Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Kültür | Sanat | Edebiyat > Türkçe'miz


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 21.10.2009, 13:42   #11
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türk Dilbilgisi | Kuralları

İSİM TAMLAMALARI


Bir ismin aitlik ilgisi bakımından daha belirli hale gelmesi için başka bir isim tarafından tamlanmasıyla meydana gelen söz öbeğine isim tamlaması denir.

Belli kuralar dahilinde en az iki sözcük bir araya gelerek isim tamlamasını oluşturur.

İsim tamlamaları "tamlayan ve tamlanan" olmak üzere iki unsurdan oluşur.

Tamlayan birinci sözcük, tamlanan ise ikinci sözcüktür.İsim tamlamalarının tamlayanında ilgi, tamlanında ise iyelik eki vardır.


1. BELİRTİLİ İSİM TAMLAMASI

Tamlayanın ilgi, tamlananın iyelik eki aldığı tamlamalardır.

Her iki unsuru da ek olarak oluşturulan bu tür tamlamalarda kuvvetli bir aitlik ilgisi vardır.

"Evin kapısı açık kalmış."

cümlesindeki "evin kapısı" söz öbei belirtili isim tamlamasıdır. Görüldüğü gibi, her iki sözcük de ek almıştır.Bu tamlamada iki sözcük arasındaki kuvvetli bir ilişki kendini göstermektedir.

Belirtili isim tamlamalarında tamlayan ile tamlanan arasına başka sözcükler girebilir.

"Kerem'in mavi gömleği güzelmiş."
cümlesinde araya "mavi" sıfatı girmiştir.

"-den" hal eki tamlayanda kullanılan ilgi ekinin yerine geçerek belirtili isim tamlaması kurulabilir.

"Resimlerin birini de ben alayım."
cümlesindeki "resimlerin biri" sözü belirtili isim tamlamasıdır. Biz bunu "resimlerden birini" biçiminde de söyleyebiliriz. Yani sadece tamlayan eki "-in" yerine, aynı işlevi gören "-den" hal ekini getirmiş oluyoruz.

Belirtili isim tamlamalarında bir tamlayan birden fazla tamlanana bağlanabileceği gibi, bir tamlanan birden fazla tamlayana da bağlanabilir.

"Evin bahçesi, odaları, mutfağı o kadar geniş ki ..."
cümlesinde "evin" tamlayan; "bahçesi, odaları, mutfağı" sözcükleri de tamlanandır.


2.BELİRTİSİZ İSİM TAMLAMASI

Tamlayanın ilgi eki almayıp tamlananın iyelik eki aldığı tamlamalardır.
Bu tür tamlamalarda bir ismin başka bir isme aitliğinden çok bir nesne ya da kavram ismi oluşturmak esastır.

"Çocuğun elbisesini alacağız."
cümlesinde "çocuğun elbisesi" tamlaması belirtilidir.Bu tamlamada belli bir çocuğa ait elbiseden söz edilmektedir.

Biz bu tamlamayı;

"Çocuk elbisesi alacağız."
şeklinde söylersek yani "-nın" ekini kaldırırsak tamlama belirtisiz olur. Bu durumda belli bir kişiye ait elbiseden değil,genel bir elbise çeşidinden "çocuk elbisesi" nden söz etmiş oluruz.

Belirtisiz isim tamlamalarında tamlayan tamlananın neden yapıldığını,neye benzediğini bildirebilir.

"Lahana turşusu" , "Erik hoşafı" , "Bulgur pilavı"
Bu tamlamalarda tamlayan tamlayanın neyden yapıldığını bildirir.

"Deve kuşu" , "Kılıç balığı" , "Küpe çiçeği"
Bu tamlamalarda ise tamlayan tamlayanınn neye benzediğini bildirir.


3. TAKISIZ İSİM TAMLAMASI

Tamlayanı ve tamlananın ek almamış olan isim tamlamalarıdır.
Takısız isim tamlamalarında her iki unsur da ilgi ve iyelik eklerini almaz.

Bu tamlamalar iki grupta incelenir.

a)Bir şeyin neyden yapıldığını gösterir.

"Boynunda altın kolye vardı."
cümlesindeki "altın kolye" sözü kolyenin neyden yapıldığını gösterir.

"Cam vazo,çelik tencere,deri mont ..." tamlamaları da bunlara örnektir.


b)Bir şeyin neye benzediğini bildirir.

"Altın saçları rüzgarda dalgalanır."
cümlesinde "altın saç" takısız isim tamlamasıdır. bu tamlamada "saçlar" altına benzetilmiştir.

"Gül yanak, zeytin göz,tilki Rıfkı ..." gibi tamlamalar takısız isim tamlamasıdır.


4.ZİNCİRLEME İSİM TAMLAMASI

Tamlayan,tamlananın veya her ikisinin kendi içinde başka bir isim tamlaması olduğu söz öbekleridir.
Zincirleme isim tamlamaları en az üç ismin bir araya gelmesi ile oluşur.

"Macera romanlarının okuyucusu çoktur"
cümlesinde "macera romanları" belirtisiz isim tamlamasıdır. Bu tamlamaya "-nın" eklenmiş ve tamlama "okuyucusu" tamlanana bağlanmış. Böylece iki tamlama iç içe girmiş ve zincirleme isim tamlaması olmuştur.

macera romanları -nın okuyucusu
tamlayan tamlanan _____tamlanan


"Saka kuşunun ötüşü çok hoştu."
cümlesinde "saka kuşunun ötüşü" üç isimden oluşan zincirleme isim tamlamasıdır.Tamlayan "saka kuşu", tamlanan ise "ötüşü" sözcüğüdür.
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2009, 13:45   #12
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türk Dilbilgisi | Kuralları

SIFAT (ÖN AD)

İsimleri niteleyen ya da belirten sözcüklere sıfat denir.

Sıfatların varlığı isimlere bağlıdır.Bu nedenle sıfatlar tek başına kullanılmaz.Bu açıdan sıfatlar tamlama olarak karşımıza çıkar.

"Güzel kitapları hemen alırım."
cümlesinde güzel sözcüğü kitap isminin özelliğini belirten bir sıfattır. Burada "kitap" isminden önce gelerek onun özelliğini belirtmiş ve sıfat olmuştur.

Bu nedenle bir sözcük yalnız başına sıfat olamaz. Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi mutlaka bir isimle kullanılır.

Sıfatlar içinde niteleme ve belirtme sıfatları olmak üzere ikiye ayrılır.


A. NİTELEME SIFATLARI

Varlıkların yapısal özelliklerini ortaya koyan sıfatlardır. Niteleme sıfatları isimlerin nasıl olduğnu bildirir ve isme sorulan "nasıl" sorusuna cevap verir.

"Kimsesiz çocuklara yardım edelim."
cümlesindeki "kimsesiz" sözcüğü "çocuklar" ın özelliğini belirtmektedir.Bu cümlede "çocuklar" ismine "nasıl" sorusunu sorduğumuzda "kimsesiz" cevabını almaktayız.

"Siyah gözlükler sana yakışmış."
cümlesindeki "siyah" sözcüğü gözlüğün yapısal özelliğini anlatan bir sıfattır.

Nasıl gözlük?
Siyah gözlük.

Görüldüğü gibi isme sorulan "nasıl" sorusuna cevap veriyor.


Adlaşmış Sıfat

Bazen kişinin tam olarak bilinmediği ya da niteliğinin vurgulanmak istendiği durumlarda isim söylenmeyip sıfat, ismin yerine geçirilebilir. Bu tür sözcüklere adlaşmış sıfat denir.

Adlaşmış sıfatlar niteleme sıfatlarıyla yapılır.

"Akıllı insanlar kendine güvenir."
cümlesinde niteleme sıfatı olan "akıllı" sözcüğü,

"Akıllılar kendine güvenir."
cümlesinde "insanlar" isminin düşmesiyle adlaşmış sıfat olmuştur.


B. BELİRTME SIFATLARI

Varlıkların diğer varlıklarla ilgileri sonucunda aldığı özellikleri belirten sıfatlardır.

Belirtme sıfatları varlıkların geçici özelliklerini belirtir.Belirtme sıfatları kendi arasında dört gruba ayrılır.

1. İŞARET SIFATI

Varlıkların bulunduğu yerleri gösteren sıfatlardır.Bu sıfatlar, söyleyen kişinin, sözünü ettiği nesneye uzaklığına göre değişir.

"Bu kitabı ben aldım."
cümlesinde yakındaki kitabı,

"Şu kitabı verirmisin"
cümlesinde biraz uzaktaki kitabı,

"O kitabı getirirmisin"
cümlesinde çok uzakta olan ya da,sözü edilen kitabı işaret etme anlamı vardır.

Yukarıdaki cümlelerde bulunan "bu,şu,o" sözcükleri işaret sıfatıdır.

İşaret sıfatları,isme "hangi" sorusunun sorulmasıyla bulunur.

Hangi kitap?
Bu kitap.


2. SAYI SIFATLARI

İsimlerin sayısal özelliklerini bildiren sıfatlardır.
Sayı sıfatları kendi içinde dörde ayrılır.

a. Asıl Sayı Sıfatları İsimlerin sayılarını kesin olarak belirten sıfatlardır.

"Üç arkadaş geziye çıktık."
"İzmir'de on gün kalacaktık."
"Bu çantayı ancak iki kişi taşıyabilir."

b. Sıra Sayı Sıfatı Varlıkların sırasını bildiren sıfatlardır.

Sıra sayı sıfatları isimlere gelen "-ıncı,-inci" ekleri ile yapılır.

"Biz beşinci katta oturuyoruz."
"Buradaki birinci günüm iyi geçmişti."

c. Üleştirme Sayı Sıfatı İsimlerin eşit paylara ayrılmış olduğunu belirten sıfatlardır.

Bu sıfatlar isimlere getirilen "-ar,-er" eki ile oluşturulur.

"Öğrencilere ikişer kitap verildi."
"Her koşulda yarımşar saat kaldık."

d. Kesir Sayı Sıfatı[/color] İsimleri kesirli olarak belirten sıfatlardır.

[i]"Bu işte yüzde yirmi kâr var."
"Yarım kilo kıyma yeter."


3. BELGİSİZ SIFAT

İsimlerin sayı bakımından belirsizliklerini ifade eden sıfatlardır.

"Bazı işlerde acele edilmeli."
"Birkaç arkadaş dışarıda bekliyor."
Hiçbir emek boşa gitmez."
"Bütün öğrencileri bahçeye çıkarmışlar."
"Her konuda bilgi sahibi olmalıyız."
"Bir gün yine karşılaşırız."

cümlelerinde altı çizili sözcükler belgisiz sıfatlardır.
Bu sözcükler, isimleri sayıca belirtmişler, ama onların ne kadar olduğunu belirtmemişlerdir.


4. SORU SIFATI

İsimlerin niteliğini,herhangi bir özelliğini soru yolu ile bildiren sıfatlardır.

"Nasıl şiirleri beğenirsiniz?"
"Kaçar gün kaldın şehirlerde?
"Kaç soru çözmeli günde?"
"Hangi konuyu işleyeceğiz?"


SIFATLARDA KÜÇÜLTME

Sıfat olan sözcüğün anlamında küçültme ya da daralma "-cik,-ce,(-ı)msı,(-ı)mtırak" ekleri ile yapılır.

Küçültme sıfatları;bu eklerin getirilmesi ile oluşan sıfatlardır.

"Küçük bir evleri vardı."
cümlesinde "küçük" sıfattır ve kendinden sonra gelen ismin niteliğini belirtmektedir.

"Küçücük evleri vardı."
cümlesinde "-cik" eki almış "küçücük" sözcüğü de niteleme sıfatıdır. Buradaki "küçücük" sözcüün "küçük" sözcüğünden farkı, eklendiği ismin anlamında küçültme yapmış olmasıdır.

Küçük ev => küçücük ev

"Ekmek ayvasının ekşimsi bir tadı vardı."
"Üzerine mavimtırak bir ceket giymişti."
"Masada kalınca bir kitap duruyordu."

Yukarıdaki cümlelerdeki altı çizili sözcükler küçültme sıfatlarıdır.


SIFATLARDA PEKİŞTİRME

Sıfatlarda pekiştirme, yani anlamın kuvvetlendirilmesi iki şekilde yapılır.
* .sıfat olan sözcüğün ünlüye kadarki ilk hecesi alınır, daha sonra "m,p,r,s" harflerinden uygun olanı getirilir. En son da sıfat olan sözcük tekrar yazılır.

Te-r-temiz => tertemiz

"Çocuklar bembeyaz elbiseler giymişlerdi."
"Dümdüz yolda ilerliyorduk."
"Şöyle yemyeşil çimenlerin üzerine uzansam!"

cümlelerinde altı çizili sözcükler pekiştirme sıfatlarıdır.

* Sıfat olan sözcüğün tekrar edilmesi ile yapılır.

Örneğin "çeşit" sözcüğünü düşünürsek,bu sözcüğün tekrra ederek bir ismi nitelediği durumlar pekiştirme sıfatıdır.

"Çeşit çeşit meyveler vardı masada."
"Bahçede uzun uzun ağaçlar vardı."
"Derin derin ırmaklar aşarak geldik."

cümlelerinde altı çizili sözcükler pekiştirme sıfatıdır.


SIFATLARDA DERECELENDİRME

Sıfatlarda derecelendirme "pek, çok, daha, en ..." gibi sözcüklerle yapılır.

"Kardeşin onlardan daha akıllı biri."
cümlesinde "daha" sözcüğü üstünlük,

"En güzel kitap buydu."
cümlesinde "en" sözcüğü en üstünlük,

Çok güzel çiçekleri vardı."
cümlesinde "çok sözcüğü aşırılık anlamı katmıştır.
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2009, 13:47   #13
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türk Dilbilgisi | Kuralları

ZARF (BELİRTEÇ)


İsimlerin varlıkları ya da kavramları karşılar. Fiillerin ise hareketleri, oluşları karşılar.

Varlıkların nasıl belli nitelikleri varsa, fiillerin de belli nitelikleri vardır. İsmin niteliğini bildiren sözcüklere sıfat demiştik. Fiillerin niteliğini bildiren sözcüklere de zarf denir.

