayrıca kanal aracılığıyla çevredeki tarlalardan kaynaklanan kimyasal kirlilik, Bolluk Gölü’ne taşınıyor. Yöredeki sodyum sülfat tesisleri de gölün sularının azalmasının bir diğer nedeni.
  • Konaklama
Bolluk Gölü’ne en yakın konaklama merkezleri Konya’da.

Obruk Gölleri (Konya)


Konya’nın Karapınar ilçesindeki Obruk Platosu’nda yer alan obruklar, yöreyi hem bir cazibe merkezi haline getiriyor, hem de ciddi bir risk oluşturuyor. Apa, May, Kızören, Timraş, Çıralı ve Meyil obrukları, içinde su bulunduran ve görsel değere sahip doğa varlıkları. Bunların yanı sıra içinde su olmayan onlarca obruk daha bulunuyor. Oluşum modelleri ve doğal güzellikleri nedeniyle platodaki obruklar, tüm dünyanın yoğun ilgisini çeken birer doğa harikası konumunda. Ancak platoda yaşayanlar nerede ve ne zaman bir obruk oluşacağını bilemediğinden huzursuz. Bazı obruklar insan doğa ilişkisinin en güzel örneğini oluşturuyor. Tabanında su olduğu için tam çökememiş, sadece hafif bir çökme göstererek düz bir çukurluk olarak kalmış bazı obrukların içinde yayla kurulmuş.


MeyilKonya
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Obruk kelimesi kısaca çukur, çökmüş yer anlamına geliyor. Kireçtaşlarının karstik erime ile yeraltında oluşturduğu mağaraların tavanı, zamanla üzerindeki ağır yükü taşıyamaz duruma geliyor ve çöküyor. Böylece obruk oluşuyor. Platoda bu kadar fazla obruk olmasının nedeni ise yakın zamanda burada birçok volkanik aktivite olması. Obruk Platosu’ndaki egemen kaya grubu kireçtaşları ve marn. Karbonatça zengin bu kaya grubunun bu kadar hızla erimesinin sebebi de bölgede var olan volkanlar. Karapınar’dan kuzeye doğru akan yeraltı suları, volkanik bölgelerden geçerken karbondioksit ile zenginleşiyor ve karbonik asit oluşuyor. Bu asit, kireçtaşlarının hızlı karstlaşmasına yol açıyor ve obrukları meydana getiriyor.


Yeşilgöz Konya
Fotoğraf: Ali Ethem Keskin

Obruklar, yöredeki kırık hatlarını takip ediyor. Çünkü zaten zayıf olan kayaların karbonik asitle erimesi daha kolay oluyor. Obruklar tıpkı huniye benziyor. Ağız çapları geniş, tabana doğru daralıyorlar. Obruk Platosu’ndaki en güzel örnek Çıralı. İçinde muhteşem bir göl barındıran bu obruğun duvarlarına uzun zaman önce mağaralar oyulmuş. Obruğun hemen kenarında iki adet de höyük bulunuyor.
  • Konaklama
Obruk Yaylası’nı gezmek için Ereğli’de konaklanabilir.

Palas Tuzla Gölü


Palas Ovası’nda yer alan Palas Tuzla Gölü, Kayseri il merkezine 40 kilometre uzaklıkta. Yüzölçümü yıllık yağış durumuna göre 25-35 kilometrekare arasında değişiyor. Deniz seviyesinden yüksekliği 1131 metre olan göl, suyun bol olduğu dönemlerde 15 metrelik derinliğe ulaşıyordu ancak günümüzde bunu söylemek zor. Palas Tuzla Gölü’nün çevresinde Kırkkız Tepe, Işıl Tepe, Göz Tepe ve Elmalı Dağı gibi yükseltiler bulunuyor; bu nedenle kapalı bir havza niteliğinde. Gölü besleyen önemli akarsular Değirmen Dere, Yeştepınar, Körpınar, Başpınar ve Soğukpınar. Dağlardan gelen kar suları ve yeraltı suları diğer önemli kaynaklar. Yaz aylarında kuruyan kısımlarda 10-15 santimetre kalınlığında tuz tabakası oluşuyor. Çevresindeki ıslak çayırlar, sazlıklar, tuzcul bitki bozkırları, meralar gölü kuşlar için önemli bir yer haline getiriyor. Bu nedenle göl 1993 yılında 1. derece doğal sit alanı ilan edildi. Ayrıca Türkiye’nin Ramsar alanları listesinde.

