Banemin Hakkında Her Şey

[@Emilio Santos]

Banemin Hakkında Her Şey

Bu bir hikaye veya film senaryosu değil. Bu yakın bir arkadaşımın gerçek yaşamından kesitler içeren acı bir yazı. Bu, bizim tanıdığımız (en azından sizin tanıdığınızı sandığınız) Banemin'in gerçek öyküsüdür.

Kendisi ile yaklaşık 2 yıldır tanışıyoruz. Bu forumda tanıştık ve tanışmamız da bir kavga sebebi ile olmuştu. Kendisi ile bayağı tartışmıştık bir konuda. Zaten aynı konuda hala tartışıyoruz arada bir. Sebep siyasi gibi görünmekteydi ama aslında ben İbrahim Tatlıses'e tatlı tatlı giydiriyordum. Aşırı tepkisini anlamam mümkün değildi. Yönetimden bazı arkadaşların araya girmesi ile olay tatlıya bağlandı. Ben o zaman sandım ki, bu adam sosyalist yada en azından insan seviyor. Beni yanlış anladığı için tepki verdi. Asıl sebebi çok sonra öğrendim. Neyse, geliriz oraya.

Aradan zaman geçtikçe biz Banemin ile gayet iyi anlaşmaya başladık. Aramızdan su sızmaz oldu. Madem bu kadar iyiyiz, hadi buluşalım dedik. İstanbul'a gitmiştim. Aradım, buluşmaya karar verdik. Buluşmaya Lilyum da gelmişti. The Big Four'un sahne aldığı gün. Yani zaman kısıtlı. Dedi ki bi kahvaltı yapalım. Olur dedik biz de.

Ben sanıyorum ki bildiği iyi bir yer var. Gerçi iyi bildiği bir yere götürdü bizi ama bildiği saat değildi. O Galata Köprüsü'nü gece bilirdi. Köprü altı belli ki uğrak yeriydi ama gündüzleri buraya gelmediği anlaşılıyordu. Restoranlar yeni açıyordu ve hiçbiri kahvaltı sunmaya yanaşmıyordu. İçimden "bu nasıl bi İstanbullu? Daha kahvaltı edilecek yeri seçemiyor" diye geçirmiştim. Nitekim o an anladım. Bu adam bildiğin alemciydi ve koca İstanbul'da bi meyhaneleri bilirdi, bir de gece pilav yediği çorbacıları.

Neyse işte, iyi kötü zaman geçiyordu. Ben kahvaltımı light bira ile yapıyordum. Sonra bunun cep telefonu çaldı. Anam! Bildiğin İbrahim Tatlıses, şarkısının adı aklıma gelmiyor şimdi ama "ben her gece sarhoşuuuum" gibi sözleri var.

Ulen meğer bana sitede o kadar tepki bu yüzdenmiş! Meğer adam insan değil, İbo severmiş. "Ulen" dedim içimden, "ben de sana saygı duymuştum o konuda" filan, çemkirdim ben bayağı sessiz. Lilyum zavallıcık "ben çok sevindim ya buluştuğumuza, gerçekten çok tatlısınız" filan dese de eli sürekli çantasındaydı. Artık biber gazı mı, şok aleti mi vardı orada bilemiyorum. Banemin nasıl bir intiba bıraktıysa kızın üzerinde…

Efenim, gel zaman git zaman bir yılı devirdik bu olayın üzerine. Bi gün beni aradı, dedi "ben geliyorum". Sanki karşıya, Kadıköy'e geliyor. "Ulen burası Bodrum" dedim, "biliyorum, ben de İzmir'deyim zaten" dedi. Gelme diyecek halimiz yok tabi. Buyur gel dedik.

Ertesi gün, karga daha kahvaltısını etmeden yola düşmüş. Uyanıp garaja gitmem yaklaşık on dakikamı aldı. Gelmişti bile. Yüzümü yıkamak için zaman harcasam yetişemeyecekmişim demek ki. Neyse, bindik benim motora…

Burada bi detayı açıklamam gerekiyor. Ben pizzacı değilim. Motor da zaten 125'lik bi külüstür. Benim bile değil. Şu an satış fiyatı 800 Lira filan. Alsam alırım yani ama ne yapacağım? Şirket (pizzacı değil) vermiş zaten. Şimdi olaya dönün, açıklama bitti.

Motora atladık ama nasıl sarılıyor arkadan. Bakınız daha hareket etmedim bile. Meğer korkuyormuş iki tekerleklilerden. Bi de beni araba kullanırken görse, kafayı yerdi herhalde. Neyse, şehir içi, ben yavaş, polis kontrolleri var filan. Kask da yok. Dedim bi yerde duralım da heyecanı geçsin. "Kahve içelim mi?" dedim. "Önce bi bardak su lütfen" dedi. Nasıl titriyor. Aman Allahım, ben utandım kasiyer dilberden. Dilber değil adı, Özlem. Neyse.

İçtik kahvemizi. Oldu öğleden sonra bilmem kaç. "Aç mısın" dedim, "yok" dedi. Meğer İzmir'de Real'e masraf olsun diye 63 tane boyoz yemiş. Aç mı olur o insan?

Dedim o zaman benim standartlarda takılalım. Gidelim sahilde güzel bi mekana, bira içelim. "Ben bira içmem ama hatrına içeyim hadi" dedi. Motora bindik. Detayı anlatmama gerek yok sanırım.