"Güzel bir kitap okuyorum."

cümlesinde "güzel" sözcüğü "kitap" isminin niteliğini bildiriyor, onun nasıl olduğunu açıklıyor. Öyle ise bu sözcük sıfat görevindedir.

Aynı sözcük;

"Bu kitap daha güzel görünüyordu."

cümlesinde "görünmek" fiilinin nasıl olduğunu bildiriyor. İşte bu durumda "güzel" sözü zarftır.

Zarflar kendi içinde beşe ayrılarak incelenir:

1. Durum Zarfları

Fiilin durumunu yani nasıl yapıldığını bildiren sözcüklerdir. Fiile sorulan "nasıl" sorusuna cevap verir.

“Kardeşim, hızlı koşardı.”

Bu cümlede "hızlı" sözcüğü "koşmak" eyleminin durumunu anlatmaktadır. Bunu eyleme sorduğumuz "nasıl" sorusu ile bulabiliriz.

"Mobilyalar çok yeni görünüyordu."

– Nasıl görünüyor?

– Yeni görünüyor.

"Derdini iyi anlatırsan çözüm bulursun."

"Neden çok sessiz konuşuyorsun?"

cümlelerinde altı çizili sözler durum bildiren zarflardır.


2. Zaman Zarfı

Fiilin yapılma zamanını bildiren sözcüklere zaman zarfı denir.

Zaman zarfları fiile sorulan "ne zaman" sorusuna cevap verir.

"İzmir'den dün geldim."

cümlesinde "dün" sözcüğü,

"Bu konuyu akşam konuşalım."

cümlesinde "akşam" sözcüğü,

"O erken kalkar, geç yatardı."

cümlesindeki "erken ve geç" sözcükleri fiile sorulan "ne zaman" sorusuna cevap veren zaman zarflarıdır.


3. Yön Zarfı

Fiilin yöneldiği yeri bildiren sözcüklere yön zarfı denir.

Yön zarfları ek almadan kullanılır ve fiile sorulan "nereye" sorusuna cevap verir.

Bunlar "aşağı, yukarı, içeri, dışarı, ileri, geri, öte, beri" sözcükleri eylemin yönünü belirttiğinde yön zarfı olur.

"İsterseniz aşağı inelim."

cümlesinde, fiile "Nereye inelim?" diye sorarsak, "aşağı" cevabı gelir.

Bu sözcük ek almadan da kullanıldığına göre yön zarfıdır.

Eğer cümle,

"İsterseniz aşağıya inelim."

şeklinde olsaydı, sözcük isim görevinde kullanılmış olacaktı. Çünkü ikinci cümlede sözcük, çekim eki alarak kullanılmıştır.

aşağı ==> aşağıya

Aşağı inecek misiniz?

Öte git de rahatlayalım.

Geri gelmeyi düşünüyorlar mı?

Beri gel de ne ezdiğine bak.

İleri git, sonra tekrar gelirsin.

Dışarı çıkarsan üşürsün.

İçeri gir de, biraz konuşalım.

cümlelerinde altı çizili sözcükler yön zarflarıdır.


4. Miktar Zarfları

Fiilleri miktar bakımından sınırlandıran sözcüklerdir. Miktar zarfları diğer zarflardan farklı olarak fiilin, sıfatın, zarfın miktarlarını da bildirir.

Miktar zarfları fiile sorulan "ne kadar" sorusuna cevap verir.

"İstanbul'da çok gezdiniz mi?"

cümlesinde "gezmek" fiiline "ne kadar" sorusunu sorarsak "çok" cevabı gelir. İşte fiilin miktarını bildiren bu sözcük zarftır.

Bu tür zarflar sıfata sorulan "ne kadar" sorusuna da cevap verebilir.

Örneğin;

"Çok güzel bir evi vardı."

cümlesinde "ev" isimdir. "Nasıl ev?" diye sorarsak "güzel" sıfatı cevap verir.

"Ne kadar güzel?" diye sorarsak "çok" cevabı gelir. İşte sıfatın derecesini bildiren "çok" sözcüğü zarftır. Çünkü burada çok olan güzelliktir.

Bu tür zarflar, başka bir zarfın derecesini de bildirebilir. Bu durumda zarfa sorulan "ne kadar" sorusuna cevap verir.

"Çok hızlı koşuyor."

cümlesinde "koşuyor" fiildir.

"Nasıl koşuyor?" diye sorarsak "hızlı" zarfını buluruz.

"Ne kadar hızlı?" diye sorduğumuzda ise "çok" cevabı gelir.

Zarfın derecesini bildiren bu sözcüğe de zarf diyoruz.

“O, bu derse pek çalışmadı.”

“Pek sağlam bir ayakkabıya benzemiyor.”

“Pek akıllısın sen de!”

"Ne kadar" sorusu elbette sadece zarfı buldurmaz.

"Fazla mal göz çıkarmaz."

cümlesinde altı çizili sözcük "mal" isminin miktarını bildirdiği için sıfattır. Çünkü isimlerin zarfı olmaz.


5. Soru Zarfı

Cümlelerde zarfları bulmak için kullandığımız sorular vardı.

"Sizi nasıl tanımam?"

"Gittiği yerden ne zaman dönecek?"

"Ne kadar hızlı yürüyor?"

"Neden söz vermesine rağmen gelmiyor?"

"Ne konuşup duruyorsun ki?"

cümlelerinde altı çizili sözcükler soru zarfıdır.

  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2009, 13:50   #14
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türk Dilbilgisi | Kuralları

ZAMİR (ADIL)



İsim olmadıkları halde isim gibi kullanılan,isimlerin yerini tutan kelimelerdir.
Zamirler sözcük ve ek durumunda olmak üzere ikiye ayrılır.

A. Sözcük Halindeki Zamirler

1- Kişi Zamirleri
2- İşaret Zamirleri
3- Belgisiz Zamirler
4- Soru Zamirleri

B. Ek Halindeki Zamirler

1- İlgi Zamiri
2- İyelik Zamiri


A. SÖZCÜK HÂLİNDEKİ ZAMİRLER

Sözcük durumundaki adıllar da kendi aralarında şahıs, gösterme, belgisiz ve soru olmak üzere dörde ayrılır.
1. Şahıs (Kişi) Zamirleri

Sadece insan isimlerinin yerini tutan zamirlerdir. Sözü söyleyenle diğerlerini ayırmada kullanılır. Üç tekil, üç de çoğul olmak üzere altı şahıs zamiri vardır. Bunlara kişi adılı da denir.

Bu zamirler; “ben, sen, o, biz, siz, onlar” dır.

“Size ben yardım ederim.”
"O, sana mektup göndermiş.”

Şahıs zamirlerinin yerine kullanılabilen, ama esas olarak şahıs zamirleriyle birlikte kullanılarak cümledeki anlamı pekiştiren “kendi” zamiri vardır. Bu zamire “dönüşlülük” zamiri de denir.

Dönüşlülük zamirlerinin asıl görevi anlamı pekiştirmektir.

“Bu kitabı ben yazdım.”
“Bu kitabı ben kendim yazdım.”

İki cümle arasındaki anlam derecesi açıkça görülmektedir.


2. İşaret (Gösterme) Zamirleri

İsimleri, yerini işaret yoluyla, göstererek tutan zamirlerdir.

Gösterme adılları tekil ve çoğul olarak kullanılabilir. Asıl işaret zamirleri “bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar” dır.

"Bu bana dedemden kaldı.”
"O dün kapıya bırakılmış.”
"Şunlar neden masanın üzerinde duruyor?”
"Şu senin değil mi?”
"Bunlar en sevdiğim kitaplarımdır.”

İşaret zamirleri varlıkların mesafesini belirtmek için kullanılır.

Yakında olan için : bu
Biraz uzakta olan için : şu
En uzakta olan için : o

işaret zamirleri kullanılır.

“O ve onlar” zamirleri hem işaret hem de şahıs zamiri olarak kullanılabilir.Bu zamirler insan isimlerinin yerine kullanılırsa şahıs, insan dışındaki nesnelerin yerine kullanılırsa işaret zamiridir.

"O, tatilde dayısının yanına gidecek.”
"Onlar, sınıfın en çalışkan öğrencileridir.”
cümlelerindeki altı çizili zamirler insanların yerine kullanıldığından şahıs zamiri,

"O, okula giderken cebinden düşmüş.”
"Onlar, bayatladığı için çöpe atılacak.”

cümlelerindeki altı çizili zamirler, insan dışındaki nesneleri karşıladığı için işaret zamiridir.


3. Belgisiz Zamirler

İsimlerin yerini belli belirsiz, kesin olmayacak şekilde tutan zamirlerdir. Hangi varlığın yerini tuttukları açıkça belli değildir. Bunlara belirsizlik adılı da denir.

Başlıca belgisiz zamirler şunlardır:
“Bazısı, kimi, çoğu, hepsi, birkaçı, birçoğu, tümü, tamamı, herkes, hiçbiri, biri, falan, şey ...”

"Biri bizi gözetliyor.”
"Herkes bu kitabı okusun.”
"Öğrencilerin çoğu Türkçeyi sever.”
"Kimler ödevini yapmamış?”


4. Soru Zamirleri

İsimlerin yerini soru yoluyla tutan zamirlerdir. Esas soru zamirleri “kim” ve “ne” dir.Bunun yanında soru bildiren diğer sözcükler de soru zamiri olarak kullanılabilir.

“Annem sana ne dedi?”
“Bu çocuk da kim ?"
“Bu saate kadar nerede kaldın.”
“Şimdi nereye gidiyoruz?”
“Soruların kaçını çözmüş?”
“Bu işi kime danışalım?”
“Hanginiz bu soruyu çözecek.”

Soru zamiri olarak kullanılabilecek diğer sözcükler şunladır:

“Nere, nereye, nerede, nereden, kime, kimde, kimden, kimi, kaçı, kaçımız, hanginiz ...”

B. EK DURUMUNDAKİ ZAMİRLER

1. İyelik Zamirleri

İsimlere getirilerek, onların ait olduğu kişiyi bildiren zamirlerdir.

1. tekil - m________1. çoğul - miz
2. tekil - n_____-___2. çoğul - niz
3. tekil - ı_________3. çoğul - ları

“Okulumuz ana yolun kenarındadır.”

“Annesi güzellik salonu açmış.”

Kısacası, isim tamlamalarının tamlananlarında bulunan eklere iyelik zamiri denmektedir. İyelik ekleri aynı zamanda iyelik zamiridir.


2. İlgi Zamirleri

Cümlede daha önce geçmiş bir ismin ya da isim tamlamalarında tamlananın yerini tutan ek hâlindeki “-ki” zamiridir. Bu zamir kendinden önceki kelimeye bitişik yazılır.

“Bizim arabamız sizinkinden eski.”

“Bahçedekiler içeri girsin.”

“Üzerindeki sana çok yakışmış.”

cümlesindeki altı çizili sözcüklerdeki “-ki” eki ilgi zamiridir.


FİİLLER (EYLEMLER)




Bir oluşu, bir durumu veya bir kılışı kip ve kişiye bağlayarak anlatan sözcüklere denir.

Pratik olarak ismi fiilden ayırmak için –me, -ma olumsuzluk ekini ya da –mak ,-mek mastar ekini kullanırız.Eğer bir kelimenin sonuna –ma ,-me olumsuzluk ekini ya da –mak ,-mek mastar ekini getirebiliyorsak o kelime fiil demektir.Getiremiyorsak o kelime isim soylu bir kelimedir.



Geldi--------- gelmedi ,gelmek

Oturmuş------ oturmamış, oturmak

Söylüyorum---------- söylemiyorum, söylemek

Yukarıdaki kelimelere –ma,-me ve –mak,-mek getirebilmekteyiz. Öyleyse bu kelimeler fiildir.


Kitap--------- kitapma , kitapmak

Yukarıdaki ‘kitap’ sözcüğüne ise bu ekleri getiremiyoruz.Öyleyse bu kelime isimdir.


Fiiller, anlattıkları hareketin niteliğine göre değişik özellikler gösterir.Bunları üç grupta inceleyebiliriz:

a) Kılış fiilleri
b) Durum fiilleri
c) Oluş fiilleri.

Bunları birbirinden ayırt etmek için pratik olarak şu bilgiyi kullanabiliriz.:

- Eğer bir fiil geçişli ise (yani ‘neyi’, ‘kimi’ sorularını sorabiliyorsak) kılış fiilidir.

Kırmak ,atmak , dikmek, içmek, ezmek,delmek,yolmak,dizmek….

Görüldüğü gibi yukarıdaki fiillere "neyi kırmak?, neyi atmak…" sorularını yöneltebiliyoruz.
Öyleyse bu fiiller geçişlidir ve geçişli olduğu için de kılış fiilidir.

- Fiil, öznenin kendi iradesi dışında geçirdiği değişimi anlatıyorsa ve bir hareket bildirmiyorsa o fiil oluş fiilidir.

Sararmak ,Yaşlanmak,Uzamak, Paslanmak,büyümek,solmak,acıkmak…

Görüldüğü gibi yukarıdaki fiiller geçişli olmadığı için kılış fiili olamaz.Bir hareket olmadığı için ve eylem öznenin kendi isteği dışında gerçekleştiği için bu fiiller oluş fiilidir.

- Fiil, öznenin kendi iradesinde yani kendi isteği ile gerçekleşiyorsa ve fiil bir hareket ifade ediyorsa o fiil durum fiilidir.

Yürümek, oturmak, gitmek, çıkmak,ağlamak…

Görüldüğü gibi yukarıdaki fiiller , bir hareket bildirmektedir ve bu hareket kişinin kendi isteğiyle gerçekleşmektedir bu yüzden yukarıdaki fiiller durum fiilleridir.

Not: Durum fiilleri de oluş fiilleri de geçişsiz fiillerdir.
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2009, 13:56   #15
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türk Dilbilgisi | Kuralları

FİİL ÇATISI


Fiilin cümlede nesne ve özne ile olan ilgisine fiilin çatısı denir. Bu ilgiden dolayı fiil çatısı nesnelerine göre ve öznelerine göre olmak üzere ikiye ayrılır.