Palas Tuzla Gölü toy, büyük cılıbıt, akça cılıbıt, angıt, mahmuzlu kızkuşu ve küçük kerkenez gibi kuşlar için önemli bir üreme alanı. Göl birkaç yıl öncesine kadar Türkiye’nin insan etkisinden uzak kalmış belki de tek sulak alanı iken ne yazık ki yanlış su politikaları yüzünden bu özelliğini kaybetmeye başladı.


Palas Tuzla Gölü Kayseri
Fotoğraf: Behiye Yılmaz

Aşırı yeraltı suyu kullanımı ve gölü besleyen kaynakların önünün kesilerek su girdisinin azalması gölü tehdit ediyor. Yağışların artması gölü şimdi eski haline getirmiş olabilir ama yanlış sulama politikalarının devamı gelecek için risk yaratıyor.
  • Konaklama
Göl civarında konaklama tesisi mevcut değil. Göle en yakın Sarıoğlan ilçesinde bir öğretmenevi mevcut.
  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 16.06.2011, 21:39   #8
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türkiye'nin Gölleri | Göllerimiz

AGöl


Türkiye’nin en önemli volkanik göllerinden biri. Jeolojik literatürde bu tür göllere “maar” deniyor. Bir veya birden fazla patlamayla meydana gelen, sadece tüfl erden oluşan krater biçimindeki volkanlar bu adı alıyor. Acı Göl dışında Nevşehir Gölü, Meke Gölü ve Süphan Dağı’nın eteklerindeki Aygır Gölü de maarlara birer örnek. Acı Göl, Karapınar ilçe merkezinin 10 kilometre doğusunda, Ereğli yolu üzerinde bulunuyor. Gölün yüzölçümü yaklaşık 1.2 kilometrekare. Derinliğinin 300 metreye yaklaştığı söylense de bununla ilgili sağlıklı bir çalışma bugüne kadar yapılmış değil. Gölün suyu sülfatlı tuzlar içeriyor; “acı” ismi de buradan geliyor.


Acı GölKonya
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Gölden gaz ve sıcak su çıkışının devam etmesi, volkanik aktivitenin bitmediğini gösteriyor. Karapınar’da obruklarla maarlar birbirine karıştırılmamalı. Maarlar volkanik kökenli ve patlamayla oluşuyor; obrukla ise tortul kökenli ve çökmeyle meydana geliyor.
  • Konaklama
En yakın konaklama merkezi Ereğli.
Meke Gölü


Gerek oluşumu, gerek görünümü açısından dünyanın en ilgi çekici göllerinden biri olan Meke de volkanik kökenli bir “maar”. Konya’nın Karapınar ilçesinin 8 kilometre güneydoğusunda yer alıyor. Ereğli yönünde ilerlerken Meke Gölü tabelasından girdikten iki kilometre sonra kıyılarına varılıyor.


Deniz seviyesinden 981 metre yüksekteki göl iki kraterden oluşuyor. İlkinin oluşumu 5 milyon yıl öncesine kadar gidiyor. Bu dönemde meydana gelen patlama ile Meke maarı oluştu ve zamanla suyla doldu. Uzun süre bu şekilde kalan kraterde günümüzden yaklaşık 9 bin yıl önce bir patlama daha meydana geldi ve ana kraterin içinde bir volkan konisi yükseldi. Kraterin içindeki koni tüften oluştuğu için yağışları kolayca emerek şeklinin bozulmasını önledi.

