Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Forum Gerçek Özel > Benim Bölümüm | Yazarlarımız > Banemin


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 13.06.2010, 13:58   #51
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi BÖCÜ DAYI Mesajı göster
Toprak ağa kim bilmem, benim vereceğim tarif öyle yenilir yutulur değil..

Bu arada konuyla alakası yok ama Beşiktaş Quaresma'yı aldı, hayırsız olur inşallah.

Halis Toprak yahu...
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 13.06.2010, 15:46   #52
Çevrimdışı
Böcü Dayı
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi LaLe Mesajı göster
Halis Toprak yahu...

Haa şimdi hatırladım... Ama o torunu yaşındakini aldı, o gençliğe karşı Halis ağanın durumuna tıp ne yapsın.
__________________
"Aslında herkes dahidir. Ama siz kalkıp bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirecektir."
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Böcü Dayı'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.06.2010, 04:57   #53
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

Farklı dünyaların insanları yaptılar bizi.

Bizim içine doğduğumuz o dünya yok artık. Deve dişi narları, Arnavutköy çileğini, Çengelköy hıyarını hiç bilmeyeceksiniz meselâ. Ama dört ortalı sarı defterleriniz ve o defterlere iç ters açı çizme sorunsalınız da olmayacak çok şükür.

Kaptan Kirk'ün elindeki "komünikatör", birbirinize mesaj attığınız alelade bir alet sizin için. Biz istihza ile "hadi lan" derdik o bilim - kurgu aygıta ve seslenince cevap veren bilgisayarlara.

Regülatör denen aygıtı da bilmeyeceksiniz, televizyonun önüne konan ve hesapta gözleri korumaya yarayan o gubidik mavi camları da.

Adana'ya telefon bağlatıp postanede beklemeyeceksiniz. Hayat Bilgisi derslerinde, telgraf çeşitlerini de öğrenmiyorsunuzdur siz. (Neydi lan? ELT'ydi galiba. Bir de Yıldırım vardı.) Gece yarısı, uğursuz bi motosiklet gelir, kapının önünde durur ve birilerinin öldüğünü haber verirdi.
"Rahmetli hep sizi sayıkladı. STOP!"

("Keyfi yerindeyken de bi selâmı çok görürdü, STOP!" yazan telgraflar çekmek isterdim ben de cevap olarak. Olmadı. Ölülerimizi hayırla andık, yaşayanların anasını ağlattık.)

Dayak var mı okullarda hâlâ? Saçı biraz uzun olanları sıradan çekip, ibret-i alem için meydan dayağı atardı hocalarımız.
Saç dayağı yemedim. Saçları kökünden kazıtır, hiç muhatap olmazdım heriflerle ama "İstiklâl Marşı çalınırken yanındakileri güldürme dayağı" yemişimdir bak. Güldürdüğüm garipler de epey dayak yemiştir. Toprak sıkılınca pek şüheda çıkmazdı okul bahçesinden. Onun yerine, hepimiz gazilik beratını almışızdır okuma uğruna.

Dayak yerken deliren sınıf arkadaşım da oldu.

Onu delirten öğretmenin ölmesini bekliyorum hayırla anabilmek için. Bize hurufat öğrettikleri için kırk yıl minnet duyuyoruz ya, o yüzden bozamıyorum da ağzımı (on dört yıl kaldı).

Yalnız okulda delirmiyordu insanlar. Semtlerimizin de delileri vardı. Hayırseverler elbirliğiyle bakardı gariplere. Bizim delimizin adı Deli Hikmet'ti. Göğsüne gazoz kapaklarından madalyalar taktığı için, Mareşal diyenler de vardı.
Adamın biri adres sormuştu bi gün Hikmet'e. Bir süre düşünmüş, sonra "abi buradan dön, ilerde çeşme gelecek karşına" demiş, merakla sözün sonunu getirmesini bekleyen adama "musluğu çevirince, suyu akıyor" diye ciddi ciddi bilgi vermişti yalnızca ve arkasını dönüp gitmişti. Kopmuştuk tabii.

Tatlı delilerden, Nadire Hanım Teyze vardı. Demirel manyağıydı. Ayşe tatile yeni çıkmıştı daha; biz yoksul çocukları da ailelerin gazıyla Karaoğlancı'ydık elbette. Deli ederdik kadıncağızı. Çıldırsın diye, pankart hazırlayıp bahçe duvarına asmıştık be!
(Efendim, "Ayşe tatilde" lâfı, Kıbrıs Savaşı'nı anlatıyor; kadınların muayyen günlerini anlatması, bizden sonraki kuşak fırlamaların himmetiyle gerçekleşmiştir.)