1) Nesne Alıp Almamalarına Göre Fiillerde Çatı

Nesne, yüklemin bildirdiği eylemden etkilenen varlıktır. Türkçe'de bazı cümlelerde nesne bulunabildiği halde bazı cümlelerde nesne bulunması mümkün değildir. Bunun için de nesne alıp almamalarına göre fiiller ikiye ayrılır:

a) Geçişli fiiller: Nesne alan fiillere geçişli fiil denir. Türkçe'de kılış bildiren fiiller genellikle geçişlidir: açmak, bağlamak, atmak, çözmek... gibi. Geçişli fiillere neyi, kimi soruları sorulduğunda cevap alınır. Geçişli fiillerin yüklem olduğu cümlelerde, söylenmek istenmezse, nesne bulunmayabilir.

b) Geçişsiz fiiller: Nesne almayan fiillere geçişsiz fiil denir. Geçişsiz fiillere neyi, kimi soruları sorulduğunda cevap alınmaz. Türkçe'de oluş bildiren fiiller genellikle geçişsizdir: uyumak, ölmek, düşmek, susmak... gibi. Geçişsiz fiillerin yüklem olduğu cümlelerde nesne bulunmaz.

Geçişsiz fiiller ek yardımıyla geçişli hale getirilebilir. Böyle fiillere oldurgan fiil denir. Örnek: üşümek/üşü-t-mek, uyumak/uyu-t-mak, yatmak/yat-ır-mak, susmak/sus-tur-mak...

Geçişli fiillerin geçişlilik dereceleri ek yardımıyla artırılabilir: Bu tür fiiller ettirgen adını alır. Bu fiiller öznesine göre de ettirgen olarak isimlendirilir. al-dır-t-tır-mak, bul-dur-t-tur-mak, yaz-dır-t-tır-mak...

Dilimizde bazı anlamlarıyla çeşitli, bazı anlamlarıyla geçişsiz olan fiiller de vardır:

Bugün de geçti: Geçmek, geçişsizdir.
Irmağı yüzerek geçti: Geçmek, geçişlidir.
Bu yıl ekinler iyi sürdü: Sürmek (büyümek), geçişsizdir.
Bu yıl tarlasını iyi sürdü: Sürmek, geçişlidir.
Turfanda patates çıktı: Çıkmak, geçişsizdir.
Bu yokuşu yorulmadan çıktı: Çıkmak geçişlidir.

Uyarılar:
• Bir cümlede fiil geçişli olduğu halde nesne kullanılmamış olabilir. Bu durumda fiilin çatısı değişmez.
• Bazı fiiller cümledeki kullanımına göre geçişli ya da geçişsiz olabilir.

2) Öznelerine Göre Fiillerde Çatı

Özne, cümlede yüklemin bildirdiği, belirttiği işi yapan veya bir oluşa konu olan öğedir. Öznelerine göre fiilin çatısı etken, edilgen, dönüşlü, işteş ve ettirgen olmak üzere beşe ayrılır:
a) Etken fiiller: Çatı eki almamış, gerçek öznesi belli olan fiillere etken fiil denir. Etken fiillerin öznesi yapıcı olduğundan fiil doğrudan doğruya öznenin yaptığı işi anlatır.
"O derslerine zamanında çalışır." cümlesinde "çalışır" fiili etkendir; çünkü çalışma eylemini yapan o'dur, yani bellidir. "Bu kitapları senin için aldım." cümlesinin yüklemi aldım etkendir. Öznesi gizli özne olmasına rağmen ben olduğu anlaşılmaktadır. "O filmi mutlaka görmelisin." cümlesinin de yüklemi görmelisin fiilinin gerçek öznesi gizli özne olan sen'dir ve etkendir.

b) Edilgen fiiller: -l ve -n edilgenlik etkenlerinden birini alan ve gerçek öznesi belli olmayan, sözde öznesi bulunan fiillere edilgen fiil denir. Edilgen çatılı fiillerde özne eylemi yapan ya da bir oluş, bir durum içinde bulunan varlık değil, yüklemin bildirdiği eylemden etkilenen varlıktır. O halde edilgenlik eki almış fiillerin sözde öznesinin bulunması için geçişli olması gerekir: "Ahmet bu yeni kitabı almış." cümlesinin yüklemi geçişli olan almaktır. Bu fiilin edilgeni al-ı-n-mak yüklem olduğu zaman cümle "Bu yeni kitap alınmış." olur. Yani geçişli yüklem (fiil), edilgenlik eki aldığı zaman, cümlenin öznesi düşer, nesne de hal (durum) ekini atarak özne yerine geçer ki, bu özne sözde öznedir.

"Mustafa tatilde Devlet Ana'yı okumuş." Okumuş yükleminin edilgeni oku-n-muş'tur. Yüklem okunmuş olunca cümle "Tatilde Devlet Ana okunmuş." olur.

Geçişsiz fiillerin edilgenlik eki almış şekilleri yüklem olduklarında, cümlede özne yerine geçecek (sözde özne olacak) nesne bulunmadığından öznesiz bir cümle kurulur:

"Mustafa dün Çamlıca'ya gezmeye gitti." cümlesinin yüklemi olan "gitti"nin edilgeni "gidildi"dir. Gidildi yüklem olunca, cümle, "Dün Çamlıca'ya gezmeye gidildi." olur.
Bu cümlede ise sözde özne yoktur. Yani cümle öznesizdir: O halde geçişsiz edilgen çatılı fiillerin yüklem olduğu cümlelerde özne yoktur.



Örneklerde görüldüğü gibi geçişsiz edilgen fiillerin ancak üçüncü tekil kişileri kullanılır.

Edilgen çatılı fiillerin gerçek öznesi bazen cümle içinde verebilir. Ancak bu özne cümlenin öznesi olarak değil, tarafından tümlecinin tamlayıcısı olarak cümleye girer:
Bu masa, Müdür Bey tarafından alındı.
Vatan Yahut Silistre devlet tiyatrosu oyuncuları tarafından oynandı.

c) Dönüşlü fiiller: Dönüşlü çatı ekleriyle oluşturulan ve öznenin yaptığı işin doğrudan doğruya tekrar özneye döndüğünü bildiren fiillerdir. Dönüşlü fiillerde -istisnalar dışında- özne ile nesne aynı varlıktır. Türkçe'de dönüşlü çatılı fiiller -(ı)n ekiyle kurulur. -(ı)l ve (ı)ş ekleriyle de dönüşlü görünümünde çatılar kurulabildiği söylenmekte ise de böyle fiillerde dönüşlülük anlamı belirgin değildir.

"Arkadaşın ne çok övündü." cümlesinin yüklemi dönüşlülük eki almış öv-ü-n-düdür. Övündünün bu cümleye kattığı anlam ise arkadaşın kendisi kendisini övdüdür.

O her akşam yıkanır: O, her akşam kendisi kendisini yıkar.
Faruk her sabah taranır: Faruk her sabah kendisi kendisini tarar.
"Gelen darbelerden ustaca korundu.", "O, gelen darbelerden kendisi kendisini ustaca korudu." Bu cümlelerde bildirilen eylemi yapan da, bu eylemden etkilenen varlık da öznedir. Bunlar gibi süsle-n-mek, söyle-n-mek, döv-ün-mek, fiilleri de dönüşlüdür.

Dönüşlü fiillerin özne ve nesnelerinin aynı varlık olmasına rağmen bazı dönüşlü fiiller nesne alabilir.
Bavulunu yüklendi: Yüklendi fiili dönüşlüdür; bavulunu cümlenin nesnedir.
Dün madalyalarını takındı: Takındı fiili dönüşlüdür; madalyalarını cümlenin nesnedir.

Cansız öznelerin eylemleri dönüşlü olamaz. Çünkü cansız öznelerin bir eylem yapması söz konusu değildir. "Yeni ev boyandı." cümlesindeki boyandı eylemi dönüşlü değil, edilgendir. Evin, kendi kendini boyama özelliğine sahip olması mümkün olmadığına göre boyama eylemini başkası yapmıştır. Ancak "Candan iyice süslenmiş." cümlesinin öznesi Ayşe, kendi kendini süsleme özelliğine sahip olduğu için süslenmiş yüklemi dönüşlüdür.
"Hami bugün çok yoruldu." Yor-u-l-du yükleminin aldığı "l" ekinin cümleye kendi kendini yordu anlamı kattığı belirgin değildir. Bunun gibi üz-ü-l-mek, sık-ı-l-mak, kız-ı-ş-mak fiillerinde de dönüşlülük anlamı belirgin değildir


d) İşteş fiiller: Bir işin birden çok özne tarafından yapıldığını belirten fiillerdir. Türkçe'de işteşlik eki (i)ş'dir. Bul-u-ş-mak, at-ı-ş-mak, bağ(ı)r-ı-ş-mak, kaç-ı-ş-mak birer işteş fiildir.

İşteş fiillerin bildirdiği eylemi özneler ya beraber (ortaklaşa) ya da karşılıklı yaparlar.

Birlikte (ortaklaşa) işteş fiiller: İşin, oluşun, hareketin iki ya da daha çok özne tarafından birlikte yapıldığını bildiren fiillerdir.

"Saatlerce durakta bekleştiler."
cümlenin öznesi olan onlar hep beraber bekleşmişlerdir. Aynı şekilde "Kanaryalar ne güzel ötüşüyor." Baharda kuzular meleşir," cümlelerinin yüklemleri olan ötüşmek, meleşmek fiillerinin de ortaklaşa işteş anlamı vardır.

Karşılıklı işteş fiiller: İşin, oluşun, hareketin iki ya da daha çok özne tarafından karşılıklı yapıldığını bildiren fiillerdir.

"İki kardeş hasretle kucaklaştılar."
cümlesinin öznesi olan iki kardeş, yüklemin bildirdiği kucaklama eylemini karşılıklı yapmıştır. "Bunun için Bu insanlar neden dövüşür? Çocuklar niye atışmışlar. İki arkadaş buluştular. Yolcular yine çekişiyorlar. Kore'de göğüs göğüse vuruştular. Onlar sık sık görüşürler." cümlelerinin yüklemleri olan dövüşmek, atışmak, buluşmak, çekişmek, vuruşmak, görüşmek fiillerinin de karşılıklı işteş anlamı vardır.

Nitelikte eşitlik bildiren fiiller:Bu fiiller sıfat olarak kullanılan kelimelerden le+ş ekiyle türerler. Beyazlaşmak, güzelleşmek, iyileşmek... nitelikte eşitlik bildiren fiillerdir.

"Bu yaz çok esmerleşmiş."
cümlesinin yüklemi olan esmerleşmek fiilinin anlamı esmere eşit bir görünüm kazanmadır.
"Günden güne güzelleşiyor." cümlesindeki güzelleşmek fiilinin anlamı ise güzele benzemektir.

e) Ettirgen fiiller: (i)r, -t, -tir (dir) çatı eklerini alarak eylemin özne dışındaki başka bir varlığa yaptırıldığını, başka bir nesneye aktarıldığını gösteren fiillere ettirgen fiil denir. Ettirgen çatı, geçişli ve oldurgan fiil kök ve gövdelerine ettirgenlik eklerinden bir getirilerek yapılır.

Uyarılar:
• Bir fiilin çatısı incelenirken o fiilin cümlede kazandığı anlama dikkat etmelidir. Bu yapılmazsa dönüşlü fiillerle edilgen fiiller karıştırılabilir.
• Dönüşlü fiiller genellikle nesne almaz.
• Edilgen fiillerin yüklem olduğu bazı cümlelerde sözde özne olmayabilir. ("İstanbul'daki camilere gidildi." cümlesinde olduğu gibi)



FİİLLERDE KİP


Fiillerin, zaman ve anlam özelliklerine göre, türlü eklerle biçimlenmelerine kip denir.

Fiil kipleri iki çeşittir: Bildirme (haber) kipleri ve dilek (isteme) kipleri.


1. Bildirme (haber) kipleri



a) Görülen geçmiş zaman kipi: Fiil kök ya da gövdelerine -di (-dı, -du, -dü) eki getirilerek yapılır: gel-di, al-dı, bul-du, gör-dü... Bu kip, geçmişte gerçekleşmiş; fakat örülen, bilinen bir eylemi anlatmak için kullanılır.

b) öğrenilen geçmiş zaman kipi: Fiil kök ya da gövdelerine -miş (-mış, -muş, -müş) eki getirilerek yapılır: bil-miş, al-mış, dur-muş, gör-müş... Bu kip geçmişte gerçekleşmiş; ancak kişinin bunu bizzat görmediğini, başkasından duyduğunu ya da öğrendiğini ifade etmek için kullanılır. -miş eki, eklendiği kelimelere türlü anlamlar katabilir: Elim kanamış (farkında olmama). Biz senin gibileri çok dinlemişiz (övünme) gibi.

c) Şimdiki zaman kipi: Fiilin bildirdiği işin, oluşun ve hareketin içinde bulunan zamanda başladığını, olduğunu ya da sürdürüldüğünü bildirir. Şimdiki zaman kipi -yor ekiyle yapılır: al-ı-yor, gör-ü-yor, bil-i-yor, tut-u-yor...

d) Gelecek zaman kipi: Fiilin bildirdiği işin, oluşun, hareketin, içinde bulunulan zamandan sonra olacağını, yapılacağını bildirir. Bu kip -ecek, -acak ekiyle oluşturulur: gel-ecek, al-acak, bil-ecek, sor-acak...

e) Geniş zaman kipi: Fiilin bildirdiği işin, oluşun ve hareketin eniş bir zaman içinde yapıldığını, yapılacağını bildirir. Geniş zaman kipi fiil kök ya da gövdesine -r, (e)r, (i)r, eklerinden biri getirilerek yapılır: gel-ir, bil-ir, al-ır, sor-ar, gör-ür, oku-r...