Geldik mekana, motordan ineceğiz. İnmesi için motoru hafifçe de eğdim, yere sağlam bassın diye. Arkama bi baktım, adam yok. Daha da çevirdim kafayı, yerde yatıyor. Meğer düşmüş. Ne zaman düştüğünü merak ettim doğrusu. Yol boyunca arkamdan sürüklenmiş olmasın? Bu konuda net konuşmadığı için bilemiyorum.

İşte o mekana oturduk. Kaleyi karşımıza, denizi yanımıza aldık, bira içiyoruz. "Erlik" dedi. Oralı olmadım. Uyandı meseleye. "Emilio" dedi, "efendim" dedim. "Bu birada alkol yok mu?" "Var, niye ki?" dedim. "Yani anason kokmuyor da". "Ne alaka?" dedim. "Yahu içki anason kokar, alkol kokar. Bu ne şimdi" demez mi? O an artık tiner mi çekmiş, hap mı atmış? Vallahi nasıl bir adamla muhatabım anlamadım. "Abi bak, birada yüzde 5 civarı alkol olur. Mısırlılar bulmuştur…" diye başlayan ve yaklaşık on beş dakika süren açıklamamdan sonra "Peki rakı, rakıyı kim bulmuş?" diye sormaz mı? "Onu da" dedim "Smyrna'ya sor"

İçtik üç beş tane, düştük yine yola. Bi yerde dürüm yedik. Ki ben kokoreç yedim. Hatta tavsiye ettim ama sakatat düşmanı dürümü tercih etti. Sonra bu dürüm onu şişirdi. Sürekli bana şikayet etti durdu. Oysa benim kabahatim var mı sevgili okuyucu? Ben ona ne güzel, mis gibi kokoreç tavsiye etmişim, değil mi?

Akşam rakı içtik. Anasonu koklayınca kendine geldi. İbo'dan şarkılar söyledi. Aslında pos bıyıklı tellakların hayatının ne kadar zor olduğunu anlattı. Onların iç dünyasını merak ettiğini filan. Oyyy, o saatler nasıl geçmedi, bi bilseniz.

Bi de sürekli telefonda biriyle konuştu. Artık pala bıyıklı tellak mıydı bilemiyorum.

Ertesi sabah ben işe giderken telefonu kapadı. Vedalaşmadan çıktım evden. Gideceğini bilmiyordum ama demek ki Didim'de bekleyeni (tellak olabilir) varmış.

İşte sayın okuyucu. Banemin, o hikayeleri yazan adam ile yaşadığım birkaç anımı anlattım. Hakkında bilmeniz gereken şeylerdi. Artık siz düşünün gerisini.

[@Banemin]

Santos'um canım... Benim hikayeler bayağı bir gaz yapmış sende.

Bunca zaman susmuştun Bodrum seyahatinden sonra neden şimdi bunlar döküldü anlaşılıyor.

Off yahu iyi güldüm ama. Hele senin "Palabıyık", benim "pos bıyık" zevklerimizi bu kadar açıkça ifşa etmemiz pek hayırlı olmadı bizim için.

Ama hikayelerden sıkıntısı olanlar için güzel bir konu başlığı olmuş. Dökün eteğinizdeki taşları burada. (ama unutmayın not alacağım)


Real'in boyoz'lar peynirli olsa 100'ü rahat geçerdim ayrıca.

[@Emilio Santos]

Bu bi uyarı yazısıydı sadece

[@Banemin]

Kaşıktan dönenin pilavlarını forum yesin...

[@Papazulya]

Sahi ne ara dustu acep motordan, merak ettim. Eee acemi katir kapi onunde yuk indirirmis, motor surucusunun acemiligine gelmis diyelim

1 ay oncesine kadar kokorec yemeyen, yiyemeyen ve yedikten sonra bir yarim daha alan (olsa da yesek simdi) biri olarak cok sey kaciriyon diyorum Banemin.

[@Banemin]

Eee acemi katir kapi onunde yuk indirirmis, motor surucusunun acemiligine gelmis diyelim

Oyyyyyyyyy...


Papazulya sağolasın emi!..


Geriye kaldı 200 küsür cevap ama. Bir el atın forumcek...

[@LaLe]

Demek ki ne demekmis; emilio yu kizdirmayacaksiniz!


Ama gercekleri yazmis Liliye üzüldüm, kimbilir lokmalar nasil bogazina dizilmistir korkudan



Ellerine saglik Emilio, vardir muhakkak Banemin'in yamuklari, okumak keyif verecek

[@Emilio Santos]

Lale, aslında çok tatlı biri. Yan masada oturduğu sürece

O katır meselesi de gözden kaçmadı Papazulya Listeye yazdım adını

Motordan inerken adam düşüyorsa, katır ne yapsın?

[@Banemin]

Sen öyle zannet Lale hanım...

Lilium'u şahit yazması pek hayrına olmamış.

O konuya hiç değinmedim bile.

[@Emilio Santos]

Kızı artık neyle tehdit ettiysen Lilyum, korkma canım. Sana bi şey yapamaz. Sen bize gerçekleri anlat, biz de sen koruma programına (Müge Anlı ile Tatlı Tatlı) alalım