Böyle salakça ve safça şeyler yapardık işte. Siz şimdi, "biz on üç yaşındayken Suç ve Ceza'yı okurduk, bunlar televizyonun önünden ayrılamıyor" diye tafra yapmamıza bakmayın.
Öküzün biri, "alkol sivilceleri öldürüyor" diye bir lâf atmıştı ortaya da, gerektiğinde birine rüşvet olarak verme amacıyla buzdolabında saklanan viskiyi, komaya girene dek içmiştim. Meğer, sivilcelere sürecekmişim alkolü. Bir tiksindim, o gün bugündür viski ve "yanmış" içki içemem bu yüzden.

Tuğla gibi kitaplar okurduk ama salaklık, denyoluk da diz boyuydu yani.

Neyse, nostaljik geyik olmasın. Kırk yılda bir, birilerine öğüt vereceğim tuttu, sözü bulandırmayayım. Başka bir dünyaydı işte bizimki.

Başka dünyaların insanları da olsak, başka dilleri de konuşsak, çocuk her çağda çocuk oluyor. Biz, manav sandıklarıyla, sandalyelerle jipler yapıp Avustralya'ya, Afrika'ya falan giderdik; siz de bilmem ne bilgisayar oyununda, hipersonik jetlerle uçuyorsunuz bilinmeyen alemlere.

Teknoloji gelişti ama insan da hep o insan.

Hangi devirde olursa olsun, bir çocuk çıkıp, sürekli meşgul çalan yüreklerin arasında "serbest" sesi veren birini arıyor.
Her zaman, iskele atılmasını beklemeden hayata atlayan bir serseri çıkıyor insanların içinden, ne güzel.

Marlboro'yu çorap içine saklayıp gömlek cebindeki Maltepe paketinden ikramda bulunan koli basillerinin yerini, üç telefon kontörünü arkadaşlarından esirgeyen kayartolar alsa da, canını bile başkalarıyla paylaşmaya hevesli adam oğullarının nesli de tükenmiyor.

Bilemiyorum. Belki de sık sık duyduğum gibi, kara cahil, bencil, kişiliksiz bir nesil yetişiyor ama buna inanmak gelmiyor içimden. Çünkü, dünyanın her yerinde, hâlâ ekmeğini bölüşen, kendini sevdirmek için sevme yolunu seçmiş insanlar da filizleniyor topraktan.

Ben, onları görüyorum. Sevgisiz dandollara "çiçek-böcek" edebiyatı gibi gelse de, öpülmeyi bekleyen her yanağı, memleketim sayıyorum. Bu yüzden, "Yad Eller Aldı Beni" şarkısı, yalnızca şarkı oluyor ve altını dolduramıyorum.

(Bu sabah uyandım ve "hüzünlü şarkılar repertuarım"dan, bu şarkıyı seçtim. Mırıldanırken pencereden baktım şööle bir... Genç bi çocuk, manitasını atmış avluya, vantuz gibi çekiyordu dudaklarından kızın. Aşağıdaki aşkın hararetinden, pencere camları buğulanmıştı; bi kalp resmi çizdim cama. Ne yad el kaldı, ne gurbet.

Nerede aşk varsa, eğilip oranın toprağını öpeceksin; orası vatanındır çünkü.)

Avludaki sevgiden payımı aldım ya, "insan adayı" çocuklara bi kıyak yapayım ve biraz kulaklarını bükeyim istedim. Ne kadar madrup, ekşimiş, demevî olursam olayım, "yaşadım" diyebilirim sanırım. Kırk yıl boşuna taşımadım bu gövdeyi. Madem iğnedenliğe döndü, bi işe yarasın anasını satayım!
Aha, adam olacak çocuklara, kıyak mahiyetinde tüyolar. Bi gün kakırdar da zamanında söyleyemezsem diye bi kenara yazmıştım çocuklarım için, sizlerle de paylaşayım. Tepe tepe kullanın. Dediklerimi yapın, yaptıklarımı yapmayın. Bana benzemeyin, adamı dinden, imandan etmeyin!

Siz bunları okuyun, ben de yazmak için pek de neden bulamadığım şu günlerde, işe yarar bir şey yapayım ve kalkıp evi toplayayım azıcık.