2. Dilek(tasarlanma)kipleri



Bu kipler, fiilin bildirdiği işe, oluşa ve harekete dilek, istek, gereklik ya da emir anlamı katar. Dilek kipleri şunlardır:
a) Dilek-şart (koşul) kipi: Dilek anlamı taşıyan bu kip fiilin kök ya da gövdesine -se, -sa eki getirilerek yapılır: gel-se, al-sa, bil-se, anla-sa...

b) İstek kipi: Fiilin bildirdiği işe, oluşa, harekete istek anlamı katan bu kip -e, -a ekiyle yapılır: gel-e, al-a, bul-a, sor-a...

c) Gereklilik kipi: Fiilin bildirdiği için, oluşun, hareketin olması, yapılması gerektiğini bildiren bu kip -meli (-malı) ekiyle kurulur: gel-meli, al-malı, sor-malı, bil-meli...

d) Emir (buyurma) kipi: Fiilin bildirdiği işin, oluşun hareketin gerçekleşmesi için kullanılır. Emir kipinin I. tekil ve I. çoğul kişileri yoktur. II. tekil kişisi eksizdir. II. çoğul kişi in, -iniz ekiyle yapılır: gel-in (gel-iniz), al-ın (al-ınız)... gibi. III. tekil kişisi ise -sin (-sın, -sun, -sün) ekiyle yapılır: bil-sinler, al-sınlar, dur-sunlar, gör-sünler... gibi.

Emir kipinin dilek anlamında kullanıldığı da olur:
Allah yardımcıları olsun.
Allah'ım milletimizi koru.
Siz de insanlara acıyın.



FİİLLERDE ZAMAN


Fiillerin bildirdiği temel anlamlardan biride zamandır. Türkçe'de: 1) Eylemin yapılıp bittiğini haber veren geçmiş zaman; 2) Eylemin yapılmakta olup devam ettiğini bildiren şimdiki zaman; 3) Eylemin gelecekte yapılacağını bildiren gelecek zaman olmak üzere üç ana zaman vardır.
Fiillerin bildirdiği zaman, basit ve birleşik zaman olmak üzere ikiye ayrılır:

1) Basit zamanlar
a) Görülen geçmiş zaman, (-di): gel-di-m
b) Öğrenilen geçmiş zaman, (-miş): gel-miş-i-m
c) Şimdiki zaman, (-yor): gel-i-yor-u-m
d) Gelecek zaman, (-ecek): gel-ece(k)-i-m
e) Geniş zaman, (i/e)r: gel-ir-i-m

Basit Zamanlı Bir Fiilin Yapısı



2) Birleşik zamanlar
a) Hikâye birleşik zamanı, (-di): gel-di-y-di-m
b) Rivayet birleşik zamanı, (-miş): gel-iyor-muş-u-m
c) Şart birleşik zamanı, (-se, -sa): gel-miş-se-m
Yukarıdaki fiillerin açık şekli geldi idim, geliyor imişim ve gelmiş isem'dir.

Birleşik Zamanlı Bir Fiilin Yapısı



Yazmak fiilinin şimdiki zamanın şartına göre çekimi:
yaz-ı-yor-sa-m
yaz-ı-yor-sa-n
yaz-ı-yor-sa-
yaz-ı-yor-sa-k
yaz-ı-yor-sa-nız
yaz-ı-yor-lar-sa



EK-FİİL


Ek-fiil, isim soylu kelimelerin sonuna gelerek onların yüklem olmasını sağlayan ya da basit zamanlı fiillerin sonuna gelerek bu fiilleri birleşik zamanlı fiile dönüştüren ek hâlindeki fiildir. "imek" fiilinin ek olarak kullanımıdır.

•Genellikle bitişik yazılır.
•Ek-fiilin dört kipi vardır.



1- Geniş Zaman

İsim soylu kelimelere kişi ekleri getirilerek yapılır. Bunlar geniş zaman eklerinin yerini tutar. Üçüncü kişilere "-dir" eki getirilir.

"öğretmenim, öğretmensin,öğretmen(dir), öğretmeniz, öğretmensiniz, öğretmendirler/ öğretmenlerdir"
Olumsuzu "değil" kelimesi getirilerek yapılır: "yorgun değilim, yorgun değilsin, yorgun değil, yorgun değiliz, yorgun değilsiniz, yorgun değiller"

"Öğretmenim yurtdışına gitti." cümlesinde "öğretmen" kelimesi iyelik eki almıştır. "Ben Kadıköy'de öğretmenim." cümlesinde ek-fiil almış ve yüklem olmuştur.
Üstümüze doğan bir güneşsin sen.
Her taraf bugün bir başka güzel(dir).
Uyarı: Ek-fiilin en zor anlaşılan ve karıştırılan kipi şimdiki zaman kipidir.


2- Görülen Geçmiş Zaman

Ek-fiilin görülen (bilinen) geçmiş zaman çekimi, kavramların ve varlıkların bilinen geçmişteki durumuna şahit olunduğunu gösterir.

"sevinçli idim, sevinçli idin, sevinçli idi, sevinçli idik, sevinçli idiniz, sevinçli idiler"
"sevinçli değildim, sevinçli değildin, sevinçli değildi, sevinçli değildik, sevinçli değildiniz, sevinçli değildiler (değillerdi)"

Uyarı: ek-fiilin üçüncü çoğul şekli iki türlü de çekilir: sevinçli değildiler (değillerdi)"
Bir güzelin hayranıydım.
Dün daha heyecanlıydın.
Dayım çok merhametli biriydi.


3- Öğrenilen Geçmiş Zaman

Ek-fiilin öğrenilen (duyulan) geçmiş zaman çekimi, kavramların ve varlıkların öğrenilen geçmişteki durumunun başkasından duyulduğunu anlatır.

"küçük imişim, küçük imişsin, küçük imiş, küçük imişiz, küçük imişsiniz, küçük imişler"
Genellikle bitişik yazılır, burada ek-fiil daha iyi görülsün diye ayrı yazılmıştır.
"küçük değilmişim, küçük değilmişsin, küçük değilmiş, küçük değilmişiiz küçük değilmişsiniz küçük değilmişler (değillermiş)"

"Suçlanan sadece benmişim."
"Meğer sen ne çalışkanmışsın."
"Adam yirmi yıldır evine hasretmiş."

"Ben iyi bir okurum." Ek-fiilin geniş zamanı
Hep iyi kitaplar okurum. Geniş zaman 1. tekil şahıs eki
"Benim okurum anlayışlıdır." İyelik eki

Uyarı: Yukarıdaki cümlelerde "-um" ekinin farklı üç görevde kullanıldığını görüyoruz. Aralarındaki farkı kavradıysa ek-fiil konusunu öğrenmişiz demektir.


4- Şart Kipi

İsimler -se eki alarak dilek-şart bildirdiklerinde ek-fiil almış olurlar. Diğer ek-fiil ekleri ismi yüklem yaptığı halde şart kipi ismi yüklem yapmaz. Devamında isim veya fiil mutlaka bir yüklem bulunur. Sadece eksiltili cümlelerde yüklemi olmayabilir.
"memnunsam, memnunsan, memnunsa, memnunsak, memnunsanız, memnunlarsa"
olumsuzunda ise ek-fiil "değil" kelimesinden sonra gelir.
"memnun değilsem, memnun değilsen, memnun değilse, memnun değilsek, memnun değilseniz, memnun değillerse"


  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2009, 13:59   #16
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türk Dilbilgisi | Kuralları

EDAT (İLGEÇ)

Kendi başına bir anlamı olmayan, diğer söz ve söz öbekleriyle kullanıldığında anlam kazanan sözcüklerdir.

Kimi edatlar cümlede tek başına kullanılıyor olsa bile, anlamlı olması ancak cümle içinde kullanılmasına bağlıdır.

"İçin, kadar, göre, doğru, sonra, dolayı, beri, gibi, yalnız, ile…"

belli başlı edatlardır.

Edatlar, sözcük türü olarak bağlaçlara yakın olduğundan bazen onlarla karıştırılabilir.
Önce karışan edatlardan başlayarak önemli olanları inceleyelim.

Edat olarak cümlede değişik anlamlar verecek biçimde kullanılır. Daha çok kendinden önceki sözcüğe eklenerek "- le, - la" biçiminde görülür.

"Almanya'ya uçak ile gidecekmiş."
cümlesinde araç bildirir.

"Yarın arkadaşlar ile balığa gideceğiz."
cümlesinde birliktelik bildirir.

"Davranışının doğru olmadığını güzellikle anlat."
cümlesinde durum bildirir.

Burada "ile"nin edat ve bağlaç oluşu arasındaki ayrımı da belirtelim.

Cümlede "ile" sözünün olduğu yere "ve" sözünü koyduğumuzda anlam bozukluğu oluyorsa "ile" edat; olmuyorsa bağlaçtır.

"Ben öykü ile şiiri çok severim."

cümlesinde "ile" bağlaçtır. Çünkü bu cümlede "öykü - şiir" sözcüklerini birbirine bağlamıştır. Ayrıca bu cümlede "ile" yerine "ve" sözcüğü getirilebilir:

"Ben öykü ve şiiri çok severim."

Ama;

"Ben yıllardır öykü ile uğraştım."

cümlesinde "ile" sözcüğü yerine "ve" getiremeyiz:

"Ben yıllardır öykü ve uğraşırım."

Görüldüğü gibi "ile" yerine "ve" getirilemiyor. Demek ki bu cümlede "ile" edattır.


Bunların dışındaki edatları cümlelerle gösterelim.

"Buz gibi limonatayı içiverdi."

"Bu hediye etmek için mi aldın?"

"Aslında onun kadar çalışmadım."

"Sabaha doğru eve varabildi."

"Şimdiye dek hiçbir konuda başarılı olamadın."

"O günden sonra Ayhan ile hiç görüşmedim."

cümlelerindeki altı çizili sözcükler edattır.


BAĞLAÇLAR

Kendi başına bir anlamı olmayan, cümlede eş görevli söz ya da söz öbeklerini hatta cümleleri birbirine bağlayan sözcüklerdir.

Bağlaçlar edatlardan farklı olarak cümle içinde bağladıkları sözlerin görevlerinde herhangi bir değişme yapmazlar, cümleden çıkarıldıklarında anlamda değişme olsa bile bozulma olmaz.


1. “İLE” - “VE” BAĞLAÇLARI

Aynı görevdeki sözcükleri birbirine bağlar.

"Çiçekçiden karanfil ve gül aldım."

"Evin ve bahçenin kapısı açıktı."

"Cehennemle cenneti bu dünyada yaşadık."

"Evle okul arasında mekik dokuyor."


UYARI : Biri bağlaç diğeri edat olan iki çeşit “ile” vardır.Bir cümlede “ile”nin yerine “ve”yi getirebiliyorsak bağlaç, getiremiyorsak edattır.

Örn: "“Bazen yandık bazen menekşelerle söyleştik.(Edat)


2. “DE” BAĞLACI

* Eşitlik, gibilik anlamı katar.

"O filmi ben de seyrettim."
"Bence Aslı da bu işten anlamıyor"

* Abartma anlamı katar.

"Çocuğun okuduğu şiir de şiirdi hani."
"Aldıkları araba da araba yani."

* Küçümseme anlamı katar.

"Sen sınavı kazanacaksın da ben göreceğim."
"Sanki bu işten anlıyorsun da konuşuyorsun."
"Büyüyecek de adam olacak da bize bakacak."

* Sitem anlamı katar.

"Okula kadar geldin de bir selam vermedin."
"İzmir’e kadar geldin de yanıma uğramadın."

* Şaşma,inat,sebep, korkutma anlamı katar.

"Kardeşin de mi bizimle gelecek?(Şaşma)"
"Ufaklık, kalemi vermem de vermem,diyor.(İnat)"
"Ailesiyle kavga etti de evi terk etti.(Sebep)"
"Dışarı çık da göreyim."

* Ama, fakat anlamında kullanılır.

"Pansiyona kaydını yaptı da yerleşmedi."
"Bize gelmiş de fazla kalmamış.”

UYARI: Türkçede biri bağlaç diğeri hal eki olan iki çeşit “de” vardır. “De”yi cümleden çıkardığımızda cümlenin yapısı bozulursa ektir bitişik yazılır, bozulmazsa bağlaçtır ayrı yazılır.

Örnek: "Bakkalda sebze de satılıyormuş."
"Ayşe de okulda kalmış."
(altı çizili "de" bağlaçtır.)


3. “AMA” , “FAKAT” BAĞLACI

* Karşıt anlamlı iki cümleyi birbirine bağlar.

"Sınava çok iyi hazırlandı ama üniversiteyi kazanamadı."
"Her sabah spor yapıyor ama zayıflayamıyordu."

* Koşul, pekiştirme anlamı katar.

"Dışarı çıkabilirsin ama eve erken döneceksin."
"Seninle sinemaya gelirim ama işim olmazsa."
"Bu kitabı sana alacağım ama okuyacaksın."
"Dışarıda soğuk ama çok soğuk bir hava var."
"Büyük ama çok büyük bir bahçesi vardı."


4. “ANCAK” ,“YALNIZ” BAĞLACI

* Ama, fakat anlamında kullanılıyorsa bağlaç,
* Bir tek,sadece anlamında kullanılıyorsa edat,
* Önündeki ismi niteliyorsa sıfat,
* Fiili niteliyorsa zarftır.

"Geziye yalnız bizim sınıf katıldı." (edat)
"Bu adam evde yalnız yaşıyor." (zarf)
"Yalnız insanlar hayata karamsar bakarlar." (sıfat)
"Onunla konuşurum yalnız fikrim yine de değişmez." (bağlaç)
"Bu işin üstesinden ancak sen gelirsin." (edat)
"Yoğun trafikte işe ancak yetişebildim." (zarf)
"Bütün gün evde yalnızdım." (adaşmış sıfat)
"Filmi seyredebilirsin ancak yarın erken kalkmalısın." (bağlaç.)


5. “Kİ” BAĞLACI

* Özneyi pekiştirir

"Ben ki yedi iklimin padişahıyım."
"Sen ki Fransa eyaletinin valisisin."

* Neden-sonuç vardır.

"Günü kötü geçmiş ki çok kızgın görünüyor."
"Sana değer veriyorum ki seninle konuşuyorum."

* Kuşku, yakınma, şaşma, amaç-sonuç, tahmin ...