Flamingo, angıt, sakarmeke, kızılbacak, uzunbacak ve delice doğan gibi 100’ün üzerinde kuş türünün konakladığı Meke Gölü bu özelliği nedeniyle 2005’te Ramsar alanı ilan edildi. Bir zamanlar derinliği 25 metreyi bulan gölün suları tuzlu. Ama günümüzde gölün suyu oldukça azaldı. Kuşlar, yaz aylarında bataklığa dönüşerek koku yayan Meke Gölü’nü terk etmeye başladı. Yüz bine varan turist sayısı da yıllar içinde giderek düştü. Bilinçsiz sulama politikaları yüzünden yeraltı sularının yok olması, Meke Gölü’nün kurumasının en önemli sebeplerinden biri. Bu politikalar devam ettikçe ne yazık ki yörede birçok göl daha kaybedilecek.

Meke Gölü Konya
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Meke Gölü, tüm dünyaya mal olmuş bir jeolojik miras. Bu nedenle gölün gelecek nesillere kalması için bir an önce koruma çalışmalarına başlamak gerekiyor.
  • Konaklama
En yakın konaklama merkezi Ereğli.


Sultansazlığı

Dört tarafı dağlarla çevrili bir düzlük Sultansazlığı. Bu dağlardan gelen Yahyalı, Yeşilhisar, Dündarlı dereleri ile Develi Çayı, bu sulak alanı besleyen ana kaynaklar. Sazlık, 100 kilometrekarelik Develi Ovası’nın yaklaşık yüzde 25’ini kaplıyor.

Sultansazlığı kendi içinde Yay Gölü, Söbe Gölü ve Çöl Gölü gibi birkaç göle ve geniş bataklıklara ayrılıyor. En derin noktası sadece 2 metre civarında; ortalama su seviyesi ise mevsime göre 40-60 santimetre arasında değişiyor. Suyun fazla olduğu dönemlerde Sultansazlığı’ndan taşan sular Yay Gölü’ne boşalırdı. Sazlık, az su içermesine rağmen çok geniş bir alana yayılırdı. Sazlık ve bataklıklar ile bunları kuşatan meralar geniş besin kaynakları sunar, yüz binlerce su kuşunu konuk ederdi.

Dünyanın en önemli sulak alanlarından Sultansazlığı yanlış tarım ve su politikaları yüzünden kuruma noktasına geldi. Ama son dönemlerdeki yağışlar sayesinde eski bereketine geçici de olsa bir ölçüde kavuştu. Sultansazlığı geçmişte dikkuyruk, flamingo ve yaz ördeği için Türkiye’deki en önemli üreme alanıydı. Yaygın olarak gözlenen kuşlar arasında alaca balıkçıl, kaşıkçı, boz ördek, pasbaş patka, bataklık kırlangıcı, gülen sumru, küçük sumru, küçük balaban, yeşilbaş, sakarmeke, bağırtlak da var. Sultansazlığı özellikle göç mevsiminde büyük kuş topluluklarına ev sahipliği yapıyor. Eylül-ekim aylarında kuş nüfusu yüz binlerle ölçülüyor. Göl ve sazlıklarda bulunan balıklar, kurbağa ve semender larvaları kuşlar için önemli bir besin kaynağı. Yörede kirpi, yarasa, gelincik, alacasansar, sufaresi, tarlafaresi, orman sıçanı gibi canlılar da yaşıyor.
SultansazlığıKayseri
Fotoğraf: Turgut Tarhan

Biyolojik çeşitliliğiyle dikkat çeken Sultansazlığı 1994’te A sınıfı sulak alanlar listesine alındı. Sazlıklar ayrıca yöre halkı için önemli bir gelir kaynağı
  • Konaklama
Sultansazlığı’nda kuş gözlemine gelen ziyaretçiler Ovaçiftlik köyündeki Sultan Pansiyon’da kalıyor.
Hazar Gölü

Hazar, Doğu Anadolu Bölgesi’nin önemli tektonik göllerinden biri. Uzunluğu 22, genişliği ise yaklaşık olarak 6 kilometre; alanı ise 85 kilometrekare. Hazar Gölü, Doğu Anadolu Fay Zonu’nun üzerinde bulunuyor, şekillenmesindeki ana etken de bu fay zonu. Gölün başlıca beslenme kaynakları Güneydoğu Toroslar’ın dik yamaçlarından gelen Kürk Suyu, Zıkkım Deresi, Sevsak Deresi, Behrimaz Deresi ile yeraltı suları. Gölün ilişki içinde olduğu en büyük kaynak ise Dicle Nehri; güneydoğu ucunun Dicle ile bağlantısı var.