Öğütler, akıllar, fikirler

1 - Hedef küçült.
Tevazu her şey demek değildir ama önemlidir. Gene de, sahte tevazu ile gerçek tevazu arasındaki farkı anlaman gerek. Ortam, kendini Tanrı mertebesine yükseltmiş ve Yarı Tanrı gibi salınmalarını alçak gönüllülük olarak pazarlayan tiplerden geçilmiyor.
Şişiriyor da şişiriyorlar kendilerini. Şiştikçe, "vurmak" isteyenlerin darbelerine maruz kalıyor ve "hep bana mı be!" edebiyatı yapıyorlar.
Sen küçült hedefi. Vurmayı sevenler, kolay kolay isabet ettiremesinler. Bırak, arayan bulsun seni.
İyidir yani.

2 - Sivilcelerine alkol sürme.

3 - Başın sıkıştığında, kimlerden yardım alacağına, kimin iyiliğine izin vereceğine dikkat et. Çünkü iyilik, bir çok insan için, bir tahakküm aracıdır.

Yalnız, güçsüz, çaresizsindir meselâ. Yardımına koşar birileri. İçin ısınır. Sonra anlamadığın şeyler olmaya başlar. Daha önce zerafeti bırakmayan, "haddini bilen" o insanlar, her fırsatta abanmaya, belini bükmeye kalkarlar. O iyilikle ortadan kalkan bedelin on katını ödersin.
Fakat bu işi abartıp seni seven, samimiyetle elinden tutmak isteyen dostlarını da kırma. Gururla kibir, farklı şeylerdir (biliyoruz da söölüyoruz).

4- Bir manita cinsi var ki, onlardan uzak dur derim ama dinlemezsin, biliyorum (erkek çocuklarına kıyağımdır).

Önce eteklerinin hışırtısı gelir, ardından da bir parfüm kokusu. Sanki bir kadınlık okulu vardır da, o okula gitmişlerdir. Üstelik, öyle aman aman güzel de denemez onlara belki ama bir çekicilikleri, insanın dişlerini kamaştıran bir büyüleri vardır.
Girdikleri mekânda, erkek milletini demleyiverirler çabucak. Yedekteki manitayı kırmamak için bastırılmış, tavşan kanı kıvamında istekler çıkıveririr gün ışığına. Erkek milletinin, dudak payını sallamadan, ağzını yakmaya hazır olduğu kadınlardır bunlar. Genellikle "yavvvvrum!" şeklinde hitap edilir. Kitabı da Allah'ı da inkâr ettirirler adama.
Her erkeğin hayatındaki "işte o kadın"lardır bunlar. Ulaşamamak en iyisidir.
Ama ille çalmayacak telefonları beklemek, "ben çirkinim de ondan aramıyor" triplerine girmek, geceleri ellerin titreyerek uyanmak istiyorsan ve bir kadına uçan tekme kıvamında "girişme" isteğinin ne olduğunu öğrenmek niyetindeysen, hemen bul onlardan birini. Anan ağlar, çok acı çekersin belki ama aşkı da öğrenirsin yaşayarak.
Huzurlu bir hayat istiyorsan, sana kaçamak bakışlar atan o kıza yanaş, çoluk çocuğa karış. Pijamalarını çek, dizilerini seyret. İyi davran o kıza. Pamuklara sar. Üstüne titre. Hiç bir şeyin olmasa bile, bir sadakat sigortan, bir kışlık yorganın olur şu dâr-i dünyâ'da.
Hayat bazen, basınç verir insana. Bunalma. Felaketin sandığın şeyler, kurtuluşun bile olabilir çoğu zaman. Çıplak geldik, çıplak gideceğiz bu alemden, bunu hiç gözden kaçırma. Dibe vurmanın bile, oradan daha aşağıya gidilmeyeceği gibi bir "güzelliği" vardır.

5 - Yalnızlıktan korkma.

Zırhsız kalırsın hayatta kimi zaman. Tabanları yağla ve kaç hemen. Tüy ve inzivana çekil. Yalnızlığın en önemli "hesabı", sana zarar verebilecek insan sayısının bir'e düşmesidir. Otur, kendi kendini ye bi güzel.

6 - Tartışmaktan kaçın. İlle bir şeyden nefret edeceksen, didişmekten nefret et.

Unutma, silkeleyip de yerine hiç bir şey koyamadığın her inançta, sorumluluk sana aittir.