"Beni tanımıyorsun ki…" (Yakınma)
"Kafamı bir kaldırdım ki onu karşımda gördüm." (Şaşma,)
"Arabayı o çizmiş olabilir mi ki? (Kuşku)
"Sana iş buldum ki kimseye muhtaç olmayasın." (A-S)
"Geç saatlere kadar çalışmış olmalı ki sabah uyanamamış." (tahmin)


6. “HEM…HEM” BAĞLACI

Karşılaştırılan iki unsurun hepsi anlamını vermektedir.Eş görevli sözcükleri bağlar.

"Hem arabayı hem evi üzerine alacakmış."
"Hem ucuz hem kaliteli ayakkabı satıyor."
"Hem çalışıyor hem üniversite okuyor."


7. "NE…NE" BAĞLACI

Cümleyi anlamca olumsuz yapar.Karşılaştırılan iki unsurun hiçbiri anlamını verir.

"Sallanmaz o kalkışta ne bir mendil ne bir kol."
"Adam kızını ne arıyor ne soruyor."
"Ne kızı veriyor ne dünürü küstürüyor."
"Bu konu ne seni ne beni ilgilendirir."

NOT: İki karşıt sıfatı birbirine bağlarsa “ikisinin arası, ortası” anlamı verir.
Örnek: "Kız ne zayıf ne şişman biriydi."
"Konuşan adam ne uzun ne kısaydı."


8. "YA…YA" BAĞLACI

Karşılaştırılan unsurlardan birini ifade etmek için kullanılır.

"Ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin."
"Aynayı ya Ayşe ya Özlem kırmıştır. "
"Ya salonun ya mutfağın penceresi kırıldı."
"Takıma ya beni ya onu alacaksın."


9. DİĞER BAĞLAÇLAR

"Ogün okula gelemedim çünkü çok hastaydım. "
"Bu maçı kazanacağız hatta şampiyon olacağız."
"Mademki söz verdin, sözünü tutacaksın."
"Bu mağazada elbiseler çok güzel üstelik çok ucuz."
"Sanki dağları sen yarattın."
"Meğer bütün evi o dağıtmış."
"Eğer kardeşine uğrarsan selamımı söyle."
"Çok geç kaldılar; yoksa kaza yaptılar."
"Ders çalışmıyor; üstelik yaramazlık yapıyor."
"Önce bunlardan yani çok iyi bildiğiniz sorulardan başlayın."
"Bizde yahut sizde çalışabiliriz."
"İster yazarsın ister yazmazsın."


ÜNLEM

Yalnız başına anlamı olmayan, cümle içinde, sevinme, korku, özlem, kızma gibi duyguları anlatan ya da seslenme bildiren sözcüklere ünlem denir.

Ünlemlerin cümledeki söyleyişe göre anlam kazanır.

"A, kim gelmiş?"

"Yazık, çocuk hasta olmuş!"

"Eyvah, çantam otobüste kaldı!"

"Tüh, yine yanlış yaptım!"

cümlelerindeki altı çizili kısımlar ünlemdir.

  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2009, 14:05   #17
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türk Dilbilgisi | Kuralları

CÜMLE (TÜMCE)

Cümle veya tümce, çoğunlukla özne, tümleç ve yüklemden meydana gelen; bir ifade, soru, ünlem veya emiri dile getiren; kendi başına anlamlı kelimeler dizisidir. Arapça cumle kökünden gelir. Bazen yan cümleciklerle anlamı pekiştirilir veya genişletilir.


KELİME GRUPLARI

İSİM-FİİL GRUBU

Bir isim-fiil (mastar) ile ondan önce gelen ve ona bağlı olan kelimelerin veya kelime gruplarının oluşturduğu yeni gruba isim-fiil grubu denir.

Grubun ana unsuru isim-fiildir ve sonda bulunur. Vurgu isim-fiilden önceki unsurdadır.

Mastar, grupta yüklem görevi yapar. Ondan önce gelen kelimeler de cümlede olduğu gibi özne, nesne, tümleç olurlar.

"Onu biraz sonra çekeceği acıya hazırlamak..."
Nesne / dolaylı tüml. / Yüklem

"Suda, rüzgârda, kuşta senin sedanı duyup /"
zarf

"Seni / beyaz çiçekli dallar içinde / sanmak"
Nesne / dolaylı tüml. / Yükl.

"Halk sanatına, halk ağzına, halk hayatına / daima / açık olma..."
Dolaylı tümleçler / zarf / yüklem

"Uzun bir ayrılıktan sonra / sılaya / dönüş..."
Zarf tüml. / Dt / y.

"Etrafına / bir keklik gibi ürke ürke / bakış(ından anladım.)"
Dt / zt / y.


Bu grup, cümle ve kelime grubu içinde isim olarak kullanılır.


Etrafına bir keklik gibi ürke ürke bakışından anladım.

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Bir faciadır, böyle bir âlemde uyanmak.



SIFAT-FİİL GRUBU

Bir sıfat-fiil ve bu sıfat-fiile bağlı unsur veya unsurlardan kurulan kelime gruplarına sıfat-fiil grubu denir.

Grubun ana unsuru sıfat-fiildir ve sonda bulunur. Cümleler öğelerine ayrılırken sıfat-fiil ve ondan önce gelen ve ona bağlı olan kelimeler ayrılmaz.

Sıfat-fiil, grupta yüklem görevindedir. Vurgu, sıfat-fiilden önceki unsurdadır.

Sıfat-fiilden önce gelen kelimeler, cümlede olduğu gibi, özne, nesne, zarf tümleci ve dolaylı tümleç olarak adlandırılırlar. Bu yüzden sıfat-fiillerle ve sıfat-fiil gruplarıyla birleşik cümleler yapılır.

"Eski İstanbul'un güzel semtlerini yaratan / Türklük"
Sıfat / isim

"Eski İstanbul'un güzel semtlerini / yaratan"
Nesne / yüklem

"Bütün hayalleri yıkılmış / insanlar["/I]
Sıfat / isim

"Bütün hayalleri / yıkılmış"
Özne / yüklem

"Her içine girdiği odaya bir şefkat serinliği getiren / bu kız"
Sıfat / isim

"Her içine girdiği odaya / bir şefkat serinliği / getiren"
Dolaylı tüml. / Nesne / yüklem


Bu grup, kelime grubu içinde sıfat ve isim; cümlede, özne, nesne, zarf ve yer tamlayıcısı olarak kullanılır.

"Mısralarında nağme hissedilmeyen / bir manzume"
Sıfat / isim

"Bu eseri tamamlamak için ne kadar çabaladığını / hiç kimse bilmiyordu."
Sıfat-fiil grubu, isim, nesne

"Sabrından saray yapan / sultanları bilirim."
Sıfat / isim


Birleşik isim olarak kullanılan sıfat-fiiller vardır:

Vatansever, cankurtaran, çöpçatan...



ZARF-FİİL GRUBU


Bir zarf-fiil ve bu zarf-fiile bağlı unsur veya unsurlardan kurulan kelime gruplarına zarf-fiil grubu denir.

Grubun ana unsuru zarf-fiildir ve sonda bulunur. Cümleler öğelerine ayrılırken zarf-fiil ve ondan önce gelen ve ona bağlı olan kelimeler ayrılmazlar.

Zarf-fiil, grupta yüklem görevindedir. Vurgu, zarf-fiilden önceki unsurdadır.

Zarf-fiilden önce gelen kelimeler, cümlede olduğu gibi, özne, nesne, zarf tümleci ve dolaylı tümleç olarak adlandırılırlar. Bu yüzden zarf-fiillerle ve zarf-fiil gruplarıyla birleşik cümleler yapılır.

"Son gülün karşısında / son bülbül / ah ederken..."
Dolaylı tüml. / Özne / yüklem

"Bu yaman dağların hayalini / hatırımdan / silince..."
Nesne / dlı tüml. / Yükl.

"Kanatlarını açan kocaman bir kartal gibi / kollarını / açarak..."
Edat tüml. / Nesne / yükl.

"Pembe hayaller / kura kura"
Nesne / yükl.


Hâl ekleriyle çekime girmiş bazı sıfat-fiiller, cümlede zarf görevi yaparlar. Bunlar da birer zarf-fiil grubudur.

"Müzik başladığında / bütün salon bir sessizliğe gömüldü."
Sudur, akar / kendi bildiğince.

"Pencere, en iyisi pencere"

"Geçen kuşları görürsün hiç olmazsa"


"-r, -mez, -di mi, -di, -eli" ile kurulan gruplar da birer zarf-fiil grubudur.

Bir pırıltı gördü mü / gözle hemen dalıyor.

Ben bu gurbet ele düştüm düşeli

Her gün biraz daha süzülmekteyim.

Çamlıca'nın bu asıl çevresine girer girmez, artık eniştemizin köşkünün tılsımlı duygularını tatmaya koyulurduk.



Bu grup, kelime grubu ve cümle içinde zarf olarak kullanılır.

Bahar geleli / kargalar sınırsız bir neşe içinde.

Dargınlığını unutup / onunla barışmak istiyor.

Yokuşu çıkar çıkmaz, / kurumuş başak tarlalarıyla karşılaştık.

Kardan, yağmurdan, rüzgârdan sora sora /

Bir yol bulup / giderdim anılara.


Zarf-fiil grubu yüklem olarak da kullanılabilir.


"Âlemde gündüz gönlümüze işkencedir"

"Bence bayram ufukta gün bitincedir."



TEKRAR GRUBU (İKİLEME)

Bir nesneyi veya hareketi karşılamak için eş görevli iki kelimenin meydana getirdiği kelime grubudur.

Grupta her unsur kendi vurgusunu taşır; kelimeler arasına virgül konmaz.


Eğri büğrü, çoluk çocuk, er geç, senli benli, ezildi büzüldü, delidolu,Vah vah, oh oh, fısıl fısıl, şırıl şırıl, zıp zıp, yavaş yavaş, sabah sabah,Baka baka, gide gele, olmaz olmaz, bitmez tükenmez, demet demet, öbek öbek...


Yapılış şekillerine göre çeşitleri

a. Aynı kelimenin tekrarı

Mışıl mışıl, yavaş yavaş, koşa koşa, ılık ılık, koca koca...


b. Yakın veya eş anlamlı kelimeler

Doğru dürüst, eğri büğrü, kılık kıyafet, dayalı döşeli, güle oynaya...

Okul mokul, çanta manta, halı malı...


c. Zıt anlamlı kelimeler

Bata çıka, irili ufaklı, ölüm kalım, dosta düşmana...



Tekrarlar anlamı kuvvetlendirir; nesneye ve harekete çokluk, süreklilik ve beraberlik anlamları katar.


Mini mini çocuklar

Diyar diyar dolaştım.

Yaza yaza usandı.

İyi kötü bir şeyler yaptı.



Grubu oluşturan kelimeler çekim eki alabilir.

evi barkı, evini barkını, sağa sola, işinde gücünde, varını yoğunu, dereden tepeden...


Çoğunda kelimelerin yeri değiştirilemez.

Eğri büğrü → büğrü eğri



Tekrar grupları, cümlede ve kelime gruplarında isim, sıfat ve zarf olarak kullanılır.

Sürü sürü kargalar, hisarın üstünden uçarken acı acı bağırıyordu.
Kahve mahve yapmam sana ben.
Dişi aslan bu mini miniyi kendi yavruları arasında görünce, onu da doğurduğunu sandı.
Yorgun argın dönüyorum her akşam eve.
Çamurlara bata çıka yürüdü.
Havuzda su şırıl şırıldır.
Sevdiklerim göçüp gidiyorlar birer birer.
Takınsan kanat manat
Kuş muş olsam seğirtsem
Maviliğin çeşmesi gürül gürül
Ardından bir ses kopar. Artık durul.
Dallarda tomurcuk tomurcuk, çiçek çiçek;
Boşlukta kuş kuş, böcek böcek;
Kovuklarda arı arı, petek petek;
Kuytularda menekşe menekşe, çilek çilek;
Gül gül, zambak zambaksınız. (Arif Nihat)
Gök mavi mavi gülümsüyordu.
Yeşil yeşil dallar arasından.



EDAT GRUBU

Bir isim unsuru ile bir çekim edatından oluşan kelime grubudur.

ile, için, kadar, göre, diye, rağmen, karşı, doğru, gibi, dolayı..edatları ile yapılır.


Yaşadığım gibi, çocuklar için...


İsim unsuru başta, edat sonda bulunur.

İnsan gibi, çalışmasına rağmen, bir demet çiçek ile...


Birleşme ismin ve edatın türüne göre ekli veya eksiz olur.

Yaşamak için
Sen-in gibi
Deniz-e doğru
Bun-dan dolayı
bu kadar-ı-n-ı
senin gibi-s-i


İsim unsuru kelime grubu olabilir.

Hür maviliğin bittiği son hadde kadar
Bozulup dağılmak üzere
İlk uçuştan sonra yuvaya dönmeyi başaran yavru serçeler gibi


Birden fazla isim unsuru bulunabilir.

Yorgunluğuna, uykusuzluğuna rağmen
Bir avuç buğday, bir tutam ot, bir karış toprak için


Edat grubu cümlede ve kelime grubu içinde sıfat, zarf ve isim olarak kullanılır.

Bu paranın ne kadarı sizin? (iyelik eki almış, isim gibi kullanılmış, nesne olmuş)

Her şey bıraktığım gibiydi. (ek-fiilin dili geçmiş zaman çekimi ile isim gibi kullanılmış, yüklem olmuş)

Keskin bir ışık, etrafımızda bir zafer borusu gibi çınlıyor.

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'na doğru ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürüdüm.

Vücudum, büyük bir korku ile, öne doğru eğildi.

Derenin sağ tarafındaki sırtta on beş yirmi kadar çadır vardı.

Bizim perişanlığımız, gönülleri toplamak içindir.

O anda utançtan ölecek gibiydi. (isim, yüklem)

Onun gibisi nerede bulunur? (isim, özne)


Cümlede çoğunlukla zarf veya edat tümleci olur.


Sabaha kadar ders çalıştık. (zarf tümleci)
Eve doğru yürüdüm. (edat tümleci)


Grubun vurgusu isim üzerindedir.
Edat grupları cümleye çeşitli anlamlar katar.