Göle su girişinin olduğu yerlerdeki sazlıklar, sayıları az da olsa kuşların barınmasını sağlıyor; gölü besleyen iki önemli dereden Kürk ve Zıkkım’ın deltaları da kuş popülasyonu barındırıyor. Kuş türleri arasında batağan, Van Gölü martısı, boz ördek ve sakarmeke yer alıyor. Hazar Gölü’nde yaygın olarak gözlenen balık türleri ise aynalı sazan ve karabalık. Gölün en derin yeri yaklaşık 150 metre. Dalışlar Hazar Gölü’nün içinde eski bir yerleşimin bulunduğunu da ortaya koydu, sulama nedeniyle gölden aşırı su çekildiği dönemde bu kalıntılar ortaya çıkıyor.

Doğu Anadolu Fayı üzerinde meydana gelen büyük bir deprem sonucu, göl kenarındaki bir yerleşimin sualtında kalma olasılığı çok fazla.


Hazar GölüElazığ
Fotoğraf: Sinan Çakmak

Kirlilik, Hazar Gölü için şu anda büyük bir problem olmasa da gelecekte göl ekosisteminde ciddi problemlerin yaşanma riski var. Aşırı ve kaçak balık avcılığı ise bir diğer sorun. Balık sayısı azaldığı için 2009 sonbaharında Hazar Gölü’ne 20 bin sazan yavrusu bırakıldı.
  • Konaklama
Hazar Gölü’nün güneyindeki Sivrice ilçesinde oteller bulunuyor.

kesfetmekicinbak.com
  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 16.06.2011, 22:01   #9
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türkiye'nin Gölleri | Göllerimiz

Tortum Gölü



Tortum ilçesinin adıyla anılsa da Uzundere sınırlarında bulunuyor. Tortum Gölü, Uzundere ilçe merkezine yaklaşık 10 kilometre mesafede. Yüzölçümü 8 kilometrekare, genişliği ise 100 metre ile 1 kilometre arasında değişiyor. Kemerlidağ’dan inen büyük bir kütlenin derenin önünü kapatmasıyla oluşan Tortum Gölü’nü besleyen en önemli kaynak Uzundere. Gölün bitiminde kurulan bir santral, yöreye az da olsa enerji takviyesinde bulunuyor.


Tortum GölüErzurum
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Tortum Gölü’nde bol miktarda sazan balığı bulunuyor. Göl ve çevresindeki topografi k yapı nedeniyle fazla kuş çeşidi bulunmuyor. Gölü çevreleyen dağlarda çakaldan ayıya birçok yaban hayvanı yaşıyor. Tortum Vadisi yaklaşık 120 milyon yıl önce yerkabuğundaki burulma ve sıkışmalara maruz kalmıştı. Dikkatli bir göz vadiden geçerken kayalardaki burulmaları hemen fark edebilir.
  • Konaklama
Uzundere ilçesinde temiz ve küçük ev pansiyonları bulunuyor.


Van Gölü

Türkiye’nin en büyüğü Van Gölü, aynı zamanda dünyanın da en büyük sodalı göllerinden. Sodalı yapısı nedeniyle hem tatlı su, hem de deniz ekosistemlerinden farklı özellikler gösteriyor. Süphan Dağı, Nemrut Dağı, Artos Dağı ve İhtiyar Şahap Dağları’nın arasındaki çukurluk bir alanda bulunan ve rakımı 1646 metre olan gölün yüzölçümü 3 bin 713 kilometrekare; çevresi ise 430 kilometre. Yöre halkının “deniz” olarak adlandırdığı Van Gölü’nün ortalama derinliği 171 metre, en derin noktası ise 541 metre civarında. Gölün, Nemrut Dağı’ndan gelen lav akıntılarının, çukurluk alandaki su çıkışını önlemesi sonucu oluştuğu düşünülüyor.