7 - Hem seni sevdiğini söyleyip hem de değiştirmeye çalışan insanlara, "madem beğenmiyordunuz, neden sevdiniz?" sorusunu sor. Kasma yani.

8 - Ağzın bozuk olabilir ama küfretme. Hele öfkelenince, hiç bozma ağzını.

9 - Toplumsal sınıfların varlığını, reklâmı ve modayı içselleştirmiş insanlardan uzak dur.

10 - Hayatını yasladığın kavramların, aynı kavramları kullananlarca balçıkla sıvanması, yıldırmasın seni.

11 - Zeytinyağlı baklanın içine şeker koyma. Soğanla ver tadını. Gerçi bana ne ama rakıyı da sodayla içme. İfrit olurum. Balıkla da kırmızı şarap içme. Papaz okulu mezunları "hanzo" der.

12 - Denk gelir de Haliç kıyısında bir yerlere düşersen, sabah ezanı okunurken pencereni aç. Bakarsın, bi balıkçı motorunun patpatları da karışır ezan sesine ve Süleymaniye'nin minarelerine baka baka "ben burada ne arıyorum?" sorusunun yanıtını bulursun kendiliğinden.

13 - Martılara simit, kedilere ciğer, köpeklere kemik al. Malik bilmezse, enik bilir.

14 - Krallara da berduşlara da göz hizasından bak. Onlar da turplara aşağıdan bakacak bi gün.

15 - Manzara koy.

Mazlumun yanında ol. Puşta puşt, yavşağa da yavşak demekten çekinme. (Hatta, "puşşşşt ve yauşşşak" şeklinde söylersen, daha güzel olur.) Korkma, çok çok dayak yer veya en fazla yalnız kalırsın (bak: madde 5).

16 - Kimsenin en'i, en bir şeyi olmak için gayret gösterme.

17 - Tüm bunlardan ve sana hayatın boyunca verilecek tüm öğütlerden daha önemlisinin, kimseden öğüt almamak olduğunu da unutma.

Şimdi kaybol ve hayatını yaşa. Bunu yaparken de yalnızca vicdanına hesap ver.

Ha, unutmadan yazayım: Eğer, on iki yaşında kibritle oynarken evi yakarsan, oyalanma oralarda. Sokağı tut ve birkaç ay ortalarda görünme. Kaçmaz da fena sopa yersen, "yok ben duymadım, bana kimse söylemedi" diye zırlama.

Gene unutmadan, kıçının kılları kadayıf olmuş bir takım büyüklerinin size lâf sokmasına da izin verme fazla. Dünyanın içine, düzeltelim derken biz ettik, size de bizim yediğimiz nanelerin sonuçlarına göre ayar çekmek kaldı. Suçsuzsun yani.

Daha sürer bu öğütler. Bu yüzden, toz ol en iyisi. Öptüm.



ALINTI...
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.06.2010, 12:35   #54
Çevrimdışı
Lilium
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

Çok çok çok güzelmiş Banemin ben burdan almam gereken bazı öğütleri aldım bile

Eskiler başka bir güzeldi ya...

Pazar pazar iyi geldi bu yazı...

Teşekkürler...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Lilium'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.06.2010, 19:28   #55
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

Alıntı:
17 - Tüm bunlardan ve sana hayatın boyunca verilecek tüm öğütlerden daha önemlisinin, kimseden öğüt almamak olduğunu da unutma.

Lilium 17. maddeyi atlamışsın herhalde
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.06.2010, 08:24   #56
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

İyi pazarlar...

4-5 gündür yağan ve Güneşi görmeyen köyümde bu sabah kuş sesleri ve Güneş var. Gün güzel başladı pazara. Birazdan düşeceğim yolun bittiği yerde göreceğim veya göreceklerim var ilk kez.

Gün güzel devam edecek...

"Bu şiir ne alaka" diye soracak olursanız, "Kel alaka" der geçerim...

Hadi yine bağlayayım bir yerinden bugüne sizin için

Sonu gelmişti şiirin aklıma güne uygun olarak...

"Ben geldim, Hayırsızın"

Tamam! Sağından solundan kırpıldı son mısra ama hani şöyle hepimizin hayatında olan veya olacak olan adamları bir düşünün. Hani dost dersiniz, arkadaş dersiniz velhasıl sarfettiğiniz sıfata uygun davranış beklersiniz...