Ders çalışmak için odasına çekildi. (amaç)

Sıkıldığı için dışarı çıktı. (neden, dışarıya çıkmanın sebebi)
Bu ayakkabıyı babam için aldım (özgülük)
Bu iş için kaç lira ödedin? (karşılık)
Senin için sorun yok tabi. (görelik)
Bizim için ne diyorlar? (hakkımızda)
Sizin için üç kişilik yer ayrıldı. (aitlik)
Tüm bu hazırlıklar bizim içindi. (isim, yüklem)
Vatan için ölenler yüreğimizde yaşarlar. (uğur, amaç, özne)
Kurt gibi acıkmıştım. (benzerlik)
Kurşunlar, yağmur gibi yağıyordu. (zarf, benzetme)
Uyandığı gibi yataktan fırladı. (zarf, anında, zaman anlamı katmış)
Konuşmak üzere ayağa kalktı. (amaç)
Acele edin, güneş batmak üzere. (zamanda yakınlık)
Konuştuğumuz üzere yarın buluşacağım. (gibilik)
Bizi boş vaatlerle kandırdılar. (araç)
Hasan yaşlı annesiyle oturuyordu. (beraberlik)
Arabanın gürültüsüyle irkildi. (neden)
Biz de onlar kadar başarılıyız. (eşitlik, benzerlik, ölçüsünde)
Gül kadar güzelsin. (benzerlik)
Mektubu okuyunca köyünü görmüş kadar sevindi. (gibi)
Bir ton kadar kömür almış (ölçü, aşağı yukarı)
Ne kadar güçlü bir adam... (zarf)
Evin deniz kadar havuzu var. (sıfat)
Vefasızlığın bu kadarını da görmemiştim. (isim, ad tamlamasında tamlanan)
Dershaneye kadar gidelim. (edat tümleci)
Başbakana göre enflâsyon düşük. (açısından)
Ayağını yorganına göre uzat. (bakarak, ölçüsünde, uygunluk, kadar)
Allah dağına göre kış verir. (uygunluk)
Anlatılanlara göre ikisi de suçluymuş. (bakılırsa, yönünden)
Siz bana göre daha gençsiniz. (karşılaştırma)
Edebiyata karşı ilgim vardı. (hakkında, yönelik)
Denize karşı bir balkonu var. (yönelik)
Yağmur sabaha karşı yeniden başlamıştı. (doğru)
Sabaha karşı uyuyabildim. (zarf öbeği)
Terfi edeyim diye yağcılık yapıyor. (amaç)
Yağmur yağıyor diye dışarı çıkmadı. (neden)
Akşama doğru geldiler. (zarf öbeği)



BAĞLAMA GRUBU


Bağlama edatları (bağlaç) ile birbirine bağlanmış iki veya daha fazla isim unsurundan meydana gelmiş kelime gruplarıdır.

ve, veya, veyahut, ya da, yahut, ama, fakat, ancak, dE.....dE, gerek....gerek(se), ha........ha, hem, hem de, hem.....hem (de), ile, ilâ, ister.....ister(se), kâh..........kâh, lâkin, ne......ne (de), ya....ya (da), değil.

Bağlama grubunda her unsur kendi vurgusunu taşır.
Bağlama grupları cümlede ve kelime grubunda isim, sıfat ve zarf olarak kullanılır.
Bağlama edatı (bağlaç), isim unsurlarının arsında bulunur. İsimler grubun kuruluşuna eşit olarak katılırlar.

Kırmızı ve Siyah, babalarla oğulları, olmak veya olmamak, olmak ya da olmamak, Ayaşlı ve Kiracıları, üç ilâ beş, çalışkan fakat şanssız, para değil mutluluk, güzel ama vefasız, ne sevinç ne üzüntü, ne mendil ne de bir kol, eli de ayağı da, ne yer ne yâr;

hem annem, hem babam, hem de kardeşim

zengin mi fakir mi;

ya bunu, ya. şunu, ya da onu...


İçinde ikiden fazla isim bulunan bağlama gruplarında ve bağlacı son iki ismin arasında yer alır.

Okumak, anlamak ve uygulamak

Ufak tefek, sinirli ve inatçı

Dağ, deniz ve ova...


Bu grupta sim unsuru, kelime grubu olabilir.

Hicranla ağaran bu saçlar değil, sevgisiz kalan kalp ihtiyarlarmış

Ne gülen, ne el sallayan, ne de bir çift lâf eden oldu.

İçeri girmek ve annesinin niçin kovulduğunu sormak istedi.



AİTLİK GRUBU

Ki aitlik ekinin eklenmiş olduğu kelime grubudur.+ ki'den önceki kelime grubu yalın olabileceği gibi ilgi durum eki veya bulunma durumu ekini de almış olabilir.

Aitlik Grubu: Kelime Grubu +( nIn/ + DA) + ki




UNVAN GRUBU

Bir şahıs ismiyle, bir unvan veya akrabalık isminden meydana gelen kelime gruplarıdır.

Bilge Kağan, Bayındır Han, Osman Gazi, Mehlika Sultan, Hasan Paşa, Ali Bey, Ahmet amca, Şinasi Efendi, Kemal Ağa, Nigâr Hanım...



Şahıs ismi başta, unvan ve akrabalık ismi sonda bulunur.
İki unsur eksiz birleşir.
Şahıs ismi birleşik isim olabilir.

Mehmet Âkif Bey, Halide Nusret Hanımefendi, Kâzım Karabekir Paşa...


Bu grup, cümlede ve kelime gruplarında isim olarak kullanılır.

Zafer yolunda unutamayacağım yüzlerden biri, Hatice Ninenin yüzüdür.
Perviz Efendi cevap vermedi.


Grubun vurgusu birinci unsur üzerindedir.
Birinci unsuru unvan veya akrabalık ismi olan "Sultan Süleyman, Şah İsmail, Doktor Ömer, Profesöz Muharrem Ergin, Bay Mustafa, Prens Sebahattin, Mareşal Fevzi Çakmak, Şair Eşref, Onbaşı Mehmet, Öğretmen Salih" gibi tamlamalar unvan grubu değil birleşik isimdir.


ÜNLEM GRUBU

Bir ünlemle bir isim unsurundan oluşan kelime gruplarıdır.

Ey Türk gençliği



Ünlem başta, isim unsuru sonda bulunur. Vurgu ünlem üzerindedir.

a canım!, be kardeşim!, bre yalan dünya!, hey çocuklar!


İsim unsuru, bir kelime grubu olabilir.

Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!

Ey garip çizgilerle dolu han duvarları

Ey Türk istikbalinin evlâdı!

A benim keleş oğlum!

Ey mavi göklerin kızıl ve beyaz süsü!

Ey âlemi donatan ışık, toprağa can verev el!



Cümle kuruluşuna katılmayan bu grup hitaplarda kullanılır.


Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

İlâhî bir kudretin, ebedî bir feyzin var, ey Türk!

Ey tatlı ve ulvî gece, yıllarca devam et.

Ey sevgi dalımda ilk açan tomurcuk,

Kanımın akışını yenileştiren damar,

Gül rengi ışıkları sevda dolu akşamlar,

İçime yeni bir fecir gibi dolan çocuk. (Orhan Veli)




SAYI GRUBU


Basamak sistemine göre sıralanmış sayı isimleri topluluğudur.

Sayılar sondan başa doğru büyür. Küçük sayı sonda bulunur.

Genellikle ara sayılar sayı grubudur.



Bir, beş, on, yüz, bin, milyon isim

İki yüz, beş bin, otuz milyon sıfat tamlaması

On bir, doksan iki, yüz elli dört sayı grubu


Sayı grupları en az iki kelimeden oluşur. İkiden fazla kelime bulunduran sayı gruplarında her unsur kendi içinde bir kelime veya kelime grubudur.


Yedi / yüz sıfat tamlaması

Yedi yüz / elli sayı grubu

Yedi yüz / elli iki sayı grubu

Yedi yüz elli iki / bin sıfat tamlaması

Yedi yüz elli iki bin / altı sayı grubu

Yedi yüz elli iki bin / altı yüz sayı grubu

Yedi yüz elli iki bin / altı yüz / on dört sayı grubu


Sayı grubunun sıfat tamlamasından farkı:

1. Sayı grubunda en küçük sayın sonda bulunur:

on / altı, elli iki bin / dört yüz / kırk iki

2. Sıfat tamlamasında ilk sayı ismi sondaki sayı isminin adedini gösterir:

Elli / bin, beş / yüz, beş yüz / milyon



Sayı grupları cümlede isim ve sıfat olarak kullanılır.

Yaptığı sarayların adedi kırk iki idi.

Kalede yüz elli asker kalmıştı.


Bütün sayı isimleri birbirinden ayrı yazılır. Ancak senet vb. evraklarda araya rakam sığdırılmasın diye bitişik yazılabilir.
Grubun vurgusu küçük sayı ismindedir.



KISALTMA GRUPLARI


Bu gruplar genellikle isim-fiil, sıfat-fiil ve zarf-fiil gruplarının kısalması ve kalıplaşması sonucu oluşmuşlardır

Bu grupların ortak özelliği, iki isim unsurundan meydana gelmeleri ve vurgunun ikinci unsurda olmasıdır.


a. İsnat Grubu
Sıfat-fiil ve zarf-fiil grubundan kısalmıştır

Karnı tok olan adam → karnı tok adam

Başı açık olarak → başı açık


İsim, sıfat ve zarf olarak kullanılır.

gözü tok (insan), eli açık (arkadaş), sohbeti tatlı (insanlar), cebi dolu (adam)..., iki düğmesi kopuk (palto)...

Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını

Görüyor varlığının bir yere toplandığını

Kaç gözü yaşlıyı teselli etti.

Şu çenesi düşüğe sen aldırma

Gurbet akşamlarının bağrı yanık yolcusuyum.

Bekir önce anlamadı, ağzı açık bir süre baktı.


b. Yükleme Grubu
Sıfat-fiil ve isim-fiil grubundan kısalmıştır

Yüzü aşkın olan → yüzü aşkın

Kitabı tetkik etmek → kitabı tetkik


Birinci unsur belirtme hâl eki alır.

İnsanı takdir, memuru teftiş, küçük çocukları af, evi iyice tamir..


Bu grup, cümlede ve kelime gruplarında isim ve sıfat olarak kullanılır.

Yüzü aşkın insan meydanda toplanmıştı.

Kitabı tetkik için görevliden izin istedi.


c. Yaklaşma Grubu
Yaklaşma eki almış bir ismin başka bir isimle oluşturduğu kelime grubudur.
Birinci unsur yaklaşma eki alır.
Fiilimsilerden kısalmıştır

evine bağlı olan → evine bağlı

fikrine müracaat etmek → fikrine müracaat

başına buyruk olarak → başına buyruk

Tatile düşkün (insanlar), cana yakın (arkadaş), geçmişe bağlı (bir yazar), sözüne sadık (dost), içe dönük (tehdit), dile kolay(işler)...

Güzel sanatlara meraklı (kız), geleneklere çok bağlı (adam)...


Bu grup, cümlede ve kelime gruplarında isim, sıfat ve sarf olarak kullanılır.

Mehlika Sultan'a âşık yedi genç

Gece şehrin kapısından çıktı.

Yanında yirmiye yakın muhabir vardı.

Adam, sırıklara bağlı fasulyelerin küçük, ürkek çiçeklerini gördü.

Saatlerdir kapıya dönük oturuyordu.

Yemeği gece yarısına yakın yediler.


d. Bulunma Grubu
Bulunma eki almış bir ismin başka bir isimle oluşturduğu kelime grubudur.
Birinci unsur bulunma eki alır.

Haftada bir, dörtte üç, solda sıfır, yükte hafif, beş günde bir,


Cümlede ve kelime gruplarında isim, sıfat ve zarf olarak kullanılır.

Arada bir o meşhur kahkahasını atardı.

Ekmeğin dörtte birini yanındakine uzattı.

İşinde usta insanlarla bir arada çalışıyor.


e. Uzaklaşma Grubu
Uzaklaşma eki almış bir ismin başka bir isimle oluşturduğu kelime grubudur.
Birinci unsur uzaklaşma eki alır.

İçten pazarlıklı (adam), kendisinden emin (adımlarla), benden gizli (iş), gözden ırak (bir köşe), yandan çarklı (kahve), estetik endişeden uzak (eserler)...

Cümlede ve kelime grupları içinde isim, sıfat ve zarf olarak kullanılır.

Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu.

Bir öğle paydosunda herkesten geç çıktı sınıftan.

Uzun bir yolculuktan sonra köye varmıştık.

Sakin ve kendinden emin çalışıyor.

Ondan daha idealistine rastlamadım.

Evde çekirgeden bol ne var!


f. Vasıta Grubu
Vasıta eki almış bir ismin başka bir isimle oluşturduğu kelime grubudur.
Birinci unsur vasıta eki alır.

Seninle dost (insanlar), bayrakla süslü (sınıflar), sırmayla işli (cepken)...


Bu grup da sıfat-fiil veya zarf-fiil grubundan kısaltılmıştır.

Seninle dost olan (insanlar) → Seninle dost (insanlar),

bayrakla süslü olan (sınıflar) → bayrakla süslü (sınıflar),

sırmayla işli olan (cepken) → sırmayla işli (cepken)

parayla yüklü olarak →parayla yüklü


Cümlede ve kelime grupları içinde isim, sıfat ve zarf olarak kullanılır.

Garip çizgilerle dolu han duvarları

Annesiyle dargın gitti.


Bu kısaltma gruplarının dışında bazı kısaltma grupları daha vardır ki bunlar da çeşitli cümlelerden ve kelime gruplarından kısaltılmıştır.

Derinden derine ırmaklar ağlar

Uzaktan uzağa çoban çeşmesi

Kokusuyla baş başa kaldı çiçekler

Bir nefes olmuşum Fatihin ordusunda

Yürüyorum omuz omuza sipahilerle

Aynalar baştan başa tenha

Başka bir çerçevedir gitgide dünya artık.

El ele tutuşarak yola koyuldular.