Van Gölü’nde, özellikle kıyılarındaki deltalarda şimdiye kadar 100’ün üzerinde kuş türünün varlığı saptandı. Göl bunlardan yaz ördeği, Van Gölü martısı, gece balıkçılı ve dikkuyruk için önemli bir üreme alanı. Gölde 103 tür fitoplankton, 36 tür zooplankton bulunuyor. Tek balık türü ise Van Gölü’ne özgü inci kefali. Van Gölü’nde dört adet ada bulunuyor. Bunların en ünlüsü, üzerinde bir manastır kompleksi ve kilisenin bulunduğu Akdamar Adası. Kilise 2007 yılında restore edilerek müzeye dönüştürüldü.

Van GölüVanBitlis
Fotoğraf: Turgut Tarhan

Akdamar Adası için önce Gevaş’a gidiliyor; motor iskelesinden günün her saatinde adaya ulaşmak mümkün. Göldeki diğer adaların isimleri ise Çarpanak, Adır ve Kuş. Van Gölü’nün çevresinde çok sayıda tarihi ve doğal değer bulunuyor. Bir zamanlar Urartuların başkenti olan Tuşba üzerine kurulu ve Van’ın simgesi haline gelmiş kale, Ahlat Selçuklu mezarları, Muradiye Şelalesi, Nemrut Dağı, Hoşap Kalesi bunlardan sadece birkaçı. Ne yazık ki kapalı sistem göllerinde görülen kirlenme, Van Gölü’nü de tehdit ediyor. Plansız yerleşimler, yanlış su politikaları, arıtma tesislerinin bulunmaması gölü olumsuz etkiliyor.
  • Konaklama
Van Gölü kıyısında kalmak isteyenler Edremit’te ya da Ahlat’taki otelleri tercih edebilir. Van il merkezinde kalınıp günübirlik göl ziyaretleri de yapılabilir.
Van Gölü kıyısındaki bu otellerin iskelelerinden Akdamar ve Çarpanak adalarına tekne gezileri düzenleniyor.


Nemrut Gölü

Türkiye’nin en büyük ve en yüksekteki krater gölü Nemrut, dünyanın da en büyük krater göllerinden biri. Aynı adı taşıdığı volkanik dağ üzerinde bulunan göl, deniz seviyesinden 2 bin 247 metre yüksekte. Bitlis’e 26, Tatvan’a ise 15 kilometre mesafedeki gölün çapı ise 6 kilometre. Nemrut Gölü, aynı zamanda dünyanın en önemli kaldera göllerinden. Kalderalar, koni şeklindeki volkanların tepelerinin patlaması ve kraterin çökmesi sonucunda oluşuyor. Kuvatarner Dönem’de Nemrut Dağı büyük bir patlamayla birlikte çöktü ve krateri suyla doldu.

Günümüzde Nemrut Dağı’nın krateri içinde iki büyük göl ve birkaç küçük göl daha bulunuyor. İki göl arasında bir su bağlantısı var. Soğuk olanın derinliği 155 metre, suyu tatlı ve içilebiliyor. Sıcak göl ise tipik bir kaplıca suyu niteliğinde; 3 kilometrekarelik bir alanı kaplayan gölün derinliği 100 metre civarında. Göllerin kıyısına kadar yol uzanıyor; bu sayede yöre halkı ve diğer ziyaretçiler sıcak suya girerek veya göl kenarındaki sıcak gaz çıkışı olan bacaların üzerine yatarak şifa arıyor.

