ZEUS İLE UTANMA
Zeus insanı yarattıktan sonra ona türlü duyguları, düşünceleri de vermiş ama mayasına utanma katmayı unutmuş. “ Acaba neresinden soksam ?” diye bir hayli düşünmüş : “ Bari dibinden sokayım! “ demiş. Utanma önce razı olmamış : “ ben öyle yerlerden giremem” diye dayatmış ; bakmış ki Zeus zorluyor, dediğini ille yaptıracak: “ Peki, demiş, gireyim; ama bir şartla : Eros buradan girmeyecek; o girerse durmam, o saat çıkarım.” İşte bunun içindir ki ahlak düşkünlerinde utanma olmaz.
Aşk insanı bir kavradı mı, utanmaya yer komaz, bu masal onu gösteriyor.
ZEUS İLE TİLKİ
Zeus tilkinin aklına, becerikliliğine hayran olmuş, onu hayvanların kralı ilan etmiş. Ama : “ Bu hayvanı böyle yükselttik ya, bakalım huyu değişti, tamahından vazgeçti mi? ” diye merak etmiş, yeni kral tahtırevanına kurulmuş, geçerken Zeus bir böceği uçuruvermiş. Tilki böceği görünce dayanamamış, halini şanını düşünmeden yerinden fırlamış, ille yakalamak istemiş. Zeus bunu görünce kızmış, krallığı elinden alıp gene eski haline döndürmüş.
Soysuzu giydir, kuşat, istediğin kadar yükselt, huyunu değiştiremezsin ki ! Bu masal onu gösteriyor.
ZEUS İLE İNSANLIK
Zeus insanları yaratıp biçim verdikten sonra Hermes’ i çağırmış : “ Şunlara akıl dağıt” demiş. Hermes aklı almış, bölmüş, kimsenin payı kimseninkinden aşkın olmasın diye çok çalışmış. Ama işte bunun için kısa boyluların aklı bütün vücutlarını doldurmuş; uzun boylular ise tam dolamamışlar, bir hayli boş yerleri kalmış.
Bu masal boyca uzun, akılca kısa insanlar için söylenir.
ZEUS İLE APOLLON
Zeus ile Apollon, oku hangimiz daha ileri atarız diye çekişiyorlarmış. Apollon yayını germiş, okunu atmış, ama Zeus onun okunun gittiği yere kadar bacağını uzatıvermiş.
Kendimizden güçlülerle yarışmaya kalkmanın sonu işte böyle olur : hem onlara yetişemez, hem de kendimize güldürürüz.
ZEUS İLE YILAN
Zeus evleniyormuş ; bunu duyan bütün hayvanlar, karınca kararınca, birer hediye götürmek istemişler. Yılan ağzına bir gül almış, sürüne sürüne tanrının yanına kadar çıkmış. Zeus onu görünce : “ Yoo ! demiş, öteki hayvanların hediyesini alırım ama senin ağzından gelecek hediye benden uzak olsun! “
Kötülerden çekinmeli, bir nezaket gösterdiler mi ona da kapılmamalı.
ZEUS İLE İYİLİKLER KEÇİSİ
Zeus bütün iyilikleri bir fıçıya koymuş, saklasın diye bir adama emanet etmiş. Ama o adam pek meraklı imiş, fıçının içinde ne olduğunu ille öğrenmek istemiş ; kapağını usulca kaldırmış, bütün iyilikler o saat uçup göğe, tanrıların yanına gitmiştir.
Bu masal da gösteriyor, insanların elinde kala kala bir ümit kalmıştır ; ümit de uçup gitmiş nimetlerin bir gölgesidir.
ZEUS, PROMETHEUS, ATHENA, MOMOS
Zeus bir boğa yaratmış, Prometheus bir insan yaratmış, Athena tanrıça da bir ev yapmış. “ Momos ‘a soralım, hangisi daha güzel oldu? “ demişler, kalkmışlar, Momos’a gitmişler. Momos kıskanmış onları. Zeus’a : “ Bu hayvanı yaratmışsın, ama gözlerini neden boynuzlarına koymadın? Varacağı yeri nasıl görsün? “ demiş ; sonra Prometheus’a dönmüş, insanı göstererek : “ Sen de bunun yüreğini dışarı çıkarmalıydın ki kötülüğü gizli kalmasın, ne düşünüyorsa herkesler görüp anlayabilsin” demiş. Athena’nın yaptığı evi de beğenmemiş : “ Hani bunun tekerlekleri? Olur ki yanına bir kötü gelir; o zaman nasıl kalkıp da uzaklaşır? " demiş. Zeus, Momos’un kıskançlığına kızmış, onu Olympos’tan kovmuş.
Bu masal da gösteriyor : İlle kınamak isteyen her işin bir eksiğini bulur.
( Momos : Alay, yerme , kınama Tanrısı)
ZEUS İLE KAPLUMBAĞA
Zeus evleniyormuş, büyük bir düğün yapmış, bütün hayvanları da davet etmiş. Hepsi gelmişler, ama kaplumbağa gözükmemiş. Zeus ne oldu acaba diye merak edip ertesi gün kaplumbağayı bulmuş : “ Ziyaretime bütün hayvanlar geldi de sen neden gelmedin?” diye sormuş. Kaplumbağa : “ Evceğizim, sen bilirsin hallederiz!” diye cevap vermiş. Zeus kızmış : “ Ya öyle mi? “ diye kaplumbağayı, bir daha nereye giderse evini de arkasında taşımaya mahkum etmiş.
İnsanların da çoğu öyledir, başkalarının sofrasında doyasıya yemektense kendi evlerindeki azıcık aşı üstün tutarlar.