BİRLEŞİK İSİM


Burada bahsedilecek olan birleşik isimler sadece özel kişi isimleridir.Bir kişinin özel adı olmak üzere bir araya gelen kelimeler topluluğudur.

Muharrem Ergin, Yavuz Sultan Selim, Ali Şir Nevai, Yahya Kemal Beyatlı, Arif Hikmet Par, Ahmet Turan Alkan, Ömer Seyfettin, Ahmet Haşim, İkinci Kılıç Arslan, Kaşgarlı Mahmut, Yıldırım Beyazıt...

Unvan sıfatları, insanların sosyal seviyelerini, makamlarını, mevkilerini, rütbelerini, statülerini bildirmek için isimlerden önce kullanılan sıfatlardır. Unvan sıfatları isimden önce gelirse unvan grubu veya sıfat tamlaması değil birleşik isim oluşur.

Sultan Süleyman, Şah İsmail, Doktor Ömer, Profesör Muharrem Ergin, Bay Mustafa, Prens Sebahattin, Mareşal Fevzi Çakmak, Şair Eşref, Onbaşı Mehmet, Öğretmen Salih...

Birinci unsuru sıfat, ikinci unsuru özel isim olan kelime grupları zamanla sıfat tamlaması olmaktan çıkmış, birleşik isme dönüşmüşlerdir. Sıfat tamlamasında başta bulunan vurgu da bu birleşik isimlerde ikinci unsura kaymıştır.

  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2009, 14:09   #18
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türk Dilbilgisi | Kuralları

CÜMLENİN ÖĞELERİ


1- YÜKLEM :


Cümlede işi, hareketi, yargıyı, bildiren çekimli unsura denir.
Not :Bir cümle birden çok öğeden oluşabileceği gibi tek bir yüklemden de oluşabilir.

* Düşünüyorum (Cümle)
* Güzeldi. ( Cümle )

Not: Yüklem genlikle cümlenin sonunda bulunur; ancak günlük konuşmalarda, atasözlerinde ve şiirde yüklemin yeri değişebilir.

*Gel çabuk buraya!
*Sakla samanı gelir zamanı .
*İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı

Not: Her sözcük ya da sözcük gurubundan yüklem yapılabilir.

*Gecenin yalnızlığında sadece seni düşünürüm. (fiil)
*Kasaba halkı meydanda toplanmıştı.(fiil)
*Yaşadığımız günler tıpkı bir rüzgar gibiydi.(edat)
*Bu olayların suçlusu odur. (zamir)
*Sabah uyandığında gözleri ışıl ışıldı.(ikileme)
*Konuşmalarına ister istemez kulak misafiri oldum. (deyim)
*Odayı süsleyen şey rengarenk çiçeklerdir. (sıfat)


2.ÖZNE



Yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan veya yargının gerçekleşmesine araç olan unsura denir.

Not: Özneyi bulmak için yükleme kim, ne soruları sorulur Yüklemi isim olan cümlelerde ise olan kim, olan ne soruları sorulur.

*Seyirciler fotoğraf sergisini çok beğendi.
*Ailece bulmaca çözmeye meraklıdırlar.
*Güzel gözler tül ardından görünsün.
*Coşkun nehirler gibi ağlamak istiyorum.
*Ben bu yüzden yalnızlığa hasretim .


Not: Yüklemi edilgen fiillerle kurulan cümlelerin gerçek öznesi yoktur.

*Yemekten sonra erkenden yatıldı.
*Okula kadar yüründü.
*Kahvaltıda çaylar içildi.
*Akşam geç saate kadar derse çalışıldı.

Üç çeşit özne vardır:

A.Gerçek Özne:

Yüklemin bildirdiği işi hareketi bizzat kendisi yapan öznedir. Cümlede iki şekilde gösterilir:

1)Acık Özne:

Cümle içinde açık bir şekilde gösterilir

*Yağmur çok şiddetli yağdı.
*Çocuk iki gündür hasta yatıyor.
*Gemi ufukta yavaş yavaş kayboluyordu.
*Geceleri bir ses uykumu böler.

2)Gizli özne:


Cümlede doğrudan yer verilmeyen ancak yüklem taşıdığı eklerden anlaşılan öznedir.

*Ertesi gün ona telefon ettim.
*Görmeyeli hemen de bizi unutmuşsun.
*Bu kıyı kasabasına her yaz gelirim.
*Kumsalda yürüyüş yapıyorlar.

NOT: Yüklemi isim olan cümlenin öznesi gerçektir.

*Siyah renkli araba satılıktır.
*Dün akşam pencereler kapalıydı.

B)Sözde Özne:

Yüklemi edilgen çatılı cümlelerde,aslında nesne olan öge özne olarak kullanılır.

*Ağaçtaki meyveleri topladı.
*Ağaçtaki meyveler toplan.
*Öğrenciler bütün sınıfı temizledi.
*Bütün sınıf temizlendi.
*Hep bir ağızdan ilahiler okunuyor.
*Düğün için yemekler yapıldı


C)Örtülü Özne

Yüklemi edilen çatılı cümlelerde bazen “—ce, tarafından, nedeniyle,…”gibi sözcükler kullanılarak işi bizzat yapan varlığa da yer verilebilir.

*Yolcu otobüsleri belediyemizce hizmete açıldı.
*Yarışma halk tarafından çok beğenildi
*Kar nedeniyle yollar kapandı.

NOT: Her sözcük ya da sözcük grubu özne olabilir.

*Geçen gün evin duvarı yıkılmıştı. (isim tamlaması)
*Bahçesinde okyanuslar yetişiyordu. (isim)
*Derdini söylemeyen derman bulamaz. (sıfat fiil)
*Sana bakmak suya bakmaktır. (isim fiil)
*Okumak zihni dinlendirir. (isim fiil)
*Çoluk çocuk otobüse dolmuştu. (ekeylem)
*Yağmurlu havalar yarından sonra ülkeyi terk edecek. (sıfat)
*Kimse seni benim kadar düşünmez. (zamir)



3)NESNE


Öznenin yaptığı işten, hareketten etkilenen unsurdur
Uyarı :isim cümlelerinde yüklemi edilgen çatılı cümlelerde ve geçişsiz fiillerde nesne yoktur.
Nesneler ek alıp almamasına göre ikiye ayrılır.


a)Belirtisiz Nesne

Yükleme ne sorusu sorularak bulunur. Belirtme durum eki (--i) almamış olup yalın haldedir.

b)Belirtili Nesne


Yükleme kimi, neyi, nereyi soruları sorularak bulunur.Belirtme durum eki olmuştur.

*Bu yörede kızlarımız kilim dokur.
*Yolun kenarına kocaman kütükleri yığmışlar.
*O köpeği mahallenin çocukları da arıyordu.
*Bu şehirde tüm sokaklar seni düşünür.

4.ZARF TÜMLECİ


Yer yön sebep miktar durum ve zaman bildirerek yüklemi açıklayan unsurdur. Zarf tümlecini bulmak için yükleme,
nasıl, niçin, neden, ne kadar, ne zaman, kim tarafından
ne tarafından, soruları sorulur.

*Dostluklar ömür boyu sürünce güzeldir.
*Yüreğimdeki yara gittikçe büyüyor.
*Güneş her doğduğunda yalnızlık başına vurduğunda beni hatırla.
*Trabzanlara yaslanıp şarkı söylüyor bir kadın.
*Kırgın kırgın yüzüme bakma Rosa.


UYARI:Yön isimleri yalın halde zarf tümleci olurlar.Belirtme durum eki (-i) alırsa belirtilinesne,-e/-de/-den,hal ekini alırsa dolaylı tümleç olur.

* Hizmetçi,içeriyi iyice süpürsün.
* Adam yavaşça içeri girdi.
* Bir süre sonra içeriden bir ses geldi.


5)DOLAYLI TÜMLEÇ


Yönelme,bulunma ve çıkma bildirerek cümlenin anlamını tamamlayan unsura denir.

NOT: Dolaylı tümleç olan öğe mutlaka –e/-de/-den hal eklerinden birini alır.

*Buluşma yerine hemen gelmiş.
*Senin kirpiklerinde bir damla oldu akşam.
*Ağlamayan çocuğa meme verilmez.
*Bir havuz kenarında yan yana oturmuşuz.
*Eskicinin sesi sokağın başından duyuluyordu.
*Askerler kuyunun ağzına birikmişti.
*Bu gazeteci yazılarında gerçeklerden hiç sapmaz.
*İhtiyar,bütün mirasını karısına bırakmıştı.

NOT: Dolaylı tümleci bulmak için yükleme;
“kime,kimde,kimden,nereye,nerede,nereden” sorusu sorulur.

UYARI:-e/-den hal eki “için” edatı görevinde kullanılıyorsa ya da sebep bildiriyorsa zarf tümleci kurar.
-de/-den hal ekleri zaman bildiren sözcüklerin üzerine gelirse zarf tümleci olur.

*Korkudan kızın dili tutulmuştu.
*Babasıyla kavga ettiğinden eve uğramıyor.
*Birazdan hava kararacak.
*Yaz akşamlarında yıldızları seyrederdik.
*Denize yüzmeye gidiyorum.
*Ailesine yürekten bağlıydı.


6)EDAT TÜMLECİ


Bazı edatlarla öbekleşerek cümleyi “amaç, araç, birliktelik, özgülük, karşılaştırma,…” gibi anlamlarla açıklayan unsurdur.

*Çalışmak için yurt dışına gitmiş.(amaç) e.t.
*Kadın oğlunu bulabilmek için gazeteye ilan vermiş.(amaç) e.t.
*Bu tatlıyı senin için ayırdım.(aitlik,özgülük) e.t.
*Yağmur yağdığı için baraj taşmış.(zarf tüm.,sebep)
*Yaralıyı hastaneye ambulansla götürmüşler.(araç)
*Adam öfkeyle yüzüme baktı.(zarf tüm. durum)
*Ali,arkadaşlarına göre derse daha çok çalışıyor.(karşılaştırma)
*Bana göre bu iş olmaz.(görüş)
*Direğe karşı on adım yürüdü.(zarf tüm. yön)
*Sen bile doğum günümü kutlamadın. e.t.

NOT: “İçin” edatı kendinden önceki sözcükle birlikte neden-sonuç ilgisi kurarsa zarf tümleci,“ile” edatı durum ilgisi kurarsa zarf tümleci, “karşı” edatı yön ilgisi kurarsa zarf tümleci olur.



CÜMLEDE VURGU


Türkçede cümle vurgusu yüklem üzerindedir.Bu nedenle hangi öğe daha çok vurgulanmak isteniyorsa yükleme yaklaştırılır.

*Arkadaşları onu kapıda bekliyormuş.(D.T.)
*Arkadaşları kapıda onu bekliyormuş.(Nesne)
*Kapıda onu arkadaşları bekliyormuş.(Özne)

UYARI:Cümlede “mi” soru edatı varsa bu edattan önce gelen öğe vurgulanmıştır.

*Bu akşam siz İstanbul’a mı gideceksiniz? (d.t.)
*Bu akşam siz mi İstanbul’a gideceksiniz? (ö.)
*Bu akşam mı siz İstanbul’a gideceksiniz? (z.t.)
*Bu akşam siz İstanbul’a gidecek misiniz?(y.)

NOT: Cümlede soru sözcükleri varsa soruya verilecek cevap olan öğe vurgulanmıştır.
*Masamdaki kalemleri kim almış?
---Ayşe.(Özne)
*Bu saatte nereden geliyorsun?
---Okuldan.(Dolaylı tümleç)
*Bahçeden ne kopardın?
---Elma.(Nesne)


CÜMLENİN ÖĞELERİYLE İLGİLİ GENEL ÖZELLİKLER


1) Hiçbir öğe sözcük sayısıyla sınırlı değildir.Bir öğe,bir tek sözcükten oluşabildiği gibi birden çok sözcükten de oluşabilir.

"O , dün, bize, babasıyla geldi."
-Ö.- Z.T.- D.T.--- E.T. -----Y.


2) Cümlede özne,nesne,dolaylı tümleç ve zarf tümleci açıklayıcısıyla birlikte kullanılabilir.

"Bir yıl kalacağım bu ili ---Siirt’i, ----çok özleyeceğim."
-----B.li n. -------------Açıklayıcı.

"Çocuk;sevinçle,etekleri zil çalarak,telefona koştu."
---------Z.T. ------Açıklayıcısı


3)Bir cümlede birden fazla özne,dolaylı tümleç, nesne, zarf tümleci ortak bir yükleme bağlanabilir.

"Annesini,babasını,akrabalarını ve bütün arkadaşlarını görmek istiyordu."
"Evde,okulda,sitede,her yerde aynı konu konuşuluyordu."


4)Öğelere ayırmada tamlamalar, deyimler ve bileşik fiiller bölünmez.

"O her zaman ince eleyip sık dokurdu" (yüklem,deyimden oluşmuş)
---------------------yüklem


5)Hitaplar,ünlemler ve bağlaçlar;öğe dışı sözcüklerdir. (Bağımsız tümleçlerdir)

"Arkadaşlar, beni dinler misiniz?"
"Geleceğiz; fakat çok kalmayacağız."
"Eyvah,çocuk düştü."


6)Şiir dizeleri ya da devrik söyleyişler,kurallı cümle biçimine çevrilirse daha kolay bulunur.

*Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet,

*Hürriyet, hür yaşamış bayrağımın hakkıdır.
----ö.---------yüklem


7)Soru cümleleri değişik öğeleri buldurmayı amaçlayabilir. Sorulara verilecek cevaplar hangi öğeyi oluşturuyorsa, soru cümlesi o öğeyi buldurmaya yöneliktir.

"Kimi seviyorsun?"
--Seni (Seni seviyorum) (Soru nesneyi buldurmaya yönelik.)

"Kim yapmış?"
-Babam (Babam yapmış) (Soru özneyi buldurmaya yönelik)

"Nereye gidiyorsun?"
-Okula (Okula gidiyorum) (Soru d.t.’yi buldurmaya yönelik)

"Ne zaman geldin?"
-Dün (Dün geldim) (Soru z.t.’yi buldurmaya yönelik)

"Kırılan neydi?"
-Bardaktı (Kırılan bardaktı) (Soru yüklemi buldurmaya yönelik)


8) “-mi” edatıyla oluşturulan soru cümlelerinde “-mi” hangi öğeden sonra gelmişse soru o öğeyi buldurmaya yöneliktir.