Nemrut GölüBitlis
Fotoğraf: Fatih Pınar


Nemrut Dağı 1400’lü yıllarda birkaç kez faaliyete geçti. Bu faaliyet patlama şeklinde değil, daha çok lav çıkışı şeklinde oldu; lav akıntılarını dağın çeşitli yamaçlarında halen görmek mümkün.
Nemrut Gölü’nde suyılanı ve sonradan aşılanan sazan balığı yaşıyor. Kıyıda yaz aylarında kurulan obalar yöre halkının gölden yararlanması açısından önemli. Nemrut Dağı’nın büyük patlaması, hem kendi krater göllerini oluşturdu, hem de lavlar ve tüfler eski Murat Vadisi’ni tıkayarak Van Gölü’nü oluşturdu.
  • Konaklama
Nemrut Gölü’nü ziyaret etmek isteyenler için en yakın merkez Bitlis’in Tatvan ilçesi.
Otel misafirlerinin talebine göre Nemrut Gölü’ne gezi düzenliyor.


Balık Gölü


Balık Gölü, Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde bulunuyor. İlçe merkezine uzaklığı 54 kilometre olan ve Aras Dağları üzerinde bulunan göl, 2 bin 241 metre rakımda. Bu özelliğiyle, dağlardaki buzul gölleri hariç, Türkiye’nin en yüksek gölü. Eleşkirt Ovası ile Doğubayazıt Ovası arasındaki üçgende yer alan göl, 34 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor.

Balık Gölü varlığını tıpkı Van Gölü gibi, bölgede hâkim olan volkanizmaya borçlu. Mozik volkan konisinden akan lavlar, Suluçem’e doğru uzanan vadinin önünü tıkadı ve havzaya akan sular çıkış olmayınca birikerek Balık Gölü’nü oluşturdu. Gölün ana beslenme kaynakları, dört tarafını çevreleyen dağlardan özellikle ilkbahar aylarında gelen sular ve yeraltı kaynakları. Balık Gölü’ne su taşıyan dereler ise Kanice Suyu ve Şevkabat Suyu. Etrafında çok fazla yerleşim olmadığı için suları çok temiz, dağlardan beslendiği için de oldukça soğuk. Bu nedenle bir göl olmasına rağmen bol miktarda alabalığa sahip. Alabalıklar daha çok gölün soğuk sularla beslendiği Adakent civarında bulunuyor.


Balık GölüAğrı
Fotoğraf: Halim Diker


Sazan göldeki en önemli balık türü. Balık avcılığı daha çok kış aylarında yapılıyor, gölü kaplayan buz tabakasında delikler açılıp ağ atılıyor. Balıklar başta Doğubayazıt olmak üzere civar yerleşimlere gönderiliyor. Göl kıyılarında martı, kuğu, karabatak, angıt gibi kuş türleri görülüyor. Gölde ayrıca kadife ördek ürüyor. Balık Gölü’nde herhangi bir kirlenme veya küçülme belirtisi gözlenmemekle birlikte tarım alanlarındaki bilinçsiz ilaçlamadan nasibini alıyor.
  • Konaklama
Balık Gölü çevresinde yaz aylarında çadır kurulabiliyor. Göle en yakın konaklama tesisleri Doğubayazıt ilçesinde bulunuyor.

  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 16.06.2011, 22:36   #10
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türkiye'nin Gölleri | Göllerimiz

Çıldır Gölü

Akbaba ve Kısır dağları arasında, deniz seviyesinden 1959 metre yüksekte yer alıyor Çıldır Gölü. Bölgedeki tektonik hareketler sonucu oluşan gölün en derin noktasının 30 metre olduğu sanılıyor. Çevresini saran dağlardan gelen derelerle besleniyor. Tek çıkış noktası ise Arpaçay’ın kolu olan Telek Çayı. Yaklaşık 123 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. Doğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük ikinci gölü; tatlı su gölleri arasında ise ilk sırada yer alıyor.
Çıldır Gölü’nde kış aylarında da balıkçılık yapılabiliyor. Gölde en yaygın gözlenen balık türü sazan. Buz tabakasına delikler açılarak ağlar atılıyor, çevre köyler su ihtiyaçlarını da bu şekilde karşılıyor. Kurak mevsimlerde göl seviyesinin düşmesi, sazlıkları ve buralarda üreyen sazanları olumsuz etkiliyor. Ne yazık ki her gölde gözlenen kaçak ve aşırı avlanma burada da var, bu durum göldeki balıkların hızla azalmasına yol açıyor. Gölün ana beslenme kaynakları başta Büyükçay ve Yandere olmak üzere irili ufaklı birçok dere. Etrafında yoğun bir yerleşimin ve herhangi bir sanayi kuruluşunun bulunmaması nedeniyle göl fazla kirlenmiyor. Ancak tarım alanlarında bilinçsiz kullanılan kimyasallar ve evsel atıklar ciddi bir tehdit. Gölün balıklarının en bilineni Çıldır sazanı. Son yıllarda gölden kerevit de çıkmaya başladı.