ZEUS’ UN YARGIÇLIĞI
Zeus bir gün Hermes’i çağırmış: “ İnsanlar ne kötülük ederse birer deniz kabuğuna yazar, yanımdaki torbaya bıraksın ; ben hepsine bakar, cezalarını da veririm” demiş. O günden beri Hermes herkesin ettiklerini öyle yazıp durur. Ama işte bakıyorsun ki deniz kabukları karışıveriyor, Zeus’un eline kimi çabuk varıyor, kimi geç... Ama sonunda hepsi eline ulaşıyor.
Kötüler cezalarını hemen görmüyorlar diye şaşmayın, her şeyin bir sırası vardır ; bu masal işte onun için söylenmiş.
KATIR
Katırın biri arpayı yemiş yemiş, semirmiş ; başlamış sıçramaya, zıplamaya. Bir yandan da : “ Ben at dayıma çekmişim, her şeyim ona benziyor ! “ dermiş. Ama bir gün koşturmuşlar. Koşu bittikten sonra suratını asmış, birdenbire aklına babası eşek gelmiş.
Bu masal da gösteriyor : bir insan , işleri yolunda gidip de yükseldi mi, ne oldum delisi olmamalı, aslını unutmamalı ; çünkü güven olmaz bu dünyaya.
GÜNEŞ İLE KURBAĞALAR
Yaz aylarındaymış, güneş artık evlenmeye karar vermiş, büyük bir düğün yapmış. Bütün hayvanlar sevinmişler, kurbağalar bile keyiflenmiş. Ama içlerinden biri : “ Bize de ne oluyor ? Görmüyor musunuz, güneş bir başına iken bütün gölleri, havuzları, bataklıkları kurutuyor ; evlenip bir de kendi gibi bir çocuğu olunca bizim halimiz ne olacak ? “ demiş.
Düşüncesiz çok kimseler vardır, hiç de sevinilmeyecek şeylere seviniverirler.
DOKTOR İLE HASTA
Hekimin biri bir hastaya bakıyormuş. Hasta hastalıktan kurtulamamış, sizlere ömür hasta ölmüş. Cenaze kaldırılırken doktor : “Bu adamcağız şarap içmeyip de sabırlı davransaydı ölmez daha yaşardı “ demiş. Bunu duyanlardan biri : “ A efendim ! şimdi sırası mı böyle sözlerin ? Böyle güzel öğütlerin vardı da neye zamanında söylemezsin ? Artık adamcağızın öğüt dinleyecek hali kaldı mı? “ demiş.
ÇAYLAK İLE YILAN
Çaylağın biri bir yılanı kaptığı gibi havalara kaldırmış.
Yılan da dönmüş , onu sokmuş . İkisi de yükseklerden yere düşmüşler, çaylak ölmüş.
Yılan : “ Sen deli miydin de sana dokunmayana kötülük etmeye kalktın? Cezasın gördün işte “ demiş.
Bir insan büyüklüğe kapılıp ta kendinden küçükleri ezeyim dememeli, bir de bakar ki kendinden güçlüğe düşer ; o zaman eskiden yaptığı kötülüklerin hepsinin birden cezasını çeker.
İHTİYAR AT
İhtiyar atın birini satılığa çıkarmışlar, bir değirmenci gelip değirmen taşını döndürsün diye ihtiyar atı satın almış. Zavallı hayvan yeni işine başlayınca : “ Hey gidi günler hey ! ben ki bir zaman meydanlarda dönüp koşardım, şimdi bakın beni nereye koştular da döndürüyorlar ! “ demiş.
Gencim, kuvvetliyim, ünüm sanım var diye göğsünüzü kabartmayın, nice kimseler ihtiyarlıklarında türlü eziyetler çekmiştir.
AT İLE SEYİS
Seyisin biri baktığı atın arpasını çalar, satarmış ; sonra da bütün gün hayvanı tımar eder, ovar, kaşağılarmış. At bir seyise : “ Sen benim güzelleşmemi gerçekten istiyor musun ?? Niçin bu kadar zahmete girersin? Bırak arpamı yiyeyim, güzelleşirim “ demiş.
Gözü aç kimseler, yaltaklanarak, tatlı sözler söyleyerek zavallıları kandırıp neleri varsa ellerinden kapmaya bakarlar.
SAZ İLE ZEYTİN AĞACI
Saz ile zeytin ağacı, hangimiz daha dayanıklıyız diye başlamışlar çekişmeye. Zeytin ağacı : “ Sen kim oluyorsun ki. Cılız bir şeysin, her yel estikçe iki büklüm olursun ! “ demiş. Saz bu söze ne desin ? Hiç sesini çıkarmamış. Tam o sırada sert bir rüzgar esmeye başlamış. Saz epeyce sallanmış, birkaç kere yerlere kapanmış ama sonunda yakayı kurtarmış ; zeytin ağacı ise dayattığından rüzgar onu kökünden söküvermiş.
Olup bitenler katlanıp kuvvete boyun eğmesini bilen kurtulur, güçlülere karşı koyayım diyenden üstün çıkar.
IRMAĞI PİSLEYEN DEVE
Devenin biri ırmaktan geçiyormuş, dışkısı gelmiş, pisleyivermiş. Irmağın suyu da hızlı akıyormuş ; deve bir de bakmış ki pisliği önüne geçmiş, gidiyor. : “ Bu da ne ? Daha demin arkamdaydı, şimdi önüme geçmiş” demiş.
Nice devletler vardır, akıllı uslu adamlar arkada kalır, bakarsınız en kötüler, budalalar öne geçiverir ; bu masal işte onların haline uygundur.
Kaynak:WWW.1de1.com