"Bugün bize gelecek misin?"(Soru yüklemi buldurmaya yönelik)
"Bugün bize mi geleceksin?"(Soru D.T.’yi buldurmaya yönelik)
"Bugün mü bize geleceksin?"(Soru Z.T.’yi buldurmaya yönelik)
"Sen mi bugün bize geleceksin?"(Soru özneyi buldurmaya yönelik)


9)Bir cümlede vurgulanan öğe, yüklemden hemen önce gelen öğedir.

"Çocuklar,sevgiyle beslenir."(Edat tümleci vurgulu)
"Cömert olmadan önce doğru olmayı bil."(B.li n. vurgulu)

  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2009, 14:12   #19
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türk Dilbilgisi | Kuralları

CÜMLE ÇEŞİTLERİ

1- Yapılarına Göre Cümleler
2- Yükleminin Türüne Göre Cümleler
3- Yükleminin Yerine Göre Cümleler
4- Anlamlarına Göre Cümleler


1- YAPILARINA GÖRE CÜMLELER

Yapılarına göre basit, bileşik, bağlı ve sıralı cümleler olmak üzere dört cümle çeşidi vardır.

a) Basit Cümle:

Tek yüklemi bulunan, tek yargı bildiren cümleler yapı bakımından basit cümledir. Basit cümleyi belirleyen tek yüklemin, tek yargının bulunmasıdır. Yüklem dışındaki diğer ögelerin sayısı önemli değildir. Basit cümleler hem isim hem fiil cümlesi olabilir. Türkçede cümleler genellikle basit yapılıdır:

Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.

Akıllı düşman, akılsız dosttan yeğdir.

Güneş balçıkla sıvanmaz.

Yapısında fiil ismi, sıfat-fiil, zarf-fiil veya bu tür kelimelerden yapılmış kelime grupları bulunan cümlelerde bu unsurlar bağımsız yargı bildirmedikleri için, böyle cümleler de yapı bakımından basit cümle sayılırlar:

Bu kadar yolu yaya gitmek zor olabilir.

Gülü seven dikenine katlanır.

Ayaklarını sürüyerek yerine geçti.

b) Birleşik Cümle:

İçinde birden fazla yargının bulunduğu cümleler, birleşik cümledir. Bu yapıdaki cümlelerde esas yargıyı üzerinde bulunduran bir temel cümle ve bu temel cümleyi çeşitli yönlerden tamamlayan yan cümleler bulunur.

Türkçede şartlı birleşik cümle, ki’li birleşik cümle ve iç içe birleşik cümle olmak üzere üç çeşit birleşik cümle vardır:

Şartlı birleşik cümle: İçinde şart kipi bulunan cümledir. Şart kipi, diğer fiil çekimlerinden farklı olarak bitmiş bir hareket göstermez, bir yargı ifade etmez. Bu sebeple şart kipiyle bağımsız bir cümle yapılamaz.

Bu yapıdaki cümlede şart kipini taşıyan yardımcı cümle önce, temel cümle sonra gelir. Şart cümlesi temel cümleyi genellikle şart, zaman, sebep, benzetme gibi anlamlarla tamamlar ve temel cümlenin zarfı olur:

Derslerine düzenli çalışırsan sınıfını kolay geçersin.

Pazar günü hava güzel olursa gezmeye gideceğiz.

“Artık demir almak günü gelmişse zamandan

Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan.”

(Yahya Kemâl)



Ki’li birleşik cümle: Farsçadan dilimize giren ki bağlama edatıyla yapılan birleşik cümledir. Ki edatı, çekimli bir fiilden sonra gelince bağlama edatı olur. Bu cümlelerde ki edatına kadar olan kısım asıl unsur; ki edatından sonraki unsur yardımcı unsurdur. Bu sıralanış Türkçeye aykırıdır. Ki edatı çıkarılınca cümle Türkçedeki sıralanışa uyar:

Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini. (Gözlerimin rengini unuttuğunu duydum.)

Öyle insanlar vardır ki yaptıkları iyilikleri her fırsatta söylemekten zevk duyarlar. (Yaptıkları iyilikleri her fırsatta söylemekten zevk duyan insanlar vardır.)

Ki’den önceki unsurun isim olması hâlinde ki, yardımcı cümleyi asıl cümleye bağlamaz, asıl cümlenin yüklemini onun isim unsuruna bağlar. Böyle cümlelerde söylenmese de anlamda bir değişiklik olmaz:

Limon ki bol vitaminli bir meyvedir, kışın yetişir. (Limon bol vitaminli bir meyvedir, kışın yetişir. / Bol vitaminli bir meyve olan limon kışın yetişir.)



İç içe birleşik cümle: Bir cümlenin herhangi bir görevle başka bir cümlede yer almasıyla meydana gelen birleşik cümledir. Araya giren cümle, temel cümledeki anlamı tamamlayan yardımcı cümle olarak nesne veya diğer unsurlardan birinin parçası olur:

Edebiyat öğretmeni içinizde “Han Duvarları”nı okuyan var mı, dedi.

Hayır, o değil, şu uzun boylu adam, dedi.

c) Bağlı Cümle:

Birden fazla cümlenin fakat, ama, ancak, lâkin, ve, veya gibi edatlarla bir özneye bağlanarak oluşturduğu cümledir. Her biri bağımsız cümle olan bu cümleler arasındaki ilgi, bağlama edatlarıyla kurulmakta ve pekiştirilmektedir:

Konuşmayı erken öğrendim ama susmayı öğrenmem için yaşlanmam gerekti.

Ölmek kaderde var,bize üzüntü vermiyor

Lâkin vatandan ayrılışın ıztırabı zor.

d) Sıralı Cümle:

Tek başına bağımsız yargı bildiren iki veya daha fazla cümlenin bir anlam bütünlüğü içinde sıralanmasıyla kurulan cümlelerdir. Yüklemleri çekimli fiil olan sıralı cümleler, birbirinden virgül veya noktalı virgülle ayrılır:

Alacağını tahsil etmek için önce telefon etmiş, sonra biriyle haber yollamış, olmayınca kendisi gitmek zorunda kalmıştı. Bu sıralı cümlede yargı taşıyan telefon etmiş, haber yollamış, zorunda kalmış yüklemlerini birbirine bağlayan –tı, kip ekidir. Sıralı cümlede önceki yargılarda bu ek tekrarlanmayıp son yargıya doğru bir bağımlılık sağlanır. Böylelikle cümlenin bitmediği de hatırlatılmış olur.

Aradaki ilginin ortak cümle ögeleriyle sağlandığı sıralı cümleler bağımlı sıralı cümle; ilginin sadece anlam yönüyle kurulduğu cümleler bağımsız sıralı cümledir:

Çetin, kantinde bizi bekliyormuş, hemen yanımıza geldi, kolumuzdan tutup masasına götürdü. (Özne, ortaktır.)

Öğretmeni Aysel’i çağırıyordu; Aysel hiç oralı değildi


2- YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE CÜMLELER

a) Fiil Cümlesi:

Yüklemi çekimli bir fiil veya fiil grubu olan cümle, yükleminin türüne göre fiil cümlesidir. Her türlü hareket, iş, oluş fiil cümleleriyle karşılandığı için fiil cümleleri isim cümlelerine göre daha çok kullanılır.

Yükleminin geçişli fiil olması durumunda, fiil cümlelerinde cümlenin bütün ögeleri bulunabilir. Fiil geçişsiz olursa cümlenin nesnesi olmayacaktır.

“İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;

Önce hafiften bir rüzgâr esiyor,

Yavaş yavaş sallanıyor

Yapraklar ağaçlarda.”

(Orhan Veli)

Başlarını göklere çarpmaktan, genellikle cüceler korkar.

(Cenap Şahabettin)

Allah size bir yüz vermiş; bir tane de siz eklemeyin.

(Shakespeare)

Mum, dibine ışık vermez

(Atasözü)

b) İsim Cümlesi:

Yüklemi ek-fiille çekimlenmiş bir isim veya isim grubu olan cümleler, yükleminin türüne göre isim cümlesidir.

İsim cümleleri, genellikle özne ve yüklemden oluşur. İsim cümlelerinin olumsuzunu yapmak için değil ve yok kelimeleri kullanılır. Ağzı var, dili yok.

“Ormanlar koynunda bir serin dere

Dikenler içinde sarı gül vardır.”

(Rıza Tevfik Bölükbaşı)

“Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin.

Benim doğduğum köyler de güzeldi.”

(Cahit Külebi)

“Ölmek değildir, ömrümüzün en feci işi

Müşkül budur , ölmeden evvel ölür kişi”

(Yahya Kemal)

Cesurun bakışı, korkağın kılıcından keskindir.


3- YÜKLEMİNİN YERİNE GÖRE CÜMLELER


Yüklemin cümle içindeki yerine göre iki çeşit cümle vardır.

a) Kurallı (Düz) Cümle:

Türkçede asıl unsurlar sonra, yardımcı unsurlar önce geldiği için cümlenin en önemli ve asıl ögesi olan yüklem genellikle cümlenin sonunda yer alır. Yüklemi sonda olan cümle, kurallı cümledir. Cümlede özellikle belirtilmek istenen unsurlar yükleme yaklaştırılır:

Kayıhan, / bu akşam / pencerenin önünde / oturuyordu.

Kayıhan, / pencerenin önünde / bu akşam / oturuyordu.

Bu akşam / pencerenin önünde / Kayıhan / oturuyordu.



b) Devrik Cümle:

Yüklemi sonda olmayan cümle, devrik cümledir. Devrik cümlelere daha çok şiir dilinde rastlanır. Günlük konuşmalarda, atasözlerinde ve deyimlerde de zaman zaman devrik cümleler görülür. Cümlede yüklemin dışındaki ögelerin yer değiştirmesi durumunda cümlenin kurallılığı bozulmaz. Ancak yüklemin yeri değişirse cümle devrik olur:

“Bir kökte uzamış sarmaşık gibi

Dökülmüş gerdana saçların güzel.”

(Âşık Veysel)

“Aya haber sal çıksın bu gece;

Görünsün şöyle gönlümce.”

(Cahit Sıtkı Tarancı)

Sensiz kaldım bu yerde.

Gülme komşuna, gelir başına.

Çocuktan al haberi.

4- ANLAMINA GÖRE CÜMLELER

Anlamına göre üç çeşit cümle vardır.


a) Olumlu Cümle:

Yargının gerçekleştiğini bildiren cümleler, olumludur. Bu cümlelerin yüklemi varlık, olma veya bulunma bildirir:

Kurt kocayınca, köpeğin maskarası olur.

(Atasözü)

Gerçek belirince yalan ortadan kalkar.

(Atatürk)

Para ile satın alınan sadakat, daha fazla para ile de satılır.

(Seneca)

Beklediğimiz haber, nihayet geldi.

Yapısı bakımından olumsuz görünen bazı cümleler anlam bakımından olumludur. Cümlede iki olumsuz unsurun bulunması cümlenin anlamını olumlu yapar:

Nasıl cevap vereceğini bilmiyor değildi.(=biliyordu)

Allah’tan korkmayan yoktur.(=herkes korkar)

Yapı bakımından olumsuz bazı cümleler soru yoluyla olumlu bir anlam kazanabilir:

Siparişlerinizi getirmez olur muyum. (=getiririm)

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kan değil midir?


b) Olumsuz Cümle:

Yargının gerçekleşmediğini, yapılmadığını bildiren cümleler, anlam bakımından olumsuzdur.

Fiilden fiil yapan –ma-, -me- olumsuzluk eki, değil edatı ve yok keli*mesi cümleleri olumsuz yapan unsurlardır:

Bundan sonra kimseyi kandırmayacak.

“Bu güler yüzlü adam ben değilim.”

(Cahit Sıtkı Tarancı)

Cebimde beş kuruş para yok.

Yapı bakımından olumlu olan bazı cümleler soru ekiyle olumsuz bir anlam kazanabilir:

Matematik sınavından 95 almak kolay mı? (Kolay değil.)

Babamın yanında hiç, sigara içebilir miyim? (İçemem.)



ne......ne bağlama edatıyla kurulan cümleler de anlam bakımından olumsuzdur. Cümlede bu unsur varsa yüklem mutlaka olumlu olmalıdır:

“Ne hasta bekler sabahı

Ne taze ölüyü mezar

Ne de şeytan, bir günahı

Seni beklediğim kadar.”

(Necip Fazıl)

Ne sevenim var ne soranım var.


c) Soru Cümlesi:

Herhangi bir şeyi öğrenmek için soru unsurlarıyla kurulan cümleler, soru cümlesidir. Soru cümleleri genellikle, soru eki mı (mi, mu, mü) ile yapılır. Ayrıca hani, hangi, kim, kaç, nasıl, ne, neden, niçin gibi soru kelimeleriyle de soru cümleleri kurulur. Soru cümlesi olumlu veya olumsuz olabilir:

Doktor içeride mi?

Hangi konuyu anlamadınız?

Niçin bu kadar geç kaldınız?

Yeni sınav yönetmeliği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Üniversitemizi nasıl buldunuz?



Cümlede soru eki hangi kelimeden sonra gelirse onu sorar:

Aybars dün arabasıyla geldi mi?

Aybars mı dün arabasıyla geldi?

Aybars dün mü arabasıyla geldi?

Aybars dün arabasıyla mı geldi?

  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2009, 14:12   #20
Çevrimdışı
**EMEL**
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türk Dilbilgisi | Kuralları

Baharım bahar dalım bu konunun peşine bir deneme sınavı ister ama söyleyeyim

Emeğine sağlık harika bir sabit konu olmuş
__________________
Hayat dediğiniz 1 çay
İnsan ise sadece 1 şeker
Karıştırdıkça hayattan tat aldığını sanırsın
Oysaki;
Hayatın seni erittiğini çay bitince anlarsın..




  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz **EMEL**'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
dilbilgisi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 22:22.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.