Çıldır GölüArdahanKars
Fotoğraf: Erdem Yavaşca

Tepeli pelikan, Van Gölü martısı gibi kuşların görüldüğü Çıldır Gölü’nün kıyıları bitki varlığı açısından çok zengin. Göl kıyılarındaki sazlıklar ile dört ada kuşlar için iyi bir barınma ve üreme alanı. Bahri, ak pelikan, küçük ak balıkçıl, angıt, yeşilbaş, tepeli patka, sakarmeke, elmabaş patka, turna, karabaş martı, kara sırtlı martı, balık kartalı, saz delicesi ve delice doğan gölde en çok görülen kuş türlerinden.
  • Konaklama
Çıldır Gölü’nü kış aylarında ziyaret edenler, buz tutan gölde atlı kızaklarla gezinti yapabiliyor. Yine kış aylarında buz sporları şenliği düzenleniyor. Gölü ziyaret etmek isteyenler Ardahan’da kalabilir.

Aktaş Gölü


Ardahan’ın Çıldır ilçesi ile Gürcistan arasında kalan tektonik kökenli bir göl Aktaş. Toplam 27 kilometrekarelik bir alana sahip olan göl, iki ülke arasında neredeyse eşit olarak paylaşılmış durumda. Türkiye’nin az bilinen göllerinden Aktaş’ın rakımı 1798 metreyi buluyor, en derin yeri ise 10 metre civarında. Göl suları sodalı olduğu için canlı yaşamına pek uygun değil. Ama son yıllarda az da olsa birkaç balık türünün gözükmesi, su girişi ve boşalımı sayesinde göl suyunun değişime uğramış olabileceğini düşündürüyor.
Aktaş Gölü, çevredeki tepelerden gelen irili ufaklı birçok dere tarafından besleniyor. Bahar aylarında göl bazen taşıyor ve fazla suları Kura Nehri’ne gidiyor. Aktaş Gölü kuş türleri için de oldukça önemli; Türkiye’de ak pelikanın kuluçkaya yattığı üç alandan biri. Tepeli pelikanın ürediği yedi alandan biri de Aktaş Gölü. Burası, Türkiye’de bu iki türün bir arada yaşadığı tek sulak alan; başka hiçbir sulak alanda bir arada üremiyorlar. Aktaş Gölü’nde üreyen önemli diğer kuş türleri de kadife ördek ve angıt.

Aktaş Gölü Ardahan

Fotoğraf: Turgut Tarhan

Ayrıca Türkiye’de boz kazın ürediği son alanlardan biri. Aktaş Gölü üzerinde toplam 12 adet ada bulunuyor, bunların tümü Türkiye sınırları içinde. Adalardan en büyüğü Öncül köyüne ait Öncül Adası.
  • Konaklama
Aktaş Gölü’ne en yakın konaklama merkezi Ardahan.

Buzul Gölleri


Türkiye’de başta Kaçkar Dağları olmak üzere Aladağlar, Bolkar Dağları, Munzur Dağları, Uludağ, Karagöl Dağı, Süphan Dağı ve Cilo Dağları’nın yüksek kesimlerinde çok sayıda buzul gölü bulunuyor. Bunlar kimi zaman yanlışlıkla “krater gölü” olarak adlandırılıyor. Oysa Türkiye’de toplam krater gölü sayısı sadece 10 civarında. En çok buzul gölü Kaçkar Dağları’nda bulunuyor; burada yaklaşık 150 buzul gölü inci tanesi gibi diziliyor. Bunlar son buzul dönemindeki buzul hareketleri sonucu oluşmuş tatlı su gölleri. Soğuk dönemlerde aşağılara doğru hareket eden buzullar, ılıman dönemlerde eriyerek yükseklere çekilir; üzerinde hareket ettikleri zeminleri de örselerler.