Sonra bir bakarsınız ortadan kaybolurlar. Telefonda sesleri çok uzaktan ve soğuk gelir. "Nerede yanlış yaptım, nasıl kırdım" diye düşünür kendinize işkence yaparsınız. Sonra bir de bakarsınız birgün hiçbir şey olmamış gibi işi düşer ve çıkar gelir...


İşte son mısrada ki Oğulun yaptığını yapmayacak dostlarla dolu, 6 günü pazara bağlayan sonsuz haftalar dilerim hepinize...







OĞUL...

Anne ben geldim, üstüm başım
Uzak yolların tozlarıyla perişan
Çoktan paralandı ördüğün kazak
Üzerinde yeşil nakışlar olan

Anne ben geldim, yoruldum artık
Her yolağzında kendime rastlamaktan
Hep acılı, sarhoş ve sarsak
Şiirler çırpıştıran bir adam

Kurumuş kuyunun suyu, incirin
Sütü çoktan çekilmiş
Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi
Ayrık otları, dikenler bürümüş

Kapıdaki çıngırak kararmış nemden
Atnalı ve sarmısak duruyor ama
Oğlum, mektup yaz diyen
Sesin hala kulaklarımda

Anne ben geldim, ağdaki balık
Bardaktaki su kadar umarsızım
Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın..

Ahmet Erhan
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.06.2010, 15:32   #57
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Banemin Mesajı göster
İyi pazarlar...

4-5 gündür yağan ve Güneşi görmeyen köyümde bu sabah kuş sesleri ve Güneş var. Gün güzel başladı pazara. Birazdan düşeceğim yolun bittiği yerde göreceğim veya göreceklerim var ilk kez.

Gün güzel devam edecek...

"Bu şiir ne alaka" diye soracak olursanız, "Kel alaka" der geçerim...

Hadi yine bağlayayım bir yerinden bugüne sizin için

Sonu gelmişti şiirin aklıma güne uygun olarak...

"Ben geldim, Hayırsızın"

Tamam! Sağından solundan kırpıldı son mısra ama hani şöyle hepimizin hayatında olan veya olacak olan adamları bir düşünün. Hani dost dersiniz, arkadaş dersiniz velhasıl sarfettiğiniz sıfata uygun davranış beklersiniz...

Sonra bir bakarsınız ortadan kaybolurlar. Telefonda sesleri çok uzaktan ve soğuk gelir. "Nerede yanlış yaptım, nasıl kırdım" diye düşünür kendinize işkence yaparsınız. Sonra bir de bakarsınız birgün hiçbir şey olmamış gibi işi düşer ve çıkar gelir...


İşte son mısrada ki Oğulun yaptığını yapmayacak dostlarla dolu, 6 günü pazara bağlayan sonsuz haftalar dilerim hepinize...
Akşamdan kalma bir tebbessüm ile Zeytin'in kapıyı aç çişim geldi diye inlemeleri ile yeni olaylara gebe ışıl ışıl güne doğar bana sormadan.Tebessüm belki şarabın bıraktığı kıyaklık idi kimbilir.
Günler doğuyor batıyor kuşlar istedikleri ötüyor güneş keyfine göre mesai yapıyor.Ne bana soruyor nede sana,ona,buna, falana filana...
Ama bizler iç sesimize göre mealini veriyoruz doğa olgularına karşılık.

Yoksa kimsenin insan denen canlıyı düşündüğünden değil.İnsanlarda kendilerini düşündüğünü zannetmiyorum ki tüm bunlara da otursun omuzlarının üzerindekini yorsun.

Sadece "carpe diem(günü yaşa)" diyerek yola düşüyor ama bildik gördük yere ama bilmedik görmedik alemlere...


Neler gördü bu ayakkabılar nelerrrr.......


Carpe diem Banemin....

Carpe diem FG'liler...
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 28.06.2010, 01:30   #58
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

Günü yaşamadan dünleri oluşturamazsın... Güzel dünler bırakmak içinse geride, bulunduğun günün kıymetini bilmek gerekir...


Günü yaşamadan yarına geçemezsin... Yanında güzellikler götürmek için yarınına, günün hakkını vermelisin.



Karpe diyem'liyorum zevkle...
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 28.06.2010, 10:51   #59
Çevrimdışı
Kardelen26
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

ne kadar güzel ve ders verici paylaşımlar, teşekkürler Banemin
__________________
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Kardelen26'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 29.06.2010, 00:16   #60
Çevrimdışı
Öykü
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pazar yazıları...

Teşekkürler sevgili Banemin. Çok güzeldi.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Öykü'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
yazıları


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:27.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.