Bu hareketlerin yüzlerce yıl devam etmesi ile vadi tabanları yayvanlaşır ve yüksek kesimlerdeki bazı düzlüklerin aşınmasıyla derin çukurlar oluşur. Bu çukurların tabanı da killi malzemeyle dolarak su sızdırmaz hale gelir, çukurda zamanla su birikir ve göl oluşur. Bu göllerin büyük kısmı çok yüksekte olduğundan canlıya rastlanan örnekler çok azdır. Daha alçak rakımlı göllere atılan alabalıkların yaşayabildiğine dair birkaç örnek biliniyor. Örneğin Verçenik Dağı civarındaki Atlı Göl’de alabalık bulunuyor. Bolkar Dağları’ndaki Çinili Göl ve Karagöl gibileri ise Toros kurbağası gibi tek nokta endemiği canlılara ev sahipliği yapıyor. Buzul göllerinin en yükseği Süphan Dağı’nın zirvesinde, yaklaşık 4 bin metrede. En büyük ve en derini ise Kaçkar Dağı’nın güneyinde yer alan Deniz Gölü; rakımı 3 bin 376 metre, derinliği yaklaşık 60 metre, çapı ise yaklaşık 150 metre.

Buzul GölleriRizeArtvinErzurum

Fotoğraf: Deniz GölüCüneyt Oğuztüzün


Orta Toroslar’da Aladağlar’da bulunan Yedigöller Platosu bir zamanlar buzul işgali altındaydı. Yüksek zirvelerin buzul örtüsü altında birer ada gibi göründüğü plato, zamanla şimdiki halini aldı ve buzullardan geriye yedi adet göl kaldı. Buzul gölleri, Türkiye’nin en temiz su kaynakları. Bu kaynaklara çok yakın gelecekte gereksinim duyabiliriz, bu nedenle mutlaka koruma altına alınmaları gerekiyor.
  • Konaklama
Göllerin çoğunluğu Çamlıhemşin (Rize) ile Yusufeli (Artvin) sınırlarında. Türkü Tur’un işlettiği 2 bin 300 metredeki Kotençur Dağevi’nde konaklamalı göl gezileri yapılabilir.


Şavşat Karagöl


Artvin’in Şavşat ilçesi sınırlarındaki bu heyelan gölü, Karagöl-Sahara Milli Parkı’nın en önemli görsel değeri. Şavşat’tan Karagöl’e uzanan 25 kilometrelik yol da göz alıcı manzaralar sunuyor. Milli parkın Yalnızçam Dağları kısmında birkaç buzul gölü bulunuyor. Rakımı 1580 metreyi bulan Karagöl kış aylarında, göç eden yabankazları için önemli bir dinlenme noktası. Gölün bir başka özelliği de yakınındaki yamaçlarda çim kayağı yapılabilmesi. Karagöl’ün kuzeydoğusundaki Bagat mevkii, çim kayağı için oldukça uygun parkurlara sahip.

Şavşat KaragölArtvin

Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Çok derin olmayan Karagöl’de hâkim balık türü sazan. Kıyıları ilkbahardan sonbaharın sonuna kadar çiçeklerle kaplanıyor. Doğu Karadeniz’in birçok bitki türünü burarda görmek mümkün. Yaz boyunca çok sayıda ziyaretçi ağırlayan Karagöl’ün çevresinde kamp ve karavan turizmi için de uygun alanlar bulunuyor.

  • Konaklama
Göle en yakın konaklama tesisi Laşet Motel. Burada bungalovlarda konaklayabilir, yöre mutfağının tadına bakabilirsiniz.

kesfetmekicinbak.com
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
gölleri, göllerimiz, türkiye'nin


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 07:39.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.